CUMHURİYET 24 Mayis 1941 Monaldeski faciası lsveç Kraliçesi Kristin, âşıkınm ihanetini nasıl cezalandırdı ? bir Kraliçe olsun, Bu facianın sahne hiç kimse hakkında Çe viren: vazıı olan lsveç idam karan vermeKraliçesi Kristin'i, ğe, hele o karan bu kaç satırla taşahsan infaza hakkt tıtayım. İsveç Kralı " yoktu, Bunu, saGustave Adolphcun kızıru, • tarihçiler, şöyle tasvir edi bık Kraliçeye anlatmak istedi, dinlemeyorlar: dı. Marki Monaldeski, Kraliçenin, hakGuzelle çirkin arası, daİK> liyade çirkine yakın, çok beyaz bır yüz; mavi kındaki ölüm kararıru bildirip salongözler, kalın dudaklı in bir ağız; gaga dan çıkması üzerine büyük bir ye'se bir burun, kısa bir boy. Teşrıfata kat düşmü§, ıztırab içinde kıvranmağa ba?iyyen kuiak asmıyan bir krahçe; va lamıştu Rahib, Kristin'in yanından avrifeye zerre kaoV değer veımiyen bir det edip de, Kraliçenin, kararından devlet reisi; kendinden başkasının hür dönmediğini haber verince, Marki üstiyet ve hayatını hiçe sayan bir insan. tüste bir iki feryad kopardı, dizçöktü, Portresi su bir kaç satıı içinde hu papasa günah itirafına başladı. O kadar jaşkm bir vaziyetteydi ki, ne söyledilisa edılebilen Kristin'in annesi Prenğini bilmiyor, fransızca, italyanca, lâses Marie Eleanore, kocası öldüğü tince kelimeleri biribirine karıştırıyor•aman öyle müthiş bir yeis ve mateme du. Sonra, birdenbire, tekrar yerinden bürünmüştü ki, bizzat kızı, anasının iffırladı, tekrar avaz avaz haykırmağa, rat teessürünü, haüratında «haklı göyalvarmağa başladı. rülmekten ziyade, affedilmeğe layık» Rahib Le Bel'in içeri girdiği andandıye tavsif eder beri, salonu tâ öbür ucunda, üç kişi, Marie Eleanore kocasımn kalbini yalın kılıc, heykel gibi dımdik durubir altın kutuya koyup karyolasınm yordu Bunlardan biri olan Sentinelli b&şucuna asmış, iklde bir feryad ede ilerledi. Sabırsızlıkla: tek ona yüzünü gözünü sürmeğe baş Marki, dedi, ölecekslr.. Günahlanlamıştı. Kutuyu elinden ahncaya kadar nı itiraf ettin, bitti mi? eekilmedik müşkülât kalmadı. Bir turlu Bunu söylemekle beraber, Monalteselli bulamıyan dul Prenses, o zarnan deski'yi duvara doğru itmis, kılıcının ufacık bir çocuk olan kızı Kristin'i ya sivri ucunu, midesine batırmıştı. Marki, nına alıp, her tarafı siyahlarla örtülü, kılıcı sağ elile yakaladı, üç parmağı Oclfiri karanlık bir odaya kapanıyor, kesildi. Ayakta bekleyen üç adamdan gözyaşları, feryadlar, eninler içinde çır ıkincisi, bu sefer, Monaldeski'yi, yüpınıyordu. Kristin, tam üç sene, bu zünden yaraladı. Marki, kanlı ellerini yan mecntm ananın yanında, kâbus rahibe doğru uzatmış, can acısile hayhayatı yaaşdı. Sonunda, Prensesi, uzak kırarak ondan istimdad ediyordu. bir çatoya götürdüler, bir daha da Rahib Le Bel, can çekiçen biçareye ismini isiten olmadı. Fakat Kristin, ta ypklaştı, onu teselliye çahştı, kolları rihte pek çirkin izler bırakan şuursuz arasına aldı. Yaralı, bir dizi yerde, Shareketlerfle meşhur bu Kraliçe, ruhu lüm duasını dinliyordu, Sonra, mütena tnusallat bastalığm ük mîkrobunu, vekkil, bütün vücudü titriyerek, yuçocukluğunun, o ölüm kokulu muhitin rükoyun yere uzandı, boynunu kesmede geçen yıllan zarhnda kapmışb. leri için ellle işaret etti Kılıclı adamAnlatacağım vak'a, bu muvazenesiz lann üçü de bu işi birer birer tecrübc kadının sayısız garib hareketleri arasuı ettiler. Fakat, Markinin arkasındaki 6rda en tuyler ürpertici olanıdır. me zırh, bütün bu debelenme esnasmHer çocuğun alfabe okuduğu yaşta. da yukarı doğru çıkmış, boynunu örtüedebiyata, dil öğrenmeğe, felsefeve. yor, kılıcın kesmesin* mâni oluyordu. Bir mezbaha faalivetinden farkı olresme, musikiye, hulâsa