GÖRDÜKLERİM Şark cephesinde 4 Edebiyatta anarşi var. Öyle bir anarşi ki, dilimiz, nahvimiz, gramerimiz, sahnemiz kadar mü faim, ve belki de de.ha ehemmiyetli. Edebiyatta ihtikâr var. Öyle bir ihtikâr ki, demir tüccarının, tuhafiyecinin, züccaciyecinin ihtikân kadar mühim, ve belki de dahî ehemmiyetli. Dilimizdeki anarşinin önüne geçmek çok güç iş değildir. Nihayet bir gün gelecek, kiyasetli ve nâzım bir heyet gramerimizi, nahvimizi düzeltecek, Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletme sahnemizi tensik edecektir. leri U. Müdürü Hulki Erem dün gazeTıcaretteki ihtikârı kökünden yok ettelere şu izahatı vermiştir; nıek de kolaydır. Mevcud kanunlarımız « Tünelin kayışı Amerikaya olduğu 360 Km. den fazla olan Sofya Plev kandaşlar! Sizin de benim de konuş gibi İsveçe de sipariş edilmişci. Ameri daiıa şiddetle tatbik ediür ve demir tücne Tırnova Rusçuk demiryolu me tuklarımız dil dünyada en az 60 mil kadan gelen bir çift kayış, üç gün ev carı, tuhafiyeci, züccaciyeci cezasıru busafesini 16 saatte (yani saatte ancak yon Türkün fcullandığı öz türkçedir. vel Basradan İstanbula doğru yola çık lur. Fakat edebiyattaki anarşi, fikirdeki 22,5 Km. lik bir hızla) alarak öğleden Onlara her şey anlatıldıktan sonra mıştı. İsveçe sipariş edilen kayışlardan iiıtikârın önüne nasıl geçeceğiz? iki saat sonra Rusçuğa varabildik. Eski artık Türk oîduklarını ve dünyada bir bir tekinin de İstanbula doğru yola Cemiyet kanunları, camiayı maddeten kalesile Tunanın cenub yalısına hâkim kaç bin kişiden ibaret yalnız ve zavalh çıkarıldığını dün haber aldık. İsveçe mutazarrır eden ferdi cezalandırır. Faısmarladığımız diğer bir çift kayışın da olan eski Türk şehri güzel Rusçuğa bir azhk olır.adıklarmı anlamışlardır. siparişi İsveç fabrikası tarafından ka kat cemiyet kültürünü istihalesinde sekEulgarlar Russe adıru takmışlar. Al Bükreşe vardığımızda, ayağımızm totplıyen yahud yanlış ve batıla örnek olan manlar vagonları Tunanın bir tarafından zile ve eşyalarımızla birlikte doğruca bul olunmuş ve imaline başlandığı bildirilmiştir. Bunlardan başka Amerika muharrire, mütercime, mütefekkire ne diğerine geçirebilmek için feribot yani elçiliğimize gelmiştik. Burada elçinin yapabilir? bir sal duba yapmışlarsa da sular düş refikasile Yarbay Bravn'ın ve Yüzba ya da bir çift kayış sipariş edilmiştir.. Elimizde maddî cezayı müsteizim lıiç tüğü için galiba bizim vagon geçirilc şı Kocatürkün eşlerine takdim olun120 bandaj geliyor bir kanun yoktur. Ancak manevî yoldan; nıiyecek. Fakat biz bununla meşgul de duk. Onlar bizi öğledenderi yemeğe Harbden evvel ve sonra İngiltereye bütrek yahud bilmiyerek yapılan halağiliz. Rusçuk istasyonunda mihmanda bekliyorlardı. ve Avrupa memleketlerine bir çok si ları ihtar eder ve: «Vicdanınıza hitab rımız Alman Yarbayı Bravn ile Bükreş Saat 16 da oturduğumuz sofrada çok parişler yapılarak 250 bin liralık malataşemiliterimiz Yüzbaşı Kenan Kocâ sakin ve samimt bir hava içinde o ka zeme ve 38.500 saat getirtildiğini, Al ediyoruz, millî duygularmıza sığınıyosan'atseverliğinize güveniyoruz, türk tarahndan karşılandık. Selâmlaştık dar güzel yemekler bulduk ve yedik ki manyaya yeniden ihtiyac maddeleri ıs ruz, ve vagonda kalanlara veda ettikten artık tamamile tamir olmuştuk. Bu marlanacağını, Amerikada yapılmakta Türk okuyucusuna, Türk mür.evrverine, Türk kültürüne yanlışı ve batılı vere'ek Eonra Bay ve Bayan Gerede ile bizler nunla beraber akşama kadar, Alman olan 23 otobüsün yakmda geleceğini kıjinayınız!» diye haykırırız. Dirıler, Tuna iskelesine geldik ve eşyamız da ta sefirile, Mareşal Antoneskoyu ziyaret söyliyen müdür demiştir ki: dinlemezler; işitir işitmezler. Artk bu nıam olduktan sonra Rusçuğun tam etmek, bavul