CUMHURIYET 5 îklncik'ânun 194T HAVACILIK BAHİSLERİ değil ^771] Bu için mes'ullerini aramak lâzımdır ehir ve Memleket Haberlerl ) Bir müteahhid Belediyeye müracaat ederek Mezbaha civannda bir teştithane yani hayvanlann kanlanndan ve dığer kısımlanndan istifade ederek boya ve saire imal edecek bir fabrika kurmak istiyor. Belediye, bu müracaate müspet cevab veriyor ve ayni zamanda eski bir vak'ayı hatırlıyor: Meğer 22 sene evvel böyle teştithane kurulmak için Belediye tarafından Almanyaya icab eden makineler ısmarlanmış Büyuk Britanya mukavemet edebil Yazan: Bu makineler. 9 sene sonra gelmiş İmparatorluğu Ha mesi için kalınlığıve 13 senedir de kimbilir nerelerde va Nezaretinin son nın 9 milimetreyi atılıp kalmış! gelen tebliğleri a bulnıası mutlak sur Gazeteler, hâdiseyi büyük bir sorasında tesadüf ediette lâzımdır. Halğukkanlıhkla sade bu şekilde kaylen ve alâka uyanbukı böyle bir levha dedip geçiyorlar. Makınelerin geldıran hâdise, av tayyarelerinde topların nın yardımile yapılacak mermilere karşı mesinin niçin 9 sene teahhur ettikuUanılmağa başlanmış olmasıdır.. De korunma çok ağır olacaktır.. Bunun ye ğini, geldikten sonra da niçin bun ır.ek oluyor ki; son gürilere kadar İngi rine pervane göbeklerine ve pilotun önlardan istifade edilmediğini arayıp sormuyorlar. liz havacılığında av tayyareleri üzerin lerine konacak yirmi derecehk bir de sadece makinelitüfek sayısı artırılmış mphrutun çelik kahnlığı dörtte bir nisHalbuki iş çok acıklıdır. Devlet ve henüz top konulmamıştı. . hazinesinden büyük fedakârlıklar petinde olacağı gibi ağırlığı bu kadar yapılarak getirtilmiş olan bu maBundan evvelki Alman hava akınla daha az olacak demektir. Bu haide mokineler acaba şu anda ne haldedir? rında elde edilen neticelere göre, Alman törleri ve uçuculan korumak için bomBozulmadı, kınlmadı, paslanmadı uçucularımn en fazla çekindikleri taraf, bardıman tayyarelerinin zırhîanmasmda ise bile her halde modası geçmiştir, İngiliz avcılarının tam cepheden yap kalın çelik levhalar kullanmaktan ziyaçünkü sanayi işleri on üç senede tıklan taarruziardı. Bu vaziyette Alman de, hasım avcılarının taarruz istika büyük inkişaflara mazhar olduğu bombardıman tayyareleri diğer istika metlerine karşı ve mail satıhlar haiinde için yeni icad edilenlere nazaran bu metlerden gelecek taarruzlardan ziyade zırhlamalar yapmak daha faydalı ve lü makineler çok geride kalmışlardır; mutlaka masraflan çok, randımanccphe taarruzlarına karşı kendilerini zumlu görülmüştür. lan azdır. Onlardan istifade edilip nıüdafaa etmek zorluğunda kalmakta İşte bu şekilde bir zırhlanma ile kenedilemiyeceği pek şüphelidir. idiler.. İngiltere imparatorluk snavatan dini müdafaa edecek bir düşman tayBinaenaleyh milletin kesesine büfiloları da bunun farkına varnuş ve sa yaresine karşı taarruz tabiyesitıi dağişyük blr zaran mucib olan bu ihmal hillerile Londra üzerine tevcih edilen en tirerek ve onun ateş kudretinin kuvvetve teseyyübün müsebbib ve mes'ulçiddetli hava akınlarmı cepheden taar li oîduğu taraflardan taarruz ederek leri aranmalı, emsaline bir ibret olruz tabiyesile karşılamışlardı. Eu taar malzemeyi ve bilhassa şahısları lehlikeli mak üzere haklannda icab eden ruz sisteminin tatbik edilmesine amil vaziyete sokmaktansa, tayyareler üzemuameleler yapılmahdır, diyoruz, olacak sebebler araştırılacak olursa ev rinde kullanılan silâhları bu zırhlaıımavelâ, düşman bombardımanlarının bu is yı yenecek kudret ve kabiliyete doğru tikametteki müdafaa noksanları, sonra yürütmek daha düşünceli bir hareket da İngiliz avcılarının sür'atleri ve oynak olur.. Gerek tesirleri ve gerekse işleme oluşlan yanında makinelitüfek sayıları emnivetleri azçok tespit edilnıiş ufak Tramvaydan atlıyanlar nın fazlalığı göze çarpar.. topların av tayyareleri üzerinde de kulDün, muhtelif semtlerde hareket ha Eir tarafın taarruz üstünlüğü, öte ta lanılması ilk düşünülen ve uygun s>drü linde bulunan tramvaylara atlamak verafın müdafaa noksanı aleyhinde tecelli len bir çaredir. Bu suretle hem malze ya inmek istiyen 21 kişi yakalanmış ve etmiş ve fazla olan zayiatı önlemek kay me ve şahıslar korunacak, hem de alı lutulan zabıtla gösterilen para cezas: gusu başgöstermiştir. Bombardıman tay şılmış bir taarruz sistemi ve hasılası de derhal tahsil edılmiştir. yareciliğinin hacim itibarile büyük ve ğiştirllmiyecektir.. Düşmanın müdafaa zauretinde kalırlar: yük taşıma kabiliyetlerinin fazla oluşu, şekilleri de beklediği neticeyi vermekten 1 Hareket sahalarının muayyen obunların düşman makinelitüfek tesirle uzak kalacaktır.. Bu sonucun maneviyat uşu benzinden iktısadı mümkün kıl rınden korunmasını temin etmeğe mü üzerinde görülecek yıkıcılığı da ayrıca maz. Eaid bir şekilde hazırlanabilmelerini te bir kazancdır. 2 Müdafaa kaygusu makinelitüfek min etmiştir. Bunun için de yer müdamermiden tasarrufu imkânsız bıraSür'at, oynaklık ve silâh vasıflarınfaasmuı parça tesirlerine karşı olduğu dan ikisinde büyük bir üstüniük ve Kir.. gibi, av tayyareciliğinin makinelitüfek sür"at noktasmdan da geri bu'.unmıyan 3 Bombadan fedakârlık bir tayyanıermilerine karşı da tayyareleri zırhla ingiliz imparatorluk havacılan tiyyare enin işini iki tayyareye yükier. . mak kâfi gelmiştir. eri üzerinde topu görmekle bir kat daha Her üç şekil de taarruz eden tarafın Motör önüne ve pervane göbeğine ko ;mniyet kazanmışlardır. Makinelitüfek leyhinde tecelli eden bir netice verir.. nacak bir çelik mahrut cepheden yapı lere karşı koruyucu olan zırh'.ama. top S'etice gösteriyor ki, av tayyarelerinde lacak taarruzlarda hem motörü, hem de ;ara karşı mukavemetini kaybedecek opun kullanılması Büyük Britanya auçucuları korumak bakımından büyük tir. Buna karşı çelik levhaların biraz dasmm sahillerini müdafaa hususunda faydalar arzeder. Bir makinelitüfek mer daha kalınlaştırılacağı tasavvur ediie olaylık. karşı tarafın taarruzımda giiçBİ^Lnin tam isabetine karşı amud vazi bilir. Bu takdirde bombardım ıncılor üç ük gösteren bir amil olmuştur. fedakârlık yapmak ' yette bulundurulacak çelik levhanın noktadan birinde Arif AHÎSKAL Av tayyarelerinde top Yeni silâh, İngiliz sahillerinin müdafaasında yeni bir kuvvet olmuştur A. Ahtshat Akıl hastanesine müracaatler çoğaldı Yeni sertabib, hastanenin; memleketin ihtiyaclarını karşılıyacak şekilde inkişafı için tetkikler yapıyor Bakırköy emrazı akliye hastanesi sertabibliğine tayin edilen doktor Rüştü Receb Duyar, hastanenin tnemleketin ihtlyaclarını karşılayacak bir şekllde inkişafı için, tetkikatla meşguldür. Doktor Rüştü Receb, kendisi le görüşen bir muharririmizin, müessesemn bu günkü vaziyeti ile hastaların tedavi şekilleri ve memleketimizdeki hastalık miktarı hakkında sorduğu muhtelif suallere aşağıdaki cevabları vermiştir: « Müessesede elyevm hasta mevcudü 2114 kadardır. Bunların içeris\nde sırf asabî hastalarla, tıb fakültesinin akıl ve sinir hastalıkları şubesi de dahildir. Birincikânunda hastaneye 1S6 hasta girmiş, 188 kişi de çıknuştır. Son gunlerde hastaneye muracaat çok fazlalaşmıştır. Bunun sebebi de; akıl hastalarına evde bakmak, hattâ hali vakti yerinde olanlar için de zor olmaEmrazı Akliye hastanesi sertabibi sıdır. Bunların yangın, yaralama vesaire Rüştü Receb Duyar gibi tehlikeli vak'alar ihdas eimeleri ınümkündür. Diğer taraftan Manisa ve eder. Bunlar, tedavi için dsğil, muhaElâzığdaki hastaııeler ufak olduğundan faza için bırakılır. Biz bu gibileri ayrı Anadoludan gelen hastaları da buraya bir kısımda muhafaza ederiz. Zaten her yerde de böyledir. Fakat bunlar alıyoruz.. gene diğer hastalar gibi karyolalarda Hastaneden 562 hastanın çıkarılaca ğına dair vaki olan neşriyata temas e yatarlar; yemekleri muntazaman çıkar ve kendilerine doktorlar, hastabakıcıden doktor demiştir ki: « Bu haberin nereden çıktığını lar bakar. İçlerinde arızî hastalıklara bilmiyorum. Bittabi bunun ash yoktur. müptelâ olanlar tedavi olunur. Bunlar Hastalar ilk girdikleri servis hekimle çıkarılmca geriye kalan kısıra nispeten rinin müşahedesinden sonra mutlak ser azdır. Sonra yerimiz de geniştir. Hiç bir tabib tarafından gorülür ve teşhis ko koğuşumuz yoktur ki 80 100 kişiden nur. Gerek resmî hastaneden ve gerek fazla bulunsun. Başkaları ile tetnasları se sıhhat müdürlüklerinden gelmiş ol icab etmiyen, çok bağıran, çağıran sun mutlaka evrakı uzun uzadıya tetkik hastalar birer, ikiser ayrı yerlerde teedilir. Çıkarılırken keza sertabibin davi olunur. Binalarımız her türlü sıhhî şeraiti kontrolünden geçer. Onun imzası olmadan, hiç bir mütehassıs hasta çıkaramaz. haizdir. Paviyonların önü bahçe oldu Bu günkü vaziyeti ile hastanede ğundan yazın hastalar açık havada sernormal olarak kaç hasta tedavi edile bestçe gezerler. Hekimlerin muayenesinden geçen bir kısım hastaları çalışbilir? Vekâlet her sene bize bir paviyon tırmak suretile onlardan istifade ederiz. Halen müessesemizde en yeni tedavi ilâve etmektedir. Bununla beraber bu usullerini muvaffakiyetle tatbik ediyogünkü vaziyetimiz pek sıkışık değildir. 2100 kadar hasta alabiliriz. Mevcudu ruz. Onlar için ayn ayn yerlerüniz muzu şimdiye kadar, bundan yukarıya vardır. Memleketimizde acaba akıl hastaçıkarmış değiliz. Mevcudumuzun bu haddi bulacağını hisseder etmez, daha lığı artıyor mu? Her sene muntazam istatistikler evvelden tehlikesiz, mazarratsız ve adlî, içtimai ilişiği olmayan hastalardan yapmaktayız. Bu senelerde bizde cinnetin çoğaldığına dair âşikâr bir fark bir kısmını ailelerine teslim ederiz.ı Büyük müesseselerde mi, yoksa yoktur. Eskidenberi kitablarda okuduküçüklerinde mi daha iyi tedavi imkânı ğumuza göre, harb gibi ruhî heyecanları arttıran sebebler cinnsti coğalt mevcuddur? Avrupada da hastaneler büyüktür. maktadır. Çok şükür biz o badireden Buralarda hastaların büyük bir kısmını uzak kaldığımız için deliliğin artışı hakkabili tedavi olmayan hastalar teşkıl kında alâmet mevcud değildir.» Neşriyat bürosu Universite talebeler için ucuz kitab basacak Ür.iversite neşriyatını idare etmek ü zere kurulan mütedavil sermayeh neşriyat bürosuna aid «Mütedavil sermay talimatnamesi» Maarif VekâletLnce tasdik edilerek rektörlüğe gönderilıniştir, Bu talimatname esaslan dahilinde bü ronun teşkiline başlanmıştır. Bundan sonra tedris heyetinin yazacağı ve tercüme edeceği ders kitabları ile yardımcı kitablar münhasıran bu büro tara fından bastırılıp satışa çıkarılacaktır. Kitablar,' talebenin alabilmesi için, mümkün olduğu kadar ucuza satıla caktır. İlk merhalede, âcil ihtiyaç habnde bulunan ders kitabları bastırılacaktır. Fekülte dekanları kitab listelerini hazırlamağa başlamışlardır. Neşriyat bürosu Universite binasının cümle kapısının yanında bir satı? yeri eçmıştır. İNALINA MIHINA Zaferin manivelâsı arbde, maneviyatın kıymeti, hiç birşeyle ölçiilemiyecels kadar büyüktür. Harb deni* len o muthis yürek imtihanmda muvaffak olabilmek için, herşeyden evvel, çelikleşmiş bir ruh kuvveıi, yenınek azmi ve yenilmeği asla kabul etmemek iraanı lâzımdır. Tetiği çekcn el titremeıneli, süngü saplayan kol sallanmamalıdır. Ancak ondan sonra, silâh ve malzeme üstünlüğü gelir. Çünkü silâh ve malzeme. gözii pek, ölümden yılmaz, zafere iuanmış yiğitlerin elinde olmadıkça, depoda duran emsalinden pek farkü olmaz, hatta bazan hasma bırakılarak daha zararb olur. Misal isterseniz, işte bu harbin hâdiseleri: Almanlar, Fransızlan silâh ve malzeme üstünlüğünden ziyade maneviyat üstünlüğile jendiler. Silâh ve malzeme üstünlüğü Dünkerk'ten ricat eden çelik iradeli İngilizleri, esir ve iraha ctmeğe muvaffak olamadı. Arnavudîukta cercvan eden hâdiseler, ruh kuvvetinin madde kuvvetine galebesinin en parlak misalidir. İtalyan ordusu sayıca, silâhça, malzemece, tayyarece Yunanlılardan üslündü; taarruz zaman ve meknnını kendisi seçtiği için, hasımdan evvel davraıımak ve ilk teşebbüsü elde bulundurnıak, baskm'yapmak gibi sevkülceyş ve barb san'atı bakımından da bütün avantajlar İtalyan ordusunda idi; buna rağmen İtalyan ordusu mağlub oldu; hâlâ da oluyor. Çünkü Yunan ordusunda ruh kuvveti, İtalyanlarınkinden üstün çıklı. Ayni hal, IJbya cephesinde de goriildü. İngiliz ordusu bir baskın yaparak 1000 kişiyi bulnuyan zayiatla 40,000 esir aldı; bütün bir isülâ plânını suya düşürdü. İkinci bir hamle ile Bardiayı da müdafilerile birlikte ele geçirmek üzeredir. Burada harbeden iki ordu arasında da silâh ve malzeme bakımından aşaği yukarı müsavat vardı. Sayıca İtalyanlar üstündür; fakat Mareşal Grazianinin de itiraf ettiği gibi, İngilizlerin Nil ordusu, dünyanın dört köşesinden seçiimiş güxide askerlerdir. Bunların çoğu, hatta belki hepsi, kendi rualarile asker olmuş, dövüşmeğe susamış gönüllülerdir ve İtalyanlarınkinden çok yüksek bir maneviyatla harbediyorlar. Et fiatları Kasablar gene bildiklerini okuyorlar Et fiatlarının tayininde hayvan borsasındaki günluk fiatlar göz önünde tutulmaktadır. Kasabların perakende olarak bunları muayyen fiatın üzerine bir misli ilâvesile satmaları lâam geldiği halde, bir çok kasablar tebligat hilâfına eti tuttturabildikleri fiat üzerinden satmaktadırlar. Meselî, Beyaz karaman. bir çok kasablarda altmış kuruştur. Halbuki bu cins etin 52 kuruştan fazlaya satılmaması lâzımdır. Dağlıc piyasada pek nadir görülmektedir Hele kıvırcık, adeta lüks bir meta haline gelmiştir. Beyoğlu kasablarında kıvırcık eti 70 75 kuruş arasındadır. Diğer taraftan kasablar, fiatları gösteren etiketleri dükkânlarm en görünmiyecek yerine astıklarından dolayı bir çok şikâyetler vuku bulmaktadır. Kasablara, Belediye İktısad Müdürlüğünce bu hususta yeniden tebligat yapılacaktır. Etleri yüksek fiata satan ka sablar, bu hareketlerini mazur göstermek için, Fiat Murakabe Komisyonunca tespit edilen satış fiatlarının zararlarını mucib olduğunu ileri sürmektedirler. Doğru değil mi ? I Araba dolusu kitab yutmuş adam! Komisyon azasile mülâkat Radyo konuşucuları Nur istiyoruz... zatın resmini gördüğüm zaman anlaAraba dolusu kitab yutmuş Yazan: dım. Ne sakah var, ne bıyığı! r ıazan: adam! ŞEHIR lŞLERt Lokantalar zam istiyor MAARtFTE Birinci devre imtihanların Şoförler şehirde hayatımızı eline tevdi ettiğimiz emanetçilerdir. Kızdırmaya, sinirlendirmeye gelmez. Direksiyonu bırakıp lâfa dalar. Sonu ne olur bilinmez. Bugünlerde kendilerine otoların tek çift çalışması yüzünden ayrıc bir tiryakilik daha ârız oldu, İftara beş kala afyon tiryakilerinde görülen edayı ahyorlar. Geçende tek durmıyan arkadaşlarımızdan ve ulemadan bir zat çift numaralı bir arabaya binmiş. Akşamüzeri kerahet vaktinden biraz sonra olduğu için kendisi biraz çakırca imiş. Araba bu. Kâh gider, kâh durur. Kâh hızlı seyreder, kâh yavaş. Bu demokratik reviş yolcu arkadaşımzın hoşuna gitmemiş olacak. Şoföre ihtarda bulunmuş: Baksana kuzum! Doğru gitsene! Pişkin şoför aldırış etmemiş. Belki de işitmemiş. Birkaç dakika sonra sözünün tesirsizliğini müşahede eden muharrir tekrar seslenmiş: E kuzum! Bu ne biçim araba? Şoför işi şakaya boğmuş: 39 modeli Şevrole. 29 beygir kuvvetinde bayım! Onu sormuyorum. Neden muntazam yürümüyorsun? Bir hızlı bir yavaş. Nedir bu? Bayım! Beyenmiyorsan indireyim. Sus! Sen cemiyetteki rolünü müdrik değilsin! Biz bu arabaya binmeye mecburuz, sen de bizi götürmeye! Mecbursam ben bu kadar götürürüm. İstersen yerimizi değiştirelim. Sen benim zenaati yap babacan. Ben de seninkini! Mümkün olsa peki! Lâkin sen benim işimi yapamazsın! Neden? Ben bu araba dolusu kitab yutrnuşum! Yaaa! Affedersiniz! Küçüklüğümde bizim semtte bir tekke vardı. Oradaki dervişlerden biri her akşam hallenir, asma kandillerden birini yerdi. Bir ayda kandiller bitti. Lâkin derviş hep derviş kaldı. Bu kadar kandil yedi diye şeyh yapmadılar. Haksızlık doğrusu. Anlayamadım? Hani, lâf olsun diye söylüyorum. bayım. Zatmız da, b?kın bu kadar imam suyu içmişsiniz. Namaz kıldırabilir misiniz? Ne münasebet? Öyle ya! Ne münasebet. Çocnkluğumda mahalledeki mesçidin bir müezzini vardı. Her ramazan bize zeytinyağı satardı. Hep ondan yerdik... Ama bir türlü sofulaşamadık işte! Kısmet! Buyurun bayım. Kurtuluşa geldik. Biraz daha ileri git! Affedersiniz bpym' Ben pek ileri gidenıem. Siz de şofcrluk ederseniz sakın pek ileri gitmeyin! Sozlerini 91 radyo istasyonunun neşÜçüncü sınıf lokantalar Belediye neticesi rettiği Mr. Swing'in en kuv\'etli ta İktısad müdurlügüne müracaatle ev Lise ve orta mekteblerde birinci devvelce yapılan tarifeden şıkâyetle bu rafı dokümanlarını hususî istihbar vare imtihanları bitmiş ve karneler tasıtalarından değil, yevmî gazete neşri nun artınlmasını istemışlerdır. Be lebelere tevzi edilmıştir. Alınan neti Sen bana ders.... lediye bu talebl tetkik etmektedir. Haşaaaa! O demek değil! Biz şo yatından toplaması imiş. celere gore, bazı mekteblerde muvaffaTenzilâtlı yük tarifesi Demek ki eskiden bizde: kiyet nispeti pek düşüktur. förüz. Yolların neresi düz, neresi pü Sen dervişi görür, külâhmı göTürklye Yunanistan Bulgaristan rüzlü olduğunu sizden iyi biliriz. KuDisiplin talimatnamesine göre dersarasında mer'î tenzilâtlı yük tarife lerde başarısı görülen ve ahlâkan da sura bakmayın bayım... Bereket versin remezsin! sinde tadilât yapılmıştır. Bulgarista Dediklerine benzer bir vaziyet. HerKomisyon azasile mülâkat kesin görüp seçemediği şeyleri bu a nın talebile yapılan tadilâtla on beş temayüz eden taleblerin taltif edilmesi tonluk vagonlarla Bulgaristanda nakli icab etmektedir. Bayramdan sonra Ooo! Nasılsınız dam seçiyor. En kabadayısı Amerikada ta yüzde beş ilâve olunacaktır. Ye mekteblerde disiplin kurullan topla bakalım? Görüşeolan radyo spikerleri şimdi dünya için ni tadilât şubat başından itibaren mu narak bu evsafı haiz olan talebeleri miyoruz. ayrı ve enteresan bir sınıf oldu. Se teber olacaktır. tespit ederek isimlerini iftihar levha Teşekkür edesine vurulunan kaduı spikerler, adına sına yazacaklardır. Ceza gören esnaf rim. Haklısınız! Lâve edasına imrenilen erkek sözcüler Belediye müfettişleri tarafından yaÜNtVERSİTEDE kin işten vakit yok çoktur. pılan teftişler neticesinde Kadıköyünki. Hangi radyo olduğunu kestiremiye de on muhtekir esnaf mahkemeye veTalebe Bİrliği Demek çok ceğim: rilerek yirmi beşer lira para cezasına • Universite Talebe Birligl için yapımeşgulsünüz? Geçen akşam türkçe söyleyen spi çarptmlmışlardır. Ne söylüyorÜsküdarda da 11 esnaf ihtikâr suçUe lan hazırhklar bitmek üzeredir. Fakülkerlerden birisi Portekizin sahilleri sununz efendim! Sabahleyin toplanı garbındaki Asor adalarının Açores şek yakalanarak mahkemeye tevdl edil te cemiyeUeri resmen teşekkül etmekyoruz. Bir evvelki içtimaın zaptı oku linde yazılan fransızca ismini türkçe mişlerdir. le beraber birliğin müsaadesi henüz nuyor. Tashih edilecek yerleri düzel okudu. Neresidir bu adalar diye bir Amonyak getiriliyor Dahiliye Vekâletinden gelmediğinden tiyoruz. Yeni gelmiş evrakı birlikte haylı düşündüm. Sonra işi kaleme vuBelediye buz fabrikası için lüzumu o bu hafta faaliyete geçilememiştir. Bumütalea ediyoruz. lan amonyağı teminde güçlük çekiyor nunla beraber Üniversite Rektörlüğü runca zevkine vardım. On bir buçuğa doğru evrakı topluyoSpikerlik kolay değil. Kuyuya gazel du. Ahiren yapılan bir anlaşma ile birliğin faaliyet sahasına girecek işleri ruz. Öğle yemeğini yedikten sonra ar okumak gibi.. Allah yardımcılan ol Rumanyadan 15000 kilo amonyagın celbine imkân hasü olmuştur. Bunlara tespit etmektedir. Vekâletten emir gekadaşlar iki buçuk üçte tekrar topla sun. lüzumu olan tüpler buradan gönderi lır gelmez takarrür eden umum! topnıyorlar. Hâdlsenln suretl vukuu etrafında İngiliz spikerlerinin de bir garib hali ocektir. lantı yapılarak seçime başlanacaktır. Müzakereye başlıyoruz. tahkikat yapılmaktadır. var. Söz söylerken öksürür veya aksıTabiî müzakere, münakaşa kolay de rırsa hemen: Beyoğlunda yürüyordura. Omuzuma ğil. Herkes mütaleasını söylüyor. = KUçUk hlkâye So Sori. diyoruz... bir el dokundu. Döndüm, baktım. ŞefiBu müzakerelerin zabıtları var. Onsirim!) manasma... :a. Siyah kürk mantosunun içinde ularm kaleme alınması, mütalealarm huO kadar ki: Şimdi o da âdet oldu... lâsalanması... Müsveddelerin tekrar tas Bir spiker öksürdü mü? Hemen hep :ak tefek vücudü kaybolmuş, elleri paketlerle dolu. Yüzü soğuktan kızarmış, hihi falan... Komisyonun demirbaş def bir aihzdan onun hesabına: anakları pembe, gözleri pınltılar içinterinin tanzimi... Kırtasiye ve levazım So Sori diyoruz... de, saadet, güneş gibi yüzünde parlamübayaası... İş çok efendim, Nur istiyoruz... Şefika iştahla yemeğe başlayarak de için adeta sevindim. O gün gündüz geor. Kararlar ne merkezde?. Harb iki büyük ne Nejad görünmedi. Misafirlerim vardı. Aman, gel, gel! dedi. Şuraya gi vam etti: Vallahi birçok kararlarımız var. elim. Sana anlatacaklarım var. NeGeçen gün, sinemaya gidecektim. Gu Fakat garib bir sıkmtı içinde adeta boMeselâ: İçtima saatlerimizi, müzakere san'at şubesinin geyaraadla evleniyorum. martesi. Nejad «gelir, seni alırım.» de ğuluyor, bir türlü eğlenemiyordum. Bir şekillerimizi, zabıtlann tanzimi usulle nişlemesine mış. Silâh ve petrol. rini, mukabele ve zabıt konturolu sisGösterdiği yer sık sık uğradığımız bir di. Ben istemiyordum. Azizeler, ağa aralık Azize de geldi. «Duydun mu seDünyada 1939 seemlerini, evrakın ımza tarzını falan jastahane idi. Girdik. Paketlerini ma beysi filân hep beraber gidecektik. Son nin Nejadı, Şefik Necatinin eski karısı nesi ilk altı ayının espit ettik. Pek yerinde kararlarımız ;aya bıraktı. İştahlı gözlerle etrafına günlerde Azizenin ağabeysi durmadan baştan çıkarmaya uğraşıyormuş. Eh, 38 milyon tonuna var. akmdı ve bir yığın yiyecek şey ısmar peşimde dolaşıyor, bunu Nejad da bi fena âşık ta değil. Hem güzel, hem mukabil 1940 ta ayliyordu. Azizenin ağabeysini tanır mı zengin... İşte sen de kurtulmuş oldun. ladı. Hayır o değil! Şu komisyonun teşni müddet zarfında kiline sebeb olan keçiboynuzu ve çen Nasıl oldu bu? dedim. Zavallı ço sın bilmem, güzel adam. Ama biraz ke Yıhşıkhğından az sıkılmıyordun!» de149 milyon ton petgelsakızı... cuğa çektiimediğin çile kalmamıştı. keme, konuşurken dudaklan fena hal mez mi? güldüm. «Aman ne doğru, berol istihsali yapi'mış. de büzülüyor, şekilden çıkıyor. Ne ise, ni bir budaladan kurtardı. Allah razı Demek nihayet... Haa! Daha o bahse sıra gelmedi. Bu miktarda 93 milyonla Amerika Henüz mesai tanzimi ile meşgulüz. Za Aman sus! dedi az kalsın, elim evet ben onlarla gitmek istiyordum, olsun şu kadından» dedim, ama içim bp«ta çeliyormuş. :en pek acelesi de yok. den kaçırıyordum. Rakibem de kim Nejadı atlatmaya çahştım. Fakat öyle cız etti. Bütün gece de gözüme uyku Bundan sonra haylı büyük mesafe biliyor musun? Şu Nedime yok mu? yalvsrdı, rica etti ki zaten son günlerde girmedi. Hep Nejadı düşündüm. O eski Allah yardımcınız olsun! Hakikat le arkadan 14,9 milyonla Rusya, 14,3 Ressam Şefik Necatinin eski kansı, işte gene çok kalbini kıracak şeyler yap Nejad sanki birdenbire değişmiş, hayameşgaleniz... mıştım. İyi bir tarafıma geldi «peki» limde altın saçlı, saf temiz bakışlı, gene, o sarı yılan! Ne yapahm kardeşim... Vazife... İn milvonla Venezoellâ geliyormuş. Daha sonra 5.3 milyonla İran. 4.7 ile Kendimi tutamıyarak güldüm: dedim. Fakat öğleye doğru bizim Ne güzel bir adam yaşamaya başlamıştı. şallah işlerimiz biraz hafifleyince ziyaFelemenk, arkasından 3,1 tonla Ruetinize behemehal geleceğim... Fakat yavrum zaten sen Nejaddan jaddan bir haber: Gelemiyecekmiş, A Sabahı nasıl ettim Allah bilir. Öğleye manya, 2,8 tonla Meksika ve 2,1 tonla kurtulmak için bahane aramıyor muy zizelerle gidebilirmişim. Bu bir şey de doğru bir telefon... Nejad... Adeta se Teşekkür ederim... rak geliyormuş. dun? Zavallı oğlan bir seneye yakın ğil. Azizelerle gittim. Sinemada arka vindim. Bende bir tenis raketi kalmışRadyo konuşucuları Cenubî Amerikada Kolumbiya, Peru, dır peşinde, durmadan izdivac teklif sırada bir de ne göreyim. Bizim Nejad tı. Onu isteyormuş. .Gel, al» dedim. Amerika radyolaArjantin ve Antillerde Trinite altı ay eder. Yalvarır, sızlanır, seni bir türlü yanında sarışın kanarye gibi bir kadın... Süslendim, boyandım. Nejad geldi. Yaının Swing isminda 1 ile 1.6 milyon arasında petrol ve merhamete, insafa getiremezdi. Şimdi Ressam Şefik Necatinin eski karısı... Al rım saat için gelmişti. Akşama kadar le bir radyo gazeivorlarmış. de tutmuş, Nejadı elimden kaçıracak dırmadım. Filim başladı. Tekrar şöyle kaldı. En neş'eli, en güzel bir günümecisi varmış, Taş kömürünün terbiyesile elde edi tım, diye, telâşlanıyorsun, onunla ev bir bakacak oldum! Başlar birbirine dü. Fakat gideceğine yakın içime hüDünyanın sözü en »n sun'î petrol bu miktarlara dahil leneceğini söyltiyorsun! yaklaşmış, bizim Nejad Beyle kanarye zün çöktü. Bana öyle geldi ki gidecek ok dinlenen adamı değil. Şefika: hanım iyice sokulmuşlar. O sırada A ve bir daha dönmiyecek. Nasıl birdenu imiş. Çünkü her B'itün bu rakamları okuduktan sonra Sana izah edeyim, dedi. Evet ev zizenin ağabeysi de dudaklannı büzerek bire değiştim, ben de hâlâ anlamıyoöylediği zaman vaAkifin: velce bildiğin gibi Nejada bir türlü bir şeyler anlatmaya kalkmıyor mu? rum! Bir zamanlar bir an evvel gitsin iatî 9 milyon adam, Nur istiyoruz sen bize âteş veriyor ısınamamıştım. Saçlan, gözleri sinirime Fena halde sinirlendim. Dti gün geçti, uzaklaşsm diye beklediğim, günlercö ae 18 milyon kulak sun!» dokunur, sözleri, tavrı, hiçbir tarafı Nejad hiç görünmedi. İçimden: «Aman rayıp sormadığım, «evlenelim» diye, cendisini dinlermiş. Yandık diyoruz boğmaya kan gönde hoşuma gitmezdi. Sana garib bir şey diyordum, ne ise şu yılık âşıktan kur yalvardığı zamanlar hiddetle payladığım Sakalım yok riyorsun!» söyliyeyim mi? Daha geçen güne ka tuldum, kafam rahat etti.» Ama bunu o çocuk şimdi benim için kaybolmak ki sözüm dinlenBeyti hatırıma geldi. dar da böyleydi. Bir günün içinde her düşündüğüm günün gecesi Nejadı rü üzere olan bir hazine gibi idi. Gidecek sin! Bütün bu mesai hep harb ateşini sön şey değişti. Daha doğrusu ben birden yamda gördüm. O sarışın kadınla, bir ve gelmiyecek diye, kederimden ölüyorDiye eskidenberi dilimize doladığımız dürmek için değil mi? bire değiştim. birlerinin kollarında... Ter içinde, zıpla düm. Nihayet bir çılgınlık daha yapefsanenin de boj bir lâf olduğunu bu B. FELEK Garson istediğüniz şeyleri getirmisti. , yarak uyandım, ve hakikat olmadığı tun, ağladım, Nejad hayretler İ£İnde BÜRHAN FELEK Filvaki Mareşal Graziani, Mısır çöliindeki ilk muharebeye dair Sinyou Mussoliniye gönderdiği raporda, ınağlubiye'in sebeblerini evvelâ, İngiliz zırhlı ve motörlü birliklerinin bütün taluninlerden daha kuvvetli olmasına, sonra da, İııgiliz ordusunun pek güzide askerlerden mürekkeb buiunmasnuna atfetmekle bilhassa bu ikinci sebeb itibarile hakikati soylemiştir. Gerçi, mağlubiyetin üçüncü bir sebebi de, kendisinin sevk V1LÂYETTE ve idare bakımmdan gösterdiği betaet ve beceriksizlik ise de bu ayn bir bahistir. Yarın Vilâyette bir toplantı LJbyada da İngilizleri galib, İtalyanları mağlub vaziyetine düşüren en mühim yapılacak auıil, İngiliz zırhlı ve motörlü birlikleAsker ailelerine yardım için mahal rinin üstünlüğü değil; İngiliz mane\iyalelerden toplanacak paranın tahakku Itııo üstünlUğüdür. Eğer, mesele sade ku esnasında bazı yanlışlıklara sebenrblı ve motörlü vasılalarda olsaydı, biyet verildiğl anlaşılmış ve bunun önüne geçilecek tedbirlerl almak Uzere Arnavudîukta, bunlardan mahrum olan yann Vilftyette bir toplantı yapüma Vunanhların yerine, bu silâhlarm her sma karar verilmiştlr. Bu toplantıya ürlüsüne bol bol sahib olan İta'yanlarm Vall muavini Ahmed Kınıkla bazı ka galib gelraesi lâzun gelirdi. Arazinin za kaymakalan lştirak edeceklerdir. dağlık ohnası ve motörlü vasıtaların ADLtYEDE yol bulamaması lâftan ibarettir. Çünkü İtalyanlar, daha işgalden evvel de ArBir veznedar tevkif edildi navudîukta yol yapmışlardı; 1939 bahaAnkaradaki «Yünlş> fabrikası sabık rındanberi ise bir hayli yol yapmak imveznedan Sabri, bir zimmet mesele kânıuı buldular. Çünkü İtalyanlar jol slnden tstanbulda yakalanmıştır. Sul japmakta, hakikaten üstaddırlar. tanahmed ikinci sulh ceza mahkeme Kaşka bir sey daha var. İtalyan tanksinde sorguya çekilmiş ve hakkındakl ları, zırhlı otomobilleri ve sair moturliı tevkif müzekkeresi infaz edilmiştir. vasıtalan hep dağlarda iyi çahşacak suAnkara Adliyesince vaki is'ar üzerine yakalanan Sabri, bu gunlerde oraya retle yapılmıştır. Çünkü İtalyanın şimakâmilen dağbktır. İtalyanlar, bütüı gönderilecektir. İddiaya göre, zimmet miktan. dört yüz liradır. Sabri, ame motörlü vasıtalannı, Habeşistanuı yolleye para verirken hesabı şaşırdıgım, EUZ dağlarında tecrübe ve noksanlarmı açık verdigini, suiistimal kasdi olma kmal etmişlerdir. Orada, karşılaruıda dığını söylemektedir. ciddî bir mukavemet gösterecek muntaPOLISTE zam kuvvet olmadığı için, bir hamlede Adis Ababa'ya dayanan İtalyan motörlü irlikleri, bir türlü Arnavud . Yunan Bir sandal battı Liman işletmesinin bir römorkörü, hududunu aşıp Florina ve Yanyaya giKöprü ağzında Şirketi Hayriye vapu rememişlerdir. Çünkü Yunan ordusunun runun sularına kapılarak, erzak yüklü elik iradesi, İtalyan tanklaruun çelik bir sandala bindirmiş, Köprü ile rö ınotörlerine galib gelmiştir. mcrkör arasında sıkışan sandal parçaHarb, herşeyden evvel, iradelerin, lanmıstır. Denize düsen sandalcı ve manların, ruhlann çarpıştığı ve ınuerzakın sahibi romorkör tarafından affeı olduğu bir er meydanıdır. Zafekurtanlmıs. deniz üzerinde kalan bir •in manivelâsı, manevî kuvveltir. miktar erzak da toplanmıştır. Bir aşkm iki yüzü kaldı. Beni teskine çalıştı, kollarına aldı. Biraz sonra yüzünde bir yığm nıjla çıktı gitti. Nişanlanmıştık. Şefika: İşte böyle, diye, sözünü bitirdi. Onu kaybetmek üzere olduğum an, sevdiğimi, onsuz yapamıyacağımı anladım. Birkaç güne kadar evleniyoruz, çok mes'udum. Paketlerini topladı. Kalktı.. Pastahaneden beraber çıktık. Kapıda ayrıldık. O bir taksiye atlamıştı. Ben yoluma devam ettim. Pek az durmuştum ki, gene bir el omuzuma dokundu. Döndüm, Nejad, uzun boyu, geniş omuzları, saf açık bakışlı çocuk gözleri ile karşımda duruyor. Fakat, yüzü biraz solmuş, hattâ bozulmuş. Beraber yürüyelim, dedi. Yürüdük. Tebrik etmek' için ağzımı açmaya vakit bırakmadan konuştu: Evleniyorum, dedL Şefika ile. Çok üzgün, endişeli günler geçiriyorum. Hayatımın eski tadı kalmadı. Aman! İnsan sevdiği bir kadınla evlenmek üzere bulunsun da boyle konuşsun! Şaşkınlığımı anladı. Dudaklannda acı bir tebessüm belirdi. İçini çekti: Meğerse Şefikayı sevdiğimi zannediyormuşum, diye devam etti. Ne dersin benimle evlenmeye razı olup ta üzerime düşmeye başladığı gündenberi içimdeki ateş birdenbire sönüverdi. Artık onu eskisi gibi çok cazibeli, güzel, zeki bulmuyorum. O delice aşktan escr kalmadı. Adeta zoraki âşık görünüyorum. Evlenmemek te olmaz, bir kere ağzımdan çıkmış bulundu. Mes'ud olınıyaccğız diye, öyle korkuyorum ki... Tekrar içini çekti. Karşıdan bir arkadaşı geliyordu. Telâşla müsaade istedi ve yanımdan ayrıldı.