29 Nisan 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Nisan 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 29 NUan I94Î ıktısadi tetklkler | Doğru değil mi? U Anadoluhisarı halkı namına mat baamıza bir müracaat vâki oldu: O. rada eski «Ayazma» yenl «Kızılserçe» sokagında «Ayazmabaşı» isml verilen asırlardanberi köy halkının tskele, namazgâh ve mesire yeri olarak istifade ettigi meydan bu mahallin bitişiğindeki yaülardan birinde oturan. lar tarafından orada mevcud musalla taşı parçalanmak ve etrafına ruhsatsız olarak duvar çekllmek suretile gasb ve istlla olunmuştur. Köy halkı bu vaziyet karşısında bir mazbata ile Beykoz kaymakamlığına müracaat ederek gayrikanuni tecavüzün men'ini istemlşler ve Vilâyet makamile Belediye reisliglne de aynl temennlyi ih tiva eden diğer bir mazbata daha takdim etmlslerdir. Ihttmal, işlerin çoklugu ve mazbatalann alftkadar makamlann nazan dikkatini celbeylememiş olması neticesi aylardanberi mütecavizin nizam haricl hareketini düzeltecek bir teşebbüs vuku bulmanuştır. Gasıblar da orayı tasamflan altına geçlrmekte ve tanzim ederek bahçe yapmakta tereddüd etmemlç. lerdir. Anadoluhisarındakl namazgfih ve mesire yerinln bu suretle gasbedilmesi hiç şüphesiz, sade ora halkmın hakkında degil, umumî menfaate de alenl bir tecavüzdür. Binaenaleyh bu kanuıisuz muamelenin derhal önüne geçilerek «Ayazmabaşı» mahallinln eski vaziyetine getlrümesi lcab eder, diyoruz. Ev kooperatiflerine kimler girebilir? Evsîzlere ev için kooperatif şekli, evi olanlara başka bir ev için yapı anonim şirket şekli Bantnabüecek bir lerinin ucuz ev şekmm ~~" Yazan: «eve sahib olmak», li olduğu gibi isteinsanlığın yalnız bu nildiği fiatta ev şekgun değil her zali olabilir!» Bu sumanki derdlerinin retle kooperatif adı başında gelen bir lâyık ve muhtac Ihtiyaçtn. Bütün rejimlerin, ve inkı olduğu himayeyi görmüş olur. Ve bu Lâbların gayesinde bu ihtiyacın tatnıini hareketin, inkişafma hiç bir mâni çıkvardır. Memleketimizde ise ev sahibi madan ilerlemeğe imkân bulur. olmak, gerek ferdî ve gerek umumî baNasıl ki; tesanüd terbiyesini ver kımdan bütün yurdun imarı ile de a mekle mukellef olan «mekteb koopelâkası olan medeni ve âcil bir zaruret ratiflerine» talebe ve hocadan başka halindedir. kimse giremez, nasıl ki; çiftçi kooperaMemnuniyetle görüyoruz ki; bu ebe tiflerine çiftçi olmıyan başkası gire dî içtimaî derdin hal şeklini memleke mezse «ev kooperatiflerine» de evsiz timiz de bulmuştur. Muhtelif şehirle lerden başkalannm girmemesi lâzımrimizde, bahusus Ankara başşehrimizde dır. neydana gelen <Ev yapı kooperatif Hattâ istihlâk kooperatifleri bile mesleri» hareketi tam manasile bütün lekl olarak başlamış, ve lüks ve sair memlekeün imannı bir hamlede temin pahalı eşyaları satmaması hasebile fiedecek mahiyette inkişaf etmeğe başla liyatta da muayyen bir tabaka halkın mıştır. İlk kurulmalan sebeb ve fırsa aza ve müşteri olmalarını intac etmiştıru «Türk kooperatifcilik ccmiyeti» nin tir. teşebbüslerinde bulan ev kooperatif «Ucuz ev» meselesi bütün dünyada leri Ankarada beş, altıyı geçmis ve cildlerle dolu kanunlann neşrini mucib başşehrimize modern, sıhhî mahalle olmuştur. Bu kanurdar, ucuz servetin kazandırmıştır. Üç yüz, dört yüz aileyi bütün şartlarını, tâbi olduğu idarî teşbarındıran bu evlerde bugün en aşağı kilâtı, devlet ve umumi müesseselerin iki bin nüfus yasamaktadır. malf veya vergi şeklinde yardımlannı Binaenaleyh, her vesile lle teşvik taisilâtile göstermektedir. •tmekliğimiz lâzım gelen bu kooperatif «Ucuz ev» için kabul olunan: koopeharekeüni, bütün prensiplerile, yani ratif şekli, anonim şirket şekli, ve emyaşaması için zaruri kaidelerile beraber lâk kredisi şirketleri şekli kanunlann mütalea ederek onları kabul etmek ve ayn ayrı hükümlerine tâbi tutulmuş onlara riayet etmek de diğer bir zaru tur. rettir. Şehirlerimizin, hattâ köylerimizin, Bu bakımdan, yazımıza ad taktığı bir kelime ile, bütün memleketin üç, mız «ev kooperatiflerine