satın almak ve gözlükçüye « Rumanyaya bir memur gönder vicdanlarına kalmış bir işür. Bizden karşısına düşen Yerköyüne hareket et ugramak, üstelik geceleyin Alman ata dik. Oradan 120 bandaj gelecektir. Busüylemek, o kadar. tik. Rumenler buraya Giurgiu derler. şemiliterinin şerefimize Kapçada vere nunla halen sefer yapmıyan 30 tramEdebiyatta; nazım veya nesir olsun: Tuna burada İstanbul boğazının dar cegi ziyafete gitmek ve ertesi sabah vay arabası da işletilecektir.» iki tarz biliriz: Telif ve tercüme. Tanziyeri kadap genis ve sulan mavi değil saat 7 de tepheye hareket için otomomattanberi bunlara nakil ve adap'3 diye biraz çamur renginde idi. billere binmlç olmak gibi pek sıkı bir Asker ailelerine yardım iki yeni usul daha İlâve olundu. DavamıRusçuk, Varnadan Tunaya kadar uza program karşısında ldik. zm esas hatlarını tespit için, telifin basıt tevziatı Bunun için sefaretten evvelâ, misafir nan ve tamamile bir Türk yurdu olan Ayın 17 sinden itibaren tstanbulun olan manasını tekrar aydınlatm..k iâDeliorman bölgesinin Tuna üzerinde bir edildigimiz Atina Palas oteline gittik. liman şehridir. Bu bölge hâlâ Türk'erle Bu oteli evvelden de tanırdım. Geçen bütün kaza merkezleri muhasebesinde z:m. Müellifin karihasından doğan yahud keEİf surette meskundur. Deliormandan Büyük Harbde bu otelde altı ay kadar asker ailelerine yardım tevziatı başlı işittiği bir hâdiseden, geçirdiği bir vaksonra doğu ve şimal doğuya doğru hâlâ hetn ikamet etmiş, hem de bürolarımı yacaktır. Cüzdan numarasma göre. adsn mülhem oîarak bilgi ve isüdadmın tesadüfi ailelerin müracaat tarihi. bugünkü yardımile inşa ettiği eser teliftir. İnüTürklerle meskun Dobruca ulkesi kurmuştum. Şimdi de bana bsşlarken Tunanın birdenbire şarka dö surette tahsis olunan yatak odasile nüshamıan 4 üncü sahifeslnde ilân e hab ettiği mevzu eski ve hatta bayat oîabilir. Ondan evvel diğer bir mübdi nerek dirsek teşkil ettiği ve Karadenize salonun 24 yıl evvelki odalarımın, yal dilmektedir. döküldüğü yere kadar uzanır. Dobruca nız kat farkile. ayni cephede, ayni hl Kefaletle serbest bırakıldılar ayr.i mevzuu işlemiş bile olsa, bir telif haşka bir telife benzese bile, kıymetini ve Deliormandaki köy, dere ve dağlar za, durum ve şekilde olduklarını görZincirleme bavul ihtikân yaptıklan tenkis ettiremez. İki bin senedenberi şu mekle bende bir çok hatıralar uyandı hâlâ eski Türk adlarını muhafaza ederiddiasile İstanbul ikinci asliye ceza ler. Mecdiye, Pazarcık, Karaömer, Kuz Harbin henüg ikinci yılında idik; İn mahkemesine verilen ve tevkif edilen gök kubbenin altında söylenmemiş fikir, i>'enmemiş mevzu kaldı mı? Fakat müsgiliz taarruzunun şiddet ve kudreti Gegıın, Kemanlar, Işıklar, Balpmar ilh. libolu yanmadasımn Seddilbahir, An «Orozdibak» ticarethanesi müdürü Ar taid ve hakiki müellif söylenmiş fikri, gibi. bumu ve Anafartalar mıntakalarında tur ile Sultanhamammda bavul yapı işlenmiş mevzuu kendi adesesinden göserbest rüp, şahsiyetinin damgasını vurabilirse, Rusçuk ve Yerköy limanları birçok tamamile sönüp muharebelerin tavsa cısı Yani, sonradan kefaletle küçük ve büyük nehir vapur ve tüılü dığı bir sırada Sırbistan seferinl yapa bırakılmışlardır. yazdığı eser diğer bir esere benzese bile, vasıtalarile dolu idiler. Motörlerimiz cak olan Von Mackensen orduları grukudretli ve orijinal bir telif oîabilir. Şu Dünkü Şehir Meclisi Yerköyüne yaklaştığı zaman iskelede pu karargâhına Osmanlı BaşkumanUmuml Meclis. dün ikinci reis vekili ksdar ki eserinde şimdiye kadar yapı!Bükreş büyük elçimiz Hamdullah Suphi danlığının murahhaa erkânıharb zabiti mıştan başka bir görüş, tarz ve üslub Tanrıöveri o güzel boy ve pos ve mü olarak tayin kılınmıştım. 