CUMHURİYET Odunlu otomobiller Nekteb maçları Dünkü karşılaşmalarda Galatasaray ve Vefa takımları galib geldiler m 8 Birîncikânun 1940 Aşkan ateşinl... Harbin heyecamnı... San'atm kudretini görmek istiyenler: Bugün L Â L E ye koşsun RADYO Bugünkü program J 9,00 9,03 9,15 9,30 3,45 12,30 12,33 12,50 13,05 13,25 8/12/940 pazar 18.03 Cazband Program 18,50 Fasıl hejeti Müzik (Pl.) Haberler 13,30 Haberler Müzik (Pl.) 19,45 Şarkılar Yemek listesi 20,15 Müzik (Pl.) 20,30 Konuşma Program 20,45 Saz eserleri Fasıl heyeti 21,15 Konuşma Haberler 21,30 Piyano (solo) Fasıl heyeti Rad. orkestras 22,00 Müzik (Pl.) 22,30 Haberler 23.30 Kapanış CASUS AŞIKLAR HERBERT MARSHALL GERTRUDE MİGHAEL 1Lİ0NEL ATVİL'in Mevzuunu haldki vak'alardan alan (FRANSIZCA) s L yarattığı bir heyecan kaynağı. Paramunt Şirketinin hazırladığı esrar dolu bir hayat romanı. Günün, Dünyanın. Tarihin yaşatılan bir sahifesidir. DİKKAT: Son dünya haberleri Türkçe Paramunt Jumalda. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. 38 00 Program GHARLES BOYER GLAUDETTE COLBERT in son zaferi Sinema dünyasına şaheserler yaratan BÜYÜK AŞK filminden sonra en ihtiraslı, en müsfik ve en güzel AŞK filmi: DÜSES PETEOVNA ^ (T O V A R î Ç) HAYATINI, BEŞERİYET İÇİN BİR FELÂKET OLAN VEREM MİKROBUNUN MÜCADELESİNE FEDA EDEN: Pariste otomobillerin kalkmasmdan sonra yeni nakil vasıtalan: Bisikletler ta rafından çeldlen birer kişilik taksiler 1940 harbi, yanl makine harbi, dünyayı benzin kıtbğına doğru götürüyor. Muharib, gayrimuharib her memleket, motörün ruhunu teşkil eden benzinden tnahrum kalmamak için bu kıymetli mahruka idare ile kullanmağı temin •decek türlü türlü çarelere başvurmaktadır. Bu meyanda, Fransa, en ileri giden memleket oldu. Vaktile, dünyada mevcud bütün mottrlü vesaitin biribirile rekabet ederceeine doldurduğu Paris caddelerinde, bu gün dolaştığı görülen, kimi tarihe kafişmış, kimi zaruretin ilhamile icad edilmiş, akla' hayale gelmez çeşid çeşid nakil vasıtası arasında, bir de gazojenle Işleyen otomobil meydana çıkmışbr. Havagazının mucidi Fransız Lebon tarafmdan, on sekizinci asır sonunda tcad edilen odundan gaz istihsali usulü, 8.940 harbinin kurbanı Fransada, benrini, hiç değilse otomobil bahsinde aratmıyen çok kıymetli bir ihtira olarak göklere çıkarılıyor. Gazojenle otomobil, otobüs ve kamyon isletme fikri, harbden evvel, zaman zaman ortaya atılmış, fakat her defasında, görünmesile kaybolması bir olmuştu. Odun gazının ucuza mal olmaBI, tabiatin her memlekete bol bol verdiği millî bir servet olan odunun daha mebzul ve faydalı surette istihlâkini temin etmesi gibi mülâhazalar, benzin kıtlığı çekilmediği o devirde, iltifat yüzü göremiyordu. Gazojenle işleyen motörlü vasıtalar, o nev'in, vitrinlerde teşhir edilen birer nümunesi olmaktan ileri geçemediler. Fakat, Fransa harbinin felâketli neticesinden sonra, Fransrz hükumetinin resmen kabul ettiği bir nizamname, gazojenli otomobillerin sayısını, birdenbire elli bine çıkardı. Maamafih, bu elli bin de, gene mahdud bir sayıdır. Fransa ormanlarını tamamen baltalamamak için, bir kısım otomobillerin benzinle işlemesi devam ediyor. Daha doğrusu, bugünkü Fransada, benzinle işleyen değil, gazojenle işleyen otomobillerin sahibleri, imtiyazlı telâkki edilmektedir. Sızıları SÜMER sineması FRANSIZCA sözlü şaheser KALB seyircilerini gaşyediyor. Baş rollerde : Harbin doğurduğu yeni sanayi ROBERT Filminde: EMİL JANNİNGS KOCH tarafından yaratılmıştır. Fransada 50,000 motör odun yakan gazojenle isliyor! Şimdi nakinelcr bnna göre tadil olunnakta, gazojen taşıyacak yerler veya römorklar ilâve edilmektedir ÖLİİME KARSI SAVAŞ Bugün SAKARYA Sinemasında Vefahlar, İstanbul Lisesi kalesine bir gol aüyor Mekteb maçlarının ikinci haftası oyunları dün Şeref sahasında yapılmıştır. Birinci maç Galatasarayla Darüsşefaka arasında idi. ilk devresi sıfır sıfıra biten maç, çok heyecanlı ve güzel oldu. Maçın nihayetine beş dakika kala Galatasaray soliçi Nuri bir gol yaparak maçın Galatasaray tarafından 1 0 kazanılmasını temin etti. ikinci maçı İstanbul lisesi takımile, Vefa takımı yaptı. İlk devreyi 2 0 kazanan Vefa takımı maçı 5 1 galib olarak bitirdi. Seanslar: 11 (tenzilâtlı) 1 2,30 4,30 6,30 ve 9 da KAHKAHA KRALLARI L O R E L H A D Y'nin CAROL LOMBARD KAY FRANGİS GARY ORA Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine VATAN İSTİKLÂL ve MEFKÛRE AŞKININ KUDRETİNE YÜKSEK BİR MİSAL... SARAY SİNEMASINDA Gösterilmekte olan emsalsiz derecede nes'eü L 0 RE L H A RDY HAYDUDLAR ARASINDA TÜRKÇE SÖZLÜ KOMEDİSİNİ Görüp candan gülünüz Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. Seanslar : 11 1 2,30 4,30 6,30, suare 9 da Bu gün yapılacak lik maçları İstanbul lik maçlarının birinci devre oyunları, bugün yapılacak karşılaşmalardan sonra nihayete ermiş olacakor. Kadıköy sahasında; Kasımpaşa Topkapı, Fenerbahçe İstanbulspor, Vefa Beykoz takımları karşılaşacaktır. Fenerbahçe stadının büyük alâka top layacağı maç, Vefa ile Beykoz arasında olacaktır. Şeref sahasında, Beşiktaş, Süleymaniye ile karşılaşacaktır. Haftanın en mühim oyunu Şeref sahasmdaki Galatasarayla Beyoğluspor maçı taşınan yeni otomobil olacakbr. İkinci küme maçlarına Karagümrük ve Anadoluhısan sahalarınmahzurları da bunlara ilâve edersek, da devam edilecektir. gazojenle otomobil, ilk bakışta hayli külBu gün yapılacak basketbol fetli bir nakil vasıtası gibi görünür. Gazojenin en büyük kusuru, patlama maçları tehlikesi arzetmesidir. Maamafih, gazoİstanbul Basketbol ajanlığı tarafından jenin, bazan pek feci kazalara sebebiyet veren bu kusuru, Oksid dö Karbonun tertib edilen şampiyona maçlarına bukokusu ve sinsi bir gaz olmasından ile gün Eminönü Halkevi salonunda devam ri geldiği için, otomobili, garaj gibi ka edilecektir. palı yerlerde değil, açıkta harekete geÜçüncü kategori: Galatasaray B Kur tirmek, bu gibi hâdiselerin önüne geç tuluş A. ikinci kategori: Lspor Beymeğe kâfidir. oğluspor.. Bütün bunlara rağmen, gazojen, şu Galatasaray Bozkurd Gencler Birliği. benzinsiz günlerin baştacıdır. Benzine, Maçlara saat 13 te başlanacaktır. muvakkaten aldığı yerini tekrar bıraGüreş hakem kursu kıncaya kadar aradan geçecek zaman kısa da olsa, uzun da olsa, gazojen, bu Güreş Federasyonu hakem yetiştirmek sür'at devrinin ancak bir ersatz'ı ola üzere bir kurs açmışür. Bugünden itirak kalmağa mahkumdur. baren faaliyete geçecek olan kurs, pa MARMARAda M İ L L 1 ve ALEMDARda AKASYA Mahşer kalabalığı PALAS RELLİS'in Türk artistlerinin dehası Fransanın yeni dâhi komiği Filminde bütün İstanbulu kahkahalara boğuyor. VATAN FEDAİSİ Büyük harb, sergüzeşt, aşk ve cidal filmi Turkçe Sozlu Büyük vatanî ve askerî dram Başta R İ C H A R D D İ X Dilber CAİL PATRİCK ve JOAN FONTAİNE olduğu halde 12 büyük yüdız... ON BİNLERCE FİGÜRAN MİLYONLUK FİLM Bir römorkla gazojeni Çünkü, gazojeni, arabanın arkasına bağlanacak bir römork üstüne yerleştirmek, hem icabında bu römorkun sökülüp çıkarılabilmesi itibarile pratik, hem de otomobili çirkinleştirmemek noktasından iyi bir şekildir. Benzin devri avdet ettiği zaman, gazojeni bir kenara kaldırıp saklamak, bu usulle, gayet kolay olacağı için, fikirler bunun Odundan çıkarılan gaz, benzine na etrafında daha kuvvetle birleşiyor, zaran kuvvetsiz bir gaz olduğu için, *** gazojen takılacak arabanın, bu zayıf Umumen kabul edilmiş, en pratik tip gazle işleyebilecek neviden olması, ilk düşünülecek noktadır. Yani, gelişigü olarak, römorklu gazojeni kabul ettiğizel her arabanın muharrik kuvvetini mize göre, otomobili tahrik edici kuvvet benzinden odun gazine tahvil etmek ben olarak istihsal edeceğimiz gazı, yalnız ozinle işlemek üzere yapılmış her mo dunla değli, mangal kömürüe, maden törü bu gazle işleyebilecek sekle sok kömürile, kok kömurile ve daha başka mak kolayca kabil olmaz. Mütehassıs mahruklarla temin etmek mümkündür. bir elden geçerek, icab eden teknik ta Gazojenin ocağında yakacağımız mahdilâü görmeden gazla işletilmek isteni ruk, bir gün için 50 kilo olacaktır. Bu len bir motörün kuvveti, derhal yüzde miktar, 150 kilometre mesafe aşmağa 3 5 4 5 düşer. Binaenaleyh, lâalettayin kâfidir. Ayni zamanda gazojenin kondan bir araba, lâalettayin bir kimse tara satörüne, 10 ilâ 15 kilo su doldurulafmdan, gazojenle işler bir hale getirile caktır. miyeceğine göre, hem arabanın yeni, Bu suretle hazırlanan gazojen, otomotörünün kuvvetli olması, hem de, ya mobili, benzinle yürüdüğü zamanki gün pılacak tadilâtın bir mütehassıs elinden lerini aratmıyacak şekilde harekete geçıkrnası şarttır. tirmekle beraber, ufak tefek denilebileGerek doğrudan doğruya gazojenle işler otomobiller imal eden fabrikatörlerin, gerek benzinle