CUMHURlYET 25 lümcîkânun 1941 Havacılıh bahisleri Cumhuriyet^ Mektebler voleybol ; * maçları İstanbul erkek liseleri arasındak. voleybol maçlarına dıin iki HaJke vinde devam edildiEmlnönü Halkevinde oynanan Muallim mektebi, Taksim lisesi maçını Muallim mektebi iki setide 55 15, 3 15 alarak kazanmıştır. İkinci maçta İstiklâlle Yüce Ülkü karşılasmış ve İstiklâlliler 7 1 5 6 15 le sahadan galib ayrılmış lardır. Beyoğlu Halkevinde oynanması lâzım gelen. Boğaziçi Darüşşafaka maçı ile Haydarpaşa Işık maçlan, hakem Nailinin Ankarada istişare heyetine gitmesi üzerine hakemsiz kalmış ve tehir edilmiştir. B C G Ü N Sicilya boğazı taarruzundaıt çıkanlan neticeler Müşterek müdafaa tedbirleri ve mukabele avcılari ile hareket eden donanmalara muvaffakiyetli akın yapmak güçtür Akdenizin bellibaşlı hâkimi olan İngiliz donanması son vanyetler dolayısile karşısında Alman havacılığımn yer almış bulunduğunu göruyor. İtalyan donanmasının ve havacılarının kuramadıkları hakimiyeti meydana getirmek düşüncesile Sicilya adasında yerleşen ve üs kuran ALman havacıhğı acaba Akdenizin hâkimi olâbilecek kudrette midir?» Üstün deniz kuvvetieri karşısında zayıf olan tarafın muvaffakiyet kazanabilmesi, ancak hasmını gafil veya mukabele imkânlarından uzak yakalayıp baskın yapmakla mümkün olabilir. Böyle bir imkân da gene deniz kuvvetieri vasıtasile uzun hazırlık devrelerinden Bonra harb müddetınce bir veya ender olarak iki defa ele geçirilebüir. Hava kuvvetlerinin bombardımancılıktaki son Bıisalleri müspet neticeler verince denizcilik kuvvetli hasımlarını baskınlarla yıpratacak silâhı bulmuştu. Tayyarelerin taşıdığı bin kiloluk bombalarla, bu sikletteki deniz torpitolarının gene deoiz vasıtaları üzerindeki tesirleri hiç de ihmal edilmiyecek kudrette olarak meydana çıktu Harbin başından bugüne kadar deniz harblerine muhtelif safhalarda iştirak etmiş olan tayyareciliğin en büyük avantajı, hareket sahasının genişliği, serbestliği ve istediği anda çok uzaklardan ikmallerini yaparak taarruz etme6indedir. Büyük çaph toplarla mücehhez bir kruvazörün küçükleri üzerindeki hakimiyeti mahdud bir saha içinde kaldığı halde, tayyarenin deniz harb gemileri üzerindeki üstünlüğü yüzlerce mü uzaklardan başlar. Birinin on binlerce ton hacmindeki ağır kudreti, ötekinin bir iki metre mikâbı kadar küçük hacimdeki afacanlığı karşısında müşkül vaziyetlere düşmektedir. Hava Üç aydır ikmal edilemiyen tahkikat Galatrda Felemenk tütün şirketinin deposundan Cumhuriyet bayramında vukua gelen bir sirkat dolayısile zannaltında kalan işçiler matbaamıza müracaat ederek bize şu çok haklı gikâyette bulundular: «Bundan üç ay evvel depoda 47 ton kanaviçenin çalmmasile vukua gelen sirkat hâdisesinden dolayı depoda ambar işlerile alâkamızdan dolayı rannaltındayız. Depoda bulunmadığımız tatil günlerinde ambardan yapılan bu hımzhkla hiçbir alâkamız yok. Hepimiz bu şirkette 10 18 senedir çalışan usta ve işçileriz. Fakat zabıta tahkikatı