r Tarihî tefrika: 5 5 CUMHURÎYET 6 Temmuz 1940 Kızılay haftası Şehrimizde, diğer yerlerden ayrı olarak 5 teşYazan: Z1YA ŞAK1R rinievvelde başlıyacak Inhisarlar Vekilinin beyanatı Şehrimizde bir haftadanberi tetkiklerde bulunan Ralf Karadenîz, inhisar işleri etrafında izahat verdi Bir haftadanberi şehrimizde bulunan Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz dün akşam Ankaraya dönmüştür. inhisarlar Vekili dün öğleden evvel İnhisarlar Umum müdürlüğünde meşgul olmuş, öğleden sonra Gümrük Başmü dürlüğüne giderek burada Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlerini kabul etmiş, akşama kadar çalışmıştır. Gümrük ve İnhisarlar Vekili, bir muharririmize, şehrimizde ve Tekirdağında yaptığı tetkikler etrafında şunları söyemiştir: « Bomonti, Paşabahçe ve Tekirdağ 'abrikalarında tetkikler yaptım. Bomoni fabrikası martta faaliyete geçmiş ve lk imalâtını mayıs ayı içinde piyasaya çıkarmıstır. İki senedenberi muattal bir halde bulunan bu fabrikayı İnhisarlar daresi, az bir zamanda işletmeğe mu•affak olmuş ve fabrikanın noksan buunan bazı tesisatını İzmirde e\Telce Bomontiye aid bulunan fabrikadan buraya nakletmek suretile ikmal eylemiş ve bu I gün fabrikayı tam kapasitesile işler biı hale koymuştur. Paşabahçede hali inşada bulunan yeni rakı fabrikasınm inşaatı devam etmekte olup bu sene kıştan evvel ikmal edile cek ve makinelerimizi buraya nakletmek mümkün olacaktır. Tekirdağ fabrikası muntazam bir halde çahşmaktadır. İspirto ve ispirtolu ickiler hakkında yeni bir kanun lâyihası hazırladık. Lâyiha, İcra Vekilleri Heyetine sevkolunmuştur. Bu lâyiha ile yapmak istediğimiz şey, senelerdenberi yaptığı mız tecrübelere binaen, bu mevzu üzerinde İnhiparlar İdaresinin nasıl çahş mağa devam edeceğini kat'i surette tayin etmektedir. Halen mer'i olan kanunlarda mevcud olmıyan bir çok yeni hükümler bu lâyihada derpiş edilmiştir. Bundan başka bu lâviha ile şarab istihsali yeni bir şekle girmiş olacaktır. Şarab istihsalâtını memlekette serbest bırakmak istiyoruz. İstiven vatpndaş. dilediği yerde şarab imal edebilecek ve bunu istediği fiatla satabilecektir. Bununla beraber Inhisarlar idaresi şarab imalinden vazgeçmiyecek ve istihsalâtını serbest rekabet sahasmdaki fiatlarla tevzin ederek satışa çıkaracaktır. Bundan maksad şarab amillerine teşebbüslerinde muvaffak olabilmeleri için yardımlar yapmak, münasib göreceği mmtakalarda kurslar a^mak ve lüzumlu göreceği yerlerde örnek olabilecek küçük şarabhaneler vücude getirerek şarab sanayiinin memlekette kurulması ve tekâmülü için rehberük yapmaktır. Memleketimizde iyi bir mazisi olan şarab sanayiinin bu sayede inkişaf edeceğini ummaktayız. Şarab imalâtmda İnhisarlar idaresi muvaffak olmuştur. Şarabı, kaiice şarabı ve sofra şarabı olarak ikiye ayırmak lâzımdır. İmalâtımız sofra şarabları üzerindedir. Maahaza İnhisarlar idaresi rehberlik etmiş olmak için kalite şarablan üzerinde de ealışmakta ve muhtelif neviler üzerinde tecrübe ler yapmaktadır. İyi şarab yapabilmek için yalnız imalât değil, bilhassa onun maddei iptidaiyesini veren bağcıhkla da meşgul olmak zaruridir. Bu günkü faaliyetimiz bu iki safha üzerinde cereyan etmektedir. Avrupanın muhtelif yerlerinden müteaddid çubuklar ge tirerek memleketimizin iklimine has ürüm tipleri elde etmeğe çalışıyoruz. Diğer taraftan da memlekette mevcud şarab imaline elverişli bulunan mu ayyen tiplerin üretilmesi ve ıslahı için mesai sarfetmekteyiz.» Yüksek dereceli içkilerle mücadele için bira fiatları ucuzlamıştı, şimdi yeni vergiler dolayısile bira fiatları yükselmiştir. Acaba bu şekilde istihlâk düşmiyecek midir? Tütün ve müskirata yapılan zamlar millî korunma kanununun kabulüne saik olan zaruretlerden ileri gelmiştir. Bu zamları ahvali hazıranın icabları olarak kabul etmek lâzımdır. Devletin varidat membalarmdan bazıları son zamanlarda azaldı. Bunu telâfi etmek için bazı vergilere zam yapmak mecburiyeti hasıl oldu. Zamma mütehammil bulunan memba zaruri ihtiyaclardan sayılmıyan müskirat ve tütündü. Bunlar dururken