1915 yılı ilk Abdülkadir KaramürseHn riyase<.inde olsun. Yenilik fikir ve mevzuda dcği.', toplandı. Maarif Vekili Hasan Âli Yükemmel başile muhteşem bir heykel gibi teşrin ayında Mackensen karargâhına fakat usuldedir. Telifin İyi yahud fpna dikilmiş gördük. Bükreş büyük elçimiz o zaman bir Macar şehri olan Tameş celin Vali ve Belediye reisi doktor Lutfi olması, mübdiine raci bir takdir yahud Kırdara gönderdlği bir mektub okundu. yalnız Türk zarafetinin, Türk kültürü var'da iltihak etmiş ve bütün Sırbistan, Bu mektubda Maarif işlerine gösteri tenkiddir. Bizi alâkadar etmez. Dünya »ün hücceti, dikkat ve itinanın, kibarlı Karadag ve Makedonya îıarb hareketlen alâkadan dolayı Vali ile Meclise te edebiyatında en derin içümaî fikirleri ğın, misafirperverliğin en asfl bir mü leri esnasında bu karargâhta bulunyürüten, etraflı psikolocia tahlillerini şekkür ediliyordu. nıessil ve timsali olmakla kalmıyordu. duktan sonra 1916 da, Rumanyanın İtihalleden muharrirler olduğu gibi cıvık Bundan sonra eldeki işlerin çıkarılO eyni zamanda ve her şeyden önce ve lâf devletleri yanında harbe girmesi üpolis hikâyeleri yazan ve «mehtabda, iıstün olarak eski ve kuvvetli bir tiHc zerine Maskensen ile Üskübden Bulga ması için Umumî Meclis içtimaının on camlar altmda âşıkları öpüştüren» mubeş gün daha uzatılması hakkındaki ristanda Tırnovaya gelmiştim. çüdür de. makam teklifi kabul edildi. Geçenlerde harrirler de vardır. Hatta bazan bundan Yerköy iskelesinde Hamdullah Suphi Rumanyaya karşı Mackensen'in ku vefat eden Belediye teftiş heyeti reisi beteri de vardır. Meselâ bir gazete, çıTanrıöverle samimî selâmlaşmalardan mandasında toplanan Türk Alman Samihin ailesine yardım yapılması kar, meşhur bir serseri yahud dolandınevvelâ Dobrucada hakkındaki teklif de Bütçe Encümern cınm hatıralarmı tefrika eder. Edebî sonra gelen arabalara taksim olduk ve Bulgar kuvvetlert çok güzel bir asfalt cadde üzerinden harbettiler ve burasmı Rus ve Rumen ne verildi. Salı günü içtima edilmek ü cepheden bu da bizi alâkadar etmez,; ahBükreşe yollandık. Yol yalnız çok güzel kuvvetlerinden tamamile temizledikten zere celse kapandı. lâkî cepheden Cumhuriyet müddeiumutfeğll, ayni zamanda yapraklarını henüz sonra bu ordu, kısmen Ziştevi'den Tumisinin işidir. dökmemiş iki sıra, sık, büyük ve göl nanın şimaline geçirilerek Karpat dağTelif çeşnisini vererek yapılan edebi geli ağaçlarla süslenmişti. Yolun sağ ve lanndan gelen 9 uncu Alman ordusile ihtikârın ehemmiyetini daha iyi anlamok solunda, bahçeler içinde güzel köy ev birlikte Bükreş» yürüdüler. Bu muhaiçin bu hepimizin bildiği yukarıdaki baletile köşkler o kadar çok ve sık idi ki rebeler esnasında VI ncı Türk kolordu sit izahı tekrarlamağa lüzum vardı. S i n e m a s ı n d a : su Dcbrucanın isgal ve emniyetini de fcitişiktirler zannmı veriyorlardı. Maksadımı anlamışsınızdır: Nakil ve ruhde ederek Tunanın şimalindeki as Üç gündenberi misline rastlanmaadapteden bahsetmek istiyorum. Takriben bir çeyrek asır evvel, Bükeri harekâta yalnız 28 ncı Türk fırkası mış bir muvaffakiyetle devam eden yük harbde bu yoldan geçmiştim. ŞimBu iki usul, hiçbir memlekette bizdeiştirak etmiş ve Bükreşin 26 km. ce büyük küçük. genç ihtiyar herkesi diki cadde o zaman tozlu bir şose idi ki kadar revac bulmadı. Biraz frenkçeye nub batısında Arclş (Argesul) adlı sualâkadar eder büyük film ve yanları bu kadar güzel ve mamur deaşira kimse, isimleri ve vak'anın cereyan yun garbında Epuresti civannda iştirak ğildi. Arabalarımızın tekerlekleri düz ve ettiği mahallî yerli isimlere ve mahalle etmiş oldugu kaft muharebe neticesinparlak asfalt üzerinden yağ gibi kayar de Bükreşin müdafaasız sukutu mutahvil ederek, bazan da frenk örflerini ; ken Hamdullah Suphi de bize Besa kadder olmuştu. m