yüksek bilgi ve güzel san'at namma ne varsa hep mıyan bu sahne, bütün fecaatile ceresine karşı büyük bir istidad gösteren yan ederken, rahib Le Bel de, Markiyi, Rri^tin. komı<=tu§u on yedi lisanı, ede dindarane ölmeğe teşvik ediyor, ona biyat ve felsefe sahasında edindiği ma din gayreti telkinine uğraşıyordu. lumatı, Kraüçelik vazifelerinin meraO esnada, kap^ birdenbire açıldı; ieimle dclu icabatı ve devlet işleri ara ceriye, Kristin'in hususî papası girdi smda feda etmek zarurçti karşısmda Monaldeski, papasın, af emri getirdiği fcaldı*ını (förünce. eünün bHnde, tah ümidine kapılaıak, kanlar içinde tekrar tını bırakıp memleket hududlan dışına verinden doğrulmuş, ellerini brtiştirmeçıkıvrrdi. fe çalışarak, ona doğru ilerlemişti. FaGülünc, eğlenceli. hayret verici te kat papas, af emri getirmediğini, sagörmeğe ferruatla dolu seyahati esnasmda, bu dece, isin bitip bibnediğini yan deli Kraliçeyi, maalesef takib e geldiğini söyleyince, Sentinelli, bu asıldemiyecegiz. M<mleketi dışmdaki ha zade kıi'klı cellâd Markiyi tekrar yayatının, Pariste geçen günleri. mevzuu kaladı, kılıcını boynuna daldırdı, sonmuzu doğrudan doŞruya Fİ^kadar et ra, bir hayvan boğazlar gibi, hem de l'or bıçakla boğazlar gibi, kıtır kıtır ti.6i için, derhal oraya gelelim. kesti. Kristin'in kendisini görmeden evvel Monaldeski, bu vahşi elin altın da on Farisliler. şöhretini işitmişlerdi. Parise beş dakika daha yaşadı; sonra, son nedoğru yola çıktığını haber ahnca, büfesini verdi. Bu korkunc sahne, öğyük bir sabırsızlıkla onu beklemeğe leden sonra saat birde başlamı?, dörde fcasladılar. Nihayet, tehalükle beklenen çeyrek kalaya kacUr sürmüştü. o gün, geldi. Şehrin kapısından Louvre *** «arayına kadar iki keçelı dizilen kalaKraliçe Kristin'in, bu aÇır vicdan yübalık ortasından, sabık Kraliçe. at üstünde, sırmalı ve dantelâh erkek kı künü taşımağı göze almasını, âşığı oyafetile geçti Maiyetinde. Romadan lan Monaldeski'nin bir ihanetini cezapetirdiSi bir iki İtalyan silâhtar vardı. landırmak arzusuna hamledenler varBalkonlara, pencerelere dolan, caddeleri dı r. Bazı rivayetlere göre de, Marki ile kaplayan halk, bu maskarahğı uzun u Santinelli, birıbirlerini çekemedikleri için, Santinelli, rakibi tarafından yazızun alkışladı. lan ve içinde Kraliçe hakkında yakıFakat, saray halkı, daha o akşam, bü şıksız bazı tabirler bulunsn bir mektuyük bir inkisan hayale uğramıştı. Kra bu Kristin'e vermiş, o da, şahsına karliçenin şerefine bir balo verilecek, bir şı gösterilen bu hürraetsizliği, mektub de komedi oynanacaktı. Kristin, baloya sahibini öldürtmekl' cezalandırmıştır. çizmelerile geldi, yontulmsmış bir dağlı Üçüncü bir rivayete göre, bu mektub gibi dansetti, kendisinden Ctifat bek sahtedir, Santinelli. Markinin el yazıleyen nedimlerle kavga etti ve bir ktil sını ve imzasını taklid etmiştir. hanbeyi gibi kaba küfurler savurdu. Her ne olursa olsun, iki yüz seksen Tîyatro seyrederken de, iskemlenin arsene evvel, Fontenblo şatosunun geyikli kahğmı iki bacatı arasma alıp ters salonunda. son perdesi emsaJsiz bir faoturduğunu. aktörlere avaz avaz haycia sahnesi üzerine kapanan o aşk makırdığmı gören sara/ kadınlan, haycerasmdan, yegâne hatıra olarak bir rctten donakaldılar. O gece misafir emezar; Monaldeski'nin öldiirüldüğü sadıldiği odaya ertesi sabah eirenler, bu lonun duvanna asılı bir örgü zırh ve sözümona Kraliçenin dcrbeder kılıtnnı. bir kılıc kalmıştır. Bir de, Kraîiçe Krishele murdarlığınT, anlata anîata bitiretin adı geçtikçe, okunan lânet memişlerdL Meraklı sahifeler » Garb tarihinden Fatihteki feci cina f yetin ikinci kurbanı Kalçasından yaralanan