CUMHURİYET 18 Ikîncîkanun 1941 Şehir ve Memleket HabeıieHH) Et fiatları IHEM NALINA MIHINA Verilen kararlar tatbik edilemezse... Halk, daima aldanmağa mahkum kalacaktır tstanbul Piat Murakabe komisyonu, üzerınde buyuk mıkyasta gayrımeşru kâr temın edıldığı kanaati olan ve çok yüksemliş bulunan et fiatlannı muayyen bir esasa raptetmek için perakende etın Hay^'an Borsasındaki toptan et fıatlarına nazaran iki mislı olması lâzım geldiği hakkmda bir karar vermışti. Pakat bu karar perakendeci kasablan tatmin etmemiş ve şıddetli itiraziarı nıucıb olmuştur. Perakendeci kasablar, kendılerinın bu vazıyette ezildiğini ve aynca bir kâr verilmesi lâzım geldığini ileri sürmüşlerdir. Komısyonun evvelki günkü tcplantısında bu vazıyet üzerinde tekrar gö rüsülmüş ve şimdiye kadar toptan e lıatlarına nazaran tam iki misli olan perakende et fiatlan 2,10 misline çıkanlmış, yani yüzde beş ilâvesi kabul edPmiştir. Komisyon. bu kararile perakendeci kasablann kıloda 10 kuruş kâr ctmeler.nl esas tutmuş ve bu kânn perakendecilere verilmesini de toptancılara bildirmıştir. Pakat toptancılar, komisyon bu karan verdikten sonra itiraz etmiflerdir. Toptancılar hiç değilse et fiatlanna yüzde beş daha ilâvesini istemektedirler. DiŞer taraftan perakende et fiatlan için boyle bir kıstas bulunurken toptan fıatlann her gün ilânı da takarrür etmisti. Fakat bu karara her nedense riavet olunmamış. sadece Ankara radyosunun akşamları Hayvan Borsası satıs fiatlannı ilân etmesi kâfi görülmüştür. Halbuki, bu. halkın et fiatlanndan haberdar olmasmı temin edemediğinden kasablann bu isteki tatbikatı kavlî mücerred halinde kalmaktadır. Halkm aldanmaması ve et fiatlannı Mzzat kontrol edebilmesi için verilen kararların kfiğıd üzerinde kalmıyarak tatbikat sahasma çıkanlması lâzımdır. Toptan fiatlar her gün halka bildiril meli, hatta kasablar toptan et fiatlannın ilânına mecbur tutulmalı ve bu keyfiyet de muntazaman kontrol edilmelidir. Bunlar yapıldığı takdirde di»1 ki, verüen kararlardan halk lehine müspet bir netice almak mümkün olabilir. diin bir lopianlı yaptı Mekteblerden çıktıktan sonra sokaklarda haylazlık eden talebeler hakkmda ciddî kararlar almdı Sicilya muharebesine dair kdenizi ortasmdan ikiye a>iran Sicilya boğazında. bir hava deniz muharebesi oldtı. Bn muharebenin tafsilâlı arasında, bazi şeyler dikkatime çarptı. 1 150 kilometre genişliğinde olan ve ortasında meşhur Pantelleria adası bulnnduğu için, bu adanın iki tai3fında, asagı yukarı, yan yanya darlaşan bu boğazı İtalyanlar kapaiamamıslar; İngilizlerin oradan nakliye kervaııları geçirmelerine mâni olamamışlardır. 2 Burada vuku bulan son nıulıarebcde, İngilizlerin İllustrious tayyare genüsıui hasara uğratan ve Southampton kruvazöründe, gemiyi baüımai ınecburiyeti hasıl olacak kadar şiddetü l»ır yangın çıkaranlar, Alman tayjareleridir. Öyle olduğu halde İtalyanlar, resmî harb tebliğlerinde, Almanlardan ev\el davranarak bütün bu muvaffakiyetleri kendi tayyarelerinin kazaııdıklarını, gayet mubalâğalı bir şekilde, ilân etmislerdir. İtalyanlar, «ablasının saçile övünen kel kız> vaziyetinde olmalda da kalmamışlar; bütün bu işleri, kendilerinin yaptıklarını söyleyerek, pek haksız yere böbürlenmişler; hatta, resmî tebliğlerinde, bir İngiliz tayyare gemisini ve bir kruvazörü batııdıldarını iddia ettikleri pilot ve tayyarecilerin i.simlcrini dahi vermişlerdir. Neyse iki müttefik, bir kruvazörü baürmak ve bir tayyare genıisini hasara uğratmak muvaffakiyet ve şcreöni kendi aralarında istedikleri gibi paylaşsınlar, diyeceğim amma, Çaııakkaiedcki yüzde yüz Türk zafcrini bile, nalıncı keseri gibi kendi taraflarına yontan Almanlar, bir düzine tajyare fvda ederek kazandıklan bir şerefin üstiıne İ(al>anların oturmasım kolay kolay kabul etmezler. Doğrusu bunda da haklıdırlar. 