kimler gireöi bes sene içinde imarını temin edebilelirler» demekle bahsettiğimiz prensip cek olan bu kanunlann, vakti gelince, lerden en mühimmini tebarüz ettirmek hükumetimizee de kabul ve tatbik ehattâ kooperatiflerin bütün esaslarını dileceğine şüphemiz yoktur. toplayan suale eevab vermek istiyoruz!. «Ucuz ev» inşaaünı teşkil etmekle Istisnasız diğer bütün memleketlerde hem evsiz ev sahibi olmuş, hem devlet bir nizam altma alınmıs olan ev koo bütçesine ilerde vergi membalan teperatifleri, evvelâ, «ucuz ev> kanunla min edilmiş olacak, hem isçiye ve köyrının bir faslını teşkil eder. Bu koope lüye, fabrikacıya iş çıkmış olacak, ayni ratiflerin nizamnamelerinde gayeleri zamanda, «ucuz ev» yapılmakla henüz «ucuz ev» kanunlanzun şartlarını tat kredisini ödeyememiş akarlara da rakib bik etmekle gösterilir. «Ucuz ev» ka çıkarak fiat kırmaması ve bir çok sernunlarından istifade edebilmek için de vetlerin himayesi mümkün olabilecekban şartlan haiz olmak lâzımdır. tir. Hangi taraftan bakılsa memleketiBir evin «ucuz ev» olabilmesi için su miz icin bir hayat ve müdafaa kaynafcı üç şarta bakıhr: 1 Servetsiz kimsele olan bu «ucuz ev» lerin bir nizam ve re raahsus olması; 2 Muayyen sıhhl prensipe bağlanmasmda servetli ve serşartlan haiz olması; 3 Maliyet ve kira vetsiz her vatandaşm menfaati bulunbakımlarından muayyen hadleri geç duğunda şüphenin gölgesin* bile yer memesi ve bu iki unsur arasmda mu yoktur. ayyen bir nispeti haiz bulunmasa; (oda Alâeddin CEMİL adedi ve ölçü bakımından da).. Devlet, ancak bu şartlan haiz olan tesekküllere yardım eder, ve zamanımızda devKartal istasyonunda bir let veya umumî müesseselere yardım etmeksizin bu gibi teşekküller kurulup makasçınm ayağı kesildi yaçayamazlar. Kartal İstasyonunda, evvelki gece saat İstitraden söyleyelim ki, ev koope birde bir kaza olmuştur. 64 numaralı ratiflerinin prensiplerini izah ederken marşandiz, Kartal istasyonunda manev. zaten evi olanlann başka ev sahibi ol re yaparken, makasçı 35 yaşında Zekl malarına muaıız olmadığımın da Uâve Günden. vagon altında kalmıştır. Sat etmek lâzımdrr. Memleketimizde »er bacağı, dizkapagından kopmuştur. Ka . veti ve tasarrufu teşvik eden her şeyi zazede Haydarpaşa Nümune hastanesihimaye etmeliyiz. Memleketimizde zen ne kaldınlmıştır. Kaza etrafında tahktgınler adedinin hadsiz ve hesabsız art kat yapılmaktadır. znış olmasını dilemeliyiz. Çalısmağa, Balıkh panayırından bilğiye tasarrufa, ihtiraa dayanan servet, ve hattâ alelumum her servet dönerken tnemlekeÜmiz için bir kurtuluş unsuOsman ismlnde bir genc, Balıkh Pa. rudur. nayırına gitmiş, arkadaşlarile beraber Gasbedilen namazgâh ve mesire yeri Anadoluya nakledilecek olanlann ilk kafilesi Aksu vapuru, Zonguldağa çıkacak yolcuları alarak perşembe günü hareket edecek f Şehir ve Mem.eket Haberleri j H E M MIHINAI tmmmammm NALINA Uzun bir harbe dayanmak için örçilln de stm nutkunda, hiç gizlemeden acık{a söylediği gibi, harb, Akdenlzde İngfltere için çetin bir safhaya ginniş; bir aydan kısa bir zamanda Yugoslavja ve Yunanistan yani Balkanlar işi tasfiye edilmistir. İngiltere, yahuz Balkanlarda değil, şünali Afrikada da, mücadeleye büyük kuvvetler sevkedememişnr. 1940 senesinin son günlermde, .Almanysyi arka kapıdan, Balkanlardan vuracağız» diye mevsirasiz bir tehdidle adeta Almanyayı Balkanlar» bâkim olmağa teşvik etmiş olan Hindistan Nazın M. Emerinin 500,000 kişilik H'nd ordusu, benüz teşkilâtını, talim terbiyesini bitirip hazır bir hale gelmemiş olacak ki yanın milyonluk heybetli kütlesile benüı Akdeniz meydan mpharebesinin muhtelif cephelerinden hiç birinde görünemedL Bu itibarla M. Emeri'ntn, o sözlerinde fazla istical etmiş olduğu anlaşılıyor. Almanyanın bundan sonra ne yapacağını tetkik eden ÇörçU, Ccbeliittanğa hücum etmek, Türkiyeye saldırmak veya mümbit Ükrayna topraklarile Kafkas pctrollanna yürümek ihtimallerinden bahsediyor. Dün de söylediğimiz gibi Hitler'in ae yapacağını kestirmek mümkün degildir; fakat