l!ileştirerek, nakil yahud edapte etirabyadaki hıristiyan Türkleri, yani Gaketini yapıştırıyor. Nakil yahud adapte Ben o vakit Bükreşe Alman ve Türk gsvuzları tatlı tatlı anlatıyordu. Bu Türk damgasını vurarak kolay tercümnye teaskerlerinin hiç bir zarar vermeden kavmin yabancı ve hıristiyan bir ırk lif çeşnisini vermek edebiyat ve san'atı girdikleri gün oraya gelmiş ve düşmanı B aş r o 1 d e : ideryası içinde nasıl millî dili, millî ah takibde devam için kıt'alanmıa Rutahrif etmek demektir. Bu usul yalnız lâk ve millî âdetlerini muhafaza ede men Başkendinden muzafferane geçermemleket harslnı değil, ayni zamanda BUSTER CRABLE bildiklerine şaşmamak kabil değildir. ken iftiharla bir daha görmüştüm. B1 ckuyucuyu, yerli müellif ve mütercimi Baştanbaşa heyecan. dehşet ve Türkçe konuşan ve türkçe ibadet eden anda Mackensen karargâhı henüz Ade mutazarrır eden bir tarz; yaratma kakorku dolu maceralar fi'.mini bu halis Türk kavminin eski kabile adı lexandria'da (Bükreşin 81 km. cenub bliyetinden mahrum yahud tercüme temuhakkak gidip görünüz. belki de Gökoğuz idi. Fakat onlar Ham batısında) bulunuj'ordu. Bu karargâh vazuuna yabancı adamın tercih ettiği dullah Suphi Tanrıöverle temastan ev bir kaç gün sonra Bükreşe gelip yerleşmuar bir sekildu. Hele nakil yahud vel kendilerinin büyük bir Türk mille tiği gibi bizim altıncı kolordu da bir tine mensub bulunmaları saadetinden müddet sonra Tunanın şarkından gar Şimdi, mukaddes ölülerimizi hatırbına geçerek tbrail (İbraila) da bir cep lamanın sırası gelmiştir.'. t?hersiz idiler. henin işgal ve müdafaasını deruhde etBu kelimeler, parlak renkli, uzun kuyOnlarla öz beöz ve hatta İstanbul türkmişti. ruklu bir papagarun ağzmdan, mabeçesile konuşan büyük sefirimiz soruPakat şimdl bu hatıralarla fazla meş din kubbesinde derin akisler bırakan upor: gul olmanm sıra^ı değildir. Acele ve sı zun bir duayı müteakıb çıkmıştı. Ses Sizin diliniz nedir? kı lçlerimiz olduğu için acele hazırlan biraz hımhımca idi. Fakat cümle tamaCevab: mak mecburiyetindeyiz. Bahusus pek mile düzgün ve pürüzsüzdü. Genc, ihti tecessüsünü çekmış, fakat aradan biraz Gagavuzca. az sonra Rumanyanın aiyasl ve askeri yar bütün rahibeler tüylerinden kıvıl ınuddet geçince genc ve ihtiyar bütün Peki, ya benim sizle konuştuğum iktidar mevküni elinde tutan Mareşal cımlar saçılan sevimli ve sofu kuşu, İsa kızlarmın teveccühüne ve sevğisine gözlerile mazhar olmuştu. Önceleri hepsi demir dil nedir? Antonesko tarafından kabul olunacağı masum yüzleri, tatlı bakışh hem hayret, hem de vecd içinde temaşa kafesinin kenarında yarım halka şeklinmızdan merak ve heyecanda idim. O d a gagavuzca. de toplanıyorlar, kuşun garib ve acaib Fakat hayır, ey milletfaşlar ve H. E. ERKİLET edjyorlardı. Ağır gürültüler ve ince gıcırtılarla a iıareketlerine, saçma sapan lâkırdılarına çılıp kapanan bir kapı ortadaki sükutu gülmekle iktifa ediyorlardı. Lâkin, sonaltüst edince beyaz başörtülü kadınlar laiarı baktılar ki Bibi öyle alelâde b:r Hücum devam ediyor. Sinema merakhlannın dalmış oldukları rüyadan bir an sıyrıl papagan değil... Onda ilâhî nağmelere, akınını durmadan bir sel gibi akıtıyor. dılar. Baş rahibe dişsiz çenesini güç dini duaiara karşı yenilmez bir temayüi var.. lükle oynatarak: Baş rahibe şöyle düşünüyordu: Çocuklar, dedi, Cenabı Hakkın bize tesadüfen ihsan ettiği bu hayvancağız Bu hayvamn manastıra gelmesinnın vâsi salonu alkış tufanından bravo seslerinden çmlıyor, her gün yeni bir dindarîık tekâmülü de her halde Allahın büyük bir hikmeti •DEMİRHANE MÜDÜRÜ. eserinden fevkalâde surette adapte edilen nümunesi veriyor.. Bir gün gelip Ave gizii. Cenabı Hak fenc ruhlara, dini ve aşkm, sevginin Kudsivet ve ulviyetmi İhmal ederek yalnız asalet ve