3 Bu sularda bulunan PantelIerİ4 adasına şimdiye kadar İngilizler tarafından tek bir mermi, tek bir bomba Btılmamıştır. Bu, harbin başındanberi, bcnim merakunı ve dikkatimi çeken bir şeydir. Mükemmel bir tayyare ve denizaltı üssü olduğu İtalyanlar taratından gürühülü bir şekilde ilân edilmiş olan bu ada, İngiliz kafilelerınin t'uzcrgâhında bulunduğu için, havadan ve denizden mütcaddid defalar ve siddctle bombardıman edilmesi icab ec'erdi. Böylece adadaki İtalyan üsleri tahrib edilerek İngilizlere zarar ika edemez bir hale getirilirdi. Nitekim, Sicilyada Katanyadaki tayyare üssü, Alınanların burada buhındıığu öğren'lir öğıenilmez şiddetle ve muvaffakiyclle bombalanmıştır. Bir köşede kendi kıtlık derdini düşunnıekten başka bir şey yapacak iıali olnııyan Onikiadaya bile ara sıra 1aarruz eden İngilizlerin, sık sık civaıından geçtiklcri halde, Pantelleria adasına bir tek mermi veya bomba atmamış olnıalarmı neye atfetmeli? Bunun sebebi, küçük adayı döğmeğe bile lâyık gurmiyen bir ademi tenezzül mü? l a bii, boyle bir şey bahis mevzuu olamaz. Bana öyle geliyor ki Pantelleria adası, bir blöften ibaret olduğu, oıeAa ne hava, ne denizaltı üssü bulunmadığı için, bombardıman edilmemektedir. Yoksa Italyanların Maltayı sık sık doğme:>ine mukabil İngilizler de Maltaı ın kapı komsusu olan Pantelleria'yi bombalayabilirlerdi. Bunu yapmadıklanna göre, bu küçük İtalyan adasında bahkçılardan başka bir şey bulunınacî'ğı ve İngiliz denizcilerinin de bu zavrlh balıkçılan öldürmek istemediklerine hiıkmetmek lâzun geliyor. 4 Sicilya boğazında, yanl İtalyan sularında, sabahtan akşama kadar, hatta bir rivayete göre günlerce sürmüş o)an bu nıuharebeye iki İtalyan nıuhribind>*n başka hiç bir İtalyan harb gemisi iştirak etmemistir. Halbuki bütün İtalyan harb gemilerinin yüksek sür'atleri, az yollu nakliye gemilerinden murekkeh İngiliz kafilesine ve onlara reiakat eden harb gemilerine yetişmelcrine nıüsaiddi. Fakat İtalyan donanması, gene göı ünmemiştir. Anlaşılan bu gemilere yüksek sür'at yalnız kacnıak ve nuıharebeden içrinab etmek için vetilmiş bir meziyettir! r Ynnanistanın Helli kruvazörü Yunan İtalyan Harbine dair ganda, Yunan milletine hitab etmekte ve Yunan hükumetile Yunan ordusu aleyhine yapılmaktadır. Neşriyat &a;:tı, her akşam sekizdir.> ^^^^^^ Nikolareizis Arnavudluk işin Şimdi, Yunpnisde yeni safhalar tanuı Roma elçisinden, Hariciye Nezaretine gelen ve umumi vaziyetten bâhis bulunan 20 eylul 1940 tarihli raporu okuyalun. 20 eylul 1940 «Geyen ayki Yunan aleyhtarı mücadeleye mevzu teşkıl eden iki hâdıseden biri, guya Yunanlılarm İngılızler'.e elbirliği yaptığı iddiası, İtalyan matbuatını, daha mutedil bu lisanla olmakla beraber, gene işgal etnfektedır. Diğerı, Arnavudluğun hakkının verılmesı meselesi. bir vakfe devresi geçınyor gıbidır. Italyanların sadece tahmin ettiğiniz, aleyhimizdeki maksadlarım bize pek ayan ve gayet vazıh olarak göstermeğe delâiet ettiğinden dolayı, mahud hocaya, bir noktai nazardan, beîki de rnüteşekkir olmamız lâzun gelir. Buıiunla beraber, gerçi tezadlı gorunüyorsa da, İtalyanın bu Arnavud şakisi meselesinden, prestiji itibarile bir parça zararlı çıkması, şimdiye kadar maıuz bulunduğumuz