Li 31 Ikincikânun 1941 OO [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Bursa Halkevinde Egede Rektörün vereceği miihim bir toplantı Tütün satışları çay ziyafetleri Evin daha verimli yoluna girdi Son sınıf talebeleriçahşması için tedbirler ahnıyor Bursa (Hususî) Halkevimizde büyük bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Valimiz Reflk Koraltan, mekteb müdürleri, Halkevi mensubları ve münevver bir zümre hazır bulunmuştur. Halkevimizin daha iyi ve daha verimli çalışması için ne gibi işler yapılması lâzım geldiği, toplantınm mevzuunu teşkil etmiştir. İlk olarak söz alan Valimiz, muhtelif sebeblerle Türkiyenin bir çok yerlerini gezmiş olduğunu, buralarda daima, içinde yaşadığı âlemi tanımıya uğraşan münevver insanları görmeye çalıştığını söylemiş ve demiştir ki: < Bursa, kuvvetli kültüre sahib eleman miktarı bakımmdan gezdiğim, tetkik ettiğim bir çok yerlerden hakikaten çok üstündür Bütün arlcadaslar vazifelerini mükemmel bir surette yapmaktadırlar. Bu ciheti gözonünde tutarak, Halkevimizin daha hareketli, daha verimli bir hale getirilmesi mevzuunu slzinle konuşmak üzere buraya toplandık. Şimdi sözü sıze bırakıyorum.» Bundan sonra müteaddid hatlb ler söz alarak Halkevmin daha verimli bir şekilde çalışabilmesi icin düşünceîerini ve isteklerini söylemişlerdir. Son olarak tekrar soz alan Valimiz demiştir ki: « Davamız yepyeni, yüksek ve kültürlü bir cemiyet yaratmak tır. Bu davada muallimleri (Ideal yolcu) olarak tavsif ederim. Çünkü, muallimler, cemiyeti yükseltmek kudretine maliktirler. Bunun için muallimler! Böyle yüksek bir milleti vücude getirinciye kadar seferbersiniz. Çağınlmak beklemiyeceksinlz. Koşarak gelecekslniz. Cemivetin mürsidleri olmak şerefi nasıl siz öğretmenlere aldse, çok temenni ederim ki, Halkevlerini ihya ederek büyük davaya bu suretle de hizmet etmek şerefi sizlere aid olsun.> NALINA IHEM MIHINAİ Metaksas; büyük adamdı ost Yunan milleti, tarihinin en buhranlı anında, en kudretli devlet adamım kajbetü. Bu, bir talihsizliktir; çunku, meçhullerle dolu bu harb yıilaruıda, Yunanistaııın başında General Metaksas gibi, «kahraman» addedilnıeğe lâjık bir şahsiyetin bulunması, komşu ve dost memleket için bir talih eseri idi. General Metaksas, bir devlet adaroında aranan bütün meziyetlere sahibdi; askerdi. diplomattı; siyaset ve idare adamı idi. Dışarıdan gorünüşü, kılık ve kıyafeti itibarile, o, daha ziyade bir hekime, hatta bir çocuk hekiraine benzerdi. Onunla İstanbula geldiği zaman, Tokatlıyanda tanışmıştım. İlkönce, kendisini, gayet, sade, samimî, hatta babacan bulmuştum. Yunan milleüni, Venizelos da dahil ohnak üzere, politikacıların diısürdüğü anarşiden kurtaran demir elli ve çelik ruhlu şef, Sultan Hamid devrinde Umumî Hapisane Başheki. mi doktor Corci Paşaya benziyen babayani giyinmiş, tatlı dilli bir adamdı? Zavahire aldanmayınız derler ya. Bu söz, bilhassa General Metaksas için, gayet dnğru idi. O tombulca insan, ilk bakışla, haricî manzarası itibarile yumuşak ruhlu, iyi yürekü, büyük işlerden ziyade alelâde işler başaracak ortahlli bir adanı hissini veriyordu. Yalmz Türk Yunan dostluğundan, Türkiyede gördtiğü büyük misafirperverlikten, iyi kabulden, şcflerimizden bahsederken heyeranlandı; gözlerinde parlayan bambaşka bir ı?