görünüşe göre, hedef İngiiiz imparatortugudur. Akdenize hâkim olmak, Mıstn ve Süveysi, Cebelüttanğı ela geçirmek, şarki Afrikayı zaptetmek, Irak petroUanna kadar uzanmak Alman ta«rrnz plânına dahil olabillr. İngilizleri kendi adalannda kolayca yenemiyeceklerini anlamış olan Almanlar, garbda uzun süreceği muhakkak bir Atlantik meydan muharebesi açnuşlar ve gece gündüz İngiltereyi hombalamak suretile gene uzun bir İngiltere meydan muharebesine girişmislerdir. Fakat, garbdaki bu uzun yıpratma harbini kacanmak için de dayanmak lâznndır. Dayanmak için de, Almanyanın yetisebileceği bütün kaynaklara el atmak lftomdır. Onun içindir ki Çörçil, Almanlarm Türkiyeye v« Sovyet Busyaya da taarruz edecekleri ihtimaünden bahsediyor. Balkanlara gelis, ve eğer Çörçil'ta tahmini doğm çıkarsa, Türkiye ve Sovyet Busyaya karsı harekete geçis, hep nzun bir harbe dayanmak için yürünrnesi lâzım gelen merhalelere ve elde edihııesi lcab eden ganimetlere varmak maksadile yapılmış olacaknr. İngiltere, geçen sene, Almanyaya, ingiliz adalannın yolunu kapadı; bu sene da İngiliz bnparatorluğunun Akdeniz oephesinden geçen yollannı kapamak mecbnriyetîndedir. Alman ordusunun Rumanyaya geldiği gündenberi başlamıs ve bu aym ilk haftasındanberi alevlenmi» olan mücadeleyi, kazanmak için İngiltere, bütün gayretlerİBİ sarfetmeğe mecburdur. Alâeddin Cemil Denizyollan ve Limanlar umum müdürlükleri meccanen Anadoluya naklolunacak Istanbullulara aid bütün hazırlıklan ikmal etmişlerdir. Perşembe günü sevkolunacak ilk kafile Zonguldak limanına çıkarılacaktır. Zonguldak hinterlandına gidecekler için bir vapur kâfi geldiğinden ilk seferi yapacak olan Aksu vapuru bütün yolcusunu Zonguldak için alacaktır. Aksu, akşam 18 de Galata nhtunından hareket edecek ve cuma sabahı saat 6 da Zonguldakta bulunacaktır. Vapur akşam altıya kadar Zongul dakta kalarak yolcu ve eşyasını bosal tacakhr. Aksu, cumarteti sabahı tekrar limanımıza dönecektir. İkinci kaüleyi İnebolu yolcuları teşkil edecektir. Bu ruretle Karadenizde sıra ile bütün iskelelere birer vapur gidecek her iskeleye çıkacak yolcu miktarına göre bazan bir vapur, birkaç Ukele yolcusunu alacaktır. Meccanen gidecek yolculara biletlerinin taşıdığı numaralar da verilmiştir. Poli» mektebinde bir Bu numaralar eşya parçalan ve valizler üzerint yapıştırüacaktır. Bu suretle eşyangın oldu yanın karışmasına da meydan verilmiyeYıldızda, Polis Mektebinin dıj tarafmdaki ayn bir binadan, dün akşam cektir. saat on sekiz buçukta yanguı çıkmıstır. Hunaliye için uzun bir tarife Beyoğlu ve Fatih itfaiyeleri çabuk yehazırlandı tişmişler, yangının sirayet sahasını T.îmwTilar umum müdürlüğü meccanen daraltarak, atesi bir saat içerisinde sön naklolunacaklann esyalannın vasıtadan dürmüşlerdir. İstanbul emniyet müdü vapura nakli için bir tarife hazırlarnısrü ve Beşiktaş kaymakamı da hemen tır. Bu tarifeye göre bir hamalın elle yangın yerine gelerek, söndürme işile rile tasıyabileceği yflkler kaç parçadan yakından alâkadar olmuşlardır. mürekkeb olursa olsun 10 kuruşa, yalYangın çıkan bina, eski ve kısmen nız bir valiz bes kuruşa ve şimdi 100 ahşab bir binadır. Bunun yarısının kuruşa naklolunan büyük denkler 25 üstü tamamen, altı da kısmen yan kuruşa naklolunacaktır. mıştır. Diğer yarısı busbütün kurtarılmıstır. Yanan yerlerdeki eşyanm ço Mefru mazeretini isbat edemîyenler kalamıyacak gu, bahçeye çıkanlabilmiştir. Tahkikatla, yangın sebebinin elektriğin kon1 mayısta hareket edecek olan Aksu takt yapması olduğu, öğrenilmi$tir. vapurile gidecek olan bu kafileye dahil kimseler» emniyet âmirukleri vasıtasile tebligat yapılmış ve mesru mazeretini Su arabası çarptı kaymakamlıklara ispat edemiycnlerin Şişhane karakolunda Büyükhendek herhangi bir sebeble burada kalamıy»caddesinde asfalt yoldan geçen Basim caklan ve gitmek mecburiyetinde oldukadında birinin idaresindeki su vüklü lan kendilerine tebliğ edilmistir. araba, Veli adında birine çarparak muh. Marmara bavzan v e demiryolu