üç aydır ikmal olunamadı. Evrak el'an Voyvoda' karakolundadır. Tahkikatın bir an evvel intacı ile bu şaibeden kurtulmamız Cumhuriyet devrinde bu kadar gecikmeli midir? Alâkadar olrmıdığımız bir hâdiseden dolayı bizim ve çoluk çocuğumuzun suçu nedır? Bir an evvel tahkikstm ikmalini ve evrîkm Cumhuriyet adliyesine intikalini bekliyoruz.» Billur sesli yıldız SAKARYAda Herkesin görmesi lâzım gelen mevsimin diğer büyük bir muvaffakiyeti RADYO y Bu günkü program j 8,00 8,03 8,18 8,45 13,30 13,33 13,50 14,05 14,20 15.00 15,30 18,00 Program 18,03 Caz Haberler 18,40 Saz Müzik (Pl.) 19,00 Komışma Yemek listes 19,15 Türküler • 19,30 Rad. gazetesi Program 19,45 Şarkılar Müzik (Pl.) 20,15 Rad. gazetesi Haberler 20,45 Fasıl heyeti Müzik (Pl.) 21,15 Konuşma Bando 21,30 Orkestra Müzik (Pl.) 22,30 Haberler Orkestra • 22,50 Caz (Pl.) Program 23,30 Kapanış. KALB SIZILARI CAROL LOIVIBARD GARY GRANT ve KAY FRANCIS taraftndan çe\Tİlen fransızca sözlü film. İlâveten • GAİB KIZLAR LİMAN! HARRY CAREY JUDİTH tarafından ALLEN BE5İKTAŞ •"•" Yazan: A. Ahiskal cılığın oynak ve seri oluşu burada en büyuk rolü oynar. Hava kuvvetlerinin deniz kuvvetieri karşısında tam bir muvaffakiyet kazanacağı saha münferid olarak yakalayacağı denizaltı gemilerile torpıtoların devriye kolları üzerindedir. Bilhassa denizaltı gemilerini iki bin metreye kadar irtifadan uçan tayyare rasıdları gayet net olarak gorebilirler. Bunlar uzerine yapılacak pike bombardımanlarda kullanılacak su altı bombaları kat'i neticeler verebilir. Denizaltı gemileri için de böyle bir taarruz korkunc ve tehlikeli olur. Şuna inanmak lâzımdır ki; tayyare fılolarının donanma üzerine yapacağı akınlarda atacakları büyuk çaplı bombalar ,ancak tam isabet kaydedıldiği takdirde bir harb gemisini yaralayabılir. Fakat hiç bir zaman tamamile mahvedemez. Bu halde Akdenizdeki İngiIız donanmasını havadan yapılacak taarruzlarla tahrib etmek ve deniz hakimiyetini İtalyan donanması yardımile kurmak pek de mukadder değildir. İngilizlerin Taranto'daki müthiş ve teknik baskınları, demirli bulunan donanma üzerinde azamî tesirini yapmıştı. Böyle bir muvaffakiyeti hasımiarma hediye etmekten çok uzak olan Ingiliz donanması üzerine ve Akdeniz filosunun tayyare ana gemilerinden havalanduılacak avcılarla müdafaa imkânları da nıevcud olduğu zamanlîrda akın yapmak müşküldür. Sicilya civarında Yunanistana piden kafile üzerine Alman ve İtalyan havacılarının b'.rlikte yaptıkları baskın ne Fethi Uzkan için jübile Türklyede ilk defa imtiyazı alınan ve neşredilen «Ceridei Haj§ vadis> gazetesi bu '"• sene 75 yaşııu' ikmal ve bu su' retle üç çeyrek asırlık varlığını , idrak etmiştirMemnuniyetle 1 öğreniyoruz ki «Ce r i d e i H a v a d i s > v e ( İstişare heyetinin kararları Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi başkanlığmdan: 1 20'1 941 tarihine musadif pazar gunü saat 10 da yalnız mü kelleflere mahsus olmak üzere on bes kilometrelik bir yürüyüş müsabakası yapılacağından iştirak edecek gruplarm behemehal saat dokuzda Şisli Tramvay deposu önünde hazır bulunmaları. 2 Grup âmrileri müsabaka terİtalyan deniz ve hava kuvvetlerinin tib heyetine müracaatle ellerindeAkdenizde kuramadıkları hakimiyeti ki resmî listelerini göstererek nu Alman tayyarecilerinin Sicilya adasına mara almaları lâzımdır. yerleşmelerile elde edeceklerini zan3 Müsabaka tam saat 15 da netmiyoruz. Akdenizi ikiye bölerek başlıyacağından vaktinde numara garbî ve şarkî kısımlarda kalacak do almadıkları takdirde müsabaka hak nanma cüzülerini ayrı ayrı tehdid ve kından mahrum kalacaklardır. 7ayıf düşürmek nazariyesi doğru ola4 Müsabakayı idare edecek obilir... Ancak; Sicilya adasına yerleçen lan asağıda isimleri yazılı hakem Alman havacılarına karşı İngiliz Akde arkadaşların lutfen tesrifleri rica niz filosunun ve hava kuvvetlerinin eli olunur. kolu bağlı seyirci kalmaları ve taarruz Adil Giray, Hüsameddin Güreli, serbestisini hasımlarına bırakmalan icab Zeki Gokısık, Tevfik Böke. Fürueder. Akdenizde iş görmek gayesile ge ;an Tekil, İlhami Pulater, Neriman len, Sicilya adasında hazırlık yapan ve Tekil, Cemll Uzunoğlu, Süleyman dilediği anda taarruz edecek bir düş Tekil, Fethi Dinçer, Abbas Sakarya, manın baskınsız ve rahat bırakılacağını Şekib Uzunoğlu, İ Bakır, C. Başadüşünmek de hatalı olur. Birkaç yüz ran, Şakir Baroer. tayyarelik bir hava kuvveti, İngiltereİstanbulu sevenler grupu nin Akdeniz donanmasını yıldırmaktan uzaktır. Türkiye Turing ve Otomobil ku' ' " A. AHİSKAL lübünden: Merkezi Türkiye Turing ve Otomobil kulübünde bulunan ve ga yesi imardan ibaret olan «İstanbulu sevenler grupu» bu mühim ihtiyacı takdir ve idrak eden bütün şehirlilere müracaatle kendilerini bu büyük gayenin husulü için filen yardıma davet eyler. Azalık aidatı (senede beş lira) Turing kulübün Beyoğlu İstiklâl caddesinde 81 No. da bulunan idare merkezinde kabul olunur. ticesine bakarak Akdeniz hakimiyeti üzerinde Alman havacılarının müessir olacağı düşüncesine de varmak doğru değildir. Ticare^ kafilelerinin himayesi maksadile refakat eden gemi sayısı çok az ve yapılan hareket beklenmiyen b ; r baskındı. Bu taarruzların bundan sonra devam edeceği kanaati hasıl olunca gerek himaye filolarının, gerekse deniz devriye kollarının uyanık bulunacağı aşikârdır. Bu halde de hava akınlarının aynı şiddet ve hasılayı temin edecek sekilde tekrarlanmasına meydan verilmiyecektir. Tek olarak avlanacak bir harb gemisi üzerinde havacıların müessir netice alacaklarını kabul edebıliriz.. Fakat müşterek müdafaa tedbirleri ve mukabele avcılari onünde her zaman için bir taarruz bekleyen denizcilere karşı muvaffakiyetli akınlar yapmak çok güçtür. Hakemler toplantısı İstanbul futbol ajanlığmdan: Hakemler arasında yapılmakta olan toplantıların ikincisi 27/1'941 pazartesi akşamı saat 18 de bölge merkezinde yapılacaktır. Bütün hakem ve hakem namzedi arkadaşların tesrifleri rica olunur. Ş E N Sinemada LEKELİ KADIN MURAD YUSl'F VEHBİ | nin yarattığı Türkçe sözlü Arabca şarkılı ve Türk musikili şaheser. Seanslar : 2.30 4.30 7 ve 9 da LEYLA ASKERLİK İŞLERİ Şubeye davet Beyoğlu Yerli Askerlik şub&sinden: Şubemizde er olarak kayıdlı 327 doğumlu makinist er Ahmed oğlu Tahirin acele şubemize müracaat etmesi ilân olunur. Teşekkür Galatasaray lisesinin emektar hocalarından sevgili babamız muallim Yusuf Cemal Akçitin cenaze merasimine asker göndermek lutfunda bu lunan İstanbul Komutam sayın General Avniye, Ga'atasaray lisesi müdürü sayın Bay Behçete, Polis mektebi müdürü sayın Bay Demire ve camiye kadar el üstünde hoclarını tasıyan sevgili talebelerine ve me« rasimde hazır bulunan zevatı muhteremeye ve yaralı kalblerimizi telgraf, telefon ve mektubla teselli eden akraba ve dostlarımıza ayrı avrı teşekküre teessürlerimiz mâni olduğundan sayın gazetenizin tavassutunu rica ederiz . Merhumun evlâdları Beden terbiyesi mükelleflerinin yürüyüşleri Hulyalı ve ilâhi yıldız MARLENE DIETRICH JAMES STEWARD ve MISHA AUER SARIŞIN ŞEYTAN Filminde: Bu S A L I akşamından itibaren ile beraber yarattıklan SÜMER SİNEMASINDA sraşyedecektir. Şarkî söyleyecek ve seyircileri fÇEMBERLİTAŞ SİNEMASINDA1 HALKEVLER1NDE Konferans Şisli Halkevinden: 26/1/941 pazar günü saat 15 te Haikevimizde Ahmed Halid Yaşaroğlu tarafından (Dünya ahvali karşısında Türk genci) mevzuunda bir konferans ve gösteri şubemiz tarafından da bir komedi temsil edilecektir. Herkes gelebilir. *** Beyoğlu Halkevinden: 1 31/1/941 cuma günü saat 17,30 da Evimizin Tepebaşındaki merkez binasında İzmir meb'usu Prof Mahmud Esad Bozkurd tarafından «Atatürk ihtiiâlinin anlamı» mevzuunda mühim bir konferans verilecektir. 2 Herkes gelebilir. Çarşamba gününden itibaren devam eden fevkalâde programı kaçırmaymu MAVİ TUNA T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü ALFRED RODE ve CİGAN ORKESTRASI ^ E R N A S A C K JOHANNES HEESTERS I Aynca : Paramunt Jurnal, en son harb ve en enteresan dünya haberleri I TAKSİM TÜRKÇE SİNEMASINDA MÜZİKLİ DANSLI film j SÖZLÜ BİR TÜRKE GÖNÜL VERDİM Büyük takdir, alkış ve rağbet gördü. Filmdeki aşk, tahassür • » Kahramanlık sahneleri büvük alâka uyandırmaktadır. lngilizce dersleri Şişli Halkevinden: Şubatm birinci cumartesi gününden itibaren saat 17 19 arasında profesör Thompson tarafından ingilizce ikinci yüksek kurs tedrisatına başlanacağından arzu edenlerin her gün 17 den 20 ye kadar müracaati. 1 ^ ^ Bu akşam : Şehzadebaşı ^ ^ T U R A N T İ Y A T R O S U N D A Sinema Tiyatro Varvcte Üstad SAOETTİN KAYNAK ve EYYUBİ RIZA'nm tertib ettikleri şarkılar Ayrıca : MİKİ MAUS ve Yakm Şark Jurnalda Yunanistan hâdiseleri v.s. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine Atatürk için Ateşin kalemli edib ÎSMAİL HABİB'in güzel eserı Fiat: 75 kuruş Tevzi yeri: Cumhuriyet Matbaası Fethi Uzkan «Saadet> gazeteleri sahibi arkadaçımız A. Fethi Uzkan için, bu münasebetle bir jübüe tertib olunmuştur. Türk matbuat ve irfan hayatında bir hâdise teşkil eden bu neşir ha. yatmın kutlulanması teşebbüsünü takdir ve arkadasımız Fethi Uzkanı tebrik ederiz. Kendisi, bu vesile ile bize gönderdiği mektubda da şöyle demektedir: «İmtiyazı 1886 tarihinde pederim merhum Mehmed Nuri Efendiye intikal edem «Ceridei Havadis> in muntazaman nesri sırasında ben de rüştiye mektebini ikmal ettiğim 1889 da matbuata intisab eyledim. Ömrümün 51 senesini bu âlemde geçirdim. Bu itibarla Türk matbuatının en kıdemlisi olduğum gibi pederimin vefatını müteakıb 1906 da yanl 35 sene evvel idadiyi ikmalden sonra gerek «Ceridei Havadis» ve gerek 1885 te intişara başlıyan «SaadeU gazetesinin imtiyazlan da bana intikal eylemiş olması hasebile bu bakımdan gazete imtiyaz sahiblerinin en kıdemlisi bulunuyoSonra, odamdaki eşyayı tanzim etmek, ufak tefek barclarımı bir pusulaya kaydetmek, bu borcların ödenmesi için bey gırımin satılmasına salâhiyet vermek icab ediyordu. Kimseye mırab bırakılacak malım yoktu. Saatim ve bir kaç parçadan ibaret çamaşırım, emirberime kalacakü. Ha, bir de, yüzükle altın sipara tabakası, Kekesfalva.ya iade edilecekti. Daha ne yapacaktım? Tamam! Edit'in iki mektubunu, bütün kâğıdlarla ve fotoğraflarla berpber yakacaktım. Arkama hiçbir şey bırakmak istemiyordum, ne bir hatıra, ne bir iz. Mümkün olduğu kadar sessiz, yaşadığım kadar sessiz çekilıp gidecektim. Her halde, iki, üç saatlik daba ömrum vardı. Çünkü, k'mse korktuğuma veya telâşa düştüğume zahib olmasm diye, mektubların her birisini itina ile yazmak mecburiyeti vardı. En sonraya en kolay iş kalıyordu: Yatağıma uzanmak, tabanca sesi bıtişik odadan ve sokaktan işitil mesin diye, başıma iki, üç battaniye, en üstüne de kalın, kuştüyü yorganı örtmek. Suvari Yüzbaşısı Felber bövle yapmıştı. Geceyarısı intihar etti, hiç kimse gürültüyü duymadı. Onu, ertesi gün beyni dağılmış bir halde buldular. İş, battanivelerin altına girince, tabancanm tetiğini şakağıma dayimaktan ibaret. Tabancama güvenirim. Daha evvelki gün, tesadüfen yağlamıştım. Ve biliyorum ki elim titremiyecek. San'atkâr ve NAŞİD I arkadasları. Sahibinin Sesi baş okuvucularmdan Küçük M U K A D D E R Yeni VARYETE numaraları i KIZIL DANSÖZ VERA KORENE Görenlere sorunuz Beştkta? SUAO PARK Sfnemasında iki büyUk şaheser birden : KÖY Beden terbiyesi merkez istişare heyeti içtima halinde Ankara. 24 (Telefonla'i Beden Terbiyesi merkez istişare heyeti yeni futbol hakem komitesi talimatnamesini kabul etmis vc daha derin tetkike medar olmak üzere federasyonlann hazırlayacaklan faaliyet raporlarile birlikte 941 bütçesi müzekeresini de önümüzdeki salı güniine tehir etmiştir. rum. Bugün Türk matbuat âlemlnin en eski hâdimi olan ve ömrümün bı uzun senelerini gazetecilikte yıpratarak 67 yaşma gelen ben, kadirsi nas meslektaşlarımın ısrarile bu 75 seneyi idrak eden «Ceridei HavadLs» namma Türk matbuatının yardı . mile bir jübile tertib etmek ıztırarında kaldım. Hizmetimin son manevî ve maddî mükâfatını görmek şerefine beni mazhar kılacak Türk matbuatının müntesibleri olan sayın arkadaşla. nma şimdiden minnet ve şükranlarımı sunarım.> DİLBERİ L I 2GENERALYEN YKJ BARBARA STANVVYK TUrkçe sözlU Komedi 3 perde Sinemada : 2 büyük film birden I MAVİ TUNA ŞARKISII Türkçe Sözlü ve Şarkılı Konyada gıda maddelerinin fiatı Konya (Hususî muhabirimizden) Konyada koyun etinin kilosu 45 kuruşa yükseldi. İkinci nevi ekmeğin kilosu da 12 kuruş iken 30 para ilâve edilerek 12 kuruş 30 paraya çıkarıldı. Mangal kömürlerine belediye kilosu için yedi kuruş nark koydu, fakat kömürcüler bu fiatı az görmekte olacaklar ki şehirde arandığı kadar ve arandığı vakit mangal kömürü bulunmuyor. Odun nispeten bollaşmış ve ucuzlamıştır. Diğer zanırî gıda maddelerindeki pahalılık dsvam ediyor. Fasulyenin kilosu 25 kuruşa çıktı, yağın kilosu da 120 kurugtan satılıyor. 2 KİM ÖLECEK, I KİM DÖNECEK?! • Büyük heyecan ve macera filmi i ^ Pangaltı A K I N sinemasında Senenin şaheseri: POLİS AV< TABURU AŞK Ş E HİR TİYATROSU TEPEBAŞI DRAM Bu akşam saat 20,30 da SergUzeşt ve heyecan CHARLES BOYER yığını IRENE DUNNE GUndliz ve gece 8.30 da 2 flllm birden 8 İNÇİ HARİKASI ABDAL SON H A F T A Y a z a n : DOSTOYEFSKİ İSTİKLÂL CADDESİ K O M E D İ K I S M I N D A Gündüz saat 14 te Ç O C U K O Y Ü N Ü Akşam saat 20,30 da DÜNYANIN Baş rollerde: TYRONE POWER MYRNA LOY GEORGE BRENT T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü Ve on nüshası binlerce figüran F R A N S I Z C A HİND İPEK İnanılmıyacak derecede müthiş ve muazzam sahneler arasmda en nefis bir AŞK MACERASL FEDAKÂRLK MÜCADELESİ RÜYASI S Ö Z L Ü KİRALIK ODALAR *** Beyoğlu H A L K sineması Matine 11 de, akşam 8 de Türkçe iki büyük film birden 1 H A C I M U R A D 2 C E N N E T P E R İ S İ nüshası Sinemasında M E L E K Sinemasında Bugiin saat 1 de tenzilâtlı matine. Nazlanma, dedi, yumurtla bakalım! Para meselesi mi, kadm mesfelesi mi? Ayakta durup konuşmağa mecbur olmak canımı sıkıyordu; sonra da, ışığın altında, onun sabırsız bakışlanna, haddinden fazla maruz bulunduğumu hissediyordum. Derhal cevab vererek, söyleyeceğim şeyin kat'ij^en para ile alâkası olmadığını anlattım. O halde kadm! dedi. Gene kadın! Siz hiç rahat durmaz mısınız kuzum? Sanki üzüntüsüz tanışıp görüşülecek başka kadmlar yokmuş gibi! Haydi söyle bakalım. Dolambach yollardan 1 gitme: Mesele nedir, olduğu eibi anlat O gün, Kekesfalva'nın kızile nişanlandığımı ve üç saat sonra, hâdiseyi uluorta inkâr ettiğimi, kendisine, mümkün mertebe kısaca anlattım. Fakat, yaptığım işin şerefsizliğini küçük göstermek istediğim zahabma düşmemesini söyledim. Bilâkis, bu vaziyete, bir asker sıfatile, nasıl netice verilmek lâzım geldiğini tamamen müdrik olduğumu, mafevkime, hususî surelte anlatmak üzere oraya gelmiştim. Vazifemi biliyordum ve ifaya da kadirdim. Albay, bir şey anlamadan, şersem yüzüme bakıyordu. sersem Aynca; En son FOX dünya havadisleri. den inceye hazırlamamıştım. Görünüşte hedefsiz, bir saatlik gezintiden sonra kışlanm önüne avdet ettiğim zaman, her şey hesablanmış, dakikası dakikasına tespit edilmişti. Bütün bu müddet zarfında adımlarım sakin, nabzım normaldi ve zabitlerin geceyarısmdan sonra kışlaya döndükleri vakit daima kullandıkları, küçük yan kapının kilidine anahtarı sokarken, elimin titremediğini bir parça gururla gördüm. Anahtar, daracık deliğe, hiç şaşmadan girmışti. Avluyu geçip üç kat merdiveni çıkmaktan başka işim yoktu. Sonra. kendi kendimle yalnız kalacak, ayni zamanda hem başlayacak hem sona erdirecektım. Fakat, mehtabm aydınlattığı avludan karanlık merdivene doğru ilerlediğim sırada, bir gölgenin kımıldadığını gördüm. «Hay Allah müstahakını versin!» diye düşündüm, Her halde, dışarıdan avdet eden bir arkadaştı bu. Bana, akşamın hayır olsun diyecekti ve bu temenni, sonu gelmez bir güzelliğe yol açacaktı. Fakat, bir lâhza sonra, bu gölgenin, beni birkaç gün evvel çok kabaca tekdir eden Albay Boubencie olduğunu, geniş omuzlarından tanıdım. Oraya bilhassa gelip durmuş gibi görünüyordu. Bu nizam meraklısı adamm, kışlaya geç avdet etmemizden hoşlanmadığımı bilirdim. Evet ama, ne ehemmiyeti vardı? Ertesi sabah, tekmil raporunda, ismim, büsbütün başka bir sebeble okunacaktı. Binaenaleyh, onu görmemiş gibi geçip gitmeğe karar verTekrar ediyorum, o zamana kadar, dim. Fakat, Albay, birdenbire, gölgehiçbir işl. o anda ölümüm hakkında den sıyrıldı. Gıcırtılı sesi, sert bir biyaptığım kadar vuzuhla, sarahatle, ince Yazan: Stefan Ztveig tabla: Teğmen Hofmiller! diye beni çağırdı. Yaklaştım, selâm verdim. Beni tepeden tırnağa süzdü ve haykırdı: Pelerinlerinin yan düğmeîeri çözük gezmek te bugünkü genclerin çıkardığı moda oldu. Memesini sallaya sallaya gezen dişi domuz gibi böyle dolaşılır mı? Neredeyse pantalonur.uz çözük sokağa çıkacaksınız. Böyle şey olmaz. Subaylarımın, geceyarısmdan sonra bile düzgün kıyafetli olmaları lâzımdır. Anlaşıldı mı? Topuklarımı çarptım. Emredersiniz, Albay, dedim. İstihfafla döndü ve ağır adımlarla merdivene doğru yürüdü. Genış sırtının, ay ışığı altında, aheste aheste uzaklaştığmı görüyordum. Fakat, ölmeden evvel son olarak bir hakaret kelimesi mi işitecektim? Bunu düşününce, birdenbire öfkelendim. Tamamen gayrişuurî, ve yaptığım harekete kend'm de hayret ederek, peşinden seğirttim. Yaptığım işin tamamen saçma bir şey olduğunu biliyordum. En son saatten bir saat evvel, bu taş gibi sert kaiaya, Türkçeye çeviren: Hamdi hâlâ bir şey anlatmağa çalışmak neye yarardı? Lâkin, kendini öldüren insanlann hepsine mahsus, manasız bir hal vardır. Ölmeden on dakika evvel, hâlâ, hayattan kusursuz bir şekilde aynhnak gururuna kapılırlar ve katalarına bir kurşun sıkmadan evvel tıraş olurlar, temiz çamaşır giyerler. Hattâ, dördüncü kattan aşağı kendini atmak isteyen bir kadının, yüz tuvaleti yaptığmı ve en meşhur kokular şüründüğünü bir yerde dinlemiştim. İşte adelelerimi harekete getiren ve beni