6 Haziran 1941 Ashkri vaziyet Cezası artırılan ( Ş e h i r ve Memieket H a b e r l e ı p muhtekir tacir Girid harbine umumîbakışlar Bu muharebeler, hava kuvvetlerince üstünlüğün kara ve deniz muharebelerinde ne yapabileceğini göstermeleri itibarile bilhassa ders verici mahiyettedir 2 Yazan: Emekli General H. Emir Erkilet Havadan paraşütle atlayan ve plânörl«rle inen ilk avcıların hedefi en yakın uçak meydanlarile istinad noktalarmı zaptetmek ve buralara yerleşmck olur. Bunlarm hafif makinelitüfekleri, tabancaları, carih silâhlan, el bombaları, tahrib kalıplan, ince kablolarile telefonian ve uçaklarla muhabere için işaretleri ve daha bir çok şeyleri vardır. Hatta paraşütçülerin indikleri yerlere arkalanndan paraşütlü sepetler veya sandıklar içerisinde piyade havanları, piyade toplan vesaire atılabilmektedir. Bu suretle İlk inen avcılar en yakın uçak meydanını ele geçirmek için yapacaklan ilk muharebelerde, sahra topundan maada, kullanabilecekleri herşeye malik bulunurlar. Sahra ve ağır topçunun teslri ise bizzat pike, tahrib (yani bombardıman) ve muharebe tayyarelerinin bombardımanlarile telâfi ve ikmal olunur. Bunlar, piyadelerin taarruz ettikleri hedefleri bomba, top ve makinelitüfckle o derece vurup döğerler ki, artık piyadekr kolaylıkla hücuma kalkabilirler. cüz'i kuvvetlerden maada hiç bir ihracda bulunamamışlardır. İtalyan'ar ise ancak 28 mayıs ogleden sonra yani Gırıd muharebelerı sona ermek üzere bulundukları bir sırada adanın doğu kısmına bir miktar deniz kuvvetleri çıkarabildıler ki bu esnada, İngiliz donanması artık Giride yapılacak herhangi bir ihracı nenetmekle değil, İngiliz kuvvetlerinin Giridin cenub sahillerinden irkâbını temin etmekle meşguldür. Alman resmî tebliğine göre mayısın 20 sinden 25 ine kadarki muharebelerde İngilizlerin 7 kruvazörü ile 8 muhribi, bir denizaltısı ve 5 seri botu batmışür. Bir zırhlısı ile müteaddid kruvazör ve muhribleri uçak bomba isabetlerıle hasara uğramışlardır. İtalyanlar da bunlardan maada 4 İngiliz kruvazörünü batırmışlar ve dığer bir çok harb gemilerini hasara uğratmışlar imiş! İngılizler bu zayiatın yalnız bir kısmını teyid ve tasdik ettiler. Onlara göre yalnız 2 kruvazörle 4 muhrib batmış ve York kruvazörü Suda koyunda tamamile harab olParaşütçüler ve plânörcüler bir uçak muştur. Ayrıca 2 muharebe zırhlısile fneydanını ele geçirdikten sonra, yuka müteaddid kruvazörler hasara uğramışrıya İsaret verirler, buraya derhal nak tır. liye uçaklan gelmeğe ve inmeğe başlarMalemi uçak meydanile civanna inen lar. Bunlar, muharebe edilen mıntaka Alman kuvvetlerinin taarruza başlayanın tabiatine göre ya alelâde piyade tü cak kadar kuvvetlenmeleri 25 mayısa menleri ve yahud dağ fırkaları nakle kadar devam etmiş ve anlaşılan bu mudderler. Girid, dağlık bir memieket oldu det zarfında buraya en az iki dağ tüğu için buraya hava yolile Alraan dağ meni indirilmiştir. Taarruz Malemiden fırkaları taşınmış ve indirilmiştir. Hanyaya doğru inkişaf etmiş ve 26 maGiridde (anlaşılan 21 mayısta) Alman yısta Almanlîr bu şehrin önünde mevki larm eline düşerek derhal istifade olu alan Yeni Zelandalıların mevzilerine nan ilk uçak meydaıu Hanyamn gar girmişlerdir. İngiliz tebliğlerine göre bu tarihte dahi, nıotörsüz bındaki Maleml meydanıdır. Burası bü Almanlar, tün 20 mayıs günü devam eden muha nakliye \ıçak trenlerile, bilhassa gecelerebeler neticesinde zaptolunmuştur. yin asker indirmeğe devam ediyorlardı. Hanya şehri ise Yeni Zelandalıların elin27 mayısta Çorçil Giriddeki muharebe de kalmıs ve anlaşılan Hanya ile Suda vaziyetini anlatırken kendi uçaklannın koyu arasındaki yanmadaya inmiş olan ancak pek mahdud yardımına nail olan avcılar da yerlerinde kalmışlar ve yaİngiliz kıt'alannın bir hafta müddetle hud esir edilmişlerdir. mütemadi hava taarruzlanna uğradıklaResmo ve Kandıye şehirlerinln bazı rııu söyledikten sonra «Düşmanın havadış mahalleleri bir arahk Almanların dan takviye almasına mâni olamadık ise eline düştüyse de gerek bu şehirler ve de deniz kuvvetlerimiz onun denizden gerek Kandiye uçak meydanı neticede kuvvet getirmesine mâni olabılmijtir.