CUMHURlYET 18 Haziran 1941 Serbest Fikirler | Doğru değil mi? |Erzurum£İa mezarlık ve umumî halâ ihtiyacı Erzurumda münevver bir okuyucumuz yazıyor: «Memleketimizin bir çok tarafla. nnda olduğu gibi Erzurumda da bundan bir kaç sene evvel şehir dahilindeki mezarlıklara cenaze defni menedildi. Bu hiç şüphesiz çok yerinde bir karardı. Yalnız esefle şunu ilâve etmeliyim ki lâğvedilen mezar. lıklann yerine münasib bir asrî kab ristan tesis edilmek şöyle dursun, muayyen hiç bir saha bile temin edilemedi. Halk, bilhassa kışın, Erzu. rumun meşhur ve malum soğuklan ve kar fırtınalan dolayısile ölülerini kilometrelerce uzak mesafede lâa. lettayin ıssız bir noktaya götürüp bu rakmak mecburiyetinde kalıyor, be. lediyenin bu işe tahsis edilmiş bir cenaze otomobili de mevcud olmaması neticesi müthiş sıkıntı çekiyor. Geçen gün komşulardan birinin cenazesi üç kilometre uzakta sahibsiz zannedilen bir yere gömüldü. Biraz sonra arazinin sahibi ölünün oradan çıkanlmasını istedi. üzun münakaşa neticesi güç halle nzası elde edildi. Hepimiz bu intizamsızhk ve perişanlıktan müteessir olduk. Evvelce her camiin yakınında va tandaşlann ihtiyaçlannı defedebilecekleri umumî halâlar mevcuddu. Bunlar ahnan sıhhî tedbirler meya. nında kapatıldı. Fakat iki senedir yerlerine asri halâlar vücude ge tirilmediği için şehrin muhtelif kö. şeleri kirlilikten geçilmez blr haldedir.». Mezarlıklar ve umuml halâlar her şehir ve kasabanın esaslı ihtiyaçla. nndan olduguna göre Erzurumda bunlann eskilerinin kaldmlıp yerlerine yenilerinin konulmamış olması umumî sıhhat noktai nazanndan büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Erzurum belediyesinin bu işleri bir an evvel halletmesi memleketin ve vatandaşlann selâmeti namına mut. laka lâzımdır, diyoruz, Şehir ve Memleket Haberleri Hususî tahsil gören talebeler Mekteblere nasıl almacağı hakkmda bir talimatname hazırlandı Niçin ikinci bir Ziya Gökalpa muhtacız? Geçenlerde B. K. Çağların Cumhuri yet sütunlannda okuduğumuz bir yazısında, bugün ikinci bir Ziya Gökalpa şiddetle muhtac olduğumuzdan bahsediliyordu. Muharririn, bu Ziya Gökalp hasreti, san'at sahasmdakl boşluğun doldurulması yahud karışıklığın düzeltil• mesi arzusundan doğmuştur. Böyle bir hasretin zamanında ve yerinde olduğunu kabul etmek lâzımdır. Bununla beraber ayni hasreti yalnız san'atkârlar mı çekiyor? Hepimiz: Muharrirler, mütefekkirler, ilim adamları, edibler, hulâsa, bütün tefekkür âlemimizde de içten içe kaynaşan şiddetli bir inanma ve bulma ihtirası mevcuddur. Bir tarihçi kadar bir içtimaiyatçı, bir romancı kadar bir gazete muharriri de kızgın çöllerin suya yanmış ceylânları gibi her an ve her yerde soğuk ve giir kaynaklar aramaktadırlar. Bir kelime İle, gençlik bugün bir fikir ctoritesine bağlanmak istiyor. Oyle bir otorite ki, şu geniş ve karmakarışık hayallerle dolu fikir âleminde yolunu şaşırmış görünen ve bir yığın kelimeler, mefhumlar, felsefe kırıntıları, san'at telâkkileri, cemiyet görüşlerl ortasında çahsiyetini yapacak en sağlam malzemeyi kendisine bulup versin, dehasmın ışığı altında yeni Türk cemiyetinin millî felsefesini kuracak manevl ve zlhnl temeller bulsun, bugünün hakikt hayat isteklerin* kat'i eevablar hazırlasın... Böyle bir otoritemiz niçin yok? Yahud var da biz mi beğenmiyoruz? Ziya Gökalpı bize veren o zamanın içtimaî rahmi acaba yeni bir Gökalp doğuramıyacak kadar kısar mıdır? Böyle sorgulara cevab bulmak hayli müşkül olsa gerek. Kanaatimce bu gorgulara cevab araştırırken Gökalpı yetiştiren muhitl ve bizzat bu büyük kafanın hamuruna kasaca tahlil etmek lâzım geliyor. Ziyayı yetiştiren acaba fardî kabiliyet ve gayreti midir? Ondaki anadan doğma yüksek iktidar mıdır? Yoksa o devrin içümaî ihtiyaclarının tazyikı ve o ihtlyaclarm doğurduğu muayyen içtimaî zaruretlerin ilcaları mıdır? Gökalp, buna sağlığında kısaea şu <*vabı vermiştl: Büyük adamlan cemiyet doğurur. Bu kaziyyeye İnanınca şöyle blr netice ile karşılaşırız: Ferdî iktidarı tekbaşına İ2ah mümkün değildir. Çünkü