Şükran da hastanede öldii Sürgün cezasma mahkum olan ihtikâr sucluları Asliye ikinci Ceza mahkemesinîn verdi^i iki sürgün cezası Temyiz mahkemesmce tasdik edildi Şehir ve Memleket Haberleri ] HEM NALINA MIHINA Akdenizin garbmda eçen mayısta harb Avrupanın garbuıda idi; bu mayısta ise mücadelenin ağırlık merkezi sarka ve Akdenize gehniştir. Almanyanın İngiltereyi işgal etmek için hanrlamış olduğu muazTam hava ordusu, simdi Giridi almağa çalısıyor. Giridde muvaffak olursa Kıbrıs, Kıbnsta mu vsffak olunca da, Suriye ve Filistjn, daha sonra Süveyş, modern harbin en modern sekline sahne olacak. Bir taraftan Akdenizin şarkında İngiliz İmparator'uğunun deniz ve kara yollanna karşı büyük bir Alman taarruza inkişaf ederken diğer taraftan Akdenizin garbmda da bir şeyler hanrlanıyor. Almanlar Fransız Fasında idareyi ele aunıslar. Bu haber tahakkuk ederse Vişi'nin AJmanyaya büsbü'.ün teskm olnuğunu kabul e'.mek lâzundır. Filvaki bir gün, Alman tayyareleri Suriye hava meydan'arına iniyor; Vişi, mütareke hükürnlerine göre Abnanyanın buna hakkı vardır, diyor. Ertesi gün, Almanlar Fasm idaresini ele ahyorlar. Bu Almanlar, oraya nereden git. mişlerdir? Her halde G'.ride gittikleri gibi havadan değil; Fransanm müsaade ve muzaharetile Belki bu da mütareke şartlarına uygundur. Fransa, şimdilik, İngiltereye karşı Almanja ile beraber aktif bir tarzla harekete geçmese dahi, her istediklerine razı olmak suretile Almanyaya pasif bir şekilde yardım etmektedir Fastaki son vaziyetin doğru olduğu tahakkuk ederse, artık, Fransanm Almanyaya mutavaat ve muzahareti, red ve inkâr edilemez bir şekilde sabit olacaktır. Fakat mcsele orada değil, Almanyanın Fasa hakim olduğu ve harbi kazandığı takdirde, bir daha oradan çıkmıyacağında da değil; busün için böyle bir hareketin doguracafı hâdiselerdedir. A'manyanm niyeti, İngillereyi Akdeni zin açık denizlere yol veren iki kapı sından birden, Süveyş kanalmdan ve Cebelüttank Boğazınrlan mahrum etmek olduğu anlaşı'ıyor. İspanya da, Fransa gibi Almanya ile beraber hareket ettiği takdirde, Septe Boğazı. Cebelüttank Kalcsi snkut etmeden de kapatılabilir. Çünkü Boğazın Avnıpa ve Afrika sa hillerine İspanya hâkimdir. Fransız Fasının Almanyanın eline geçmesi. Fransanm şimalî ve garb! Afrikadaki tnpraklannm Alman hâkimiyeti alima gîrmesi denıektir. Bu vaziyet karşısında General Weygand'm da bütün tahnvnler hilâfuıa seyirci kalacağı anlaşıhyor. Fransanm bu uysallığı, tngiltereyi olduğu kadar Amerikayı da endişeye ve tehükeye düşürecektir. Almanlar, Amerikanm karşısında bulunan garbî Afrika kıyüarına yerleşirlerse Ruzvelt buna seyirci mi kalacakur?. İngilterenin mağlubiyetini kendi mağlubiyeti telâkkJ eden Amerikanın bövle bir vaziyette mantıkan harbe müdahale etmesi icab edecektir. Hattâ, kendi müdahalesinin müessir olabilmcsi için Amerikanın, cdüşmandan evvel davranmak» prensipini göz önünde bulundurması lâzundır. Çünkü ban hareketler vardır ki mfidafaada kalmakla önlenemez; t a a m ı t a geçmek, ilk darbeyi vurmak icab eder. Fakat 515 milyonluk İngiliz İmparatorluğu gibi 130 milyonluk Amerika Cumhuriyeti de, büyük menfaatleri. büyük davalan sağîam bir surette müdafaa edebilecek bfiyük kuvvetler vücude getirmeği •rn'h zamanmda ihmal ettikleri için, bir rürlü taarruza geçmeğe hazır bulunmuyorlar. Şimdilik daha ziyade yediği yumruklara mukabeleden fazla, mukavemet gösteren dayanıkh ve inada birer boksör variyetindedirler. AUah $enelerine kuvvet versh». c Hamdi Varoğlı Dün hastanede ölen Şükran Çarşamba gecesi, Fatihte vukua gelen cinayette kalçasından yaralanan 14 yaşlarındaki Şükran da dün sabah hastanede