Maria'yı da baştan aşağıya makamla variığın sade insanların değil, bazan şeref peşinde koşarak evlâdlarına saadet arayan e«ki zihniyetteki ebesöyleyecek olursa hiç şaşmayın... Çünkü hayvanların benliklerinde bile mühim vevnin acı hatalarım inceden inceye taHil eden: sık sık ben onun yanında bu kutsal ilâ bir tesir yaptığmı göstermek istiyor!. . hiyi tekrar ediyorum.. Bıbi huzurunda okunulan duaları şaşılacak bir hafıza kuv^'etile zihnınde Sör Angela hafifce güldü: Mer süferyör, dedi, Bibi'nin yakm tutuyor, boş zamanlarında onları müteda tekmil duaları ezberden okuyacağmı madiyen tekrar etmekten bıkmıyor, uben de tahmin ediyorum. Bu kadar zeki, sanmıyordu. ayni zamanda dinî bütün bir papagan *** Hissi, içtimai. ahlâkî ve aşkî şaheserler şaheseri hiçbir filme görmedim.. Bir gün baş rahibenin uzak manastırnasib olmıyau büyük muvaffaldyetle devara ediyor. Karanlık dehlizleri, kuytu köşelerile laruan birine bir ziyaret yapması icab Yeni ev'enecekler, aile yuvası kurmak istiyen bayan ve baylar.. Hürriyet eski bir şatodan hiç farkı bulunmıyan etti. Yaşlı kadın uzun uzun hazırlandı. ve saadetin satılmadığını, alâyiş ve zenginliğe kapılarak. asaletine bu rahibeler manastırında onu anarken Yola çıkmak icin hiç eksiği kalmamıştı. güvenerek evlenilemiyecssini bu filmde görünüz. hiç kimse artık isim zikretmiyor, mut Bavulları Ek çilelerini çıkarmakta olan laka «sofu papagan» diye yâd ediyordu. rahibelerin ellerinde, kuşun bulunduğu Bibi bir kaç ay evvel ölürken bütün ma salondan geçerken Bibi'nin şu sözieri lını, mülkünü «Sörler teşkilâtı» na bııa mırıldanmakta olduğunu duydu: kan ihtiyar ve dindar bir kadıncağız bu Sevgili hemşireler, bizim için dua Buşün seanslar : 1 2 30 4.30 6,30 ve 9 da msnastıra hediye etmişti. Bıbi. üzerine ediniz! Mukaddes ruhun mekâmnuı saBugün saat 1 de tenzılâtiı matine. evvelâ, etrafındakilerin sade merak ve kinleri bizim için Allaha yalvarınız!. Nihayet Btikreşte H. Emir Erkilet IHEM Sehir haberleri Edebiyatta anarşi var Tetkik ve tenkid İki taıte tünel kayışı geliyor Celaleddin Ezine adaptenin hangi dilden, hangi muftarcirin hangi eserinden yapıldığı beyan edilmezse, zarar bir edebî ihtikâr halini alır. Halbuki öyle gazete tefrikalarına ve kitablara rashyoruz ki, bir roman yahud hikâye isminin başına koca bir «Nakili» ve yerli bir muharrir ismi yazılmış. Fakat hangi dilden, hangi frenk noıharririnin eserinden nakledildiği kaydına lüzum bile görülmemiş. Bu usul eifri benirr.semek ve okuyucuyu aldatm^k demektir. Nakilin müellif olduğunu sanan nice karie hatta münev\er karie resgelmişimdir. İşin daha feci taratı var: Fiime bir kitab geçti. Fransızca bi eserden dilimize tatbik edilen bu kitabm baçına «nakilis kelimesini yazmak bile lü7.;ımsuz görülmüş oacak ki. telif eserîerde yapıldığı gibi sadece yerli bir muhaTririmizin ismi vardı. Bu kadar edebî cesaretin önünde akan sular durur. Böyle bir hareketin tavsifini siz bulunuz! Nakil ve tatbik telif ile tercüme arası rrelez ve en sakat usuldü. Şimdi bizdeki tercüme anarşisine gelelim: Ilakikî ve doğru tercümenin telif kadar güç iş olduğunu telif ve ayni zan:?nda tercüme ile uğrasanlardan Işitiim. Bence, hakikî ve doğru tercümenin esas şartı, tercüme edilen eserin sslındaki dille öz dilimize adamakıllı vAkıf olmnktadır. Hele türkçeye çevrilen eser dünya edebiyat ve tefekküründe yer edinmiş klasiklerden birine aid olursa bir kat daha titiz olmamız icab eder. Çünkü dünya klasiklerini okumpk bir eğience değil, fakat kafamızda kâinıt görüşüne bir pencere açmak demektir. Çünkü klasikleri akşam sohbetindeki aile değil, fakat lise sıralarında üniversite rahlelerindeki Türk gencliği okumaktadır. Şu halde «büyük mesele» halin değil, fakat milli, harsi, içtimaî ve