Ege bölgesinde tütün sattştarı Yerli Ürünler miidürü. tütün kanunu ve kurumun usullerine göre mubayaalaruı^ıasıl yapıldığını izah ediyor (Başfcfffefı 1 inci sahıfede) kanunen cezayi .fMÇibdir. Binaenaleyh alım ve satıra J^|LÜ|ştikten sonra ıskarta ve iskontp namile en küçük bir tenzilât dahi ^IHMttz. Kalch ki YeVlî*tT.ıJ&ler Türk Anonim Sirketi kurulduğu günden itibaren daima çiftçi lehine hareket etmiş, seneBine göre Amerikalılarm baş fiatlarını beş kuruştan 35 kuruşa kadar yükseitmiş ve bu hareketile memleketimii.de vüksek evsafta tütün yetiştiıilmesini teşvik etmiştır. Şırketimizin bu dürüst hareketini tesbit edebilmek için her bölgede bir anket açılmasını biie memnuniyetle karşılayabilecek bir mevkideyiz. Mübeccel Cümhuriyet hükumetimizin her nevi toprak mahsulünü çiftçi elinden değer pahasına aldırtmak hususundaki pek yerinde olan tedbirleri tütünde de tatbik edilmektedir. Ticaret Vekâıetı ve Ziraat Bankası Ege bölgesinde tütün mahsulünü iırsat gözeten bir kısım açık gozlerin değor pahasmdan düşük fiatla almak hus.uBundaki menavralarını önlemek için şirketimizi müdahale kredilerile teçhiz etmektedir. 1940 piyasasmın Ük açılıEinda Amerikalıların kısmen ahcı movkiinde bulunmamaları ve diğer alıcıların müstağni bulunmaları dolayısile fıat düşkünlüğü başgösterdiği bir sırada vekâîetin ve bankanın direktüleri ile geniş bir mübayaaya girişen Yerli Ürünler fiat düşkünlüğünü örüedi ve bu sayede 35 milyon k i o tutün 15 gün gihı kısa bir müddet zarfında tamamen satılmış oldu. Eğer hükumetimizin aldığı tedbirlerle şuurlu bir müdahale olmasaydı çiftçi tütünlerini yok pahasına elden çıkarmış bulunacak ve 941 yılında tütün istihsalâtı yandan aşağıya düşmüş olacaktı. Şirketimizin 1941 rekoltesinden doğrudan doğruya çiftçiden mübayaa ettiği miktar 7 milyon 715 bin kilo gibi şimdiyc kadar hiç bir müessesenin slamadığı bir yekuna yükselmiştir. " bine yakın çiftçiden alınan bu tütünlerin sahibleri en küçük bir şikâyeti dahi serdetmiş değıllerdır. Bızzat kendra bir çok yerlerde çiftçinin tarlasma devşirme zamanda, sergüerine de denkle me zamanmda gider, yapüğı işleri yakmdan tetkik eder ve şıkâyetlerinı de dinlerim. Böyle olduğu halde şirketin çiftçiden ıskarta ve iskonto yaptığı hakkında gazeter.ize yapılan şikâyetler tabiatıle yersizdir. Bu arada memnuniyetsizlik göste renıer varsa bunlar da hakikî tüccar olmayıp çiftçiden mal toplıyan spekülâsyonculaıdır ki bunlar ötedenberi çiftçiyi istismar etmeğe alışmışlardır. Ve zaten şirketimiz de bunlan değil, kendi tarlasında kendi cmeğile tütün yeüştiren hakikî çiftçiyi himaye etmek gayesinj gürmektedir. 1939 senesi rekoltesinden Bafra ambarlarmda müşterısiz kalsn 300 bin kilo tütünü tek alıcı mevkiinde çiftçiyi kurtancı fiatlarla almış olması da şirketımizin mübayaa usulündeki şiarını açıkça göstermektedir. Bolgeden bölgeye, köyden köye, çiftçiden çiftçiye nefaset ve evsaf farklarını hakkıle tarife ve bu suretle mümkün olduğu kadar hakikî kıymetlerini ödemeyi kendine umde ittihaz eden şi: ketımizin mübayaadaki isabetlerini çiftçi de ve rakiblerimiz aJCilar da her zaman takdir etmişlerdir.» Sayın Hüseyin Kavalalının ikazlarmı memnuniyetle sütunlarunıza geçiriyoruz. Tütüncülük bahsinde dedelerinden gelme irsî salâhiyetini ayni meslekte kendi şahsî ehliyeti ile temayüz ettiren ve haddi