> mudafilerin elinde kalmıştır. Bu suretle demiştir. Bununla beraber baa küçük 22 mayısta Almanlar yalnız adanın gar Yunan gemileri Girid sahillerine yanagındaki Malemi uçak meydanına sahib şarak içindekilerini çıkarabilmişlerdir. ve hâkim bulunuyor ve buraya hergün O gün ve 28 mayısta, Malemi mıntakanıüteaddid dalgalar halinde kuvvetler sındaki Alman dağ kuvvetleri, arazinin indiriyorlardı. Usulen bir uçak meydanı güçlüğüne ve cehennemî bir sıcağın hüele geçtikten sonra buraya artık paraşüt küm sürmesine rağmen, Yeni Zelanda ve ve plânörle değil, yalnız nakliye tayyaİngiliz kuvvetlerinin Hanyamn garbınrelerile kıt'alar naklolunur. daki cephelerini yararak şehrl zaptetAlmanların gerek Resmo ve gerek mişler ve İngilizleri Suda koyunun ceKandiye civarına indirmiş oldukları pa nubuna kadar takib etmişlerdir. Alman raşütçü grupları her nekadar bu şehir pike ve tahrib uçaklan da ayni zamanleri ve Kandiye uçak meydamnı zapta da İngilizlerin, Giridin cenub sahil ve muvaffak olamadılarsa da buralarda bi iskelelerinden vapurlara binmesine mârer noktada tutunup mukavemete im ni olmağa çahşmışlardır. O gün öğleden kân bulduklarından bu yerlere para sonra Giridin şark kısmına İtalyan deniz şütle aleddevam hem takviye kıt'aları kuvvetleri çıkarak sür'atle garba yürüve hem de iaşe, mühimmat ve malzeme müşlerdir. Bunlarla Almanlann Hierapetra'da birleşmeleri 1 haziranda vaki Btmak icab etmiştir. Malemi uçak meydanına Almanlar. ha olmuştur. vadan kuvvet indirdikçe buradaki işgal Balıası gittikçe genişlemiştir. Bu sebeble bir taraftan meydana kuvvetler indirilirken diğer cihetten bunlar hemen cepheye sokularak muharebelere devam olunmuştur. Nakliye uçaklan dağ fırkasının piyade kuvvetlerile beraber yalnız dağ toplannı da getirebildiklerinden Giridde yapılan bütün muharebelerde Almanların sahra ve ağır top ilıtiyac ve noksam daima pike ve tahrib uçaklarının bombardımanlarile tamamlanmak mecburiyeti devam etmiştir. Bu sebeble Alman uçak filoları Girid üzerinde hava bakimiyetini aleddevam elde bulundurmak, yere paraşütçü indirmek, plânör trenlerini çekmek, dağ tümenleri nakletttıek ve adada muharebe eden kendi kıt•larına topçu yardımı yapmak gibi pek güç ve çeşidli vazifeler görmüşlerdir. 29 mayısta Almanlar, Resmonun garbındaki Armini körfezine vararak ertesi günü, Resmo civarında faik kuvvetlere karşı 8 gün tutunabilmiş olan Alman paraşütçü grupile birleşmişler ve şehri almışlardır. 31 de ayni şey Kandiye mıntakasmda yapılarak şehir ve uçak meydanı teslim olmuşlardır. İngilizler 28 mayıstan itibaren adanın cenub iskelelerine doğru ricatle geceleyin vapurlara binmeğe başlamışlardı. Onlann son mukavemeti son irkâb üssü olan Sfakianın şimalindeki (Hanyamn cenubunda) Madras dağında olmus ve buraları 2 haziranda tamamile almarak bu suretle bütün ada düşmandan temizlenmiştir. İngilizler Giridden 15 bin kişi tahliye ettiklerinî söylüyorlar. Bunlarm top ve ağır silâhlan adada kalmıştır. Almanlar da 8000 i İneiliz ve Yeni Zelandalı, 4000 i de Yunanlı askeri olmak üzere ceman 12000 esir aldıklannı bildiriyorlar. Bu suretle Giridin evvelce de yazdıgımız vechile takriben 30000 kisilik bir kuvvet tarafından müdafaa edildiği anlaşılır. Almanların Giride indirebildikleri kuvvetlerin miktannı bilemiyoruz. Fakat ikişer alavlı üç dağ tümeni tahmin ediyoruz. Eğer bövle ise iki tarafın kuvvetleri arasmda büvük bir fark oîmadıeı anlaşılır. Hava kuvvetlerine malik olmıyan mudafilerin maddî ve manevî kuvvetlerini en zivade tahrib eden şev Alman uçak filolarının devamh ve kesif bombardımanlan olmuştu. Polonva, Fransa