tehlikeyi artırmaktadır. Hoca faciasının tasni ediliş tarzı, nefret uyandırmadığı yerlerde kahkaha ile karşılanmıştır demekte mubalâğa yoktur. Ciddivet noksanı, meslekî acemilık gibi tavsifler, hâdisenin teknik manzarası hakkmda verilen hükümlerin en hafıfidir. Diğer taraftan, bütün dünyanm vicdanında akisler bırakan bir hâdise de, haklı veya haksız, müttefıkan Italyanlara atfedilmiştir. Bunlar, İtalyan prestijinin, hoca hâdistsinden eldığı, küçük büyük yaralardan bir kaçıdır. Faşizm bunlardan dolayı kendini ve bizi asla affetmiyecektir; bunların intiksmını almak için ilk fırsatı kavrayacaktır. Esas düşmanhğa, bu prestij azalmaları inzımam etmiştir. Arnavudluk meselesinin bir vakfe geçirdiğini yukarıda söylemiştim. Filhakika burada kabul edilen yeni formul, meselenin mahallî olduğudur. Bunu, Hariciye Nazırı ecnebi elçilere söyıemiş ve TArkasi sahife 5 sütun 6 da] J. Politis, 24 ağustos gününe kadar bu şekilde devam eden ve günü gününe, bütün italyanca neşriyatı kaydeden raporlarında, Yunanistan aleyhindeki müfteriyatın geçirdiği safhaları anlattıktan sonra, Yunanistanın, İngilız propagandasına alet olduğu ve Yunan üslerinin İngilizler tarafından kullanıldığı iddiasının bir kere daha ortaya atıldığı 24 ağtıstos günü, gazetelerin birdenbire eustuklarını, mücadeleye, başladığı gibi anî bir şekilde nihayet verildiğlni ilâve etmektedir. Bu tarihten 31 İtalyan matbuatınağustos 1940 tada yeni hücumlar rihine kadar, Italyan gazetelerinin Yunanistan aleyhinde yeni bir şey yazmadıkları, gene J. Politis"in, 31 ağustos tarihli raporundan anlaşılmaktadır. Elçi, bu raporunda, Gıomale d'İtalia'nın, o gunkü nüshasında, Yunanistan aleyhinde tekrar neşriyata başladığım ve Gayda'nın, o sayıda çıkan bir makalesinde, Yunan gazetelerinin balâpervaz neşriyat yaptıklarını soyleyerek bu neşriyata cevab verdiğini yazmaktadır. Bu rapordan sonra, Beyaz Kıtabın 142 numaralı vesikasını okuyoruz. Bu vesika, Atina ajansımn şöyle bir tekzibidir: Arnavudca «Tomori» gazetesi, yalan haberler neşrine devam ederek, bu defa Yanya başpiskoposu aleyhine yeni bir ithamda bulunmakta ve başpiskoposun, Epir piskoposlanna, çeteler teşkili hakkında talımat verdiğini iddia etmektedir. Faaliyeti, dinî vazifesini ifaya inhisar eden yüksek bir ruhanî çahsiyet eleyhine müteveccih bu tasniatı, en kat'î şe'ilde tekzıbe mezunuz. 7 eylulde, İtalyanın Atina elçiliği, Yunan Haricıye Nezaretının 31 temmuz tarihli bir notasına, şu cevabı vermişti: «Kraliyet Hariciye Nezareti, geçen 31 temmuz tarlhinde, o tarihten bir gün ev\el, Oniki adadan gelip Korent Vövfezi üstunden aşan bir İtalyan tayyaresinin, Yunan bahriyesine mensub (Vasileus Corciyos) ve (Vasilisa Olga) torpito muhriblerile Lepant limanında demirli iki Yunan denizaltı gemisine dort bomba attığı keyfiyetine, İ'.nlyan elciliğinin nazarj dikkatini celbetmek istemişti. İtalyan makamatı tarafından, bu hususta japılması emredilen tahkikatın, geçen 30 temmuzda, Helen banriyesine mensub gemilere vaki olan taarruzun, İtalyan tayyareleri tarafından yapılmış olmasma imkân bulunmadığını gösterdiğini, İtalyan elçiliği, Kraliyet Hariciye Nezaretine, cevaben arzetmekle rmjbahidir.» Bu sırada, İtal Gemileri bombalama hâdiseleri Romadaki Yunan elçisinin dikkate şayan tahminleri 4 flk mekteb muallimlerinin dünkü içtunaında bulunanlar İstanbul ilk mekteb başmuallimleri dun saat 14,30 da Eminonü Halkev inde umumî toplantılaruu yapmışlardır. Evvelâ mekteblere aid muhtelif meseleler tetkik edilerek Vekâlete gönderilecek raporun esasları tespit edilmis, müteakıben talebe vaziyetine geçilmiştir. Yapılan teftişlere göre birçok ta!ebenin saat üç buçukta mektebden çıktıklan zaman evlerine gitmiyerek sokaklarda oyun oynamak suretile vakit geçirdikleri veyahud tramvaylara tehlikeü surette asıldıkları anlaşümıştır. Çocukların tam saatinde evlerine gitmeler' için mekteb idarelerile vehler müçterek tedbirler alacaklardır. Talebelerin çocuk tiyatrosundan istifadelerini temin maksadile daha müsaid şartlar bulunmasına karar verilmiştir. Çarşamba günü öğleden sonraları ilk mekteblerde tedrisat yapılmadığından, mekteb idareleri o gün talebelerini toplu olarak tiyatroya götüreceklerdir. Muallimlerle talebe velileri yakında muhtelif semtlerde toplantılar yaparak çocukların umumî vaziyetleri hakkmda hasbıhaller yapacaklar, bu hususta müşterek tedbirler alacaklardır. Dünkü toplantıda, mekteblerin kuyudatını düzeltmek için, evvalce teşekkül eden komisyon tarafından hanrlanan rapor üzerinde de müzakereler yapılmıştır. Ruznamedeki meselelerin tetkiki bitmediğinden başmuallimler on be? giın sonra ikinci bir toplantı daha yapacaklardır. «Yakında vahim vak'alarla karşılaşacağız» «İtalyaya karşı tahrikâmiz hareket» diye tavsif ediyor.» J. rolilis ŞEHİR tŞLERl ' Yeni istimlâk kanunu Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar dün Belediye İstimlâk Müdürluğünde meşgul olmuş ve imar sahalarında yapılacak istimlâk işleri hakkmda istimlâk müdüründen izahat almıştır. Ankaradan gelen bir haberde Meliye Vekâletinin yeni bir istimlâk kanunu hazırlamakta .olduğu bildirilmekte idi. Majum olduğu üzere şimdiye kadaı Maliye, idarei hususiye ve belediyeler ayrı ayrı ahkâmı havi istimlâk kanunu tatbik etmekte idiler. Yeni yapılan bu kanunda bütün bu ahkâmın birleştirilmesi ihtimali vardır. Bu itibarla İstanbul Belediyesi de bir senedenberi tatbik etmekte olduğu muaddel ka nunda goze çarpan müşkülleri hükumete arzederek imar işlerini kolaylaşturacak yeni tadilât istiyeceği ajılaşılrr^ktadır. Feci bir kaza Bir salatalık için Bir motosiklet denize Çatalca köylerinde uçtu, bir çocuk Işlenen cinayet son boğuldu safhasına geldi Dün öğle üzeri Tarabyada bir motosiklet denize uçmuş, motosiklette bulunan iki kişi kurtarılmış, fakat sepctte bulunan bir yavrucak boğulmuştur. Ahmed Tanay ve Mahmud Tanay ?dlannda iki kardeş bindikleri nıotosikletin yandaki sepetine aldıklan Ahmedin altı yaşlarında kızı Ayten olduğu halde Büyükdereye doğru sür'atle giderlerken Tarabyadaki Tokatlıyan oteli önündeki virajdan denize uçmuşlardır. Şiıketi Hayriyenin 45 numaralı vapuru Ahmed ve Mahmudu kurtarmıştır. Fakat yapılan bütün araştırmalara rağmen küçük Ayten bulunamamıştır. Çatalcada Çukurbostan çiftliğınin Manastırtepe mevkünde olan bir cinayetin davası, İstanbul birinci ağır ceza mahkemesinde son safhasına gehnişrtrC Huseyin Ercan isminde bir çenc, bahçnan Bayramı öldürmekten muhakeme edilmektedir. Cinayet, geçen sene temmuzunun yirmi sekizinci günü, sabahleyin olmuştur. Oradan geçen de'ikanlı, Bayramm bostanından bir snlatalık koparnjiş, bunu gören bahçıvan yetişmiş, Hüseyne bir tokat vurmuş. Hüseyin Ercan da hiddete kapılmış, tabancasım çekmiç, üç el ateşleyerek Bayramı öldürmüş. Dünkü muhakemede, mütaleasmı söyleyen Müddeiumumî Feridun Bagana, ikrarla, on şahidin ifadelerile ve tahkikat evrakile, bu cinayeti Hüseyin Ercanın işlediği sabit olduğunu ileri sürmüçtür. Hüseyin Ercanın tehevvurle adam öldürmekten cezalandınlmasım, ancak o zaman henüz on beş yaşını biürip on sekiz yaşmı tekmillemediğinden. cezasuıın hafifletilmesini isterruş ve mütaleasmı şöyle bitirmistir: « Çiftlik ve köylerde bir salatalık koparmak, mahallî örf ve âdetlire pek aykırı bir hal olmamasına rağınen, bir an için hilâfı düşünülse bile, Bayramın yapacağı fiil, Hüseynin bu şekıldeki harekeüne mâni olmakla kalmak lâzım gelirdi. Tokatlayacak kadar ilerive gitmesinin, tahrik mahiyetinde gorulmesi lâzımdır. Kendisine bu sure^le ceza kesi'mesi mütaleasmdaymı.» Muhakemenin devamı, müdafaa için kalmıştır. I I Yunan gemilerine genelkurmayı atılan bombalar nın mühim bir raporu: 14 eylul 1940 «30 temmuzda, Naffaktostaki gemilerimize atılan bombaların ikj parçası üzerinde, Kraliyet tersanesi tarafmdan yapılan kimyevî ve metaloskopik tahlilin aşağıdaki neticeyi verdiğini atfzederiz. Tahlil edilen iki parçanın her ikisi de ayni bombadan kopmuştur ve merkur bombalar, 12 temmuzda, Hidra torpito muhribine atılan bombamn aynidir.> Visamiral Sakellaryu Beyaz Kitabın 127 numaralı vesikası. Yunanistanın Roma elçisinin, Hariciye Nezareti hususî kalem müdürile yaptığı bir mülâkata dair olarak Yunan Hariciye Nezaretine verdiği rapordur. Bu raporda, J . Politis, hususî kalem müdürü Anfuso ile, ticarî nakliyat işleri hakkmda görüşürken, sözün İtalyan Yunan münasebatına intikal ettiğini ve hususî kalem müdürünün, Yunan gazetelerinde intişar eden İngiliz taraftarı yazılardan şikâyet ettiğini, fakat bunu sırf şahsî kanaati olarak söylediğini bildiriyor. Yunan bahriye Hariçlen manifatura getirmek için İthalât tacirleri bir şirket kurdular gelen manifatura tacirlerinın girişükleri teşebbüs üzerine alâkadaı makamlara izahat vermek üzere manifaturacılar birliği reisi Remzi Avunduk Ankaraya gitmiştir. Bııgünkü dünya ticarî şartları içinde şimdiye kadar manifatura temin ed len memleketlerden tüccarlarm f°rden manifatura getirmelerine imkân kalmamıştır. Bunun için manifatura firmaları aralaımda toplu hareket ederek bü>nik sermaye ile ve bir defada mühim partiler getirebilmek için bir şirket kurmuşlardır. Verilen karar mucibinoe bu topluluk bir inhisar mahiyetinde o'mıyacak, ferden ithalât imkânmı bulan firmalar bundan derhal istifade edecektir. Manifatura ithalât tacirleri birliği reısi yapılan şirket ve gayelen hakkında Ticaret Vekâletine izahat vermış ve Vekâlet bu işi tetkik etmiştir. Tek ekmek imali Istanbulda ne kadar ekmek çıkanldığını, fumların ve değirmenlerin bu günkü randıman vaziyeti ve azamî verim kEbiliyetleri hakkında Ticaret Vekâleti alâkadarlardan malumat istemiştir. Tohum ıslah istasyonu tek ekmek imaü için kullanılacak buğdayı tespit etmiştir. Bu ekmekte %40 nispetinde çavdar, %60 nispetinde buğday bulunacaktır. Yalnız buğdayın sert ve yunıuşak miktarı henüz tespit edilnıiş değildir. Bunu müteakıb 11 kuruşa kadar satılacak bir esmer ekmek satışa çıkarılacaktn. 1KT1SAD Pazarlıksız satış kanunu Pazarlıksız satış kanunu mucibince, kanunun tatbik mevkiine konulduğu iş sahalarında perakende satış yapan ticarethanelerin mallarını üzerinde kat'i fiatını bir etiketle göstermeleri lâzımdır. Halbuki kanunun tatbikm danberi çok bir zaman geçmedıği halde bazı ticarethanelerin buna Hayet etmedikleri görülmüştür. Dünden itibaren Ticaret Vekâleti kontrolörleri bu mecburiyetin tatbikı hususunda sıkı bir konrrola başlamıştır. Bu kontrollar neticesinde etiketsiz mal sattiği görülen ticarethane sahibleri şiddetle cezalan dırılacaktır. I Arnavudlukta çeMuhtelif memleketlerden manifatura Bundan sonra, gene Politis'in, Hariyan gazeteleriteler yapıyorlar nin garazkârane ciye Nezaretine gönderdiği, 18 eylul ta getirebilmek için memleketimizin ileri neşriyatı, bizzat Yunan topraklarmda fesad hareketlerine teşebbüs şeklı almağa başlamıştı. 9 eylul 940 tarihinde, Avlonyadaki Yunan viskonsolosu, Hariciye Nezaretine, şu raporu gonderdi: 9 eylul 910 «Yunan arazisinde bir tethiş hareketi yapmak kasdile çeteler teşkili için, burada bir aydanberi bir faaliyet gcrülmektedir. Geçen hafta zarfmda, Kanina, Çapati. Dukat müslüman kasabalanna rir takım ajanlar giderek, ayda 140 frank ücretle mezkur çetelere gönüllü kaydına teşebbüs etmişlerse de, istihbaratıma nazaran, bu teklifi kabul eden olınamıştır.» Jorjiyadis 11 eylulde, Romadaki Yunan plçısinin, Yunan Hariciye Nezaretine gönderdiği bir raporda, Stefani ajansının, veni bir faaliyetine şahid oluyoruz. Politis, raporunda diyor ki: İtalyan matbuatı hemen kâmilen, Stefani ajansının aşağıda!i telgrafını neşrediyor: «Yunan matbuatında, vatanperverlık perdesi altında, açıktan açığa İngiliz taraftan temayüller gösteren bir nevi tfkınhk devam etmektedir. Bu taskmlı&ı. «Helli» kruvazörünün yerine alına'ak gemi için toplanan iane münase^tile, son günlerde mevzuu bahsetnr~Mk. «Yazılarında, şu sıradaki siyasî reslitelerle telifi imkânsız bir mubaleğa yapan Hestıa gazetesi, genc Yunan bahrıye subaylarmın and içme merasimini fırsat biJerek. okuyucularına, hakikatte açıktan açığa tahrikâmiz ve guya vatanperverane bir hitabda bulunuyor. Bu gazete, Helen bahriyesinin an'anelerni övdı'ikten sonra, bütün Yunanlılık âleminin, genc subaylardan, Yunan bahrivelilerinin şöhretine ve Argonet'lerden Temistoklis'e. Salamis'ten Kondurvotıs"E ve HelliVe k?dar devam eden memleketin asil denizci an'anelerine lâyık olduklarını göstermeleri temennisinde bi''nnduğunu yazıyor.» Cidden garib olan nokta şudur ki, Stefani ajansının bu telgrafını yazan kimse. Yunanistanın, subaylarına, *Yunan bahriyelisinin şöhretine lıüımet göstermek» tavsiyesinde bulunmasırta müsaade etmiyor ve Salamis ve Helli muharebelerinin sadece yadedilmesini rihli raporu görüyoruz. Bu rapor, bir ecnebi devlet elçisi ile İtalyan Hari ciye Nazırı arasındaki bir muhavereyi nakletmek itibarile, ehemmiyetlidir. 18 eylul 1940 Haber aldığıma Bir sefirin Ciagöre, öbür gün no ile mülâkah mezunen memleketine gidecek olan bir ecnebi devlet elçisi, Kont Ciano'yu ziyaretle, kendisinden, ezcümle, Yunan İtalyan münasebatınm hali hazırdaki vaziyeti hakkında malumat istemiştir. Hariciye Nazırı, bu münasebatın pek iyi olmadığım söylemiştir. Elçi, Nazıra, Arnavudluk hâdisesini mi ima etmek istediğini sorunca Kont Ciano: € Bu mesele, mahallî bir mahiyeti haizdir. Bundan maada, İngılizlerin, Yunan kara sularından istifade etmeIeri meselesi vardır» demiştir. Elçi cevaben demiştir ki: « Zannederim istihbaratmız doğru değildir ve kontrol edilmesi munasib olur. ŞüpheVriniz mantığa aykın. Harbin bidayetinden bugüne kadar, soz göturmez bir bitaraflık muhafaza eden Yunanistanın, bu vaziyetten inhiraf etmek için bu zamam inti^ab ettiemi kabul etmek imkânsızdır. Esasen İngilizler, şarkî Akdenizde o kadar fazla istinad noktalarına sahib ve malzeme tedariki bakımından o kadar iyı bir vaziyettedirler ki, başka üsler aramsk ihtiyacını duyacaklarmı zannetmiyorum.» Elçi, sözünü bitirirken: «İstihbaratınızı kontrol ettiriniz» demiştir. Muhaverenin sonunda, Harıciye Nazırı, muhatabma, İtalyanın Yunanistana karşı .her hanai bir harpkete gecmek tasavvurunda olmadığım kendil'si'nder söylemiştir.» J. Poli'is Şimdi. İtalvan propagandasırın, gene Yunanistan aleyhindeki faaliy<*lerinden bir safha ile karşılaşıyoruz. Bu defa, mücadele, gazetelerle değil, radyo ile Vüpılmağa başlamıştır. Ergirideki Yuıian viskonsolosu, 18 eylul 1940 ta, Haricive Nezaretine şu raporu gönderiyor: «Burada evvelki gün, orta da'ea 21G metrelik bir radyo istasonunun küşad resmi yapılmıştır. İstasyon, Yunjsn ımısikisi ve yunanca istihbarat ve propaganda bültenleri neşrediyor. Bu pıopa Adilye sarayı Sultanahmedde eski hapisane binası arsasında inşa edilecek olan adliye binası yerinin tayininde bazı ihtilâf ar zuhur etmiş, şehirciuk mütehassısı Prost bu binanuı hapisane arsasının gerilerine doğru alınmasını istemiş, Nafıa Vekâleti de bunun daha fazla masraflara sebebiyet vereceğini bildirmisti. Şimdi Prost bu iki noktai nozan telif edecek mahiyette yeni bir plân ha7Jilamıştır. Bununla beraber adliye sarsyının inşaatına vaziyeti hazıra müsaid olmadığından bu inşaat harbin sonuna bırakılmıştır. İthalât Dün şehrimize çay ve kalav, Bulgaristandan 50 bin kilo mangal kömürü, Nusaybin yolile çay ve otomobil aksamı ve Islahiye tarikile de çay gelmiştir. Satie davası Kömürden zehirlenenler Beyoğlunda Alyon sokağmda İlyadis apartımam kapıcısı Şakir ve arkadaşı Osman, akşam odalarma aldıklan mangaldaki yanmamış kömürden zehirlenmişler ,Beyoğlu hastanesine kaldırü mış'ardır. Muazzez Kaptanoğluna Jandarma neferi köyün dış tarafmdaki kerpiç evin yarı aralık duran kapısını postalınm burnile tepti. Biraz bekledi. Ses veren bulunmayınca hem bağırdı ve hem de bir daha kapıya tekme savurdu... Bu sefer daha sert ve bir o kadar da kızgın vuruyordu... Kimse yok mu orada!. Ne o öldünüz mü?. Kaldmız mı?. Toprak altmdan ve çok uzaklardan geliyormuş gibi cevab verildi: Kim o'. Bana bak kadmım, saeır mısm. nesin yahu!. Ne olmuş ki ayol.. Ses verdik ya! Hele bir gel bakalım... Başmdaki yaşmağımn ucunu yüzüne orten koy kadıru kapı arahğma sokuldu. Bakışları ürkek, hareketleri çekingendi... Kimi arayorsun oğul?. Kimi olacak... Durmuşun Mehmedi arayoruz. Ne yapacaksın ki onu?. Kadınım ne yapacağızı var mı artık bunun... Bütün erler sınırlarda düşmanla kapışalı yıl oldu. Sizin Mehmed üç defadır aranıyor. gene şubeye varmıyor bir türlü... Bir senede üç defa bu dile kolay... Bu sefer de kasabadaki şubeye başvurmazsa canma susamış olur hani... Haberin olsun... Hükumetlen emir var... Asker kaçaklan ceza 8= Mehmedciğin anası KUçUk hlkâye landırılacak... Kadm kapı aralığından ayrılamadı Omzundaki tüfeğini dirseğile sıkıştıran jandarma neferi postalınm nalçalarmı tek tük taşlara çarparak uzaklaştı, gitti. **• Içerden hıçkırık sesleri geliyordu. Toprak döşeme üzerine serili şiltede yatan solgun yüzlü gence kim artık Durmuş Efenin oğhı Mehmed diyebilirdi ki... Kapalı gözler, sönük nefesler bu köy delikanlısmın on sekizinde olduğunu yüz bin defa inkâr ediyorlardı. Delikanhnın gün vurmuş kar yığınlan gibi eriyişine köyde kan ağlamıyan kimse kalmamıştı... Derd meydanda fakat dermanını bilen yoktu Çanakkalenin dağmda, taşında hâ'â mavzerinin gür sesi dolaşan Durmuş Efenin İstiklâl Kavgasında yerini tutacak oğlu kötürüm gibi, inmeli gibi, yataklara yapışmıştı. Kasabaya uzayan araba yolu hem uzak hem de kalabalıktı. Hannan yerinden dere içine sarkan patika ise tenha idi Buıadan kasaba on be? dakika daha kese sürerdi. Sırtındaki torbasile yola çıktı. İki somun ve bir avuç zeytini vardı. Çarıkları işe yaramaz bir halde parça parça idi. Askerlik şubesinde yenisini vereceklerini biliyordu. 