4 TemmuB 1940 CUMHURÎYET SON H A B Hâdlseler arasında Amerikada açığa vurnlan fikirler Niçin abdallaşıyoruz Ingiltereye yardım tarafdarları çoğalıyor Harbiye Nazırı Stimson, harbe girilmemesini, fakat Britanyaya her türlü yardımın yapılması lâzım geldiğini bildirdi Vaşington 3 (a*.) Stefani: 'Veni Harbiye ve Bahriye Nazırları harbiye ve bahriye encümenlerinin karşısında harb hakkındaki noktai nazarlarını bildirmeğe davet edilmişlerdir. Stimson Amerika için harbe uzaktan seyirci kalmanın imkânsız olduğunu ve Atlantik denizi kontrolünün teminı için Amerikanın Ingiltereye her türlü yaıdımda bulunması lâzım geldiğini söylerniştir. Bununla beraber Stimson Amerikanın harbe müdahaleıi taraftart de ğildir. Knox da Amerikanın harbe iştirakirte taraftar olmadığını söylemiş ve deıniştir kd: « Amerikanm her iki Okyanusu için de geml insa etmek suretile olan kendi menfaatlerile alâkadar olması lâzımdır. Amerika büyük bir donanma ve kuvvetli bir hava filosu sayesinde büyük bir kara ordusu vücude getirmek külfetlnden kurtulur. Amerika İçin 300,000 klşüik bir ordu ve aynı kuvvette bir millî muhafız lhtiyat ordusu kâfi gelir.» ketlere hurda demir satılabilecektir. Amerika ile tngiltere bir deniz ittifakt yapacaklarmıs Tokyo 3 (s.a.) Stefani: Japon matbuatı pek yakında İngiltere ile Amerika arasında Büyük Okyanus hakkında gizll bir itilâf imza edileceğini yazmaktadır. Bu gizli itilâfla İngiltere ve Amerüca, Büyük Okyanusta müşterek menfaatlerini tanımakta ve icab edersc her iki memleket de donanmalarını seferber etmeği ve Büyük Okyanustaki hareket üslerini birbirinin emrine vermeği taahhüd eylemektedirler. Kokumin gazetesi, bu maksadla İngilterenin Vaşington sefirinin Hull ve Avustralya elçisile görüştüğünü ilfive eylemektedir. Aynı gazete Pitmann'ın Japonyanın rruhasarasma dair hazırlanan projeyi tasvib ettiğini bildirmektedir. tngiliz donanması Avrupayı terkederse ?! Nevyork 3 (a.a.) Amerikanın askerî kafilelerin refakatinde olarak Avrupaya Amerika, iptîdaî madde ve cepha nakliye vapurlan göndermesi ihtimali ne ihracını tnenetti olduğuna ve İngiliz donanmasına, A v r u Nevyork 3 (a.a.) Stefani: Millî mü payı terketmek mecburiyetinde kaldığı dafaa için elzem olan bütün iptidai msd takdirde Amerikada bir deniz tissü verdelerin, cepane ve makinelerin ihracı mek icab ettiğine dair Harbiye Nazırı rr.enedilmiştir. Hususî bir köntrol komis Stimson tarafından yapılan be^anat bir yonu ihdas olunmuştur. Ecnebi meınle çok tefsirlere yol açmıştır. ••"""H.ıııımılllllllllllllllllllllllllllUlllllllllllllllllllllllllllMllllııııımımıı Nazi tehlikesine karşı Uruguayda tedbirler arttı, mecburî askerlik kabul edildi Nevyork, 8 (a.a.) Nevyork Times gazetesinin Montevideo muhabiri junları yazmaktadır: <Amerikan harb gemilerinin orada bulunmalarından cesaret alan efkârıumumiye Uruguay'da Nazi tehdidine karşı derhal tedbirler alınması hakkındaki mütalebatını o kadar musirrane bir surette teşdid etmiştir ki, dün Senatoda meoburî askerî hizmet ihdasına mütedair kanunun kabulü esnssında muhalif olarak hiçbir rey verilmemiştir.> Ayni mtıhablr, WIdta ve Ouincy Am*>rikan kruvazörlerinin yakında Montevideo'yu terkedeceklerird bildirmektedir. Bu gemilerin gidecekleri mahallin Brezilyada Rio Grande de Sul olduğu zannediîmektedir. Uruguay senatosunun kabul ettiği kanun. mevcud olan gönüllü orduyu ipka ediyor. Bu kanun ayrı bir madde ile de 21 yas.ma gelmiş erkeklerin kısa ve fakat çok fâaliyetli bir devre için her sene davet edilerek ihtiyata geçmelerini tasrih etmektedir. «niMlllllltlllülllllllllllllllllllllHIIIİIIIIIIIHIIIIIIIIHHiııııınumu..: Millet Meclisİnde Dün bazı kanunların ikinci müzakeresi yapıldı s Ankara 3 (a.a.) B. M. Meclifi bu j gün Refet Carutezin başkanlıgında toplanmıştır. İçtimaa başlanırken Seyhan meb'usu Safa Ozlerin vefat ettiğini bildiren Başvekâlet tezkeresi okunmuş ve müteveffanın hatırasına hürmeten bir dakika ayakta sükut edilmiştir. Bunu müteakıb ruznan>eye geçilerek bazı meb'uEİann mezuniyetlerine aid Meclis riyaset tezkeresi okunsrak tasvib •dilmiş, ordu subayları heyetine mahsus terfi kanununun