zaünda dürüst ve memleket sever bir zat olan Hüseyin Kavalahnın tütün işlerimizdeki bu yakın ve candan alâkasını tütün müstahsülerimiz hesabına kendi başına teminat saymak bizce zevkli bir kanaat teşkil eder. IHEM Sehir ÜNÜN MEVZUU f haberleri "Zırhlımı, tayyaremi?» Tramvay altında can veren çocuk 7 yaşında bir kız Arnavudköyünde parçalanarak öldü Arnavudköyünde dün sabah ölümle neticelenen bir tramvay kazası olmuştur. Kız Koleji civannda 214 sayılı evde oturan Hüseyin kızı 7 yaşında Nuray. Bebekten hareket eden 237 sayılı tramvay arabasının altında ezilmiştlr. Annesl, çocugunun elinden tutmuş olarak, zerzevat satın almak üzere caddeden karşı tarafa geçmek istiyormuş. Halilpaşa kcnağı önünde, kaldınmda dururlarken, çocuk birdenbire anneslnin elinden kurtulmuş ve caddeye koşmuştur. Bu suretle de karşıya geçmesine zaman kalmadan. Bebekten gelen tramvayın altına gitmlş. tekerlekler. yünhtü düsen kızm beünîn sol arka tarafını kesmiştir. Kız, derhal ölmüstür. Adlî hekim Knver Karan, cesedin gömülmesine müsaade etmiştir. Vatmnn Nuri. yakalanmıştır. Tahkıkata el koyan Milddeiumumi Feridun Bagana. kaza yerinde kesif yaptırmıştır. ir Eyübde, manşala düserek vücudünün muhtellf yerlerinden yanan Hacer ismlnde 7 yaşında bir kız. Çîşli Çocuk hastanesinde ölmüştür. Adlî hekim Enver Karan, gömülmesine ruhsat vermiştir. CUMHURİYET 13 Birincıkâmın 1941 NALINA MIHINA Almanlar. niçin çekiliyorlar ? davası halledildi! Abidin Daver Ortaköy sırtlarındaki soygunculuğun failleri nihayet yakalandı Teşrinievvelln 19 uncu gecesi. akşatn üstü, bir kaç kişi Birkecide «Güven» oteli sahibi Aslan Ahmedl kamyon lastiği satmak bahanesile otomobile bindirip Ortaköy sırtlarma götürmüşler, orada soymuşlar, üzerindeki 300 lirayı tehdidle aldıktan sonra kendisini kırda bırakmışlar ve kaçmışlardı. Taksinin şoforü İzzet, çok geçmeden ele geçmişti. Kaçanlardan şoför Haydar Maksud Başaranla Mustafa Akyıldız isımli niger ikısi de, kaçtıklan yer olan Rizede yakalanmışlardır. İstanbula getirileceklerdir. Gizli demir bulundu Ayaspaşada Rızabey sokagında bir depoda 56 bin kilo beyannamesi verilmemlş glzll demlr bulunmuştur. Depo, Anlar kardeşlere aiddir. Mal sahiblerl btitün araştırmalara rağmen bulunamadıgmdan depo mühürlenmiştir. I D A İ M A B Ü Y Ü K O L A N MCVAFFAKİYETLERE \ ARK h a f t Sineması oynadıklan A L I Ş M I Ş Bu m HEINZ RUHMANN ve HERTHA FEILER Petrol tevziatı yoluna konuluyor Elektrik ışığından mahrum olan mahalleler halkına kaymakamhklar marifetlle petrol dağnılmaktadır. Her kaza için, hususî bir satış yeri temin edilmiştir. İhtiyacı olanlar, buradan gidip petrol almaktadırlar. Ancak bazı kazalarda petrol tevzii işi henüz yoluna konulamamışur. Bir kısım satış yerlerl, merkezl blr durumda bulunmadıgından, petrol almak istiyenler için bu iş hayll zahmetll olmaktadır. Petrolun ınahalle bakkallan vasıtasils satılması için Vılâyetce tetkiklere başlanmıjtır. BİRLESEN KALBLER ( Hauptsache Glüclich ) Filminde neş'e ve zevk saçmaktadır. Hissî... tnce... Zarif bir k o m e d i... Kayıb bir mücevheri ararken âşkı buluyorlar... Bueün saat 1 de tenzilâtlı matine Bu hafta SA RA Y Sineması * S Ö Z L Ü güzel Beraet etti Eminönünde şekerci Yani Sanafoğlu aleyhine açılan muhtellf mevzularda sahtekârhk davalarından ikisi, beraetle netlcelenmlşti. Yani Sarrafoğlu aleyhine açılan üçüncU blr dava da, İstanbul birincl Ağırceza mahkemesinde beraetle bıtmiştlr. bombalandıkları hal Japonyanın harbe .»