9 Haziran 1941 CUMHURIYE1 Belediye memurları Hür Fransızlar ve Tekaüdlük hakkı tesis eden kanun lâyiIngilizler Suriyede! hasını Bütçe Encümeni müzakere etti ransanın Almanya ile mütareke imzalamasındanberi dün ya ile alâkasını kesmiş gibi sıkıntılı bir inziva içinde yaşayan Suriye, bilhassa Girid harbindenberi çeşid çeşid şayialara ve iddialara vesile teşkil ediyordu. İngilizlere göre Almanların Suriyeye hululü alabildiğine ilerliyor ve hava üslerini eie geçirmek safhasını aşarak memleketi baştanbaşa işgal mahiyetini alıyordu. Vişi hükumetine göre vaziyet hiç de bu mahiyette değildi ve Suriyede bir tek Alman askeri yoktu, Fa kat Alman askcrlerinin Suriyeye hululü Vişi hükumeti hesabma bir tehlike teşkil etmediği yahud Vişi zihniyetine göre bir tehlike sayılmadığı halde İngiltere hesabuıa pek büyük ve önüne geçilmediği takdirde İngiltereyi Yakın ve Ortaşarktan, hatta şarkî Akdenizden söküp atacak, Alman istilâsının her tarafa dalbudak sahnasına sebeb olacak muazzam bir tehlike idi. Bu yüzden Vişi hükumetinin teminatı İngiltereyi tatmin etmi yor. ve bu hükumetin gftz >Timduğu, neticelerine lâkayd kaldığı Suriye vaziyetîni azamî ciddiyetie telâkkiye mecbur kahyordn. Bn yüzden Suriye meselesinin kati bir kararla karşılaşmak üzere olduğu bilhassa son günlerde göze çarpırıakta ve bu kararm ne zaman tatbikma gerileceği bir takım tahminlerin ileri sürülmesine sebeb ohnakta idi. Cemiyet davaları Vse/erJrasmd* Boy meselesi büyüttü böyle bîpervâ seni?» Sualine mazhar olacak endamda insaua şimdi pek tesadüf edilmiyor. Eskiden haklarında şu yukarıki mısra gibi hitab edilebilecek dilber \armış. Nerede onlar şimdi... Uzun boy insanların, hatta milletlerin pek özendikleri şeydir. Meselâ Japonlar j ıllardanberi vasatî boylaruu bir kaç santim uzaltabilmek için neler yapmadılar neler?! Insanlara gelince; yüksek ökçeden silindir şapkaya kadar ekleme vasıtalarla kendimizi yüksek göstermek kaygusunu tesrifat ve melbusata kadar sokuşumuzda bu zâfımızı ispat eden delillerdendir. Boyun uzunu, ömrün uzunu, hatta saçın uzunu makbuldür. Hanımlar nezdinde şimdi nmaklann da uzamakta olduğu förülüyor. Lâkin hiç kimse intizann uzununa, harbin uzununa ve elin uzununa tahammül edemez. Uzun boydan bahsederken hatınma geldi. Süleymaniye camiinin civarında üç kattan yüksek binaya müsaade edibniyecekmiş. Abideyi örtmesin diye! Bu yüksek ve alçak mücadelesi hayatm her safhasında göze çarpar. Ağac altında kahnış fidan büyüyemez. Duvar dibinde zerzevat yetişmeı. Kuytu yerlerdeld çocuklar gürbüzleşemeı. Anlaşılan her yüksek, kendinden alçağına karşı nameşru rekabet korkusile olmalı daima tetik durur ve onun yükselip kendini geçmesine müsaade ermez. Gölgede yükselen şey yalnız insandır. Hakikat, birinin sayesine sığınmış olanların umumi kaide hilâfuıa olarak yükseldiği görüiür. Lâkin bu sayeler az, nadir ve güçlükle vanlır vahalardır. Ü&t tarafı insan da, bina da, ağac da ancak serazâd olarak yükselir.. Yanmd» yamacında bir yüksek ağac, veya bir yüce bina olursa siniyor, sindiriliyor. Onun için ounah ki şair: f «Hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âli» Nasihatinde bulunmu». . Fena değil am» bugünkü günde pek toprak gelmez.. Ta çamur, ya toz olur. Lâkin, (halkın dili hakkın diüdir) de. dikleri gibi halk: Alcaak ağaca herkes biner! diy< pek mütevan ohnanm tehlikesini anlatmaya çalışmaktsdır. Ve bütün bunlan hulâsa edersek oru boy adam, orta boy bina ve orta boj ağae... Ne göze batar, ne söze gelir, ne yüzı çıkar.. «Servi nâzım kim Ankara 8 (Telefonla) Belediye memurlariîe Belediyeye bağlı müessesat memurlanna tekaüdlük hakkı tesis eden kanun lâyihası Meclisin Bütçe Encümeni tarafından müzakere edildi. Bu lâyiha ile Belediyeler Bankası memurlarının da tekaüdlük hakları tanınmaktadır. FRANSADA DINI HAREKET 1940 hezimetine uğrayan Fransa, 1789 dan evvelki Fransanm