22 Eylül 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

22 Eylül 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 22 Eyîul 1941 Sehir Büyiik Okyanusun cenneti haberleri MEHMED SERVET I Düııyatlaıı akislerj Fihir hayatnmıx IHEM > NALINA MIHINA! Almanyanın müttefikleri ark cephesinde Kızılorduya karşı harbeden Alman ordusunun yanında Finler, Kumenler, Macarlar, İtalyanlar ve az nüktar da Slovaklar var. Fakat bu müthiş harbin bütün ağırhğı Almanların omuzuna yüklenmiştir. Ötelriler, yar dımcı vaziyettedirler; Alman ordusu ise, garbda muhtemel bir Ingiliz isgaline karşı a>nrdığı tümenlerle işgal altındaki diğer memleketlerde bulunan birlikler. haricinde, bütün kuvvetlerini, Sovyetlere karşı ateşe sürmuştür. Filipin adaları Mehmed Servetin genc yaşta ölmesi, felsefe mensubları çok fakir olan memleketimiz için hakikî bir zıya teşkil eder Yazan : > Bazı servislerin kal < önceden bildiren hain bir Geçen hafta içinde gazezaman Zîyaeddin Fahri hastahğa uğradığıfaaliyetıni dırılacağı haberi teler,veMaarif Vekâleü Tamesaisini ve lira Terbiye heyeti azaettiğiMehmed Serveti, eder. Benitn Mehmed Servetle ından henüz mevsimsizdir verdıler.Mehmed Servetin ölumünü haber lıafaza arkadaif'ığım da neşıiyatma İşti takdirgörmek İstedi. Filhakika Üniversitede kendisi 1 Bir iki gun sonra değerli felse gıyabî T>amvay îdaresinin malzeme fikdanından dolayı bazı servısleri kaldıracagı hakkındaki haberler henüz mevsimsizdir. Filhakika iki aya kadar malzeme gelmediği takdırde İdare, mevcud arabalardan 20 sini daha seferden kaldıracakur. İdarenin römorklarla birlik:e 243 arabası vardır. Bunlardan yirmi araba evvelce seferden kaldınlmıştı. İki ay sonra da 20 araba seferden kaldırılacaktır. Maamafıh bu müddet zarfında Amerika veya Almanyadan malzeme getirtilmesi ihtimali çoktur. Tünel için Amerikaya sipariş edilen kayış yoldadır. Bu kayışın geçenlerde Almanlar tarafmdan Kızal denlzde batınlan bir Amerikan vapurunda bulunması ihtimalinden endişe edilmişse de cereyan eden muhabere neticesinde kayışın bu vapurda bulunmadığı ve kayışı getiren vapurun yolda olduğu bildirilmiştir. Tünelin muhtac olduğu kayış geldlği takdirde şehrin münakalatı bakımmdan çok istifadeli olacaktır. feciierımizden dostum Hatemi Semıh, bu ölüm karşismdbki ıntıbalarmı ve duşüncelerini nakıederken tefekkür hayatımızın genc bır unsur kaybettiğini anlat(1). Bızde felsefı faaliyet kadrosunu temsiL eaenjer, aküf bır slyaset ha^au yapmadıkça, pek dar t ı r lanınma çevresi ıçuıde kalıriar. Son zamanîarda maarıfe yabarcı bır vekâletin mudüriukierınde buunan ve bu cephesile bizı hiç alâkadaı etrrujen llehmed servet dc İşte bunlardan biridır. Bu itıbarla memur, müdür, hatta Talim ve Terbiye heyeti azası olmıyan Meiımed Servetı teiekkur hayatııruzm, bıihassa en yakın tdün» ünü bı!e tamınıyan ve tamma hakkmda da mazur olan genc muncvverler malütıne tanıtm&ğı kenaim ıçin bir vazlie addedıyorum. Tramvay seferleri f • Filipinlilerin islemeii yelkenli kayıklan İspanyollarla Amerikalılar arasmdakı zengin, fakir bütün gelinleriıı izdivac uzun ve kanlı mucadelelerden sonra merasimi esnasında birer preııses gibi 1898 senesinde Fılıpin adaları Amerika süslenmeleri ve dave'hlerin iki madenî lıların elıne geçtıği vaıut Yenidür.ya lâvhayı birbirine >;arparaktan vücude sakinleri oralarda çok zeiu ve çalışkan, getirilen musiki aheng'le hiç dvrmadan aynı zamanda medenıleşmeğe gayet dansetmeleridir. Filipirli kayıkçılarm mustaid bir halk tabakasıle kaijilaştılar yelkenleri de âdeta birer gelin elbisesi Adaların merkezi olan Manıla o za kadar süslüdür. En sevdikleri yemek man bıle sinesınde iki, üç yüz bin nü köpek kızartmasıdır. Kadınlan ise püro fusu barındırmakta olmdkla çok geri çmeğe pek düşkündürler. ve iptidaî bir şehirdi. Pek az mektebi vardı. Tek hastanesi yoktu. Halbuki ahali sıtmadan ve dığer hastalıklardan kırılıp dökülüyordu. Amerikalılar civardaki bataklıklan kuruttular. İşlek kasabalar arasında pek kısa bir zamanda tren hatları tesis ettiter. HAVACILIK Kırk