•••. %••••••*•••• Y a z a n : ••••••••••••»<••»••••• de batmıyoriardı. girer girmez yaptıHatta bir tanesi değı harb hareketleri, nize bile açJarak, tayyarenin zırhlıya sonra tayyareler taiistün olduğunu israfından keşfedilbat etti: 1. Japon tsyyareleri, Amerikanm 29 1939 da fransızca Le Temps gazetesinde mış ve tekrar Breste dönmüştü. Kihayet, tayyare arhlıya. hem de yabin tonluk Oklahoma ve 31 bin 180 «Tayyare harb gemısine galib değıldir» man bir zırhlıya ilk öldürücü darbeyi tonluk West Virginia zırhhlannı ba diye bir yazı çıkıyordu. tırdılar. O sıralarda «tayvare mi. zırhlı mı?» indirdi. Bu, Almanların Bismark zırh2. Japon tayyareleri, İngilterenin 32 bahsinde hâkim olan kanaat şu idi: Ha lısıdır. Tam isabetli bir salvo İle dünbin tonluk Retıulse ve 35 bin ton vaya karşı kuvvetli silâhlar taşıyan ve yanın en büyük, fakat eskice bir zırhluk Prince of Wales zırhlılarını ba yanında da gene tayyareye karşı koy hsı olan Hood muharebe kruvazörünü ma toplarile teçhiz ediimiş husucî kru batırmış ve Prince of Wales'i de hasara tırdılar. r 3. Amerikan tayyareleri. Japonyanın vazörler %e muhriblerle avcılarını ucu uğratmış olan Bisrr.ark, İngiliz kartal29 bin 330 tonluk Haruna zırhlısını rabilecek bir tayyare gemisi de bulu larmın elinden yakasım kurtaramidı. ran bir zırhlı filo, her hangi bir hava Yüksek sür'atile İngiliz harb gemileriyaktılar. hücumundan korkmaz, fakat bir deniz ne izini kaybetürdiği halde onu gören, Dört gün içinde 5 zırhlı. tayyare bommuharebeşinden sonra tayjareye karşı yerini ve rotasını her tarafa bildiren balarile imha edi'di, demektir. Kartalm koyma silâhları hasara uğrıyarak zayıf İngiliz tayyareleri olmuştu. Ona yetikaşalota (balinanm çok yırtıcı bir nev'İ larmş ve kendi av tayyarelerinin de hi şip torpillerile hasara uğratan ve sürolan amber balığı) hâkim olduğu. şu mayesinden mahrum kalmış olan bir atini azaltan da gene İngiliz tayyareleri dört gün içinde, bu harbin 27 aymdazırhlı filo için, tayyare hücumlan çok oldu. Alman zırhhsı, tesirli ateşile İnkinden daha kolay. daha geniş ve dagiliz zırhlılarını uzakta tutarken birkaç îehlikelidir. ha çabuk isbat edilmiştir. r Nor\ eç harekâtı sirasmda. Alman tay torpil daha yapıştırarak onun mukaveTayyarelerin bu zırhlıları. bomba İle yareleri ingiliz zırhhlarına hücum etti metini kıran gene İngiliz tayyareleri olmi, yoksa torpille mi batırdıklarını he ler. Rodney zırhhsı tam bir ağır bomba du. B:.smark. tayyarenin hakladığı ilk nüz bilmiyoruz. Bir torpille olması ih isabeti aldığı halde, gene batmadı. Ge zırhhdır. Hem de ne zırhlı? O, adeta timali daha kuv\etlidir. Fakat mesele minin müte?ddid zırh güverte'.erinden batmaz gemi yapmakla meşhur Alman nin ruhu, tayyarenin kullandığı silâhın birl bombaya dayanmıştı. Bu da zırhh deniz mühendisllğinm şaheseriydi. İncinsinde değil; elde ettiği neticededir. taraftarlanna cesaret verdi. Diüjer harb gilizlerin iddiasma göre de 35.000 ton «Tayyare mi, zırhlı mı?» meselesi ge gemilerinin desilse de zırhlının tayya degil, daha büyüktü Bu tahmini 50000 çen harbin sonundanberi havacılarla de reden yılmadığı ve yılmıyacagı kamati tona kadar götürenler olmuştur. Her nizciler arasuıda