din ve devlet münasebetlerini ihya ediyor 1 Havalarda ve denizlerde Bursa vilâyetinde ziraî vaziyet Ingilizler Holanda Kışlık ve yazlık sahillerinde bir gemi zer'iyat bütün tahkaf ilesini yakaladılar minlerin fevkindedir Londra 8 (a.a.) Hava Nezaretinin dün akşam neşredilen tebligi: Bu sabah bombardıman servisine mensub tayyarelerimiz duşmanın Holanda sahili açıklarında iaşe gemile rinden mürekkeb bir kafilesini yakalamışlardır. En büyük vapurlardan beşer bın tonluk ıkisine isabet vaki olarak yangm çıkmıştır. İki vapur da muhtemel olarak tahrib edilmiştir. Tayyarelerimizin hepsl üslerine dönmüşlerdir. Bursa (Hususi) Vilâyetimizin bu seneki zira! vaziyeti geçen senelere nazaran cok daha iyidir. Karacabey ve M Kemalpaşa ile kısmen Inegöl ve Yenişehirde vukua gelen seylâblara rağmen ziral vaziyetin bu derece lyi olması müstahsili ve bütün halkı se vindirmiştir. Bu sene kışlık zer'iyatındtan yüzde yetmiş nispetinde buğday, yüzde 15 arps ve yüzde 10 nispetinde yulaf ekilıriştir. Yazlık zer'iyat ise geçen senekinden çok mühim miktarda fazladır. Son yağmurlar ise, gerek kışlık ve gerek yazlık zer'iyat üzerinde şayan' memnuniyet tesirler yapmıştır. Son iki haftadanberi bütün kazalarımızı teftişten dönen Valimiz Refık Koraltan, Bursanın ziraî vaziyeti hakkında bana şu beyanatta bulunmuştur « 15 feündenberi vilâyetin her tarafını gezdim. Bu sene vilâyetin en mUnbii; kazalanndan Karacabey ve M. Kemalpaşada, kısmen de tnegöl ve Yenişehirde tuğyanlar oldu. Bu yüzden kış mahsulUmüz bir hayll hasara uğramıştı. Köylü bittabi mutazarnr olmuştu. Pakat çahşkan ve gayretli olduğu kadar tedbirli ve ihtiyatlı köy Klmüz. devletçe verilen «fazla ekiniz!» direktifine tamamen lmtisal ederek adeta seferber bir halde, çoluğile çocuğile çahşarak, Bursanın münbit ovalannda mübalâğasız bir avuc bos yer bırakmamıştır. Bu 15 günlük seyaha timde, gögsüm gururla, zevkle ve ümidle dolu olarak bu manzarayı gördüm. Son hafta İçinde ve tam zama nında yağan yağmurlar, zaten verimli o!an Bursa ovalannı adeta coşturrmıştur. Eğer, bundan sonra her hangi tabiî bir afetle karşılaşmazsak bu senebi mahsul her sahada müstahsilin yüzünii güldürecektir. Meyvalar, son soğuk dalgasından blraz müteessir olmuşsa da gene vilây»tin ve hatta civar vilâyetlerin ihtiya cına kâfi gelecek mlktardadır. Halkın umum! durumu. sıhhatl, ne?esi iyidir. Emniyet ve itimad İçinde tarlasımn üstünde çifti ve çubuğile durmadan çalışıp koşmaktadır. Hulâsa, her mahsul bakımmdan çok güzel bir senemizdir. Zeytin mahsulü de gayet müsaid fiatlarla müşteri bulmuştur. Işle uğraşanlar da fevkalâde memnun ve Tiünşerihtirler.> Diğer taraftan tütün mahsulümüz den, şimdiye kadar 4.5 müyon kilo satılmış bulunmaktadır. Elde mevcud bir milyon kilonun da hararetll bir suretts sstışlan (îeram etmektedir. Tfltflnlerln son kalan kısımlan kalite itibarile dahc lyl oldugundan piyasa hararetlidtr. Hatta on gün evvel fiat seviyesi 46 kuruşken şimdi 50 ye çıkmıştır. Bir çok tanınmış firmalar mübayaata iştirak etmlşlerdir. Ziyaeddin Fahri takdis eylediğini gösteriyor. 1789 inkılâbını yapan Fransada bu hâdise oldukça manalıdır! Zira inkılâbcılar, papazlaruı manken ve büstlerini yaknuşlar, adeta XVIII inci asır Fransız felsefesinin tatbikatını yapmışlardı. Yüz elli iki yıl sonra, ihtiyar bir Fransız mareşalını XII ve XIV üncü Louis'ler gibi papazlar arasında görmek, Fransız tarihini bilenleri gerçekten düşündürtecek bir müşahededir. 