CUMHURİYET 2 Temmuz 1940 Otomobil kazaları Tarihi tefrika: 5 I Şehrin muhtelif yerlerinde müteaddid kazalar oldu Yazan: ZtYA ŞAK1R Evvelki gece Tophanede iki otomobil arasında şiddetli bir çarpışma olmuştur. Boğazkesenden süratle inen Ali nin sürdüğü 518 sayılı otomobil, o sırada Tophane caddesinden geçen so för Mustafanın kullandığı 1948 numaralı taksiye var hızıyla çarpmıştır. Devrilen taksideki müşterilerden komis yoncu Leon, kalçasile başmdan, karısı Anjel ayağile başmdan ve dudağın dan, Ameliya ve Elisavi ile Mustafa da muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. Yarahlar hastaneye kaldınlmış, Ali yakalanmış ve tahkikata başlanmıştır. Hâdise yerinde dün bir keşif yapılmıştır. Merkez Bankası şeflerinden Meh med Rüştü oğlu Hikmet, 432 numarah motosikletle Erenköyden Kadıköy istikametine gelirken, rasladığı bir eşeği ezmemek için fren yapmış, bu sırada motosikletin devrilmesile başm dan yaralanmıştır. Hastaneye kaldırılmıştır. Büyükderede Piyasa caddesinden geçen 11 yaşında Nadideye, şoför Meh med Alinin sürdüğü 3070 sayılı oto büs çarpmış. kız yaralanmıştır. Nişantaşında Teşvikiye caddesinden geçen 13 yaşında Leman, şoför İsma ilin idaresindeki 1831 sayılı otomobilin sadmesine ugramış, yaralanmıştır. Napoleon Türkleri anlamıştı Avrupa fütuhatmda onların dostluğunu yahud bitaraflığmı kazanmak istiyordu Şaban ayınm 22 nci günü imza edi ti. Kararlaştırdığı Avrupa fütuhatında, len bu mukavelename, Amiral Smit Türklerin dostluğunu veyahud bitaraflığı tarafmdan, İngilterenin Akdeniz do nı kazanmanm, kendisine büyük faydananması Başamiralı Nelson'a gönderil lar temin edeceğini kestirmişti. Buna bidi. Başamiral, mukaveleyi kabul et naen, İngilizlerin çıkarmak istedikleri medi. Mısırda bulunan Fransız ordu müşkülâtı birer birer yendi. Babıali ile sunun kâmilen esir edilerek İngiltere. iyi bir sulh akdi hususunda, cidden muye naklolunmasım emretti. vaffakiyet gösterdi. Bu sulh muahedesi, başlıca şu maddeGeneral Kleber bunu haber alır almaz, kendini müdafaa etmek istedi. leri ihtiva ediyordu: «Fransa hükumeti, Mısırdan tamamile Bir taraftan Mısır hududundaki Türk ordusuna hücum ederken, diğer ta el çekmıştir. Binaenaleyh Mısır ülkesi, raftan Kahirede bulunan yerlilerle eskisi gibi Türklerin hakimiyeti altına muharebeye girişti. Şehirde, on gün girecek ve onlar tarafmdan idare edilekanlı sokak muharebeleri cereyan etti. cektir. • Türkiye hükumetinin tamamii mülkiKolemen beylerinden bazılarınm mü zahereti yüzünden, General Kleber yetıne bihakkin riayet olunacaktır. «Türkler, Akdenizde yedi ada üzerinde tekrar vaziyete hâkim olacak derece kurulan cumhuriyeti tasdik edeceklerdir. ye geldi. «Türkier, harb esnasmda tevkif ettikFakat aradan bir kaç ay geçer gecmez, (Süleyman) isminde hamiyetli bir leri Fransız tüccar gemilerini sahibleriMısırh, istida vermek bahanesile Ge ne vereceklerdir. «Türkler, Fransız kapitülâsyonlarına neral Kleber'in huzuruna girdi. Bir hançer darbesile Fransız başkumanda sadık kalacaklardır. «Fransız gemileri, Karadenize girip nını katletti. çıkacaklardır. Kleber'in katli, Fransızları şaşırttı. Babıalinin akdettiği bu musalâhadan Onun vazifesini deruhde eden General bir kaç ay sonra, İngiltere ile Fransa (Meno) Türk ve İngiliz kuvvetlerinin tehdidi karşısında bocalamaya başladı. arasında da (Emyen musalâhanamesi) Sadrıazam Yusuf Paşa, derhal Mısır akid ve imza edildi. Bu muahadenamenin hududunu geçti. Kaptan Paşa da, donan bizi alâkadar eden en mühim maddesi, ma ile sahili takib