telif yerlerinden yaralanmasma sebe . biyet vermiştlr. giuergâhma gidecekler Marmara havzasile demiryolu güzerVeli, Beyoglu hastanesine kaldınlmış, gâhını takiben seyahat edeceklerin de suçlu arabacı yakalanmıştır. listeleri tamamen ikmal edilerek Devlet Demiryollan Ve Devlet Denizyollan Yangın başlangıcı idarelerine tebliğ edllmlş olduğundan Kuledibinde Camekân sokağında 15 gideceklerin İkinci parüsini teşkil eder.umaralı Sultanaya aid evin üst katın cek olan Bandırma lskelesi ve Bandırdakl bacada biriken kurumlar tutuşa madan Kütahya, Afyon hattı yolculanrak bir yangın baslangıcına sebebtyet nın hareketleri gününü ihtiva eden 11Avermişse de ateş, sür'atle söndüriilmüş. nın bugün yapüman muhtemeldir. Buntür. dan, başka üçüncfl olarak da Samsun Hopa yolcularnun hareket günleri ilân olunacaktır. ta ve ihtikâra maruz kalmamaları, bil vereceklerle haricden gelerek ev kirahassa bunların gittikleri mahailerde kira layacaklara aid işlerle meşgul olmak üihtikârile karşılaşmamalan İçin vilâyet zere belediyelerde birer büro kurula lere tafsilâtlı bir tamim göndererek yacaktır. Bu büro, kiralann tespitinde pılacak işleri izah eteıiştir. Belediyelerde kurulacak biirolar iradı gayrisafiyi esas tutacaktır. VilâDahiliye Vekâletinden a'âkadarlara yetimizin muhtelif kazalannda bu bürogönderilen bir tamimde evlerioi kiraya ların subeleri bulunacaktır. Kemerburgaz ormanlarında Eyübsultana baglı Kemerburgaz civanndaki İnsaniye köyü ahalistnden bir kaç köylü, odun kesmek üzere gittikleri onnanın en kuytu blr yerinde ağacda asılı bir adam cesedi gönnüşlerdir. Der. | hal alakadarlara haber verilmiş, cesed ağacdan indlrllmiştir. Müddeiumuml muavini Kemal Özçobanla adliye heklmi Hikmet Tümer, tahkikat ve muayene İçin hâdise yerine gitmlşlerdir. Yapüan muayenede, aşagı yukan 35 yaşında tahmin olunan bu adamın öldUrüldukten sonra, cinayet şüphesini uzaklaştırmak maksadile a ğaca asıldığı ve cesedin ormanın bu en kuytu yerinde iki, üç ay kadar asılı kaldıgı kanaatl eöinilmlştir. Cesed, asıH dura dura çok tağytre uğradıgından. bu adamın nasıl öldürüldüğü anlaşılmak üzere morga kaldınlmıştır. Hâdisenin tahkikatına ehemmiyetle devam olun maktadır. Gıda maddeleri stokları Başka yerde öldürülen îaşe Müsteşarı, stokların daima ihtiyaca kâfi bir insan cesedi ağacda olduğunu söyledi asılı olarak bulundu Istanbulda bulunan îase Müsteşan Şefik Soyer dün de Ticaret Odasında meşgul olmuş, şehrimizdeki Ticaret Ve. kfileti erkânile görüşmüs bu meyanda Türkiye Şeker Pabrikalan Şirketi bas. müfettişi Behçeti ve Belediye lktısad müdUrü Saffet Ue beraber fınncüar cemiyeti reisi Ahmed Rızayı davet ederek kendilerile uzun müddet görüşmüjtür. MUsteşar, dünkü temaslan netlcesinde, verilen kararlar hakkında kendisile görüşen muharririmize izahat vererek demlstlr kl: < Dahllde un stokundan baska pek. simed stoku da vücude getirmek kararu nı verdik. Bu hususta alakadarlarla görüstüm. İmal&ta derhal başlanacak tır. Lftsım olan unu Toprak Mahsullerl Ofisi verecek ve İstanbul fınnlan şehrln ekmeğini çıkarma zamanı hariclnde bu işle de meşgul olacaklardır. Istanbulun kurusebse, seytln ve zeytinyagı stoklannı tetkik ettlk. Stoklar ihtiyacı her zaman karşılayacak miktardadır. Maamaiih munzam tedbirler de almaktayıs. DahiL den tedariki kabil olmıyan kaiın ham deri ve manifatura eşyasını da Ticaret Ofisi elile ithal etmek karannı verdik.» Doğru değil mi? Dün tstanbul vil&yetinde 188 kamyos ve kamyonet lastigl tevziatı yapılmış . tar. Tevzl edilmek üzere daha 250 lftstik vardır. Bunlar da bil&hare tevö edile . cektir. ÎKTISAD Lâstik tevziatı Peynir narkı kaldınldı Piat Murakabe Komisyonu dün yap. tıgı toplantıda yenl mahsul taze beyaz Asker ailelerine yapılan ve kaşar peynirin narka tabi tutulmayardım masına karar vermiştir. ı Esasen eski mahsul peynir bulunmadıgından peynire Mart sonuna kadar Belediye 55,109 konulan nark tamamen kaldınlmış ol. asker ailesine 199,000 lira nakdl yardım. maktadır. i da