seneyi geçen imar devresine rağmen bugün bütün Filipin adaiarında oturan yerli insanlar meJeniltşmiş değildir. Hâlâ orta kısımlardaki sık ormanlarda bir takım kabileier beşeriyetin yontma taş ve cilâh taş çağlarındaki yaşayış tarzına benzer bir hayat geçirmektedirler Bunlar ziraat, san'at nedir bılmezler. Ağacların meyvalarını yiyerek aclıklarını giderirler, geceieri de velinimetleri olan ağacların en ince ve yüksek dallan üzerinde tuneyerek kendilerini vahşi hayvanların taarruzundan masun bulundururlar. Bıraz daha müterakki yerliler bambu ağacından örülmüş kulubelere yerleşLeningrad müssuretile bir an evvel mişlerdir. Altı gün en agır işlcıde ca tahkem mevki ve neticeyi elde etlışma suretile yorulmuş vücudlerini bü kalelerine karşı en mek düşüncesile, ve yuk meydanlarda tertıb edılen horoz şiddetli bir tarzda hatta mecburiye dovüşlerini seyretmekle dir.lendiri'ler. harekete geçen Altile denebilir, AlAralarında son zamanîarda viski ta man zırhlı ve mo • ^ ^ ^ ^ ~ man paraşütçüleriammume başlamış olmakıa beiober gcne törlü kıt'alarile kara ordularına yardım nin bir tecrübe faaliyeti göstermiş olduk yerli halkm severek içtiği şey hurma etmekte bulunan Alman havacılığı, bu ları görülmektedir. Eğer bu ufak teşebusaresidir. Bu usare sTuba Adams. is cepheye pike bombardıman tayyareierini bus az çok muvaffak olacak olursa, Al' mi verilen bir nevi yarı sihirhaz, yarı de getirmiş bulunmaktadır. Leningrad man parsşütçülerinin birbirini takıb emütehassıs şahsiyetler tarafmdan ağac müstahkem kalelerine taarruza basla decek şiddetli akınlarda bulunmaları ihların govdeleri çizilerek istihsal edilir yan pike bombardıman tayyarelerinin timali çok kuvvetli görülebilir. 'y ve bambu ağacından mamul bir boru Leningradm amban vaziyetinde buluAlman havacılığı şark cephesinin Le• vasıtasile harice akıtılarak taze taze nan Murmanska karşı da harekette buningrad sınırlarında ve bu şehre yarmüşterilere satılır. lundukları ve buradaki erzak depola dımı dokunması muhteTiel bulunan ddFilipin adaları hattıistivaya yakın ol rını, benzin stoklanm ve liman tesi ha şimalde ve meselâ Murmansk tarafduklan için orada hararet deıecesi se satmı tahrib edecek mahiyette bomba larındaki harekâta azamî ehemmıycti nenin her mevsiminde yüksektir. Bun dımanlarda bulunarak uzak mesafeler vermektedir. Bu arada pikeciler ve padan dolayı muayyen bir işı olmıyan den göze çarpan yangınlar çıkarmağa raşüptçüler göze çaıpar bir vazıyeUe erkelderle kadınlar ekseri günlerinin muvaffak oldukları haber verilmektedir. ve gene ilk defa Lsningrad önlerinde yarısıru su içinde geçirirler ve susuzAlman pikecilerinin faaliyete ge>;me çalışmağa hazırlanmrıktadır. Sovyetlere luklannı Hindistancevizı sütile teskine sile doksan bir kalenm susturulmasına olan Ingiliz yardımİ3rmm bu cepheye çalışırlar muvaffak olunması da gösteriyor ki, bir yetişmiş olması da böyle ciddî tedbir Adaların şimdiki ahalisinin ecdadı müstahkem mevkiin kalelerine karşı lerin bir an evvel alınmasında âınil kullanılması olmuştur denebilir. Malayalılardır, Gerek çehre ve vücud taarruzlarda pikecılerin gerekse ahlâk ve âdat noktasından Hin faydalar temin edsbilmektedir. Gerek Alman pikecilerinin ve 3edistan ve Çin Hindi içerılerindeki halkFırsat düştükçe izah etmeğe çalıştı rekse paraşütçülerin'n diğer cepheicrla brüyük benzerliklen mevcuddur. Fa ğımız gibi düz uçuşlu bombardıman ya deki hareketleri ve tabiyelerindeki r.