uzun münakaşalara yol hasıl oluyordu. Bu kanaatl, Akdenizdeki halde Bismark, hava hücumlanna ve açmıştı. Bir zaman Amerlkahlar, kendi İtalyan hava filolarmın hiç blr İngiliz torpido hücumlarına karşı en iyl mueski zırhlılarından birile Alman donan zırhlısı batıramamış clmaları da kuv hafazalı gemilerden biriydi. Buna rağmasmın galibler arasmda taksim edil vetlendiriyordu. Fakat 1940 sonbsharın men, tavyareler tarahndan mağlub edilmiş zırhlılarından biri üzerinde tavya da, bir gece, İngiliz tayyareleri tarafın miştir. Ve tayyarelerin batırdığı ilk zırhlı re bombalarile tecrıibeler yaptılar. Tec dan Taranto limanmdaki İtalyan r r h l ı olmuştur. rübe zırhlının aleyhine çıkü. Fakat ba lanna yapılan bomba ve torpldo hücuGerçi, daha evvel. îngillzler, Oran'da rış zamanmda, harek?tsiz ve müdafaa munun muvaffakiyeti denlztilik âİPmin Merselkebir'de demir üstünde hareketsız zırhlile istediği gibi uçan ve hiç bir de bir bomba gibi patladı, İn<'ilizler iki siz yatan Fransız zırhlılarma da hava tehlikeye uğramadan bombasım atan zırhlı ve İki kruvazörü çok ağır hasa hücumlan yapmıslardı amma, bu gemitayyare arasındaki tecrübenln harb za ra uğratmışlsrdı. lerden batanların tayyareler tarafından manındaki realiteye uymıyacağı kabul O gecenden sonra. zırhlının yıldızı ya mı, yoksa zırhlıların ateşile ml batırılolundu. Bu suretle zırhh gene mevkli vaş yavaş kararmağa başladı. Bilhassa dıklan pek anlaşramamıştır. Nihayet ni muhafaza etti. Akdenlzde, İnnliz tayyaeieri İtalyan Uzaksarktaki mücadele, «zırhlı mı, tayİngiltere, yeni bir donanma yapmaga donanmasına, Alman İtalyan hava yare mi?» davasmı halletmiştir. Dört gün içinde 5 zırhlı, tayyareler tarafınkarar vermeden önce. «tayyare mi, zırhlı kuvvetleri de İngiliz harb mi?. münakaşası İngilterede bir daha birkaç defa tesirli darbeler indirdiler. dan batırılmıştır. Bunlardan Prince of alevlendi. Komisyonlar teşkil edilerei İki taraf da düşmanın zırhlılarını ba Wales, tayyare hücumlanna karşı en incelemeler, tecrübeler yapıldı. Tayya tırdıklarını iddia ermekle beraber, bunu mükemmel surette müdafaa edüen yeprenin müthiş bir silâh olduğu kabul kesin olarak isbat edemivorlardı. Girid yeni bir zırhlıydı. Koca iki İngiliz zırhlısının yalnız 7 edilmekle beraber, zırhlıdan vazgeçile muharebelerinde Alman tayvareleri pike miyeceğine karar verildi. Çünkü mes'ul hücumlarile İngi'iz zırhlı kruvazörleri Japon tayyaresi düşürdükten sonra, batİnşiliz devlet adamları. «B?rıs zamanın ni de batırmıslardı; fakat zırhlılar, ha mış olmalan zırhlının tayyareye boyun daki tecrübelere bakarak zırhlı yapmak va hücumlarile ağır yaralanmakla be eğdiğini göstermiştir. «Zırhlı mı, tayyara tan vazgeçersek ve bu tercih yarmki raber kolay kol?y batmıyorlardı. Fran mi?» davası artık tayyarenin lehine halharbde yanlış çıkarsa, İngiîtere mahvo sanm Brest limanma sığınmış olan iki ledilmiştir. lur. Bu kadar vahim bİT* mes'uüveti Alman muharebe kıuvazörü, sık sık ABtDtN DAVER pöze aldıramayız» dediler. Zırhlıların hava tehlikesine karşı daha mukavemetli yapılması, a>ni zamanda hava kuvvetlerinin de artırılması kararlaştırıldı. Bugün Malezya sularmda tayyarelerin bahrdığı Prince of Wales. işte bu karar sonunda, tayyare hücumlarile İngiliz muharriri BERNARD SHAW'm eserinden aluıan batmamak üzere bütün gerekli tedbirler