ferd cemiyetin mahsulüdür. Cemiyetsiz ferd bir kıymet ifade etmez. O, ancak bir vasattır. İyi tohumların tabiat ve cemiyet kanunlanna gört yeşerebileceği bir vasat. Böyle düşünmeyi kabul ettiğimiz takdirde, şimdiki cemiyetimizin henüz böyle bir vasat bulamadığı, yahud mevcud bir çok vasatların henüz tohum üretebilecek bir büyütme ve inkisaf haletine gelrr.ediği neticesine varmış oluruz. Sosyo'.ojide henüz kat'î çehresini almamı? olar, bu türlü bir ferd ve cemiyet telâkkisinln I Francala yalnız hastalara verilecek Doktor raporile fırınlara müracaat şeklinin kâfi olmadığı anlaşıldı. Belediye yeni bir şekil düşünüyor NALIN MIHINA Zavallı «ebedî» ! erdler arasında olduğu gibi milletler arasında da «ebedi» sözü o kadar iptizale uğruvor. o kadar suiistimal ediliyor ki artık manasının tamamile aksine gelen bu kelimeye acıyorum. O, sonsuzluk ve baka ifadc eder; halbuki kısalık ve fanilikle müradif ulmuştur. İki güu sonra birbirinden bıkıp ayn« lacaklar «ebedi» aşktan bahsederler. Birbirlerinin «ebedî» dostu olduğunu iddia edenlcr yarım saat sonra şahsî menfaat hırsile «ebeıli. diişman olurlar. •Ebedî» diişman kalacaklarına and içcnler, bir rakı nıasası başında, sarmaş dolaş olup öpüşürler; yahud da ilk kadchleri «ebedî» kardoş olarak içenler, son vudumlarda birbirinin kanını içecek bir husumetle kafa goz patlatırlar. Sanki insanlar ağızlarından düşürdükleri «ebedî» sözünün bir hayal, bir serab, bir yalan olduğunu ispat etmek için hakikatcn «ebedî» surette çahşmaktadırlar. Ferdlcrden mürekkeb olan milletler arasında «ebedî» lıiisbütün muvakkat, ge. çici ve «yayriebedî» dir. Tarih, bunun misallcrile doludur. «Ebedî» dostlav gümlck değiştirir gibi his dcğiştirerek «ebedî» düşman olurlar. Bugün «ebedî. düşman olanlar, yarın «ebedî» dostluktan bahsederler. Hakikatte ise «ebedî» olan, >alnız, mcnfaat ve hırstır. Bu sözde filozofça düşünccleri bana ilham eden şey, Suriye hâdiseleri hakkında Alman Hariciye Nezareti namına söylenen sözler olmuştur. Sözcü şöyle demiştir: «İngiltere, Suriyeyi işgale muvaffak olsa bile bu, hiç bir rol oynamaz. Asıl mcsele, Fransız İngiliz dostluğunun «ebediyen» mahvolmus bulunmasıdır. Suriyenin zıyaı feridir ve Fransa, nihaî Alman zaferinden sonra, bunu t e k . rar elde edecektir.> Şimdi, bu sözlcrılen sonra. siz, gelin de «ebedî» kclinıesinin manası «ebedî» olduguna inanın. Geçen hazirandaki «ebedî» Alman . Fransız düşmanlığı, şimdi .ebedî» Alman Fransız dostluğu nlmağa baslamış ve bunun tamamile tersine olarak da «ehedî» İngiliz Fransu dostluğu, çoktan «ebedî» İngiliz Fransız düşnıanlığı halini almıştır. Halbuk) her ikisinin de «ebediliği» lâftan ibaret ve gayet muvakkattir. Alman nihaî zaferi tahakkuk ederse, Almanya ile Fransa gene düşman olacaklardır; İngiliz nihaî zafen hakikat olunca İngiltere ile Fransa gene • ebedî t. dostluk teranesile sarmaş dolaş olacaklardır. Ferdler gibi milletler de, kullandıklan «ebedî» sözünün yalan olduğunu «ebediyet» e kadar ispat edeceklerdir. Yazan ' Salâhaddin Demirkan Asker ailelerînin mahsulleri kaldırılacak Bursa (Husus!) Valimiz Refik Koraltan kaza kaymakamlarUe nahiye müdürlerine iki tamim göndererek, hasad zamanı yaklaştığını, bize vedia olan asker ailelerine yapılan nakdl yardıma ilâveten ekinlerinin de hasad edilmesi ve ambarlanna konması için köylülerin yardım yapmalanna nezaret etmelerini bildinniştir. Diğer tamimde de istihsal işlerlne vüâyetin her tarafında ve her mahsul üzerinde azaml bir hız verilmesini ehemmiyetle bildinniştir. Bursada bir infilâkta iki çocuk yaralandı Bursa (Hususi) Şehrimizde meçbir cisim infilâk ederek iki çocuk aralanmıştır. Mollaarab mahallesin Nuri Ercümendle kardeşi Osman, (ivardaki bir arsada musluk şeklinde stü kurşun kaplı dört cisim bulmuşlardır. Bunlann üstlerindeki kurşun lan satmak için sökmeye çılıştıklan sırada infilâk eden bu maddeler her iki çocuğu da muhtelif yelrerinden yaralamıştır. Çocuklar derhal hastaneye kaldırılmışlardır. tnfilâk eden cisimîer hakkmda tetkikat ve tahkikat