ıukat buradaki ilk yerli ahali Negritos pan ağır tayyareler yanında pike ile vaffakiyetleri düşünülecek olursa, Lecinsinden zencilermiş. ."ik devri âlera bombardıman yapan ufak ve hafif tay ningrad önlerinde de ayni hareket ve seyyahı Magellan'ı öldüronler bu Neg yarelerin tesirleri çok daha fazla ol şansı denemesine ehemmiyet verecekritos'lara mensub kabilelerden birinin maktadır. Vakıa, pike bombardıman lerini düşünebüiriz. Ne dereceyc kadar efradıdır. Sonra Malayahlar gelince bun tayyarelerinin taşıdıkları bomba yükü müspet bir netice elds edeceklerirıi katları tazyik ederek sahillerden uzaklaş kendi hacimleri nispetinde ise de, bcm iyetle kestirmek pek de kolay olmatırmışlar, onlar da içerilere çekilmeğe baların isabet ihtimalîeri sayesinde, da makla beraber, paraşütçülere karşı Sovmecbur kalmışlardır. Bugün sayıları ha fazla yükte bomba taşıma kabiliye yet kuvvetlerinin ne şekilde hareket son derece azalmış olan Negritos'lar her tine maük bulunan büyük çaplı tay edecekleri ve ne gibi tertibler ve tedtürlü medeniyet tesirinden uzak yarı yarelerin elde edecekleri neticelerden birler almış bulundukları merak edilvahşi bir hayat sürmektedirler. ekseriya daha kıjTnet'isini kazanrnağa mektedir. Adaların sahillerinın gerai yanaşma muvaffak olmaktadırlar. Bu cephede hareket edecek karşıLlılı sına pek müsaid olmaması ve içerilerde Pike bombardıman tayyareleriınn kuv^'etlerden paraşülçuler ve paraşütde kolay geçilecek yollaun mevcud bu yükleri iki tane yüz kiloluk veyahud da çülere karşı müdafaa sistemleri, ıler'd2 lunmarnası Amerikan müstemleke siya vaziyet icab ettirdiği takdirde bir tane cereyan edecek müteakıb paraşüt haıbsetinin oralarda pek ağır tekâmül et iki yüz kiloluk bombadır. Ve Alman lerinin neticelerini tahmin ve takdirde mesine sebebiyet vermiştir. havacılığmda hizmet eörmekte olan Yunbir ölçü olabilecektir. İşte daha ziyade Adaların başlıca zirant mahsuUeri ke kers 88 ve Yunkers 87 ta\yareleıile di böyle bir neticenin ne olacağı merak nevir, pirinc, tütündür. Fakat ziraat u §er tip pikecilerin vasatî hamulesı de edılecek bir rıâdisedir. sulleri pek iptidaî olduğıı için rençper budur. Yalnız şu var ki, pikecilerin ve çiftçi tabakası çok yorulmakta buna taarruz ettikleri hedefler, ekserıyetle  şağıya naklettiğim, namıma gelen r mukabil pek az semere elde etmek müdafaası ku\ \etli, hacmi küçük vt bir mektubdur. Sahibinin arzusiie, susturulması, yahud da tahrib ediîmesi tedir. imzasıru mahfuz tutarak neşrediyorum. Adaların bazı noktdlau cidden cen mutlak bir zaruret halini almış clan Mektub, a>Tien şöyle: net manzarası arzetmekls beıaber bazı hedeflerdir. Müdafaası kuvvetli bir Le«Sayın Ray, tarafların iklimi de yerliler ve ecne defe karşı pikecilerin kullanılması da «Başımdan geçen bir vak'ayı, belki, eösterivor ki, pikecllerin avlanması ve biler için son derecs tehiıkelidir. Hâlâ bir hikâye mevzuu yaparsmız da, okubir çok taraflarda kurufulmadan kalmış düsüriilmesi pek de kolay bir şey de yanlar ibret alır diye size yazmağa kağiîdir. bataklıklar binbir türlü hdstaltklara serar verdim. bebiyet vermektedir. Onrumlardaki vahİşte Leningradm mukavemet arzeden, «Ben, evli değil, bekârım ve galiba şi hay\anlar ve zehirlı yılanlar da müt hacmi küçük olan ve hatta müdafaası biraz da saf bir adamırn. Fakat, öyle hiş bir tehlike teşkil etmektedirler Fa nm kuvvetli bulunduğunda şüphe bısanıyorum ki. erke'tlerin çofu, bu hukat bazı yerliler yılanhrı evlerinds rakmıyan müstahkem kalelerine karşı susta bana benziyorlar. Yani, kadm büyütmekte ve onları farelere karşı Almanlar pikecilerini kullanmağa başlabahsinde safım, demek istiyorum. bir silâh olarak kullanmjktadırlar. Bu mışlardır. Ve ilk hamlede de elde et«Uzatmıyayım. Benim bir metresim yılanların cinsi ve nev'i sekseni geç tikleri muvaffakivet hiç de fena bir var; evli bir kadın, pek çok kimseler mektedir. netice vermemiştir. gibi, ben de, bu kadınla münasebete Pike bombardımancıların faaliyete Adalar, maden cihetinden de fevkabaşladığım zaman, kocasmı ilk defa allâde zengindir. Heiüz psk az mıktarı geçmiş olmalan Leningrad muharebedatan bedbaht bir kadınla, müstesna işletilmekle beraber bol altm petrol, sinde mutlak bir üstünlük temin edebir mahlukla karşılastığımı zannetmişbronz. çinko mevcuddur. F'lipinlilerin hu cektir, kanaatj Alman havacı mak&/ntim. Halbuki, geçen hafta bakmız ne susî âdet ve an'anelerinden belli başlıları larında olmakla beraber, şehre daha kolay hâkim olabilmek gayretine bağlı oldu. «Metresim, kocasının bir kaç gün süolarak da Alman paraşütçülerinin faİktısad Vekili gitti aliyete geçmiş bulunduk'.arı