aluıarak yapılan zırhlılardan biridir. lmanya ile İtalya. Amerikay» harb ilân ettiler. Ayni zamanda. Japonya Almanya İtalya. İngiltere ve Amerika ile ayrı ayn mütareke ve barış yapmamak icin birbirlerine söz verip and ictiler. Bu andların büyük ehemmiyeti yoktur. Yenilen andını bozar. Bunun en yakın örneği Fransadır. Bu andlaşmanın bnemli olan noktası, Sovyet Rusyayı ayırarak yalnız İnşiltere ve Amerikaya karsı obnasıdır. Sovyetler Birlişi de Japonyaya harb ilân etmemistir. Moskova istasyonundaki Stalin Matsuoka öpücüğünün hatırasına iki taraf da sadıktır. Sovyet Rusyanın kalbgâhına kadar sokulmus olan Alman orduları, «soğuk fena bastırdı. diye çekilmeğe başladılar. Almanlar, artık Moskovayı, ilkbabarda alacaklarını resnıen söylüyorlar. Bunu ilâna ne lüzum var? Haftalarca süren taarruzlarda, .harekât plân dairesinde ilerlemektedir» gibi bir vecizeyi yeter kören ve bazan cle geçirdiği yorleri bir hafta gizli tutan Alınan başkumandanbğı. şimdi neden, tâ ilkbahara kadar, Moskovayı rahat bırakatağım söylüyor? Onun böyle yapışma dört türlü mana veriliyor: 1. Almanlar, Rusyanın kışı ve Kızılordunun dajanışı kaışısında mağ: lub oldular; onun için çek liyorlar. 2. Almanlar, Rusları aldatıp istedikleri yerde ve isledikleri zaman bir baskın yapnıak için sevkulce>şî bir çekilme yapıyoılar. Bu, bir harb hilcsidir. 3. Almanlar. kışın harbetmek güç olan Rusyayı bahara bırakıp kışın harbetmek kolay olan Libyaya gideceklerdir. 4. Almanlar, belki de Britanya adalarına hücum etmek üıere, şarkta müdafaada kalıyorlar. Bir beşinci ihtimal de benim aklıma geüyor. Yukarıda yazdığım gibi, Japonya, Sovyet Rusyaya harb ilân etmemistir. Sovyet Rusya da, Japonyanın Almanya kadar, kendisine düşman olduğunu bildiği halde Avrupada Almanya ve mütteflklerinin büyük tazyikı karşısında. Japonya ile rie harbe girismek istemiyor. Halbuki Almanyanın menfaati, Japonya ile Sovyet Rusyanın harbe tutuşmalarındadır. Japonyanın menfaati ise. Sovyetleri Almanyanın yenmesindedir. Onun için Sovyetlere şimdilik harb ilân etmemistir. O halde, Ruslarla Japonlan kavgaya tutuşturmak için, Almanyanın Sovyetler Birliğine cesaret vermesi lâzımdır. Alman taarruzn dunınca Sovyet Rusya, kendi mütt«îiklerinin de tazyikile Japonyaya karşı harekete geçmeğe karar verebilir. Almanya. sıfınn altında 30 dereceyi geçen soğnkta. yürütemediği ileri hareketinr durdurmakla iste bunu temin edebVlir. Ya Sovyetler Birliği, gene Japonyaya karşı yürümezse? Hava müsaade ve sevkulce>*s emrettlği gün ve yerde tekrar taarruza geçmek daima ellerinde değil mi? WENDY LESLIE H I L L E R'in şahane parlakl.ğı, H O W A R D ' ı n emsalsiz dehası EDDİ KANTOR'un T Ü R K Ç E en son ve Salonlarını çınlatan ÂLİ BÂBA KIZLAR PÂNSİYONUNDA Filminin tevlid ettiği kahkaha dalgalan devam ediyor. Bugün hoş iki saat geçirmek ve candan gülmek isterseniz S A R A Y sinemasma gidiniz. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine. Medeniyet dünyasını (Normandie) lere, (Gueen Mary) lere kavuşturan, fen kahramanlannın yarattığl en parlak zaferi Her nevi kiisbeye el konuldu İstanbul Valiliğinin tebligi: 1 Fabrika, imalâthane ve tüccar elinde bulunan her nevi küsbeye el konulması takarrür etmiştir. 