ık gozlüğünün canılan arasmda, bir sbnşek gibi çaktı; yüzünü aydmlattL Görüştükçe zekası ve samimiyeüle insanı saıan bir adamdı. O zaman rulıunun kudreti çehresine aksediyordu. Yazan: W. Churchİll Ingiltere Başvekili essif hâdiselerin Lawrence ile zuburundan sonra îlk goruşmem Har 12 o günden bugüne bi Umuminin sokadar Fransızia nunda 1919 ıta IUI Suriyeyi an Pariste vuku bulcak çok biıyük du. O zaman sulh bir ordu idaıncsiakdediciler, daha le ellerinde tut doğru bir tabirle mağa muvaUak muahede yazıcı oldukları hepimilan, faep Pariste zin bildiğimiz bir toplanmışlardı. In hâdisedir. giltere ise zaieriıı Bu vakayiin cesarhoşluğu içınue reyan etmekte olçalkanıyordu. Ben duğu seneler zarise harbin âsab fında Lavvrence'e bozucu tazyikı altekrar tesadüf ettında, Fransız top memiştim. Fakat raklanndaki harb hâdiselerin inki lerin azameti karşafuıdan son de şısında şarklaki rece müteessir olhadisaü hemen Lavvrence duğuna da hiç bemen unutmuş sindeyiz. Ve bu gibi hâdiseler süphem yoktu. gibiydim. Ve hatorada 40.000 1921 senesinin dnüne geçmek üzere ta Paristetd dostordu beslemek ve bu ilkbaharındayız . kişilik bir lanmdan biri baOrtaşark işlerine ordu için senede 30,004.000 İngiliz lirası na: «Ayol ne dubir çekidüzen ver sarfı zaruretindeyiz. Filistinde Arablarruyorsun, şu genc mek üzere Müs la Yahudiler arasmdaki münaferet her mülâzimle gbrüştemleke Nezare an büyük bir isyan mahiyetini iktisab tnelisin.. Fevkatine davet edilmiş bulunuyorum. Irak istidadını gösteriyor. lâde istidadlara sahib bir genc!» deme ' (Arkası var> miş olsaydı belki de Lawrence'i unutup taki kanh isyanm bastınlması arifegidecektim. O zamanlar Lawrence Pariste Arab luyafetile dolaşıyordu. Fakat benımle yemeğe geldiği zaman alelâde giyinmiş olarak davetime icabet etmişti. Yemekte bir kaç kişi idik. Muhavere ve musababeıuiz umumî mevzular üzerinde dolaşmakta olduğu için içimizden biri belki de iş olsun diye mevzuu değiştirdi ve şahsî vadiye döktii ve hatta nzıın nzun Lamrence'in geçenlerde Londrada Kral tarafmdan nişanla taltif merasiminde, nasıl bu rütbe ve nisanı reddetüğini anlatmağa koyuldu. Gerçi yemek sofrasmda Idik, ve Harbiye Nazın sıfatile genc bir mülâziıne bir hususî toplantıda söz söylemek münasebet almazdı. Fakat sabredemedim ve Kralın nişan ve riitbesini redde hakkı olmadığmı sdyledim. Hatta bn hareketin banedana karşı bir nevi hürmetsizlik olacağını da çıtlattım. Hatta mlBeyoğlu caddesiTaksim meydanısafirim olmasaydı, onu belki biraz da nin,, iki tarafında, Yazanî nın mutad manzaazarlayacaktım. Fakat çarnaçar susnıak rası... Şehrin bu en r icab etti. • • • I sarı zemin üzerine • yazılmış büyük işlek semti. her Halbuki senelerden sonra öğrenmiş levhalar... Üzerlegünkü gibi cıvıl cı ] bulunuyorum ki Lavvrence Kralın tev^ rinde şu ibare okuvıl... Rüzgânn peşicih arzusunda olduğu rütbe ve nişanı ne takılmış gibi, Harbiyeden kopup ge nuyor: merasimde değil, hususî bir davet esna len bu insan kalabalığında yatağından «Umumt korunma yeri!» Rumeli hasında Kraldan rica ve ibramlarla red taşmış bir sel hali var. nının kapısma şöyle bir b?kt>ın. İçi dotnıiş imis. Ve bu red esnasında da oSeferberlik müdürünün bazubendle hıncahınc... Her mağaza, bir sığınak dada Kralla kendinden maada hiç bir rini itina ile cebimize yerleştirerek, o olmuş. Demir parmaklıklar ve vitrınler kimse bulunmamışhr. Ve bana şiradi tomobilımizi abidenin bnünde stop et arkasında yüzlerce vatandaş, bizim gibi serbest dolaşanlara biraz gıpta ile bagarib gelen cihet «odur id kendisini a tirdik. zarlaraam üzerine hâdise üzerinde hiç Biraz sonra, şehirde bir tehlike işareti kıyorlar. bir tashih yapmamış, sadece sözlerimi verilecek! Bana öyle geliyor ki, halk Galatasaray önünde bir tramvay teli temiz bir yürelke dinlemiş ve kızarnııştı. bâlâ buna kâfi derecede hazır dc>ğildir. kopmuş. Koştuk. Maskeli polisler. tel Lawrence'in bunu, Krala ve bütün İkide bir kolumdaki saate bakıyorum tamir eden arabanın etrafını almıslardı devlct ricaline Suriycnin Fransızlara Önümden binbir ayak bir ayak geçen Dıkkat ediyorum: Her tarafta hakikî Peşkeş çekilerek Arablarm haksızhğa tramvaylar, işinin başına yetişmek için tehlike günlerine mahsus bir hava var. Her iş. azamî sür'atle, fakat telâjsız maruz bırakılmalannın bir nevi