dördüncü maddesinin tadiline, ceza evleri inşası için istikraz akdi ve gelecek yıllara sari taahhüdlerde bulunulmasına aid kanun lâyihalarının ikinci müzakereleri yapılarak kabul edilmiştir. Erzincan ve Erzincan yer sarsıntı eından müteessir clan mıntakalara yardım için yapılan ve yapılacak olan her nevi nakliyattan alınacak ücretlere aid kanun lâyihasile icra ve iflâs kanu nunun bazı maddelerinin degiştirilmeBİne aid kanun lâyihasının da birinci müzakere'.eri yapılmıştır. Meclis gene bu günkü toplanhsinda İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğünün 1938 mali yılı bilânçosuna aid Divanı Muhasebat mazbatasını da tasvib etmiştir. Meclis gelecek çarşamba günü topl?nacaktır. Millî Şef Macar Naibi Horthy'ye taziyelerini bildirdi Ankara, 8 (a.a.) Macar Krsliyet Naibi Amiral Horthy'nin kızının vefatı münasebetile. Reislcumhur İsmet İnönü ile Amiral Horthy arasında aşağıdaki telşraflar teati edilmiştir: Altes Serenisim Amiral Nikolas Horthy Macaristan Krallığı Naibi Budapeşte Alteslerinin bu derece müteellim bir surette maruz kaldıkları felâketten derin teessür duyarak en samimî taziyetlerimin kabulünü Alteslerinden rica ederim. İsmet İnönü Ekselâns îsmet İnönü Reisicumhur Ankara Elemli matemime iştirak lutfunda bulunmaları karşısında en samimî teşekkürlerimin kabulünü Ekselânslarından rica ederim. Nalb Horthy Molotof, Danimarka heyetini kabul etti Moskova 3 (a.a.) Tas ajansı bildiriyor: Sovyet Halk Komiseri meclisi reisi M. Molotof, 2 temmuzda Danimarka ticaret delegasyonu reisi nazır Gasbe'ı kabul etmiştir. Danimarkanın Moskova sefiri M. Bolt Jorgensen mülâkatta hazır bulun mustur. Ankara 3 (a.a.) Başvekil Dr. Refik Saydam, kabotajın Türk bayrağına geçmesinin yıldcnümü dolayısile muhtelif teçekkül ve yurddaşlardan almış olduğu tebrik telrraflarından dolayı teşekkür ve mukabil tebrikleririin iblâğma Anadclu Aiansım memur etmişlerdir. Başvekilin teşekkürii J Ordumuzun Hataya girîşi yıldönümü Antakya 3 (a.a.) Türk ordusunun Hataya ayak basttğının ikinci yıldönümü olan 5 temmuzu kutlulamak için Hataym her tarafmda fevkalâde hazırlıklara başlanmıştır. Bu mutlu eün lâyık olduğu ehemmiyetle kııtlanacaktır. Bulgaristana inen Rumen tayyaresî Bükreş 3 (a.s.) Pazar günü havanın fenalığı yüzünden yolvmu şaşırarak Bulgaristanda yere inmek mecburivetinde kalan Rumen tavyaresinin pilot mektebine aid bir sivil tayyare olduğu tasrih ed'lmektedir. tzmir bütçesi tevzin edilemedi İzmir 3 (s.a.) Vilâyet bütçesinin tevzini lçin Vilâvet Daimî Encümenince yapılan tetkikat 300 bin liralık bir avans alınmarlıkça bütcenin tesisine imkân olmıyscsğı neHcesine varılmıştır. Bütçe bu karsrla tekrar Vekâiete arzolurıacaktır. Vekâlet bu defa da bütçevi tasdik et mez=e vaziyetin tetkiki için Vilâyet Umumî meclisi totılantıya csŞırılacaktır. Q Çocuk Esirgeme kurumu u. mumî merkez heyeti seciîdi Ankara 3 (a.a.) Çocuk Esirgeme Belgradda bir sabık nazırın kurumü umumî merkez heyeti bu gün Ankarada Çocuk sarayında içtima edeevi aranıldı rek yeni merkez heyetini intihab etmişBel?rad 3 (a.a.) Avala ajansı biltir. diriyor: İntihab neticesinde; Dr. Fuad Umay Aüsğıcliki resmf tebiig neçrerHlmiştir: Kırklareli meb'usu reisliğe. Kemal GeBelşrad polis mfıdiriveti A. B. C. şirdeleç Riyaseticumhur Umumî Kâtibi re keti itıerkerinde taharrivat yapmıştır. Bu js vekilliğine, Ihsan Pehlivanlı Devlet sirketin müessis ve müdiri yabancı teÇurası azası k?tibi umumiliğe, Dr. Ga baa^sn =on Zflmanlarda hakkında hudiıd lib Kahraman Bursa meb'usu muhasib Vıarici edilrrek k°rarı verilmiş; ol^n Juliğe. lius HsDaıı'dur Bu tahkikatla münase Azalıklara da; Faik Kaltakkıran Edir betli ol^raV M. Stovadinoviç kabine>ıinde ne meb'usu, Bavan Nakiye Elgün Erzu nazır olan M. StocVıcnç'in evinde de arum meb'usu, Dr. Bayan Fatma Edirne ra^tırma yar.Omıstır. B«zıft\Tak«vaziyet meb'usu, ittüakla seçilmişlerdir. ediirni$tir. Tahkikata devam edilmek Ruznâmede başka madde olmadığın tedir. dan başarılar temennilerile içtima nihaManriv Vektli çeliyor yet verilmiş ve bunu müteakib yeni merkez heyeti ilk topîantısını yaparak| Ankara 3 (Telefonlai