2 Elinde küsbe bulunan fabrika, imalâthane ve tüccarlar 29 sayılı Koordinasyon harannın 6 ncı maddesine tevfikan mevcudlarını 12/12,941 tarihinden itibaren 15/12/ 941 pazartesi akşamma kadar kaymakamlara müracaatle beyanname ile bildireceklerdir. Bugün L A L E'de alkışlıyacağız. DOUGLAS FAIRBAKS Jr. MARGARET LOCKWOOD GEORGE BANCROFTun yaratbklan Karşılıklı iddialardan ve barış zamam tecrübelerinden sonra, harble beraber karşılıklı hakikî atışlar ve ateş imtihanı da başladı. Artık olaylar (hâdiseler), • tayyare rr.İ, zırhlı mı?» meselesini kökünden halledecekti. İlk hücumu Alman tayyareleri SkapaFlov'da yatan İngiliz filosuna yaptılar. Bunlar, zırhlının lehine bir netice verdi. Geçen harbin meşhur Skagerrak deniz muharebesinde, İneiliz donanması başkumandanı Amiral Celiko'nun sancak gemisi vazifesini görmüş ve bu tarih! hizmetinden dolayı hurda demir halinde satılmıj'arak topçu mekteb gemisi halinde, muhafaza edilmiş olan 21.250 tonluk İron Duke zırhhsı, bomba isabeti aldığı halde batmamıştı. Böyle emekli bir gemir nin batmayışı, önceleri zırhlının tay> areden üstün olduğu zannını teyid etmişti. Fakat daha küçük harb gemilerinin hava hücumlanna dayanamadıklan çok geçmeden anlaşıldı. İngiliz muhribleri, hatta kruvazörleri ta>yare bombalarile batmıslardı. Fakat zırhlı hâlâ saltanp.tını mnhafaza erlivor ve 4 ilkkânun BİR KADIN YARATTIM (PYGMALION) Büyük ve güzel filminin. hissî ve mükemmel mevzuu Tecil edilen yedek subaylan davet Birinci Tümen Askerllk dalresi ba?banlığından: Fatih, Emlnönü, Beyoglu, Beşiktaş, Bakırköy, Sanyer, Askerlik şubelerinde kayıdlı, muallim ve Adliyede ve salr makamatta istlhdam edilerek. tecil ve sevkleri tehlr edilmiş olan yedek subaylann kayıdlı oldukları şubelere iki gün zarfında müracaat ederek memuriyetlerirün tevsiki ilân olunur. Bu hafta S Ü M E R Sineması Saîonîarını her seansta baştan başa doldurmaktadır. Busün saat 1 de tenzilâtlı matine. Bugün T A K S İ M Sinemasında 2 büyük ve güzel film birden: CUNHURIYET Nüshası 5 BİR BEBEK YESİL KORSANİN KIZI ARANIYOR Büyük macera ve casusluk filmi BABY SANDY ve MESHA AUERun haftanın en büyük muvaffakiyeti. çok güzel ve eğlenceli komedisi. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine. Abone şeraiti tS * t 8 Senelik Altı avhk Üç avlık Bir aybk 1400 750 400 150 Kr. 2700 Kr. » 1450 » . 800 » » Yoktur. kurustur. T ve Dikkat Gazetemize eönderilen evrak ve nesredilsin edilmesin iade edllmez ve zivamdan tnes'aliyet kabul olunmar. DENİZ KARTALI Yalnız heyccan, hareket. aşk dolu bir film değil, büyük dahi JOON" SHA\V'un mücadele dolu hayaündan alınan canlı bir tarih, en parlak bir şeref abidesidir. Bueün saat 1 de tenzilâtlı matine. f DEANNA SÜMER Sinemasınm DURBİN'in HOLLYWOOD'da 1941 de çevirdiği en son ve en fazla musikili Büyük mal! fedakârlıklar ihtiyarile tam zamanında getirtmeğe muvaffak olduğu Bahar Resmi Geçidi , ^ Filmi bu SALI akşamı ~*~~taktflm edecektir. Viyana ve Valsleri... Macaristan ve Çardaşlan... Bir harika ve temaşa filmi , . . Aman yavrum, dikkat et!. Kolunu yorganın dıçarısına çıkarına! Bir şey içmek ister misin? Korkma, ben fıncanı tutarım, dökülmez.. Fakat susamış gibi görünüyorsun. Her halde şu anda biraz daha iyisin. Arzu eder misin, sana bir parça gazete okuyayım? Ama, öyle harb havasidi falan değil.. Güîdürücü, eğlendirici şeyler. O hslde bir kitab, bir roman. Onu da istemıyorsun. Haklısın. Çünkü son zamanlarda muharrirler o kadar