ederek (İskende Mısırın hem Fransızlar ve hem de İngiriye) ye doğru ilerledi. Bu sırada, İn lizler tarafmdan derhal ve tamamile gilizlerin topladıklan Alman, İsviçreli, tahliye edilmesi meselesi idi. Maltız, Hindli ve saireden mürekkeb 24 bin kişilik ordu da geldi... Fransızlar, artık mukavemet edemiyeceklerini anladılar. Iskenderiyede kısa bir muharebeden sonra, Türklere ve İngilizlere teslime mecbur oldular. Fransızlardan alman külliyetli miktarda ganimet eşyası, Türk ve İngiliz orduları arasında taksim edildi. Ve müttefik orduların kazandıklan bu muvaffakiyet, hem Kaptan Paşa ve hem de Amiral Smit'in maiyetlerine mensub birer müjdeci zabit vasıtasile İstanbula bildirildi. Bu Türk ve İngiliz zabitleıi, hem Padişah ve hem de Valide Sultan tarafmdan iltifat ve hediyelere garkedildi. Istanbulda dört gün, dört gece devam eden şenlikler başladı. Padişah 3 üncü Selim (gazi) lik unvanı aldı. (1802 senesi mart ayınm 25 ind günü) imza edilen bu muahadenamenin üzerinden aylarca zaman geçtiği halde, İngilizler Mısırı tahliye etmediler. Muahedename şartlarma da riayet göstermediler. Napolyon, Mısırı İngilizlerin işgaii altında bırakmak istemiyordu. Ve şayed Mısırın bir yabancı kuvvet tarafmdan işgali lâzım geliyorsa, bu kuvvetin Fransızlar olması lâzım geleceğini iddia ediyordu. (Arkası var) Yeni yolcıı salonu dün merasimle açıldı Deniz Ticaret mektebinde mezun talebelere diploma verildi, Limanlar idaresinin yeni atelyeleri de küşad edildi Siyasî icmal Balkanlar ve Karadeniz ovyet hükumetinin talebleri yüzünden bunlarm Rumanya tarafmdan kabul edilmiş olnıasma rağmen Yakınşarkta ihtilât ve karışıklık çıkacağına dair peyda olan entüşeler bertaraf olmuştuı. Bu endışeler Rus işgal kuvvetlerinin Sovjet Konıiserler Meclisi Eeisi ve Hariciye Kouıiseri Molotof tarafmdan tayin olunan hatö tecavüz ederek Herta üzerine yürümelerinden neset etmişti. Bundan Sovyet hükumetinin evvelce taleb ettiği yerleri almakla kaimayıp Rumanyadan yeni yerIer zaptetınek istediği manası çıkarümışU. Gene Sovyetlerin Tuna nehrinin başlıca üç kolundan biri ve en şimaldekisi (Kilya) nuı Besarabyaya aid sevahilini ve buradaki Ismail ve Reni linıanlarını almakla kalmaşıp Sulina ile diğer koldaki Kalas gibi limanları ve hattd Dobruca sahilindeki Köstenceyi dahi istediği şayi olması derin endişeler uyandırmısü. Bundan Sovyetlerin Karadenizin simaline ve sarkına hâkim olduğu gibi garbına da hâkim olmağı tasmim etuği manası çıkarılmıştı. Bu limanlar Rusyaya birer üssülhareke olarak verildiği takdirde Sovyetlerin daha bir çok üsier de istiyeceği istidlâl edilccekti. MÜTEFERRtK Valinin rahatsızlığı Yeni Yolcu salonunun haricden görünüşu ve Deniz Ticaret mektebinde diploma tevzii merasimi Şehrin içinden Yaz saati başlayınca Evvelki geceden itibaren saat artık «dünkü bu vakit!» değil Mısıra giren ordunun başmda bulunan Sadrıazama mücevher işlemeli bir kılıc, Kaptan Paşaya altın kabzalı bir yatağan, Amiral Smit ile İngiliz kara ordusu kumandanına, kabzaları altın üzerine elmas işlemeli birer meç, İngiliz ümera Yaz saatinin tatbikına başlanacağı, en ve zabitlerine de rütbelerine görevurdum duymazların kulağına çarpacak muhtelif hediyeler gönderildi. neşir vasıtalarile gazete havadisi, radFransızlar, Mısırı tahlıye edip git yo, resmî makamların tebliğatı kaç mışlerdi. Fakat bu yüzden gelecek teh gü^enberi ilân edilip durduğu halde. kke, henüz tamamile geçmemişti. Çünku, gene de işin farkına varmıyan gafiller az Fransızlardan bir kısmı, esaret altma değildi. gırmemek için Mısırın muhtelif yerlerıne Geceden, saatlerini dağılmışlar ve saklanmışlardı. Mısır köalmayı unutan birlemenlerinden bir çokları da, Fransızlara çok kimseler, dün de taraftar görünüyorlardı. her günkü gibi esKölemenlerin en nüfuzlularmdan Muneye gerine uyandırad Bey, esasen Fransızlarla müttefikti. •\T ve kıştan kalma Gene bunlardan İbrahim Bey de, eskisaatlerine bakıp: denberi Türk valilerine ve idare memur Ada...m sen de! larına muhalifti. Daha vakit v;ı'..ııış... tesellisile öteyanSadrıazam Yusuf Paşa, bu fırsattan is larına dönerek uykularını tamamladıtifade ederek Mısırı.bu asi kölemenlerin lar. Netice malum: Eski saate göre hetesir ve nüfuzundan da kurtarmak iste sablanan bütün işler altüst oldu... Emirgânda oturan bir arkadaşım: di. Bunlarm elebaşlarını birer bahane ile Bu sabah. diyordu, vapurda otutoplatarak hapsetti. racak yer bulamadım. Pazar günleri ibrahim Bey, kendisini kurtarmak için bile bu kadar kalabalık olmazdı. Büİngiliz kumandanına ilticaya mecbur tün boğaz halkı, aynı vapurla İstankaldı. Diğer kölemenler de, İngilizlerden bula inmek için sözleşmiş gibiydiler! Şaşa kaldım. Bir de gözüm iskeledeki , himaye istiyorlardı. Ingilizler, aradaki ittifak muahedena saate ilişince ayaklanm suya erdi. Memesı mucibince Türklere karşı deruhde ğerse ben, dokuz vapuurna değil. ancak on vapumna dara dar yetişebilettikleri vazıfeyi ifa etmişler ve bunun misim. Etrafıma şöyle bir bakındım: mukâfatını da gormuşlerdi. Artık, çekilip Yolcularm çoğu yabancı... KalabalıSın gidebUirlerdi. Fakat Ingiltere hükumeti, sebebini ke?fetmekte güçülk çekmedim Babıaliye müracaat etti. Mısırm Hindis artık: Anlaşılan benim gibi birçok dertan yolu üzerinde bir İngiliz geçidi ol yadiller, dokuz vapuruna biniyoruz zanmasmdan bahsederek, Fransızların ihlâl nile on vapuruna atlamışlar. Bövlelikle ettiği asayiş ve emniyetin tamamile ia iki vapurun yolcusu, aynı vapurda birdesine kadar, ingiliz askerinin Mısırda leşmiş olduk! kalmasına müsaade istedi. Dün, saati birbirine soranlar her zaVakıâ, ingiliz askerlerinin yardımile bazı işler görülüyordu. Mısır, asi ve ihti mandan fazla idi. Arada şakalaşanlar da lâlci unsurlardan temjzleniyordu. Fakat oluyordu: Saat kaç*.. buna mukabil. Türk hükumetine en bü Hanei saati soruvorsun... Yeni sayük zarar veren kölemenler de, İngiliz ati mi, eski saati mi?.. kumandanmın etrafında toplanıyordu. Vapuru kaçıran. randevusuna yetiseİngiliz kumandanı, henüz Mısırda bumiven, verilmiş sözlerini tutamıyanlar lunan Sadrıazamı sık sık ziyaret edipek çoktu. yor. Mevkuf bulunan kölemen beyleriVsktile saati olmıvan birine saati sonin tahliyesini istiyor. Mısırm, İngiliz nınca: «Dünkü bu vakit!» cevabmı alırkuvvetleri sayesinde kurtulmuş olduğudmız. Yaz saatinin tatbikına başlandıknu ileri sürerek, arzularmı kabul ettirtan sonra. aynı tekerlemeyi tekrarlamek için adeta ısrar ve cebir gösteriyor yarak. muhatabınızı bastan savamazstdu. nız. Cü"Vii. saat artık: «Dünkü bu vaingiliz kumandanmın bu hareketi kit» değildir. Türk hükumetinin dahılî işlerine müdaatlatmaVta mehareti hale etmek demekti. Şayed bu vaziyot olanlann da işine yadevam ederse, hiç şüphesiz ki iki devlet radı: arasındaki dostluğa halel gelecekti. Hal Hele bir saat buki Babıalinin fikri. müttefiklerile bir•sonra gel de, çarelikte, Fransızlarla iyi bir sulh akdetmeksine bakarız! ti. İyi ama, baDostlar fJüsman, dü'manlar vım . siz bana saat on bir için söz Yüksek Deniz Ticaret mektebinde rurı bir nutuk söyleyerek mektebin