ne arazi vergisine ve ne de bina vergisine zam yapamazdık. Siyasî icmal Fransada yeni rejim ransa, tarihte mislini görmediği gayet feci günler yaşıyor. Düne kadar biılikte çalıştığı müttefiki tarafından bu haıbde sağlam kalan donanmasmm başhca parçalarının harb vaziyeti mecburiyetleri dolayısile alınmasına veya tahrib edilmesine de şahid olmuştur. Fransanın başına gelen bütün bu şeyler, Dreyfüs davasmdanberi millî birliğini kenıiren ve dahilen inhilâline sebeb olan başsızlık ve her kafadan ve her zümreden ve partiden başka bir tiirlü ses çıkmasıdır. Devlet ve ordu, partilerin ve şahısların oyuncağı olmuş ve memleketin politikası, partilerin hava ve hevesine uyarak istikrar ve istikametini kaybetmiştir. Hastalık aşikârdır. Feci fclâket. şüphe götürmez ibret dersi olduğundan, daha memleket istir lâdan kurtıılmadan ve sıılha ka\ uşmadan evvel hastalığın kökünden izalesine ciddî tesebbüsler başlamıştır. Çüııkii. böyle herkesin ıstırabdan kıvrandığı bir zamanda rejim değişmiyecek olursa, bu acı günler unutulduktan sonra gene hastalık devam edip duracaktır. Fransadaki rejimin başlıca sekameti devlet ntnritesinin fikdamndadır. Devlet otnritesinin vaktile sııiistimal edilmesinden cıkan mazarratlann önüne geçmek diisüncesile ifrattan tefrite gidilerek iiçüncü cumhtıriyet devletinde sıfıra indirilmesine sebcb olmuştur. Fransada devlet ve ordunıın otorite ve hâkimiyct salâhiyetlerini kaybettik Ierine son bir misal. Dreyfus meselesinden sonra ordudaki terfi salâhiyetinin askerî komisyonundan alınarak sivil bir encümene verilmis olmasıHir. Zahitler ikridar ve ehliyetlerine göre de?il, siyasî akide ve düşüncelerine bakarak terfi edilmektedir. Merhebî ve siyasî akideleri dolayısile şüpheli olup da sivil knmisyonun muhalefrtinden kıırtulan ehliyetli pek az ümera vardır. Bunların arasında Mareşal Foş ve General \Veygand bulunmaktadır. Almanlar, İneilizlere karşı İngiltere adalannda, imkân bulabilirlerse, Atlas Okyanusunda. İspanyayı geçerek Afrîkada ve Akdonizde harbe şiddetle devam etmek için İspanya hududuna inmeği zarurî buldnklannHan Parisi terkeden Fransa hükumetinin kendisine yeni merkez yaptığı (BordeauX) yu da işgal etmişlerdir. Fransa hükumcti buradan işeal altında bıılunmıyan Clermont Ferrand'a çekildikten sonra ilk işi mevcud rejimi dcsiştirccek. derin ve şümullü ıslahat için derhal harekete geçmek olmuştur. Parlanıcnto ile heraber idarenin umumi bünyesi değisririlecektir. Kızılay haftasmın Ankarada ve başka şehirlerde olduğu gibi İstanbulda da yarından itibaren başlıyacağı şeklinde, bazı gazetelerde bir haber görülmüştür, Bu haberde bir yanlışlık vardır. Hafta. İstanbulda 5 teşrinievvelde başlıyarak. o ayın 12 sine kadar sürecektir. Bunun sebebi de. temmuz. ağustos, hatta eylul aylarım İstanbullulardan mühim bir kısmmın sayfiyelerde geçirmeleri ve bu Sefir, kânunusaninin 29 uncu günü itibarla esas oturduklan yerlerde buluGarib bir (balo) nun Babıâliye bir ültimatom göndererek, namamalarıdır. Kızılaya aza kaydı bu neticeleri İneiltere hükumetinin taleblerini tek hafta programının birinci plânında gelIngilterenin Akdeniz filosuna mensub rar etti. Ve buna merbut olan notada diğinden. sayfiyeve gidenlerin esas oKontramiral, Sör Tomas Lavis, kendi j da, İstanbulda kalan İngilizlerin mal turdukları yerlerde bulunmalan ve orabayrağıru hâmil olan Andimyon adın ve canından Babıâlinin mes'ul olduğu larda a7a kaydolunmaları gözönünde tutulUD. İstanbul için teşriniev\ el ayı sedaki amiral gemisile o sırada İstan nu bildirdi. çilmiştir. bula gelmiş; Salıpazarı önünde demir Aynı tarihle İstanbuldaki Danimarka lemişti. Amiralın vazifesi, sefir Arbot SEHIR 1SLER1 no'nun Babıâli ile müzakerelerinin ne sefiri Baron dö Hobeş'e bir mektub ticesini beklemek ve sonra Boğazdan gönderdi. İngiltere hükumetinin İstanKöprüdeki ameliyat ay çıkarak neticeyi, Adalar denizinde do buldaki menafiinin ve İngiliz tebaasının hukuku sahsiyelerinin muhafazasını laşan Başamiral, Sör Dokovert'e bildirsonunda bitecek ona tevdi