yapıl maktadır. Hususî tahsil görüp de hususî Türk, Francala meselesi Belediyeyi ehem francalanın hangi hastalara verilmesi ecnebi ve ekaüiyet mekteblerine girmek isteyen talebelerin tâbi olacakları hü miyetli bir surette alâkadar etmektedir. uygun olacağını sormuştur. Sıhhat Mümümkündür: kümler hakkında, Maarif Vekâleti yeni Bazı kimseler Belediyeye müracaatle dürlüğü mahdud bazı hastalıklardan Gökalpın manevî âlemi o zamanın içdoktordan raporları olduğu halde ken maada herkesin ekmek yiyebileceği mübazı esaslar tespit etmiştir. timaî temayüllerini keşfe yarayan bir Hususî ilkmekteblerin her hangi bir dilerine francala verilmediğinden şikâ taleasında bulunmuştur. takım şahsî kudretlerle doluydu. O, ceBelediye, francala imalinin serbest bısınıfına girmek isteyen çocuklar, ilk yet etmektedirler. Bu suretle raporla müracaat edenlerin sayısı gittikçe artmiyetin kendi gibi bir adama gebe olrakılmasmı ve yahud da bunun yalnız mektebler talimatnamesine tevfikan yaduğunu sezmişti. Disiplinli, sistemli bir pılacak imtihan neticesinde lâyık ol maktadır. Evvelce İstanbulda 30,000 hastanelere tahsisini düşünmektedir. fikrî nizama muhtac olan meşruüyet Üçüncü olarak da ancak Belediye Sıhdukları sımflara alınacaklardır. Orta francala sarfolunmakta idi. Francalalık Müdürlüğünden rapor alanlara devrinin gencliği maziden devralmmış mekteb ve liselerin her hangi bir sınıfı unun 20 çuvala indirilmesi üzerine bit hat tabi imal edilen francala adedi hemen francala verdirilmesi düşünülmektedir. bir çok kültür malzemesine maliktl. Fana girmek isteyen talebeler, orta mekteb Son günlerde pastacılarla çörekçilere kat asıl meselenin zorluğu bu maîz^meyi ve lise talimatnamesine göre yapılacak hemen bir iki bine inmiştir. Şimdi Beustaca işlemekte, yerli yerine koymakta, imtihan neticesinde lâyık oldukları sı lediye bu francalaların asıl ihtiyacı o verilen unların da piyasaya satıldığı halanlara tevzii için ne gibi tedbirler alın ber verilmesi üzerine Belediye bunu yeni ihtiyaclara göre onlara ÎİKİr ve mflara kabul edileceklerdir. ması lâzım ge'.eceğini araştırmaktadır. tahkike başlamıştır. Maamafih yeni duygu kalıplarını vermede idi. İşte Imtihanla hususî Türk orta mektebleBazı kimselerin fırınlardan aldıkları mahsul istihsal edildikçe piyasaya eksGökalpın dehası bunu yaptı. rinin her hangi bir sınıfına girmek istefrancalalan daha yüksek fiatla başka tra un gelebileceğinden bu ihtıyacın Yıllarca kendisine malzeme topladıkyen talebelerin önce ilkmekteb bitirme larma sattıkları görülmüştür. Belediye, yalnız Ofisten verileceklerle değil, dı tan sonra bunlarla nasıl bir fikir mandiploması almaları, hususî Türk lisele bu hususta kaza kaymakamlarınm mü şarıdan gelecek unlarla da temini kabil zumesi kurabileceğini araştırdı. Bu arinin her hangi bir sınıfına girmek istetalealarını sormuş, ahnan cevabda bu olacaktır. raştırmalar onu intiraha kadar sürükleyen talebelerin de Devlet ortamekteb tevziat işinin kaymakamhklara bırakılBelediye, francala hakkında hazırla di. Nihayet, aradığı temeli, manevî, zıhbitirme imtihanlarını geçirmiş bulunmaması istenilmi=;*ir. Belediye, ayrıca Sıh dığı bir raporu Dahiliye ve Ticaret Venî destekleri Durkheim sosyolojisınde ları lâzımdır. hat Müdürlüğüne de müracaat ederek kâletlerine gönderecektir. buldu. Daha doğrusu bu sosyoloji mekHususî tahsil görüp de ekalliyet mektebi ona kâfi derecede kuvvetli ziya neşteblerine girmek isteyen talebeler hakreden bir projektör verdi. Onunla cemikında şu muamele yapılacaktır: yete indi. Tarih devirlerini dolaştı. Türk Ekalliyet ilk, ortamekteb ve liselerinin ırkınm ruhuna, kafasına, iç âlemine her hangi bir sınıfına girmek isteyen daldı. Orada dolaşan kanın cevherini çocuklar, girecekleri mektebe aid tali keşfe çalıştı. O âlemin derunî temayül matnameye tevfikan yapılacak imtihan ve ilcalarını keşfedince, o güne kadar neticesinde lâyık oldukları sımflara alıpek geniş sahalara yayılmış olan bir çok nacaklardır. Bu talebelerin de keza ilk millî