CUMHURİYET OO 6 Mart 1941 r |Doğrn değil Tarihî abideleri korumanın usulü Bir gazete şu haberi veriyor: Eyüb Edirnekapı yolunun tam ortasına tesadüf eden noktada yanyana duran iki mezarın oradaki caddenin tanzimi sırasında kaldırılmasına karar verilmi}. Bunu tesadüfen öğrenen bir musikişinasımız hemen harekete geçerek alâkadar makamiara müracaat etmiş ve iki kabrin yıkılıp harab edilmesine mâni olmuş. Çünkü mezarlar üstad bestekârlarımızdan Itrî ile Sadullah Ağaya aidmiş! Neticesi korkunc bir kadirnaşinaslığa varmak üzere iSen önüne geçilen bu yanlışhk ve bilgisizlikteki kabahati sade o yolu tanzime memur olanlara yükletemeyiz. Çünkü onlar ancak ellerindeki plâna göre vazifelerini ifa etmeğe çahşırlar, faaliyet sahalarında kıymetli mezar, tarihî abide bulunup bulunmadığını inceden inceye tetkik etmekle kendilerini mükellef addetmiyebilirler. Asıl mesele şehrin herhangi bir semtinde istimlâk yapılmak, yol tamir etmek, cadde açmak icab ettiği zaman bunun plânı, projesi vücııde getirilirken oralarda tarihî abideler, kıymetli mezarlar ve eserler meveud blug olmadıçını tespit ettikten sonra işe başlamaktadır. Binaenaleyh bu hatanın tekerrür etmemesi için tanzim ve imar faaliyetlerinde Belediyenin, müzeler idaresi, İstanbulu sevenler cemiyeti ve bu hususta salâhiyettar diğer müesseseler ve teşekküllerle iş birliği etmesi, projeleri, plânları o eserlerin muhafazasını temin edecek şekilde tanzim ve tashih eylemesi lâzımdır. ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Bir yankesici kendi Faik Öztrak Emniyet ayağile bankaya İcra dairesinde adam müdürlüğünde ve Bedolandırmak istiyengiderek yakayı lediyede meşgul oldu ler yakalandılar ele verdi Şehrimizde bulunan Dahiljye Vekili Faik Öztrak dün sabah emniyet müdürlüğünde meşgul olmuş, öğleden sonra Park Otelde bazı ziyaretleri kabul etmiş bilâhare şehirde yapılan işleri mahallerinde gözden geçirmiş ve akşamüzeri de Belediyeye gelerek Topkapı haricindeki sahanın ağaclandınlma işini, istimlâk işlerini ve diğer Belediyeye aid işleri tetkik etmişt'r. Vekil dün Belediye teftiş heyeti rftUi Samih Türkdoğanı kabul ederek Belediye teftiş heyeti için hazırlanan nizamname hakkında izahat almıştır. Samih Türkdoğan reisi bulunduğu Belediye memurları kooperatifi imalâthanesinde yapılan mahlut yağlar hakkında son zamanlarda yapılan aleyhdarane neşriyat dolayısile izahat vermiş ve bu yağlann formülünün Sıhhat Vekâîetince tasdik edilmiş olduğunu izah etmiştir. Cici Celâl denilen biri, tramvayda iki yolcunun ceblerini jiletle keserek sezdirmeden paralarım aşırdığı kaydile dün adliyeye getirilmiş, İstanbul dördüncü asliye eeza mahkemesinde muhakemesine başlanarak, tevkif edilmiştir. Muhakemenin devamı, tahkikatın ikmaline kalmıştır. Cici Celâlin, bu işleri nasıl yaplığma gelince, Çişli ile Karaköy arajında bir tramvayda yolculardan Osmanın ceketinin iç cebini kesmiş, cüzdanını aşırmış. cüzdanla parayı alıkoymuş, cüzdandaki hüviyet varakası ile sair şahsî evrakı götürmüş, Kumkap'.da bir posta kutusuna atmıştır. Bu evrak, döne dolaşa sahibini adresiide bulmuştur. Blr gün de, Çarsıkapı ile Sirkeci arasmds bir tramvayda Benzayo adh birinin pantalonunun arka cebini keseretc, parasını çalmıştır. Ancak, bu arahk bir 10 liralığın yarısı cebde kalmıştır Benzayo, yarısı kesik 10 liralıklarm bankada eksiğine de olsa muayyen bir şekilde değiştirileceğini ve yankesicinin de eline geçen yarım 10 lirahğı bankaya getirebileceğini hesablamış, işi İstanbul icra dairesinde dün sabah bir cürmümeşhud yapılmış, bunu müteakıb, haklarında zabıt tutulan iki kişi aleyhlerinde müddeiumumilikçe müzayedeye fesad karıştırmak davası açılmıştır. Muhakemeye de, meşhud suç kanununa göre dün akşam İstanbul birinci asliye ceza mahkemesinde başlanmıştır. Mevcuden mahkemeye getirilenler, her ikisi de Zafranbolulu ve fırıncı Mustafa Bora ile Mehmed Toksaldır. Davaya göre, dün