ölmüştür. Şükranın cesedi de adliye doktoru Enver Karan tarafından muayene edilerek defnine ruhsat verilmiştir. Diger taraftan katil Ali Özdemir, hâlâ şiddetle aranmaktadır. Bu feci cinayet etrafında aldığunız mütemmim malumata göre, Ali Özdemir 13 ay evvel Hayrünnisa ile tanışmif ve TPgflnlap"";*1 Evlı bulunan Ali, karısı ile arası açık olduğu sıralarda Hayrünnisa ile tanışmış ve karısmdan boşanıncaya kadar bu işi Hayninnisadan saklamak istemiştL Hayrünnisa 16 yaşlannda güzel bir kızdı. Kızın babası Hayri, seyyar dondurmacüık ve aşurecilık yamak suretile evini geçindirmekte, ev işleri ile de kızı meşgul olmakta idi. Başka kimseleri olmıyan baba kız, dar kazanclan olmakla beraber mes'ud bir hayat yaşıyorlardı. Bir sene evvel bir vesile ile tanışan ve nişanlanan iki genc, son zamanlara kadar birbirlerine şiddetle bağlı bulunuyorlardı. Fakat Hayrünnisa, Alinin boşanma işinin uzamasına sinirlenmeğe başlayınca arada bir kırgınhk başgöstermiçtir. Bu vaziyeti farkeden dondurmacı Hayri, bir taraftan kızına sabır tavsiye ederken diğer taraftan da müstakbel damadına Hayrünnisamn gönlünü alması hususunda ikazlardan geri kalmamıştır. Ali Özdemir, çarşamba akşamı nîşanlısının bu lâkayıd hareketlerine bir nihayet vermek ve eski mes'ud günleri iade edebilmek emelile Hayrünnisamn evine gelmişti. Fakat kızda, Alinin kendisini oyaladığı hakkında bir fikri sabit vardı. Bu vaziyet karşısında Ali artık nişanlısı ile aralarının tamamen açılmış bulunduguna kani oimuş ve kaympederi ile samhnî bir vedalaşma yaparak evden çıkıp eitmişti. Hayrünnisayı çok fazla seven Ali, evden çıkmakla beraber muhitten ayrılamamış ve tesadüf ettiği nişanlısının komşusu terlikçi Şevketle birlikte tekrar dönmüştür. Çevketin evi önünde Ali ayrılmış ve Şevket evine girmistir. Biraz sonra hep beraber yemeğe oturulmustur. Bir aralık ekmek almak için Şüiran dışarı çıkmıştır. Bu sırada evin önünde dolaşan Ali, karanhkta evden çıkanm Hayrünnisa olduğunu zannederek tabancasına sanlmış ve bir kurşunla zavallı Şükranı kalçasından yaralamıştır. Silâh sesine koşan Hayrünnisa, elinde tabanca kendisini kaybetmiş bir vaziyette Ali ile karsılaşmıştır. Ali, tabancasuu bu sefer, Hayrünnisaya çevirmiş ve ilk kurşun kızcağızm gırtlağına isabet etmiştir. Bir kenara yıkılan Hayrünnisamn yanına yaklaşan Ali, kızçağıza beş el daha ateş etmiştir. Nişanlısının öldüğüne kanaat getirince de derhal vak'a mahallinden firar etmiştir. Hayrünnisanm babası kendinden geçmiş bir vazivettedir. Bir tanecik evlâdının bu feci akıbeti adamcağızı çılgına çevirmiştir. Nişadır ihtikârından tacir Marko Pardo, pil ihtikârından Yakob Gabay ve Baruh Gabay haklarmda İstanbul ikinci asliye ceza mahkemesince verilen ikişer sene Eskişehire sürgün ve beşer yüz lira ağır para cezası kararları, temyiz mahkemesince isabetli görülerek, tasdik edilmiştir. Milli korunma davalanna münhasıran ikinci cezada bakılmasındanberi, son bir kaç ay içerisinde üç davada sürgün karan verilip, şimdiki halde bunlardan ıkisi temyizin tasdikile kafileşmiştir. Üçüncü dava, kimyevî maddeler taciri Raşid Sevilin jelâtin öıtikârı davasıdır. Bunda verilen üç sene sürgün ve yedi yüz elli lira para cezası karan, henüz temyiz mahkemesince tetkik olunmaktadır. Boncuk üıtjkân Boncuk pıtikârı mevzulu bir muhakemeye, istanbul ikinci asliye ceza mahkemesinde dün başlanmıstır. Marpuççularda boncukçu Henna isminde genc bir kadınla çırağı Koço aleyhlerindeki bu davada. gramı 3 0 4 0 paraya satılması lâzımgelen boncukların gramı 7 kuruştan satıldığı iddia olunmaktadır. Mahkeme, her ikisi hakkında da tevkif müzekkeresi keserek, muhakemenin