kudretlere muayyen bir cereyan ve ortamekteb mezunu olmalan lâzımdır. İstikameti vermeği denedi. Bütün bu gayretlerin nâzımı ve vasıtası ise elincnebi mekteblerinin her hangi bir sıdeki fikir sistemi ve ilmî metodlardı. nıfına girmek isteyenler de, bu mektebBelediye ile Anadolu Ajansı arasmda Fiat Murakabe Bürosu kontrolörleri lerin talimatnamelerine göre imtihan Kısaea, Ziya Gökalpın muvafîakiyet afişaj işinden mütevellid bir davanın dün hiç ümid edilmedik yerlerde gizli olacaklardır. Yalnız Türk çocuklarmın sım, Durkheim'i keşfetme cehdindedir. Devlet Şurasında duruşması yapılmış stoklar meydana çıkarmışlardır. ecnebi ilkmekteblere girmeleri memnuOnun bu keşfiledir ki biz islâmlaşmaktan tır. Belediye, evvelce afişaj işinin idareYemişte Çardak caddesinde 22 numadur. muasırlaşmağa, muasırlaşmadan Türksini on sene müddetle Anadolu Ajan rada patates ticareti yapan Mihalın dükHususî Türk mekteblerine girmek isleşmeğe, Türkleşmeden garblılaşmağa vermiş, bilâhare bunu geri almış kânında çuvallar arasında 320 kilo kaIKT1SAD teyen talebelerin imtihanlan Maarif sına nasıl geçtiğimizi ve nasıl geçebüeceğitır. Bu münasebetle Anadolu Ajansı, Be lay meydana çıkarılmıştır. Mihal Cummüdürlüklerinin tensib edeceği bir ilk lediyeden 125.000 lira zarar, ziyan istemizi öğrendik. huriyet Müddeiumumiliğine verilmiştir. Basma tevziatı mektebde, talebenin gireceği sınıfın bü mekte ve Belediye gene bu meseleden Fakat, bu keşifler, bu idrak ve maluYemişte kuru yemişçi Eyüb AğaoğSümer Bank Yerli Mallar Pazarlan tün muallimleri tarafından yapılacak dolayı Ajanstan 8.000 lira alacak iddimat bizim şimdiki ihtiyaclarımızı tatmin lunun dükkânında da kalay bulunduğu edemiyor. Milliyetçi ve garbcı Türkiye müessese müdürü Ahmed Özbakır, An tır. Ecnebi ve ekalliyet mekteblerine asındadır. Teşkil edilen bir hakem he haber ahnarak araştırma yapılmış, kaartık Fransız sosyolojisinin pıhtılaşmış karaya gitmiştir. Ahmed Özbakınn bu girecek talebelerin imtihanlan ise, bu yeti Belediyenin Ajansa 25,000 lira ver laylar bulunamamıştır. Fakat memurlar Yerli talebelerin gimıek istedikleri sınıfların mesi mütaleasmda bulunmuş ise de Befikir cevherile yarınki büyük Türk ce seyahati bilhassa Sümer Bank dükkândakilerin karşıdaki kapah bir türkçe dil ve kültür dersleri de dahil lediye bu kararı kabul etmiyerek Devmiyetini kuracak zihnî ve manevî temeli Mallar Pazarlanndan basma tevziatile dükkâna baktıklarını sezmişler ve bu olduğu halde. bütün derslerinden yapılet Şurasına baş vurmuştur. Bu müna kapalı dükkânın da ayni adama aid olinşaya muktedir olamıyacağımızı iyice alâkalı bulunmaktadır. Dün sabah da Yerli Mallar İstanbul lacaktır. İmtihanlarda türkçe dil ve sebetle Belediye Hukuk İşleri müdürü görüyoruz. Gökalptan sonra hiç olrr.azsa duğunu haber alarak araştırmışlardır. şubesinin önünde basma almak için kültür muallimlerile varsa mektebin Ferid Ankaraya giderek davanın ruyekendisi kadar kuvvetli bir halef bulunBu dükkânda 1145 kilo kalay bulunbüyük bir kalabalık birikmişti. Bu va Türk yardirektörü de bulunacaktır. İm tinde Belediyeyi, Ajans müdürü Muraayışı da bu düşünceyi, bu realiteyı ismuştur. Eyüb Ağaoğlu da Adliyeye veziyet karşısmda bazı tedbirlerin alın tihanlar sözlü ve yazılı olarak yapıla vaffak Menemencioğlu da Ajansı temsil rilmiştir. pat eder zannederim. ması zarureti hasıl olmuştur. Basma caktır. İmtihanla talebe kayid ve kabu'.