1940 tan evvelki Fransa, malum olduğu üzere siyasî fırkalarla idare edilen Fransadır. Fırkalardan her birinin kendisine mahsus «dinî siyaset» i vardır. Bunların başhcalarına işaret edelim, ••••mwı Y a z a n : ••••••••^ 1 \ Londra 8 (a.a.) İngiliz hava kuvvetleri, gece, Brest doklarına hücumNihayet dün, hür Fransız kuvvetlerile İnginz kuvvetleri Suriyeye yürüdiiler ve lar yapmıslardır. Batınlan gemiler Suriye dahilinde ilerilemeğe başladılar. Berlin 8 <.a.a.) Alman ordulan Vişi hükumeti. bu hareketi, İngilterenin Fransız imparatorluğuna karşı yaptığı baskumandanlığının tebligi: Bir Alman denizaltısı, 21,250 tonilabir tecavüz hareketi saymakta ve bu tecavüze mukabele edeceğini bildirmek ,to hacmlnde düşman gemileri batırmışte ise de bn satırlan yazdığımız ana ka tır. Bu netice ile, bu cüzütamın bahis dar Suriyedcki Fransız kuvvetlerinin mevzuu olan harekât esnasında batır•rödafaa vaziyeti aldığına ve müsellâh dığı yeni düşman gemisinin mecmu tonukavemete girişmiş oMuğnna dair hi$ nilâtosu 42.641 e balig olmaktadır. tskoçyanın garb sahili açıklannda bir haber almaımş bulunuyorduk. Onun îçin hâdisenin askerî cephesini bir tarafa faaliyette bulunan Alman hava kuvbırakarak yalnız siyasî eephesile alâka vetleri, gece, cem'an 21,000 tonilâto hacminde üç düşman silânlı ticaret gedar olmak icab ediyor. misi batırmıştır. Başka iki büyük vaSnriyeye karsı bareket eden hür pur, tskoçya sulannda ve Atlantikte Fransızlarla Ingilizler, Suriye halkmın hasara ugratılmıştır. Bir savaş tayyabu hareketi suitefsir etmesine meydan resi, İngilterenln şark sahili açıklarınvermenıek için herşeyden evvel Suriye da bir düşman karakol gemlsini bomba yi hür ve müstakil bir devlet tanıdıkla İle tahrib etmîştir. rmı ve bu vaziyeti tespit edecek nıuaJaponya hurda demir alıyor hedeyi sür'atle mfizakereye hazır buBangkok 8 (a a.) 1 hazirandanberi lunduklarını, bu muahede ile Suriye ve Japon ajanlan Bangkoktan 100.000 ton Lübnanm mukaddcratlanna sahib olacaklarını ve diledikleri gibi hayatlaruıı hurda demir satın almışlardır. Bang kotta çıkan Laemthong gazetesine göre tanzim edecekkrini ilân etmişlerdir. Japon ajanlan memleketin her tara Vişi hükumetinin idaresinde kalan Su fında dolaşarak Japonyaya sevkedil riyenin dünya ile alâkası kesilmiş, Arab mek üzere hurda demir aramaktadır komşıılarile daia kerhangi münasebetu lar. Bu demirler agır sanayide kulla ^ 0 bulunmasun iınkân verilraemiş, mtıza mlacaktır. yaka ve ıstırab çekmesine göz yumulNavlunlara zam yapıhnca muş, kendisine vadolunan hürriyet ve Bursa (Hususi) Yalovaya işleyen istiklâh'n goigrandeu daln mahrum edil vapurlann yolcu ücretlerine bir zam roiş olduğa için, hür Fransızlann ve İnyapılmadıgı halde, Mudanyaya işleyen gilizlerin ona hüniyet ve istiklâl vadevapurlara zam yapılmıştır. Bursalılar derek gehnelerini çok iyi karsılaması bu zam dolayısile Bursaya Mudanya beklenir. Bilhassa Ingilizler Suriyeye yolundan rağbetin azalacagını görerelt karşı ı b h b n ı n tatbik etfihniyeceğini ve mtiteessir olmuşlardır. Mudanyayı Bur Suriyenin hür memleketlerle alışverişc saya birleştiren asfalt yoldan kolayca başhtyalıihneshn temin edeceklerini de seyahat edüdiğinden şimdi biı çokları biMrrdikleri ıçin, Stıryeliler bn yeni miYalova yolunu tercih etmeye başla safirlerden hoşnud kalacak ve vaziyetlemışlardır. rmin müphemiyetten, hayatlarmın ağır sıkmtıfarmdan kurtnlmasını, ıstikballeUludağda yaz mevsimi ri namına hayırh bir alâmet sayacaklarbaşladı dır. Sonra, Surfyeyi en çok rahatsır Bursa (Hususî) Uludag mevsimi eden meselelerden biri Suriye toprakla[ nndan ayrılan bir parçaya Lübnan adı başladığından bu hafta Dağcılık kulüverilerek burada ayn bir devletin ku bü tarafından Vali, Parti müfettişi ve rulmasıdır. Hiir Fransızlarla İnfilizkr, Halkevi reisile diğer bazı zevat şerefine Suriyelilerle Lübnanlıların beraber vej a bir ziyafet vermiştir. TJludaga bu hafta Bursadan ve Isayn yaşamak hususunda serbest karar ı vereceklerini bildirmekle umum Suriyr tanbuldan bir çok ziyaretçi çıkmıştır. ı lileri hoşnud edecek bir noktaya daha üludag otelinde yrâ kişi yemek yemiştir. temas etmişlerdir. atcıhk kulübü, otellerde esash taBhasıl hür Fransızlarla İngiHzleT Su mirat ve ıslahat yapmıştır. Bu sene riyeUlere siyasî