etti. mekti. Belediye Yollar ve Köprüler müdür Sefir, balodakilere dedi ki: Babıâlile münasebetimiz kesilmiş bulunuyor. Bu gemi de sizi Çanakkaleye götürüyor Sefir Sör Arbotno, Halet Efendi il mülâkatım bitirdikten sonra yedi çift dümenli kayığma binerek doğruca Andimyon gemisine geldi. Kendisini sabırsızlıkla bekleyen Amiral Sör Tomas ile aralarında şu kısa mülâkat geçti: Amiral Müzakereniz, ne netice verdi, asaletmeab?.. Sefir Hiç. Hiç mi?.. • Maalesef, evet. Şu halde... Şimdi, ne yapacağız?. Yapılacak şey, şudur: Bu gece, bu gemide bir balo tertib edeceksiniz. Evet... Sonra?.. Sonrasını, vakti gelince size bildiririm. Amiral, sefirin maksadını anlayamadı. Fakat, fazla bir şey de sormadı. Gemide derhal tertibat alarak, o gece parlak bir balo verebilmek için hazırlantnağa başladı. Sefir, gemiden ayrılır ayrılmaz doğruca sefarethaneye gitti. İstanbulda bulunan bütün İngiliz tebaasına şu mealde birer davetname gönderdi: Arbotno, yazdığı mektubda bilhassa. sefarethanede kendi şahsına aid olan 6 bin Fransız altmı kıymetindeki billur takımlarının kaybolmasjna meydan verilmemesini rica ediyor ve bu mektuba şu satırlarla hitam veriyordu: (Arkası var) lüğü, Eminönü meydanının mütebaki kısmmın asfaltlanması ve köprü ayaının yükseltilmesi ameliyesinin bu ayın sonuna kadar ikmali için tertibat almıştır. Ağustosun birinde gerek köprünün ayağının terfi işi, gerekse meydandaki inşaat tamamile ikmal edilmiş olacaktır. YAPRAKLAR L Hastings muharebesi.. Yalmz bu harb İngiltere Krallığının zaptına kâfi gelmişti, tarih bu kadar kat'î neticeli bir harb daha yazmaz 1 Yazan: Kadircan Kaflı f TARİHTEN Üniversitede bugütı yapılacak tören Maarif Vekilinin huzurile diplomalar verilecek Nerdivenköyü cinayetinin esrarı Bası kesilen zavallının bir çöpçü olduğu anlaşıldı Merdiven köyü cinayeti tahkikatı hemen hemen neticelenmiçtir. Vücudünün muhtelif yerlerinde bıçak yarası bulunan ve başı gövdesinden ayrılmış olan cesedin hüviyeti tespit edilmiş ve bunun Kadıköy tanzifat amelesinden Mevlid olduğu anlaşılmıştır. Malum olduğu üzere, dört tanzifat amelesi bulunamamıştı. Bunlar hakkında yapılan tahkikatta üçünün memleketlerinde olduğu, fakat Mevlidin tamamen ortadan kaybolduğu öğrenilmiştir. Aynı zamanda Mevlidin fotografı da hemen tanınmaz bir hale gelen ve birkaç gün evvel bulunan kesik başa benzemektedir. Maktulün hüviyetinin tespit edilmiş bulunması. tahkikatı katilin izine doğru götürmüş ve bu gün katil de tespit edilmiş bulunmaktadır. Bu feci katil hâdisesinin. maktulün parasına tamaan ika edildiği kuvvetli bir ihtimal dahilinde bulunmaktadır. Mevlidin daima yanında bir miktar para sakladığı anlaşılmıştır. Halen katilin hüviyetinin gizli tutulması, bu feci hâdisede katile yardım eden kimselerin bulunup bulunmadığı içindir. (Sahpazarı önünde demirli bulunan amiral gemisinde bu gece bir balo tertib olunmuştur. Bu balonun siyasî bir Dokuzuncu asırda İskandinavyadan ehemmiyeti olduğu için, mutlaka is Fransanın şimalini yağma için gelen patı vücud edifccektir.) Normanlarm reislerinden biri bu r.ıem ••• leket için şöyle demişti: Gayet güzel, Gemi, rengârenk bayraklar ve fener verimli, korkak halkınm müdafaa edelerle donanmıştı. O devrin kıymettar medikleri bir çok hazineleri olan bir dantellerle süslü balo elbiselerini giy memleket. Çok geçmeden yirmi bini aşkın bir miş olan sefaret erkânile ingiliz tüccarları geminin güvertesinde toplanmış Norman kalabalığı Fransa Kralı (Balardı, Neş'eli neş'eli yiyip içiyorlar; gü sit Şarl) m verdiği topraklarda yer lüp söylüyorlar; durup dinlenmeden ça leşmiş bulunuyordu. Bunun için Franlan gemi mızıkasının ahengine uyarak, sanın şimaline Normandiya denir. Normandiya Dükü Şeytan Rober bir fasılasız bir surette dans ediyorlardı. dericinin kızı olan Arlet'le evlenmişti Böylece, vakit epeyce geçmişti. Saat, Oğlu Giyom gayet şişman ve iri, kuvon ikiye gelmişti. Sefir, birdenbire amivetli, kabak kafalı, cesur ve diplomat ralın karşısma dikilerek kulağına iğilbir adamdı. Çocuğu olmıyan İngiltere di. Ancak amiralın işitebileceği sesle, Kralı Edvard'ın yeğeni idi. Bir aralık şu kısa muhavereye girişti: Ingiltereye gitmiş, kendisini varis yap Azizim amiral!.. Havayı nasıl gö" mağı vadettirmişti. Bununla beraber rüyorsunuz? İngi'terede Kral namına memleketi Âlâ... MükemmeL bir cenub rüzgâ idare eden Harold'u, bir fırtınada rı esiyor Fransa sahillerinde bir senyöre e Şu halde, davetlilere hissettirme düşünce para vererek kurtarmış; Kraden, geminin demir zincirlerini kestiri lın vadini teyid etmesi için yemin istemişti. Harold bu yemini ister iste niz. Çanakkale boğazına yol veriniz. Mızıka, bir kadril çalıyordu. Dans e mez verecekti; lâkin dinî bir mahiyette denlerin safları, tatlı bir ahenkle birle olmamasına dikkat ediyor; Giyom da şip açılıyordu. Herkes o kadar oyuna onun bu düşüncesini seziyordu. Bunun dalmıştı ki, geminin zincirlerinin kesi için alelâde bir masa' başına getirdi; lip denize atıldığını davetliler duyma orada yemin ettirdi; yemin biter bitmıştı. Güvertenin üstü tente ile örtülîz de masayı kaldırdı; Normandiya tnüş olduğu için, sessiz sadasız yelken azizlerinin mukaddes kemik'.erini göslerin açıldığınm da hiç kimse farkmda terdi. Bu şekilde, Harold yeminini boolmamıştı. Geminin ağır ağır hareket zarsa Papa tarafından aforoz edilecekettiğini hissedenler ise, amiralın kendi ti. lerini şöylece bir dolaştıracağını sanEdvard öldü; Harold tac giydi; Gimışlardı. yom krallık iddiasını ileri sürdü; PaGemi, Ayastafanus 1] açıklarına gel pa'ya papaz Lanfrank'ı gönderdi; hadiği zaman, sefir birdenbire mızıkayı kemliğini istedi. Papa İkinci Aleksandr kestirdi. Ve sonra, ciddî bir tavur ala İngiltere Krallığının Giyom'un hakkı olduğuna hüküm verdi; Haıold'u aforak şu kısa nutku irad etti: Muhterem hanımlar; muhterem e roz etti. fendiler!.. Size, pek müessif bir haber Giyom çoktan hazırlığa da başla vermekle müteessirim... Şu anda, hü" mıştı. Sen nehrinin garbındaki Div kumetimizle Babıâli arasmdaki siyasî nehrinin ağzında 14O0 gemi topladl ve münasebet kesilmiş bulunuyor. Ve üze yaptırdı. Ingilterede hüküm süren kârinde bulunduğunuz şu gemi de, sizi fire karşı açılan Haçlı seferine Avrudoğruca Çanakkaleye götürüyor... Va panm her tarafından adamlar çağırdı; ziyeti biliniz. Ve ona göre eğlencenize Zafer kazamldığı takdirde yalnız ganimetlerin değil İngiltere topraklarının devam ediniz. Dedi. Bir anda, sefirin bu sözlerine da askerler arasında taksim olunaca hiç kimse inanmak istemedi. Fakat Sör ğını bildirdi. Böylece 14,000 süvari ve Arbotno'nun hal ve tavrı o kadar cid 45,000 piyade hazırlandı. 1066 senesi dî idi ki, o anda herkese bir şaşkınlık haziranında bu ordu ve donanma Manş denizine açıldı. Muvafık esen rüzgâr geldi. Derhal her taraftan: onları ancak Som nehrinin ağzı hiza Ne demek?.. Bizi, hiç beklenilmiyen böyle bir seyahate kim icbar ede sına kadar götürdü ve bu sefer aksi rüzgârlar başladı. Tamam dört ay Sen bilir?.. Valeri limanında beklemek lâzım gelDiye, protesto sesleri yükseldi. di. Ancak 28 eylulde iki gün süren 'deHemen beş altı aydanberi İstanbuiun Herkesin aile efradı, çocukları, tica niz yolculuğundan sonra Ingiltere kırethaneleri, depoları dolduran malları. yısında ve Londranın cenubunda bu ekmek çeşnisi Belediyenin en mühim hesabları, kıpkızıl altmlarla mâlâmal lunan Pevensey mevkiine ulaştı. ka meşgalelerinden birini teşkil diyor: kasaları vardı. Bunları kimlere bırakıp raya çıktl. Kral Harold düşmanımn Hamurun nekadarını yumuşak, ne da gidiyorlardı. müttefiki olan Norveçlilerle harbetmek miktarmı sert buğdaydan yapmalı? diSefir, büyük bir sükun ve itidalle üzere İskoçyaya gitmiş, muzaffer ol ye iktısad müdürlüğü, Daimî ıncümen; bütün bunları dinledi. Ve sonra hep muştu: şimdi de hemen cenuba koş gece gündüz çırpuııp duruyor. Nere sine birden, şu kısa cevabla mukabele muş, Gevensiy'in biraz şarkında Has deyse işi «Şehir meclisi» nde uzun etti: ings yakımnda Senlac tepesine, ka uzadıya müzakere mevzuu yapacak Hepiniz, haklısınız. Belki, ufakte zıklar ve