ve Balkan harblerinde galebe unsuru üstün zırhh ve hava kuvvetlerivdi. Giridde ise bu unsuru adanın havasına ilk günden itibaren hâkim olabilen Alman uçaklan münhasıran teskil etmişlerdir. Girid muharebeleri bu sebeble yani hava kuvvetlerince üstünlüfün kara ve deniz muharebelerinde ne yaoabileceînni göstermeleri itibarile, bilhassa ders verici mahiyettedirler. de yeniden karara bağlanmıg ve Raşid Sevilin cezası artırılmıştır. Evvelce yazdığımız gibi, Temyiz rriahkemesi. Raşid Sevilin 3 sene Yozgada sürülmesi, 750 lira para cezası ödemesi şeklinde verilen karan az bulmuş ve Müddeiumumilitin mütaleasına uygun olarak cezanın şiddetlendirilmesi lüzumuna işaretle. bozmustu. Mahkeme de bu nakza uymuştu. Yeniden muhakeme safhasında Müddeiumuınl Fethi Sezai, mahkemede ötedenberi 1leri sürdügü esastan mütaleasını tekrarladıktan sonra, müdafaa yapılmış, dava, karar bıldinlmek uzere kalmıştl. Hâkim Kemal Aşkın, dosyanın yeniden tetkiki neticesinde, Raşid Sevilin cezasını 4 sene. 8 ay sürgüne ve 1550 lira ağır para cezasına çiKarmıştır. Diğer taraftan, dava mevzuu olan 300 kio jelâtinin musaderesine, mağazanm 6 gün müddetle kapatılmasma, 3800 kunış muhakeme masrafınm kendisine odetılmesine ve ayrıca, mahkumiyet karan hulasasının, Temyizin tasdıkıle kat'ileşince gazetelere gönderilerek il&nına karar vermiştir. 25 lırayı geçmemek üzere sarfolunacak mahkumiyet ılânı bedelı de, kendılennden almacaktır. Mahkemede okunan karar, mucib sebebleri arasmda, Raşid Sevilin, 300 kilo jelâtin için istediği ve aldığı paraya nazaran, bu işte normal kârdan başka, 1280 lira fahiş kâr teminini gözettiği, bu suretle mill! korunma kanununa aşın derecede aykın hareket ettiği belirtilmektedır. Benzeyişler artıyor Jelâtin taciri R. Semiral Darlan ile Damad vile 4 sene 8 ay sür Yeni teşkilât dolayıFerid arasındaki benzeyişler artıyor. İkisi de ayni hagün cezası verildi sile bazı memurlar tnurdan veya çamurdan yuğrulmuş kadar birbirinin eşidirler. Fransız AmiralıFincancüarda kımye^ maddeler tiaçıkta kaldı Profesör Halide Edib, dün Eminönü nın, Türk istiklâl harbinin tarihini bücareti yapan Raşid Sevil hakkındaki memesine mukabil, Osmanlı ihanet tariİnhisarlar umum mudürlüğünde yeni jelâtin üıtikân davası, dün sabah, İstanbul ikinci asliye ceza mahkemesin teşkilât kanununun tatbikatı dün ak Halkevinde mühim bir konferans verdi hini pek iyi biidiği anlaşıhyor. Damad Feridin musab olduğu bütün politika inhisariaMcadrosu | T ü r k k a d ı n m ı n y u r d a HEM NALINA MIHINA! karşı olan vazifesi şam ıkmal olunmuş ve dün ıdareı merkeziye ile fabrikalar ve mühım İnhisar merkezlerinin maaşlan verilmiştır. Yeni teşkilât kanunu üe nıspeten kısa bu muddet zarfında 5000 memurun taymlerı ve nakılleri yapılmıştu*. Yeni teşkılâtta ümum müdürluğün yeni ihdas olunan iki muavininın tayini Vekâlete aid oldugundan bunlar henüz tayin olunmamıştır. İdare kısmı mudurluğu kaldınlmıştır. Bu kısmın mudürü Hurrem başka bir vazifeye tajin olunmaktadır. Şube mudurleri arasmda esaslı bir degışıklık yoktur. Yalnız mamulât şubesi mudıirü Aziz, mufettışlığe nakle dılmıştir. Şube müdürlerının muavin leri kaldınlmıştır. Muavinlerin ekserisi mufettış olmuştur. Müfettişler arasmda da mtihim değişmeler vardır. Fakat dün akşama kadar kadrolan kendilerine teblığ olunmamıştır. İnhisar kadrosu memur ve müstahdemlennden bir kısmmın açıkta kal ması zarureti hasıl olmuştur. Gerek merkezde, gerek taşrada açıkta kalanların mıktan henüz malum değıldır. Fakat açıkta kalanlara dün tebligat yapılmağa başlanmıştır. İnhisar kadrosundan tekaüde sevkleri lâzım gelenler hakkındaki karar, mutad olduğu veçhile temmuz başmda verilecektu. İnhisarlar ümum müdürlügünün bu sene içinde Ankaraya nakli kafl surette takarrür etmiştir. hastalıklanna müptelâ bulunduğu yavaş yavas meydana çıkan Fransu Başvekil