manasız şeyler yazıyorlar ki!. Neyse sen iyi ol da, zarar yok. Onlar ne yazarlarsa yazsınlar. Küçük Hâdiyenin sana iyi baktığına emin mism?. Sinirlenmiyor. lıiddetlenmiyorsun ya?. Söz söylemeğe, cevab vermeğe kalkma. Ne demek istediğini ben senin gözlerinden pekâlâ okuyorum. Benim için, evimiz için ve kendin için çok çahştın... Şimdi biraz istirahat etmelisın. Hoş, onu da doktorun zorile yapıyorsun ya, neyse. Sakın sıcak yataktan çıkmıya kalkışma. Çabuk iyi olamazsîn. Uzun zaman yatar kalırsuı. Böyle bir esirliğe, mahkfunluğa alışmaduı ama, ne yapalım, katlanacaksın!.. Işin o kadar çok, vaktin o kadar az ki yemeklerini bile alelâcele yemek mecburiyetinde kalıyorsun. Lokmala rmı çiğnemeden yutmak tabiî mideni boztıyor, sıhhatine dokunuyor. Halbuki sıhhat, dünyada insanm en kıymetli hazinesidir. Onun muhteviyatım hssabsız harcamamak lâzım.« Dur, biraz, yastıklarım düzeitey'm!. Sakallarm da uzamış. Hiç süphesiz onlar da seni rahatsız ediyor. Ayağa kalktığın ilk gün. insaallah şöyle sinekkaydı bir tıraş olursun. Ötedenberi sakallı edamdan nefret ettiğimi sanırdım. Haîbuki sen, yanaklarının ve çenenin ff= Küçük hikâye Hasta bir kadının itirafları \ rejım yapmıya kalkıştığın çok agık görünüyordu. Sofra başındaki eski neş'e ve sevinclerinden eser kalmamıştı, Bir gün sana sormadan biftik yaptırıverdim. Baktım, itiraz etmen şöyle dursun, aç gözlü bir çocuk gibi sevindin.. Biliyorsun, etin kendisi de, kokusu da çok hoşuma gider.. Onu, karşımda beni hiç düşünmeden iştiha ve zevk ile yemen öyle gücüme gitti ki, içimden adeta sana düşman oldum. Dünya böyledir işte, dosturo.. İnsan, ayni şahsa karşı sonsuz bir sevgi hissedeıken garaz ve kin de duyabiliyor. Bu zâfrnıı o zaman söylij'emezdim, çünkü ben hasta ıdim, sen ise turp gibi sapasağlam. Zihniyetimi o anda kavramana imkân yoktu. Kan kocadan yalnız bir tanesi hodbin olursa o yuvadaki sükun ve seadet gene devam edebilir. Fakat iki hodbin kabil değil. bir arada geçinemezler... Şu anda pek iyi tahmin edebilirstn İnsan, evde oturmaya mahkum olduğu sıralarda dışarıyı o kadar özl (yor ki sorma.. Üstünde itişile kakışıla yürünen sokaklar, içinde ezile büzüle seyahat edilen tramvaylar adamın bur nunda tütüyor. Gene şükret ki böyle bir rahatsızlık kışıp başma geldi. Ya, ilkbaharda, güneş dünyayı ılık buselerle bezevken, mavi gök herkesin yüzüne gü'erken vatağın esiri olsaydm, kimbilir ne kaHar sinirlenecektin? Ben evde kalıp da, sen dışarıdan ak ^ E Beşikfaş SUAD PARK sinemasında İKİ SÜPER FİLM BİRDEN ' VAHŞI KOŞU TFJCMİLİ RENKLİ ettr Colbert Henri Fotıda K A N LI BALALAYKA Dtrafındaki bu çemberle bana daha hoş görünmeğe başladm. Şimdi kalbimde sana karşı iki türlü muhabbet peyda oidu. Biri aşk.. Öteki şefkat.. Sırası gelmişken sana, mühim bir itirafta bulunacağım. Bu, belki çok acı bir itirai olacak. Lâkin, sabret. Sonuna kadar dınle!. İçimi döker, kalbimi boşaltırsaTi ben de rahatlanacak, sükunet bu'.acağıır.... Bak şurada ikimizden başka kimse yok. Ama, çok rıca ederim, sabırsızlanma, Bırak, sözlerimi adamakılh izah edej im. Hasta iken beni daha iyi anlıyacaksm. Sıhhatte olduğun zaman buna pek imkân yoktu. Benim vücudüm, biliyorsun, senden daha az mukavemetli. Küçük bir eziyete bile tahammül edemiyor, hemen yatağa düşüyorum. Hele gece ziyaretlerine gittiğimiz. uykusuz kaldığımız