devamını tahkikatın tekmillenmesi için bırakmıştır. iiraya satılması lâzımgelen 100 kiloluk bir çuval İngiliz tuzunu 16 liradan sattığını sabit görmüştür. Avramın 25 lira ağır para cezası, 200 kuruş harc ödemesine, dükkânmın 7 gün müddetle kapatılmasına ve bu karar temyizce tasdik edilip kat'ileştiği takdirde, ilân bedeli 25 lirayı geçmemek şartile karar suretinin bir gezeteyle neşrettirilmesine ve bu masrafın da Avrama ödetilmesine karar vermiştir. **• Fiat Murakabe Bürosu, Galatada Fermenecilerde Prodromidisi azami dört 11ralık domalakı 8 İiraya satarken vakalamıs ve Müddeiumumiliğe vermiştir. • Koordinasyon heyeti Muhtelif ticaret ve nin karan bu günden devlet müesseseleitibaren tatbik rinde derhal vazife ediliyor aldılar Koordinasyon heyetlnin karan mucibince bu sabahtan itibaren İstanbul, Ankara ve Izmirde ekmek 950 gram olarak satılacakür. Belediye reisliği bu hususta fınnlara lâzım gelen tebliğatı yapmıştır. Dün Beledıyede nark komisyonu toplanarak ekmeğin 950 grama inmesı üzerine ekmek narkı da 20 para ucuzlanmjştı. Bınaenaleyh bu sabahtan itibaren 950 gramlık ekmekler 12 kuruş 10 paradan satılacakor. Francala fiatlan da aynca tetkik e dilmektedir. Toprak Mahsulleri Ofisi francala imali için her gün fırınlara 20 çuval un vermektedir. Belediye, şehirdeki 26 francala fırınmı tahdıde karar vermiştia. Kaç francala fiTinının çalıstınlacağı Vali tarafuıdan tespit edilecektir. Belediye ekmek narkı bir çuval undan 96 ekmek imal edildiğine göre tayin etmektedlr. Fınncılar buna itiraz ederek bir çuval undan 94 ekmekten fazla imal edîlemiyeceğini ileri sürmüşlerdir. Fı rmcılarla arası açık olan ekmek İmal eden amele İse, bir hususî fjrında bir cuval undan 103 ekmeğe kadar imal etmişlerse de Belediye 96 ekmek imal edıleceğmde ısrar etmektedir. Yüksek İktısad ve Ticaret mektebinde imtihanlar sona ermiş, profesorıer meclisi toplanarak kat'î neüceyi tespit etmiştir. İmühanlaıda muvaffak olan talebelerin İsimleri dün mektebde ilân edilmiştir. Bu imtihan devresinde mektebin muhtelif ihtısas şubelerinden kıx ve erkek olmak uzere 44 kişi mezun olmuştur. Bu talebenin 22 si iç ticaret mallye, 19 u banka muhasebe, 3 u de dış ticaret konsolosluk şubelerinden mezun olmuştur. Bu genclerden askerliklerini yapırus olanlarla kız mezunkr Basvekalet umurri murakabe heyeti, Ticaret Vekâleü murakabe teşkilâtı, İstanbul Ticaret Ofisi, Defterdarlık hesab mütehassıslan bürosu, Sümer Bank fabrlka ve müesseselerile Orman umum müdürlüğü işleımeleri tarafından angaje edilmişlerdir. Bunlardan maada Ticaret mektebınuı devamTı talebelerinden 120 kişi de tatil aylarında, koza mıntakalannda mubayaat işlerinde çalıçraak üzere, Bursa Tarım kooperatifleri tarafından vazlfeye ahnmışlardır. 950 gr. ekmek 12.25 Iktısad ve Ticaret kuruşa satılacak mektebi mezunları Ingiliı tuzn istanbul ikinci asliye ceza mahkemesi, fabrikatör ve tacir Avramın 10 Devrilen kezzab damacanaları Bir hamal ağır surette yandı, hastaneye kaldırıldı Yahya kaptan idaresindeki motör, Sirkeci rıhtımma yanaşmış, hamallar motqrde bulunan kezzab dolu damacanaları «Antalya» ambarına götürmek üzere, çıBuz 100 paraya satılacak karmağa başlamışlardır. Bu aralık, daİstanbulda buzun satış ve tevzi işi macanalardan ikısini bağlı bulunduğu dün bir müteahhide İhale edilmiştir. iplerin kancası, motörün kapağına ta Belediye, buzun kilosunu müteahhide kılarak, damacanalar yerlerinden oyna 63 santime verecek, müteahhid de şehmıştır. Ve bir anda devrilmiş, kırılmıs, rln her yerinde buzu halka 100 parsya kezzablar da yer ve hamallann üstüne satacaktır. Müteahhid, Belediyenin tespit edeceği her