ınuavini, tıpkı o zaman Damad Feridin Alman düşmanlığına benziyen bir kin ve husumetle kızıl bir İngiliz düşmanı olarak ortaya aüldı. Amiral, mahud beyanaünda İngilizlerin, geçen mayısa kadar, Fransaya 200,000 den fazla asker vermediğini, İogiltere aleyhinde bir itham delili diye ileri sürüyor. Bunu, geçen sene, ihtiyar Maresal da başka şekilde söylemiş; geçen harbin son senesinde Fransada bulunan ingiliz kuvvetlerile bu harbin ilk dokuzuncu ayındaki İngiliz kıt'alan arasmda bir mukayese yapmıştL Eminönü Halkevinde Profesör Halide Edibin konferansını dinleyenler Profesör ve muharrir Halide Edib, dün Eminönü Halkevi salonunda, Türk kadınmın yurda karşı olan vazifesi mevzulu bir konferans vermiştir. Konferansı, Hayriye Kırdar başta olmak üzere, Yardunsevenler Cemiyetinin İstanbul şubesini tesis edenlerle hastabakıcı hemşire yazılan kadınlar takib etmişlerdir. Halide Edib, mutad heyecanile konferansma başlamış, vaktile edebiyat bahUleri üzerinde bazı ukalâlıklar yaptığını fakat bu defaki konuşmasının bir can ;ohbetinden ibaret olacağını hatırlatarak ezcümle demiştir ki: « Dünya büyük bir ateş içindedir. Bu ateşin, ne zaman ve daha nerelere sıçrıyacaîını bihniyoruz. Devlet Reisimizin dahiyane görüşü bugüne kadar milletimizi ateş hattı dışında bırakmıştır. Bu, elbette ki büyük bir nimettir Bu nimetin kadrini bilmeliyiz. Fakat, ateş bizim saçağımızı da saracak olsa endişe edecek değiliz. Çünkü, Reisimiz memleketin en tecrübeli, en iktidarlı askerlerinden biridir.» Halide Edib, bu arada, taşıma su ile de harb endişesi yer etmesi hayırlı oîduğunu, çünkü, bunun bizi tehlikeye hazırladığını söylemiş, ve müteakıben Yardımsevenler Cemiyetinin mesaisinden uzun uzadıya bahsetmiştir. Halide Edib, b uarada, taşıma su ile değirmen donmez meseline istinad ederek, her ne yaparsak yapalım, fakat özden yapalım, yerli olmıyan hisler, serlerde yetişmiş çiçekler kadar ömür;üz ve kokusuzdur.» demiş ve ancak kökü ana topraklarda olan fikirlerin meyva verebıldiklerini söyliyerek, Türklerin çok eski tarihlerdenberi, dünyanın en mükemmel hayır cemiyetlerini kuran insanlar olduklannı tebarüz ettirmiş, memleketimizde bir çok hayır müesseselerinin ilk defa Türk kadınları tarafından tesis edıldiğini anlatmış ve sözüne devam ederek, dünya normal bir vaziyette olsaydı, Yardımsevenler Cemiyetinin de mutad hayır işlerini yapmakla iktifa edeceğini, fakat bugün için, bu kadanmn kâfi obnadığını hatırlatmış, ve Bayan Mevhibe İnönünün beyannamesine temas ederek, bu beyannamenin neden dolayı bu kadar alâka ve heyecan uyandırdığı bahsi üzerinde durmuş ve demiştir ki: < Çünkü, Mevhibe İnönü, hepimizin saygı ile bağh olduğumuz Devlet Reisimizin hayat arkadaşıdır. O, Türk kadmhğını şerefle temsü etmiş, Türk kadınlığına örnek olacak kabiliyette bir kadındır.» Müteakıben Halide Edib, Türk kadınının her nevi millî müdafaa hizmetlerinde kendisine gösterilecek yeri jdmağa hazır olduğunu. bugüne kadar hastabakıcı yazılmak için müracaat edenlerin sayısı 600 ü geçtiğini söylemiş ve içtimaî yardım işlerinden bahsermiş, zenginlerimizin alâkasızlığından şikâyette bulunmus, ve içtimaî yardım bahsinde, eski düğünlerle yeni düğünleri mukayese ederek, düğün ve cenazelere gönderilen çelenklerin parasile fakir kadm ve çocuklara yardım etmek imkânlannı tebarüz ettirmiş ve bazı güzel temennilerle bu çok alâka uyandıran konferansına nihayet vermiştir. Hatibin sözleri, şiddetle alkışlanmıştır. Amiral Darlan, sanld İngilterenin elinde milyonlarca asker varmıs da Fransaya göndermemiş gibi bir dil kullanıyor; halbuki ingilterenin büyük bir kara ordusu olmadığı harb başlarken meydanda idi. İngiliz ve Fransız genelkurmaylan arasmda harbe takaddüm eden anlaşmaIarda ingilterenin, Fransaya önce birkaç yüz binden başhyarak tedricen bir kaç milyon asker göndereceği esası kabul edilmişti. ingilizler, feçen