bulunmuştuı. Bunun 184,000 Urası mükelleflerden tahsil edilmiş, 15,000 HEt narkı birazdaha rasını da Belediye eklemiçtir. MÜTEFERR1K indirilecek Ayağı kırıldı Üsküdarda Ayazma mahallesinde Ressam sokagında oturan 68 yaşlannda Hatice adlı bir kadm, iskemleye çıkarak odasındaki örümcekleri temizlemek isterken müvazenesini kaybederek düfl . mllş, ayagı kırılmıştır. Kazayı mUteakıb Hatice, baygın bir hRİde Nümune h&staneslne kaldınlmıs Kırldareli ve Telrirdağı Tflâyetlerinden gidecek olanlar Bunu söyledikten sonra; ev koope ratiflerine girecek kimselerin «ucuz ev» şartlarını haiz esasen evsiz ve servetEİz künseler olması lâzım geldiği esaeını ortaya koymakyız. Bir veya bir ka; ve hattâ bir çok evi olduğu halde başka bir ev sahibi daha olmak istiyen kimselerin gireceği sirketlere de « yapı anonim şirketi» demek daha doğrudur. Anonim sirket bir haylı lçml?tlr. Dönüşte bir bahçe du. vanndan sarkan erik dalını koparmış, buna hlddetlenen Hayık, Hamparsom ve yedi, sekiz arkadaşı, kavga çıkarmış . lardır. Bunlar hep bir olarak Osmanı dövmeğe baçlamışlar, Osman da bıça gını çekip, Hayıkla Hamparsomu ağırca yaralamıştır. Osman, Sultanahmed Ü . çüncü Sulh Ceza mahkemesinde sorguya çekilmis, tevkif edilmistir. üstüne, elaltında bulunacak sekilde, rövolverimi koydum. Odayı sıkı sıkı muayene ettiğim için emniyet hasıl etmiştim; fakat, uzak kısımların karanlığı ve içeride hüküm süren tam sessizh'k, gene muhayyileyi fazla meşgul ediyordu. Ateşin çıtırdıları yüreğime kat'iyyen kuvvet verecek mahiyette değildi. Yataklığın ve bilhassa odanın nihayet kısmının loşluğu, orada bir kimse saklı bulunduğu hissini veren o izahl imkânsız mabiyete bürünmüştü. Nihayet, emniyet hasıl etmek İçin, mumu aldım, oraya kadar gittim ve o noktada, maddî hiçbir cisim bulunmadığını gördüm. Şamdanı yataklığa koydum ve o vaziyette bıraktım. Bugünden iübaren vilâyette yeni bir liste faaliyeü baslayacaktır. Bu listeye dahil olanlar Edirne, Kırklareli, Tekirdağı vilâyetlerinde ikamet edenlerdir. Bunlar da bulundukları mıntakalara beyanname vennişlerdir. Bu beyanname tır. ler de Istanbulda tasnif edilerek bunlann sevkedilecekleri gün ve binecekleri vesalt tayln edildikten sonra gent yaKonyada bir cinayet pılacak tebligat dairesinde sevkedilecekKonya (Hususî Muhabirimizden) lerdir. Kırklareli, Edirne ve Tekirdağl Tevfik ismlnde ve zengince olduğu söy. vilâyetleri alâkadarları bu işlerle rneşgul lenen bir hamal Konyada Uluırmak maomak üzere şehrimize gelmişlerdir. hallesinde sokakta kurşunla alnından Kira ihtikânna mâni olunacak vurularak ölmüş bir halde bulunmuştur. Dahiliye Vekâîeti hükumetin son kaZabıta mesele hakkında tahkikat yapı . yor. Bu ölümün nasıl olduğu henüa ma. rarı üzerine Anadoluya gidenlerin gittikleri iskele ve İstasyonlarda müşkülâlum degildir. Kasablar cemiyeti et fiatlannm yeniden bir miktar daha indirilip lndlri. lemiyeceğini tetkik etmektedir. Bu hu . susta Trakya ve Ege bölgesinden ma . lumat istenmiştir. Kasablar cemiyeti umuml katibi Ömer Koç dün bu hususta demiştir ö : « Koyun eti fiatlarından bir miktar daha indlrmek kabil olacağını zannediyoruz. Bundan evvel narkın indirilmesi için komisyona biz müracaat etmlştik. Bu defa da narkm bir miktar daha in. dirilmesi için komisyona müracaat etmemiı muhtemeldir.» Pasif korunma tecrübeleri Yann Kartalda pasif korunma tec. rübesi yapılacaktır. Beşiktaş 3eyo#lu v» Kadıköy kazalanndan maada diğer kazalar denemelerinl yapmı&lardır. Bu üç kaza da mayısın ilk haftasında deneme yapacaktır. Kesik kol ve bacak tahkikati Besiktaştakl kesik kol ve bacaklara aid zabıta tahkikaü devam etmektedir. Kazun ve kansı suçlannı itiraf etmiş. lerse de eesed bakiyeslnl nereye gflmduklerini söylememislerdrr. GHSsterdlkleri baa yerlerde de eesede aid hiç bir sey bulunamamıştır. Lâğvedilen gümrük Cesedin yertni gösterdiklert takdirde cezalannm çok şiddetll olacağını bllen müdürlükleri bu kan koca kanşık ifadeler vermekteGazl ainteb, Urfa ve Mardin