haber ve recek olan gaybubetinden bilistifade, Bazı tetkiklerde bulunmak üzere şehrilmektedir. Şimdiye kadar şark cep benim evime gelip, benimle başbaşa bir rimize geldıgrini yazdığımız İktısad Vehesinde devam eden üç aylık harekât akşam yemeği yemek arzusunu gösterdi. kili S ı m Day, dün ögle trenile AnkaEirasında ne Almanlar ve ne de para Bir müddettenberi, bir fikri sahite yaraya dönmüştür. şüt harbinin tabiyesini ve temelini kur kalanmıştı. Sarhoş olmak istiyordu. FaOduna konulacak nark muş bulunan Sovyet Rusya hava pi kat evine dönmek, hizmetçisine gözükOdun ve kömür fiatlannı yeniden vadaciliği paraşüt harbine yanaşmaraif mek, yabancılarm içmde dolaşmak filân tetkik etmek üzere Fiat Murakabe bü lardır. Almanların paraşütçülen» karşı gibi mecburiyetler olmadan, dilediği gibi rosu tarafmdan Kandıra ve İğneadaya tam emniyet verici tedbirleri düşünmüş sarhoş olmak. Vakıa bir iki defa çakır gönderilen kontrolörler İstanbula dön oldukları muhakkaktır. Bunun yanmda, keyif olmamış değildi, fakat bu kadarla Sovyet Ruslara karşı da paraşüt har kalmış. pek hoşuna giden bu tatlı kafa müşlerdir. Şimdiye kadar yapılan tetkikler, bazı binin vereceSi muvaffakivetten şüphe sersemliğini, tahammülüniin son haddifimillerin tahtı tesirinden odun narkı ediyorlardı. Harbin ilk günlerinde ya ne kadar götürmeğe karar vermişti. nın normalden çok fazla konulduğu pılan bir iki teşebbüs ufak ölçüde ol«Geldi. İyi cinsten, bolca şarab almışkanaatinl vermiştir. Eğer Kanriıra ve makla beraber çok çabuk bastırılmış tım. Daha yemeğe oturmadan, aç karIğneadada yapılan tetkikler de bu ka ve paraşüt harbine karşı olacak arzu nına, bir büyük bardak şarabı mideye naatl takviye ederse, komisyona yan yıı kökünden silmişti. Simdi ise, Leindirdi. Sofraya oturduŞumuz zaman, lıs malumat ve rapor verenlerle odun nmgrad önlerindeki ciddî mücadeltnin hasretini çektiği o baş dönmesinin zevklj cuların Cumhurıyet Mtıddeiumumiliği bir yardımcısı olarîik ve Sovyet mü kısmı başlamıştı dafaa hatlarım arkadan tehdid etmek ne verilmesi mukarrerdir. «Çeşidli soğuk yemeklerden, tabağına Alman pikecilerinin Leningrada taarruzu Arif Ahıshal Ingiliz yardımlarının bu cepheye de yetişmiş olması böyle ciddî tedbirlerin bir an evvel alınmasında âmil olmuştur Yazan: rak ettiğiın bu mecmua vesilesile başıar. eylul 928 de ıçtimaıyat profesörlüğunden Arasıra şöyle bazı şayialar ortayi çıAlecmua, menneketimizin bellıbaşh fel ayniırken Mehmed Serveti de 1 kânunu kıyor: Finler, kendi hududlaıina varsefe mensubiaiının iş beraberliğini te evvel 928 de ıçtımaiyat profesör vekil dıktan sonra daha ileri gitmiyerek Sovmine çah^tıktau bsşka beynelmılel fel liğine tayin etvirdi ve ölmek İçin Avru yetlerle münferid solh yapacaklardır; sefe ve içtımaıyat mecmuaiarile de aiâka pava giderken derslerinin boş kalmadı Rumenler, çok zayiat verdiklen ve hastesisine gayret etti. Mesaı programma ğını görerek müsterih oldu. taneler yaralüarla dolu olduğu için, Rugore <bir taraftan geniş mikyasta bir Fakat bu vekalet şu veya bu sebebden men ordusu, Odesadan öteye neçmiyetamimcilik yapmak diğor taraftan da dolayı bir sene bile devam etmedi. Artık cektir; Macarlar, silâh altında 500,000 kudret bu^dukça tetkik eserleri neşret ne «Felseie ve içtimaiyat mecmuası», ne kişilik bir ordu bulundurduklan ve bu mck. istiyen mtcnıuanın ilk intişarmdan «Felsefe cemiyeti». ve ne de onun felse orduyu 700,000 hatta 1 milyon kişiye bahsederken Frof Mustafa Şekıb mec i «tebliğ» lerinden muntazaman bahse iblâğ edebilecek bir vaziyette olduklan mua sahiblerıne şu rnühim tavsiyede bu derı «Hayat» n:ecmuasından eser kal halde, şark cephesinde yalnız iki kollunmuştu: «Gaye. me%'zuları geniş tutup mamıştrr. 1930 sıralarındaki Mehmed ordu, yani 4550 bin Mşi Ue mücadesığ yapmakla dpğiı, dar tutup derin ça Servetin haletı ruhiyesi hiç de 1924 teki leye iştirak ediyor ve fazla kuvvet verli:makla elde edilir.» enerjik, teşkilâtçı haleti ruhiye değil mek istemiyorlar; İtalyanlanı şark Mehmed Servetin merkezi, İstiklâl li dir: Mesleğe, felsefeciliğe karşı bir yüz cephesindeki kuvvetleri, adeta sembosesi olan ıkincı teşebbüsü bir «Türk fel çevirmenin alâmetlerile karşüaşıyoruz. lik denilecek kadar azdır. Hava kuvsefe cemiyetl» ku~mağa matuftur. 