sabah üçüncü icrada, Lâlelide Fethi Bey caddesindeki tahin ünalâthanesinin bir kaç hissesi açık artırma ile satılacakmış. Bu icra işinde alacaklı, ayni zamanda imalâthanenin bir kısım hissesine sahib Anargiros adlı bir fabrikatördür, Bordu da, Anargirosun eniştesi Yordan Avramidistir. Bahis mevzuu olan borc miktan da, 6,800 küsur liradır. Fırıncı Mustafa Bora, icrada açık artırma muamelesi başlamadan, koridorda Anargirosuh yanına yaklaşmış, artırmaya iştirak etmemek veyahud da iştirak edip 8rtırmadan vazgeçmek mukabilinde, kendisinden 300 lira istemiş. Bu teklif karşısında. Anargiros, müddeiumumiliğe müracaat etmiş ve cürmümeşhud tertib edilmiştir. Üçüncü icra önünde yapılan cürmümeşhudda, Anargiros, Mustafaya 300 yerine 100 lira uzatmıj, Mustafa da yanında duran arkadaşı Mehmed Toksala «alıver parayı» demiş ve Mehmed, alıp cebine koymuj. Bunun üzerine de, tahkikat ve takibat icrasına geçilmiştir. Mustafa Bora, mahkemede, Anargirosun Mehmede ne sebeble 100 lira verdiğinden haberi olmadığını, Mehmed Toksal da, bu paranın kendisine ne maksadla verildiğini kendisinin de bilmediğini söylemislerdir. Bundan sonra, fabrikatör Anargiros, adliye dairesinde çalışan sivil komiser Salih, müddeiumumilik polisi Faik şahid olarak dinlenilmişlerdir. Müddeiumumî muavini Hilmi, sabit olan hareketin müzayedeye fesad karıştırmak değil, dolandıncılık mahiyetinde görüldüğünü, Mustafa ile Mehmedin, alâkahyı icbarla kendilerine haksız menfaat teminine nakıs olarak teşebbüs ettiklerini Ueri sürmüstür. Ve her ikisinin de ceza kanununun 61, 503 ve 522 nci maddelerine göre tecziyeleri, 3005 numarah kanun mucibince de derhal tevkifleri isteğinde bulunmuştur. Hâkim İpnail Hakkı; d*va ediJenleF hakkında tevkif müzekkeresi kesilmeslne ve avukat tutarak müdafaaya hazırlanmalan için, muhakemenin devammın 8 mart cumartesi saat 10 a bırakılmasına karar vermiştir. I H F M NAÜNAI Nazar değmesin! O ngiltere, Bulgaristanla diplomasi münasebetlerini kesti; çünkü, Bulgaristan kendi nzasile bir Alman üssü haline geldiği için bitaraflıktan çıkmış, İngiltereye düsman memleketler arasma katılmıştır. Alman ordusu Bulgaristana girdikten ve Bulgarlar tarafından da memnuniyetle ve alkışlarla karşüandıktan sonra, Ingiltere için, Bulgaristanla münasebetlerini devam ettirmeğe maddî, manevi, siyasi, ahlâkî, askeri, iktısadi bin türlü sebeble ne imkân, ne de lüzum kalmıştı. Sonra elçilik ve kon•olosluk memurlarile İngiliz tebaasuun canlan da emniyette değildi. Geçenlerde bir pasaport menıuru Türkiyeye geHrken hududumuza varmadan yok edilmistL Londranın Sofya ile diplomasi münasebetlerini kesmesinden tabi! bir hareket olamaz. Alman ordusunun memlekete girmesini Sobranya Mecüsinde alkışlarla kabul eden Bulgaristan, bu hareketinin doğuracağı akıbetleri, elbette önceden düşünmüş, hesablamış ve kabul etmiş olmak icab eder; şimdi artık, ne İngilterenin elçisini geri çağırmasından, ne de İngiUz kartaliannın hediye edecekleri paskalya yumurtalarından şikâyete hakkı olamaz. Bulgar Başvekili Fılof, Bulgaristanın üçler paktına ve arkasından da Alman ordusunun Bulgaristana girişinit Balkanlann sulhunu iwphaf«Tj» için yapıl» mış, takdir ve tebrike lâyık bir hareket olarak ilân etmek cesarennl göstermif ve aynen şu sözleri söylemişti: «Bu karar» venrken Bulgar hiıku' meti, bununla Bulgaristana bugün v* istikbalde ve keza Balkanlarda rulha en iyi tarzda hizmet ettiği mütaleasın.' dadır.