güm dir. Zabıta, tahklkata siddeUe devam rük müdürlüklerinin bir hazlrandan iti etmektedir. baren lâgvı takarrür etmiştir. Diinkii ihracat Dün şehrimizden 412,000 lirahk ihra. cat yapılmıştır. Bunun en mühim kısmını Rumanyaya ihraç olunan pamuk ve İtalyaya gönderilen deri tutmakta. dır. MAAR1FTE Meslekî tedrisat okullanna talebe alınacak Arkadaşını yaraladı Maarif Vekâîeti 1 temmuzda imti hanlan yapılmak üzere San'at okuilan Ham kauçuk ve otomobil mezunlan arasından Meslekl Tedrisat lâstiği okullanna demirci, tornacı, elektrikçi Aldığıma malumata göre Tîcaret O yetiştirmek üzere bir müsabaka açmış. flsi ham kauçuk ve otomobil l&stiği ge. tır. Müsabaka şartnamesi alakadarlara tirtmek için teşebbüsler üzerindedir. bildirilmiştir. söndü, kızü kömürler karardı, ıçıklaı zıplayıp kayboldu ve ben, mumu, iskaranın aralıklanndan içeri soktuğum anda, karanlıklar, kapanan bir göz gibi beni kavradı, boğucu bir derağuşla kuşattı, gözlerimi bürüdü ve dimağımdaki son muhakeme kabiliyetini de yok etti. Mum, elimden düştü, o ezici zulmetleri uzaklaştırmak için, kolumu, beyhude bir gayretle ileri uzattım ve avazım çıktığı kadar bağırmağa başladım. Bir defa, iki defa, üç defa haykırdım. Sonra, sendeliyerek ayağa kalkmış olacağım. Birdenbire, ay ışığile koridorun aklıma geldiğini ve başımı eğerek, kollanm ileri doğru uzanmış, kapıya saldırdığımı habrlıyorum. Aralan bir müddettenberi açık buîn nan Şehremlnl saklnlerlnden Mehmed Kava Ue Çarcıkapıda Turkuvas sokagın da oturan knnduracı SaM Ahmed a . dında iki arkadas, evvelki gece Galata, da karsılaşmıslardır. Derhal aralannda başlayan münasaa esnasmda Mehmed Kava Saidl bıcakla kangındaa yaralamıştır. Vakayı müteakıb kaçmak btiyea Mehmed polis tarafından yakalanmıs, Sald hastaneye kaldınlmıçtır. Uykustız geçirdiğim geceyi, yavas yavaş haürlıyabildim. İhtiyar: Şimdi, dedi, odanın perill olduğuna inanıyor musunuz? Benimle, aruk, bir tufeyliye hitab edea gibi değil, sıkıntıda olan bir dostunun bv haline üzülen bir kimse gibi ko&uşuyordu. Evet, dedim, oda pcrlli imiş! Hayaleti gördünüz mü?.. Biz, bfitfla hayatımra burada geçirdiğimiz halde, onu hiç gözlerimizle görmedik.. Çünkü, hiç cesaret edemedik... Hakikaten ihtiyar Dük mü?. Hayır, dedim, e değil. İhtiyar kadm, bardak elinde, likırdıya kanştı: Ben zaten biliyordum, dedi, korkudan ölen zavallı karısının hayaleüdir.^ O da değil, dedim, odada ne Dükün hayaleti var, ne Düşesin hayaîeü var. Odada hiç bir hortlak yok. Daha fena bir şey var, çok daha fena bir şey! Nedir o? diye sordular. Zavallı fanilerin zihnini bulandıran şeylerin hepsinden beteri, basbayağı, korku! Ne ısık isteyen, ne gürültü istiyen, akılla hiç münasebeti olmıyan, insanı sağır eden, kör eden, ezen korku.. Koridorda peşimden gelmlstl, ve odada benimle mücadele etti... Sustum. Bir sükut oldu. Bllmi, basnndaki sargıya götürdüm. O zaman, güneşlikli adam bir göğüs geçirdi ve dedi ki: Doğru. Bunu ben de biliyordum. Karanhklann kuvveti, bu! Bir kadm hakkında hortlak diye bu kadar ağır bir hüküm verilir mi hiç? O kuvvet her zaman mevcud. Onu gündüz bile, güzel yaz günlerinde bile, dösemelerin arasında, perdelerin altında hangi tarafa dönseniz arkanızda hissedersiniz. Ortalık karannca, korldora sokuhır, peşinizden gelir, arkanıza bakmağa cesaret edemezsiniz. O kadının odasında dolasan şey, korkudur... Kara korkudur!.. Bu uğursuz ev böyle kaldıkça, o da burada dolaşacaktır!. Bitti Dünkü kısmın = hulâsası Hikâyenin mnharriri, İngilterede pek çok olan periU şatolardan birinde bir gece gecirerek, satonun kırmın odasında, gece gündüz dolaştığı rivayet edilen hayaleti görmeğe teşebbüs eder. Şato, bir kontese aiddir. Kontes, binayı ve içindeki eşyayı, ihtiyar bir kadınla, keza ihtiyar ve alil iki erkeğin muhafalasına tevdi etmiştir. Muharrir, bekçilerin> kırmızı odaya girmeğe teşebbüs etmemesini söylemelerine rağmen, eline bir samdan alır ve onlann tarif eltikleri ıssız ve ay ışıği altmda yan karantak, korkunc dehlizlerden