istiiüâl, dahili ittihad mevsim erken başladığından Ankara ve iktısadî ferahhk vadederek Suriyeye İstanbuldan dağa çıkmak ve otellerde ginnekte ve Suriyelilerden mukaveınet kalmak üzere müracaatler yapılmaktagörmemeyi temin etmiş bulnnn>aktadır dır. 15 hazirandan itibaren TJludagla lar. Bursa arasında günübirlik otobüs serO halde Vişi hükumetinin Suriyedeki visleri başüyacaktır. Şimdilik diğer vaiitalar işlemektedir. askerî kuvvetleri ne yapacak? Vilâyetçe Kirazlıyayla Dagevi yamnAcaba bunlar da hür Fransızlara re İngilizlere iltihak ederek Suriye mese da bir de çadırlı kamp kurulmaktadır. lesinin sür'atle kapanmasına yardım Bu kampm da hazırüklan yapılmak ederler mi? Yoksa mukavemet göstere tadır. rek Vişi'nin Almanlarla bir olavak imdada yetişmesine sebeb olurlar mı? Şimdilik meçhul olan en mühim nokta bndur. Şayed Suriyedeki Fransız kuvvetleri de hür Fransıztora iltihak için hazıılanmışlarsa, Suriye meselesi süratle hallolnnur ve Suriye Vişi'nin idaresinden olduğu gibi Ahnanyaaun mnhtemel istilâsından da kurtulur. bir Alrnan Vişi müdahale^i beklenir ve ba da Suriye harekâtını raüzrninlesür. Brest bombardıman edildi Son yirmi beş senenin kaydettiği inkılâblar veya hezimetler neticesinde teessüs eden rejimlerin dinî siyasetlerinde dikkate şayan başkalıklar var. 1918 deki Alman hezimetini müteakıb iş başına gelen Alman sosyal demokratları, ınıkân nispetinde din ve devlet işlerini birbirinden ayırmağa çalıştılar. Fakat meşhur Alman katolik siyasî teşkilâtı olan «Zentrum Merkezt fırkası, ehemmlyelini 1933 e kadar muhafaza etti. Vatikan, bu «Merkez» vasıtasile Almanyada hükmünü icraya çalışıyordu. Avusturya, 19141918 harbini takib eden müddet için sık sık • sosyal katolik» zümreler tarafından idare edildi. Bizzat koyu bir katolik olan Dolfuss'un devlete dinî idealizminden mülhem bir istikamet vermeğe nasıl gayret ettiği malumdur. Bir aralık, dinî teşkilât reislerinin kabine başına geçtiği bile görüldü. 1917 deki Rus inkılâbı, Çarlığın ortodoksluğunu tamanıile tersine çevirdi. Komünizmin kendisini dini doktrin halinde neşretmek istiyen Rusyanın, hırisüyanlığa karşı menfi davranışı, «Allahsıziık ve İsasızhk» uğrunda mabedlerin. dinî şeflerin başına gelenler malumdur. Bugünkü Rusyada bu menfi davranış zail olmuş ve dinî müessese olduğu gibi kendi haline bırakılmıştır. 1940 ta tarihin ender kaydettiği hezlmetlerden birine uğrayan Fransada, 1939 dan evvelki Fransaya nispetle ehemmiyetli bir dini hareket, yahud Fransızlann telâkkisile, bir dinî intibah vukubulmaktadır. Gerçi Fransa, marui Fransız iktısadcısı Andre Siegfried'in dediği gibi daima «kabuğu kırnun, içi beyaz peynir» lere benzer! Yani nekadar ileri, sosyalist, komünist ve dinsiz görünürge görünsün, bu ^ncak bir görünüftür. En koyu Fransız sosyaüstinin ruhunda bir papaz yattığı her zaman söylenir! Bunu, katoliklik ile Fransızlık arasında tam bir ayniyet bulunduğu tarzmda tefsir edenler de yok değildir. Meselâ Alman muharrlrlerinden Sieburg böyle düşünür. Bununla beraber, poütıka hayaUnda din ve devlet işlerini ayırmak hususunda Fransanın en baçta geldiği, ve Fransız inkılâbındanberl bu maksada hlzmet eden siyasî, idari birçok ıslahatm yapıldığı inkâr edilemez. sidir.» Fırka 1939 a kadar bu siyasetine sadık kalmış, hatta orta tedrisatta lâik esaslann intisanna çalısmış, Fransada Soeur ve Frere'lerin mekteb açma teşebbüslerine mâni olmus, hatta Tüıkiyede ve sarkta çahsan bu Soeur, Frere mektebleri teşkilâtma devletin malî yardunda bulunması teşebbüslerine yardım etmemiştir. *** İşte 1939 dan evvelki Fransız fırkalarından başhcalarının dinî siyaseti. Bugünkü Fransada, tek fırka bile kaîmamıştır. Belediyelere, mahkemelere, dairelere konulmuş olan cumhuriyet heykelleri kalduılmış bulunuyor. Şimdi Fransız heykeltraşlarından Alexandre Cognet Mareşalın heykelini hazırlamaktadır. Heykel bitince teksir