fikri bakımlardan istikbalin tetkike değer çok ehemmiyetli bir davasıdır. Tercümede herhangi ufak bir hata, bir kelimenin, bir cümlenin, bir fikrin yaniış çevrilmesi millî kültürümüzü bütün bünyesinde mutazarrır edebilir. Ha'.buki tercümelerimizin ekserisinde yan'ış ve kısaltılmış tercümelere tesadüf etmekteyiz. Yanlış tercüme, mütercimin çevirdiği dili yahud türkçeyi iyi bilmemesinden; kısaltılmış tercüme ise ecnebi eîerin ashndaki bazı bahislerin Türk karhni alâkadar edemiyeceği düşüncesinden İleri geliyor. İki dili iyi bilmeden bu işe ka!kışmanın doğru olmadığı munakaşa mevzuu bile olamaz. Fakat bir eseri as 15 İkincîteşrin 1941 NALINA MIH1NAİ General Çamur, Mareşal Don! Y a z a n : » • ^ ^• • • • • ı ^ ^•' • • • • » Tunayı geçerken Hamdullah Suphi Rumanyadan gelmek Tanrıöverle Gagavuz Türkleri Atina üzere olan 120 bandajla tramvay seferPalas otelinde uyanan eski hatıralar leri çoğaltılacak SYazan: Emekli General «v | ir harbde karakış bastınp da lındaki gibi bazı batabiatbı sertliği karşısında hisler Türk okuyucu harekât durunca «General sunu alâkadar etmez Kış> ın müdahalesinden bahsedilir. Şimdiye ceffelkalem di, şark cephesinden gelen haberlerhazfetmek de çok ha den, Alman ileri hareketini Rusların talı bir usulür. Bir mukavtmeti kadar, hatta ondan daha ecnebi eserin yalnız bize uyan tarafları ziyade Rusyanın çamuru durdurduğu değil, fakat tasvir ettiği an'aneleri, örfanlaşılıyor. Kusyanın çamuru, bizim Cilen, âdetleri, velhasıl teneffüs ettiği hahangirin kaldınmsız bırakılmış olduğu va da bizi alâkadar eder. devirdeki çamurundan daha meşhurÇünkü bizden başka bir âlemi öğ <Jur. Avrupa Rusyasının garb kısmında, rtumek için okuruz. Fakat tercüçamur bol, yol azdır. Çünkü Rusyanın me bahsinde bu gibi hatalardan başka bu bölgelerinde taş yok gibi olduğu daha elim, hatta garib denecek kaiçin yollar, Avrupa şoseleri gibi bol taş dar elim hallere tesadüf etmekteyız. Oydöşeyerek yapılmaz. Hatta Odesadan le müellim tercümeler ki, insan müterMoskovaya giden demiryollarında bile cimin bu kadar lâkaydî ve iâübaliliğine balast yoktur; Raylar ve traversler. sıhayrette kalıyor. Başlıcası ve en mühir.ıkıştırılmış toprağa oturtulmuştur. Yami şu: Meselâ almanca yahud eski yunancadan bir eser türkçeye çevriliyor nn. kurak bavalarda, tren bir toz buSchiller yahud Eurepides gibi klasik bir lutu içinde gider; vagonlarm içerisini edibin eseri diyelim. Halbuki mütercim birer parmak toz kaplar. Lokanta vakalın bir alroanca yahud eski yunancaya vâkıf de gonlarında çorbalann üstii kat toz salçasile örtülür. ğildir. Bildiği tek garb lisanı fransiMaUmumiyetle Rusyada, yollar. ihtiyadır. Ah, bu hepimizin ciğerlerine işlemiş olan yalnız fransızca! Bu surelle ca kifayet edecek kadar değildir. 1933 te Srhiller'in yahud Eurepides'in fransızca 100 murabba kilometreye 0,5 kilomeltercümelerinden türkçeye çeviriyor. İşte re şose düşüyordu. Almanyada bu nisburada akli selim durur! Değil o lisan bet 48.6, Fransada 104.9, kilometredir. ları bilmek, hatta o memleketleri, içtimai Bu tarihten soiıra ikinci beş sonelik bünyelerini tenımak, havasını teııeffüs plânla tayli yol yapılmıştır. 1937 de ctmiş olmak lâzımdır. Frenkler; aritik mevcud 3 milyon kilometre uzi(nluklasisizmayı öz dillerine çevirecek adam ğundaki her türlü yoldan yalnız 400.000 .an yalnız «ölü lisanlar» ı fevkalâde bi kilometresi az çok yapılmış yoldu; ve lenlerden değil; ayni zamanda Yunarus bunun da ancak 70.000 kilometresi Avtanda, İtalyada uzun zaman kairr.