ü, Bir doktorun da külliyetli miktarda Peki, acaba bugünkü cemiyetimiz na tevziatı sabahlan üç saat yapılmakta Maarif Müdürlüklerinin müsaadesi ol etmişlerdir. Şura, yakında karannı verecektir. demir ayakkabı çivisi stoku yapıp saksıl bir Gökalpa muhtacdır? Bu adam ve basma alacak halk, pazarlann bir madan yapılmıyacaktır. ladığı haber alınmıştır. Tahkikat yapılşimdi nerededir, ne yapmakla meşgul kapısından girip yalnız bir robluk alamaktadır. dür, yahud nelerle meşgul olması lâzım rak diğer kapısından cıkmaktadır. SEHÎR ISLERt MÜTEFERRtK dır? Şimdiki Türk cemiyeti nasıl bir Maamafih Vekâletin bu halin önüne MAARÎFTE dehaya gebedlr? İstanbulun benzin sarfiyatı geçmek için yeni blr formül bulduğu ve Yardımsevenler cemiyetinde Bunu önceden nasıl keşfedebiliriz? Başvekâlet, İstanbulun bir senelik bunun tatbikına geçileceği anlaşılmakBiz yalnız şöyle bir fikrî zemin hazır tadır. benzin sarfiyatı hakkında İstanbul Be Maaş alamıyan muallimler faaliyet Şehrimizdeki bazı ekalliyet mekteblıyabiliriz ve deriz ki: lediyesinden malumat istemiştir. Be Yardımseveneler cemiyeti dün hafKahve tevziatı muallimlerine lediye, bu husustaki raporunu Başve lerinin türkçe kültür Yeni bir fikir sistemi inşa etmek, herVilâyet, yeni kahve tevziatmın yapıla tahk toplantısını yapmış, gönüllü has kâlete bildirmiştir. İstanbulda taksi maaş vermedikleri yapılan şikâyetlerşeyden evvel kuvvetli bir kafanın, yaratabakıcı ve taahhüdlü aza kaydı işile tıcı muhayyilenin ve şiddetli bir imanın bilmesi için tevzi olunacak 1346 çuval meşgul olmuştur. Gönüllü hastabakıcı lerin tahdidine kadar senede 10.000 ton den anlaşılmıştır. kahvenin maliyetini araştırmaktadır. benzin sarfedilmekte idi. Tahdidden Maarif müdürlüğü bu suretle hareişidir. Böyle bir kafa, böyle bir iman ise olmak üzere cemiyete müracaat eden ancak kuvvetli bir ilmî metodla hâdise Ticaret Ofisine bu kahveler 200 kuruşa kadınların yekunu gittikçe fazlalaş sonra bu miktar 8000 tona düşmüştür. ket eden mektelbere tebligat yaparak leri kavrayabilir, tahlil, terkib edebilir, mal olmuştur. Bunun üzerine yüzde 8 maktadır. Bunlar için de yakında ye Şu suretle senede 2000 ton kadar bir muallimlerine bir an evvel maaşlanru toptancı kân ilâve olunacaktır. Vilâyet tasarruf elde edümektedir. vermelerini istemiştir. sistemleştirebilir! bu esas dahilinde satış fiatını tayin e tıiden kurslar açılacaktır. İşte bence asıl davanın özü budur: Kartal ve Pendikten gelen kadınlara Kadın berberleri imtihan decektir. Dut ağacından düştü Sistem ve metod. mahsus olmak üzere Haydarpaşa Asedilecek Halk ayakkabıları bir türlü kerî hastanesinde 25 kişilik blr kurs aNasıl ve hangi metod acaba?. Fatihte Sofularda Simidci Şakir soBelediye, ondülâsyon işile meşgul o kağında 12 numarada oturan Dilâverin çılacaktır. Aynca Deniz hastanesinde Salâhaddin DEMİRKAN yapılamıyor! de kurs hazırlıklan yapılmaktadır. Ta lan kadın berberlerinin imtihan edil 12 yaşındaki oğlu Sami, komşu Naci Ayakkabıcılar Kooperatifi ortakları ahhüdlü aza kaydma bütün şubelerde melerine karar vermiştir. Bunlar on yenin bahçesindeki dut ağacından düdülâsyon makinelerinin idaresine aid ADL1YEDE yeni halk tipi ayakkabılann imaline devam olunmaktadır. şerek muhtelif yerlerinden yaralanmışbaşlamıştır. Bu ayakkabılar deri fiatmalumattan imtihan edileceklerdir. İmtır. Şişli Etfal hastanesine yatınl lanndaki pahalılık dolayısile fazla fia Ticaret mektebi mezunları tihanlara temmuzda başlanacaktır. fskele başmemuruna hakaret ta mal oldugundan ve Fiat Murakabe mıştır. şerefine ziyafet komisyonu da yeni bir fiat vermedi etmiş Bacağı kırıldı ğinden halk ayakkabılan henüz satışa Gölcükte yakalanan tütün Yüksek İktısad ve Ticaret mektebi Galatada Ford otomobil fabrikasinda Roza Isminde bir kadın, dün Heybeli çıkarılmamaktadır. mezunlan şerefine her sene verilen hamal Mehmed Çelik, fabrikaya aid kaçakçısı adaya gitmiş ve İstanbuldan getirdiği Deri fiatlarmdaki yükseklik dolayı yemek, bu sene 21 haziran cumartesi İzmit (Hususi) Şehrimiz İnhisarlar bir teneke yağ için bilet almadığından, sile halk ayakkabılannın fiatı 660 ku günü Tarabya Tokatlıyan salonlannda makineli arftba ile yük taşırken. freni iyi kullanamamış, araba devrilmiştir. iskelede bu yüzden münakaşa başgös ruş yerine 76» kuruşa yükselecektir. verilecektir. Yemek 20,5 tan 24 e kadar Kendisi de yere yuvarlanarak sol ba başmüdürlüğü muhafaza memurların dan Kâzım Devrim, jandarmamızın 6%. termiş, Roza, bilet almamakta ısrar e Halbuki Fiat Murakabe komisyonuna devam edecektir. Bu toplantınm fevkacağı kırılmıştır. Beyoğlu Belediye has iştirakile Gölcükte