edilerek serbest Fransanın belediyelerine, mahkemelerine. dairelerine gönderilecektir. Radikal sosyalist fırkamn, Fransayı lâikleştirmek için inkişafına çok ehemmiyet verdiği muallim mektebleri, gazete haberlerine göre, ilga edilmistir. (1) Yeni Fransanın maarif isleri, Grenoble Üniveraiteainin maruf felsefe proiesörü Cbevalier tarafından idare edilmektedir. Chevalier'nin katolikliğe kar»ı felsefî sempatlsi çok derindir. Fransada verdiği konferanslara katolik ve mutaassıb Fransızlann nasıl koçuştuklarmı hatırlarım. Bütün bu hâdiseler, acaba Fransız içtimaî bünyesrinin deruni ihtiyaclarına mı tekabül ediyor? Yoksa hezimetten mütevellid bedbinlik saikasile dinî müesseseyi azametlendirnıekte bir teselli mi göriilüyor? Bir Fransız gazetesi, Puy katedrahnı ziyaret eden Mareşal ile, vaktile ayni katedrah ziyaret eden Jeanne d'Arc'm annesi arasında bir münasebet tesis etmekte, ayni surette ilâhî lutfe mazhar olacak Fransanın dirileceğini yazmaktadır! Bu bakım<îan Suriye hâdiseleri azamî dikkatle takibe değer bir mahiyet almış bnlunuyor. Suriyenin kapı komşumıız olması ise orada vukn bulan hâdiseleri en geniş Aksi takdirde bu mesele bir takım ttı alâka ile takib etmemizi âmirdir. ömer Rıza DOĞRUL tilâtlara sebebiyet verir. Yani müsterek Herriot'nun fırkası, bu uğurda inkâr edilemiyecek hizmet ve gayretler sarfetmiş, muvaffak da olmuştur. Fakat 1940 hezimetinde Fransada adeta, 1879 ihtilâlinden evvelki dinî müessese azametini ihya etmek istiyor gibi bir hareket görülmektedir. Şüphesiz, şimdiye kadarki lâikleştirme zaferleri bir defa kazanılmıştır, hatta bu zihniyetin Fransada kök saldığı da belki lddia edilebiUr. Bununla beraber son yıl içinde Fransız devlet şefinin, krallık Fransasındaki dini tezahürlere benzer tezahürlere vesile ve vasıta olması hâdisesile karşılaşıyoruz. Bu tezahürler arasında Puy katedralını ziyaret, 1941 Fransasını, 1789 dan evvelki Fransaya bağlayan Başta İnhisar idaresi olmak şartile karakteristik bir vakla olarak zikredilbu sene piyasamıza ilk defa iştirak e mektedir. den Türk Tütün Limited şirketi de Puy katedralı, filhakika Fransız tarikendi namlarma tütün almaktadırlar Pilhassa bu şirketin tam zamanmda hinin hezimet ve zaferlerine kanşmış. piyasaya müdahale etmesi fiatlan müs eski bir kilisedir. Bir Fransız efsanesi, tskar bir vaziyette tutmaya hlzmet et katedralm melekler tarafından İnşa ve Fransaya hediye edildiğini kaydeder. miştir. CharlemaSne'ın ilk defa burada İsanın KöylümOrün uyanıklığı re vilâyetin lutfuna mazhar olduğu, ondan sonra yaptığı telkinlere, nasihatlere uygnn VH nci Louis'nin, Cesur Philıppe'in, hareket ederek hem tütün tasniflerin VI ncı Charles'in, XI inci Lous'nin, deki kabiliyetleri, hem de bilhassa I inci François'nm burada tac giydiklegörmez» leri muhtelif alıcılara göster rini tarihten öğreniyoruz. Dahası var: meden satmamalan çok faydah olnıuş Papalar bile buraya koşmaktadırlar. tur. Bu sayede flatlar muhafaza edil Jeanne d'Arc, anneâ Romee, buraya miştir. Hassaten Tütün Limitedin mü göndermiş, Puy'daki Meryemin himayedahalesi bu vaziyette en müessir âmil sini istemişti. İşaret ettiğimiz 1941 hâdiolmuştur. sesi, Mareşal Petain'in Fransız imparaGemlik ve Armudlu fle Mudanya zey tor ve krallarını takib ederek Fransa tinleri Rumanya tarafından hararetle için katedralın maneviyeünden yardım taleb edilmektedir. Buralardan pek dilediğini, bu esnada katedralın baş paçok kaplılc zeytin ve zeytinyagı isten pazı Martin'in kendisini krallara mahsus azamet ve debdebe ile karşıladığım ve niiştir. 