yerde buz bulundurdökülmüstür. Rıhtıma damacana çıkaran hamallar mayı taahhüd etmektedir. Tevziat lndan Yusuf, ağır surette yanmış, Cer tizam dahilinde yapılmadığı takdirde rahpasa hastanesine kaldrnlmıştır. Bu ihale bedelinden tenzilât yapılacaktır. hamalın elbisesi, bir yığm paçavra haline gelmiştir. Hamallardan Mehmedle Nuri de, haflf yaralanmıslardır. Adliye hekimi Enver Karan, yarahları muayene etm'ştir. Müddeiumumillkçe de tahkikata el konulmuştur. Taksim Yenimahalle otobüsleri Otobüslerin dış maskelerinin kaldu";lması üzerine dün akşamdan itibaren Taksimle Yenimahalle arasında işleyea otobüsler saat 24 e kadar sefer yapmağa başlamışlardır. Ankara Müddeiumumifi şehrimizde Ankara Müddeiumumisi Cemil Altay, mezun olarak Istanbula gelmiştir. Pa» zartesi günü Ankaraya dönecektir. f Mes'ud bir nikâh merasimi J MAARÎFTE İlk mekteb muallimleri tstanbuldan ayrılabilecek Evvelce Maarif VekâleÜ, ancak ilk mekteb kadın muallımlerinin, tatil aylarında mekteblerinden aynlabihnelerine müsaade etmlşti. Vekâlet dün Maarif müdürlüklerine yenl bir emir göndermiş, bu husustakl müsaadenin bütün orta tedrisat muallimlerine samil olduğunu bildirmiştir. Bu emre göre, orta tedrisat muallimleri temmuzun 15ine kadar istedikleri yerlere gldebilecekler ve bu müddet hitamında bulunduklan yerlere avdet edeceklerdir. Buna mukabil, mekteblerde idarl işlerle meşgul olan muallimler, vazifelerinden aynlmıyacaklardır. CUMHURİYET Nüshası 5 kuruştur, Abone şeraili™f Senelik Alü avhk Üc avhk Bir avuk 1400 750 400 150 ™ Dünkü ihracat Dün şehrimizden 257,000 liralık İhracat yapılmıstır. Bu meyanda İnkiltereye kendir elyafı, İtalyaya deri, Almanyaya yumurta, Filistine tütün ihrac olunmuştur. Bu sarışın, uzun boylu, cıns bir tazı kadar mevzun vücudlü Warfını bir başka erkeğin elinden almıştı. Onunla evvelâ bir dost gibi aylarca görüşmüs, sonra sevişmiş ve en nihayet kaçırmıştı. Öteki adamın ne yaptığını, hiç merak etmemişti bile, Çünkü zavallı koca, hakik! mağlublara yaraşan sessizlikle ortadan silinmiş, fırarilerin peşinden gelerek mücadele etmek cesaretıni kendisinde bulamamıştı. Adille Feride, görünüşte iztivaçtan zayıf, fakat aslında nikâhtan çok daha kuvvetli «beraber yaşama» ismini taşıyan karşılıkh çifte boyunduruğa başlarını sonsuz bir teslimiyetle tevdi etmişlerdi. O kadar mütekabil sevgilerile, o derece birbirlerini benliklerile dolu idi ler ki dünyada kendilerınden başka mahluklann ve İnsan 1 ann mevcud oldugunun farkında değilerdi. Boğazda, Adada bir kaç haftalık otel hayaundan sonra Anadolu sahilinde kuçük bir köşke yerleştikleri zarnan saadet ve bahtiyarlığın yedinci katına e riştikleri vehmine kapıldılar. Feride, güzelleşmek için aynanın karşısında, avunmak için elinde bir kitab sedirin üstünde geçirdiği gündüzîeri çok uzun buluyor, uykuya ve sevgiye hasredilen gecelerin nihayetsiz olmadığma teessüf ediyordu. Uzak kaldıklan İstanbulun değişik ve kalabalık muhitine, neş'eli dost meclislerine henüz hasret çekmiyorlardı. Sahfiyenin muhtelif safhalan, türlü türlü eğlenceleri şimdilik onlann haya f ını baştan basa işgal ediyordu. Feride. ekser günler güneşin ufka yaklaştığı aalarda, rüzgârın bir farü Kr. 2700 Kr » 1450 » . 800 > » Yoktur. Doktor Cafer Tayyar Kankatın kızı Türkfin ile mimar Sedad Çetintaşın nikâh merasimi dün saat dörtte Beyoğlu nikâh memurluğunda yapılmıştır. Törende Gazetemize cönderilen evrak ve vazılaı tarafeynin pek çok tanıdık ve dostlan hazır bulunmuslardır. Genc evlilere saadet nesredilsin edihnesm iade edilmeı v« temenni ederiz. rivamHan me^'nlivet Vabnl olunmaz. >ikkat Bir müddet Pariste kaldı. Fakat, artık çekilip gitmesi müna.