sene bn tarihlerde, Fransaya, o anlaşmada vadettikleri kadar asker göndermişlerdir. Daha fazlası yoktu ki yollasınlar. Fransa, Büyük Harbdeki gibi, dayanabilseydi, İngiltere nteselâ, bugünlerde Fransız cephesine 50 tümen göndermiş bulunacakb. Bu mugalâtayı Fransız Amiraluun İngiltereye yaptığı hücumlann samimiyetsizliğine bir misal olarak kaydediyonız. Şimdi Darlan ile Damad Ferid arasındaki benzeyislerin en muhinunine gelelim. Mütareke yıllannda Damad Ferid, Türkiyeyi esaretten ve ölümden kurtarmak için silâha sarılmaktan başka çare olmadığmı açıkça görmüş ve Anadoluda millî kuvvetler teşkiline başlamıç olan büyük vatanperverlere karşı, Anzavur gibi hainlerin kumandasında «kovayi inzıbatiye. denilen mahud kuvvet. leri, o zaman yurdumuzu işgal eden galiblerin yardunile teşkil etmis ve gene onların yardunile bu kuvvetleri, Anadoluya sevketmişli. Bunlar, «Kuvayi Millije» kahramanlan karşısında perişan olmasalardı, istiklâl harbini başlangıcmda kan ve zulüm içinde boğacaklardı. Son gelen haberlere göre, Darlan da Damaddan ders alarak kendi galiblerinin yardunile hür Fransız kuvvetlerini imhaya hazırlanıyor. General de Gaulle taraftarlannı vurmak, Fransanın istikbali, şeref ve namusu için çarpısanlan ortadan kaldırmak istiyor. Vişi'nin askeri mahkemeleri tıpkı Kürd Mustafa divanıharbi gibi çalışıyorlar. Damad Feridin kurduğn bu divanıharb, Atatürkü ve arkadaşlannı idama mahkum ettiği gibi, Fransız askeri mahkemeleri de, General de Gaulle, Amiral Muselier gibi vatanpenerleri çoktan idama mahkum etmiçlerdir. Şimdi de Darlan, Fransayı kurtarmak için mücadeleye devam edenleri topyekun ortadan kaldırmak ve Fransızlan Fransızlara kırdırmak üzere harekete Reçecektir. Şayed, bunu japar ve muvaffak olursa, neticede de Almanya harbi kazanırsa, Darlan'a karşı bizzat Führer'in vereceği hiiküm, herhalde, onun lehinde olmıyacaktar. Çünkü Hitler, Ahnan milleüni kurtarmak için Münih'te, o zamanki Alman hükumetine karşı harekete geçtiği ve ateşle karşılandığı zaman, Amiral Darian'ın değil, General de Gaulle'ün vaziyetinde idi. Hitler gibi, memleketi için her fedakârlığı yapan bîr vatanperverin politikası Darlan'a müteveccih olsa dahi, gönlü, hiç şüphesiz, de Gaulle ile beraberdir. Tarih. Darlan'ı da Damad Feridin yanma yazacaktır. tnhisarlar Vekilinin tetkikleri Şehrimizde bulunan Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz dün öğleden evvel İnhisarlar Umum mudürlüğünde meşgul olmuş ve ögleden sonra Büyükderede Kibrit şirketinin kibrit fabrikasma giderek fabrikayı tet kık etmiştir. Malum olduğu üzere Büyük Millet Meclisinde İnhisarlar bütçesinin müzakereleri esnasında kibrit imtiyazı uhdesinde bulunan şirketin hareketlerinden ve imal ettiği kibritlerden şik& yet edilmişti. Vekil. dün Imalâtı gör dükten başka maliyet hesablan üzerinGeçen ders yılında orta mekteblerde, de fabrikaya gelmiş olan şirket erkâ. tecrube mahiyetinde okutulan gramer nından lzahat almıştır. kılavuzu haklnnda muallımler ve dü Bu hususta Vekftletin yakmda bir mütehassıslan mütalealarını Maarif karar vereceği anlaşılmaktadır. Vekâletine bildirmişlerdi. Vekâlette tesekkül eden bir heyet bu mütalealan MÜTEFERR1K tetkika başlamıştır. Venlen raporlaxda, bilhassa ileride hazarlanacak gramere esas teşkil edecek olan bu kıla Mensucat fabrikatorları Anvuzda kullamlan ıstılahlar üzerinde karaya heyet gönderdiler durulmuş, bunlann Usanımıza daha uyMensucat fabrikatorlan Ankaraya gun gelecek şekle sokulması istenmiş tlr. Bundan başka, tam bir gramer ki İktısad Vekâletile temasta bulunmak tabında bulunması Icab eden yazma, üzere bir heyet göndermişlerdir. Ankaraya giden fabrikatorlar yeni ıkuma ve konuşmadaki güçlükleri bertaraf edecek olan lüzumlu gramer ka maliyet fiatlarmın hesabı, verilen kâr ideleri de gösterilmiştir. Raporlarda yuzdelerine bazı unsurların daha dahıl