kalaslardan yapılmı^ olan lar! fek bazı zararlara uğrayacaksınız; fa bir istihkâmm ardına yerleşti. Köylünün canı yok mu? Asırlardankat. Büyük Britanyanın menfaati, hepiberi yumuşak, sert, beyaz buğdayı biz Harold'un askerleri intizamsız piya şehirlilerin has ekmeklerinin yuğurulmizin şahsî menfaatlerinden mukaddestir. Onun için, tarafımızdan lüzum de askerleri idi: yalnız HouseEarles = ması için yetiştirir. Kendisi hsftada. görülen bu harekete, sizin tarafınızdan Ev kartalları adı altındaki muhafız as on beş günde bir yaptığı kara Luğday kerler muntazamdı, lâkin onlar da a ekmeğile geçinir. Üzerinden günler ada tahammül gösterilecektir. ır silâhlarla yaya olarak harbeden şö şıp da o ekmek taş kesilince bir tar Dedi. /alyelerdi. En mühim silâhlan da ko hana çorbası bulursa ona ıcatık edip Gecenin zifiri karanlıklarında ve Marcaman birer baltadan ibaretti. yer, bulamazsa suya batırıp yumuşamara denizinin ortasında, bundan fazBirinciteşrinin on dördüncü günü tır, karıncağızmı doyurur ve Allaha la münakaşa beyhude idi. Buna binaen herkes sükut etti. Andimyon sefinesi harb başladı. Norman süvari'eri şarkı şükreder. bu derin zulmet ve sükunet içinde, Ça söyleyerek, yerleri titreterek 'düşmana Yumuşak, sert, beyaz ve kara buğ saldırdılar; fakat istihkâmı aşamadı day münakaşası, bana geçen defaki nakkale boğazına doğru kayıp gittL lar; Saksonların attıklan kargılann da Umumî Harbin başlangıcında hazin Neticesiz tehdidler hepsi boşa gitmiyordu. Bu saldırışı bir bir macerayı haürlattı. Biz, vakıâ muÇanakkale muhafızları, gafil avlandı kaç defa tekrarladılar; bir fayda çık harebeye 1914 senesinin ikinciteşrin lar. Uygun bir rüzgârla yelkenlerini şi maymca Giyom okçuları ileri sürdü başlangıcında girdik ama, o badivenin zaman Kral Harold'un ordusunda bütün dünya milletlerini birbirlerile şirerek gözlerinin önünden kayıp giden r firari gemiye karşı en küçük bir alâka ı ay ve ok kullanılmıyordu. Norman çarpışmaya mecbur edeceğini çol: dadiya okçulan düşman saflarında şaş ha evvel kestirmiş olduğumuz için ave müdahalede bulunmadılar. Amiral Tomas, sükunet ve sühuletle kınlık ve bozgunluk çıkardılar; zaten ğustosta tam ve umumî bir seftıbeılik Boğazı geçti. Bozca adada demir üzerin muntazam olmıyan saflar büsbütün ilân etmiştik. de bulunan ve adedleri oldukça mü canştı; Norman süvarileri yalandan bir O zaman, İstanbuldan pek dc uzak him bir yekun tutan donanmasına il ric'at yapmca istihkâmdan fırladılar; olmayan Adapazarında bulunuyordum zaman süvariler hemen geri döndü Akşam karanhğmda «Sakarya» ıım bir tihak etti. İşte o zaman. sefir Arbotler; Saksonların istihkâmlardan çıktık kolu olan «Çark» suyunun kenorında no da. derhal faaliyete geçti. ,an nolrts'aHan içeriye, kampa girdi hasırlar yakıp derenin yılankavi mec1] Şimdi, «Yeşilköy» dediğimiz köyün er. Orada bir taraftan ok yağmuru bir rasında kıvrıla kıvrıla uzaklaşan aleveski ismL taraftan da Normanların uzun kılıcla. lere bakarak eğlenen hallctflkj sükun Bu gün saat onda, Üniversitede dip loma tevzii merasimi yapılacaktır. Rek törlük, merasim için icab eden hazır lıkları ikmal etmiştir. Merasime İstiklâl marşile başlanacak tır. Marşı müteakıb Rektör bir nutuk söyliyerek, Üniversitenin çalışmalan buna mukabil elde edilen verim hakkın da izahat verecektir. Bundan sonra, her rının darbeleri altında Saksonların fakülte dekanı, pek iyi derece ile muüstüste düşerek yığın yığın öldükleri vaffak olan talebelerin isimlerini oku yacaktır. görülüyordu. Fakültelerden mezun olan talebelerKral Harold bir okla gözünden yaralanmıştı; yüzünü kan lekeleri sar den bir kişi de irfan müesseselerine karşı mış, solgun fakat korkusuz, seçme mu olan bağlıhklaruu ifade eden bir nutuk hafızlarmın ortasmda döğüşüyordu. söyliyeceklerdir. En sonra Maarif VeBaştan ayağa kadar giydikleri örme kili Hasan ÂH Yücel. Üniversite genclizırhların parıltısına kanlar karışıyor ğine bir hitabede bulunacaktır. du. Armalı kocaman kalkanlar, uzun Erzurumda yapılacak merasim mızraklar dehşet saçıyordu. Lâkin en Üniversite bilgilerini memlekete yaymüthişi Saksonların iki elleriîe kul mak üzere bu sene Üniversite haftas: landıkları, her savurdukça, at, insan yapılmasına karar verilmişti. Demiryoveya kalkan, herşeyi parçalayan, yere lunun Erzuruma ulaşması dolayısile, seren, uzun saplı büyük baltalardı hafta ilk defa Erzurumda açılacaktır. Bununla beraber bunların kullanılmaRektörlükçe hazırlanan program Erları güçtü; baltalar bir defa inip kalkıncıya kadar Normanların düz ve u zurum Vilâyetial * gönderilmiştir. Bu zun. kıljcları bir kaç defa aynı işi ya^ programa göı& Çonfefans verecek propıyorlardı; süvari oluşları, kalkanla fesörler, ReTiTOrüh riyasetinde pazartesi rının sağlamhğı da ayrıca kazancdı. günü Erzuruma hareket edeceklerdir, Sakson ordusunun büyük bir kısmı Hafta, temmuzun on birinde Rektör Cemahvedilmiş veya dağıtılmışb; lâkin mil Bilsel tarafından açılacaktır. Kon Kral Harold ve muhafızları büyük ce feranslar, halka, meslek ve ihtısas sa saretle döğüşüyorlardı. Kral da gözü hiblerine olmak üzere iki şekilde verilenün yarah olmasına rağmen ballrsını cektir. Meslek müntesibinine verilecek sa\iıruyor; oradan oraya koşuyor; ce konferanslar münakaşah olacaktır. saret verici sözler söylüyor; NormanHeyet, dönüşte Sıvasa da uğrıyacak, ların hücumlaruıı durduruyordu. Bu burada muhtelif mevzularda konferanshal saat üçten altıya kadar kanlı bir lar verecektir. surette devam etti; en sonra hepsi kırıldılar; Kral Harold'un ne olduğu göMÜTEFERRIK rülemedi. Ancak ertesi gün şeklini kaybetmiş bir halde kocaman ölü yı Meclis Reisi şehrimizde ğınlarınm altuıdan cansız olarak çıkaBüyük Millet Meclisi reisi Abdülharıldı. lik Renda, dün sabahki trenle şehrimiBir tek muharebe bütün İngütere ze gelmiştir. Meclis reisi birkaç gün şehnin teslim olması için kâfi gelmişti. rimizde kalacaktır. Tarih bu kadar kat'î neticeli bir harb daha yazmamış gibiydi. Bahçelerde sinema saatleri Giyom üç ay sonra Noel günü Lon değiştirildi dra yanmdaki Vestminster kilisesinde Yaz saatinin tatbiki üzerine bahçe siİngiltere tacmı giydi. Ondan sonra nemalarmda kış saatine göre tayin ememleketin muharibler arasında tak erı simine başladı. S irleri, ormanlan. dilmiş olan film gösterme mühletinin malikânelerden beş yüz tanesini ken yirmi ikiden yinrıi dörde kadar olmak disi için alıkoydu ve o devrin en zcn üzere değiştirilmesine karar verilmiştir. gin kralı oldu. Diğer kısımları da alt İktısad müdürlüğünün bu talebi Belemış bin parçaya ayırdi, her birini as diye Daimî Encümenice tasdik edilmişkerlerine verdi; bu askerlerin şeflerini tir. de baron veya kont yapü. Evvelce aEnkazcılar eline düşen eski rabacı, kasab, demirci, terzi olan bu eserler adamlar şimdi İngiltere Krallığının şövalyeleri mevkiine çıkmışlardı. Bazı enkazcılarda Bizans ve Türk e(Conquerant = Fatih) unvanını a serlerine tesadüf edildiği görülmüş, eklan Normandiya Dükü Giyom böylece seriyetle eski konak arsalarında elde eyeni bir İngiliz asaleti kurmıış olu dilen bu eserlerin satışma müsaade eyor; bu İngiliz asaleti de orduyu teşkil dilmemesi Müzeler idaresince alâkadarlara tebliğ edilmiştir. ediyordu. Teni kanunu esasinin haşlıca gayesl Bira fiatlarına yapılan zammın istihaile ve isri ve vatan hukukunu tamamile lâki tenkis edeceğini zannetmiyoruz. korumak olaraktır. Memuriyet ve iş 8Aynı zamanda rakı fiatlarına da zam tekinin borikinin gıızdesine. iltimashsına yapılmış olduğu için yüksek dereceli değil. münhasıran iktidar ve liyakat ehiçkiler lehine de bir hareket yapılma line tevdi edilecektir. mıştır. Yeni kanunu esasile Fransada hükumet Dünya iktısadî vaziyetinin aldığı şe otorite sahibi olarak ve şu veya bu şahıs kil dolayısile tütün ve tuz satışlarımız ve partinin menfaat ve hevesine alet olADLIYEDE | hakkında ne düştinülüyor? nuyacaktır. Bu esaslarda Mareşal Petain Tütün satışları bu sene iyi olmuş ve General Weyeand hükume^le âvan Kurşun hırsızları tevkif tur. Geçen sene bu aylarda memleket ve mrb'usan şimdiden müttefik bulute ne kadar satılmamış tütün mevcud nüyorlar. edildi Memlekete. hâkim bulunan Almanlaruı Süleymaniye medresesinde oturan olduğunu hesablamıştık. Bu sene aynı çöpçülerden Kadri, Dursun, Rahmi, günlerdeyiz ve aynı hesabı da yapmış iradesi altında yapılmakta olan yeni remedrese damından külliyetli kurşun bulunuyoruz. Bu mukayesemizden çı jim taha\'vülünün ne neti<eler vereceği sökmüşler, bunları satarken yakayı ele kan netice bu sene elde bulunan satıl bütün dünyada merak edilmektedir. Muharrem Fevzi TOGAY vermişlerdir. Sultanahmed Birinci sulh mamış tütün mevcudunun geçen seneceza mahkemesinde sorguya çekilerek, kinden daha az olduğunu göstermiştir Harice tuz satışma gelince, bu sene bu Topçu atışları tevkif edilmişlerdir. satış az miktarda olmuştur. Esasen haBu sabah Zeytinburnundan denize Bir hırsız tevkif edildi ricî tuz satışımız arzu ettiğimiz dereFatihte Makbulenin evine keceleyin cede inkişaf etmiş halde değildi. Bina topçu atışı yapılacaktır. Bu mıntakagirerek bir hayli eşya aşlran Ciddeli enaleyh bu sene bu satışm az olmasile dan geçecek gemilerin müteyakkız olMurad, Sultanahmed Birinci sulh ceza zarara girmiş olmuyoruz. Tuz istihlâ maları alâkadarlara bildirilmiştir. mahkemesinde sorguya çekilmiş hak kâtı ise memleket dahilinde artmaktaAlman büyük elcisi Ankakında tevkif müzekkeresi kesilmiştir. dır. Muayyen yerlerdeki istihsal merTahkikata göre, Murad, evvelce Mak kezlerimiz faaliyetlerine devam ediyorradan geldi bulenin eniştesinin yanında bir müd lar. Memleket dahilindeki tuz sarfiyatıAlman büyük elçisi von Papen birkaç det çırak olarak çalıştığmdan, evin tak nı her zaman karşılayacak halde bulugün Tarabyadaki Alman sefaretinde issimatmı iyi biliyormuş ve bu suretle, nuyoruz. tirahat etmek üzere dün sabahki trenaşırdığı eşyayı karanlıkta bile elile Fransa ve Ingiltereye tek elden ya le Ankaradan şehrimize gelmiştir. koymuş gibi bulmuştur. pılan satışlar bazı itirazlan mucib olmuştu? Kira artırmak davası « Halen memleketin harice tütün saKira artırmağa teşebbüsle milli korunma kanununa muhalif hareket ettiği tışı serbest rekabet sahasında cereyan ıddia edilen Muzaffer isimli bir mal sa etmektedir. Bu rejim değişmedikçe muNüshası 5 kuruştur. hibinin muhakemesine, İstanbul altıncı ayyen firma veya şirketler tarafından Türkiye Haric süye ceza mahkemesinde dün devam daima büyük partiler halinde harice için tcin olunmuştur. Muhakeme, şahid dinle tütün satılması mümkün olacaktır. İn Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. hisarlar idaresinin Fransaya yaptığı nilmek üzere kalmıştır. 750 . 1450 > Alb aylık satış da bu şekilde olmuştur. Bu satış Üç ayhk 800 . 400 > hakkmda daha evvel gazetelerde menfî Yoktur. 150 > Bir aylık Açılacak şubeler Merkezleri şehrimizde bulunan deri neşriyat oldu. Vaziyeti o zaman Ulus ve kösele, manifatura, madenî eşya, çay gazetesinde çıkan bir beyanatımla izah . e kahve, çuval ve kanaviçe ithalât bir etmiş ve keyfiyeti ayduılatnuş ve İn Gazetemize gönderilen evrak ve vazılat • liklerinin İzmir ve Mersinde şubelerinin hisarlarca yapılan muamelenin her neşredilsin. edilmesin iade edilmez ve açılması Ticaret Vekâletince tasvib olun noktadan memleketin menfaatine uy zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. • gıın bulunduğunu ifade eylemiştim.» muştur. CÜMHÜRİYET flbooe seraîti { Dikkat KLçük hikâye Kara buğday yorlardı. Gözleri yaşlı arkadaşlarını teselli etmek için: Gardeş, o kadar üzülme, djyor lardı, harbe giden mutlaka ölmez ya. Allah gısmet ederse gene döner, köyde buluşuruz. Ülen ben mahsus ağlamıyom ki.. Fadime ile daha baharda evlendik. Garıyı karnında çocukla bırakıyom.. Siz sanıyosunuz ki ben düşmandan kor kudan sızlanıyom.. Köyde beni hepiniz tanırsınız.. Kurddan, köpekten yılar mıyım ki o kahbelerden çekineyim?. lar. Kompartimandakı gencler, yerlerini kendilerinden daha yaşh rediflere verdiler. Bn de sahanlığa çıktım. Demir parmaklığm önünde yeni evli delikanlı ile karşılaştık. istanbula gadar, dedi, böyle a yakta gideceğiz çare yoh.. Ama ora