1928 Belki iktısadi sosyolojiye karşı öteden vetleri 100 tâyyareyi bile bultnamakde Ankarada bulunduğum zaman aldı beri gösterdiğl alâka tesırıle bir aralık tadır. Hitier, Mussoüniden şark cepheğım bir mektuo şöj'e başlıyordu: «Mem İstanbul Belediye memurları istihlâk sine daha büyük kuvvetler göndermelekrtimizde felsefî ve içtimaî bilgilerle kooperatifıle munasebet tesis etti. Ni sini istemişse de, Duçe, malzeme kıtbMenmed Se»vet 1894 te İstanbulda meşgul olmayı mesiek ittihaz edinmiş hayet 1934 te meslektaşları, kendisinin ğını ileri sürerek buna razı olmamışdoğdu. Babası, Sul'.anahmed camii müolanlar arasında şimdiye kadar yakın bir rnaarlfe yabancı bir vekâiete intisab et tır. .•akkıti Mehmed Efendi, Kutahyalı bır Bulgarlar, şimdiye kadar, Almanyanın rabıta temin edecek bir teşkilât mevcrıd tiğini duyduîar. Gerçi bu intisabın, hasileye mensubou, zekâsmdarj emin olduolmamasmı, sızin de ciddi bir noksan kikatte iktısad meselelerine karşı besle sayesinde, hemen hemen tek fişek yakğu oğlunun orta ve yüksek tahsiline mahıyetinde te.âkki ettiğinize emiııız.» dıği alâkanın tejki'ât ve tatbikatçılığm madan pek büyük menfaatler temin etehemmiyet veriyordu. Mehmed Servet, Mehmed Servet. yEnında Hilmi Ziya, dan başka bir şey olmadığını ileri süren tikleri halde, şark cephesine, bir BulMersan idadısinden 1912 de en iyi derece Hatemi Semih. Asâh Sım... ilâh. gibi Ier oldu. Fakat ben şahsan çok müteessir gar ordusu gönderraeleri hakkuıda Alile ve mekteb mudurü olan Abdülfeyyaz teklifleri kendisini seven kıymetli arkadaşlar ol olmuştum. Zira felsefi meseleleri anlat manya tarafmdan yapılan Tevfiğin takdirlerini kazanarak çıktıktan duğu halde bu teşebbüsünü iş haline makta ve kaleıne almakta hiç de passıf kabııle yanaşmamaktadırlar. sonra 1913 te Eaebiyat fakdîtesine girdı. Bu rivayetler doğru mu, yalan mı, kalbetti. Üniversitenln Mehmed İzzet, olmıyan bir zekânın, zaten fakir olan O zamanın Eaebiyat fakültesi, henüz Mehmed Ali Ayni, Mustafa Şekib... gibi felsefî faaiiyet Madromuzdan çıkmasıaa, yanlış mı? bihniyoruz. Doğru ise haFransızvari bir şube tasnıilne tâbi tutulfelsefî birer kıymeı olan çahsiyetlerinin Servet Berkin îsmile aleiâde bir memur kikatin payı ne kadardu? Onu da bilduğu için felsefe. iktısad, Arab, Acem, de yardımmı temin etti. Bilhassa Meh olmasma gönlum razı olmuyordu. Niha miyoruz. Fakat, Almanyanın silâh arTürk edebiyatlan, coğrafya, Türk ve med İzzet, bu teşebbüsü haftahk bir yet 1941 de gene şu veya bu sebebden kadaşlan ve harb ortakları, eğer, müMoğol taıüıi... gibi her çeşid derslerin mecmuada harcret'e kaışıladı: «Felsefe dolayı tekrar maarife avdet ettiğini öğ temadiyen yan çiziyorlarsa, Almanyabir arada okunduğu bir müessese idı. mesaisinde ıttııad, muvazene, ciddî ve rendığimiz Menmed Servet, kendisile iki nm Sovyetler Birliğini mutlaka yeneİki sene sonra 1935 te vaıan vazifesi, samimî bir usul teessüs etmeli. felsefe ay evvel göruşen Prof. Hilmi Ziyaya, ceğine yüzde yüz inanmış olduklan için, tahsıl işini yarıda bıraktırdı. 1918 mütamerakının uzıın saç ve garib fİkir taşı biran evvel feisefi faaliyet ve neşriyat böyle yapıyorlar; nasıl olsa Almanlar rekesinden sonra tahsiline devam etti. mak merakmdan baska biı şey, oldukça hayatına avdel ctmsk için derin bir ar kazanacak, biz boşuna kan dökmiyeBu defa Edebıjat fakültesi Fransız merahmetle tatmin edilir bir merak oldu zu duyduğunu, «Felsefe ve içtimaiyat» lim düşüncesile hareket ediyorlar, detoduna göre teşkilâtlandırıldığı için ğuna kanaat geHrilmelidir. Bunu en zi nıecmuasını tekrar neşretmek istediğini mektir. Mehmed Servet, felsefe şubesini terclh Çünkü, aksi takdirde, Almanyanın yade muvatfakiyetle temin edecek, yana yakıla aniatmış. Esasen şöyle böyle eyledi ve felsefo, ruhiyat, terbiye, felsefe •fehefe cemiyelı» dir. ÇUnku onun saye bir seneye yakın zamandanberi maarif şarkta muzaffer olmasma yarılım etmetarıhı derslerinden imtihan vererek sinde orada yapılan münakaşalar esna çiliğm idare kı^mmda olmasma rağmen mekle kendi bindikleri dah kesmiş o1919 da mezun oldu. sında herkcs, kendi fikrinden mesul' ol «Tercüme» mecmuasında felsefî metinle lurlar. Filvaki, Alman>a, şark cepheHayata atıldıktan sonra bir aralık An duğunu hissedecektir (2)> ri türkçeye çevirmeğe, hatta Eflatunun sinde mağlub olursa. harb yalnız Alkarada Telif ve Tercüme heyetinde çaGerek «Felsefe ve içtımaıyat mecmua eseılerini lisanımıza nakleünek İçin te manyanm değil; Mihver grupuuu te«lıştı. Arada bir Avrupaya gitti ve tahmisı> nın nesriyan, gerek .ffilsefe cemiye sekkül eden e.ıcümende çalışmağa da kil eden bütün milletlerin yenilraesile nime göre Almanyada sosyoloji cereti» nin muzakere ve mürpkaşaları dar başlamış bulunuyordu. Ölüm, Mehmed biter. O zaman Almanyanın karşı duyanlarile bilhassa Sombart ile alâkadar ve mahdud bir zümre içinde kalıyor Serveti tekrar fîkir adamı olmak, belki ramadığı kuvvetlere, bu irili ufakb oldu. Kendisınii" yakın fakülte arkadaşdu. Servet, bu neşriyat ve münakaşala de kendi şuuraltı hayatını İyice mura devletlerin hiç biri, tek başlanna da ollarrndan Agâh Sırrınm 1922 de tesis eyrm daha geniş bir çevre içinde dağılma kabe etmeden intisab ettiği ve tamamils salar, hep beraber de olsalar mukave J ediği İstiklâl lisesi, 1924 ten sonra sıra istiyordu. bunun için cemiyetin An madde islerile alâkadar bir vekâlette nıet edemezler. Mehmed Servete mesai merkezliği rolüVaziyeti bu bakımdan nıütalea edince, karada da bir şube açması fikrini ileri geçen yılların zararım telâfi etmek isnü ifa etti. Bu tarihte biz onu Kabataş, sürdü. Değerlı mütefekkirlerimizden lediği bir anda aramızdan almış bulunu Almanya ile beraber hareket eden devİstiklâl liselerinde felsefe, Yüksek Ticaletlerin bir takım bahanelerlo yeni Hakkı Baha, Mehmed Servetin bu gü yor. ret mektebinde de iktısad muallimi olagayretlerden ve yeni fedakârlıklardnn zel likrini kuvveden fiile çıkarmakta büMehmed Serveti yakmdan hemen hiç kaçınmaları değil; bilâkis canla başla rak görüyoruz, yük bir gdyret ve himmel sarfetti. 1929 Mehmed Servet faaliyellerile, fikirle senesl başiangıcmda ilk «müzakere. sini tErumadığım içiıı hususî hayatma, ahlâ ona yardım ermeleri icab edeceği meyri'e etrafa yayılmak istiyen bir mizaca vapan «Türk felsefe cemiyeti Ankara şu kına ve İç hüviyetine dair söyliyeceğim dandadır. Her halde, Almanya, mütsahıbdır. Yalruz mütevazı ders işi, onu besi» nden «Havat» mecmuasında bah tir sey yoktur. Fakat yakından vâkıf tefiklerinin yalnız zafer ortağı değil; kan tatrtun etmemektedir. Hayatının sonuna seden bir fıkramda Ankaranm bu gibi olduğum flkrî hüvviyetini, felsefî hayaü ortaği ohnalannı da istemekten vc bu kadar bu temavül ve mizacmın esiri ka fikirc cereyanlarına sahne olmasının İn mızda bıraktığı eser ve yazılar vasıta isteği onlara kabul ettirmekten geri lan Mehmed Servet, 1925 te bir İki arka sanı sevindiren oir hâdise teşkil ettiğini» ?ile bir ba=ka yazıd? tanıtmağa çahşaca kalıruyacakür. daşile birlikte «Mesiek» mecmuasında kaydetmişlim. Diğer taraftan, Servet o ğım. Ziyaeddin FAHRİ çaiıştı. Bu mecmua çevresinde Serveti, zaman, şimdi MU'kiyenm içlimaiyat proKüçük hırsızlar az ve çok tatmln edilmış görüyoruz. Bır fesörü olan Prot. Mehmed Eminin teHasan oğlu Ali admda ve 12 yaşlaH> Bk. Hatemi Semih: Servetin ölütaraftan vakit vakit cislah» ediîmesi lu şebbüsile Ankaıada intişar eden «Hannda bir küçük hırsız, zabıta tarafınzumu münakaş.1 edilen Üniversiteye şid yat» mecmuasu.a başvurdu. Mecmuanm mü, Iş mecmuası, sayı 28. detle hucum etmekte, diğer taraftan sos Ankaradaki yazı işlerine bakmaklığım (2) Bk. Mehıred İzzet: Türk Felsefe dan yakalanarak Adliyeye verılmiştir. yolojı ile alâkadar ve geıçekten ehem münasebetile benden «felsefe ve içtima cemiyeti, 1928 îlayat mecmuası, sayı 67 Hasan oğlu Ali, yaşı dolayısüe gızli yapılan duruşması sonunda tevkif edilmiyetli, kı>mçtlı tetkikler neşreylemek iyat mecmması» nın «Hayat»sütunlarmda (3) «Felsefe ve içtimaiyat mecmuası» miştir. ledir. Fakat Mecmua bir müddet sonra sık sık tanıtılrr.ssım istemlş, kendisi de hakkmda yazdığım imzasız yazılar «Ha12 yaşlannda İsmet adlı diğer bir kükaparunca huzarsıızluk tekrar başladı. «felsefe cemiyetl» rde Türk felsefecileyat» ın 30, 41, 43, 49 uncu sayılaruıda çük hırsız da, Azak Einemasının balkoBiışeyler yapmak, neşriyatta bulunmak, rinir münakaşa ettiği beynelmilel çapta çıkmıştır. nuna tırmandığı sırada suç i^zerinde organize edilecek şeyleri Bulmak endişe felsefi ve metaflzik meseleierin icmalini yakalanarak mahkemeye verilmiştir. îinde İdi. Agâr. Sırrınm hususî lisesini gene «Hayat» da yapmağa başlamışbir felsefe manfıli haline sokmak hare t) (3). Kaymakamlar için yeni bir İsmet, birincl sulh ceza mahkemesinda yapılan duruşması sonunda tevkif edilketi :şte bu suada, 1927 de, meydana kanun Cniversltenin en ağır ve en hekikî miştir. çıktı. kültür vazifesini omuzlarında taşıyan Dahiliye Vekâleti, kaymakamlar İçin Tekaüde sevkedilen Halic Filhakika bu hareket iki şekilde İnki şubesi, şüphe y'k ki, ancak bu toprağm yeni bir kanun lâyihas hazırlığında şaf etü. Mehmed Servet, 1927 de İstiklâl mahsulü olan tefekkür uzuvlarile teçhiz bulunmaktadır. Bu lâyihaya göre, her memurları iisesinin gösterdiğı her çeşid yardıma edilecek bir feı=efe şubesidir, Si m diye kaymakam şark ve cenub vilâyetlerimiz Münakale Vekâleti Belediyeden devdayanarak Agâh S ı m ile beraber «Felse kadar hiç bir maarif ve ilim adamımız, dahilindeki kazalarda birer sene müd radığı Halic idaresindekl bazı eski mefe ve içtimaiyat mecmuası» nı neşreyle bu hakikaü Zlya Gökalp ve Mehmed detle çalışacaklardır. Bu suretle b a n murlar hakkmda tahdidl sin karannı dı Türkiyenin muhtelif şehlrlerindeki İzzet kadar kavramamıştır, diyebiliriz. kaymakamlann inkişaf etmemiş kaza tatbık etmiştir. Bu memurlar Beledikültür ilimleri nocalarını bu mecmua et İ&te merhum idimaiyat ve ahlâk profe larda uzun müddet kalmalan suretile yeye müracaatle tazminat lstemişlerse rafında toplamağa çaiıştı. Macmuanm sörü Mehmed İzzet, kendini değil, mem mağduriyetlerine meydan verilmiyecek, de Belediye, Halic idaresinl muvakkabir sene muntazam, bir sene de dağımk lekecinî ve kültür rrıüesseseıerinin istik hem de her kaymakamm memleketin ten idare etmekte olduğu cevabını verolmak üzere, ıu: sene kadar devam edea balini düşündüğü birteviye bu endişe ile muhtelif yerlennde vazife almış bulun miş ve bu tazminatın mefsuh Halic şirne.Trİyatı, bugün bile İlmî değerini rau ür.üldüğü içindir ki ölüm gününü bile maları temin edilecektir. ketinden istenilmesini bildirmiştir. r Gülerek cevab verdi: İlk defa gözünüze çarptığma göre, demek ki bu akşam bir istisna teşkil ediyor, öyle mi? Verecek cevab bulamadım, şaşırdım. Bu mevzuda söz mübarezesine alışık olmadığım nasıl da belliydi, Nihayet, kendi elimle koyuyor, k^dehıni boşalt Yooo! Doğrusu, çok beklettin, çok üz E, siz bu erkeklerin bu münase güç belâ, aklıma şu geldl tıkça kendi elimle dolduruyordum. O, dün beni. İşi öyle uzatıyordun gı, ne betsizliklerine tahammül eder misiniz? Onu demek istemedim; her zaman hep ayni fikri sabitin lesirile üstüste redeyse beni bıktıracaktın. Erkekler iki Hayır, etmeyiz, şamarlarız. Ama, güzelsiniz ama, şimdiye kadar söyleiçiyor, içtikçe çenesi gevşiyor, mütema türlü oluyor. Birisi senin gibi, korkf,k. gene de hoşumuza gider. Öyleleri, senin meğe cesaret edememiştim, diyen konuşuyordu. Önce, genc kızlık çekingen, mahcub; ötekı, hah, hah, hayi. gibilerden daha eğlencelidır. Hem de, Hayretle bana döndü. ihtisssları hakkmda, bitmez tükenniez. Bu kahkaha, sırtımda bir ürpeıti yap öyle erkeklerin yanında, msamn içi da Neden? yavan tafsilâta girişti. Gözleri çakmak tı. Beni, birdenbire bir merak sarmış ima korkudan, heyecaııdan ürperir. Bilmem... Zorca bir şey.. çakmak, dudaklarmda hulyali bir te tı. Erkeklerin, bana