* Basiretten nasibi sıfır olan bu söı I martta löylenmişti; 3 martta, yani tamam üç gün sonra, «Balkanlarda sul« ha en iyi tarzda hizmet» iddiası suy» düsmüş oluyor. Çünkü, Moskovanın da pek iyi gördüğü gibi, Balkanlann göbeğined bulunan Bulgaristanın bizzat kendisi, İngiltere ile harbe girmek üzere buhınuyor. Diplomasi miinasebetlerinin kesihnesile harb arasında, küdaa inca kılıcdan keskin bir fark vardır. Fakat Bulgar hükumeti Ahnanlann Bulçaristana girmesine müsaade etmekle yalna kendini harb tehlikesine atmış değildir. Komşulan için de ayni tehlikeyi, ayni huzursuzluğu yaratmıştır. Budud« Jannda Alman askerlerinin toplanmağa basladığı kahraman Yunanistan da büyük bir devletle ikinci bir cepheda daha harbetmek mecburiyetine düsmek özeredir. Yugoslavjanm 20 sınıfı silâb alhna çağırmağa hazırlandığı hakkındaki haberler, bn memleketin de harb tehlikesi karşısında bulunduğuna kanaat geordiğini ve tecavüze nğramak endişesi içinde olduğunu gösteriyor. Bütün bunlar, işte Filofun Balkanlarda sulha ne iyi hizmet ettiğini göstorir deljllerdir ve hâdisenin daha üçünctt g^nUndeyiz, bakalan öf hafta, üç aj sonra ne facialar olacak? Filofun nutkundan yukanya aldığımıı cümlenin ilk kısnuna, yani «Bulfaristana bugün ve istikbalde en iyi tarzda hizmet. iddıasuıa gelince, onnn da bugüne aid olanı meydandadır. İstikbale aid Inanınm ne kadar doğra çıkacağını ise, zaman gösterecektir. Bek' leyelim, görürüz. Yalnız su kadar söyfeyelim ki perşembenin gelisi çarşam» badan belUdir. Yazan: W. ChurchİU îngiltıere Başvçkili Lord Curzonia Bİvasî hayatunda ancak nmıımî bir münakaşada buhındura. 1922 senesinde Baldivin, Lloyd George'un, bütiin partilerin iştirakile kurduğu hükumeti devinnek için mücadele ediyordu. Bu senenin sonfcahanna doğru başgösteren buhran esnalannda evimde müteaddid riyafetler tertib ederek arkadaşlarla bilhassa Lloyd Georgela sık gık miizakerelerde bulunuyorduk. Bu esnada Austin Chamberlain, Curzon, Balfour ve Lord Birkenfcead ile de konuşarak bir hal çaresi bulmak üzrre kafa yoruyorduk. Ve parlamentoyu içtimaa davet etmeksizin bir infisah karan verip vennemek hususunda muta'bakat için uğraşıyorduk. Bu görüşmelerde, Lloyd George'un ikinci bir kabined* Başvekil olarak mesüliyet deruhde etmemesi de kararlaşır gibi olmuştu. Şu kaydı Uıtiyati ile ki fcahir muhafazakâr bir ekseriyet onnn tnutlak ve muhakkak nırette isbasına Cetirilmesini taleb etmesin. Biz liberallerin durumumuı ise herkesten daha iağlamdı. Çiinkii birkaç ay evvel sırf muhafazakâr bir hiikumetin kurulma•ını teshil maksadila istifamızı vermiştik, fakat kabul olunmamıştı. zin ruhuna daha muvafık bir tarzı harekertir. Çünkü Kral böylece mut lak ve muhakkak surette lekbaşına mes'uliy et deruhde etmek gibi büyük bir külfet ve mes'uliyetten kurtulmuş olur ve Kral ancak bir buhıan veya ademi ittifak halinde müdahale ederse, variyet daha muvafık şekilde ıslah edilmiş olur. Şu dahi vardır ki, Kral tarafından nasbolunan parti lideri, şayed Avam Kamarasında kendine bir ekseriyet temin edemezse, Krallık makamı bu işte mahçub vaziyete düşürülmüş olur ki, her halde, gaye bu değildir. Diğer taraftan her hangi bir sebeble parti, ekseriyete dayanmıyan fakat Kral tarafından nasbedildiği için hürmeten kabul ettiği bir Başvekile, zamanla mukayyed bir itimad beslese de maksad gene hasıl olmaz. Çünkü hiikumetin ömrü kısa ve icraatı da bu nispette gayrimüessir olur. Bunun en doğrn hal çaresi Kraliyete, ortalık biraz sükunet buluncaya kadar müsaade olunarak muhtelif cereyanlar ve fikirler tebellür ettikten sonra parti liderini seçmek üzere miihlet verilmesidir. Bu takdirde, seçilmiş olan zat üzerinde tahminl ve runnî değil, kafl olarak bütiin alâkadarlarca mutabakat İşte bu münakaşalar e^nasında idi ki meveud olduğu meydana çıkarak lüCurzon bir gün kalkıp «Pekâlâ! Ben zumsuz anlaşmazhklaruı önüne geçilde tamamile sizlere iltibak ediyorum'. miş olur. diye bağırmış ve milletten tekrar itd(Arkası rar) mad talebine karar vermişti. Fakat birkaç hafta sonra kati neticeyi tayin etmek üzere Carlton Club'de MAAR1FTE son içtimaı akdettiğimiı zaman gördük ki Curzon gene fikrini değiştirmi* ve Ticaret mekteblerinde ders bize karsı muhalil bir cephe almıştı. saatleri Hatta yeni hükumette gene Hariciye Maarif Vekâletl, tlcaret mektebNezaretini muhafaza ediyor ve »Ctta lerine aid yenl bir