Maarif Vekili kuruma aid meselelerin müzakeresile ı Hasan Âli Yücel bu akşamki trenle Ismeşgul olmuştur. tanbula hareket etmiştir. amanımızın büyük Iktısadcılanndan ve filoıoflarından biri, Werner Sombaıt. Av rupanln son yüz elli senelik devresine «ekonomi çağı> adını verir ve hıymet mertebelerinin silsilesinde parayı eu başa alan bu devrcnin bir Inhitat çajı olduğuna kanidir. Zekâ ve ahlâk bakımından her kıymet bu devre içinde soysuzlaşır. «Alman Sosyalizmi. adh »on eserinde (fransızcaya terciimesl B 53 54), bu mejhur iktısadcı. »imdiki insanların evvelkilerden dalıa buBugün Türk gencliğinin başında buludala olduklannda hiç şüphe ctmlyor. nanlar, cihanuı mukadderatını tayin eOn yedinci ve on sekizinci asır alimi den bir tarihin muvaceheslnde, yeni ve nin on dokuzuncu ve yirminci asır âli çok esaslı bazı vazifeler karşısındadırminden, bir eski îaman çobanının mo lar. Bu vazifelerin başmda, memleketin dern bir fabrika işiçsinden, bir eski ra her tarafmda mekteblerde oman ev kadınının bu gün üniversite^ kuyan bir genclik kütlesilerde çalışan bir kız talebedcn dalıa nin yeni bir ruh ve yeni bir reki olduğunu iddia ediyor ve soru irade ile, yeni ölçülere, muyor: azzam tarihî hâdiselere sahid «Niçln Montaigne. La Bruyere, L« olan bir devrin ölçülerine Rochefoucauld, Goethe, Nietzsche, ilâh.. göre yetiştirilmesi işi geliyor. Bir nesün Insan nıhunu modern bir psikologdan zamanın ihtiyaclarına ve şartlarına gödaha iyi billyorlardı? Niçln ihtlyar re yetiştirilmesi, her kültür politika Brehm haj^anlann hayatını bu güntin sının en esaslı gayesini teşkil ettiği bir çok zoologlanndan daha iyî anla için, bugün Türk çocuğunun yetişmesinmış, yahud nlçin Jusrus Möser ekono de yeni ölçülere ve yeni prensiplere mümik hayatı bu günün blr narariyccisin racaat edilmesinin nekadar zarurî olduğunu burada ayrıca tebarüz ettirmeğe den daha iyi kavramıştı?» lüzum görmüyoruz. Bugün normal bir Muharrir bu inhitatı Goethe'nln şu zaman içinde değiliz. Fevkalâde zamansözile izah etmeğe başlar: .Sahlden, lar insan iıadesinden herşeyi, hatta insan ancak az şey bildiği zaman bazı «mümkün obnıyanı» bile istiyebilir. Bu şeyleri iyi bilir.» Halbuki zamanunızda sebebden dolayı bugün bizde, Türk çokitablar, broşürler, mecmtıalar, gazete cuğunun şahsında en büyük örneğini ler, fîlimler, radyolar. konferanslar, te bulmasını istediğimiz yeni ve büyük çapcessüslerinin ağzı müthiş bir bilgi o ta bir insan idealini gözönünde tutarak burhığile açılnuş insanların kafasına, kendi gencliğimizi yeüşürmek mecburihkabasa. malutnat dolduruyor. Artık yetindeyiz. düşünceler bir tecrid (abstraction) İçinde bulunduğumuz devir, Tüık çomakinesi haline gelmiştir. Artık çicckler değil, nebatal; hayvanlar değil. cuğunun şahsırKİa millî davalara karşı haj^anat: însan ruhu değil, ruhiyat son derece hassas, mukadderata boyun cazibdir. tşte, Sombart'a göre zekâ în eğmiyen, bilâkis ona hâkim olmasını ve lıitatının sebeblerinden biri de bu: Ma ona şeklini vermesini bilen büyük çapta bir irade insanının tahakkukunu tstiyor. lumat hamallığı. Şimdi, biliyorum, okumakla başı pek Tarihin her devrinde insan iradesi bühoş olmayan sözde münevverlerimiz a yük vazifelerle karşılaşmıştır. Her devir rasından gözleri yukarıki satırlara ili bu vazifelerin halli uğrunda insana müçenlcr, bu büyük hakikatin sütunum kellefiyetler tahmil etmiştir. Bugün dinl devirlerde olduğu gibi da göıünmesine delâlet ettiği m için, bana içlerinden yaşa!. diye bajhrR blr taşkın» prensipin, ümanist devirlercaklar. Fakat acele etmesinler. Ben hiç de olduğu gibi, mücerred bir akhn uğrunda değil, eon derece müşahhas bir bu fikirde değilim. Bu fikirde değilim; fakat, yalnız fikrin, içinde bulunduğumun ve içinde kendimiz için. Başka memlekctler için yaçadığımız bir realitenin, Türk milletidoğru bulduğum bu fikir, kendi mem nin ve Türk realitesirün uğrunda bizden mutlak fera^at ve mutlaka fedakârlık leketim İçin bana yanlış göriinüyor. bekleniyor. Bu mutlak fedakârlık ve Bilgiyi rekânın gidasuıa benzeten mutlak feragat asla şansiyetin eriyip klâsik tcşbihte hiç bir zoraldlik, te;akaybohnası demek değildir. Şahsiyetin, ür ve üzenti yok. Bilgi o kadar gıdaya İçinde ferdiyetin ve ferdl menfaatlerin benziyor ld bcslenmenin Itidalinden ve kaybolduğu ve millî heyecanın son hadifratından gclen. tabiî ve marari bütün dine vardığı muazzam bir kasırganın neticclerinl, ögrenmek ameüyesinıle de içinde yeniden doğması, en muazzam şek görüyoruz: Uzviyetin ihtiyacı nispetinlile, bir kahraman olarak doğması istede alman gıda, yarar; fazlası yağ bağr.iliyor. Bugüh Türk çocuğundan işle bu lar. vücııdü yorar ve hantallaştırır. Bilçekilde bir insan tipini şahsında tahakgt de öyle. Zekanın ihtiyacı nispeiinde kuk ettirmesi istenilmektedir. Böyle bir blr tecessüsü doyuran bilgi, yarar; bu neslin yetiştirilmesi işi de, Türk gencliğinlspeti aşan, obur bir tecessüsün yutnin başında onun talim ve terbiyesini tuğu bilgi de bir nevi rihln yaÇı bağderuhde edenlere düşüyor. lar, zekâyı yorar ve ahmaklaştınr. Avrupada ve büyük Alman iktısadcısımn memleketinde bb'yle bir sürü malumat Bugün mekteb ve aile gibi, çocuğun şiskosu abullabud türediği de tnaldm. tabiî mulııtini teşkil eden ve onu hayata Bizde iş tamamile aksi. Okumuyoruz. hazırlıyan teşekküllerin içinde bu yeni Gazete sahsı okuma bilenlerin oncia insan idealinin yetişmesine imkân olabirini, meemua sarışı ellide blrini, ki mıyacağmı burada söylemeğe lüzum var tab satışı yüzde birini bulmuyor. O nu bilmiyorum. Filvaki, dar görüşlü, kuma iştahsızlığunıı da malum ve Av hodbin ve infiradcı karakterile bugünkü rupadaki malumat şiskolannın yerini aile, çocuğun maddî ve manevî inkişaf bizde malumat sıskalan dolduruyor. imkânlarını tamamile kendi hususî gaBence garbdaki zekâ inhitahnın se yeleri içinde mahsur bulundurduğu için, beblerinden biri mctoda aiddir. Bir çok millî terbiye bakımından mahiyeti itiilimlerde müsahedeyi ve tecrübeyi ba barile tamamile salâhiyetsiz, imkânlan sa koyan yeni çağ, geçen asndanberi itibarile de kifayetsiz bir muhit tfşkil son derece inkişaf eden laborahıar etmektedir. Zihniyet ve yaşayış tarzı işlerînde, zekâyı, göz bebeğine ve par itibarile müstakbel nesiller için hakikî mak ucuna toplamış gibi, haricî dikka bir nümune olmağa lâyık olmıyan bu tin uşağı haline soktu. Biitüniin tr.alıi günkü Türk aile muhitinin zâflarıru ve hiyetini anlamak için onu küçük par yoksulluğunu tadil uğrunda kendisinden çalara ayırmak, saymak, tartmak ve adeta iktidarı haricinde işler beklenen keyfîyetleri kemiyet münasebetierinde mekteb ise, ferdî rekabet üzerine müesaramak bir illet oldu. Meselâ: İştahsız ses bir hayat kavgasmda muvaffak olsınız. Hekim sizi hemen kimyacıya yol ması için muayyen meslekelere adam yelar ve kanınızın küçük yuvarlaklannı tiştirmek gsyesine göre kurulmuş bir saydınr. Kırmızılar azalmışsa tedaviniz müessesenin karakterini taşımaktadır. bunlan çoğaltacak ilâclar almakhr. İş Gencliğin mekteb haricindeki hayatına te keyfiyetin kemiyette, bütünün par müessir olan diğer kuv\etlerden burada çada aranması illeti. Bu metod, ruh veya tabiat bilgilerinde, büyüğü küçükle izah etmek aşkı veriyor; koskoca tabiati bile atomon minicik parçalarile, proton ve elektronlarla anlamRİja koşuyonız. Eskiler, bilâkis, küçüğii bü yükle izah etmek isterlerdi: evde hir ayna kırılsa. çoctıjun burnu kanasa ilk sebebini o gün yıldızlann hareketinde srarlardı. Bazı madde ilimleri için büHer içtimaî zelzele, yalnız bir takım yiiğün küçükle izahı zanirî: fakat psiköhne cemiyetleri, pörsümüş itikadlan koloji, sosyoloji ve felsefe için kifa yetsiz. Son iki asırda lekânm inhilatı yıkmakla kalmıyor. Bunun başka bir bütüncü felsefî görüşünfi kaybettiği tarafı daha var: Bazı cılız kafalardaki kanaatlerle, dermansız gönüllerdeki içindir. imanları sarsıntıya uğratması. Çünkü Garbda malumat sişkolannı tedavî bütün tarih boyunca şunu görüyoruz. için onlara bu görüşü iade etmek, bizInsanlar kendilerüıi fazla heyecanlandıde malumat sıskalannı tedavi îçin ah ran herhangi bü hâdiseyi hem mutlaka ne zor! kültür işlerinde hep dalsın tefsir ediyorlar, hem de bu tefsiri yapve avare sallanan bu kafayı. bu kafayı mak için en az kullandıkları alet, ilim ve bu kafayı değiştirmek lâzım! fen oluyor! Ne acıklı şey! Beşer kalabaPEYAMİ SAFA lığının zihnmdeki en kör kılıc mantıktır demek yanlış olmaz. Buna mukabil batıl fikirler ve cahilce iddialar çoğumuzun kafasına bombardıman tayyareleri gibi * İzmir 3 (a.a.) Hava iki gün hücum etmektedir ve biz insanlar çok denberi fazla sıcak yapmaya başlamıştır. defa ükrimize tecrübenin, ilmin uzattığı Dün termometre gölgede otuz beşi gös sulfatoyu bir türlü yutamayız da, vehimlerimizin verdiği sıtma içinde zangır termiştir. zangır titreriz. Bir su basuıüsının, bir * Belgrad 3 (a.a.) D.N.B. ajansı bildiriyor: Başvekil Svetkoviç, Agrram'dan yer sarsıntısının, bir ay tutulması veya bu sabah dönen Başvekil muavini dok kuyruklu yıldız görülmesinin âleme yaytor Maçek'le, yapılacak dahilî ıslalıat dığı kara vehimler nedir? Hem bu asırda? Kabul edelim ki büyük bir siyasî hakkında görüşmüştür. " inkılâb, muazzam bir zafer veya boz* Madrid 3 (a.a.) Röyter: Şimal sagunluk da ahali müfekkiresinde şu karhillerinden çok uzak bir mesafede tor pillenmiş bir geminin sağ kalan müret gaşalık sebeblerinden biri olmaktadır. tebatından 15 kişi St. Sebastien'e gel Haydi irfan sermayesi pek hafif bulumişler, fakat batan geminin ismini söy nanlar icin bu vaziyeti tabiî görelim: ya nice yazganlara, mütefekkir geçinenlere lememişlerdir. ne demeli? İşte işin en düşündürücü ta* Londra 3 (a a.) Röyter: Fransız sefaretini terki münasebetile, Corbin rafı budur. Hem düşündürücü tarafı hem Buckingham sarayında Kral tarafından de memleket zlhnini kötii dilekli propagandalarm saigınmdan korumak lçin kabul edilmiştir. karşısına çıkıp mücadele edilmesi lâ=ım * Sofya 3 (a.a.) Hariciye Naarı Popof, dün Sovyetler Birliğinin Sofya gelen mevzu! Fransız ordularının Alman kuvvetleri sefiri Le\Tİçef le uzun bir mülâkat yapkarşısında yenilmesi münasebetile bahmıştır. * Belgrad 3 (a.a.) Ticaret ve Sa settiğimiz mantık bozgununu bazı yurdnayi Nezaretinin teklifi üzerine nazırlar daşlarda da görmeğe başladık. Adeta onmeclisi bütün eyalet merkezlerine ve ların fikrini de bir takım vehim tankları Belgrada fiatların kontrolu için memut çiğnemeğe fırsat buldu diyebiliriz. Anlar tayin edilmesine dair karar vermiştir. cak hemen söyliyeyim; bu nevi hüküm î bir genclik teşkilâtına doğru bahsetmiyeceğiz. Çünkü bunlar, ya millî bir terbiye vermekten çok uzak, umumiyetle bayramlarda geçid resimlerine adam hazırlayan izci teşkilâtları, halkevlerinin gpor kollan gibi, tamamile ruhtan îleri adımlar (HEM NALINA MIHINA! Ingiltereye karşı vrupa harbinin birinci saf hası, Almanyanın muvaffa » kiyetile bittL Fransu ordusu, onu, en iyi tanıdığı şüphesiz olan Almanları dahi hayrerte bırakan blr RÜTatle çökerek mütareke istedi. Şimdi, harbin Ingiltereye karşı olan ikinci safhası başlamak üzeredir. İngiltere ile harb, iki mühim cephede cereyan edecektir: Şimal denizi cephesi, Akdeniz cephesi. Almanya ile İtalya, tngiltereye karşı, ne yapacaklarsa bir an evvel japmak mecburiyctindedirler. Çünkü, geç kalmış olan İngiltere, hızla hanrlan maktadır. Harbiye Nazın Eden »imdiye kadar iki milyon Idşinin silâh altına ahndığmı, temmuz ayı İçinde de ikt milyon kişinin silâh altına çağınlacağını söylüyor. İngiltere gibi, mecburî askerlik müddetini, harbin ancak arifesinde kabul etmiş olan bir milletin, diğer müsellâh milletlerde olduğu gibi, her silâh altına çağırdığı insan, hemen ateşe şürülebilecek bir askef değilse de, İngilterenin, yangm saçağa sardıktan sonra, adamalallı paçalannı sıvadığı da muhakkaktır. Her geçen günde, İngilterenin biraz daha eksiklerini tamamladığı, bira« daha hanr » landığı şüphesiz olduğuna göre, Al manya ve İtalyanın acele edeceklerl de şüphesizdir. tngiltereye karsı yapılacak taarruı hakkında muhayyileler faaliyettedir. Acaba taarruz ncrede ve nasü yapılacak? Kat'î neticenin istihsal edilebileceği Şimal denizi cephesinde mi, yoksa İngilterenin daha zayıf görUndUgü Akdeniz cephesinde mi? A Yazan: Muzaffer Şevhet İbşir mahrum teknik organizasyonlardan ibaret kalmakta, yahud da sokâk, sinema ve kahve gibi, mektebi ve aileyi ezici bir rekabet karşısmda âciz ve muvalfakiyetsiz bir hale sokan menfi kuvvetler şekünde görülmektedir. O halde ne yapmalı? Ailenin, mektebin ve mekteb dışının veremediğini nasü vermeli? Heyecan ve kuvvetlerini lâzam gelen mevzulara sevkedemediğimiz genclerin fena itiyadlara, cinsiyet ihtiraslaruun üzüntülü buhranlarına, çalışmak şevk ve iradesini kaybetmesine, pasif, lâkayd ve hodbin bü gencliğe tahavvül etmesine karşı seyirci mi kalmalı? Böyle bü sualin karşısında, yabancı bir müşahid vaziyetinde kalınmak lstenilmiyorsa öyle zannediyoruı ki, ister Utemez şu cevab verilecektir: Bugün Türk gencliğini teşkilâtlandırmak ve onun muhtac olduğu teşkilâtı yaratraak mecburiyetindeyiz. ••• İtiraf edelim ki, bugün millî davaların memleket mikyasında plânlaştırılıp devletleşürildiği bir sırada, gencliğin muayyen maksadUara göre yeüştirümssi gibi muazzam bir işin, şimdiye kadar aile muhitinin infiradcı ve salâhiyetsiz teşebbüslerine, mektebin kifayetsiz teşkilâtına yahud da kendi haline terkedilmiş olması bir ihmal eseridir. Fakat bugün, cihanuı bu buhranu vaziyetinde, topyekun harblerde milletlerin maddi ve manevî bütün kuvvet hazinelerine ve o meyanda ferdlerin ayrı ayrı ittidtdlarına, teşebbüs kabiliyetlerine müracaat edildiği bir zamanda, devlet elile idare edilmesi icab eden böyle bir te*kilâtın yokluğuna artık daha fazla lâkayd kalınamaz. Bu teşkilâtın teferruatını tespit hueusunda muhtelif milletlerde tatbik edilen usullerden istifade etmek bittabi mümkündür. Faaliyet plânı hakkında muiassal bir programın hazırlanması ise, bu işi deruhde edeceklerin vazifesini teşkil edecektir. Biı baa noktalara işaret edelim: şeyden evvel Türk realitesile, Türk köyü ve Türk köylüsile yakından temas etmek imkânlarını hazırlaması icab etmektedir. Memleket dahilindeki seyahatler, faydalı olmakla beraber, bu hususla fazla bir istifade temin edemezler. Türk çocuğunun Türk köyünde faal bir unsur olarak çalıştırılması ve ziraat işlerile yakından temas ettiriknesi zaruridir. ArI payı yulaftan ayuamıyan, sapan kullan| masuıı, tarla sürmesini bilmiyen bir genclikten memleket meselelerine karşı ciddî bir alâka beklenemez. Bu itibarla genclik teşkilâtmm, memleket müdafaasına taalluk eden vazifelerin yanında, belki onlar kadar mühim olan köy hizmetlerine de çok esash bir yer ayınnası icab edecektir. • Milll terbiyenin teessüs edebilmesi için Türk çocuğunun irade terbiyesini, içtimaî terbiyesi ni, bir siyasî terbiye iie tamamlamak lâzım gelmektedir. Buşün memleketimizi yakından alâkadar eden siyasî meseleler, muhtelif ideolojiler ve siyasî dünya görüsleri hakkında herhangi bir Türk münevverirun mütalealan dinlenecek olursa, henüz siyasî terbiyemizin teşekkül etmemiş olduğundan hakkile şikfiyet edilebilir. Cihan hâdiseleri karşısında kendimizi daima haricde bulunan bir seyirci addetmemiz ve bütün bu hâdiselerden sadece bir maç heyecanı duymamız da, aynı suretle siyasî terbiyemizin henüz şahsıyetimize kadar nüfuz etmemis olduğunu göstermektedir. genclik teşkilâtı işte bu nevi noksanlarımızı, konferanslar, kurlar, münakaşalı siyasî musahabelerle ve muhtelif vesileler ihdas ederek gencliği devlet adamlarımızla yakından temas ettirmek suretile pekâlft temin edebüir. Tarih bir milletin hafızasıdır. 4) Hafızasını kaybetmis olan bir mil 3) 1 vazifeler, tabiatile millî ) Memleket müdafaasma taalluk eden bir terbiye programı dahiünde en mühîm mevkü lşgal ederler. Bu itibarla genclik teşkil&ünın en esaslı vazifesi, her zaman büyük millî hlzmetler ifasma çağuılabilecek olan genclerimizin faal, müteşebbis ve disiplinli bir hayata alıstırılması, vatan müdafaasma her an hazır bir sekilde yetiştirilmesi olacaktır. Silâh ve motör kullanmak, ata binmek ve yüzme ögrenmek için askerlik çağını beklemek çok büyük bir hata olabilir. Bunlar çok genc yaşlarda öğfenilmesi icab eden işlerdir. Müstakbel nesillerin irade terbiyesi, maddî ve manevî sıhhatl ancak bu suretle elde edilebllir. O " | Millî terbiye sosyal terbiye ile ka9 imdir. Bu sebebden dolajn gencliğin irade terbiyesini bir içtimaî terbiye ile tamamlamak, Türk çocu ğunda sosyal hâdiselere ve mem leket davalarına kar»ı büyük bir alâkanın uyandırıbrıasına çalışmak mecburiyetindeyiz. Bu alâka spzle değil işle uyandınlabilir. Bu itibarla millî genclik teşkilâtımn Türk gencliğine, her letin henüz şuurunu idrak etmiş olduğu söylenemiyeceği için, tari hi şuur da millî şuurdan ayırd edilemez. Bu itibarla millî terbiyenin istihdaf ettiği en esaslı gayelerden biri de, gnecliğe tarih şuurunun verilmesi olmalıdır. Fakat tarihî şuur, mazideki vakıaların kuru kuruya bellenmesüe teessüs edemiyeceği gibi, maziye karşı köriikörüne beslenen bir hayranlıkla da doğamaz. Tarih şuurunun genc bü neslin dimağında yerleşebilmesi için, terihî vakıaların yaşanılması şarttır. Bismark. Frederik, bir Alman çocuğu için taklid edilmesi istenilen canh birer insan idealldir. Jeanne d'Arc bir Fransız İçin uadece efsanevî bir sima değil, bir millî semboldür. Fransız ihtilâli yaşatılan canlı blr vakıadır. Mekteblerimizde böyle canlı bir tarih telâkkisi mevcud olmadığı için genclikte tarih şuurunun uyandırılması içi de bugün genclik teşkilâtmm uhdeslne düşüyor. Bu teşkilât Türk gencliğine, tarihinde kendisine nümune olabilecek büyük millî şahsiyetlerini, siya«îî ve askerî kahraman üplerini tanıtmak vazifesini üstüne almalıdır. Türk tarihi blr kahramanlık destanıdu. Hakkile istifade edildiği takdirde, milll terbiyenin teessüsünde ondan büyük faydalar temin edilebllir. Millî bir genclik teşkilâtından beklenilen vazifelerden burada ancak bir kısmına işaret edebildik. Bunlar bile böyle bir teşekkülün nekadar büyük bir ihtiyaca tekabül edeceğini göstermek için kâfi gelebilir. Doçent Mazhar Şevket lbşîr Hür ve şereîli kalmak Yazan: Kısa sütunlar Fazıl Ahmed Aykaç lerin en aoysuzu bence kafa esirliğini tervic eder gibi görünen çarpık düşünüştür. Alman kuvvetleri, Fransız ordalarının tepesine, bu sonuncularda görülemiyen bü askerî terbiye ve bilgi, sonra da pek ileri bir teknik üstünlüğü ile çıktılar. Bunu izah eden amillerin henüz hepsini bilmiyoruz. Ancak bugün pek iyi farkında olduğumuz hayli sebeb mevcuddur ve bunların arasında ise ne istibdadın yerini gördük, ne de cehlin. Tamamile aksi! İnsanlar, nizâmlı ve şerefli bir hürrlyet mefhumuna havadan değil, zulümden ve kara kuvvetten kaçarak geldiler. Eğer demokratik idareler, cemiyetlerin bu günkü seyrinde bir takım yeni terakkilere muhtac iseler bu ihtiyac yalnız o rejimlerde değil, dünyanın her türlü müessesesinde kendisini göstermsktedir. Kâinat için bir zaruret olan tekâmül, neden bunlar hakkında tatbik alanı bulamasın? Mesele sudur: Dünya davalaruıı, girift fikir muammalarını, ancak siyasi yaygaralar arasuıda duyabilenler, sanıyorlar ki bütün bu meselele, ksndilerinin kulağı çmladığı gün doğmuştur. Hayır, vaziyet hiç öyle değil! Bazı kendini beğenmiş gürültücüleri iyi tamrız. Bunlar yıllardır konuşurlar. Her geçen vak'anın dediklerini yalanlamasına, iddialarını gülüncleştirmesüıe rağmen!. Lâkin zaman bu gilıileri hergün teçhil etmekle beraber, bir şejre asla muvaffak olamamıştır: Ksndilerine biraz insaf ve tevazu duygusu vermeğe! Şamatacılar daima birer (hoparlör) gibidirler; çünkü hem yüksekten söyler KISA HABERLER ^ ler, hem de şuursuz! Ancak dünyanın her yerinde bu nevi siyasetçiler aynı rolü oynuyor: İyi blhnedikleri seylerden azametle bahsederek mütefekkir görünnıek... Şimdi sıra hürriyete geldi. Dünkü piyasa bu merhumun lehinde bir reklâm alanıydı. Amma bilmem neden, bu gün bazı kimseler tereddüde düsmüş görünüyorlar. Açık söyliyelim; blzirn Idealimiz hürriyet ve millî disiplin rejünidir; Millî Şefimiz her vesile ile anlattı ve hepimiz inandık: Hürriyete hürmet ve anarşiden nefret ederiz. İşte bizce kafalarımızın hergün daha sağlam tutması zarurî olan umde! Başka türlü düşünemiyoruz. Vücud idmanını ihmal edenler yavaş yavaş hamlar, kaünlaşır ve nihayet bir irade yatalağı haline gelir. Ya manevî istiklâlini kullanmıyanlar? Onlar da tamamen öyle! Hayır! Türkiye ne beden kötürümü oiscaktır ne de ruh! O, kendrne lâzım olanı çoktan anladı: Kuvvet, cesaret ve şuurlu bir temkin içinde müstakil yaşamak. İyi bilelim; hüviyetini saklamaK için taktığı maske ne olursa olsun her diktatörün çenesinde aynı dişler görülür. Bunların hepsi ya beşer hürriyeti ve yahud da insan şerefile zekâ kuvvetini kemirir. Ancak gene bir gün bu çiğnediği unsurlann aksülâmeli altında tarih eukuruna düşer ve orada bir leş olur! Ne güzel söylemişler: Hükumetsiz kontroldan da kork, kontrolsuz hükumerten de! Türkiye bu zeminde en verimli tecrübeleri geçirmiştir. İçinde bulunduğu idarenin umdeleri, hep o tecrübelerden doğdu. Biz diktatörlükten de nefret ederiz anarşiden de! Rotamız çoktan çiziımiştir. Onun için uyamk bir disiplin'e sevdiğimiz ideal sarihtir: Hür ve şerefli kalmak! tngiliz adalanna asker cıkarmak v* burada ki İngiliz ordusunu mağlub etmek, en kestirme, fakat en güç yol dur. Almanlann Kale boğazının Fransız sahillerine uzun menzilli toplar yerleştirdiklcri kimbllir belki de btt toplar 1918 de 120 kilometreden Parisi bombardıman eden toplardır 12,000 hücum botn yaptıklan, 20,000 paraşütçüyü blr anda tngiltereye In dirmeğe hazırlandıklan, İngiltere ile Fransa arasında, boğazın en dar yerine, iki tarafa mayinler dökerek ortada, Alman nakliye vapurlartnın asker taşunasına müsaid bir geçtd vücudo getirecekleri bu geçidin iki tarafmda de* nizalb gemîleri, hücum botlan ve tayyarelerle tngiliz donanmasına hücum ederek nakliyab koruyacaklan söylenlyor. Bu arada Almanlann, bu harbde bitaraf kalan trlandaya da asker çıkaracaklan, muhtelif noktalara ihrae yapar gibi görünüp Ingiiizleıi aldatacaklan da ileri sürülüyor. Bütün bunlar, akla gelen ve hayale sığan fikir lerdir ki Almanlaruı müstakbel laarruı plânlaruıa ne derece uyduklarını tayin etmemize imkân yoktur. İnglltere de, tabiî, bütün bu Ihtimallere göre, kendi varlığuıı müdafaaya hazulanmaktadu. İngilterenln, blnnlsbe daha zayıf noktası, Akdeniz cephesidir. Ahnanlarla İtalyanların Akdenizin Cebelüttarık ve Süveyş kapüarını ele geçirmek istemeleri ihtimali kuvvetlidir. İspanyanın yardımı veya sadece muvafakatile Cebeltittarık karadan muhasara edilebilir. Süveyşe gelince, Akdenizin bu kapısı da y« doğnıdan doğruya Mısıra taarruı etmek, yahud da Babülmendebin tam karsı kıyısmdaki Fransız Somalisini ele geçirmek suretile Habeşistandan yapılacak blr hareketle tngilizlere kapatılabllir. Fakat, bunun için, Trablusgarbda veya Habeşistandaki İtalyan ordularının bu mmtakalardaki İngiliz kuvvetlerini mağlub edebilecek kudrette olmalan lâzımdır. Eğer, bugün. oralardaki ttalyanlar, kâfi kuvvette değilseler, böyle bir harekette buluııamazlar. Çünkü İngilizler dcnize hâkim oldukça İtalyanlar ciddi bir surette takviye edilemezler. Fransi2 mütarekesüıden sonra, tamamile serbest kalmıs olan ttalya, yalms hava kuvvetleri bakımmdan Akdenİ» havzasında, İngilizlerden üstiin blr vaziyettedirler. Fakat şarkî Afrikadaki İtalyan hava kuvvetlermin benzinleri, uzayıp gidecek bir harbe yetişmeı. Binaenaleyh, İtalyanlar, Afrikada bir seyler yapablleeek kadar kuvvetli İseler, hemen harekete geçmek mecburiyetindedirler. Herhalde, Almanya ve İtaly» İngiltereye muvaffakiyetle taarrut edebileceklerini ümid ediyorlarsa, Fransll ordusunun terhisini ve donanmasınm teslimini müteakıb, bu iki devletin hemen harekete geçmeleri beklenir. Yeni Mısır Başvekili «Büyük müttefikimiz Ingiltereye karşı taahhüdlerimize sadıkız» diyor Kahire, 3 (a.a.) Röyter: Hasan Basri Paşa, bu gün, Meb'usan Meclisinde ilk beyanatıtu yapmıştır. Yeni Mısır Başvekili, haricî siyaset hakkında demiştir ki: « Haricî siyasetimiz, harbe karısmarnış bulunan bütün yabancı memleketlere karşı dostluk üzerine müesses olacaktır. Tamamiyetini ve istiklâlini idame arzusunda bulunan Mısır, ayni tamanda büyük müttefiki İngiltereye karşı taahhüdlerinl ifa etmek ve ititfak ve dostluğunu metin ve ruhu ile icra mevkiine koymak arzusundadır.» tnhisarlar Vekili Tekirdağda Tekirdağ 3 (a.a.) İnhisarlar Vekili Raif Karadeniz bu gün Tekirdağına gelerek tetkikatta bulunmuştur. Erzurumda Âtaturk günü kutlulandı Erzurum 3 (a.a.) Erzurum konîn^sini açmak üzere Büyük Atamızın Erzuruma ayak bastığı günün yıldönümü olan bu gün Cumhuriyet alanında büyük merasimle kutlulanmıştır. Fazıl Ahmed AYKAÇ