geçerek kırmızı O anda, sebebini kendi kendime düşüodaya girer. Mumun, her farafını aydın nüp bulamadığım fevkalâde bir siniı latamadığı bu odada vaktile bir dük, bir hali içindeydim. Elimde en ufak bir dede yeni gelin öhnüştür. lil bulunmadan, fevkattabia hiç bir hâdise vukua gelemiyeceğîni iddia cdiyorOdayı, derhal etraflıca bir araştırma dum ve vakit geçirmek İçin, şatoya aid dan geçirmeğe ve bu karanlığın verdiği manzum efsaneyi okumağa başladım. vehim içimi doldurmadan evvel o vehmi Yüksek sesle birkaç mısra okudum, fadağıtmağa karar verdim. Kapınm iyice kat sesimin bıraktığı akis hoşuma gitkapalı olduğuna kanaat hasıl ettikten medi. Hayalet ve horüak denilen şeylesonra. her eşyanm etrafını yoklayarak, rin mevcud bulunmadığma dair, kendi yatak çarşailannı kaldırıp altma baka kendime yaptığım bir muhavereye de, rak, perdeleri açıp arkasını gözden ge biraz sonra, ayni sebeble nihayet verçirerek, odayı muayeneye koyuldum. dim. Kapıcı kulübesindeki üç sakat inStorlan açıp pencerelerin sürgülerini sanı tekrar dijşündüm ve onlarîa a'âkayokladım ve kepenkleri kapadım; diz dar olmağa çakştım. Odanın karanhk ve çöküp şöminenin karanhk kovuğuna koyu kırmızı köşeleri zihnimi karıştmbaktım, gizli bir menfez bu'unması ihti yordu. İçeride yedi tane mum yandığı malile, eski meşe kaplamaları dürtüş halde oda gene karanhktı. Yataklıktaki ledim. Odada gayet büyük iki ayna, mum bir hava cereyanma maruzdu; alev bunların iki yanında da, porselenden, kımıldadıkça, yan karanhk köşelerdeki gölgeler mütemadiyen oynayor, zıplabir çift kollu şamdan vardı. Bu şamyordu. Bu karanlıklara bir çare ararken, danlardaki murnlan birer birer yaktun. geçtiğim yolda gözüme ilişen kollu şamŞöminede odunlar hazırlanrnıştı. İJıtiyar danlar aklıma geldi; kendimi biraz zorbekçinin bu ihtimamı göstereceğini hiç ladım, bir şamdan aldım ,kapıyı açık ummazdım. Her türlü titreme ihtimaübırakarak ay ışığına çıktım ve biraz nin önüne geçmek için ateşi tutuşturEonra, on tane mumla döndüm. Mumladum, iyice yanmca arkamı ateşe dönüp rı, odayı yer yer süsliyen porselen bibodayı bir kere daha muayene ettim. İran loîara yerleştirdim, baktım, en fazla kumaşı kaph bir koltuğu ve önümde bir karanhk olan noktalara kovdum. Kiminevi siper vazifesi görmesi için, bir ma ni yere, kimini, pencere aralanna oturt•ayı şömineye yaklaştırmıştım. Masanın tuğum bu mumlarla beraber sayıa on Seçme Hfkâveler. Kırmızı oda NAKLEDEN:HAMDİ VAROĞLU yediyi bulan ışıklar nihayet o sekilde dızilmişti ki, odanın her köşe bucağım, en az bir tanesi doğrudan doğruya aydınlanıyordu. Hayalet içeri girerse, muma basmamasını söyliyebileceğimi düşündüm. Oda, şimdi, pınl pınl aydınlıktı. Bu sivrilen ufacık alevlerde, neseli, emniyet veren, bir hal vardı. Fitilleri düzeltmekle meşgul olmağa başladım. Bu sayede vaktin geçtiğini düşünüyor, cesaretleniyordum. Bu şerait dahilinde bile, bu tehdid dolu uykusuz gecenin ağırlığı altında bunalıyordum. Geceyarısından sonra, yataklıkta yanan mum birdenbire söndü, yerini karanhk doldurdu. Söndüğünü görmemiştim. Sade, arkama dönüp baktım, karanlığı gördüm ve, beklenmedik bir yabancının mevcudiveti karşısında nasıl ürperllirse, tıpkı öyle ürperdim. Yüksek sesle: Allah Allahî dedim. Bu hava cereyanı pek kuvvetli! Masanın üstünden kibrit kutusunu aldım, mumu yakmak üzere, lâkayd bir yürüyüşle odanın öbür ucuna gittim. İlk çaktığım kibrit yanmadı, ikinciyi tutuşturmağa muvaffak olduğum sırada, karşunda, duvarın üstünde birşey kımıldar gibi oldu. Gayriihtiyarl döndüm ve şöminenin yanındaki masanın üstünde duran iki mumun sönmüş olduğunu gördüm. Derhal ayağa kalktım. Garib şey! dedim, acaba dalgınlıkla ben mi döndürdüm? Şömineye doğru geldlm, mumun bîrini yaktım ve tam o esnada, aynalardan birinin sağındaki mumun ürpererek sönüverdiğini gördüm; heman hemen ayni zamanda ikinci mum da ayni sekilde söndü. Hiç şüphe yoktu. Alev, sanki fitil iki parmak arasında lostınlıyormuş gibi, islenmeden ve tütmedcn