benzemiyen öbür Zevkli şeydir, o heyecan. Düello eder Bir kadına, güzel olduğunu söylebessümle anlatıyor; arada sırada: gibi, gözünü ondan ayıramazsın, «ha türlüsü acaba nasıl şeydi? Ötedenberi, mek mi zor? Amma yaptımz. Bilâkis, Sarhoş oldum mu? d'ye soruyordu. zaten merak eder dururdum. Bir er şimdi elini uzatacak, ha ş'mdi beni yabunu söylemekten hiç bir zaman çekinkeğin, bir sene uğraşıp bir kadınla te kalayacak, boynuma sarılacak> d'ye ür Hayır, daha olmadın! memeli... Hatta, sözünüz samimî dahi Dedikçe kadehi dikiyordu. Biraz son sisine bir türlü muvaffak olamadığı SE pertiler geçirirsin. olmasa... Çünkü kadınlar, güzel oldukra, istediği olmuştu; kendini kaybede mimiyeti, bir başka erkek, ayni kadıı.la Dudaklarımın ucuna gelen b'r suali larını işitmekten zevk duyarlar. cek derecede değil, fakat hakikaü söyli bir saat zarfında nasıl elde edebiliyor sormaktan kendimi alamadım: Birdenbire, çılgmca bir cesaret duyyecek kadar sarhoştu. du? E, peki, sen böylesine çok rastla dum.. Omuzlanndan yakaladım, başını O zaman, genc kızlık ihtisaslarmı, koMetresim, tekrar yarıya kadar boşalt dın mı? kendime doğru çektim. casma ve kendi evliiik hayatma dair tığı kadehi elinde, gözleri daha pırıl Ayol, hangi kadm böyle erkeğe Fakat, pek beceriksizce hareket etmiş tafsilât takib etti. tıh, bana bakıyor; sarhoşluğun, ne pa rastlamamıştır? Bir tecrübe et de gör. olsam gerek ki, o, başıoı bir parça ö Bunlan sana anHtabilirim; sana hasma olursa olsun hakikati söylemîk Meselâ, . . . . Hanvm. işte sana, hem teye çevirmekle benun sırnaşıklığımdan söylemeyip kime söyliyeceğim, değil mı? ihtiyacını kuvvetle duyuran devresine genc, hem güzel, hem nsmuslu bir kakurtulmağa muvaffak oldu. Yalnız: Şeklinde ikide birda tekrarladığı sar geldiği besbelli, sözüna devam ediyordu: dm. Tecrübe et bakalım, dediğim doğru Ooo!. dedi. Fazla ileri gidiyorsuhoş nakaratı arasında, kocasının bü'ün pteki türlü erkekler, acelecidir; mu, değil mi? nuz. Saçlarımı bozacaksınız... Başı böyle âdetlerini, bütün kusurlarmı, bütün ip fazla aceleci. Ama, doğrusu da onların tuvaletli bir kadma bu yapılır mı? tilâlarmı ve zevkîerini öğrendim yaptığı. Bazan, bu aceleleri, muvaffaBir kaç gün sonra, metresimin söyŞaşkm, mahcub ve nadim, tekrar köBu da bitince, beni kendisine nasıl kiyetsizliğe uğrar ama, çok zaman gelediği bu . . . Hanımla, tesadüfen bir şeme çekilmiştim. O sırada, otomobıl, oâşık intihab ettiğini anlattı. ne onlar kazanclıdır. Bir kadınla baş toplantıda buluştum. Yalnızdı. Evleri nun evi önünde durdu Hanım, Seni ilk gördüğüm gün beğenmış başa kalır kalmaz, hiç çekinmeden, sı miz, birbirine çok yakın olduğu için, bana hayırlı gece temenni ettikten sonra tim, dedi. Sen de bana zaten kur yap kılmadan, ilerisini düşünmeden, en ol avdette kendsine refakat teklıfinde bu indi mağa başladındı. Anıa, bir şey söyliye mıyacak hareketlere cürct ederler. To lundum. Bir otomobils bindik. MetresiOnu üç gün sonra tekrar gördüm. A* yim mi? Fazla mutereddid, fazla kcr kat bile yedikleri olur. Ama, kadm to min tevsiyesi derhal aklıma geldi. Fakaktm! Ayol, insan, kadından bu kadar katmdan ne çıkar? Bilirler ki, iş bu kat, cesaretim yoktu; jşe nasıl başlı ramızdaki hâdisevi tamamen unutmuştu. Fakat ben, hâlâ, o benden ayn nevi çekinir mi? Peşimde dolaşmağa başla kadarla kalacaktır, "iğz'.mızdan sır kaç yacağımı kestiremiyordum. Maamafih, dığım, senin ilk bakışmda, tabiî anla mıyacaktır. O türlü erkekler, kadının fazla düşünmeğe de vakit nüsaid değildi. erkekleri düşünmekteyim, yanındaki kadının saç tuvaletini de hesaba katamıştım. Şikâyet etmediğimden anlasana. ne olduğunu iyi bilirler. Bütün cesaretimi topladım rak hareket etmesini bilen, her fırsatbenim de senden hoslandığımı! Ne ge Içimde bir isyan kıpııdanışı vardı. Bu akşam ne kadar güzeldiniz, de tan istifade eden açıkgöz, sokulgan, azer! Beyefendiyi, bekle ki gönlü olsun! Dayanamadım. dim. .tılgan ve becerikli erkekleri.. ?= KUçUk hikâye Nasihat Nakleden: M. Sezer

Bu sayıdan diğer sayfalar: