11 Nisan 1941 CUMHURİYET Marcel Prevost Mebusların teşrlî masuniyeti Balkan harbi ve Atlantik harbi Ö ngiltere lle Almanya arasındakl 11 harbin bir cephede temerköz etmeU si ve ild tarnfın gösterdiği harb gayretinin bn cephede kat'î blr zafer kazan mak için hasredilmesi beklendiği haldı harb yapılmış, yeniden dalbndak salmıştır. Harbin bn mahiyeti «lm«mmı sebebleri gayet sarihtir. Almanya, bütün Avrupa kıt'asına hakim kesilmek istiyor ve ba hakimiyet çerçevesinin haricinde kalmak istiyenleri kendine düsman sayıyor. Fakat Almanyanm bn telâkkiye râmetmek istediği milletler, Avrnpamn küçük ve orta milletleridir. Büyük milletlene, ba Alman lradesinin haricinde kalmaktadn. Fransa bile, kafî bir henmete ugramış olduğu halde Almanyanm tahakkümüne büsbflstnn boyun e#memis v* dşbirliği. adı verilen bn aiya•eti kabnl etmemistir. Sovyetler BirHği, bn siyaseün külüyea haridndedlr İngiltere, bn tahakkinn cryaaetile hayat ve memat mücadeesine girismisti. Bütün Avrnpa içindı bn riyasete, istiklâl «• hftrrtyetinl, hatta lstikbalinl nnutureaama kendini teslim eden biricik devlet, italyadır v» İtalya ba siyasete o derece teslim olmustor kl, »on xafer bn siyasete nasib olduğa takdirde dahi ttalyamn milletlerar&sı mevkU eok düşük elaeak ve İtalya Almanyanın bir gölgeei haüne gelecekHr. Belkl ttaiya daba bugtmden ba mevMe düamüş ve mnkadderatmı Almanyanm eline tevdi ederek müstakUlen fSrflnmiveM bb vmrfak haUAhnan tahakknm s)y*«e6 ttarra harldnde büyük devletlerdeB ancak mukavemet gördüğü lçln kendl küçük dovIetlert »rlamakta re bonlar bn giyaseti ya müspet menfl mukavemet göstermeUe, yahnd eamaçar boyun •ğmekle karfdamaJttadır. Harbin j ı j i l m t i *• ^ * ı ^ i n r ması bn yüzdendi v» ba yftzden Almanyanın Yugoslavya v* Yunanistanla harberttğini, hatta harbetmege de tenezzül etmryerek, tahakHiın siyasetinin Uham ettiği bb tabirle, tedib ve tenkU b*r«kâtı yaptığım görüyonu, Yngoslavya ve Yananlstannı tekbatlanna Ahnan latvetin* mukavemet etmelerl, ve Almra Mtvetfad tarmalan elbet beklenemea. Bmnı yapablhnelerl lçta bflynk devleüerden hlj •hnazsa blrinhı bunlara rardım etmest lâznndır. Vt bugün bn büyük devletlerden ancak lldsi bn yardmn yapabllecek vazlyettcdlr. Bunlann biri İngilteredlr, digeri Sovret Birliğidlr. tngKere, Atanura He bflrflk Mr rnnharebeye tarusmus olduğv için, dün Mster Çörçil'in dediği jibl, hilrriyet ve lstiklâlinl müdafaa eden reya edecek olan milletlere ancak mahdnd blr yardımda bulonabilir. Ontm bn ymrdınu genifletmeal ve daha mnesslr bir hale fetinneti lçin hiç olmazsa, Atlantik harbini kazanması, ve ba Myede Amerika ile srasmdaki mavasalanm nl'ibl bir emniyet aitma alınman lazundır. Sovyet Birliği, bn günkü maharebev!, kendisine yabancı bir harb saydığı lçin onnn Alman tahakkümü lle karşılaşan ve bn tahakkümün müthlş taryikmo uğrayan milletlere vardım etmesi beklenmiyor. Bu vaziyetin bir tekım tahavvüHer g^çlrmesi ihtimai haridnde de. ğildir, fakat bn tahavvülletin serl olmıyaeağı görülmektedlr. O halde hürriyet ve IsrlklâHerini kornmak isteyen mllletlerin İngiltereden görecekleri mahdnd vardımdan baaka, çbndilik yüvenebileceklerl ba^ka blr yardım yoktur ve mesele ba mahdad yardımdan Istifade ederek tecavüz hamlesine karşı sebat ve mukavemet gfatermektedir. Yunanistan, İtalyan tecavuzttne karsı ba fekilde mukavemet göstennlf ve ba mnkavemeti büjük bir mnvaffaklyetle Idare etmiştî. Tngoslavyanm da tecmvüre n|r«ma»ı Ihtimalinin kııvvet bnlması ve Bulgraristanm Almanya tarahndan Işgal edilmesi üzerine İnglltere. Ynnanlstana bir ordn göndererek, yardnnım genlfletti. Fakat, bn yardrm da, şüphe yok ki mahdnddur. Ve bn günkü raesele, Balkan devletlerinin ba yardundaB, ayni «ekilde istifade ederek tecavüzü, hiç olmazsa dnrdurmak, ve Atlantik harbinin neticelenmesine kadar mnkavemeti ida. me etmektir. Balkan milletlerlnin bn mukavemeti göstereceklerine Inanmamak için hiç bir sebeb yoktur. Bilâkis davalanna bl hakkin inanan ve her fedakârbğı göze alan bn milletlerin tecavüzü dnrdura caklan muhakkaktır. Alman taarruzu nun en hızh devrinde vnku bulan gerilemeleri tehlikeU bir mahlyet almaktan çok nzaktır. G«çenlerde Mîster Çörçil, önümüzdeH Genc kız, buna inanmış göründü; kısaca: Sen, hiç kahveye gitmezdin de... Onun lçin saşırdım. Dedi. O, Fikriye: Kahvelerin semtlne bile uğrama! Diyebilir miydi? Genc adam, gabahtan akşama kadar, küçücük bir odada, bir başma, sıkılmadan, nasıl otururdu? Kahveden başka bir yere gidemez misin? Demek de biraz gülünc olurdu? Fikri, Remziyeyi «yalanına> inandırmıs oîmasma rağmen, gene terleyordu. Eğer genc kız, Fikrinin ceketinin yan cebine elini soksa, bir üçüncü nevi kâğıd kılıflı cigara paketini bulur, çıkarıverirdi. Fikri, cigara içerken yakalanmış bir mekteb çocuğuna benzeyeceğine değil, yalamnın ortaya çıkmasuıdan utanacakh. Remziye, Fîkriyî, gencliği, güzelliği kadar, merdliği, erkekliği, doğru sözlülüğü lçin de seviyordu. Bir kadının, bir gün gelip, sevgilisini güzeî bulmamağa başlayacağını, Fikri, tabiî ve hatta hakh görebiliyordu; fakat, merdligini kaybederek gözden düşmeyl, kendine yaraşüramıyordu. O gflnden m m , Fikrl, Remziyenin Maruf Fransız edibi vefat etti General Kâzım Karabekir tarafından verilen bir takrir Teşkilâtı Esasiye encümenince tetkik edildi Ankara 10 (Telefonla) İstanbul meb'usu G«neral Kâzım Karabekir, teşkilâtı esasiye kanununun masu. niyetl teşrüyeye taalluk ^.en 17 nci maddesindekl «meb'usluk müddetinln hitamı» kaydile dahilî nlzamnamedeki cdevre sonu> tablrinin «blr devre içlndekl soncu lçtima ın hitamı» manasma alınmasını bir takrirle Mecllse teklif etmlşti. Bu mütaleaya göre, bühassa meb'us lar hakkında açılan davalardaki «devre sonuna talik» kararlannın buna göre tatbik olunması lâzım gelecektl. Takrlrl Teşkilâtı Esasive Bncümeni tetkik «tmiş, bir meb"u sun yeni devrede dahi meb'us seçilmiş olması halinde evvelce verilmlş olan talik kararı hükmünün deva mı icab edeceŞ'ine ve evvelki devre esnasında verilmiş talik kararlan. nm devre sonunda apcak yeniden meb'us seçilmiyenler hakkmda kendiliğinden ortadan kalkarak tatbi katm başlaması lâzım geldiglnç ve şimdlye kadar bu yolda cerevan eden muamelenin degistirilmeslne mahal bulunmadığına karar ver • mistir. Bu mazbata MeclLsin yarınk! toDİantısıhda görügulecektlr. Anadoluya gitmek isteyen halkın kaydına başlandı (Bas tarafı 1 inct lahifede) gitmek istediği yer, hareket edecekleri iskele veya istasyon, beraberlerinde götüreceği eşya miktarına aid malumat sorulmaktadır. Alâkadarlar, bu beyannameleri doldurarak kaymakamlıklara vereceklerdir. Gitmek istiyenler hemen sevkedilecek değillerdir. Bunlann gidecekleri mahaller tespit edildikten sonra ona göre nakil vasıtası temin olunacak, ayni zamanda gideceklerin içtimaî vaziyetleri de gözönünde bulundunılarak kendilerine yer tahsis edilecektir. Her beyanname dokuz kişiliktir. Vilâyet 15,000 kadar beyanname tabettirmişti. Dün bu beyannameler kâmilen tevzi edildiğiııden bugün bir miktar daha tabettirilecektir. Müracaat edenlere kolayhk olmak üzere bu beyannameler ayni zamanda nahiye müdürleri vasıtasile de tevzi olunacaktır. Şehrimizdeki mütekaidin adedi de 15,000 kadarmektedirler. Beyanname venniş olanlara gelince, bu gibilerin sevkleri vilâyetçe tespit edilecek günlerde yapılacaktır. Fakat şimdiki halde sevkleri tarihi kat'î surette tespit edilmiş değildir. Derhal sehirden aynlmak mecburiyeti yoktur Vilâyette alâkadarlarm verdiŞi malumata eöre, şehri kendi arzularile ter . ketmek istivenler idn derhal İstanbuldan aynlmak mecburiveti yokftır. Bu kararın gavesi, kaymakamhklara veriı'ecek beyannamelerle icsbında şehri terkedecek kimselerin miktar ve sdres . lerinin malum olmasıdır. Türk vatandası, mü^lÜTian, gayrimü'îlünıan her^e^ şehri terketmek talebiide bulımır.akta çerbesttir. Ancak şehri terke*mek maksadile müracaatte bulunanlarm derhal sevkleri mevzuubahs değildir. Hükumet, ileride lüzum gördütü takdirde, bu sev. kiyatı devıet vapur ve trenlerile postalar haîinde yapacaktır. Niyet nereye ? Ne o, hayT'ila? Anadoluya mı gidiyorsun? Evet! Nasıl o'ur biraıîer! İs güç sahibi. esnan Aeh'ıYı. eli aya&ı tutar adamsın. 'Ve divp gi^îvorsun? VaVti ge!'nce giderim. Bunun vakti «aati olur mu? Hcm senin Anadoluya akraban olmariıtjjıı bilirim. Her fırsatia ailece p?k tenha o!dv5"n«7iı söyler durursun. Oyledir ama. bu benim Anadoîu l yaVasıra gcçmen e Biâni teskil efmez. Orası öyJe! Lâkin nereye giueceksin? Nereye gidecesim malum! Evet sence ma'um. ama hir «u deriH" bnnn ben de büscm! Hay hay sövleyeyim. Neden sır olsun. Tor»har"Hoğ;)una eideceğim. Aniamadim. Tophane'ioğluna gideceğim. diyo rum. Nerede bu sö>Iediğin yer? Sen ne biçim İstanbullusun yahu! TophaneUoğlunun nerede olduğunu bil miyorsun! Ü^küdarda. İT Haaai Anadoluya gideceğ n de • yince ben de iççrlere çekileceksin sandımdı. Hayır! Bizim o taraflarda babpdan kalma bir yerimiz vardır, oraya gideceğim. Bu sene yaz erken geldi. Iıcy> lâklar, lâleler arınış, yetişemij eceğiz diye korkuyordnm. Ben de şu tekaüd ve işsizleıe bükumetin seyahat kolayhklan yapacağına dair olan be>annamesi üzerine gidiyorsun sanmıstım. Ne münasebet? O beyanname İ«. tanbuîdan gitmesi kalmasmdan riaha faydalı olan tekaüd, eytam ve dniiaria burada işi olmıyan tasrab!8ra aid bir şey. Ondan sana. hsna ne? Ben de senin gibi düsündüğüm için Anadoluya gidiyonım deyince garibse dimdi. Üsküdar Anadolu kıjısı değil mi? Ben ne bileyim o mânaya aldı&ını! Knlaklar kirişte olunca insan her lâftatı türlü mânslar çıkanyor. Evet! Hafbukl sen münevver a. dam olarak geçinirsin! Bö\le an'arda derin düşünmiyenleri teskin edip isin hakikatini ve bu tesebbüsün İstanbulda. ki is güç sahibi insanlara aid obnadığınl anlatacak yerde benden bile şüphe ediynr«un birader! Kusura bakma kardesim! İlk defa işittiğim zaman biraı telâşlanır yibi oU dnm<<<ı ama tabiî derhal geçti. Bırak efendim! Istne eücönc bak! Sana Bektaşile M^levinin fıkrasmı anlatayım! Belld de biKrsin! Anlat bakayım! Bektasi Mcvle\iye sormuş: «Dedo S«ı^r' «Hn tar'katin erVânı nedir"'» Mevlevf cevab vermis: Wr Allah der, dJ>"erİ7! Ya sîzinki nedir?» Bu sefer de Bektasî cevab vermiş: «B't de Allah der. durnruz.» Hüknmet üstüne düseni yapar. Muh. tac. kimsesîz, namösî'd sartlar altırda kendini id!>re edemevip hiilflmetin sırhna kalmnsı muhtetnel olan un<;ıırbn daha d«r<run yer'pre nakletmejn «liisünürü?:. Bnnfîan senin, benim avaklaıup paçalanmızı sıvamamıza mahal ynk! Biz de hü'tumetin bu tedlirini kendi ^ü. kunetimiz ve işîm'ri tP7gâhlamami7İa takviye etmeliyiz! Telâşlftorak drsil! B. FELFK Müteveffa Marcel Prevost (Tişi 10 (a.a.) Fransız akademisi azasından Marcel Prevost, 79 yaşmda olduğu halde, dün ölmüştür. Cumhuriyet Eransız akademisi azasından Marcel Prevost'nun ölümü Fransız edebiyatı için acı bir kayıbdır. Onunla Fransız romanının romantizma ile atüralizma srası devresinin son mümessili de çöküyor. Onda Zola'nın içtimaî mesleleri bir fotograf makinesi sadakatile aksettiren keskin görüşü, Anatole France'ın nükteli hiciv ve istihzasını bulamayız. Hayır, Marcel Prevost, reel yahud Epicure felsefesinin romancısı olmadı. Müspet dünya görüşüne rağmen hassas ve romantik bir mizaca malikti. Bu yaradılış onu bilhassa kadm psikolociasını tahlile sevkettL Bizde Celâl Sahirin şiirleri gibi onun da romanlannm başlıca mevzuunu etraflı ve olgun tetkikile kadm ruhu ve yaradıhşınm tahlilini teşkil eder. Yirminci asır Franstz, bilhassa Parisli kadmının ruhf halini bugün biraz uzak ve silinmiş gelse de zamanında Prevost romanlannın büyük muvaffakiyetlerinin sımdır. uıııımınımıııumnuı;iııiıi![||i!iıııııııraıııii!iıın!nıııınıiıiMiiM.m, İspanyanın gıdası Irakta son vazîyet İngiltere, yeniden 2,5 Parlanento, yeni naib milyon lira para seçmek üzere verdi toplanıyor Madrld lfl (a.a.) İngiltere ile İspanya arasında bir anlaşma Jmza edllmistiı. Ba anlaşma mucibince yiyecck maddelerile ham ma.ddeîer satın alabilmesi lçln İngiltere İsparyaya iki buçuk milyon İngiliz llrası odünç verecektir. Anlaşmaya göre İspanya, muba yaatını İngiltereden ve İngiliz llrasının cari olduğu memleketlerden yapacaktır. Anlaşma pazartesi günü İngiltere namına İngillz büyük elçisi Slr Samuel Hoare, İsponya namına da Harlclye Nazırı Suner tarafından İmza edllmlştlr. Bugün İspanyol makamlan anlaşmayı blldlren bir îebllğ nesretmlşlerdlr. Evvelce istikraz edllen meblâğlar bittiği ve yahud bltmek üzere olduğu clhetle yeni Mlkraı Ispanyada lyi karjılanacaktır. Beyrut 10 (a^.) Ofi: Bağdaddan bildirildiğine göre, bütün memleket da. hliinde sükunet ve asayiş hüküm sür mektedir. Asayiçi ihlâl ediei mahiyette hiç bir hâdise çıkmamıştır. Kandil bütün memlekette tes'id edilmiştir. Neşredilen resmî tebliğe göre yeni naibi seçmek üzere parlamento yarm top. lanacaktır. Emir AbduUah, teessüf ediyor Amman 10 (aa.) Emir Abdullah, Bağdad hükumet darbesi hakkında yaptığı beyanatta, Irak ordusunun siyasl meseleler* kanşmasma teessüf ettiğini bildirmiş ve milletin vicdanmı uvandırmak lçin kaian genc naibin gösterdigi büyük cesareti medhetmiütir. Yüksok X. rak devlet adamlanndan Nnri Paşa Es. said, Ammanda yaptıŞı beyanata, hükumet darbesinin, sahs! menfaatler güderek hareket eden gayrimes'ul sahıslardan mürekkeb bir grup tarafmdan yapılmış olduğunu söylemis ve Irak halkınm bü. yük ekseriyetinin Ingilizlerden hiç bir fikâyeti olmadığını ve bu gayrimesrut! harekeÜ takbih ettiğînl ilâve eylemiştir. tngiltere • Irak münaaebnh Londra 1 (a.a.) Dün Avam Kamgrasında, Iraktakl raziyet hakkında sorulan blr suale eevab veren AttTee, de. mifür ki: « Irak orduaumm memleket hajratma her kansısindft, hükumet, bu müdah^lc. nin doğurdugu bedbaht neüceleri müsahededen fariğ olmamıştır. Hükumet, I. rakta, tamamile gayrinıesrutl telfikki ettiği bu günkü vaziyete muncer olan ahval ve şeraitten müteessiftir. Son inkl. safı'ar, İngilizIrak muahedeslndeH hukuk ve taahhüdlere tesir iera etmemek. tedir. Ve hükumet, muahedeye tem olarak fiayet edilmesinl temine azmeyle miş bvnınmaktadır.» dn. Halk sükunetle kajrmakamı'ıklara müracaat etmekte ve uzak, jakın her Bu cihetle halkın lüzumsuz telâşa düihtimai karsısmda alınan bu tedbiri mil. şüp alâkadar dairelerde izdiham yaraU letimize mahsus soğukkanlılıkla karsı . maMna hiç bir sebeb yoktur. Kaydoîunlamaktadır. mak için müracaat müddeti icab ederse, temdid olunacektır. Şehirde tabiî hayat Herkes istediği miktardaki eşyasmı Tahmin edildiği gibi, şehirde normal hayat en ufak bir sekteye dahi uğra istediği yere serbestçe gönderebilir. Diğer taraftan, bazı nakliyat ambprmamışta\ Halkanız, telâşa kapılmadan lannm dün sabnh elli kilodan fazı'a yük hâdiselerin seyrini takib etır.ektedir. Dünden itibaren mmtakaîarındaki kay almak istemedikleri de vSki sikâyetîer. makamlıklara müracaat ederek, sehri den enlaşılmıştır. Verilen malun^ata göterkedeceklerini bildirenler ve be . re, husu^t ve para mukabiı'nde vapılacak yannameyi imza edenler, derhal sevke eşya nakîivatmın tonajı da tahdid edildilecek degilîerdir. Lüzumu halinde kaç memiştir. İsteyen, bedelini ödeınek şar. eşyayı, di.'ediğı jrere kişinin İstanbuldan aynlmak istediği bu tile istediği kadar v suretle şimdiden tespit edilmiş olacaktır. nakledebileceV*' . Bîr izah Dünkü nüshamızda intişar eden İstanbul vilâyetinin tebliğinin birinci ve ikinci maddeleri arasmda bazı mübayenet olduğu zannedilmiştir. Halbukl gerek mütekaidin, eytam ve eramil, gerekse halktan arzu eden diğer kimselerin İstanbulden çıkmaları mecburî değil, Öıtiyaridir. Bu şeku'de gitmek Uteyenlerin hepsi de bilâtefrik hükumet vasıtasil ve meccanen naklolunacaktır. Moskovada neşrodilen 3 lebliğ MoAora 10 (a.a.) DJJB. Mootofla Japoo Hariciye Nazın Matsuoka arasırvda yapılan görüşme hakkında asagıdakl resmî tebllğ • nlsanda, Sovy«Uer Blrllğl halk komlserlerl heyetl reisl ve Hariciye Halk Komlserl Molotof, Japon Ha rldye Nazın Matsuoka lle lklncl blr görüşmede bulunmuştur. Bu görüşmede Matsuoka'ya Japonyanın Mos kova büyük elçisl Buitatekava refakat etmekte i d l Neşrodllen lkind resnl tebUft audur: 9 nlaanda, Sovyetler Birllgi Halk Komlserlerl heyetl relsl ve Hariciye Halk Komlserl Molotof, Japon Hariciye Nazın Matsuoka şerefine blr ögle zlyafeti vermlîtir. Bu riyafette, halk komiserleri heyetl ikinci reLsi ve haricl ticaret halk Komlsert Mlkoyan, halk komiserlerl heyeti ikincl relsi ve Hariciye Halk komiser muavini Lozovskl, harlcî ticaret halk komiser muavini Kaganoviç ve haıiciye ve haricl ticaret halk komlseriikleri mes'ul yüksek me murlan, Japocyanın Moskova büyük elçisi ve Japon Hariciye Naarının maiyetl erk&m hazır bulunmus;ur. Bunu müteakıb da, şu üçüncü teb liğ nesredilmiştlr: Japtm Hariciye Nazın Matsuoka. 9 nisanda «Kızılok» trenile Lenln ;rads hareket etmlştir. Şehri terketmek isteyem'erin şimdilik mahdud miktarda olacağı tahmin edili Prevost 1862 de doğdu. Mühendis yor. Muayyen is ve güç sahibleri vazimektebinden mezun olduktan sonra yir feleri basından aynlmak niyetinde de mi iki yaşında yazmağa başladı. lkind ğillerdir. eseri «Bir âşıkın ltirafatı> nın büyük Dün bir kısım halk bankelara müra. muvaffakiyetinden aonra «Yarnn baki caat ederek paralannı almışiardır. reler», «Françoise'a mektublar», «Kadm Anadolu içerlerinde akrabası bulu mektublan» «MösyS ve Madam Moloch» nanlar, dünden itibaren peyderpey İs gibi en mühim eserlerini neşrettL 1909 tanbuîdan ayrılmağa başlamışlardjr. da Fransıs akademlsine âza intihab o Bunlar, kendi paralarile bilet alarak giU unmustu. Dünyanın en kuvvetli harb gemisi Amerikada yeni bir zırhlı servise girdi Lorraine'deki Fransız demir sanayii Almanlara geçti Paris 10 (a,a.) D.N3. aansı bildlrlyor: Ç!ok genis hazırlıklardan sonra Lorraine'deki btiyük demir ve çelik .'abrikalan Alman konsorslyomu nun muvakkat idaresi emrine geçmiştir. Bu mühim vazife, bilhassa Umumî Harbden evvel Lorraine'dekl fabrikalara sermaye vazetmiş oan Alman müesseselerine tevdi edilmistlr. aylar içinde Atlantik harbinin kazanıldığını söyleyebileceğini anlatmıştı. Balkan milletlerinin de bu aylan en büyük metanetle bekliyecekleri ve bn müddet zarfında mukavemetlerinin zaferine şahid oiacaklan şüphe götürmez. ömer Rıza DOĞRUL uğrayacağı vakit, cigara paketini, ya odasında, yahud: Yanımda durursa. içiyorum. Göğsüme de dokunuyor» Yürürken cigara içmek de çok kötü! Deyip, kahveciye bırakıyordu. Çok geçmemişti; Remziye, onu, tekrar yakaladı; bu sefer, ilki kadar yumuşak, gevşek değildi: Sen, cigara içiyorsun, Fikri! Yanında cigara paketi olmadığı için, Fikri, göğüs gererek cevab verdi: Hayır! İçmiyorum, istersen üzerimi ara! Genc kız, yash bir gülüşle başını sallayordu: Beni, erkeğin üzerini arayan kadınlardan mı aanıyorsun? Fikri. mütereddiddi: Peki, gene, tistüm mü kokuyor? Remziyenin yüzü güimüyordu; iesi, bakışlan ağırdı: Keşke üstün başın koksaydı! Ağzın cigara kokuyor! Fikri, bunu da hesablamamışü; elini alnına vurarak zoraki bir kahkaha atü: Farkmda oluşuna şaşüm vallahi... Neden? Ben, tamamile unutmustum. Bu Nevyork 19 (a.a.) Amerika Birleşik Devletleri Bahriye Nazın Albay Knox, Brooklyn deniz tezgâhlarında 35 bin tonilltoluk yeni North Carolina nrhlı sırun servise girmesi merasiminde, «Bu gemi, dünyanm şimdiye kadar görmediği en büyük bir donanmayı tebşir edior» demiştir. North Carolina Drhlısı, 16 pusluk toplarla mücehhezdir ve dünyanın en kuvvetli harb gemisi diye tavsif edil Ankara 10 (a.a.) İcra Vekilleri mektedir. Bu gemi, Amerikan bahriyeHeyetl bugün saat 16 da Basvekâ sine 18 senedenberi iltihak eden iik lette Başvekil doktor Reflk Sayda dretnottur. mın rlyaseti altmda haftalık top tngiltereye verflen gemiler lantısmı yapmıs ve ruznameslne daVaşington 10 (a.a.) Ruzvelt'in huhil meseleleri tetkik etmiştlr. susî kâtibi Stephen Early, on gümriik Muğlada zelzele muhafaza gemisinin ingiltere emrine erilmiş olduğunu ve bunlann kiralama Muğla 10 (a.a.) Dün gece saat 1,30 da burada oldukca şiddetll blr ıre ödünc verme plânı mucibince Ingilzelzele olmuştur. Zarar ve zlyan tereye devredilmeleri için tedbirlerin ayoktur. lmmıs bulundufunu dün bildirmiştir. Bordeaux'dan Brezilyaya gi Early, bu gümruk muhafaza gemilerinin .928 ve 1932 de insa edilmiş olduğunu den Alman balıkçı gemisi kaydetmiştir. Rio de Janeiro 10 (a.a.) Peçe. Amerîka bir senede 4 milyon ton lenmiş olan, fakat silâhı bulunmıgemi yapabilir yan Hermes Alman balıkçı ggmisi, Nevyork 10 (a.a.) Ünited Press'in muhtelif mallardan mürekkeb bir hamule ile Bordeaux'dan çarşam bildirdiğine göre Bahriye encümeni reisi ba günü buraya gelmlstlr. Amiral Land radyoda söylediği bir nuBu geminin kaptanı, gazeteciler tukta Amerikayı İngiltereye yardım etle yaptığı görüşmede, 12 martta meğe ve denizaltılara karsı mücadele Bordeaux'yu terketmiç oidugunu vasıtalanm temin eylemeğe davet etmis söylemiştir. Gemi hamulesinln bir e demiştir ki: kısmı, Rio'da, Santos'da ve Porto c Birleşik Amerika deniz inşaat tetAlegre'dekl Alman ithalâtçılarma, gâhları tam verimlerile çalıştıklan tak bir kaç tonu da Boenos Alres'e dirde senede dört milyon ton kadar vaalddir. jur çıkarabilir. Fakat bunun bütün İn3 martta Rio'ya gelmiş olan Lech giliz zayiatınm tamamile telâfi etmemesi Alman balıkçı gemisi, hamule almış bulunmaktadır. Bu geminin ablu ihtimali vardır.» kayı yararak Fransaya dönebllmek Amerika limanlanndald ecnabi için müsaid fırsat bekledlği söylenvapurlar mektedir. Vaşington 10 (a.a.) Ruzvelt konMuğlada yağmurlar greden Amerikan lbnanlarında faaliyetMuğla 10 (a.a.) Beklenmekte liz bir halde bulunan herhangi bir ecolan yağmurlar dündenberi vilâye nebi vapura el koyması için kendisine tln her tarafmda düsmege basla salâhiyet verilmesini istemiştir. El komıştır. Zürra, bu bereketli yağmur nulacak vapurun bedeli hakkaniyetli bir şekilde ödenecektir. dan çok memnundur. İcra Vekilleri Heyeti içtimaı Bu nutukları, genclerin he yecanlı nutukları takib etmis ve merasime Cumhuriyet marşile niha. yet verilmiştir. Kayseride Kayseri 10 (a.a.) Mimar Sina. nın 353 üncü yıldonümü münasebetile dün Halkevi salonunda ve kalabalık bir dinleyici kütlesl huzu runda bir konferans ver^lmiç. bü yük mimarın hatırası ..ziz olun Avrupa karasmda beni mağlub etme muştur. ğe gelecek kuvvet nerededir? sualini Eden ve General Dill soran Mihvere harbi kazanmak lçin Anglo Sakson ftleminl yenmek lâıım Londrada geldiği cevabı verilebilir. Şimdi AmeriLondra 10 (a.a.) Hariclve Nakan müdahalcsile küreiarzı kaplayan zın Edenle İmparatorluk ÇenelAngloSakson mukavemet ve mukabekurmay Başkanı General Dill İn. lesine nispetle İngiliz adalan bile ufak giltereye dönmüşlerdlr. blr cüz sayılacak vaziyete geçmiştir. Kaldı ki bu İngiliz adalannın istilâ ve Sovyetler Birliğinde yeni tecridi bile her geçen gün daha fazla fabrikalar bir kaflyetle hallolunamıyan blr mesele ohntk yolunda terakki ediyor. Bu baMoskova 10 (a.a.) 1941 senesi kımdan denilebilir ki Almanyanın şim için hazırlanan endüstri plânı mudiye kadar tahakkuk ettirdiği büyük cibince 1213 fabrika kurulacak ve muvaffakiyetli hareketlere nispetle har 742 fabrika da ıslah olunacaktır bin zaferle intacı için katolunacak me Memleketln sınai lnkisafı lçin 30 safe henüz el değmemiş bir halde bütün mllyar 600 milyon ruble tahsis edilazametile ortada duruyor. miştir. Bunun hakikî sebebi Mihver harb gayelerinin esasen tahakkuku kabil olmıyan gayritabiî ve tamamile fuzuli iddialardan ibaret olmasıdır. Mihver devletleri zamanla maruzu kalmakta devam edecekleri müşkülâtla bu iddialan lerkederlerse yimHilri kanlı haileye daha çabuk bir son verilmek imkâm bulunabilir. Aksi takdirde Mihver devletlerinin bu iddialann ve onlann istediği sonsu7 fedakârhklann azameti altmda yıkılacaklan günü beklemekten baska çare yoktur. FUhakika Mihver iddialan tahakkuku imkânı olmıyan hayallerdir ve bu hayallertn istediği sonsuz fedakârlıklar bu devletlerin kudretlerini gölgede bırakan hiçbir zaman başanlamıyacak hamlelerdir. İşlerin tabiî cereyamnda gelip çataak imkânsızlık günü ise nihayet bir iki sene zarfında onlann karşısına dikilecektir. Esaret ve tahakküme boyun eğmiyen ve eğmiyccek milletlerin bu müddeti hiç yılmaz bir mukavemetle geçirmeleri kâfidir. YUNUS NADI öksüre çalıştığın gözlerimin önüne geliyor da, yüreğime ateşler düşüyor... Neler söylüyorsun? Rüya gönneğe başhyorsun galiba? Genc kız, ellerini, onun omuzlarmdan çekmişti: Bugün cıgaraya, yarın da içkiye alışırsın. Fikri, bütün vücudü sarsılarak gülüyordu: Bu, pek tuhafıma gitti doğrusu! Remziye, fazla söylemedi: Hepsi, senin bileceğin şeyler.... Fikri, genc kıza hak veriyordu. Çünkü, elindeki para eksildikçe içinin sıkmtısı arüyor, geceleri uyuyamıyordu. Bu uykusuz gecelerin, yeni bir telılike baslangıcı olabileceğini sezmekte gecikmedi: Remziyenin dedikleri çıkacak! Cıgaraya, fena alıştım. Bir, içkim eksik Kahve gibi, meyhaneve de dadandım mı, artık iflâh olmam! Fakat içki. cıgara gibi değildi; «meyhaneye dadapabilmesi için>. cebinde para olması lâzımdı. Halbuki, «zar zor biriktirdiŞb kırk küsur liranın yarısı terimiş» ve «erimek üzere» idi. Bu işsizlik, daha ne kadar sürebilirdi? Bunu kestirebilse. hesabmı, ona söre tutardi. Hep, karanlıkta yürüyordu. Göz aç (Başmakaleden devam) ild Balkanh memleket için evleviyetie ve kafiyetle böyledir. Nihayet bu milletler harbin sonuna kadar mncadelede devam etmek vmsıta ve şartlarma maliktirler. Geçen Umumî Harbde küçük Sırbistan ba davanın canlt misali olmak rolünü oynamıştır. HakUd mahîyeüle bn harb, Balkanlann dar çerçevesine maksur olmak halindcn çok büyük ve cihanşümnl bir saha üzerinde caridir. Bir kanş fazla veya eksik toprak bu harbin dünya olçüsündeki büyüklüğüne nispetle hiç bir şey demek değildir. Mhverin iddiası veçhile Avrupa karasmda zoraki bb hakimiyeüe elde edilmiş olacak netice, harbi biürecek bir tesir ve kuvveti haiz olmaktan nzakhr. Elverir ki hürriyet ve istiklâllerine âsık memleketlerin cebre ve tahakküme karsı filî ve kalbî mukavemetleri devam etsin. Yugoslavyaya baskın Edirnede mimar Sinan için yapılan ihtifal Bdlrne 10 (Hususî muhabirimlz den) Dâhi mlmar Sinanm ölü münün 353 üncü yıldonümü münasebetile Seümiyede bir ihtifal vapümıştır. İhtifale İstiklâl marşile başlanmış ve mimar Kemalle muallim Osman tarafından irad edi len nutuklarda Türk yurdunu beş yüze yakın san'at abidesile beze yen büyük san'at dâhimizin havat ve eserlerini anlatmış ve Türkün medeniyet ve san'at sahasındaki kudret ve kablliyetlnl tebarüz ettirmislerdlr. Zelzele felâketzedeleri için yaptırılacak insaat Ankara 10 (Telefonla) Kızı'av cemiyeti tarafından 7elzele felâketzedeleri için yaptırılacak insaata ı |p aid kere?teîerin rfezkur ce nive çe tasdik şartile muamele ve^gisinden muaf olması uvgun görülmiiî. buna dair lâviha encümenlerden eec mistir. Ceza kanununun iki maddesinde tadilât yapılıyor Ankara 10 (Telefonla) Meclise verilen blr kanun layihasile Türk ceza kanununun iki maüdesinde tadilât yapılmaktadır. Sovyetler Almanyaya az petrol venyorrar Londra 10 (a.a.) Dün Avam kamarasmda sorulan bir suale cevab veren nazır Dalton, 1 mar^tanberi Almanyaya Sovyetler Birliğinden pek az petrol gelmiş olduğunu bildirmiştir. Türk varhğını zafer şahikaianna yükselten çocuktur! Her türlü sefkatten mahrum yurd yavrularını koruı^ap yaşatabilmek için yıllardır bu eaye uğrunda çalışan Çocuk Eshrgeme kurumuna üye olmanızı kurum savsı TP diîer, mak da faydasızdı; ona, yürüyeceği yolu gösterecek, tek, ölü bir ışık dahi belirmiyordu. Kuçük bir idaresizlik yüzünden, «aç» ve «açıkta» kalacaktı. Bu karanlık yolun, ancak sonunu görebiliyordu; yarı aç, yarı tok, kıt kanaat de yaşasa, günün birinde, elırıde ve a\rucundakiler tükenecek ve nihayet sürünecekti. Onu, Remziyenin öğüdlerinden çok. ^aclık korkusu» koruyordu. Remziye ile konuşurken, kendi vaziyetini unutturmak icin, ona, büsbütün başka şeyler soruyordu: İş, buldurn, buluyorum Bu hal, kırk yıl sürmiyecek ya... Hanr islor var da, tepiyonım mu? Nasib, kader, ne ise, o olur. Biraz da «enden konuşa!)m. Fabrüada nasılsm? Remziye, hep, ayni csvablan veiyordu: Nasıl olacak, bildiğin gibi. Küçük Mehmedi gördüm; kâtib değişti. dedi. Önce. biz de öyle sandık. Bir ^afta izin almış. H?".n ağabey, ne yapıyor? Hiç! NaMİ hiç? Sana, gene sark;nt!İ;k ^'iiyor mu? Hayır! (Arkası var) Bir AŞK UÇURUMU Edebî roman raya gelirken, yolda rastladığım bir arkadaş verdi, hatm kalmasın, diye blr iki nefes çektim. Genc kız, yalvarmağa başlamışb: Fikri, arkadaşlarının hatırı için, beni kırma. Benim hatınm için cigara içme... Madem ki şimdiye kadar içmedin. gene de alışma. Paran gittiği için değil, vücudüne yazık! Sen, çalışmağa mecbur bir işçisin. Bizim, sağhğımızdan başka, dayandığımız neyimiz var? Çahşırsak yaşayabiliriz. Çahşmak için de, neye güveniyoruz? Alışırsan, ne olur sonra?. Fabrikadaki Hasan çocuğu hatırlarsm... O, ne cigara içmekti! Göğüs tutukluğuna uğradı, çahşamamağa başladı, işten çakardılar. Şimdi sflrünü 12yormuş... Bir işe alırlarken doktorlara muayene ettiriyorlar. Her yerde, her vakit üstünkörü muayene etmezler ya? Doktor, bunun göğsü zayıf, çahşamaz, derse, ne yaparsın? Genc kız, onun ellerini tutmuştu; bakışlan ile de yalvanyor; sesini, kabil olabildiği kadar tatlılaştırıyordu: Sözlerime güceniyor musun? Fikri, bir ara: Bana, nasihat mi veriyorsunî Akıl mı öğretiyorsun? Diye çıkışacaktı; fakat Remziyenin yalvarışı, onun sert düşüncesini yumuşatmış, eritmişti: Ne diye güceneyim... Benim, iyilighn için söylüyorsun. Mahmud Yesari Genc kızın solgun bakışlı gözleri ışık ışık yanıyordu: Beni, ne kadar sevindirdiğini bilemezsin. Elbette iyiliğin için söylüyorum. Cıgaraya alışır da, artık, onsuz edemezsen halin neye varır? Paran olduğu zamanlar, neyse! Cigara alacak paran olmadığuu da bir düşün... Fikri, şakaya vurmak istedi: Bir cigara... Onu da bir iki nefes çektim, dedim ya... Sen de, beni, çürük bir adam yaptm çıkardın. Remziye, ellerini Fikrinin geniş ve dik duran omuzlarına koymuştu; gözlerinin içi gülerek, güvenerek baktı: Hayır! Senin, bu sağlam vücudüne acıyorum! Bir tezgâh başmda, öksüre