1939 dan evvelki Fransanın en «sağ» fırkası ve cereyanı addedilen «Action Française Aksiyon Fransez» ciler, dini meselede Romaya tâbidirler. Cereyanm mütefekkirlerinden olan Maurras, şahn itibarile hakikî katolik olmadığı halde Fransız vatanınm menfaatlerile katoükli ğin menfaatlerini aynl addetmektedir. • La politique feligieuse Dinî siyaset» is mindeki kitabmdan çıkan mana şudur: Bir gün iktidar mevkii ellerine geçecek olursa Fransanın resmî dininin katollsizm olduğunu ilân etmek. Diğer mezheb (meselâ protestanhk gibi) ve dinler (meselâ yahudilik gibi) karşısmda pek müsamahakâr olmadıklan anlaşılıyor. Hele yahudillğin, Fransızlığa yabana ve düşman bir din addedileceği şüphesizdir. Maamafih 1926 da bu cereyanla Roma arasında çıkan felsefî bir mesele, halk nazannda «Aksiyon fransez» cileri düşürdü. Bu mesele şuydu: Fırkanın mütefekkirleri, meşhur pozitivist filozof Comte'un yolunu tutmuşlar ve «AHah» ı «bilinemez» addetmişlerdi. Gerek Fransa Kardinali olan Andrlen, gerek Papa, cereyanıp mümessiHerini, gazetelerini, kitablarını aforoz ettiler. Cereyan, birdüziye kendisinin katolikliğe hürmetkâr Yoksa Fransa, ister istemez tesiri alolduğunu ileri sürdüyse de fayda etme tında kaldığı mihver devletlerinin dinî di. Son hezimete kadar bu gerginlik de politikasını mı takib ediyor, fakat mihvam etmiştir. ver devletlerinden Almanya, protettan1939 dan evvelki Fransada en tsol» u lık da dahil olduğu halde hırUtiyanlığa temsil eden komünist fırkasının dini si husumet besler ve eski Töton halk dinini yaseti, umumiyetle komünizmin dine uyandırmaktan bahseyler. Hatta bu karşı takındığı tavırdan ibarettir. Bu ta maksada kavusmak için son senelere gevır malum: Dinî telâkkiler, istihsal va linciye kadar papazlara yapılan zulümler sıtalarına malik olan içtimaî sınıflann, ve işkenceler, ancak şimdi biraz yatısistihsal vasıtalarından ve mülkiyetten mış gibidir. İtalya ise, gencliğln terbiyemahrum içtimaî sınıfları istismar etmek sini Papanın elinden almak için mücaiçin güttükleri bir telkin vasıtasıdır. dele edip duruyor. Nihayet başta buluK. Marx'ın meşhur olan ifadesile din nan devlet şefinin, muhafazakâr ve dinuyutucu, proleterleri lsyandan alıkoyu dar bir tabakaya mensubiyeti, fazla yaşh cu bir afyondur. Bununla beraber ko oluşu da bu işte müessir olabilir. Hermünizm, bizzat kendi doktrininin bir din halde Fransada 1789 dan evvelki Franoldugundan da bahsetmektedir. Fran sanm dinî havasını yaşatmak cereyansadaki «sol» içinde katolik sosyalizm, lannın bulunduğu aşikârdır. Lâiklik İsanın vecizelerine dayanan bir sosya yurdu diye tanıdığımız Fransada din ve lizm güttüğü için asıl sosyalizm ve ko devlet işleri arasında müşahede edilen münizmden ayrıdır. 1939 dan evvelki bu yakınlaşma, bize göre, büyük bir heFransada, katolik sosyalist tfeşkilâtının, zimete uğramıs bir memlekette «tabiat din aleyhtarı sosyalist ve komünist tes üstü» bir kuvvete iltica haleti ruhiyesikilâtla atbaşı giden bir tesir ve ehemmi nin kendiliğinden doğmasile lzah edileyete malik olduğunu, bu arada her çe bilir. Maamafih her hezimetin mutlaka şid siyasî züıniyet sahibi olan katcük bu neticeyi doğuracağı da iddia edilelerin «sol» lan, yahudilik ve farmason mez. Nltekim 1917 Rus, 1918 Alman lukla itham ettiklerinl de söylemek lâ hezimetleri tamamile aksi bir netice doğurmuşlardı. Herhalde bugünkü Franzımdjr. sa, dmî meselenin halini ve yürüyüşünü 1939 dan evvelki Fransada «sol» a ya duşunmek ve takib etmek istiyenler için kın «merkez» fırkası ve cereyan sayılan faydah bir müşahede sahnesi teşkil etradikal sosyalizm, bize de tesir etmiş mektedir. olan «Laîcisation Lâikleşme» siyaseti Ziyaeddin FAHRİ taraftarıdır. 1905 te kabul edilen ve din, devlet işlerinin tefrikine dair olan ka(1) Radikal sosyalist cereyanına nun, bu fırkanın eseridir. Fransanm Vamensub Fransız maarifçileri, memleketitikanla resmî münasebette bu'unmasını mizde Ziya Gökalp vasıtasile tanınmıs istemez. Fakat fırka, ne sosyalizm gibi, olan Fransız içtimaiyat mektebünn fine de 1920 den sonra teessüs eden kokirlerini muallim mekteblerine sokmünizm gibi din aleyhtarı değildir. muşlardı. Bu vaziyet, yirmi, yirmi beş 1913 te neşrettiği bir eserde fırkanın senedenberi «sağ» lan zaten hiddetlenmeşhur şefi Herriot bu hususta şöyle dirmekte idi. Yeni Fransa, böylece mudiyordu: «Fırkamızın vicdan, âyin ve allim mekteblerini ilga etmekle, daha din hürriyeti düşmanı olduğu doğru deziyade muallim mekteblerindeki içtimağildir. iyat tedrisanna karşı muhalif vaziyet taBizim istemediğinıiz şey, eskiden ol kındığını göstermektedir. Fransız mualduğu gibi ruhanî bir nüfuzun cismanî lim mekteblerindeki içtimaiyat tedribir kuvvet halinde hükumet tesis etme satından, bu tedrisatm dinî terbiye meyakan iğrenç kokuyu, duyuvorum vehmine kapıldı; ögürmek istedi. Kendi kendine: Beni de, zorla içkiye alıştıracaklar. dedi. Kurtulduğuna sevindi ve Remziyeys karşı daha derin bir minnet duydu. Fikri, içki içmediği için, içkinin sefale. tini, felâketini ayık kafa ile görmüş.tü: Ne anlayorlar? Buna cevab veremiyordu. Galatalı Şakiri, fabrikada tanımıştı; erkek bir insan olduğuna inanmı§tı Lâkin içyüzünü görünce tiksinmişti Ka. dehlerle beraber içenin yüzü, renği, hali değişiyordu. Galatalı Şakir, meyhanede fazla sarhoş olmıyordu. Meyhaneden çıktıktan sonra, ya evde, ya başka yerde hızmı alıyordu. Fikri, ağır ağır sovundu, esvablarını kapının arkasındaki çivilere astı, lâvanta kokulu yatağa gir. di. koklaya koklaya yorganı başına çek. tir. Bu odada, sarhoşluktan gözleri kan çanağına dönmüş Şakir yoktu. Fikri, tatlı uykusunda, onun hırıldaraalarmdan uyanırdı ve ürperirdi. Onun fazla içince dili dolaşıyor, sesi ağırlaşıyor, dizleri tutuluyor. bir insan posası haline geli . yordu. Ve bu hale gehnek için de, «iki B. FELEK Karilerimizden S. S. rumuzlu mektut sahİbine: İkazınıza teşekkür ederim. Hakik! olduğunda şüphe etmediğim fıkranız bugünkö beynamazlarca malum olmadığından herkes (föğsünü gere gere bu fıkraya sığınmaktadır. Hürmetler. Macaristanda yolcular yolların »olunu değil, «ağını takib edecek Berlin 8 (a.a.) Macaristanda. yolarda sol tarafı takib etmek usulunün kaldınlması 13 milyon pengöluk bir masrafı icab ettirmektedir. Bu vesile İle şu clhet de kaydediliyor M, Alman askerlerl sağlannı takib ettikleri için Macaristandan transit olarak geçtlk . lerl zaman müşkülata maruz kalmıs ardır. Bu usul bazı hâdiselerin çık masma da sebebiyet vermiştir. Işgal altındaki Fransada esrarengiz tegayyübler Abbaville 8 (a.a.) Abbeville mm takasında esrarlı kaybolmalar ve boğulma hâdiseleri devam ediyor. 14 üncü kurban olan bir küçük çocuk Pont Remy'de denizden çıkanlmıştır. Bu iki aylık çocuk cesedinin bir ay suda kaldığı anlaşılmıştır. Polisler yeni bir muamma karşısında bulunuyorlar. Vigo limanında mayinler görüldü Vıgo «Ispanyada» 8 (a.a.) Vigo deniz makamlan Navla limanının üç mil şimalinde müteaddid mayinler görüldügünü haber vermektedir. Bir amele yaralandı Küçük Must3fapaşada Şeref sokağında oturan Osman Aydın dün, Kasab Demirhun sokağındaki Camialtı inşaatında çalışırken muvazenesini kaybederek iskeleden düşmüştür. Sukut çok şiddetli oldugundan Cîsman başından ve vücudünün muhtelif yerlerinden agır surette yaralanmıştır. Baygın bir halde bulunan yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldınlarak tedavi altına alınmıştır. selesindeki görüşünden ayrıca bahsedeceğinı. O zaman, 1941 Fransasımn sosyoloji tedrisatma olan muhalsfeti daha iyi anlaşılacakür. taraflı» çalışıyordu. İçinden yeni bir hiddet duydu: Beni de alışbrmak istiyordu. Ama, neden? Kendisine bir yardımcı lâzım elbette. Öne beni sürecek... Uyku çözünden akıyorken uyuya mıyordu: Ben de meyhanelerde. randevü evlerinde yasakcılık edeceğim, ben de vurup, kınp dövüseceğim. Ben de hapisaneye gireceğim. Aklına durgunluk geliyordu: Ama, neden? Fikri, fazla düşünmedi Bu sualin cevabmı kolayca buldu. İki taraflı çalışan Şakir, «kredi» yi bozmuşa benziyordu. Km'vetli bir elle kendine destek arayordu. Fikri. böyle bir destek