eski Ferhadiye köderek, münakaşada hiddetle iskele baş davet olunan deri tacir ve fabrikator lâde olması için çalışılmaktadır. tanesine gönderilmiştir. yünde Cafer Kocaaga ismindeki kaçakmemuru Hamdiye bazı sözler söylemiş lan. deri fiatlannm yüksekligini tasdik Açık hava temsilleri Kamyon altında kalan çocuk çının evinde 11 denk ve 2 küfe içinde tir. Bunun üzerine hakaret maddesinden ve fiatlann fahiş olduğunu kabul et Beyoğlu Halkevi tarafından tertib eKadıköyün(!e Kurbağalıderede TJlu 481 kilo kaçak tütün yakalamıştır. Bu takibat yapılmış, İstanbula gönderdlip mişlerdir. Dericiler bu vaziyeti yakın bir zamanda deri ticaretine ba^lıyan dilen açık hava temsili ilk olarak Kasoluk sokağmda 48 numarada oturan arada tütün kıymağa mahsus havanla Asliye Birinci Cezada muhakemesine bazı kimselerin ihdas ettiği kanaatinsımpaşada verilmiş ve çok muvaffakiBilâlin oğlu 11 yaşmda Besim, sokak sair bir çok aletler de musadere olunbaşlanan Roza hakkmda tevkif müzekdedirler. yetli olmuştur. Halkevi idaresi, halkın ta oynarken, Süleyman oğlu şoför Os muştur. Müthiş bir kaçakçı olan Cafer keresi kesilmiştir. Roza, mahkemede, verilmiştir. istifadesinl gözönünde tutarak açık ha manın sürdüğü 1089 numaralı kamyo yaklanarak mahkemeye memurun kendisini elile ittiğini, ken Komisyon. cuma günü yapacagı lçKocaeli İnhisarlar muhafaza idaresi timada bu hususta bir karar verecektir. va temsillerini sıra ile kaza hududu da nun sadmesine uğramaştır. Yaralanan disinin bir şey demediğini söylemiştir. nin gösterdiği bu muvaffakiyet takdirle hilindeki bütün meydanlarda vermeğe çocuk, Haydarpaşa Nümune hastane Diğer taraftan gyakkabı çivileri bulMuhakemeye devam olunacaktır. karşılanmıştır. karar vermiştir. sine kaldınlmıştır. mak da müşkülleşmiştir. münakaşasını bir tarafa buakarak aklı selimin her vakit kabul edebileceği şu kaziyye ile mevzuumuzu izah etmek AHşaj işi Saklanan kalay Ajansla Beîediye İki dükkânda külliarasında bir yetli miktarda kalay duruşma yapıldı stoku bulundu Doğru değil mi? B&sın Birliği haysiyet divanı toplandı Basın Birliği İstanbul mmtakası kongresince yeniden intihab edilmiş olan haysiyet divanı dün Basın Birliği kanunu hükümlerine tevfikan Cumhuri yet Müddeiumumisinin ve Vilâyet Hukuk İşleri müdürünün de iştirakile toplanmış ve reisliğe Refik Ahmed Sevengili seçmiştir. Hindistana bir ticaret heyeti gidecek Hindistan ve Ortaşark memleketlertne bir ticaret heyetimizin gitmesi takarrür etmiştir. Bu heyete evvelce Hindistanda ticaret mümessilliği yapan ve geçen sene gene Hindistana gitmiş olan Standardizasyon müdür muavini Turhan Borayın riyaset edeceği söylenmektedir. Heyet, Ortaşark memleketlerinde ticarî temas ve anlaşmalar yapacaktır. CUMHURİYET Abone şeraiti Senelik Alb avlık Üc avhk Bir ayhk Nüshası 5 kunışror. Haric Türkiye icin için 1400 Kr. 2700 Kr, 750 » 1450 > 800 > 400 » 150' » Yoktur. Gazetemize eönderilen evrak ve vazilaı nesredilsin edilmesin iade edilmez ve zivaından me^'nlivet kabul olunmaz. Tevkifhanede bir hâdise Dün Tevkifhanede bir hâdise olmuştur. Mevkuflardan Mehmed, Tevkifhane baş gardiyanı Osmana hakaret ettiği iddiasile müddeiumumiliğe getirilmiş, İstanbul Birinci Asliye Ceza mahkemesinde muhakeme edilmiştir. Mehmed, gayritamî halde görüldüğünden, mahkeme, kendisini adliye hekimi Enver Karan'a muayene ettirerek, hakkmda rapor almıştır. Raporda, Mehmedin Adlî Tıbda müşahede altına alınmasına lüzum gösterilmiştir. Muhakemenin devamı, bu sebeble başka bir güne kalmıştır. Bir düğiin eğlencesinde facia Izmir (Hususî) Tavasta Kale r.ahiyesinde bir düğün eğlencesinin tam ortasında çıkan bir kavga, feci bir şekilde neticelenmiştir. Mehmed Körfez ve Ahmed namında iki kişi kafayı tütsüledikten sonrs münakaşaya ve tabancaya sarılarak karşılıkh endahta başlamışlardir. Ekrem Özdemir namırtda bir şahıs ölmüş, üç kişi ağır surette yaralanmışlardır. Vak'a kahramanlanna bir şey olmamıştır. Her ikisi de yakalanmıştır. Denizden çıkarıldıktan sonra kaldınldıklan hastanede çocuk