sönüyordu. Ben, ağzun bir karış açık, orada dururken, karyolanın ayakucundaki mum da söndü, gölgeler, bana doğru bir adım daha ilerilemiş gibi oldular. Bu kadan fazla! diye söylendim. O esnada, şöminenin üstündeki mumlardan biri. sonra öteki söndü. Sesimde, mâni olamadığım keskin ve garib bir eda ile: Ne oluyor? diye haykırdım. Gardrobun üstündeki mum söndü, yataklıkta yaktığım mum da onun peşisıra söndü. Yan endiseli yan alaylı bir sesle: Yeter! Bu ışıklar bana lâzım! Emrini verdim, ayni zamanda, şöminedeki mumlan yakmak üzere bir kibrit çaktım. Ellerim öyle titriyordu ki, kibrili, iki defa, kutunun zunpara kâğıdı olmıyan tarafına sürttüm. Şöminenin üstü, tekrar karanlıklardan sıyrıldığı anda, en uzak pencerenin kenarmda yanan iki mum, sönüverdi. Fakat, ayni kibritle, bir aynanm yanındaki kollu şamdanın mumlarını ve yerdeki mumlan yaktun, bir an için, sönen mumlan, sür'atten yana geri bırakır gibi oldum, o zaman, odanın dört muhtelif noktasında, dört ışık, bir anda yok oldu ve ben, hangi mumu önce yakacağımda mütereddi, heyecanlı bir telâşla, bir kibrit daha çaktım. Bu kararsızlık esnasmda, sanki görülmiyen bir el, masanın üstündeki iki mumun fitilini bastırdı. Ben, dehşetten haykırarak yataklığa, oradan odanın köşesine, sonra pencereye koşarak üç mum yakarken, şöminenin yanında, iki mum daha söndü; sonra, daha iyi bir çare aklıma geldi, kibrit kutusunu, demir çemberli bir sandığın üstüne fırlattım, elime bir şamdan aldım; bu suretle, kibrit çakarak vakit kaybetme mahzurunu bertaraf etmiş olacaktun. Fakat, buna rağmen, mumlar muntazaman sönüyordu; ve korktuğum, kendilerile mücadele ettiğim gölgeler, kâh şu taraftan, kâh beri taraftan, adım adım ilerliyerek, üzerime doğru geliyorlardı. Karaniık, yıldızlan söndüren, parçalanmıs bir fırtına bulutu gibiydi. Arasıra, bir mum, bir dakika yanık duruyor, sonra üflenip sönüyordu. Gitgide artan karanlığın dehşeti beni divaneye çeviriyor, soğukkanlıhğım elden gidiyordu. Nefes nefese; perişan bir halde, bir mumdan ötekine seğirtiyor, düşmanın amansız ilerileyisine karşı bosuna mücadele «diyordum. Bacağımı masaya çarpıp incitüm. Bir iskemle devirdim, ayağım takıldı düştüm, masanın örtüsünü de yere beraber sürükledim. Şamdanım elimden duştü, uzağa yuvarlandı, ayağa kalkarken blr başka samdan yakaladım. Birdenbire, o mum da söndü. Masanın üstünden hızla alırken yaptığım sert hareketten dolayı sönmüş olsa gerekti. Akabinde, hâlâ yanan iki mum da sönüverdi. Fakat odada hâlâ aydınlık vardı, gölgeleri uzaklaştıran kırmızımtrak bir aydınlık, Bu, şöminedeki ateşin aydınlığıydı! Mumu, iskaranın aralıklanndan sokup yakabilirdim. Fakat, kapınm hangi tarafta bulunduğunu unutmuştum; karyolanın köşesine şiddetle çarptım. Sarsıldım, geri dön düm, bu sefer bir başka büyük eşyaya çarptım. Karanlıklarda, oraya buraya çarpıp yerlere yuvarlandığımı, bin türlü mania ile boğuştuğumu, her çarpışta vahşi yaygaralar kopardığımı ve nihayet, alnıma yediğim şiddetli bir darbe ile, bir asn kadar uzun süran bir sukut bissi içinde kaldığımı, ayakta tutunabilmek için son bir gayret saıfettiğimi hayal meyal hatırlıyorum.. Sonra, arfak hiç bir sey hatnlamıyorum. Gözlerimi açtığım zaman, ortalık apaydınlıktı. Başımda hafif bir sargı vardı ve kolu inmeli adamın gözleri yüzümdeydi. Etrafıma bakındım. olup bitenleri hatnlamağa çahstun, bir müddet akhmı basıma toplayamadım. Gözümün ucile gördüğüm ihtiyar kadında, bir gün evvelki dalgın hal yoktu; mavi bir şişeden, bir bardağa, ilâc damlatmakla mesguldü. Neredeyim? diye sordum. Slzi tanıyor gibiyim, fakat kim olduğunuzu hatırhyamıyorum. Hâdiseyi anlatblar ve ben, onlann, perili kırmızı oda hakkında söyledikleKızü kömürlerin ortasmda oynaşan ve rini, bir hikâye dinler gibi dinledim. eşyanın üstünde parlak akisleT yapan İhtiyar adam: alevlere doğru yüriidüm. İskaraya doğru Sizi, şafak sökerken bulduk, dedi. iki adım attım, alevler derhal azaldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: