CUMHURIYET 17 îkîricikânun 1941 HAVACILIK Cu m I wMIII Amy Johnson'un ölümü Kadın pilotlar arasında vatan için kan dökmek bahtiyarlığım ilk defa bu İngiiiz kızı kazanmış oluyor Sakarya koşusu Pazar günü iki mühim koşu yapıîacak İstanbul bölgesi atletizm ajanlığın dan: 1 Sakarya koşusu evvelce ilân edildiği gibi 19 1 941 pazar günü saat 10,30 da Şışlide 3500 ve 6500 metre üzerinden yapılacaktır. 2 3500 metrelik koşunun parkürü her sene yapıldığı gibı Şışli Tramvay deposundan hareket ve Mezarlık kar şısı ve Abidei Hürriyetin arkasından, Bulgar hastanesi onunden geldıği yoldan ariveye muvasalat. 3 6500 metrelik koşu ise, ayni yoldan gidış, Abidemn arkasından. ilerideki tek bir ağacın önünden dönerek İngiiiz mektebi sahasının etrafım iki tur yaptıktan sonra Bulgar hastanesi önünden geçılerek geldıği yoldan ariveye muvasalattır. 4 Koşuya iştirak edecek atletlerin behemehal saat 9.30 da Şişli Tramvay deposunda hazır bulunup atletizm aîanlığından numara almak üzere mü racaatleri lâzımdır. 5 AşaŞıda isimleri yazılı koşuyu idare edecek olan hakem arkadaşların saat 10 da teşrifleri rica olunur. Adil Girav, Hikmet Barlan, Naili Moran. doktor Nureddin Savcı, Cemıl Uzunoğlu, İlhami Polater, Abbas Sakarya, Firüzan Tekil, Paik Önem, Şaiir Baruyer, Tevfık Böke, Hüsamed din Güreli. Zeki Gökışık. Receb Ogan, Mufahham Elmen. Haluk Hekimoğlu. C. Başaran. A Bakır. Fethi Dinçer, tskender Sungur, Neriman Tekil, Ömer, Nazmı Tufekçi. Su baskınına uğrıyan mınta. kalardaki yollar Karacabey karilerimizden Süleyman Ersek yazıyor: «Su baskınından sonra Karacabey Bursa ve Karacabey Çatrak şoseleri hayli tahribata uğradılar. Fakat ufak bir himmetle tamır edilebilinecekleri gözle de pekâlâ gorulmektedır. Tamır işi geciktikçe gedikler buyüyor, kadın, erkek, genc, ıhtıyar, çoluk çocuk bütün yolcular dızlere kadar çamurdan geç mek mecburiyetinde kalıyorlar, çok sefil ve perışan bir hale geliyorlar. Acele tamir edilmesi için alâkadar makamın nazan dıkkatmi celbetmenızi dılerim.> "Büyük Diktatör" Şarlonun; Jack Oakie ile birlikte çevirdiği bu film; Amerika; ingiltere ve Mısırda çok beğenildi (^ Bu günkü program j 8.00 Program 18,30 Fasıl heyeti 19.00 Peşrevler 8 03 Haberler 81,18 Müzik (Pl.) 19,15 Şarkılar 8,45 Yemek Ustesi 19,30 Haberler 19,45 Şarkılar • 20.15 Rad. Gazetesi 12,30 Program 20.45 Temsil 12,33 Şarkılar 21.30 Konuşma 12,50 Haberler 21.45 Orkestra 13.05 Şarkılar 22.30 Haberler 13,20 Müzik (Pl.) 22.45 Orkestra • 23.00 Caz (Pl.) 18 00 Program 23.30 Kapanış. 18 03 Müzik A. Ahuskat fngiltereden gelen bir haber, kadm tayyareci Amy Johnscn'un ordu emrındekı çalışması strasmda denize düşeıek boğulduğunu bildirdi. Dünyanuı gırdiği son savaşta İngîlterenin katlandıgı maddî yükün agırlıtım çck yakından gören ve bilen Britanyah kadınlar ordu hizmetine koştular.. Tek tük havadıslerin kulağırruza kadar erıştırdıği kadın doktor, kadın işçi, kadın ş^för, kadın kontrolor biraz da fantezı çalışma mahiyetinde görülüyordu. İşte bütün bu düşüncede olanların kafalarmı değ'çtirecek en canlı haber Amy Johnson'un kadın benliği içind>; merdce ölümüdür. Bu fedakâr kadın tayyareci on senedenberi havacılık âîeminde goze çarpmışü. Gösteriş ve sıri uçmak zevk ve heyecanı içinde başardığı rekorları bir anda bırakarak harble beraber ordu emrine girmisti. Fabrikaıan n tamir ettiği veya yeniden hazırladığı tayyarelerin tecrübelerini yaptıktan sonra aid oldukları birliklere, ana depolara, ordu ihtiyat merkezlerine uçarak gotürmekle vazifedardı. Eu iş basit göründüğü kadar güçtür... Tamir olsun, seri inşaat olsun, hazırlanmış bir tayyarcnin ilk uçuş tecrübesini yapabilırıek için güvenilir kıratta ve teknik kabiliyette pilotlar lâzımdır. Bu sebeble de her fabrikada tecrübe pilotlarına karşı itiınad beslenir ve her denemenin karşılığı olarak da maddî ödemeler yapılır. İşte güç olan böyle bir vazifeyi Amy Johnson yapmakta idi. Bu kadın tayyareci dünyanın tanıdıkîarı arasında yükselmiş olan ve İngiltere İmparatorluğunun haklı olarak yüzünü güldüren bir uçucu idi. Fransızların Maryse Hilsz, Helene Boucher ve birçoklan, Almanlarm Elly Beinhorn ve Liesel Bach'ları, Amerikahların Amelia Earhart'lan yanında İngiiızlerin Amy Johnson'u bir fedakâr var'ıktı. Bu İngiiiz kadın tayyareci İngiiiz pilot Mollision'un karısıydı. Amy Johnson tayyareciliğe bundan on sene evvel ve altmış iki yaşmdaki Duchesss de Bedfora'nın on günde yaptığı Lrmdra Cap seyahatinden sonra heveslendi ve henüz elli saatlik uçuşu olan genc ve p.cemi bir pilotken 95 beygirlik tayyare'ile yirmi gün zariındi 30,000 kilometrelik bir seyahat yapü. Bu uçuştan sonra İngilizler tarafından Madmazel Lındbergh ismi verildi. 1931 senesi ağustosunda on günde Londradan Tokioya uçtu. Kadın tayyareci Amy Johnson kendisine en buyuk muvaffakiyeti ve şerefi veren uçuşunu 1932 serıesinde başardı... Dört gün altı saatte bitirmeğe muvaffak olduğu İngiltere Cap uçuçunda kocası Mollison'a aid olan rekoru on bir saat farkla kırdı. Arayerdeki dokuz saatlik bir tamir gecikmesi de hesaba alınacak olursa rekor farkı yirmi saati bulmaktadır. Bu suretle Amy Johnson, erkeklerle boy ölçüşerek muvaffak olan ilk kadın tayyarecisi olmak mazhariyetine ermiştır ve asırlardanberi uçmak peşmde koşan erkekler, kısa bir maziye sahib kadın tayyarecilere mağlub olmuşlardır. Kadınlar arasında bir cğlence olan uçmak fikri iki harb arası başladı. Tayyareciliğin bu ilerleyş devresindeki güçlük ve heyecanı arttıkça ne garib bir tecellidir ki kadın meraklıları da çoğalmıştır. İlk uçmak şerefmi 1908 de kazanan Fransız Thetese Peltier olmuştu. Vatan hizmetinde çalışırken ve bilhassa muharebe sahnesinde ilk olarak kan dokmek bahtiyarlığım da İngiiiz kadını genc Amy Johnson kazanmış bulunuyor. Oyle umuyorum ki, sakirr ve esersiz bir hayat sürmektense böyle şerefli bir ölümü çoktan benimsemiş ve kendini kandırmış yüz binlerce kadımmız vardır. 1908 de uçmak hakkına kavuşan Avrupa tayyareciliği tam bir güven kazanamamışken, bugün cephe gerisinde canı pahasına vazife alan kadınını yarubaşında can verirken görüyor. Yapılan rekorlar, aşılan denizler, başarılan akrobasiler sükun ve sulh devre.«inin eğlence mevzuu, faııten vasıtası olmuştur. Düşman havacıları toprakların sınırlarını göklerden parçalamak dileyince bütün bu gösterışler çelikleşmektedir. Ve zaman gösteriyor ki şefkat ve adalet timsali olan kadın bülbül yumuşaklığından kartal yırtıcılığına bir hamlede geçebiliyor. İşte Amy Johnson meydanda... Bu kadın havacının kahraman ruhunu hürmetle selâmlarken arkasında kendi gıbi birçok kahraman hemşerisi ve onun yanıbaşında yer almak kudretinde yetişmiş Türk kızları bulunduğunu da iftiharla görüyoruz. YAZAN: Heybeliadada emekli yarbay İsmaile Baro, Bahçekapıda Liman hanının üçüncü katmdadır. Müşkülünüzün halli ic'n oraya müracaat etmenizi tavsiye ederiz. Nikâh merasimi Kars meb'usu Bay Esad Ozoğuzun oğlu Divanı Muhasebat Müddeıumumi muavini Nebil Özoğuz ile emekli General Adil Turkdoğanın kızı Melâhatin nıkâhları dün Kadıköy Evlenme me mjrluğunda akdedilmiştir. Taraflara saadetler temenni eyleriz. Akşehirdc odun derdi Akşehirde Hususi Muhasebe muhasib muavinı Enver Sungunay imzasile: • Geçen kış odunun arabası 12 liraya ve merkeb yükünü de 120 kuruşa alıyorduk Bu sene ortada makul bir sebeb yokken bir merkeb yukü odun 150 kuruşa çıktı ve tabıatıle bir araba odun da ayni nispette pahalılaştı. Be lediyemizden sade fakir fıkaranm değil, crta hallilerin de müşkül mevkide kaldıklannı düşünerek bu ihtilcânn önüne geçmesini rica ederim.» Ş E H İ R TİYATROSU TEPEBAŞl D B A M KISM1NDA Akşam saat 20,30 da ABDAL Beyoğlu İstiklâl caddesd KOMEDİ K1SMINDA Akşam saat 20,30 da Büyük diktatorlerle küçük diktatör Napolini karşı karşıya Şarlo, yirmi senelık fılira aktörlüğu neticesinde butün dünyada hiç bir sinema artıstine nasib olmıyan şohret ve muvaffakiyet kazandı. Onun bu zafennı sade hırpanı kıyafetine, salapurya ayakkabılarına, incecik bastonuna, melon şaphasına ve güduk bıyıklanna atfetmek büyük bir hata olur. Üstad, muhakkak kı insan evlâdının maddi ve manevi zayıf taraflarını bularak onlarla pek güzel alay etmeği bılen, ayni zamanda aşa4ı tabakaya mensub sefil ınsanlara kendi hemcinslerınm reva görduğu haksızlıklan tenkid ve onlara ısyan eden büyuk bır karıkatüristtir. Vücude getırdiği yırmiye yakın gü lünç olmakla beraber düşündürücü kordelâlar, bilhassa bunlar arasındaki «Altına hucum», Şehir ışıklan», «Asri zamanlar» gibi şaheserler, basit fikirli seyirciler üzerinde belki yalnız birer vodvil tesirini bırakmıştır ama, mü nevverler bunlan birer felsefi ve tragi comique macera olarak ve derin derin tefekkurlere dalarak sonsuz bir zevkle temaşa etmişlerdir. Fakat malum ya, beni beşer için ihtirasın hududu yoktur. Buyük san'atkâr bu şohret ve muvaffakiyeti hiç bir zaman kendisine kâfi görmemiş, hırpani kıyafetinden, bas tonundan, şapkasından, ayakkablanndan tecerrüd ederek, siyasî ve askeri zaferler peşinde koşmuş şahsiyetlerden bir kısmının hayatını yan hiciv ve yan hakikat olarak beyaz perdede yasatmak gayesini bir san'at ideali telâkki etmiştir. Bu sahada ilk aklına gelen kahra tnan Napolyon"du. Büyük ihtilâl so nunda biraz şahsî gayretinin ve biraz talih ve tesadüfün tesirile imparator luk ve cihangirlik payesine yükselerek sonra her fani gibi bir hiç menzilesine inmiş bulunan bu Fransız kumandanının hayatını sinemada yaşatmak üzere olduğuna dair her sene birbirini takib eden şayialar dolaşır, fakat eser meydana çıkmak şoyle dursun, ilk sahnesinin çe\Tilmeğe başlandığına dair bile bir haber gelmezdi. Son zamanlarda Şarlonun idealinin ibresi baska bir istikamete teveccüh etti. Tarihî bir kahramanın hayatını canlandırmanın bugunkü beşeriyet kütlesinin üzerinde fazla müessir olamıyacağını düşündü. Moda salgını gibi muhtelif memleketlerde başgösteren diktatörlük hastalığını kendisine mevzu ittihaz etmeğe karar verdi. İşte «Büyük diktatör» bu karann mahsulüdür. Şarlo, iki sene çalışarak çevirdiği bir filimde Yahudi bir berberin Vazifeşinas bir memura tesekkür A. AHISKAL Hırsiz kardeşler yakalandı Zabıta, son günlerde Aynalıçeşmeye dadanan sabıkalı iki hırsiz kardeş yakalamıştır. Ali ve Yaşar adlarında bu iki kardeş hırsız, Aynalıçeşmede tütüncü Fıristonun dukkânmin kilidini kırarak içeri girmişler ve dükkânda sigara, ssat, para ve saire çalmışlardır. Gene iki kardeş iki gece sonra da sabaha karşı ayni cadde üzerındeki Cumhuriyet kazinosundan 70 kilo kurşun boru aşırmışlardır. Zabıta bu iki hırsiz kardeşin hüviyeilerini tespit ederek, kurşun boruları leblebicilere satarken suç üstünde yakalamıştır. Çalınan mallar meydana çıkarılarak sahiblerine iade edilmiş ve hırsızlar tanzim edilen evrakla birlikte adliyeye tesllm edilmişlerdir. Mevlide davet Refikam Muazzez Mavıtanın ölümünun kırkıncı gününe musadif 21/1/941 salı günü öğle namazını müteakıb Nişantaşında Teşvikiye camünde Hafız Bürhan tarafından Mevlid okunaca ğmdan arzu edenlenn teşrifleri rica olunur. Kudret Mavitan ¥** Eski Yemen vali ve kumandanı Divrıkli merhum Osman Paşa kızı FİKRİYE KOZOGLTJnun senei devriyei vefatı münasebetile tezkiri namı için 18/1/941 cumartesi günü saat 1.30 da Beşiktaşlı Hafız Rıza tarafından Kadıköy Osmanağa camünde ruhuna Mevlid okunacağından merhumeyi seven lerin teşrifleri rica olunur. Oğlu Nahid Koz Dancada müskürat bayii Tevfik imzasile: «İş saatleri haricinde dahi masalih erbabınm müstacel muracaatlerini kagösteBu hafta yapıîacak maçlar bul ederekdehem onlara kolaylık varidarpn, hem İnhisar idaresinin İstanbul futbol ajanlığından: tını artırmaya hizmet eden Danca na19 1 '941 tarihinde ypaılacak lik h'.vesi İnhisarlar memuruna bütün bamaçlan yiler namına tesekkür eder ve diğer Fenerbahçe stadı: memurlanmıza da bu zihniyetin bir Saat 11, Fenerbahçe Beyoğluspor mi?al teşkü etmesini dilerim.> (B), hakem: Necdet Gezen, yan hakem: Zıya Neşet. İki tramvay arasında... Saat 13, Fenerbahçe tst. Spor, haSaid oğlu Ali adında 35 yaşlarındn bikem: Eşref Mutlu, yan hakem: Ziya ıi, Tophane civarında vatman İbrahiFikret. Saat 15, Galatasaray Beyoğluspor, min ıdaresindeki 343 numaralı tramvaya hakem: Şazi Tezcan, yan hakem: Nec hinmek istemiştir. Fakat bir dalguıhk neticesi tramvaya ters taraftan binmeğe det Neşet. leşebbüs etmiştir. Bu sırada mütekabil Şeref stadı: Saat 9.15. Vefa Altıntuğ (B), ha ıstikaınetten de vatman Zekinin idarekem: Nihad Dorken, yan hakem: Se sindeki tramvay gelmiştir. Her iki tramlâmi Halıd. vay arasında kalan Ali başından yaraSaat 11, Altıntuğ Topkapı, hakem: lanmıştır. Hüsnü Savman, yan hakem: Nejad Civardan kazayı görenler, derhal imHalid. dadı sıhhî otomobilini celbettirmişler Saat 13, Beşiktaş Sülevmaniye, hakem: Samih Duransoy, yan hakem: dir. Bu kazadan bir talih eseri ufak bir yara ile kurtulan Ali Beyoğlu hasMuhtar Nihad. Saat 15, Beykoz Vefa, hakem: Ta tanesine kaldırılmıştır. rık Özerengın, yan hakem: BahaeddinSelâmi. Karagümrük sahası: Saat 11, Demirspor Doğuspor, ha1 » 8 4 6 6 7 8 9 kem: Şazi Tezcan, yan hakem: Zeki Münir. I l Saat 13, Karagümrük Eyüb. hakem: I Sekıb Akduman, yan hakem: Sadık i Z»kl. 1 8 Saat 15, Davudpaşa Istiklâl. hakem: Muzaffer Çizer, yan hakem: Sai dık Fazıl. 6 Not: Anadoluhisar sahasının bozuklugu yüzünden bu sahadaki ikinci kü6 me maçlan tehir edilmiştir. 7 Mektebler arası voleybol Beyoğlu H A L K Sineması Bugün saat 11 de, gece 20 de 1 KATRACA MUHAREBELERİ ( Türkçe ) 2 ATE$ BÖCEGİ Yann akşam: Şehzadebaşında PAŞA HAZRETLERİ *** Turan Tiyatrosunda Sinema Tiyatro Varyete San'atkâr NAŞİD ve arkadaşlan, Sahibınin Sesi başokuyuculann dan Küçük MUKADDER I MASKEL1 ADAM Şarlo Büyük Diktatör rolünde baa tesadüflerden nasıl istifade ede rek «Büyük diktatör> mevkiine geçti ğini ve hakiki diktatörü kendi yerine ne surette tecemmu kamplanndan birıne gönderdiğini göstermektedir. Kordelâda «Büyük diktatör» den maada bir de küçük diktatör vardır ki, onun da adı Napolini'dir. Bu ikinci rolü yeni diinyanın en nüktedan komiklerinden Jack Dakie oynamaktadır ki, sinema meraklılan onu muhtelif Amerikan filîmlerinde birinci ve ikinci derecede rollerde seyretmişler ve beğenmişlerdir. Eylulde biten filim o vakitten bugüne kadar şimali ve cenubî Amerika memîeketlerinde en büyük sinema salonlannın hiç değiştirilmiyen programlanm teşkil ettiği gibi son zamanlarda Mısır ve İngiiiz sinemalannda da pek çok alkışlanmıştır. Yalnız bam cenubî Aır.erika hükumetlerinin sansürleri bu kordelânın gösterilmesine mâni olmuşlardır. Komedi 3 perde Sinemada: Kalb Sızıları CAROLE LOMBARD GARY GRANT KAY FRANCİS Ve POLtS AVCI TABURU Büyük GANGSTER filmi Sinema: 11 den itibaren Devamlı matineler Günön Balnacası • • • • • • maçlan Erkek mektebleri arasındaki voleybol maçlarına bu gün Eminönü ve Beyoğlu Halkevi salonlarında devam edile cektir. Eminönü Halkevi maçlan: Vefa Şişli Terakki: Saat 14,30. İstiklâl Hayriye: Saat 15. Beyoğlu Halkevi maçlan: İstanbul lisesi Kabataş: Saat 14,30. Galatasaray Haydarpaşa: Saat 13. 6 • 9 • • • • • • Tesekkür Kemal FiJm ve tmpeks Ltd. şirketleri müessis, müdür ve sahibi, büyüğümüz Kemal Sedenin hazin vefatı dolajisile icra edilen cenaze merasimine iştirak eyliyen ve bizleri teselli için telgrafla kederlerimize ortak olan ve cenazesine çelenk göndermek lutufkâr lığında bulunan sayın dostlanmıza ayn ayn şükranlanmızı bildirmeğe pek derin kederlerimiz mâni bulunduğun dan minnetlerimizin iblâğına muhte rem gazetenizm delâletini rica ederiz. Seden ailesi Halkevleri arasında yapıîacak müsabakalar İstanbul Halkevleri spor şubeleri arasında önümüzdeki pazar günü halat çekme ve voleybol müsabakalan yapılacaktır. Halkevleri azalan arasındaki bu müsabakalar şimdiye kadar ilk defa yapılmış olacagı için pek cazib ola caktır. Kömürden zehirlenenler Galatada Necatibey numarab evde oturan lâl odalanna aldıkları yanmamış kömürden Şişli etfal kastanesinde lınmışlardır. caddesinde 288 İbrahim ve Cemangaldaki iyi zehirlenmişler, tedavi altına £ Darüşşafaka Mezunlan cemiyeün denİdare heyetlnl yenilemek üzere 29/12/ 940 tarihinde Eminönü Halkevi salonunda yapılan toplantıda nisabı ekseriyet hasıl olmadığından 19/1/941 paZS.T günü saat 15 te ayni salonda tekrar toplanılacaktır. Bütün Darüşşafakalılann gelmeleri. îçtimaa davet HRANT HANCITAN HALKEVLER1NDE Ahmed Şükrü Yücel, Mehmed Hilmi Haşal ve ortaklan başmuhasıbı vefat Konser ve konferans ettiğinden cenaze merasimi 17 ikinciEminönü Halkevinden: kânun 941 cuma günü saat 2,30 da Bey1 18'1/941 cumartesi akşamı saat oğlu Balıkpazarı Ermeni kilisesinde 20,30 da İstanbul Konservatuan orkesıcra kılınacaktır. trası şefi profesör Seyfeddin Asalm idaresinde Evimiz salonunda bir konser verecektir. Kongreye davet 2 19'1/941 pazar akşamı saat 20 de Çocuk Esirgeme Kurumu Beyoğlu kaza kolu 1941 yıl kongresi 26/1/941 Dr. İhsan Şükrü Aksel (Sporun bünye pazar günü saat 10,30 da Beyoğlu İs ve karakterle alâkası) mevzuunda bir tiklâl caddesı 69 numaralı merkezinde konferans verecek ve temsil şubemiz (Hissei Şayia) piyesini temsil edecek yapılacaktır. Kaza koluna ayhk ve yıllık suretile tir. Bu konser ve toplantıya gelmek istaahhüdatta bulunan sayın azamızın o gün o saatte bulunmalarını idare tiyenlerin giriş kartlannı büromuzdan almalan rica olunur. heyeti kendilerinden rica eder. ölüm Soldan sağa: 1 Oturnıa vasıtalanndan. 2 Ozan, talık etme. 3 İnce taban tahtası, bir emir. 4 Efrad, bir ölçü. 5 Fazla. 6 Pederin yarısı, bir devletin parası. 7 Karaşın, elektrik ölçüsü. 8 Para vererek yardım etme, istikbal. 9 Aşağı kısım, bir soru edatı, bir renk. Yukandan aşağıya: 1 Hayvanlardan bir kısmının iç uzuvlanndan. 2 Diğer, soyunda kibarlık mevcud olan. 3 Bir yemiş, rengi donuk. 4 Su haline getirilen. 5 Aleyhte bulunan. 6 Nota, kâğıddan sapı olan kibrit. 7 Üzerinden çok zaman geçmiş mesele (iki kelime). 8 Ters çevirirseniz eski bir Türk devleti olur, büyük ced. 9 Danslı gece toplantısı, çevik. Evvelki balmacanın halledilmiş şekli 1 2 3 4 6 6 7 8 9 ŞARK SİNEMASI ( Eski Ekler ) K AİR A K l | S | B Ö Z ü R • S A|P S A Y I N •MA T RA K•A K S E • • S A|V U L N O HİUİD • M A B| A Arabacının kızı Dunyaşka ( Aşk ve hayal ) Filmini gösterecektir. ' Meşhur Rus Edibi ALEKSANDR PUŞKİNin romanından. Oynayaıılar: HEINBICH GEORGE ve HILDE KRAHL Bu süperfilm, BALALAYKALARI, ÇİGAN MÜZİĞİ, ŞARKILARI, DANSLARI ile canlandırılan Çar Rusyasının gözler kamaştırıcı kibar hayatının tehlikelerine maruz kalan ve Husar subayı MİNSKİ'nin sahte vaidlerine kanıp sukut eden basit ve güzel , DUNYAŞKA'nın feci hikâyesidir. NTJMARALI YERLERİNİZİ ÖN'CEDEN TEDARİK EDİNİZ. şıyordum. Bu, belki korku, belki hicab, çok iyi veya çok fena bir histi. Evet ,buydu, bundan başka birşey değildi. Maruz kaldığım güçlükleri ve kimbilir, belki de tehlikeleri kendimden gizlemek için, kendimden geçmek Lstiyordum. Fakat bu üç kadehin yaptığı ilk tesir, bacaklarımın ağırlaşması ve kafamın içinde, dişçi aleti gibi bir şeym, dişe dokunup acıtmadan evvelki hale benzer delici uğultusu oldu. Korkuiu eve giden ve bu sefer bana ucsuz bucaksız gorünen uzun yolda kalbim çarparak yürürken, kendimden emin, başı dinc, ve hele neşeli bir adam kat'iyyen değildim. İş, benim zannettiğimden çok daha iyi oldu, bitti. Bir başka sersemlik, kaba aîkoiden umduğum sarhoşluktan daha yüksek, daha saf bir şey beni bekliyorZira, minnettarhk ve şefkat bizi nasıl mestederse, gurur da öylece sersemletir. Daha sokak kapısmda, emektar Jozef, beni görünce, büyük bir sevincle, haykırdı: Ooo! Buyursunlar, teğmen! Heyecandan boğuluyor, bir sağ ayağınm, bir sol ayağının üstünde salîanarak, hayran, yüzüme bakıyordu. Zaptedemediği heyecanının, sesine verdiği teessürle fısıldadı: Lutfen salona geçiniz! Matmazel Edit sizi çoktanberi bekliyor. Hayret ettim. Bu yabancı adam, bu hızmetkâr, niçin bana öyle hayran hayran bakıyordu? Niçin bana bu kadar nıuhabbet gösteriyordu? Başkalarında iyjiik ve merhamet eseri görmek, insanları hakikaten iyi ve mes'ud mu yaP'yordu? Eğer böyle ise, Kondor haklıvdı. Bir tek kişiye bile yardıma koşan kimse, bu suretle, hayatına bir mana katmış oluyor. O halde, kuvvstimi7>n son haddine kadar, hatta o haddi oşaıak, bir başkası için fedakârlık etmek, cidden zahmete değer bir şey. O ha.de, bütün fedakârlıklar makuldür. Hatta, bir yalan, eğer bir kimseyi mesud ederse, bütün hakikatlerden daha mühimdir. O esnada, yüzü pür inşirah, İlona bana doğru geliyordu. Bakışları, muhab'oet dolıı, beni baştan aşağı kavradı. O zan.aııa kadar, elimi hiç bu kadar hararetle sıkmamıştı. Tesekkür ederim, dedi. Sesinde, ılık bir yaz yağmaruniin tatlıhğı vardı. Zavallı yavrucak için yaptığınız bu ıyiliği kabil değil bilemezsinız. Allahın mevcudiyeti nasıl muhakkaksa, sizin de cı.u kurtardığınız o kadar muhakkak! Çabuk, sizi nekadar sabırsızlıkla Lekliyor, anlatamam. O arada, öteki kapı yavaşça açılmıştı. Kapının arkasında, pusuda bir bekliyen bulunduğunu hissediyordum. İhtiyar içeri girdi. Gözlerinde o dünkü korkudan, o sabitlikten eser kalmamıştı. Tatlı bir parlaklık, o bakışlan canlandırmıştı. Bu akşam, tam 9 da B Ü Y Ü K G A L A müsameresile Sinemanın vücude getirdiği en fevkalâde bir film olan T • L t D İ R İ A İ B A DİA N A 1İDİRİAİK •IŞİAİP LİUİPİB •İKİIINİA Sizi rahatsız etüm, affedersiniz, de kanaatini' vermek pek gücün\e gidecek... Yemin ederim ki, onu, benden di. Bedbaht ihtiyar, hâlâ, eğilerek selâm fazla hiç kimse sevemez.. Kendisine vermeği düşünüyordu. Yesinin arasında lâkayd olduğumu zannetmesi, hakika yaptığı bu nezaket hareketi beni mü ten bir cinnettir.. Bilâkis, lâkayd deteessir etti. Birdenbire, içimde tekrar o ğilım. Fakat, bugün için, bir tek mühararetin, o coşkunluğun kabardığım, him mesele var.. Kendine bakması.. İyi göğsümü doldurarak gözlerime kadar olması lâzım!.. yükseldiğini, ayni zamanda, o pek iyi ta Peki, sonra... İyi olduktan sonra? nıdığım gevşekliğin vücudümü kapladıKekesfalva, birdenbire bana dönmüşğını hissettim. Merhamet, gene hakkım tü. Bir lâhza evvel cansız duran gözdan gelmişti. Kızını, en kıymetli şe leri fosfor pırıltıları saçıyordu. yini bana ikram etmeğe gelen bu ihtiyaİçime korku düştü. Tehlikeyi hissetrı, bu halde gönderemezdim. Onu kendi miştim. Hemen oracıkta, derhal bir vahaüne terkedemez, hayatını söküp alaidde bulunmak, ebedî bir taahhüde mazdım. Ve teselli yerine geçecek, onu girmek olacaktı. Fakat kendimi toplateskin edecek bir söz sövlemekliğim lâ dım ve Edit'in ümidi beyhude olduzrmdı. Arkasından fırladım. ğunu düşündüm. Çabuk iyileşemezdi. Mösyö Kekesfalva, dedim, rica ederim, sözlerime yanlış mana vernıeyin. Böyle sellemehüsselâm, çıkıp gitmeniz doğru olmaz.. Hem, kendisine söyle yeceğiniz şey... Şu anda üzerinde müthiş bir tesir yapacaktır.. Sonra da... Hpkikatle alâkası olmayacak. Bu iş, daha senelerce ve seneleroe surebilirdi. Kondor «fazla uzağı düşünmeğe lüzum yok, yalnız, şimdilik teskin ve teselli edelim» demişti. Ona bir parça ümid niçin vermemeli, onu neden bir müddet için mes'ud etmemeli? Evet, o zaman, bittabi.. Size, kendi ayağımla gelirim, dedim. İhtiyar, yüzüme baktı. Bir raşe geçirdi. Kendi farkına varmadan, içimden gelen bir kuvvet onu itiyor gi biydi. Bunu kendisine söyleyebilir mi yim? Tehlikeyi tekrar gördüm. Fakat, ihtiyarın yalvaran bakışlarına mukave met kudretim yoktu. Kat'î bir eda ile: Evet, dedim, bunu da söyleyin. Ve elimi uzattım. Gözleri parladj, Yazan: Stefan Zıveig minnet yaşlarile doldu. Lazar dirilip te mezardan çıktığı zaman, gok yüzunü ve onun mübarek ışığını görünce, bakışları her halde bu ifadeyi taşımışü. Eli elimde titriyor, titremesi artıyordu. Sonra, başıru birdenbire eğdi. Bu şekilde bir kere daha eğildi ve elimi öptüğünü tam zamanında hatırladım. Elimi hızla çektim, tekrar: Türkçeye çeviren: Hamdi adımlarla, kapıya doğru ilerledi. Kapı, ihtiyaruı arkasından, parlak, adeta neşeli bir gürültü ile kapandı. BeD yalruz kaldım. Düşünmeden fena bır ış yaptığı zaman insan nasıl bir par'ja sersemlerse, ben de öyleydim. Fakat, zâfım yüzünden verdiğiıtı vadı ve bunun bütün mes'uliyetlerini, ancak bir saat sonra, emirberim kapıya hafifçe vurarak bir mektub getirdiği zaman tamamen anlıyabildim. Mektubun şekline ve msvi kâğıdına gayet aşina idim. Mektub şöyle diyordu: «Öbürgün gidiyoruz. Babama kat'î olarak söz verdim. 6< n günlerdeki vaziyetimi affediniz. fakat sizin için bir yük olmak koıkusu, beni tamamen altüst etmişti. Artık, niçin ve kimin için iyileşmem icab ettiğini biliyorum. Artık, hiçbir şeyden korkmuyonun. Yarın mümkün mertebe erken geli; iz. Sizi, hiç bu kadar sabırsızlıkla bek'ediğim yoktu. Daima sizi seven: E.» Varoğlu Ihtiyarın beni dinlemediğini görünce teessürüm büsbütün artü. Orada, loşlukta canlı bir nevmidî heykeli gibi katılıp kalmış, tam manasile yaşayan bir ölü halindeydi. Onu teselli etmek ihtiyacını, gitgide daha fazla duyuyordum. Hakikatle alâkası olmayacaktır, Mösyö Kekesfalva, yemin ederim size.. Ve, kızınıza hakaret etmiş bir adam rnevkiinde kabnak.. Yahud kendisine, hakkmda samünî bir his beslemediğim Evet, bunu kendisine söyleyiniz rica ederim, dedim. Üzülınesin Ve her şeyden evvel, iyi olmağa baksın, hem kendi hesabına, hem bizlerin, hepimizin hesabma! Kekesfah a, huşu içindeydi. Evet, dedi, iyileşsin, bir an evvel iyileşsin. Şimdi artık gidecektir, derhal gidecektir, eminim. Gideeek ve iyi olacak, sizin sayenizde iyileşecek, sizin için.. Ben, daha o zaman anlamıştım ki sizi bana Allah yolladı™ Berum teşekkürlerimin kıymeti yok.. Cenabı hak sizin mükâfatuıızı verecektir.. Gidiyo«Daima». İnsanı, çözülmez bir şckilde rum.. Hayır, gelmeyin, zahmet etme ve ebediyen bağlayan bu keümeyi oyin. gidiyorum. kujunca, biıdenbire ürperdim. Fakat Ve ihtiyar, redingotunun etekleri pe ger: dönmeğe imkân kalmamıştı. Bir keşısıra dalgalanarak, biîdiğim yL'iüjü re dfba, meılıanıeüm irademe mağlub şünden büsbütün başka, ç»ıik elâ : lı!.i D'I..' jiu. K' ır'iiıii vîiııi'«'iro. Aı'tık ken di kendime sahib değildim. «Kendine gel» diye düşündüm, bu, senden kopardıkları son şeydir. Bu yan vaid, esasen anlaşmak, ö,diamrimüc vaid ,esasen asla tahakkuk etmiyecektir Bir gün daha, çok çok iki gün daba, sonra gidecekler ve serbest kalacaksın.» Pakat ertesi gün, vakit öğleyi geçtikçe, üzüntüm artıyor ,genc kızm sakin ve inanc dolu bakışına, yüreğimde bir fazla yalanla tahammül etmek düşüncesi, gitgide daha azab verici bir hal ahyordu. Kahvede, arkadaşlarımla, şakacı bir eda takınarak gevezelik etmeğe uğraştım, nafile, şakaklanmın zonklaması, âsabımın titremesi, bana hakikati fazlasilf hatırlatıyordu. Ayni zamanda, sanki içimde bir yangın varmış gibi, boğazıır.da anî bir kuruluk peyda clmuştu. Bir konyak ısmarladım, içtim. Kuruluk, hâlâ boğazımı sıkıyordu. Bir konyak daha ısmarladım. Fakat, hakikati üçüncü konyakta anladım. Cesaret bulmak, orada korkak veya gavşek davranmamak için içiyordum. İçimde birşey Vcirdı ki önceden uyutmağa çalı (Arkası var)