dan öte epey yaya yolumuz da var deyolar.. İşin fenası bu!. Ama yüreğime su serpen nokta şu.. Ayakta galmış sade askerler değiliz.. Senin gibi siviller de dimdik, yerlerinden kıpırdayamıyolar.. Demincek beni ağlar gördüğün vakit, arkadaşlar gibi sen de şaşmış sındır muhakkak.. Belkim de içinden «bu nasıl Anadollu.. Bu nasıl yiğit!» diye düşünmüşsündür.. Ama, onlara diyiverdim ya, garıyı garnında çocukla, harmanı tarlada yığılı bırakmak çok gücüme gitti de.. Biliriz be ağabey, gözün pektir ama, böyle garı gibi niye ağlıyon, biz de ona şaşıyoz. Şaşman.. Şaşman.. Şöyle pencereden tarlalara bir bakıverin, gâiü. Görüyonuz mu, kimsecikler daha har manlarını galdıramamış, hepsi yağmur altında galup çürüyecekler.. Merak etme be gardeş, gadınlar Haklısın hemşehrim.. Erkek olmak, Ah.. Köyde bir haftacık daha gal onları harman ederler, thtiyarlar da daima sinirsiz olmak, kalbi yufka oltoplayıp ambara taşırlar.. mamak demek değildir ki.. Tarihte ni manın mümkünü olaydı.. Haspalar, bir Ben, her zamanki gibi «Arifiye» de ce kahramanlar, Türk kahramanları gorseydin, öyle serpilmiş, öyle boy atbu küçük katardan inip Ankaradan vardır, kendilerini gözleri kapah ölü mışlardı ki.. Ben Türk oğlu Türk, gelen diğer trene bineceğiz, sanıyor me, ateşe atarlar da, bir kedi yavru rençper oğlu rençperim.. Kara buğ dum. Sevkiyat idaresi onun doğru İs sunun vıyaklamasına, bir kuşun ka dayımı tarlada goyup savuşmak bana, tanbula gitmesini tensib etmiş. \rifi nadının yaralanmasma dayanamazlar garıyı garnında çocuğile bır^kıp gitmekten çok daha acı geldi beğim, anlıyede artık kırk kişilik, üçüncü, ikinci dı. ve birinci mevki farklan kalmadı. As Gozüm, sen gel, kendird benim I • mu? lışıyorlar, yüz adalelerini sıkjp geri 1 kerler bepsini tıklım ükiıra doldurdu' yerime goy Belki başuu ağrıtryom] Ahmed HİDAYEI ve rahat, onun henüz hiç bir şeyden haberi olmadığı hissini veriyor, hükumet konağmın ilerisinde postanenin tam karşısma düşen belediye bahçesinin krizantemleri, sardünyaları üze rinde uçuşan kelebekler böyle bir felâket rüzgârınm o civarlarda esmek ten çok uzak olduğunu temın ediyor gibiydi. Fakat İstanbula gelmek için yola çıktığım vakit vaziyetin birdenbire değiştiğini gördüm. «Arifiye» ye kadar gidecek küçük katarın hareketine yarım saat kala istasyonu dehşetli bir kalabalık kapladı. Kırk kişilik vagonlara, sırtlarında dağarcıkları elbiseli ve sivil Anadolu gencleri tıkobasa istif edilmişlerdi. Yerde genc ihtiyar, beyaz başörtülü, peştmal çarşaflı, kırmızı donlu kadınlar, kızlar, zevceler, an neler, büyükanneler ağlaşıyoriardı. El öpmeler, kucaklaşmalar birbirini takib ediyordu. Lokomotif düdiik çalıp tren hareket edince b^şörtülerin ucunu tutan sol eller gözlere kapandı ve sağ eller mendil sallamaya başla dılar. Bulunduğum kompartimana kırk kişiliklerden arta kalan üç delikanlı binmişti. Bir tanesi ağlayor, ondan daha az kabaca diğer ikisi teessürlerini belli etmemek için kendilerini tutmaya ça ama, gene anlatacağım.. Gerdeğe gireli beş ay oldu. Fadimeyi çok sevdim.. Hâlâ, severim de.. Ama, kusura bakma.. Bu sevgi siz şehirlüerin âşıkdaşhğma hiç benzemez. Ta, küçücükten beraber büyüdük.. Fadimem gozaldir, çalışkandır, iyi kalblidir. Sade goze' olmanm zaten ne kıymeti var.. Kuru gozellik boşuna dönüp buğday öğüt miyen. un vermiyen değirmenin tıpkısı olmaz mı? Oh.. Fadimem öyle çalışkandır ki gözü dünyada işten yıl maz. Evde çorba pişiren, damda inekleri sağan, ortahğı derleyip top^ayan. hayvanlarm altmı temizleyen hep odur. Bunlardan baş aldığı anda hemen tarlaya yetişir, orada çapa çapa'ar. tohum atar, ekin biçer, doğen döndüıür, harman savurur.. Hani sanma ki gö züm arkamda kaldı. Hayır.. Onun işleri beni aratmıj'acak gibi goreceğine imanım var.. O halde, diyeceksin, niye hayıflanıyosun, niye ağlıyon!. Çok şükür Allaha otlan kuruttum, samanhğa tıktmı.. Beyaz buğdayımın haıma nını da kaldırdım, ambara yığdım, ama ve lâkin, gelgelelim kara buğdaya.. Bu mubarek biürsin, biraz geç yetişir. O tarlada, dimdik duruyo!.