öldü, kadın kurtuldu. Anne kendine geldikten sonra hâdiseyi şöyle anlattı: < Beraber ölelim diye evlâdımı göğsüme bastırdım. Gözlerimi yumdum ve denize atıldım. Hayır, deli değilim. Aklım başımda idi. Yook, yook... Onu nasıl sevdiğimi Allah bilir. O, ben istediğim için dünyaya geldi ve gene benim isteğimle öldü. Lâkin arkasında kalacağımı aklıma bile getirmemiştim. O ölsün de ben yaşayayım? Ah buna dayanamıyacağım. Yalvarırım size öldürün beni. Beni de öldürün.» S=KUçUk hlkâye ^ Ürkütmeyin onu!... Bursada tiitün satışları iyi gitti Bursa (Hususi) Beş buçuk milyon kilo kadar olan 940 tütün rekoltesinin hemen hepsi satlmış bulunmaktadır. Mahsulün, diğer yıllardan fazla oluşu bidayette müstahsilleri endişeye dü şürmüştü. Mahsulün hepsi satılamıyacak zannedüiyordu. Halbuki düne kadar satlıan miktar 5 mityon 300 bin kilodur. İnhisarlar idaresi bile bu sene, son yıllarda yaptığı mubayaattan üç misli fazlasını alnuştır. Kadın hıçkırıklarla ağlayordu. Hastabakıcı yarım bardak suya birkaç damla ilâc akıtarak ona uzattı ve içmesine yardım etti. c Peki, peki. Hepsini sırasile anGedikpaşada Külhan sokağmda 5 nuiatayım. Ama yalvarırım size, sözüm marada oturan Mığırdıç kızı Mazruhi Torosyan, dün Yerli Mallar Pazarma biter bitmez beni de öldürün. Göğsüme saklanan başçağızının sıcaklığını unukumaş almağa gitmiştir. İçeriye girmek tamıyorum. Sizin de bir çocuğunuz var üzere kapı önünde sıra beklerken, kamı? Mektebe gidiyor mu? Benimki de labahkta kapıya doğru itilmiş, eli kapı gidecekti. Çantasmı, her şeyini almışaralığma sıkışmıştır. Yaralanan kadın, tım. Başmdan mı anlatayım diyorsuHaseki hastanesine gönderilmiştir. nuz. Başı, başı... Babası yoktur. O yalnız benimdi. Niimune paketleri Ben kim miyim? Köylüyüm. Karacalar köyünden... Babamı bir düğünde İstanbul ihracat tacirlerinden b a a vurmuşlar. Anamı emmisi tekrar evlan, posta paketlerile nümuneler gönlendirmiş. Üvey babam beni istemediderilmesinin men'l haktanda verüen ği için şehre getirip evlâdlık vermişkarar münasebetile Ticaret Odasına ler. O zaman sekiz yaşlarında kadarmımüracaat ederek kolipostal şeklile gön şım. İlk yıllarda bana gözleri gibi bakderilen ihracat nümunelerinin kolay lıgı ve memlekete faydalanndan bah tılar. Evlâdları olmuyordu. Üstüme kanad gerdiler. Sonra ayağım uğurlu gelsetmişler ve yalnız bu sahada kolimiş dediler. Bir çocuklan oldu. Ardmpostal muamelesine müsaade edilmesidan bir daha, bir daha... Onlara hep ni istemişlerdir. ben baktım. Bezlerini yıkadım, dayakTicaret Odası bu hususta Ticaret Ve larını yedim, kahırlarıru çektim. Hakâletine müracaatte bulunmu§tur. nım sık sık doğurduğu için kansız kal Yerli Mallar Pazarından basma alırken... mış, pek sinirli olmuştu. Olur olmaz şeye kızar, öfkesini benden alırdı. Dövdüğü zaman Allah yarattı demezdi. Ah ne dayaktı onlar, ne dayaklardı!.. Arada bir anam köyden gelir; hem beni görür, hem de birikmiş aylıklanmı alır giderdi. Yediğim dayaklar beni adamakıllı sersem etmşiti. Bu eve kapılanalı altı yılı geçmişti. Hanımın evde olmadığı günlerden birinde başı•na o felâket geldi. Ağladım, çırpmdım. Fakat bey: tHanıma söylersen yiyeceğin dayakları bir düşün!» diye beni korkutmuştu. Ağzımı açamadım. O günden sonra bey hiç bir fırsat kaçırmadı. Tâ hanım işin farkma varıncaya kadar... Gebeliğim meydana çıkınca kıyametler koptu. Ama sonunda karı koca birlik oldular. Çocuğu düşürttüler, beni de kapı dışarı ettiler. Ondan sonra kapı kapı süründüm. Çalıştığım evlerde küçük bey mi olur, damad bey mi, yoksa gece yatısma kalan misafirler mi, oyuncak ettiler beni... Günün birinde sokakta orta yaşlı, süslü bir kadın yolumu kesü. Tatlı sözlerle, bin türlü vaidlerle beni evine götürdü. Ötesi malum. O günden itibaren randevu kadmı oldum. Kodının evi büyük bir bahçenin ortasında idi. Bize çok iyi bakardı. Ne kadar şen, sıhhatli, derlitoplu olursak o kadar kâr geüreceğimizi öğrenmiştik. Akşama doğıu telefonun zili öterdi. Kadın uzun uzun konuşur, pazarbğa Unden tutarak eve.döndüm. O gece çok