protes acele eden yolcularla dolu... tosu makamında kullandığını da bilâKulağım tam manasile kiriş'e... Çıt olarak yapıhyor. Yollarda içi boşalmış tramvay araolsa başımı çeviriyorum. bare öğrenmiş oluyoruz. Fakat tam bu sırada, Taksim meyda baları, akıbetlerine terkedilmiş otomoHemen itiraf etraek Iüzumunu hissetbıller görüyoruz. tnekteyim ki Lavvvrence ile görüştükten nma konulan büyük canavar düdüğü, Bu arada, balkabağı yiiklu bir beysir sonra bende Arabistan ahvali hakkında hançeresinin bütün kuvvetile hajkirm'ağa başladı. Perde perde, muhiti vel arabası da karşımıza çıktı. SarnKiz birşeyler öğrenmek için büyük bir mekalan hayvan, balkabaklarını, fusat bu rak uyanmıştı. Sahrada olup biten va veleye veren bu çığlık, öteki çığlık'arla fırşat, habire kemiriyordu. birleşmekte gecikmedi: Şimdi ufuktan kayii öğrenmek üzere harb raporlarını İperit gazı doküldüğü farzedi'en nokufka koşan dev düdüklerin sesi var. ve siyas'î raporlan celbederek bunlan Eğer, yavrularının üzerine titriyen talarda, yeryer kireç tozu seıpen el uzun uzun tetkik ettim. Başvekil ile ubir anaç tavuğun, çaylak gölgesi gö arabaları dolaşıyor. zun görüşmelcr yaptım. Fakat Başvekil Başlıca sığınaklardan biri de tünel . rür görmez, nasıl tarif edilmez bir teFransızların Suriye meselesinden bir lâşla kanad çırpıp kendi dilince teh Kapıları kapatıp, içerisine alabildiği (ürlü vazgeçmiyeceklerini, harb esnasınlike işareti verdiğini biliyorsanız, asrı kadar insan doldurmuşlar. da akdolunan Sykes Picot anlaşnıası mızın en müthiş canavarı olan tayya Aman şurada bir fotograf slalım! ise vaziyeti içinden çıkılmaz derece bir renin büyük bir şehre anî baskınını demeğe kalmadı Metro hanmın düdüğü birine kanştırmış olduğunu ifade et haber veren bu canavar düdüklerinin ve onu takiben yüzlerce düdük, hep pıivti. birden uzun uzun öterek. «azad» müjmanasını daha iyi anlarsınız. Üç dört hafta aradan geçmiş ve ben Alârm işareti üe Taksim meydanı desini vermeğe başladılar. Halkın tünelden öyle bir çıkışı var de vaziyet hakkında yukanda söyledi bir anda altüst oldu. Az evvel, derin ğim gibi epey bir vukuf kesbettikten bir rehavetle çanlarını öttüre öttüre ki gerçekten görülmeğe seza.« sonradır ki Lavvrence ile gene Pariste yollarına devam eden tramvaylar, göz Pasif müdafaa tecbübesînin teknik İic dört hafta sonra buluşmuştuk, açıp kapayacak kadar kısa bir zaman Bu sefer kendine pek yakışan Arab zarfında bulundukları yerde durdular. neticeleri hakkında mütalea yürütmek Vatmanlarm kısa bir işareti ile yol bize düşmez. İlk ciddî hava korunma kı\afetinde idi. flkirlerinin ağırhğı. oldukça muvaffakiyetli ifadesindeki kudret ve musahabemizin cular, kazaya uğramış bir arabadan tecrübesinin muhtelif mevzular üzerinde yayıhşına canlarını kurtaran kimselerin hak'ı te geçtiğine hükmedilebilir. Salâhaddm GÜNGÖR rağmen ondaki isabeti nazar üzerimde lâşile merdivenlerden ikişer, üçer atfaakikî ve derin bir tesir bıraknııstı. layarak kaçışıyorlar. Umumî Harb bittL Cephelerde meBaşmdaki kefiyesile, süt beyaz binişile Eptalifos gazinosunun önü, mefruz ve tıpkı Arab çöllerinin hakiki evlâdla kazazedelerle doldu. İki dakıka sonra kik dokumuştum. Flistin bozgunundan dönen orduda ben de vardım. Yorgun, nnın gözlerindeki âtesin zekâsile Lavv koca meydanda vazife almış memurlardan başka kimse yoktu. Hazarî halin bitmiş, harab olmuş gibiydik... İnhizarence bende unutulmaz tesirler husnle mm maddî ve manevî tezahürleri, hegetiriyordu. Yüzünün asaleti, beşerin icablarından sıynlıp, (sefer) in tetik ve kuşkulu vaziyetine geçebilmek an pimizde, her şeyimizde okunuyordu. hakikî evlâdlarından biri olduğuna şüpcak bu feadar kısa bir zaman zarfında Tam üç sene, karımla muhabere edebe bırakmıyacak kadar güzeldi. mümkün olabüirdi. miyordum. Heyecan