beyan edilen bütün noktalar ayn ayn edilmesi için teşebbüsatta bulunacalctasnif edilmektedir. Maarif Vekâleti, tır. uzun zamandanberl ttirlü türiü münaSıvasta bulunan antika kaşalara ve anlaşamamazlıklara sebebiyet veren dıl davasını halletmek üzeparalar re Ankarada bir dil kongresi toplamaSıvasta muhtelif devirlere ald 16 anğa karar vermiştir. Bu kongreye, dil tika para bulunmuştur. Maarif Vekâ sahasmda ilml ehliyetlerile tanınan leti bu paralan, tetkik edilmek üzere, mütehassıs kimseler davet edilecektir. İstanbul Arkeolojl muzesine gönder Bunlann çalışmalanna mevzu olmak miştir. Paralann tarihl kıymeti ve üzere. Vekâletln anket mahiyetinde mukimlere aid olduğu tespit edilerek müallimlerden topladıgı, mütalea neticezedeki yerlerine konacaktır. lerile Üniversite terim komisyonlannın şimdiye kadar tespit ettikleri esaslarFransız tiyatrosunda müda verilecektlr. Bu suretle kongre etkemmel bir müsamere raflı bir çalışmada bulunacak ve Türk dilinin ana kaidelerinl hazırlıyacaktır. Kızılay cemiyeti Nişantaşı şubesi taVekâlet bu kaidelere göre terlm ve ka rafından önümüzdekl cumartesi akşaide birliğini teşkil edecek gramer kitab mı için Beyoğlunda Fransız tiyatro larını yazdıracaktır. sunda (Şehir Tiyatrosu komedi kısmı) güzel bir müsamere tertib olunmuştur. Programı cidden pek zengin bir şekilde Almanlarla yapılan hususî hazırlanrruş olan bu musamereye değerli san'atkârlanmız Hazım ve Vasfi takas Rızanın, kemanl Sadi ve maruf okuAlmanlarla hususl takas esasına yucu Muallânın iştirakleri temin olunmüstenıd olarak akdedilmış olan 10, 5 muştur. ve 3.5 milyon liralık üç anlaşmanın Aynca Ankara Konservatuarından tatbık mevkiine konulduğu dün alâkaMithat Fenmen bir piyano konseri vedar makamlara bildirilmiştir. Bu anlaşmalardan birincisi memle recektir. Bundan başka ilk defa olarak ketimizden 10 milyon liralık tütün ih Fransız konservatuarından mezun meşracı ve mukabilinde bazı maddeler ge hur san'atkâr Enis Cemll mükemmel tirilmesi esasına dayanmaktadır. İkinci bir keman konseri verecektir. Her halde o gece büyük bir itina ile anlasma kâgıd getirilmesi ve bazı maddelerin ihracına, üçüncü anlaşma da hazırlanan bu musamereye gidecek okimyevî maddeler getirilmesi ve bazı lanlar hem çok güzel bir gece geçiremaddelerin ihracı esasına müstenid cekler, hem de vatanl bir vazifede bulunmuş olacaklardır. ir. davasını halletmek için Maarif Vekâleti bir dil kongresi toplamağa karar verdi Lâzaro Franko müessesesinde bir zabıt tutuldu Lâzaro Franko mefruşat muessesesinin Beyoğlu şubesinde dün fiat murakaba memurları tarafından anî bir kontrol yapılmış ve bu müessesenin V. T. T. şıfresi altında 180 kuruşa satılması lâzımgelen krokodil taklidi ayni malın 250 kuruşa kadar bir gün içinde muhtelif fiaüarla satıldığı tesbit edilerek zabıt tutulmustur. Yapılan bu hareket bugün fiat murakabe komisyonunda tetkik olunacaktır. Hastabakıcılık kursları açılıyor J Eminönü Halkevinde gönüllü hastabakıcılık knrsuna yazılanlar Yardımsevenler cemiyetinin açtığı hastabakıcılık kursları pazartesi günunden itibaren faalıyete geçecektir. Cerrahpaşa, Haseki, Etfal, Haydarpaşa Nümune ve Askeri hastanelerinde açılacak bu kurslardan maada Amerikan hastanesi gibi bazı ecnebi hastaneler de hastabakıcılık kursu açmak üzere cemıyete müracaat etmişlerdir. Yardımsevenler cemiyeti İstanbul faal komitesi, dün Eminönü Halkevinde toplanarak hastabakıcı yazılmak üzere müracaat edenleri tespit etmiştir. Dün 150 yi mütecaviz genc kız ve kadın hastabakıcılık kurslanna kajndlannı yaptırmışlardır. Bunlar muhtelif hastanelerde açılan kurslarda ders göreceklerdir. Açık hava müzesi Ayasofya müzesirün avlusunda ayrıca bir açık hava müzesi meydana getirilmesine karar verilmiş, bunun İçin hazırlıklara başlanmıştır. Avludaki taş döşemeler de tamir edilecek, eserler tanzim edilecektir. Fatih