düşündüm. Demek ki, bundan sonra hep böyle olacaktı. Her mekteb değiştirişte çocuğum şüpheli bakışlar altında kalacaktı. Müdürler, hocalar bu müthiş sırrı açığa vurmasalar bile güMUkerrem KSmll Su nün birinde o bunu öğrenecekti. Aklı girişir, sonra içimizden seçtiklerini yo münasebeti pek mahdud olmuş ve an başma gelince benden hesab soracak, nesi ölünce de zavallıyı sefahet âle babasını isteyecekti. Ve onu silinmez la çıkarırdı. bir leke ile hayata attığım için beni mine sürükleyivermişler. Bu evde yaşamak, bu kızlarla düşüp affetmiyecekti. Büyüdüğü zaman hangi O beni güzel, çapkın, canlı bir fakalkmak bana çok şey öğretti. Her gün erkek ona el uzatacak; meşru bir yuhişe olarak kabul etti ve ben her bubiraz daha batıyor, alabildiğine fettan, vanın kapısını açacaktı? Babası günahevler yıkan, ölümler hazırlayan bir luşmamızm sonunda onu nasıl deliler sızdı. Yavrum da günahsızdı. Bütün suç gibi sevdiğimi gözyaşlan içinde kenkadın oluyordum. Bu hal ona rastlabendeydi. Mahiyetimi unutarak ana oldime İtiraf ettim. Günün birinde cnu dığım geceye kadar devam etti. mağa kalkmış; sevdiğim adamın canh kaybedecektim. O benim İlk aşkımdı. O, çocuğumun babasıdır. Fakat bunu bir hatırasma sahib olmak deliliğini bilmez. Zavallınrn bir şeyciklerden ha Yeryüzünde sevdiğim, uğrunda ölebi göstermiştim. beri yoktıu. İsmi ne miydi? Yook, onu leceğim tek erkekti. Bir gece uyuttukYavrum için ölüm kurtuluştu. Tam söyleyemem. Bu benim ömrümün ye tan sonra yüzüne baktım, baktım. Benyedi yıl bana hayat sürdüren, alm terile gâne sırndır. Bu benim mukaddes sır de ondan bir şey kalmalı diye düşündüm. Bir şey, ama ne?.. Buna uzun çalışmanın hazzmı duyuran ve bende rımdır. Ona dokunmayın.™ tereddüdlerden sonra karar veıdim. ana olmanm gururunu yaratan evlâdGene bir telefon davetile otomobilhorlanmaktan Ondan bende kalacak, ebediyyen be cığımı cemiyet içinde lere etlamış, verilen adrese gitmiştik. nim olacak şey onun bir parçası, be kurtarmak lâzımdı. Ben o zamanlar pek gözde idim. Fazla Bu düşünce ile sahile indik. Kayanim hayatımm ve aşkımın eseri olaşımartılmıştım. Çılgın kahkahalarla biların üstünde saatlerce oturduk, hocakü. zi bekleyenlerin arasma katılmıştık. Gönuştuk. Sonra onu kucağıma aldım. Onun çocuğunu vücudümde hissedin Masallar, ninniler söyledim. Uyuttjm. züm ona ilişti. Bir köşeye adeta slnmiş gibiydi. Göz göze gelince kıpkırmızı ce bu hayattan kaçtım. Memleket de İlk uykusunun derinliğinde farkına varoldu. O gece onu çok üzdüm. Alaya ğiştirdim. Nem varsa hepsini sattım. maz sandım. Suya atıldım. Birdenbire aldım. Bu âleme ilk defa atıldığını du Yavrumu dünyaya getirdim ve onu uyandı. Çok korktu. Kollannı bojnuıkimselere muhtac etmeden yaşatmak ma doladı. Başcağızını göğsüme soktu. yunca yapmadığımı buakmadım. için çalışmağa başladım. Ne iş olursa «Nereye?» diye haykırdı. Bana bir yudum su verir misiniz? yaptım. Bir şeylerden yılmadım. Yedİc Cennete evlâdım, dedim, korkOooh... Sanki yüreğimde bir yangın sini bitirdi. Önlüğünü diktim. Yakasmı ma'..» > var. Ha, ne diyordum? Bir hafta sonKadın sustu. Bakışları odanın bir t ö ra ayni evde gene karşılaştık. Ber.i işledim. Mektebe götürdüm. Onu okuistetmişti. Zengin, hatırı sayılır bir tup adam edecektim. O, beni hayatın şe?ine kaydı. Dudakları morardı. Dişgene olmalıydı ki, her dediği oluyor çamumndan çekip alan tek kuvvetti. leri birbirine çarpmağa başladı. Sonra dehşetle yerinden fırladı. Gülümsedi. du, ama niçin bu kadar mahçubdu? Ona lâyık olmağa çalışıyoıdum. Bu asırda onu böyle nerelerde muha Başöğretmen kâğ dları karıştırdıktan Parmağım dudaklarmın üstüne götüıefaza etmişlerdi? Sonradan bunu da öğ sonra yüzüme baktı. Küçüğün nüfus rek: « Susun, evlâdım geliyor! diye söyrendim. Annesi kocası tarafından alda kâğtdmı evirdi, çevirdi. Bir şeycik detılınca oğlunu alıp çiftliğine çekilmiş. medi. Lâkin o bakışlar... Olduğum yer lendi, sesinizi çıkarmaym. Ürkütmeyin Ona hususî tahsil yaptırmış. İnsanlarla de ezildim, sarardım. Yavrucuğunıu e onu...»