ış o rupa yollarına benziyordu; mütebakid lanlardan intihab ettiler. Bir lâlin Se âdi toprak yoldu. Bununla beraber neca'nın, bir Elen Eurepides'in fransız memleketin garb kısmında, iyi yollar cadan türkçeye tercümesi insanm hav vardır. Bunlann en mühimleri Moskosr.lasına sığmıyor! Bu, millî kültürümÜ2 va Minsk, Moskova Kiyef, Kiyef r.amına işlenen ne cesaretli hatadır! Zitomir, Moskova Leningrad, Moskova . Sebej otomobil yollarıdır. Her ciddî bahsin bir de mudhık ceplıes: vardır. Ben de davamın komik taTaşın azlığı yüzünden fena olan yolrafını en sonuna sakladım. Şöyle ki: In lar, yağnıur ve sulu kar mevsiminrle gilizceden dilimize tercüme edilen ve son çamur deryası olur. Askerî harekât için zamanlarda bir çok dedikoduya sebebi ise, çamurdan büyük engel olmaz. yet veren bir piyes dolayısile güZîtenin Balkan harbinde, Çatalcanın iierisinuirinde bir münekkid tercümeyi şöyle deki yapışkan çamur denizi, yeniden tenkid ediyor: «Ben ingilizce bilmem. tensik ve takviye edilen Türk ordusuFakat komşum bayan.... burada bif ha nun Bulgarlara karşı taarruza geçmen'mefendinin ismi gayet iyi ingilizce sine mâni olmuştu. bilir. İstanbuldaki İngiliz lisesindea meŞimdi de Moskova ve Rostof önünde zundur. O bayan bana tercümenin yanAlmanlan durduran kuvvetin General hşlarmı gösterdi. Ve şimdi ben de iddia Almanlar ediyor ve diyorum ki tercümenin şura Çamur» olduğu anlaşılıyor; bu çamuru kendilerinin değil, «MareIsrı burada dört uzun makale yanşal Don.un yeneceğine emin oldukları lıştır. Halbuki doğrusu şöyle olmalıydı.. için, onun bütün şiddet ve kuvvetile ilâh....» gelip «General Çamur» u yok etmesini Tasavvur ediniz; ingilizce bilmiyen ve bekliyorlar ve ancak «Mareşal Don.un komşusu bayanın ingilizcesile insilizcebeyaz kuvvetleri kendilerine yaıdun etden türkçeye tercüme edilmiş bir eseri tenkid eden muharrir! Hayır, burada tikten sonra, Kızılorduyu yeneceklerini artık sinirler gevşiyor? Sizi bilmem, fa söylüyorlar. Böyle olursa Rusyanın meşhur dondurucu soğukları N'apoleon kat beni acı kahkahalar sarsıyor. Fvet, hep bunlar acı şeyler, kari, fa zaraanındakiıün aksine olarak Ruslara değil, düsmanlarına yardım etmiş olakat gerçek! caktır. Celâleddîn FZİNE UÇURUMLARI BİR ÖLÜM YUVASI.. DEHLİZLEBİ BİX CİNAYET YATAĞI.. ZİNDANLARI EN BÜYÜK AŞKLARIN KUCAĞI OLAX T Ü R K Ç E « Göz V E ]\ E D I K ZİNDANLARINDA kamaştıran bir ihtişam.. Göniil alan bir heyecan yaşanılan en derin bir aşk romanıdır. içinde Millî Piyango bugün çekiliyor Milli Piyangonun 8 inci tertib plânının ilk çekilişi bugün saat 17 de Ankara Sergi evi binasında yapılacaktır. Piyangonun çekiliş safhaları Ankara radyosu vasıtasile Sergi evinden naklen neşredileceğinden piyango meraklıları saat 17 de radyoları başında bulunarak çekilişi takıb edebüeceklerdir. Bu çekilişte 84967 bUet ikramiye kazanacaktır. 480,000 lira ikramiye olarak tevzi edilecektir. 1 ALKAZAR Bugün LALE Sinemasında Bütün gözler perdeye bağlanacak.. Bütün kalbler birden çarpacak.. Bütün eller onu alkışhyacaktır. Bugün saat 1 de tenzilâth matine. Geri dönmemek icin yerlerinizi lutfen evvel den kapatmız. Tel : 43595 BAY TEKİN Ölümler Diyarında BUGÜN SUNER Sinemasında Sinemanın ideal ve dehakâr çift artisti: BUGÜN muhteşem Fransız ' filmini siz de görünüz. IRENE DUNNE v e CARY GRANT ilh Cöx Ağrısı Parlak ve çok güzel komedisini görünüz. İki kadınla evlenmiş bir erkek.. Hangisini kendisine ebedî olarak ahkoymağa muvaffak olacak... BUGÜN SAAT 1 DE TENZİLÂTLI MATİNE. ç tarafından emsalsiz bir tarzda yaratılan HİCRAN YOLU PIERRE BLANCHAR. İSA M I R A N D A AŞK İHTİRAS MACERA ELHAMRA Bugün saat 1 de tenzilâth matine nıua gidip onu teşvik edecek bir iki söz söyleyeyim, bir kaç hareket yapayım, görürsünüz, nasıl dillenir.. Beyaz başörtülerin çerçevelediği beyaz, esmer yüzlerde mumlarm zaman za man parlayıp solan ışıklannın akisleri dalgalanırken, bebelderinde masum ha yaller peyda olan gözler dikkat ve merakın timsali kesümişlerdi. Kıpırdamadan, nefes