zamanlar derhal hastalanıyorum. O vakitler. sen bana dcıha tatlı nazarlarla bakıyor, daha şefkatli davTanıyorsun. Fazla üzülmemekliğim için sık sık teseili vermeğe kalkışıyorsun. Bilmem hatırlayabilecek misin? Karaciğerimde küçük bir ârıza olmuş, doktor beni et yemekten, içki içmekten menetmişti. O zaman bana « melak etme, demistin, senin perhiz esaslarına ben de riayet edeceğim. Hiç clmazsa bu vesilo ile bir parça az yer. şirrnanlamanın önüne geçerim!» Ben, buna razı olmak istememiştim O fikrimde ne kadar haklı olduğumu da sonra anladım. Çünkü zoraki bir Hadlye iclâl şsm üstü hayat, hareket kokusile eve döndüğün zaman ruhumda acayib ihtilâller kopuyor, kıskanchk buhranlan baş gösteriyordu. Evvelce de söyledim ya, bu, çok acı bir itiraf. Fakat hakikat. Ayni hal, sigara içmek istediğin zaman da hasıl oluyor. Ben öksürmeğe başhyorum. sen elinde siğara öbür odaya geçiyorsun. O vakit sigarayı da senden tıpkı bir kadını kıskanır gibi kıskamyorum.. Bazan: Yavrum, diyorsun, çok dddî ve aceie bir işim var. Yalnız kalmak istiyorum. Bana biraz müsaade eder misin?. Anahtar deliğinden bakıyorum. MaFanın başma şöyle oturup kalkıyor, sedire uzanıyor, durmadan üstüste sigaraları birbirine ekliyor. odayı dumana boğuyorsun. Tabiî ben kızmıya başlı yor. Kendi kendime: Ne olur Yarabbi, diyorum, bir gün, yalnız bir tek gün de o hasta olsa, hayattaki rollerimiz değişse ve Sacid benim ruhî haletimin farkına varsa!. Çok, çok müthiş, çok acı bir şey değil mi?. Renğin sararmış, ellerin titriyerek eve döndüğün ve bana: Vücudümde acayib ürpertiler var.. Şimdi üşüyor, şimdi yanıyorum. Galiba ben hastalandım, hemen yatmalıyım! Dediğin vakit, hem teessür ve korku duydum, hem de doğrusunu söyliyeyıin, biraz sevindim. Sonra da dehşetli bir vicdan azabma kapıldım. Guya, hastalığuıın yegâne sebebi ben imişim, benim temennim imiş gibi.™ Çok şükür bir hafta içinde iyileşerek nekahat devresine girdin. Yoksa endi^eden çıldıracaktım. Aman, mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalk. Fakat tam sıhhate, sarsılmaz bir sıhhate kavuştuğunu bana hissettirme. Çünkü onu da kıskanıyorum. Sıhhat ve taravetın bile sana benden yakın olmalarına tahammül edemıyorum. Görüyorsun ya. Sevimli, şefkatli, uysal, sana ezelî ve ebedî âşık kadın ne fitne ve fesad kumkuması imi?... Hayır. İstağfurullah. Hiç de fitne ve fesad kumkuması değilKn. Zavallı bir mahlukum. Hesta bir kadınım... Fakat emin ol, şu küçük rahatsızüğın beni çok korkuttu. Bir daha tövbeler dövbesi. Ah ne olur, bir gün de o hasta olsa! temennisini aklımdan bila geçirmiyeceğim. Ateşin kırka çıktığı gün kendıme hâkim olmasaydım, intihar edecektim. İki gözüm kör olsun ki, yalan söylemiyorum, ertık hayattski nasibime razı olmıya karar verdim va benim mütemadî hastalığım karşısmda senin daima sıhratte bulunmanın sonsuz bir nimet olduğuna kanaat getir» dim. Fakat sen de hastalığın fecaatini çok iyi anladın, yatağın ne tahammül olunmaz bir işkence aleti olduğum» pek güzel tecrübe ettin. Onun için bea yattığım zamanlar, mümkün olduğu kadar başımın ucundan ayrılmamıya calışacak, ateşli ellerimi, serin avuçla» rınm içinde sıkacak, okşıyacaksın, deği! mi? Belki bu suretle beni mütemadî hasta olmaktan kurtarır, çelimsiı vücudüme dünyonın en paha biçtlrreı fervet ve kudrcti olan sıhhati aşı'.arsırs Hâdiye İCLÂL