talimatname habizlere kafa tutuyordu. Dahiliye Vekili Jiletle orfasından nin tetkikleri kesilen 10 liralık Açıkgözlük bukadar olur! D Lord Curzon Aramızda mütemadiyen ihtilâflar oluyordn Nihayet hâdiseler beni, matbuatta ona hitaben bir yazı neşretmeme saik oldu IKTISAD Halk tipi çorab ve fanilâ niimuneleri Hİ£ şüpbe yoktur ki Curzon, Lloyd Ceorge'u günahı kadar sevmez ve ondan nefret ederdi. Fakat bu kevfiyet hiç bir zaman bize yaptığı vâdi ona unutturmak icab etmezdi. Yalnu şurası da sayanı dikkatlir: Lord Curzon münakaşa esnasında, su noktayı tebarüz ettirmiş bulunuyordu ki; dominyonlara İngiltereye ve Çanakkale harekâtına muzaheret taleb eden tclgraf çekildiği zaman, bir Hariciye Nazın sıfatile kendisine hiç olmazsa haber verilmesi icab ederdi. Bu yapılmadığı gibi, bu telgraf matbuatta neşredildiği zaman dahi ona hiç bir söz söylenmemişü. Şu halde iğbirarında haklıydı ve bunu mutlak surette izhar ermeliydi. Fakat işte bu izhar keyByetidir ki, ben, birkaç gün evvel ağır bir apandisit amelijan geçirdiğim halde, fırsatı fevtetmemeğe ve matbuatta ona hitaben şu mealde bir yan neşretmeme eaik oldu: «Lord Curzon, vaziyetin nezaketine rağmen, Londradan tagayyüb etmiş ve kendisine, hükumetçe merkeze daveti hakkmdaki müracaatlere rağmen, Londradaki evinin muhterem lordun istirahatini temin edecek şekilde tanriminden evvel dönmiyeceğini bildirmiştir. Nihayet pazartesi günü Londraya tenezcülen avdet eden muhterem lordun Londra gibi bir biiyük şehirde esbabı is tirahatinin ne suretle temin edildiği de merak uyandırmaktan hâli kalmamıştıı.. Gayet tabiî idi ki bu alenî çatış, Lord Curzotfu tehevvüre sevketmişti. Susmak itiyadında olmadığından bu mektubuma Times'de cevab vererek nesriyatımın ban yanlış noktalan muhtevi bulunduğunu ve kısmen kasdi mahsusla1 yazıldığmı ve mevzuubahs müddet zarlında kendisinin hasta bulunduğunu Ueri sürmüştü. Biz ise onun hastalığına esasen inanmamıştjk ve bu suretle aleyhinde neşrettiğimiz mütalealann hakikatine inanârak münakaşayı bu nrfstada kesmeyi nıuvafık bulmuştuk. *** 1923 ilkbahannda Bonar Lawun sıhhati ziyadestle bozulmuştu. Akdeııizde yaptığı bir deniz seyahati de iadei âflyetini temin edememiş, bundan dolayı istifaya karar vermişti. Fakat bazi müstacel meseleler, ve bu meyanda bilhassa teşkilâtı esasiyemizde an'ane halini alan bir mesele meydana çıkmıştı. Bu parti muhalefette bulunduğu sıralarda (yani ekseriyete dayanarak hükumeti temsil etmediği zaman), sayed onun Uderlik makamı boş kahrsa, parti için mevcudlar arasuıdan her hangi şöhretli ve münıtaz bir şah»yeti parti başkanı olarak seçebilirdi. Halbuki, ekseriyet partisinin, yani hükumet partisinin liderliği infisah eylediği takdirde, bu partinin liderini bizzat Kral seçmek hususunda salâhiyet sahibidfr. Yani Kral partinin buradaki serbest harcketine bir nevi mütlalıale h?kkına malik demektir. İngilterede hiç bir parti Krala, Başvekâlet makamını işgal edecek zat hakkında tavsiyelerde bulunamaz. Halbuki, Kral tarafından Başvekil nasbolunan zat sadece kabineyi teşkil vazifesile mükellef addolunur. Ekseriyete dayanan bir partinin, Kralın müdaha|esi olmaksızın kendi liderini kendisinin seçmesi, bence, teşkilâtı esasiyemi zırlıyarak müfredat programların da da bazı değişlklikler yapmıştı. Talimatname, mekteblerde tatblka başlanmıştır. Yeni şekle göre hıaftada 35 saat olan ders adedl 39 a çıkarılmıştır Dünkü ihracat Dün şehrimizden 450,000 liralık İhracat yapılmiî&r. Bu lhracatın 150,000 liralık kısmını Almanyaya satılan hurda lnclr teşkil etmektedir. Amerlkaya av derileri, İtalyaya yumurta ve balık, İsveçe koyun derisi gönderilmlştlr. I | Kısa Haberler * Karabük fabriHası mamulâtmdan üçüncü bir parti 1000 ton daha pife demirin Ihracına musaa» de edilmiştir. Bu pik demlr yakında Köstenceye gönderllecektlr. •k Fiat Murakabe burosu evvelce ellerinde demir saç bulunan kimselerln beyanname