«ib olacağı ihsas edilince, İtalyanların: yanına aldı, tekrar serseri hayatına döndü. Kristin bir kaç ay İtalyada oturduk, tan sonra. tadı damağında kalan Parise tekrar gelmek üzere yola çıkmıştı. Fakat bu sefer, bu kürürbaz. kirloz hatta kulaktan kulasra dolaşan rivayete göre. kesesi boşaldığı için bir istikraz niyeti besleyen sabık Kraliçe Parise kabul edilmedi. Paris yolpndar cevrildi: Fontoinebleau şatosuTiun kapıo dairesi. rmrine tah«rfs edildi ve şatodan lutfen çılmaması da ayrıca ihtar olundu. Yabancı memleketlere posta paketile gıda maddesi gönderilmîyecek Paket postanesi vasıtasile memleket dışına gönderilen kıymetsiz nümune paketlerinln, suiistimal edildiğl ve bilhassa ihracı mernnu olan gıda maddelerile sair bir takım maddelerden ayni kimselerin muhtelif adreslere mütemadiyen paketler sevkettiği anlaşılmış, bu nevi paketlerin şimdilik kabul edilmemesi febliğ olunmustur Evvelce btı paketlerin mecmuu sikleti 250 ve bilâhare 10 grama kadar tahdid olunmuştu Fakat bu şekilde de aynı cins eşyadan ayni adrese birçok paket blrden verildiği göriilmuştür. Dıraeat maddelerimizin bu karardan zarar görmemesi için lhrac maddelerinden hariee gb'nderilecek nümuneler için Ticaret Vekâletlnden müsaade alınması usulü ihdas olunacaktır. Küçük hlkâya Korku Hadlye lclâl Iste. Monaldeski fanası adını verdiğjmiz vak'a, o şatonun geyikli galerisinde cereyan etmiştir 1657 senesi ikincıteşrin ayının onuncu günü, şatoya yakın bir manistınn başpapası rahib Lebel, KraMçe Kristin'in emrile, alolâcela şatoya davet edilmisti. Emri kendisine teblig eder adamla beraber şatoya geld'kleri vakit, rahibi. geyikli galeriye soktuiar, kapıyı arkasından kilidlediler. Papas, kendisini. Aaltın fiatları bomboş, koca bir salonda buldu. OrDün bir Resadiye altuu 27^5, külçe tada, Krsliçe oturuyor. karşısında, ma nin gramı 342 kurus ve beşibirarada ivetindeki İtalvanlardsn bıri olan Marki 122 lira idi. Monaldeski ayakta durmuş, yalvanyordu. Arkadaşını yaraladı CibaHde ev\elki akşam sarhoşluk yöKraliçe, papası görüncezünden çıkan bir kavgada, Ahmed ls Papas efendi dedi, ben çekiliyo mlnde biri, arkadaşı Dervlşi bıçakla sırrum. Bu alçak, haın adamı ölüme hatından yaralamıştır. Derviş, Cerrahpaşa rırlayın. hestanesine kaldırılmış, Ahmed yakaRahib Le Beı, fena hudde saşalamış, lanmıştır. Adliye hekimi Enver Karan, pek müşkül bir n.evkdı kalmıştı. varalıyı muayene ermistir. MüddeiumuFransa hududiarı dahiJınde, Fransa milik, Ahmed hakkında takibat yapKralından baska hirs kinı»enin, velev maktadır. den, kurkten, sinemadan, tiyatrodan bahsedildi. Genc adam, artık ona bak mıyordu. Gozlerini yere eğmiş, masanın, önüne tesadüf eden ayağının etrafında sağa sola telâş ve tehalükle koşuşan karıncalan tetkik ediyor, görünerekten birlikte geçirdikleri ayları hesabüyor, Feride de çocuklannın, daha doğrusu kocasrnuı yanına dönmek arzulannın belirir gibi olduğunu düşünüyordu. Bunlan takiben akkndan bekârlık, yalnız hayatına aid levhalar geçti. Bir aralık vücudünde ürpermeler dolaştı. Gözlerini Ferideni yüzüne doğru kaldırdı. Kalbi Bir sabah, Adil yanıldığını anladı. artık sevgi çırpınışlarile değil, sıkışık Terasta kahvaltı masasının başında ga ve mustarib darbelerle çarpıyordu. Kenzetesini okurken arasıra gözleri yeni di kendine: Ben de diğer bütün erkekler gibi kalaylanmış bir sininin sathı gibi dalga dalga parlayan denize kajayordu. Feri bir adamım. Feride de diğer kadınlar gide, yukarı katta giyiniyor, kısık ve e bi bir kadın... Öteki de adem oğularırun lemli bir sesle delikanlının o ana kadar zâfile malul bir insan.. Ve şüphesiz şu hiç