işleyen arabaları gazojenliye tahvil eden mütehassısların, üzerinde zihin yordukları noktalardan biri de, otomobüin, gazojen yerleştirilecek en münasib mahallini bulmak keyfiyetidir. Gazojeni, basamağın üstüne oturtmak, otomobilin iki yanma koymak, gerisine bağlamak, ayrı bir römorkla arabaya ilâve etmek gibi muhtelif şekiller tetkik edildikten sonra, enson sekil. en muvafık görülmüştür Alnından terleraktığını hissediyordu. Her şeyi önceden hesab eden, senelerden ve senelerdenberi, her turlü aksülâmeli onlemeğe alışık olan bu adam, yep yeni bir hâdise ile karşılaşıyordu. Çok sıkıntı çektiği seneler zarfında, kapıların, suratına kapanması, verdiği selâmın alınmaması gibi hâdiseler, bir çok defa t"kerrür etmişti. Hattâ, artık geçmek i&temediği bazı sokaklar bile vardı. Fakat, bırısi kalkıb da kendisine teşekkür etsm, bu, henüz başına gelmemişti ve, yaptığı işten sonra, kendisine hâlâ itimad gösteren bu kadmın karşısında, bir nevi hıcab duyuyordu. Gayriihtiyarî, özür dılemek ihtiyacmı hissediyordu. cek kusurlardan büsbütün münezzeh değildir. Meselâ, otomobil ilk harekete getireceğiniz zaman, ya bir miktar benzinle karburatörü canlandırmak, yahud, hususî tertibatla, gazojenden istifade etmek lâzımdır. Gazojenin ikinci mahzuru yokuş yukarı çıkarken motöre sürat kaybettirmesidir. Motörün, gazojenle çalıştığı zaman, benzinle işlediği zamana nazaran kıvraklığından bir miktar kaybetmesi, araba garaja cekileceği zaman kondansörün boşaltılması mecburiyeti, radyatör aksammm temizlenmesi gibi 2 nci hafta, son 3 günü Ayrıca: ROLAND TOUTAİN ve NORA GREGORın İstanbulda ilk defa ZORLA Tayyareci (Türkçe Sözlü) İstanbul halkma takdim ohınuyor... Yerlerinizi vaktinde alınız! İlk saheseri TAKSİH Sinemasında Seanslar: 11 1 2,30 4,30 6,30 ve 9 da Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine BUGÜN K A R I S I ve ÂŞIKI 11 marinesi ucuz halk matinesidir. 1 1 ME S i B V G Ü N ŞEHİR TİYATROSU TEPEBAŞl DRAM KISMINDA Bugün saat 11 ve 15,30 da matine Bu akşam saat 20,30 da BULUNMAZ UŞA K *** Beyoğlu İstiklâl ceddesi KOMEDİ K I S M I N D A Bugün saat 11 ve 15,30 da matine Bu akşam saat 20,30 da Son hafta D A D I *•• zar günleri saat 10 11 Kumkapı Güreş Kulübünde, salı günleri saat 17 18 Fatih Güreş kulübünde faaliyetine devam edecektir. Kursun hocalığını eski Güreş ajanı İsmail Hakkı Vefa yapacaktır. S O N B E S T E Bü>ük bir musikişinasın aşkı ve mücadelesi. Baş rollerde: n emasın LE K da KALBLERİ TİTRETEN BİR MÜZİK GÖNÜLLERE HEYEÇAN VEREN BİR AŞK RENKLİ ŞAHANE SAHNELERLE DOLU VE DON AMECHE AL JOLSON ANDREA LEEDS Seanslar: 11 1 2.30 4 .30 6.30 ve 9 da. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. B U G Ü N Mühim boks maçları 15 ikincikânun pazar günü Maksim sa lonunda Çocuk Esirgeme Kurumu men faatine boks maçları yapılacaktır. Tanın mış boksörlerin iştirak edeceği müsabakalara saat 14 te başlanacaktır. İ P E K Sinemasında LADAM OKAMELYA'dan, ROMEO ve JULYET'ten daha güzel. daha müessir ve dünya edebiyatının şaheserlerinden Nikâh Merhum Ahmed Mitat Ef. hafîdesi Şehlevent Uluyazmanla merhum saylavlarımızdan B. Hayret Şakir torunu tüccar ve müteahhid Turgut Altınbaşağın nikâh merasimleri Beyoğlundaki ikametgâhlannda dost ve akrabalan huzurile yapılmıştır. Beyoğlu Halk sineması Bu gün matine 11 de: Süvare 8 de 1 Lorel Hardi, Çifte Avcılar. 2 Senyorita MANON LESKO B u g ü n e kadar İ P E K F İ L M en stüdyosunda ve en yapılan çok T Ü R K Ç E olanıdj* S Ö Z L Ü filmlerin mükemmeli muvaffak S e a n s l a r : 11 ( T e n z i l â t l ı ) 1 2,30 4,30 6.30 v » 3 « ı caktır. Iş olup bittikten sonra gelip, «ben daha fazla verirdim» diyenler daım# bulunur. Fakat bu adamlar bir mal satm alınca, bedelini para olarak öde mezler, poliçe, sened, bono verirler. Bu şekil sizin işinize gelmezdi, yemin oderim ki, gelmezdi. Çünkü siz böyle şeylere alışık değilsiniz! İş yapabilmek için insan katı yürekli olmalı, paranın kendisi kadar katı yürekli; sonra da becerikli ve kurnaz olmah. Halbuki siz öyle değilsiniz. Sizin için böylesi iyi oldu. Banka, birinci derecede bir bankadır, paranız iyi işliyecektir, sizi temin ederim, faizinizi muntazaman alacaksınız. Can sıkacak hiç bir hâdise Bana hiç bir borcunuz yok, dedi. olmıyacaktır. İnanınız bana.. Sizi temin Ve hiç bir şey kabul etmem. Hayır, ederim.. İyi yaptınız. bana borcunuz yok. Yeter ki, menaiiiOtelin kapısma gehnişlerdi. Kanitz, nıze uygun şekilde hareket etmiş ola bir tereddüd geçirdi. Kadmı hiç değilyım. Belü, beklemek müreccah olur se yemeğe davet etmek, yahud tiyatrodu, hatta, zannederim. Bu kadar istical ya götürmek münasib olacağını düşünetmeseydıniz, daha fazla bir paraya da dü. Fakat o, veda için elini uzatmıştı. satabilirdık. Fakat, bir an evvel elden Sizi fazla isgal etmiyeyim, dedi. çıkarmak istiyordunuz ve netice ıti Esasen kâfi derecede canmızı , sıktım. barile, gene böylesi daha iyi oldu fik Iki gündenberi hep benimle meşgul olnndeyim. Evet, muhakkak ki daha iyi. dunuz.. Size, tekrar teşekkür ederim Sonra, bir parça kızararak ilâve etti: Tekrar nefes alabildi ve adeta semimileşti. Şimdiye kadar hiç kimse bana İşten anlamıyan sizin gibi bir karşı bu dereec iyi davranmadı, yardım kimse için, bu mülkü elden çıkarmak etmedi. Bu satış işini bu kadar çabuk daha hayırlı idi. Para az olsun, fakat bitireceğimi. işin içinden bu kadar koky ve kârlı çıkacağımı kat'iyyen tahemın olsun. mın etmiyordum. Size bütün kalbimle Kanitz, yutkunarak devam etti: Bundan sonra, artık, hiç kimseye teşekkür ederim. kanmayın, bilhassa rica ederim, kan Kanitz, kadının elini tuttu ve yüzüne mayın. Belki, malınızı fena şeraıtle, b^kmaktan kendini alıkoyamadı. fazla, ucuza sattığınızı söyliyenler ola, Dietzenhof'un duygularındaki hara Yazan: Stefan Zıveig ret, yüzünden, mutad endişe ifadesini sılmişti. Her zaman çok solgun ve çok jaşkın olan yüzü, birdenbire parlamıştı Manalı, mavi gözleri ve minnettar tebessumile, âdeta çocuğa benziyordu. Kanitz, ona, son bir cümle sövlemek için, boşuna zihin yoruyordu. Fakat kadın, alelâcele bir selâm verip, sıkı adımlarla narin ve çevik, yürüdü, gitti. Yürüyüşü değişmişti. Şimdi, bir yüklen kurtulmuş, rahatlamış bir insan gıbi yürüyordu. Kanitz, onu, mütereddid bakışlark takib etti. İçinde, büs bütün aynlmadan evvel, onunla gene konuşmak arzusu var gibi idi. Fakat, kapıcı, kadına anahtarını uzatmıştı; ki'çük uşak, kendisini asansöre doğru götürüyordu. Artık, her şey bitmişti. Mazlum, cellâdından bu şekilde ay rılmıştı. Fakat. Kanitz, asıl darbeyi kendisi yemiş gibi bir his içinde idi. Olduğu yerde bir kaç dakika, boşalan hole, sersem sersem bakakaldı. Niha yet, nereye gittiğini bilmeden, yoldan gecen insan seline katılıp sürüklendi. O zamana kadar, hiç kimse ona, bu kadar dostç3, bu kadar minnetle bakmamı§tı. O 7Ttrr>?rm kadar hiç kinıse o • Türkçeye çeviren: Hamdi Varoğlu nunla böyle konuşmamıştı. Kadının son söylediği sözler hâlâ kulaklarında çınlıyordu: «Size bütün kalbimle teşekkür ederim» demişti. Ve bu kelimeleri söyliyen, onun aldattığı, soyduğu bir insandı! Ikide bh duruyor, alnından sızan terleri siliyordu. Ve sarhoş gibi ındiği Kaertnerstrasse'deki büyük camcı mağazasının önünden geçerken, bir denbire, kendi yüzü, vitrinin camında gözüne ilişti. Gazetede görülen bir hırsız resmi, çehresinin hatlarını tanımak için nasıl tetkik edilirse, Kanitz de, camdaki kendi hayaline öyle baktı: Düz bir çene, haşin dudaklar, fena bakışlı gözler görüyordu. Gözlüklerinin arkasmda, ıztırabdan büyümüş bir çift göz görünce, birdenbire, az evvel yanından ayrıldığı kadının gözlerini hatırladı. «Evet, diye düşündü. Insanın gözleri öyle olmah, mavi, parlak, içten gelen bir imanla canlı; yoksa, benim gözlerim gibi kenarları kızarmış, haris, hareketli değil. Annemin gözleri, bazan, cuma akşamları öyle olurdu. Evet, insan böyle namuskâr, saf yürekli olmah, başkalarım yere vurmaktansa, kendisi vurulmagı tercih etmeli. Allah, böyle adamları sever. Bütün kurnazlıklarıma rağmen mes'ud olamadım. Rahat yüzü görmiyet bü" biçareden başka bir şey değilim.» Ve Kanitz, kendi kendini tanıyamaz bir halde, yoluna devam etti. Kendini, hiç bir zaman, o büyük muvaffakiyet gününde olduğu kadar sefil hissetmemişti. trene binmeden evvel görüp konuşabi ' lirdi de. Evet, yapılacak şey bu idi. Malını geri alması için kendisine bir opsyon hakkı vermek. Şimdi, artık rahat uyuyabileceğini ümid ediyordu. Fakat, uykusuz geçirdiği iki geceye rağmen, gene az ve rahatsız uyudu. «Size bütun kalbimle teşekkür ederim» cumlesi, şimalî Almanya yerlilerine mahsus o yabancı şive ile, mütemadi yen kulaklarında çınlıyor, bu şiveıün samimiyet dolu edası, hâlâ, onun si nirlerini heyecanla ürpertiyordu. Son yirmi beş sene zarfında yaptığı işler den hiç birisi, bu en mühim, en mu vaffakiyetli ve en hayasızca iş kadar onu üzmemişti. Kanitz, saat yedi buçukta sokağa fırladı. Passau'a giden sürat kataruun saat dokuzu yirmi geçeden evvel hare ket etmediğini biliyordıı. Fakat, Mat mazel Dietzenhof'a bü kutu çikolâta, yahud şeker almak istiyordu. Ona karşı müşfik davranmak ihtiyacmı hissedi yordu. Belki de, hayatında ilk defa duyduğu o cana yakın sözü, o «size bütün kalbimle teşekkür ederim» cümlesini bir kere daha işitmek için, yüreğinde gizli bir arzu vardı. Acıktığını zannederek bir kahveye gırdi ve yemek ısmarladı. Fakat, her lokmada tiksinti duyuyordu. «Şatoyu satacağım, diye söylendi. Derhal satacağım. Ne işime yarayacak? Ben çiftçi değilim. Tek başıma on sekiz odayı ışgal edip vaktimi, o vekiliharç olacak teresle kavgaya mı hasredeceğim? Divanelik ettim. Satışı kendi namıma değil, ipotek esntitüsü namına yapacaktım. Bir gün gelir, ahcının ben olduğuBulabildiği en güzel, en pahalı, bümu anlarsa... Hem bu işten faz yük bü kutu şekerkmeyi satın aldı. la bir şey kazanmak niyetinde de Hatta bunu bile, bü veda hediyesi olğilim. İsterse, ufak bir kârla, yüzde mağa lâyık goremediği için, bitişik yirmi, hatta yüzde on kârla kendisine dükkâne uğrayıp, kırmızı, çiçeklerden, iade ederim. Eğer pişman olduysa, is iri bir demet yaptırdı. Iki eli dolu oltsdiği zaman iade etmeğe hazırım.» duğu halde otele döndü ve bunları, Bu düşünce onu ferahlattı. Ertesi derhal Matmazel Dietzenhof'un odasıgün, kadına mektub yazacaktı. Hoş, na götürmesini kapıaya soyledi. Fakat, kapıcı, Viyana usulü, ismüıe bü asalet edatı ilâve ederek: Rica ederim Mösyö dö Kanitz, diye cevab verdi. Lutfen yemek salonuna teşrif ederseniz, Matmazel Dietzenhofu oıada bulacaksınız. Kanitz, bir an düşündü. Bir gün evvelki veda onu o kadar müteheyyiç et. mişti ki, şimdi, bü kere daha buluşmanın, o güzel hatırayı mahvetmesın den korkuyordu. Fakat, buna rağmen, ıçeri gümeğe karar verdL Kadın, bü masanın başına oturmuş, arkasını kapıya dönmüştü. Kanitz, çekingen adımlarla yaklaştı ve şekerlerle ç:çekleri, önüne bırakıverdi. Yol için bü iki ufak tefek şey, Matmazel, dedi. Kadın irkildi ve kıpkırmızı kesildi O zamana kadar hiç kimse ona çiçek hediye etmemişti. Yalnız, Prensesin akrabasmdan biri, % n u elde etmek maksadile, bir defa, bir kaç cılız gül yollamıştı. Fakat, Prenses küplere binmiş, bu gülleri derhal iade etmesini emretmişti. A, niçin zahmet ettiniz? diye kekeledi. Çok güzel çiçekler. Bana hig lâyık değü. Minnetle, Kanitz'in yüzüne bakıyordu. Çiçeklerin rengi mi vurmuştu, yoksa yanaklarına kan mı hücum etmişti bilmmez, mahçub yüzünde, pembe ou: ışık dalgalandı. Adeta güzel görünü yoıdu. Telâşınm arasında, Kanitz'e yer gösterdi. Kanitz, sıkılgan bir tavırla, onun karşısına oturdu. Samimî bir eseue: £Axkasj vaı\