almadan sofu kuşun göstereceğı mucizeyi beküyorlardı. Baş rahibe kaiese yaklaşmış: Haydi yavrum, diyordu, bize ya iyi bir vaaz ver, yahud tesirli bir dua oku... Bibi, tüneğinin üstünde öne arkaya hafifce sallandı, Başının üsttarafına fazla yakın birer kocaman boncuğu andıran gözleri tepesine çıkmak istiyorlarmış gibi büsbütün yukarı doğru fırladılar. Boğuk bir sesle: Seni hayasız, edebsiz, utanmaz, alçak, rezil, namussuz, kepaze! Diye haykırdı. Bütün hemşirelerin yerlerinden davranmaları ile kafes'n yanna doğru koşmaları bir oldu. Baş rahibe ansızın kendini kaybederek geniş halının üstüne cansız bir cesed gibi yıkılıvermişti. ihtiyar kadın omuzlarmdan ve ayaklanndan yakalanıp odasma götürü'ürken papagan hâlâ bir takım münasebeu siz kelimeleri tekrarda devam ediyor, hemşireler onu işitmemek için ince ve balmumu sarılığındaki parmaklarils mini mini kulaklarının deliklerini tıkıyorlardı. T* H* *î* L = KUçUk hikâye Sofu papagan g O önde, hemşireler arkada birden durdular. Sofu papaganın bu tatlı ve dindarane sözlerini sonsuz bir huşu içinde dinlediler. Hayvancağız ayni zamanda başıahibeye sevgi dolu yalvarıcı nazarlarıa bakıyor, sanki: Beni burada bırakıp nerelere gidiyorsun? Dcmek istiyordu. O vakit ihtiyar kadm: Çocuklar, dedi, ben bu seyahati Bibi'siz yapamıyacağım. Onu da beraber götüreceğim. Böyle müstesna bir kuşu diğer hemşirelerimizin, biraderlerim'zm de görmslerini çok arzu ederim. Sofu papagan, baş rahibenin eşyalarile birlikte vapura nakledildi. Bütün sefer müddetince yolculardan, tayfalardan ona âşık olmımyan kalmamıştı. Yaçlı kadmın kamarasmda yer olmadığı için Bibi'nin ambarda kalması onun dostlarınm, perestişkârlarmm sık sık ziyaretlerini kolay;aştırıyor, uzun müddet yanında kalmak isteyenleri bu arzularmdan menetmiyordu. Hele geceleri tayfalardan vazife başında olmıyanlar onun kafesinin dibinde toplanıyorlar, konuşup sakalaşıyorlar, iskambil oynayıp kavga ediyor îardı. Nkld Nakleden: Nuri Refik TAKSİM SINEMASI KADIN KÂLBİ (Türkçe sözlü Arabca şarkılı) YER miMK İCİN LÛTFEN TAM SEANS S ' A T L E R N D E TFSPİP O«JİNM«SI. Nihayet misafirin arabasını takib eden arabaya Bibi'nin kafesi kondu. Ken. dilerini Isa'nın ruhaniyetine vakfetmiş olanlar ucu bucağı gelmez bü aiay ha ünde manastıra geldiler. Baştan başa günlük kokan salonda mumlar yanmış, büyük ve munUzam bir sofra hazırlanmış, üzerine nadide yemekler ve cins cins şarablar dizilmişti. Kısa bir duadan sonra masanın başma geçildi. Kenardaki mihrabın yanına yerleştirilmiş olan kafesinin içinde Bibi etıafjna şaşkın ve mütereddid bakıyor, misafir olduğu yeri yadırgadığı için midir, nedir, hiç ağzını açmadan sakin ve sakit duruyordu. Yoksa, dua edilsin, İncilden sureler okunsun da sofu kuş bu hengâmeye iştirak etmesin, kabil miydi? Ha\Tre manastırının baş rahibesi misafuine sordu: Uzaktan işittik ama hemşire, kendi gözlerimizle görüp kulaklarımızla işitTiediğimiz için biraz mübalâğah bulduk. Bu sevimli kuşcağız hakikaten ekseri duaları hiç hata yapmadan tekrar ediyor mu? Elbette hemşire: Vaaz ve nasihate aid cümleleri de Havre limanına çıkıldığı zaman za aynen söyleyebiliyor mu? va!h baş rahibe çok yorgun ve bitik bir Elbette hemşire.. Kalde idi. Kendisini karşılayan hemşi Doğrusu hayrete şayan.. relerin, biraderlerin suallerine güç'ükie Seyahat onu da yordu, yahud yeni ce^ab ystiştiriyor. kendi manastıvıarın seldiği yere pek alışamadı galiba da. daki vak'alardan onları haberdar ediyor. onun için demin bizim münacatımıza yol intıbalarıru anlatıyordvı, i iştirak etroedi. Ben, ?imdi kafesinin ya Sofu papagan duaları. vaazlan, sureleri unutup yakası açılmadık küfüıier öğrenmesi için geminin ambarında tayfalarla bir kaç gün geçirmesi kâfi eelmişti.