devrinden kalan Sıbyan mekt«binin tamir edilerek arkeolojik mahlyette bir müze haline konmasına karar verilmiştir. neb çadırlara doğru koştu. İlk rastladığı askere sordu: AJi onbaşı nerede?. Bundan başka Alman pike ve lahrib uçak fîlolan Girid sularında İnşiliz Akdeniz donanmasile de gün'erle doğüştnüş ve neticede, Alman iddiasma göre, Ingiliz denizüstü harb gemilerini 24 mayıstan itibaren Giridin şimalindeki sulardan uzaklaştırmağa muvaffak olmuştur. Alman uçaklarile İngiliz harb gemüeri arasmda günlerle süren bu emsalsiz muharebelerin sebebi Almanların daha ilk günden itibaren Giridin şimal sahillerine ve bilhassa Suda ünıanına denizden asker çıkarmak İstemeleri, Irgilizlerin ise bunu men'e calısmalarıdır. Filvaki Almanlar. daha 2021 mayıs gecesinden itibaren Girid sahil'erine kiiçük gemilerle asker çıkarmağa tesebbüs etmirler, fakat muvaffak olampmıslardır Çörçil'in ifadesine nazaran Giride bir ordu getirip çıkarmak istiyen 30 kadar gemiden mürekkeb bir nakliye kafilesi 22 mayıs sabahı İngiliz donanması tarafından görülerek taarruza uğramıştır. Fakat kafile Ege adalarına doğru dağılaıış ve bu anda Alman pike ve tahrib uçak filoları İngiliz harb genıılerine salH. F. ERKÎT.F.T dırnuşlardu. İngilizlerin bu muharebelerde ya hiç uçaklan yoktu ve yahud pek az mevcuddu. Bu sebeble Mataban Tiftik mübayaası burnu muharebesi adı verilen bu uçakYeni mahsul tiftlğin mübayaası için gemi savaşmda İngiliz donanmnsı ağır dün Z raat Bank=ı=ına emir verilmfştir ziyiata uğradıysa da Almanlar da Giri Eanka mübayaa fıatlaruu ilân ede de baa ufak gemilerle getirebildikleri cektir. Ali onbaşı talim biter bitmez seyirttl. Soluğu derenin üstbaşuıdaki çiün yanında aldı. Gövdesi oyulmuş, beli bükülmüş uğurlu çmarm dibine oturdu. Çit dibinden geçerek köyün çeşmesine uzayan bir yol vardı. Gözlerini bu pa tikaya daldırdı. Başını da biraz geriye yatırarak çınara dayadı. Kaytan bıyıklı dudaklan kımıldadı. Sabırsızlanan gön. lünü köy şarkılarile oyalıyordu. Bir ara ayak sesleri duydu. Yüreciği avru kuş gibi çırpındı. Çitdibİ yolundan Zeyneb geliyordu. Nar çiçeği almdakl güllü pazen şalvarı ayağında idi Başma da açık mor çevresini bağla mıştı. İnce uzun, Ud kulplu destisini muzuna vurmuştu. Bu halile Zeyneb biraz daha güzel olrauştu. Çmarm di . linden geçerken kudretten sürmeü gözerini kapadı. Kırmm yanaklan bir par. ça daha koyukştı. Bir fersat buluverse. Aliye yan gözle bakabilmek için de içı içine sığmıyordu. Adımlarını sıklaştırdı. Utangaç yürüyüşle çeşmeye vardı Taş oyması yuvadan akan buz gibi soğuk suyun altına destisini yerleştirdi. Sonra da ayağınm ucile su birikinlilerine dokunmağa, oyalanmağa başladı.. Ali onbaşı daha fazla oturamadı. Çitdibi yoluna atiadı. Çeşmeye doğru yaklaşan ayak sesleri Zeynebi hırçmlaşlınyordu. Ali onbaşı tam çeşmenin yanında durdu. Bu sırada desti dolmuş, taşı yordu. Uzandı. Zeyneb de uzanmıştı. Her ikisi destinin birer kulpundan tutoak kaldırdılar. Kenara koydular Bu sırada onbaşının erkek yüzü, Zeynebin kırmızı şalvarından daha çok kızarmış KUçUk hlkSye Çit dibi olurlar. gurbet şerkılan dinlerlerdi.. Bu akşam da Ali onbaşının Zeynebi için hazırladığı şarkıyı ilk defa okuyacaktı Haydi Dumbay!.. Fadimenin başı için, üzme de oku.. . Diyorlardı.. Dumbay Mehmed bu anda dayanamadı. Sazını uydurma torbasından çekti, çıkardı. Telleri bir iki tıngırdattı, yokladı.. Sonra da teller üzerinde bir çevik dolaşma yapü.. Şimdiye kadar böyle içten çalmamıştı. Gözleri kapalı, başı göğsü üzerine devrik, sadece parmakları oynuyordu. Teller de hani feryad ediyorlardı. Dumbay yavaş yavaş coştu.. Bsşını kaldırdı.. Davudî seslle okumağa başladı: Şu dağlar âşıka yatak olsaydı, Alnımda. perçem ak pak olsaydı, Sevgili yoluna kan hak olsaydı, Adardım uğruna bin can Zeynebmı... **• Leman Ahıskal bekliyorlardı. Tezkereleri hazırdı bile.. Şimdi