Albayın peşinden koşturan şey, mantık noktai nazarından izahı tamamen ımkânsız olan bu duygu idi. Albay, koştuğumu işitmişti. Birdenbire geri döndü, gür kaşlarmın altından, küçücük, nafiz gözleri, hayıetle bana bakıyordu. Çağırılmadan kendısini takibe cüret eden bir madunun bu misli işitilmemiş saygısızhğına akıl erdiremediği anlaşılıyordu. İki adım kala durdum, elimi kasketime götürdüm ve onun sert bakışlan karşısında gözlerimi kırpmadan, gayet sakin bir sesle: Af buyurun, Albay, dedim, bir dakika sizinle görüşebilir miyim? Varoğlu Kaşlarım çattı: Ne? Şimdi mi? Gecenin bir buçuğunda mı? Beni ısırmağa hazırdı. Fakat, acaba yüzümde bir emare mi görmüş te durmuştu? Nafiz bakışlan, bir dakika beni süzdü. Sonra, homurdandı: Kimbilir neler yumurtlayacak! Neyse, madem ki öyle isteyorsun, odama gel ve çabuk ol! Albay, odasının kapısını açtı. Son derece sadeliği, yüksek rütbeli bir subaydan ziyade bir talebe odasına benzeyen bir yere girdik. Demir bir karargâh karyolası, sağda İmparatorun, solda Imparatoriçenin, taş basması renkli birer resmi, ucuz neviden çerçeveler i;inde. alay resmigeçidlerinin ve meras'minin birkaç fotografı, arma yapılmış birkaç kıhc ve iki tane Türk tabancası, İşte bu kadar. Kitab yoktu. Koltuk yoktu. Boş bir masanın etrafında, dört tane hasır sandalyeden başka bir şey yoktu. Albay Boubencie, bıyığını, bir defa. iki defa, üç defa kuvvetle büktü. Bu hareketi hepimiz bilirdik. Öfkesine alâmetti. Nihayet, bana oturacak yer göstermeden: = = = = ! = ^ ^ düşünmüş, vaz geçmişshı. Bunda biı fenalık yok. Benim tanıdığım biri vardır, başına aynı şey geldi. Ha'buki hiç de namussuz bir adam olmadı. Yoksa... Yanıma yaklaştı, devam etti: „. Flörtü biraz ileri götürdıin de bir şey mi oldu? O takdirde, doğrusu, iş biı parça kötüleşir. Hem kızmış, hem müşkül mevkie girmiştim. Albayın, sözlerime, lâübali bir şekilde ve belki de kasden alay ederek, mevcud olmıyan manalar vermesi beni öfkelendiriyordu. Topuklarımı bitiştirerek dedim ki: Albay, nazarı dikkatinizi, kemali hürmetle, bir noktaya celbetmeme müsaade buyurunuz. Nişanlı olmadısımı söyleyerek irtikâb ettiğim kaba yalanı, kahveedki hususî masanın başında, alay subaylarmdan yedisinin muvacehesinde söyledim. Sıkıldığım ve cebin davrandığım için arkadaşlarıma yalan söyledim. Yarın, teğmen Havlitchak, nişanlandjğım haberini kendisine getiren eczacıdan hesab soracak. Ve bütün seh'r, ^alanımı, namussuzluğumu öğrenecek. Albayın, şimdi, canı sıkılnuş gibi görünüyordu. Kalm kafası nihayet işi kavramıştı. Yüzü yavaş yavaş bulutlandı. Ne anlatıyorsun kuzum? dedi, şe Nerede oldu bu? dedi. refsizlik, bu şerefsizliğin neticeleri fi Hususî masamızda, kahvede. lân ne demek? Nasıl? Niçin? Bunda bir Arkadaşların yanında diyorsun, şey yok ki! Kekesfalva'nın kızile nişanlandım, diyorsun. Bir kere görmüş öyle mi? Hepsi işitti mi? Hepsi, albay. tüm o kızı. Neyse, zevk meselesi! Kaçığın biri, hem de iğri büğrü. Sonra, (Arkası vajr)