vermeleri hak kında yapılan llâna riyaet etmeyip 12 ton saç saklıyan Fındıklı Bmaye fabrikası sahibi Mustafayı Cumhuriyet Müddeiumumiliğine vermiştir. * Fiat Murababe bürosu sadeyağ fiatlarmın meveud narhtan yükseğe satıldığı hakkında vaki olan şikâyeüer üzerine tetkikler yapmağa başlamıştır. Dün şehirde yağcı ve bakkallarda sıkı bir kontrol yapılmıştır. * Leylî mektebler Fiat Murakabe komisiyonuna müracaatle peynir bulamadıklarından şikâyet etmi$ lerdir. Fiat Murakabe komisyonu soguk hava depolarmdakl tüccar mahndan lüzumu kadarının bun lara verilmesini temin edecektir. Güzide, arkasma bütün yastıklan yığarak sedire uzanmış, gözlerini köşedeki alçak geridonun üstünde hâlâ sessiz ve hareketsiz duran telefon makinesine dikmiş bekliyordu. Apartımanm diğer katlanndaki mutfaklardan çatal ve kaşık, tabak, tencere takırdıları, geldiğine göre herkes yemeğini yiyip bitirmişti. Hizmetçiler buIaşık yıkıyorlardı. Saardokuzu geçmişti. Feridrlen ses, sada yoktu. Halbuki bu vakitlerde Ankara ile görüşmek gündüze nazaran daha cabuk daha kolay oluyordu. Nisanhsı biran evvel işlerini biürerek gelseydi de mesele hayırlısile hallolunup nikâhlan kıyılsaydı. Güzide, başkalarile konuşurken değil, kendi kendine düşünürken bile nişanlı kelimesini kullanmaktan sıkıhyordu. Bu tabiri o, ancak gene kızların müstakbel kocalarına lâyık görüyordu. Güzide, otuz yaşına basmak üzere idi. İlk defa tüccardan İzmirli Salih Beyle evlenmiş, geçinemedikleri :çin iki sene sonra ayrılmıştı. Hayatının bu şekilde harab olduğuna pek yanmıyordu, fakat oğlu küçük Aliye uzun zaman hasret kalışı devir devir onu soneuz ıstırablann işkehoeli uçurumlarına yuvarlıyordu. Feridle izdivac etmeğe karar verişinde de yavrusundan uzaklığın ve şefkatini, muhabbetini üstünde tek=if edecek bir kimseden mahrumiyetinin büyük tesiri olmuştu. Vakıâ, Feridden hoşlanıyordu. Lâkin o, gene Güzidenin tahayyül ettiği derecede ince, nazik, hassas bir erkek değildi. Gene adamı ancak etrafında dolaşanlann en az ha Ticaret Odasmın halk tipi sağîam ve ucuz, seri halinde giyecek eşya bankaya haber vermiştir. Tahmini ümaksadla imalâtı icin yaptığı temaslar müs zere, Cici Celâl busuretle, çok bankaya ve bu geçmepet netice vermeğe başlamıştır. İlk başvurmuş ayağile gelerek yakalanması den kendi olarak ele alınan halk tipi çorab ve mümkün olmuştur. MÜTEFERR1K fanilâ nümuneleri hazırlanmış ve Bir yankesici daha Ticaret Odası tamfından Tioaret Tahtakalede bir yolcunun cebinden Vekâletine gönderilmiştir. Ekrem Tur iyileşti para çantasını aşırdığı sabit olan NiDaimî Encümen azasmdan, Bey Manifatura ithalât tacirleri. yazi Danlmaz, Sultanahmed birinci sulh oğlu Halkevi reisi Ekrem Tur ağır ceza mahkemesinde üç ay, yirmi altı nin satif mağazası bir hastalık atlatmı^ ve bir aydangün hapse mahkum olmuştur. Ayni zaberi tedavi edilmekte olduğu Teş Türk manifatura İthalât tacir manda tevkif edilmiştir. vikiye Saglık Yurdundan çıkarak lerinin kurduğu teşekk.ülün yeni Sigara v e çîkolata çalmışlar tekrar çalışmağa başlamıştır. Par Vallde Hanı altındaki merkezinde timlz ve Şehlr Mecllsi kadroalrı i yapılan hazırlıklar ikmal olunmuş Muzaffer Dağdeviren ve Muzaffer çinde cidden muvaffak ve feragat tur. Toptan ve perakende satışların Özge isimli iki kişi, Fatihte bir dflkkâr hizmet'erile temayüz etmiş olan yapılacağı bu iki ayrı mağazanm kândan' sigara, çikolata, karamelâ vegüzide arkadaşımıza geçmiş olsun küşad merasimi yarm meraslmle sahe aşırdıklan iddiasile adliyeye g5nder, vazifelerinde yeni başariler di yapılacaktır. Burada, ithal olunan derilmişler, Sultanahmed birinci »ulh leriz. manifatura maddelerinin toptan ve ceza mahkemesinde tevkif edilmişlerdir. Tavuk hırsızlan Elektrik fabrikası hakkında perakende fiatlan tam olarak görüleceğinden piyasadaki ihtikâr Bakırköye bağlı Ambarlı köyü ciyapılan tetkikler hareketlerini takib etmek çok ko varında gezinen