olmaktan çekinmfeti. Eli kolu rutuyor; fakat, kavgadan, dövüşten hazzetmiyordu. Yastıktaki lâvanta kokusunu koklarken, Marikamn oda%ındaki günlük kokusu aklına geldi, üşüyormuş gibi üt. redi: Beni, esrara da alıştıracaklaıdı. O ihtiyar kaltak, beni, mahvedecekti. Fikri, işsiz, aç kalıp sürünmeyi isü vo.iu. lâkin içki Ue, esrarla, insanlıgmdan geçerek pelteleşmeği istemıyor.fu. Sustu. Odadaküer, arada bir gözgöze geliyor, hemen tavırlarmı değiştiriyorlardı. Odada, mangalm üstündeki ıhlamur cezvesınin fıkırtılarmdan başka ses duyulmuyordu. Bir ara, Leınan, öksürdü. Fikri, korkmuş gibi sıçradı. O, o kadar sinirli olmuştu ki, önüne yaprak düşse titriyordu. Bu haline de kızmağa baslaır stı. Fakat yenemiyordu. Bu sükut, Remziyeyi üzmüştü, bir karar vermek, hareket etmek lâzımgeldışine hükmetü. Dudaklarını küçük mendilile kuruladı, sağ yanağını çukurl?<rtırarak odadakilere: İşte böyle! dedi. Fikri, ayağa kalkmıştı: Ben, gideyim. Remziye de kalktı: Evet, geceye kabnadan esyalarını getirirsin. Fikri, Lemanla Edibe teyzeyi gülümsiverek selâmladı; Remziye Ue birlikte odadan çıktı. Aşağıda ayakkabılarını giydikten sonra Remziyeye sordu: Geleyim ama, iyice düşündün mü? Ben, her şeyi düşündüm. Fikri. yüzünü buruşturdu: Buralan, kapanık, kenar mahallelerdir. Mahalle karılarırun dillerinden korkuyorum. Sizin rahatınız kaçacak. Remziye, hıncla güldü: Arada bir uğradığm halde, söylemediklerini bırakmıyorlar. Bizim, rahatımız için, bir çare vardır. Bu evi ya satarız, yahud kiraya veririz. Yabancı bir mahalleye taşınınz. Omuzları düşmüştü: Bu da. hemen olmaz ki. Fikrinin, yakasını süpürür gibi okşadı: Sen düşünme, dedim ya.» Tekrar kızmıştı: Kendı hesabımıza mı yaşayacağız, el âlemin hesabuıa mı? Haydi git, vak Buyur evlâdım! dedi. tile getir, biz de odanı hazjrlıyalım. Fikri de eksikli duruyordu: Fikri. başım eğdi: Teşekkür ederim, anneciğhn. Peki, Remziye. Ben, seni düşüEdibe teyze, yol gösterdi, sokak üs. nüyorum. Remziye, onu, kapının önüne götürdü, tündeki küçük odanın kapısım açtı: Başucunuzda lâmbanız var, yakarkucakladı: Düşünme. Artık, hepimiz için, yeni sınız. Erken karanlık basıyor. Ve tereddüdle sordu: bir hayat başlayor! Yemek yediniz mi? BİRİNCİ KISMIN SONU Fikri, yolda gelirken bir kaç lokma peynir ekmek yemişti: Teşekkür ederim, aç değilim! Edibe teyze, inandı; çekildi: 1 Fikri, eşyalırını getirip bıraktıktan son Allah rahatlık versin evlâdım. ra işe gitmiş, sabahleyin dönmüştü. KaFikri, odada yalnız kalınca, odaya göz pıyı açan Edibe teyze, suclu bir baş e gezdirdi. Yere bir döşek seriliydi. Yatak, ğişle: yastık çarşaflan sakız gibi idi. Yorga AŞK Bir UÇURUMU 66mn üzerine örtülen battaniye, eski idi, fakat temizdi. Bir küçük sigara iskemlesile bir sandalya, odanın bütün süsünü teşkil ediyordu. Fikri, dikkatle bakmağa başladı. E ğildi, muayene etti. Bu şilte, kendi şiîtesi değildi Kokladı, mis gibi sabun, lâvanta çiçeği kokuyordu. Derin bir: Öh! Çekti, gözleri yaşardı. Bu temizlik, bu koku, ona, annesini hatırlatmıştı. Bu koku, çocukluğunun kokusu idi. Bu kokuda bir iç yakınlığı vardı. Biraz ağlayabilmiş olmaktan ferah landı. Burası, kara tahta tavanlı, du . varlan çırçıplak bir oda idi. Lâkin, Edebî roman Mahmud Yesari sükunile, temizliğile zengindi. Fikri, dayalı, döşeli bir odada otunryorum, sanıyordu. Bu sükun, aylardanberi yorulan, bozulan sinirlerini dinlendirir gibi oldu. Raşid Ağanm hanmdaki duvarlanndan sular sızan taş oda, gözünün önüne geldi; bir an içi katıldı. Hava soğuktu. Odada mangal yoktu. Fakat Fikri üşü. müyordu. İçi ısınmıştı. Galatah Şakirin odasını hatırladı. Eşyalarma kadar ispirto kokusu sinen" o odada, insan, içmeden zehirleniyordu. Fikri, Şakirde oturduğu zamanlarki tembelliğini anlar gibi oluyordu. Rakı, içki havası, içmiyenleri bile uyuşturu yor, tembelleştiriyordu. Odadaki geniz Ikinci kısım 1 (Arkası var) i