içinde idim. KarıBundan sonraki aylar zarfında her Derken, itfaiye ve sıhhî imdad oto mı ve oğlumu nasıl bulacağımı, onlatürlü insaudan, diplomatlardan, siyaset mobilleri, tozu dumana katarak boş rın beni nasıl karşılayacaklarını düşüne adanılarından ve Lawrence'le birlikte düşüne bitiremiyordum. Yolda, Adanabarbedenlerden hep onun medlıü senası caddenin ortasmda uzaktan göriindü da hastalandım. Yataklara âdeta tapulu ler. nı işhmistim. Lawrence'in bir asker olHeyecanlı haberler birbirini fakib e olarak uzandım. Yedi ay böyle geçti. dıığu kadar bir ilim adamı da oldi'ğunu Ayağa kalktığım zaman, milll mücadiyor: öğrendim. Bir arkeolog olduğu kadar Taksim nahiye merkezinde yan dele başlamıştı. Artık ev yolu değil, pnılak bir tarihçi olduğunu da anladım. gene cephe yolu görünmüştü. gm çıktı! O zamanlar Lawrence, İngilizliğini de Abidenin karşısındaki caddeye iKarımın bulunduğu yerler, şimdi işunufmus derecede Arab davasını müda perit gazı atmışlar! gal edilmiş ve herhangi bir şekilde tefaa ile mesguldü. Her zaman Emir Faymasa gelmek ümidi büsbütün ortadan Üç yaralı, bir ölü var... sal ile otunıyor, kalkıyor ve Fransızlarla kalkmıştı. Ve ekipler, sağa so!a koşuşuyorlar. mücadele ediyordu. Hatta Klemanso ile Ne yapalım; kaderin büyük oyunu Çok geçmeden tepemizde bir kanad n?un münakaşaları ve görüşmeleri es sesi peyda oldu: Nuri Demirağ fabri içinde idik... Üzüldüğüm cihet, gu idi: nasında, rivayet olunduğuna göre tam kasının mekteb tayyaresi... Arada bir Karımın ailesi çok fakirdi. Çocuğumu kaplan ayarında bir münakasacı olduğu kırmızı işaretler çakarak, dolaşıyor. da hasta bırakmıştım. Acaba çektikleri nu da ispat etmişti. Nekadar yazık ki bu Uzaktan uzağa top sesini andıran gü mahrumiyet çok mu büyük olmuştu? iki sedid ruhlu, hadid mizaclı insanı riiltüler... Fakat biz şu dakikada, TakGarb cephesine düşmüştüm.» Hepikarşı karsıya raiinak'sa ederlerken ?ö sim nahiye merkezinde çıkarılan sun'î miz batıya bakıyor, uzaklarda kalan rememistim. Hatta Klemanso'nıın salı yangmı seyrettiğimiz için, etrafnnızda güzel İzmiri, yeşil Egeyi hatırlayor ve san Lanrence'e karsı hirbir kötii his olup bitenlerle pek te alâkadar değiüz. içimizi çekiyorduk. Muhitte, hiçbir tabeslemediğine de kaniim. Fakat ne yap* Sun'î yangın ama, hakikisi kadar itfa nıdığım yoktu. Bir akşam vakti versın ki. muzaffer Fransanın Surije üze iyeyi yoracak galiba... Hortumlardan diğimiz süngü hücumunda. bölük kurinde yüz yıllık emellerini o dahi bir an mütemadiven kol kahnhğında sulcr sı mandanını da kaybettik... Erkek %e teda silip siiDÜrecek kudrette dejildi kıyorlar. Merdivene tırmanan neferlerin miz bir askerdi rahmetli... Ona çok acıdım. Flandre"in siperlerinde, vücudlerinde her tarafı sırsıklam! İtfaiye yangını söndürmekle meşgul kan kalmayıncıya kadar dövüsen FranErtesi gün, bir yeni kumandan geldi. sız arkadaslarına ve vatandaşlaruıa o olduğu sırada, bir başka ekip te Tak Yanma gittim. Beni görünce, şaşırır vukua gibi oldu: da söz gecirecek bir halde bulunmuyor sim jpndarma komutanlığında gelen yıkıntıya karşı tedbir almağa çadu. Sen dedi sen ha!.. Cemal, sen lışıyor. Binayı, desteklerle o kadar ça misin?. Bundan sonraki vakayi, tekranna buk tutturmuşlar ki, biz oraya gittiğiBen de onu tanımıştım: Iii7um gostcrmij ecek kadar berkein miz zaman, artık mevhum tehlıkenin Bu. eski mekteb arkadaşlarımdan Rernalumudur. Suriye Fransız mandası al çoktan önü alınmıştı. fet... tına almdıktan ve Faysal da asker kuvOtomobilımiz, kimseyi çignemek kor Benim ya, dedim, benim işte... vetile Şamdan atıldıktan ve bu meyan kusu clmadığı için, son sür'atle GalaBana uzattığı el hafifçe titriyordu. da Arab kanının tekrar dokülmesile nıii tasaraya doğru yol alıyor. Sonra biribirimize sarıldık, öpüştük. Lavvrence Hükumetin aldığı tedbirler müstahsili müşkülâttan kurtardı İzmir 28 (Hususî) Tütün satışları; ahnmış olan muhtelif tedbirlerle ve hükumetin finansman sahasındaki yardım ve alâkasınm tabiî bir neticesı olarak, cidden bütün müstahsili sevindirecek bir şekilde sona doğru yaklaşmnktadır. Ege piyasasmda ancak 4 5 milyon kilo tütün kalmış ve alıcıîar da mütebaki müretteblerini doldurnıak için bu tütünün tekâsüf ettiği sahalara yayılmış bulunuyordu. Şu dakikadaki görünüşe göre, alıcılar, şimdi tam bir rekabete düşmüştürler. Denebilir ki mütebaki tütünün ıskartaya yakın kısmı bile 4 0 5 0 kuruştan satılacaktır ve satılmaktadır. Müstahsil, tam bir şuurla, hük3met kararlarını ve tedbirlerini ve tüHınümuze hâkim olan umumî şartları kavramış ve mukavemet göstererek nihayet mahsulünü iyi fiatla satabilmi«tir. Geriye kalan tütünün daha yüksek fiat tutması da muhakkaktır. Amerxkalılar şimdiye kadar ancak 2,5 milyon kilo almış olmakla beraber bazı m.llî ftrmalarla angajman'ar yapmı<;lardır. Di Amerikan müessesesi, yerli ürünler şirketinden 2,5 milyon kilo temin etmiştir. Glen kunıpanyası da Ziraat Bankası ile anlaşmaktad'.r. Almanlann satm alacaklan tütünün heyeti umumivesi 19 milyon kilodur. 15 milyonu Remis Maye aiddir. Bir tahmine göre, bu sene Ege mıntakası tütün satıs fiatlarında 7 8 mdyon liralık bir fazla varidat olmuştur. Diğer taraftan üzüm ve incir mahsulü de piyasada çok iyi bir mevkxdedir. Fiatlar fırlamış ve hararetli satış'.ar başlamıştır. Fakat mahsulün hemen kâffesi müstahsilln elinden çıkmış ve tüccar deposuna geçmiş bulunroaktadır. Bu itibarla kânn büyük bir kısmından çiftçi, ancak dolayısile istifade edecektir. ne yarın bir çay verilecek Pakülte son sınıflan ile, pek iyi derece alan talebelere Üniversite Rektörü Cemil Bilsel tarafmdan her sene verılmekte olan mutad çay lara yarından itibaren başlanacaktır. İlk çay yarın saat 17 de Tıb Fakültesi son sınıf talebelerine verilecektir. Bütün fakültelerde pek iyi derecede sınıf geçenler pazar günü, Hukuk Fakültesl son sınıf talebe leri de pazartesi günü saat 17 de çava davet edilmişlerdir. Önümüzdeki haftanm müteakıb günlerinde de diğer fakülte talebelerine çay verilecektir. Bu seneki çaylara Maarif Vekili Hasan Âli yücel de davet edilmişti. Vekil, Rektörlüğün bu davetirü kabul etmiş, cavlardan blrinde bulu nacaSmı bildirmiştir. Hasan Âli Yücelin, gelecek pazar günü liselerden pek iyi derece mezun olup da bu sene muhtelif fakültelere yazılan taîebelere toplu olarak verilecek çayda bulunması kuvvetle muhte meldir. Rektörün ve Fakülte dekanlarmm bulunacaSı bu toplantılarda talebeler her türlu ihtivaclarını anlatmak suretile hasbıhalde bulunacaklar dır. Onunla ilk defa 1919 da görüşmüştüm O zamanlar Lavrens İngilizliğini unutmuş derecede Arab davasını müdafaa ile mesguldü Selıriıı içinden ŞEHtR tŞLERl Tramvaylarda tek bilet içi İstanbul Tramvay ve Elektrik müdürü Hulki ile Şirketler komiseri Mustafa Arif bugun Ankaraya giderek tek bilet hakkında Nafıa Vekâletine malumat vereceklerdir. Pasif müdafaa ekiplerile beraber... İlk ciddî hava korunma tecrübesi muvaffakiyetli geçti Salahaddin Güngör ungorj İKTISAD Acaba niçin karar verilemiyor? Flat Murakabe komisyonu dün de Mıntaka Ticaret müdürlüğünde toplanmıştır. Komisyon, gene Beyoğlunda bir lüks mağazanın ve daha bazı mağazalarm yaptığı ayakkabı ihtikârını, bir türlü neticeye bağla. namıyan beyaz peynir meselesini, 100 bin lirada 50 bin lira açıktan alarak yapılan ihtikârla bir baba ve oğlun yaptıkları manifatura ihti kân iş'erini tetkik etmiş, fakat gene hiç bir karara bağlanamamışıır. Gıda maddeleri Şehrimizde zarurî ihtiyaclar kadrosuna dahil maddelerin vaziyetini şu suretle tespit edebiliriz: Et: Nihayet İzmirde de et meselesi patlak vermiş bulunmakta ve fiatlar durmadan yükselmektedir. Kuzu eti 80 kuruşa kadar çıkmıştır. Izmirdekı eski bol ve ucuz etten eser kalmamıştır. Belediyenin tetkikinden anlaşıldığına göre, Konya ve Orta Anadolu, İstanbul fiatlarını daha cazib görerek, Izmire kasablık hayvan eti sevketmemege haşlamıştır. Keza, havalar dolayısile Bergama ve havalisinden de Izmire çok oz hayvan geldiği neticesine varılmıştır. Mezbahada faaliyet, mühim mikvasta azalmıştır. Fiatların daha fazla yükselmesi ihtimali vardır ve Belediye buna mâni olacak tedbirler araştırmağa başlamıştır. Ekmek: Son günlerde İzmhdeki ekmeklerde taş ve toprak çıkmaktadır. Halk, şikâyet etmektedir. Belediye, tetkikat yapmış ve buğdaylarm, iyi temizlenmedıği neticesine varılmıştır. İzmirdeki fabrikaların, yıkama ve temİ7İeme techizatına raŞmen, kâfi miktarda dikkat göstermemeleri, İzmirde ekmek kalitesinin düşmesine sebebiyet vermiştir Belediye, tedbirler almaktadır.. Vaz'yet Valinin riyasetinde, Belediye Reisinin, toprak ofisi müdürü ve fabrika*ör'erin iştiraki ile tetkik ve münakaşa edilmiştir. Vilâyet dahilinde ekmek ve un islerini ayni seviyede tutmak ve her tarafin ihtiyacını karşılamak üzere Vali Fuad Toksalm riyasetinde yapılan toplantıda, icab eden bütün kararlar alınmıştır. Toprak ofisi, ihtiyaca kâfi bugdayı vermektedir. Kahve: Şehirde, kahve buhranı almış, yürümüştür. Köşede, bucakta bazı mağazalarm, kendi daimî müşterıler:ne yüksek fiatla birer miktar kahve verdikleri söylenmektedir. Fakat bıtnlar, tespit edilememektedir. Dövülmüş, balîs kahve almak icin. bir iki pün sıra bpk İthalât ihracat Dün şehrimizden 150,000 liralık ihracat yapılmıştır. Bu ihracat arasmda Macaristana kuzu derisl, İsviçreye tiftık, Rumanyaya kestane, ve balık sevkolunmuştur. İngiltereden şehrimize boya, yün ve pamuk mensucat, otomobil iç lâstiği, makine yağı, eczayi tıbbiye, radvo, telsiz aksamı. teneke, pamuk ipliği ve kirec kaymağından maada daha yüzlerce kalem ithalât mad desi gelmişür. O gün General ve refikası Rum Patriğini ziyarete gidiyorlardı. Ben de, bu vesile ile o tarihî patrikhaneyi görmek için, Generalle beraber Fenere gittim. Fener vapur iskelesinden Patrikhaneye kadar kendisini alkışlayan halka mukabele edişi, selâın verişi, çok olgun bir Öldürülen köpek ve kediler adam olduğunu gösteriyordu. Patrikha940 senesinde şehrimizde 13380 kö nede yapılan âyin ve merasim esnasında pek, 3405 kedi itlâf edilmiştir. Kö çok vakurdu. İnce bir diplomat olduğupek itlâf ı en çok birincikânunda ol nu, anlamakta gecikmedim. muştur. Bunun sebebi kış dolayısile köpeklerin civarda yiyecek bulamaGeneral Metaksas, muhakkak Id, Yuyıp şehre inmiş olmalarıdır. nanistanm, son yıllarda, yetistirdiği en büyük adamdır .Venizelos da dahil Asfalt caddelere dökülen olmak üzere, diğerleri daha ziyade politikacı idiler; ihtiraslan ayaklandığı za' kum nıan milleti ve devleti unutuyorlardu Karda arabalarm kızak yapma . Metaksas ise, tam bir devlet adamı idi. maları için asfalt caddelere kum Kendini değil; vatanını düşünüyordu. dökülmekte idi. Bu asfalt caddele Memlekeü bir diktatör gibi idare ettiği rin tesellüm muamelesi henüz ikmal halde, elindeki büyük kuvvet ve salâhiedilmediğinden müteahhid, Bele yeti, yalnız vatanmm iyiliği için kuliadiyeye müracaatle kumların asfaltı nıyordu. Keyif ve hevesini, eski bir tabozmakta olduğunu ileri sürmüş ve birle nefşi emmaresini körleştirmeği bibundan vazgeçilmesinl istemlstir. liyordu. İşte bu sayededir ki anarşi içinde bulunan milletiui yekpare bir kütle Kamyon çarptı haline geürmiş; her biri ayrı telden çaElektrik idaresine aid ve şoför lan bütün politika sazlarını, bir askeri Hüseyin Özkaya idaresindeki kam bando haline getirmis, Yunan milli yonet Çarşıkapıda bir kaldırımdan birliğini yeniden kurmuştur. Geeçn Büdiğer bir kaldırıma geçmek Istiyen yük Harbde, Yunanistanm nasıl bir aTatyos admda birine çarparak muh narşi içinde, ne fed günler yaşadığı utelif yerlerinden yaralanmasına se nutulmamıştır. Buna mukabil ,bu defa Yunan milleti, ayni milli ruhla düşmabebiyet vermistir. nin karsısma bir kaya gibi dikilmiş ve Çamafir teknesine düştü bu dikilis, ona şerefli zaferler kazanBebekte, Yoğurtçu sokak 5 numa dırmıştır. rada oturan 6 yaslarında Bürhaneddln, mutfakta oynarken kazaen kaynar çamasır teknesine düşmüş, vücudünün muhtelif yerlerinden yanmıştır. lemek lâzımdır. Ekseriya bundan sonra da kahve alınamadığ» vakidir. Karışık kahve kullanmak zaruretL gittikçe daha fazla hissedilmektedir. İzmirde kahve meselesinin de esash şekilde halli icab etmektedir. Petrol ve kömür: Kahveye yak'n bir sıkıntı; petrolda da vardır. Belediye, şehrin muhtelif semtlerinde petrol tevziatı yapıyorsa da ihtiyac gene karşılanamamaktadır. Diğer taraftan, havalar birdenbire soğumuş, civar dağlara kar yağmağa başlamıştır. Birkaç gün açık ve ılık giden havalar, kömür mevzuunda haîkı eskisi gibi düşündürmekten kurtarmıştı. Fakat soğuğun birdenbire şiddetle avdeti, kömür buhranını gene tazelivecektir. Şehre son günlerde kömür gelnvşse de. bunun miktarı hiç te fazla deSüdir dı, sonra yanlarına düştü: Sen ha!.. Cemal, sensin ha!.. Eli ile yüzünü kapadı, sendeledi ve bayıldı... İçeriden bir kadın koştu. Kanmı kaldırdık, bahçede bir kanepe üzerine oturttuk. Biraz sonra ayıldı: Allahım, Allahım! diye inliyordu Cemal gelmiş... Cemal dirilmiş, Cemal mezardan çıkmış... Titriyor, spazmoz geçiriyordu. Heyecanının geçmesini bekliyordum. Karım ne kadar güzelleşmişti? Sarışm çocuk. dikkatle bana bakıyordu™ Nihavet: İşte dedim gördün mü kancığım; çıkıp geldim... Artık her şey, bütün hasretler, bütün ayrılık acıları bitti... Bundan sonra... Elini âdeta dudaklarıma uzatır gibi yaptı: Yeter zavallı Cemal.. Yeter, yeter... Her şey bitti artık. Ben senin kann değilim... Senin öldüğün haberı gelmişti. Beni, Yüzbaşı Refetle evlendirdiler. Bu defa, dehşet ve ürperme sırası bana gelmişti: Bak dedi işte oğlun!» Demek o sarışın, ince, nahif çocuk benim oğlumdu. Onu, ağlıyarak bağrıma bastım, zavallı dostum Refeti görüyor gibi idim... Vasiyetini yaparken. bana her şeyi ihsas etmişti. Evvelâ ben ölmüştüm guya... Sonra dirildim, fakat bu defa da artık karım benim nazarımda ölmüştü. İş bununla da bitmemişti. Ölüm sırası, hakikt olarrk zavallı Refete gelmişti ve biz, iki eski kan, koca, sağ kalmıştık... Sükunetimiz avdet edince, karıma herşeyi anlattım. Elleri ile elleriml okşarken; yavaş bir fısıltı ile: Tesadüf diyordu hayret edilecek bir tesadüf... Refetin çocuğu da şimdi binm bagrımızda... O kadar iyi, kibar ve dürüst bir çocuk ki, tıpkı babasıYunanistanuı Metaksas'tan evvelki btitün siyasi liderieri, «dağıtıcı. idiler, Metaksas «birlestiricU olmuştur. Seleflerinin faaliyetlcrinden «nifak ve aynlık», onun gayretlerinden «ittihad ve birlik» çıkmıştır. Yunan milleti gibi, kendisini, lenelerce hiç politika mücadelcsine fazla kaptırmış bir milleti, bir kaç yü içinde, böyle bir tek bayrak altına toplayabilen adam, mutlaka büyük adamdır. Çok vatanperver olan Yunanhlar, onun öteki şeflerden ayn bir ruhta, yakıız vatana hizmet kaygısile, şahıs ve parti endişelerinden uzak olduğunu görmüşler, ona inanmışlardır. Yunanistaru, kardeş kavgasından kurtararak düşmana karşı efsanevi zaferler kazandıran işte Metaksas'ın yarattığı bu inanrdır. Böyle bir imanı, küçük ruhlu politikacılar asla yaratamazlar. Bu, yalnız büyük adamlann işidir. General Metaksas, büyük Wr adamdı. Yunanhlar, ona millî kahraman payesi vermekle ekseri büyük adamlar gibi vakitsiz ölen Metaksas'a lâyık ve müstahak olduğu minnet ve şükranı ifade etmif oluyorlar. MAAR1FTE Mektebliler korosu İstanbul Maarif müdürlüğü, ilk mekteb talebelerinden müteşekkil bir koro hazırlamağa başlamıştır. 150 kişiden mürekkeb olacak olan koro heyeti 23 nisana kadar faaliyete geçmiş bulunacaktır. Pencereden düştü Ayvansarayda Çimen sokağında 31 numaralı evde oturan 40 yaşlannda Niko, evin ikinci katında pencerenin kenarlarmı tamir ederken, muvazenesini kaybederek düşmüş, muhtelif yeilerinden ağırca yara . lanmıstır. = KUçUk hlkâye Emanet Orhan Rahmi Gökçe Eğü, dedi, eğil... Eğildim... Saçlarımı .okşadı. Elini yüzümde dolaştırdı. Sevgi ve heyecanla bana bakıyordu. Sana bir vasiyetim var Cemal dedi karım, iki çocuğuın izmirde. Karantinede ( . . . ) sokağında oturuyorlar. Evin numarası 27... Onları sana emanet ediyorum... Anlıyor musun!. Biraz dinlendi. Sonra: Sen, ayni zamanda bekârsın dedikarım da çok iyi ruhlu, çok güzel.. Anladın mı? Mes'ud olacağınızdan eminim... Allaha ısmarladık.» Ve, gözlerini kapar kapamaz, Refet, dünyayı terketti, gittl **# Müthiş hakikat; başa gelen çekilir, dedim ve kapıya yaklaştım. Bir kadına, yıllarca beklediği kocasının ö'ümünü haber vermek ne zor şeydi?. Kapıyı. on yaşîarında bir çocuk açtı. Sarışın nahif bir şey... İçimden, (zavallı Refetin çocuklanndan biri olacak) diye düşündüm. Burası, Yüzbaşı Refet Beyin evi değil mi oğlum?. Evet efendim... Anneni kapıya kadar çağırır mısın? Çocuk içeri seslendi. Bir kadın yürüyüşü... Refetin karısı kapıda gözjjjctü. Fakat hayır, onun değil, benim karımdı o!. Lutfiye diye bağırdım scvgili karım!.. Ve, kollarımı açarak ona doğru atıldım... Gözleri büyümüş, yüzü sapsarı olmuştu. Kolları evvelâ heyecanla açıl İzmirde kadın yüzünden cinayet İzmir (Hususî) Tepecikte Kâğıdhane caddesinde kadın ve sarhoşluk yüzünden sokak ortasında bir cinayet olmuştur. Katil. 30 yaşîarında kasab Mehmed oğlu Hayri Salahaddin, umumhanede Fatma nammda bir kadının eski dostudur. Maktul 40 yaşmda Tevfik de yeni dostu.. Kadın, Hayrl Salâhaddir.e 150 lira borcludur. Hayri sarhoş olarak gelmiş, parayı Lstemis, Tevfik, her ay yirmi lira verileceğini söylemiştir. Bunu müteakıb Tevfik çıkmış, Hayri Salâ haddin evde kalmıs ve kadmı tabanca ile tehdide başlamıştır. Kadın da: Ben paranı defaten vermek istiyorum, fa^at Tevfik bırakmıvor, Deyince Havri Salahaddin fırla mıs. sokakta Tevfiğl yakalayın söŞsüne kurşun sıkarak öldürmü=tür Kati'. bîraz sonra Çadırm kapısına doğru gidarek, uzaklara bakar gibi: Yahu dedi mezardan mı çıktm?. Nerelerdeydin?. Evet, mezardan çıktım desem, doğrudur. Çanakkaleden Kafkasa, oradan Iraka, oradan da Kanal boylarına... Uzun seyahat... Tekrar bana döndü ve sigara kutusunu çıkardı. Heyecam zail olmuş gibiydi. Dostum, karımı ve aile efradımı tamyordu. Bizimkilerden bir haber var mı Refet? Karım, çocuğum ne oldu acaba?. Yüzü, garib şekilde beyazlaştı. Gözlerinin siyahı bile dağılır gibi oldu... Biraz durdu ve içini çekti: Karm öldü... Çocuğun saŞ... Bir daha bu mevzua dönmiyelim.. Bak. »ilâh sesleri geliyor, vazife başına... Emir, errvrdi, fırladım... Hem koşuyor, hem de kedni kendime söyleniyordum: Zavallı karıcığım... Zavallı güzel iyi ruhlu sevgilim... O gece keşfe çıktım. Hcnüz dönmüştüm ki, yeni bir taarruz emri aldık... Yüzbaşı, sağ tarafımdaki kuvvetlerin başında idi, şafak, yeni söküyordu. Müsademe üç saat sürdü. Arkasından süngü hücumuna geçtik ve hedefe vardık, Bu sırada, bir emir neferi koşarak geldi: Cemal Bey, kumandan slzi istiyor, vuruldu... Onu, elli metre ileride bir siper içinde, göğsünden aldığı derin bir süngü yarası ile buldum. Artık ölüyordu. Son mukavemetini topladı: CUMHURIYET Nüshasj 5 Senelik Alü avlık Üq ayhk Bir avlık kuruşrut. Türkıye Harle nikkat Gazetemize gnnderflcm evrah ve vanlar neşredilsin edilmesin iade editmeı ve rivamdan mes'nliyet kabul olunmaz.