bir kaç tavuğu aşıİkinci bir elektrik fabrikasınm in laylaşmış olacaktır. rarak bohçalayan ve götürürken yolda şası için Nafıa Vekâletinden göntavuklann gıdaklaması üzerine yaYeni kahveler piyasaya derilen bir heyet şehrlmizde tetkikalanan Ayşe ve Fatma adlı iki çinkatta bulunmaktadır. Fakat şim çıkarıldı gene kadmı, adliyeye verümiştir. Mudiki vaziyette yeni bir fabrlka yaİstanbul piyasasana verilen yeni hakeme edilmektedirler. pılmasına iznkân görülememekte dlr. Yalnız Elektrik idaresinin ısla kahveler kuru kahvecilerde statışa ŞEHİR tŞLERl hı için varidatından ayrümış olan çıkarılmağa başlanmıştır. üzunca üç milyon lirası vardır. Bununla blr müddettenberî halis kahve buçimdlki fabrikanın . daha mahfuz lamıyan halk, kahvecilere büyük Tramvay ve tünel seferleri bir şekilde inşası için bazı tetkikler bir tehacüm göstermektedir. Kah ; Tünel seffirlerinin tahdidi nakv veeller müçterifere kahveyl idhre öe tında Traînvây1 i'daresrnin İttihaz yapümaktâdır. ' '' vermeği tercih etmektedirler. ettiği karar tasdik edilmek üzere Sığınaklara eşya Oümrükl?rde eskiden kalmış 2200 Nafıa Vekâletine gönderilmiştir. kilo kahve gümrük mevzuatına göre Tasdikten sonra kararm tatbikına doldurulmuş arttırmaya çıkarılmıştır. Fakat, başlanacaktır. • Binalarda sıgınak olarak kullamkahveye narh konulmus plduğun Diğer taraftan sipariş edilmiş olan bodrum katalrında ayni zamanda bir çok e^ya depo edilmiş oldu dan arttırmada ise fiatı mümkiin lan tramvay bandajlan ve diğer ğu görülmüş ve sığmak ittihaz edl olduğu kadar arttıranın üzerinde malzeme gelmediği takdirde bir ay len mahallerin her türlü eşyadan kalacağmdan Ticaret Vekâleti bu sonra tramvay seferlerinin de yetahllye edilmiş hulunması lâzım ge satışa müdahale etmiş ve durdurul niden tahdidi ihtimali vardır. Buleceği kaymakamlıklara tebliğ edil ması temin olunmuştur. Bu kahve nun ne şekilde yapılaoağı henüz tayin edilmemiştir. miştir. ler de tevzi olunacaktır. Doğra değil mi ? ÜNtVERStTEDE Hataya giden Oniversite talebeleri geldi 19 mayısa hazırlık Şehrimizdekı llse, arta mekteb, mualiim ve San'at mektebleri beden terbiyesi muâllimleri pazartesi günü Maarif müdürlüğünde umuml bir toplantı yapacaklardır. Bu toplantıda muallimlere, Vekâletin 19 myıs genclik bayramında yapı lacak hareketler hakkında gönderdiği program etrafında izahat verilecek, mekteblerde hareket birli ğinl temln için lâzım gelen esaslar tespit edilecektir. Altın fiatlan Bir kaç gündenberi bazı hâdise lerin tesirile yükseünekte olan altın fiatlan dün tekrar düşmeğe başlamıştır. Dün külçe altmın gramı 300 kuruştan 297 kuruşa, Reşadiye altını da 2400 kuruştan 2380 kuruşa düşmüştür. Yeni ekmek çeşnisi henüz müstakar bir hale gelmedi Almanyaya ihrac edilecek maddeler Almanyaya Ihrac olunacak maddeler hakkında Ihracat birliklerile şehrimizde bulunan Alman mü messilleri arasında fiat ve sevkiyat hususunda tamamen anlaşıbnış bulunmaktadır. Balmumu, kuşyemi, kuzu derisi gibi maddelerin ihracı üzerinde görüşülmek üzere dün Mıntaka Ticaret müdürlüğünde tacirler bir toplantı yapmış ve fiatla ümacat esasları üzerinde kararlar verilmistir. Bu maddeler hakkında şehrimlzdeki Alman ticaret mü messili Yansenle temaslarda bulunuîmaktadır. Sinemalar hakkında bir tamim Sinemalara altı İle on iki yaş ara&mdaki çocuklann kabulüne devam edildiği ve bazı sinemalarda kabul edilmiyecek çocukltırın yaşlannı tayin eden levhalarm yanlış yazıldığı görülerek bu yaştaki çocuklann ancak terbiyevî filimlere kabul edilebilecekleri, muhalif hareket edenlerin nakdî cezadan maada sed kararile karşılaşacakları alâkadarlara bildirilmiştir. Belediye reis muavininin başkanlığındaki heyet, dün de fırınlan teftiş ederek imal edilmekte olan yeni tip ekmek bamurunun çeşnisdni tespit ve düzeltmekle meşgul olmuşlardır. Henüz bu çeşnide Lstiksar husule gelmemiştir. Belediye, dün Galatada bir fjnnda 16 çuval undan kendi memur lan huzurunda ekmek imal ettirerek hamur çeşnisi üzerinde incele meler yaptırmıştır. Bir, iki güne kadar bu husus kat'i şekJini alacaktır. . Francala, ekmek, çavdar ekmeği, pide ve simitten mada büyük ve küçük her türlü gıda maddeleri için ekstra ekstra un kullanacaklarm bu maddelerin terkibine başka madde ilâve ettikleri takdirde Belediyeden müsaade almaları lüzumu alâka darlara tebliğ edilmiştir. Bilhassa pastacılar bu karara riayet etmek mecburiyetindedirler. KUçUk hikâye Oğlu ve nişanlısı bah bir otomobil kazası neticesinde vefat etti.. Gene kadın gene teessür dolu, fakat kısmen sükun bulduğuna delâlet eden bir ahenkle cevab verdi: Vah.. Vah.. Allah rahmet rylesin.. Tabiatlerimiz birbirine uymamıştı. Ama, gene iyi adamdı. Evet yavrum.. Kader böyle imiş.. Geçmiş vukuatı anmakta bir fayda yok.. Şimdi içinde bulunduğumuz müşkül vaziyeti düzeltmeğe bakalım.. Felâketi bir müddet tabiî Aliden saklamak lâzım.. Binaenaleyh yarın sabah Bandırmaya kalkacak trenle onu sana göndermek istiyorum Merhum Saıihimin çok samimî dostlarmdan biri var.. İstanbula gidiyor, ona emanet edeceğim Treni Bandırmada karşılayan vapur öbür sabah sekizde rıhtundadır. Orada bulunursun değil mi kızım Başüstüne efendim!. • *» Güzide, Alisine kavuştuktan iki gün sonra Ferid de Ankaradan geldi. Kapıdan içeriye girdi. Bavullarını bir kenara bırakır bırakmaz gene kadını kollannın arasma aldı. Saçlarını kokladı. Karnmm aç olduğunu söyliyerek hemen mutfağa koştu. Zevkine göre yiyecek şeyler bulamadığı için yüzünü buruşturdu: Geleceğimi pekâlâ biliyordun.. İnsan birkaç lokma birşey hazırlamaz mı? Dedi. Güzide hiç cevab vermedi. Çünkü bir münakaşaya yol açarak gürültü çıkmasına sebebiyet vermek, yatak odasında mışıl mışıl uyuyan oğlunu rahatsız etmek istemiyordu. Fakat Ferid, mutlaka Güzideyi deşmek arzustında idi. Eğer telefonda yanlış anlamadıysam, diye tekrar söze başladı, Çocuğunu yanuıa almışsuı Gene kadın: Evet!. Diye kekeledi. Eğer kalbi çatlayacak derecede şiddetli atmaya, şakaklannın zonklamaları beynini altüst etmeğe başlamamış olsaydı, Aliden uzunuzadıya bahsedecek kırk sekiz saattir onun yaptığı tuhaflıklan, söyledigi gülünc sözleri hep anlatacak, hatta yatağuun yanına çekip götürecek, sütlü rüyalan görürken yüzünde ne tatlı tebessümler belirdiğini gösterecekti. Heyhat, Ferid böyle şeyleri anlayacak kadar hassas kalbli bir adam değildi. Hele o gün çok sinirli ve hiddetli davranıyordu. Delikanh, nişanlısuıdan gene eevab alamayınca kıpkırmıa olmuştu. Gözlerinde hırsın ve kıskanclığın kızgın alevleri parlayordu: Pekâlâ son söyliyecegimi ilk olarak söylemeğe beni mecbur ediyorsun.. Bu evde ya ben.. Ya Ali.. Ne zaman oğlanı büyükbabasının yahud akrabandan baş vaisi ve en çok ciddisi olduğu için seçmişti. Nihayet, telefonun zili telâşh ihtizazlarla odanin içinde çınladı. Güzidenin heyecandan kısılmış, hakikl ahengini kaybetmiş sesi mikrofonun üstünde hafif akisler vücude getirdi: Allo.. Sen misin? Fakat gene kadına cevab veren Ferid değildi: Bir saniye müsaade ediniz, dedi, sizi İzmirden istiyorlar!. İzmirden!. Aman yarabbi.. Acaba yavrusunun, küçük Alinin başma bir felâket mi gebnişti. Güzidenin biraz evvelki heyecanı, çılgınhk derecesine yaklaşan asabî bir zelzele halinde bütün vücudünü titretmeğe başlamıştı. Ahizenin içinden kalm bir sesin ağır dalgaları etrafa yayıldı: Kızım, Güzide sen misin? Gene kadın, eski kocası Salihle karşılaşacağını sanıyordu. Halbuki telefonda konuşan sabık kayınpederi idi. Evet, benim efendim.. Ben Hacı Necib.. Yavrum.. Sana acıklıca bir haber vereceğim.. Onun için biraz metin olmanı rica ederim.. Güzide birden haykırdı: Aliciğime ne oldu, söyleyin, çabuk söyleyin.. Dur kızım telâş etme.. Ali sıhhat ve ı afiyettedir.. Yalnız babası Salih.. Bu sa Sömestr tatili mün>asebetile, tet Şimdilik, Filofun, Balkan nılhuna kiklerde bulunmak üzere, Hataya hizmet iddiasiıa «Naıar değmesin, kırk giden Edebiyat Fakültesi arkeolojl bir buçuk maşallah!» demekten kendive coğrafya şubeleri talebeleri şeh mizi alamıyoruz. rimize dönmüşlerdir. Seyahat çok lstifadeü geçmiş, talebeler bu müddet zarfında Hatayın muhtelif mıntakalarında yeni bulunan tarihî ve HALKEVLER1NDE arkeoloiik eserler üzerinde llml etüdlerde bulunmuşlardır. Bu etüdMithat Paşa hakkında lere aid mufassal bir rapor hazırkonferans lanarak fakülte dekanlığîna veri Beyoğlu Halkevinden: lecektir. 1 6/3/941 perşembe günü saat 13 üncü Alfons için yapılan 18 de Evimizin Tepebaşındaki merkez binasında Prof. Ahmed Hamdl dını ayın Tanpınar tarafından «Mithat PaMüteveffa İspanya Kralı Alfon şa» mevzuunda mühim bir konfesun istırahati ruhu için dün şehri rana verilecektir. mizdekl İspanya sefaretl killsesinde 2 Herkes gelebilir. bir âyini ruhanî yapılmış ve bu âKonferans ve temsil yinde Vali ve Belediye reisi Lutfi Eminönü Halkevinden: Kırdarla şehrimizdeki ecnebi kon1 aaat soloslar hazrf bulunmuşlardır. Âyin 20,30 7/3/941 cuma aksamı Sayın da Konya meb'usu Dr. de İspanya millî ve dlnî âdetl veç Osman Şevkl Uludağ tarafından hile İspanyol bayrağı ile örtülmüs (İstanbulrîıa dilenciliğin zuhuru, bir tabut ortaya konmuş ve bu ta mıicadelesi ve akibeti) mevzuunda buta remzî mahiyette ihtiram me projeksiyonlu bir konferans verile rasimi yapılmıştır. ce)s. ve temsil şubemiz (Saadet Perdesi) piyesini temsil edecektir. ka birinin yanına gönderirsen beni geltr 2 8/3/941 cumartesi aksamı sahaberdar edersin! at 20,30 da Dr. Sayın Osman ŞereDedi, bavullarını aldı ve kapıyı hızla feddin Çeiik tarafından (Yaşamak vurarak çıkıp gitti. zevki) mevzuunda bir konferans Güzide, diraağı bomboş, vücudü bit verilecek ve temsil şubemiz (Saadet kin, kollan cansız birer et parçası gibi Perdesi) piyesini temsil edecektir. sallanaraktan koltuğa kendini bırakmak Eminönü Halkevinden: üzere idi. Yatak odasından hafif bir pı1 6/3/941 perşembe günü saat tırdı aksettiğini duyunca hemen ko^tu. 17,30 da Halkevi reisi Yavuz AbaAli, yatağaıda doğrulmuş, gözlerini u dau tarafından (Harb ve hukuk) ğuşturuyordu. Gene kadını görünce bir mevzuunda bir konferans verile den boynuna sarıldı: cektir. Anneciğim, dedi, çok korktum.. 2 Türkiye San'at Mektebleri Karyolam zangır zangır sallandı Uyan Mezunlan cemiyetinin Evimizde dım, baktım, birşeycikler yok.. Galiba tertib ettiği seri konferansların dörrüya gördüm anneciğim.. Benim güzel. düncüsü 7/3/941 cuma günü saat tatlı anneciğim» 18,30 da Lokmanhekim tarafından Oğlu incecik dudaklarile gözlerini ve verilecektir. Mevzu (bombalardan yanaklarını öper, minimini ellerile saç korunma çareleri) dir. lannı okşarken Güzidenin Feride karşı Her iki konferansa giriş serbestduydugu hırs ve kin gittikçe büyüyor tir. ve, Ya ben.. Ya Ali!. Cümlesi kulaklannda uğultulu akisler vücude getiriyordu. Kendini tutamadı. Sanki nişanlısı karşısında imiş gibi cevab verdi: Elbet de sen değil, Ali!. Çocuk saşırmıştı. Saf bir suyun berraklığım andıran saf ve temiz tnanab gözlerini Güzideye dikerek sordu: Kiminle konuşuyorsun anneciğim! Gene kadın silkindi: Kimse ile konuşmuyorum yavrucuğum, dedi, öteki odada biraz uzanmısüm. Ben de bir rüya gördüm. O rüya hâlâ devam ediyor sandun da.. Söylendim galiba!» Şehremini Halkevinden: Evimizde gene edib ve muharrip Cemaleddin Server tarafından verilecek olan (Türk temaşası, tiyatro ve edebiyat dersleri) ne 5/mart/1941 çarşamba günü akşamı saat 20,30 da başlanacaktır. Temsil kolu azasınm ve hariçten gelen orta mekteb mezunu aslî talebenin devamı mecburidir. Orta mektebi bitirmemiş olanlar da dinleyici sıfatile devam edebilirler. Ve (kur) sonunda imtihana tabi tutulmazlar. Yazılı talebe ile kayıdlarını henüz yaptırmamış olanlann mezk&r gün ve saatte iki fotograf ve hüviyet cüzdaıılarile evinıiz kâtibliğine niüracaat etmeleri. ' Tiyatro, edebiyat dersleri Hadiye İCLÂL