işitmediği bir şarkıyı söylüyordu. anda elinden bahtiyarhğını kaçudığı, Aşağıya indigi zaman, Adil kadını, saadetinl gasbettiği için meyus ve pebeklediginden çok farklı buldu. Tatlı bir rişan!. serzenişle: Birdenbire dimağında bir durgunluk Ya\Tucuğum, dedi, bugün biraz hasıl oldu. Muhakeme kudretini kaybetmahzunsun!.. ti. Sebebsiz bir kıskanclık krizine tutulutandı. Istırabını Feride şüphe ve tereddüd dolu bir iç duğunu farkederek saklayabilmek için mübalâğalı şefkat ve geçirişle cevab verdi: Sonbahann yaklaşması beni daima muhabbet tezahürleri göstermeğe koyuldu. Bu zihnî mücadeleyi gizlemek gayeinirlendirir! Sofrada hep apartımandan, kalorifer sile sarfetügi gayret neticesi dimağma naya mukaddeme hazırlar gibi hızlı estiği zamanlarda garib bir heyecan, hazin bir halecan hissetmiyordu değil... Lâkin, kalbinde bu geniş omuzlu, dik kirpikli, keskin bakışh, kat'î hareketli erkeğe karşı hududsuz bir itimad duyduğu için çarçabuk sükunet buluyordu. Adil, Feridenin benliğinde zaman zaman baş gösteren buhranın pek far kmda değildi. Mademki onu seviyor, işden ve uykudan geri kalan saatlerinde onu göğsüne bastırıyordu, kadının mesud olmamasma İhtimal var mıydı?. «** saldıran yorgunluk sevgilisine de sirayet etmişti. Yüzünün çizgılerini bozmamak, sozlerindeki intizamını kaybetmemek için müthiş bir derunî mücadeleye gi rişmişti. Feride o anda kayıdsızca esnedi. Var kuvvetile açılan çene yavaş yavaş ka pandığı zaman kadının gerdamnda sıralanan katmerlere, gözlerinin kenannda peyda olan buruşukluklara bakb: Ne çabuk ihtiyarladı: Adil dönüp ona doğru yürüyünce birDiye düşündü. Fakat hayalen bir an birlerine daha çabuk yaklaşhlar. Safiye, tekrar eski kocasmın karşısında farzetti. O vakit bütün erkeklik hırsları, hod soluk soluğa iki, üç adım geride durdu: Ah beyefendi, diye kekeledi, görbinlik kaprisleri, muvakkaten uyumuş kansız hayvanlann güneş görünce can dün mü başınuza gelenlerL Hanımefendi.. lanmalan gibi, kıpırdadı, şahlandı. Adil, sert ve tezyifkâr: Onun hırçınlıklanna, alâkasızlıkla mukabele etmeğe karar verdi. Hanımefendi.. dedi, eşyalanm topSabahlan erken gidiyor, akşamları geç luyor... Gitmek istiyor, değil mi? Hizmetçi mütereddid ve şaşkın bir kaç dönüyordu. Fakat avdet ettiği zaman kendini mahkum eylediği maddî ve ma defa ağızını açıp kapadı, Fakat muayyen nevî mahrumiyetin acısını sebebsiz hid bir kelime söyleyemedi Yalnız, delikanlı ellerinin kalkıp inmesinden, vücudünde detlerle kadmdan çıkanyordu. Gitgide bu üzüntülere dayanamıyaca gösterdiği yerîerden Feridenin kenrMni ğını tahmin ettiği için her evden uzak kaldınp bolkondan aşağı attığını, ba laşışında onun da başını alıp gittiğini sa. şından yaralanarak öldüğünü an'a!ı. Sağ elile yanındaki toprak duvara danıyor, her kapıdan giişinde bu acı ihtimalin hakikat olmayışı delikanlıyı hem yandı: sevindiriyor, hem de kızdınyordu. Safiye, dedi, yüreğim ağzıma ge Ne olacaksa olmalıydı? Tereddüd ve tirdin.. Birdenbire hanım kaçtı zannet şüphe devresinin lehinde dahi uzama Itim de ınüthiş korktum!. J sına tahammülü yoktu, *** Bir gün, az gürültülü olduğu için kinlerin ve yeislerin tamamile boşalmasıra temin edemiyen sinsi bir münakaşadan sonra Adil kapıyı hiddetle çekip dışanya fırlamıştı. Beyni bir kurşun potası gibi kaynıyordu. Kolları yanında titreyerek sallanıyor, ayakları, yere basarken mafsallarından değil, düz ve sert kı sımlarından bükülüyordu. Arkasında telâşlı bir ayak sesi işitti. Hizmetçi Safiye kadın terliğinin tekinin ayağından fır'amasına, taarruzcu rüzgâruı eteklerini savurmasına aldırmıyarak koşuyor, ellerile bir takım acaib işaretler yapıyordu.