emir gelse, yanm saat sonra gideceklerdi. Buna Ali onbaşıdan gayrisi seviniyordu. O daha yeniden askerliğe razıydı. Memleketini de özlememiş de. ğildi. Yiğitler köyünün adını andıkça akciğeri görünüyordu.. O akşam karavanada iştihasızlığl vardı. Alt yandaki dere kenarma Inmlşti. Uzaktan Dumbayın sazmı dinliyordu. Şarkı birdenbire kesildl.. Beş nn kişi bağırıştılar. Ali onbaşı kulak kabartü: Ulen Tosun ne duruyon?. Ne var ki? Daha ne ola diyon... Koş.. Ali bir şey anlamamıştı. Koştu. Habe. ri öğrenince gözleri karardı, başı döndü.. Yüreği sıkıldı. Gümüş savatlı tabakasını çıkardı. Kınnızı üzerine beyaz benekli, kenarlan pullu yazması yere düştü. Yerden alırken aklına bir şeyler gelmiş olmalı ki yerinden fıradı. Çit dibindeki ulu çmara doğru koşuyordu. N^fes nefese çmara ulaştı. Alçak dallardan birini çekti. Yazmasmı bağladı. Geri döndü. Dört, beş arkadasma ban emirler verdi Onları Zeynebgilin tarafına gönderdi... **• Terhis oldu kadmım.. Kasabaya fittiler. Oradan kamyonlarla sevkedtlecekler.. Kasabaya seyirtsem vaktinde varabiür miyim dersin?. Ayağım tez tutarsan kavuşursun.. Zeyneb hıçkırıklannı güç tutuyordu. Pençe pençe al olan yanaklan şimdi saranvermişti. Dudaklan titriyordu. Ulu çmann dalmdan çözdüğü yazmayı ba. şma sararak kasabanm yolunu tuttu. Bir genc zabit efradı kamyonlara yerleştirmisti. Zeyneb meydanlığa vardl ğında. İlk kamyon hareket etmlşti. Son kamyon Zeynebin önünden geçiyoıdu. Arfık ümidi kalmamışü. Birdenbue gözüne inanamadı. Elinin tersile gözünü, yazmanm ucile burnunu sildi, bir daha baktı. Ali onbaşı kamyonun demir çaprazma başını dahamış, düşünüyordu. Bir ufak kımıldama oldu. Ali yerinden fırladı. Kendini kamyondan aşağı attı... Zeyneb ona, o Zeynebe koştu. Ali bir elile Zeynebe sarılmış, öteki elile ÜTHİnü temizliyordu. Hayretle bakan köy lüsü Dumbay Mehmede seslendi: Emimgile haber sal... Bir haftava varmaz köye varınz. Zeynebin değerinde düğün. dernek kursun, şehirden çengi tedariklemeği unutmasm. Kamyonlar tozu dumana katarak gözden silindiler. Zeyneble Ali onbaşı «Iu çmann dibine kavuşan yola vuruımuşiardı. bir kız yüzüne benzedi Ne yapacağ'iu çaşırmış gibi etrafına bakmdı Aklma su içmek geldi. Uzandı, kana kana su içmeğe koyuldu. Zeyneb destisini omzuna vurmuş uzaklaşmıştı Ali onbaşı başını çesmeden kaldıramadı. Biraz sonra kendini toparlayabildi. Zeynebin can alan kaçışma baktı Uzun bir zaman yolunu beklediği bu köy kızile kısa süren yakınlığı ona sevinc vermişti Ellerini cebine soktu. Yavaş sesle bir şarkı tut turdu. Çadırlara doğru yürüdü. Önüne çıkan ufak taşlan nalçalı kundurasmm sert burnu ile çelerek yürüyordu. Akşam karanavasından sonra başbaşa veren Ali onbaşının köylüleri san kızm bozağılamasından, derenin kabarmasın. dan, tekdiş Halilin tarladaki marazasmdan lâf açmışlardı. Asker ocağında akşam garibliği çökünce sıla hasretini avu. tacak kümeler toplanırlar, köylüler bir araya, köylüsü olmıyan da şuraya buraya sokulur, arasıra lâfa karışarak kendi köylerinden ötürü lâf ederler.. . Ali onbaşının grupu dört kişilikti ama, Dumbay Mehmedin sazı yüzünden bu küme yirmi, yirmi beşten aşağı düşmezdi. Dumbay halk türkülerini çok güzel okurdu. Ağaçtan oyma üç telli sazmı da kendi çatmıştı. Yanık bir sesl vardı. Bütün bölükte yavuklusu olanlar za . man zaman Dumbayın etrahnda çsvre Gözlerim gb'rmüyor bak ağlamaktan, Hiç duvıan tüter tni j/arstz ocaktan?. Talihin karaysa mahşeredek yan, Bir kızıl şalvarın ardtndan Ali... Bölüğün öteki neferleri de bir anda öğrenmişti bu şarkıyı.. Hep birden ba. ğırıyorlardı.. «Talihin karayasa mahsere dek yan, bir kızıl şalvarm ardmdan Ali. » Gün doğarken çmar dibine gelen Zevneb Ali onbaşının vazmasını gördü. Ta. Arük tezkere alma zamanı gelmişti nıdı. Bu köyün adetince vazmanın ulu Fırkadan bugün, yarm diye de emir çınara bağlanışı ayrılık haberi idi. Zey