0nun için bunlan düşünmüyordu bile... İşittiklerine göre düşman Aziziye taraflanna sarkmağa başlamıştı. Yeni sevkiyatın oralara doğru olduğuna da şöyle bir kulak kabartmıştı. Gideceği yeri de biliyordu. Eh ne olacak!. Sırtı sağlam, karnı tok, gideceği yer de belli olduktan sonra bu işin tasalanacak tarafı kalır mıydı?. Kasabaya vardığında ortalık adamakıllı kararmıştı. Doğruca şubeye gitti... Üç basamak merdiveni çıktı. Bir karanlık odaya girdi... Bir köşede tıfak masa vardı... Üzerinde duran kara kaplı defterlere palabıyıklı, yakası sırmah, yıldızh biri abanmıştı. Önünde ufak gaz lâmbası yanıyor, ancak defterleri ışıklandırabiliyordu. Nüfus kâŞıdını uzattı. Alıp baktılar. Durmuş oğlu Mehmed. Deftere kaydettiler. Kaçaklar listesinden adını sildikleri zaman da gözleri güldü, derin nefes aldı. El; IP bir numara verdiler... Koşe başır^rki rne çide götürdüler... Bekledi« Sıra kendi Leman Ahıskal • Fındıkhdaki «Satie» binası alım satırrnndan dolayı tDeniz Bank. erkânı acevabı leyhine açılan davada verilen karar Posta, Telgraf umum müdürlüğüntemyizce bozulmuştu. İstanbul Birinci den# şu mektubu aldık: Ağırceza mahkemesinde, önümuzdeki «Saym gazetenizin 17/12'940 tarilıU pazartesi günü saat on dört buçukta nüshasmda lntişar eden (Soruyonız) yeniden celse açılacaktır. başlıklı yazı üzerine keyfıyet tahkik va tetkik edildi. sine gelince numara yazılı kâğıdını uGalata ciheti postalan mezkur yazattı. Bir mum ışığında okudu'ar. Yü zıda da beyan olunduğu veçhile bir züne bile bakmadılar... Kenarda duran müddet hakikaten erken kapatümışsa ufak eşya bağlarından birini önüne at da bu hareket tarzını icab ettiren sebebler muvakkat ve bunlar ahiren zail tılar... olduğundan sevkiyat da normal şekil Bahçede soyun, bunlan da sırtma de yapılmağa başlanmıştır. geçir hele... Şimdiki halde Pangaltı ve Beyoğlu Bahçeye çıktı. Bir köşede elbiselermi merkezlerinin saat 17 buçuğa, Galata değiştirdi. Kendi sırtındakileri herkes mcrkezinin ise 18 e kadar kabul ettikgibi bir kenara bıraktı... Herşeyi büyük, leri müraselât aynca birer çantaya hele postallan çok büyüktü... konarak ikinci bir posta olmak üzere Sabaha karşı sevkedileceklerini söyle aksam trenine yetiştirilmektedır.» CITttHURtTET Neşriyatımızla amişlerdi. Karnı açtı... Torbasmdan EOlâkadar olarak küçük bir ihmalin izamunile zeytininden birer parça çıkardı... lesini temir eden Umum Müdürlüğe teOte başta hora tepenlerin gürültülerine şekkür e d r ' kendini daldırarak karnını dovurdu. Başının altına bir taş yerleştirdi.»' Uyudu». •** Aslanlar gibi çarpışmış ve karnmdan bir şarapnel parçasile yaralanmıştı. Nüshası 5 kurnşrur. Yarası da ağırdı. Konuşması yasak eTürkiye Hario dildi. Hastaneye yatırdıkları zaman bu ıçuı için yarahnın bir kadm olduğu anlaşıldı. Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Herkeste bir merak vardı... Altı aylık 1450 . 750 . Neden bu kadın erkek kıyafetine Üç ayhk 400 . 800 » girerek harb meydanına kadar soınıl150 . Bir avhk Yoktur. muştu?. Işte bunu oradakilerden kimse anlıyamadı... Nereden ve nasıl geldiği de belli olmadı, öldü, gitti... Yalnız bir iki Gazetemize gönderilen evrak ve vazılar köylü kadın bunun sebebini biüvordu neşredilsin edilmesin iade edilmez ve Ara sıra Mebmedciğin anası riyaından mes'uliyet kabul olunmaz. fatiha okuyarak ruhunu şadederler. Posta müdiriyetinin bir CUMHURİYET sgrait { IHkkat