kıbu seneki mezunlara dün merasimle sa bir tarihçesini yaptı ve mezunlara Bir kaza dolayısile kolu incinen Vali diplomaları tevzi edilmiştir. Merasım öğüdlerde bulundu. Bundan sonra ve Belediye reisimiz Lutfi Kırdann ko de Münakale Vekâleti Müsteşan, A Müsteşar mezunlara bir kaç söz söy lu sargıya alınmıştır. Vali daha dokuz miral Şükrü Okan, Denizyolları Umum ledi. Müdürü İbrahim Kemal Baybora, LiNutuktan sonra Denizciler marşının gün evinde istirahat edecektir. manlar Umum Müdür muavini Hâmid söylenmesini diploma tevzii takib etti Yaz saati dün bazı yanlışlık Saracoğlu, Liman reisi Refik Ayentur, Deniz Ticaret mektebinin bu seneki Münakale Vekâleti erkânı, hemcn bü mezunları beşi güverte ve yedisi malara sebeb oldu Saatlerin bir saat ileri alınması su tün denizciler ve denizi sevenler bu kine sınıfından olmak üzere on iki kişidir. Bunlar Fazıl İslâm, Necmeddın retile yaz mesai saatinin başlaması hak lunuyordu. Merasime İstiklâl marşile başlandı Gezer, Cevad Ergüven, Basri Gökbulut, kındaki emir, pazar dolayısile lâyıkile tamim ve tebliğ edilemediğinden dün Bunu müteakıb mekteb müdürü Sü Mümtaz Bekler, Vidin Eralp, İzzet Nobazı yanlışlıkların zuhuruna sebebiyet vermiş, bilhassa sehrin meydanlannda bulunan saatler vakit ve zamanile ileri alınmadığı için şaşırtıcı vaziyetler hasıl olmuştur. Maamafih Vilâyet, dün keyfiyeti alâkadarlara tebliğ etmis, gerek nakil vasıtaları, gerek resmî daireler ,yaz mesai saatinin tatbikına başlaMaarif Vekâleti, lise ve orta mektebŞehir Meclisi yann toplanarak, Üsmıslardır. küdar Halk tramvayının vaziyetini tet lerle muallim mekteblerinin eylul devkik ve tasfiye talebi hakkında karannı resi imtihan günlerini, talebe kayıd, kaverecek ve tasfiyeden sonra da hattın bul ve tedrisata başlama tarihlerini tesBelediye tarafmdan satm alınması icin pit ederek alâkadarlara bildirmiştir. OrBeleHive riyasetine salâhivet verilecek ta mekteb ve liselerin bütün sınıflarıntir. Üsküdar Tramvav idaresi umumî da ikmal imtihanlanna 27 ağustos salı heyeti de cuma günü toplanarak tas günü başlanacaktır. Imtihanlar, liselerin fiye karannı kabul ve tasfiye için bir son sınıflarında 4 evlulde orta mekbevet sececektir. Tasfive heveti teşek teblerin ücüncü sınıflarında 5 eylulde, kül ettikten sonra şirketin mevcud es gerek liselerin ve gerekse orta mekva ve malzemesine kıvmet takdir edi teblerin birinci ve ikinci sınıflarında ise lecek ve bun'.ar satılığa ç'Vanlacaktir 21 eylulde nihayet bulacaktır. Sirketten qlacakh olanlar. İstanbul BeLise bitirme imtihanlanna 5 eylulde ledivesi. Evkaf umum miidürlüğü. îs başlanacak. 19 eylulde bitirilecektir. Banka^ile malzeme vermiş olan bazı Devlet orta mekteb imtihanları 7 eylulsirketlerdir. 15 milvon lira sermave<:i de başlavacak, 24 eylulde sona erecektir. iSauü vâhidedir ömrü dhan*. olan şirketin 1 5 milvon lira da boreu Orta mekteblerde 9 eylulde tabiat bilTutkiinlardan birine sordum: vardır. Belediye, taVdir edilecek kıv gifii, 10 eylulde matamatik gruplanndan Bana sorma, dedi: metle bunu satın aldıktan sonra, ala vazılı eleme imtihanlan yapılacaktır. ' " " 'trlâyı gama sor kim geceler cakl'lara alacak nispetiide Dara veri İmtihanların neticeleri 13 evlulde talebekaç taat?> lecpk ve bu suretle e>=ki <=irket İ=tan ye bildirilecek ve 14 evlulde sözlü imBir kalendere dabul Tramvay ve FlektHk idaresine bağ tihanlara başlanacaktır. Sözlü imtihanlar nıştım. Anasonlu nenarak ir'are edilecektir. 24 eylulde bitecektir. fesini yüzüme üfleHalen Ü"=küdar Tramvav idaresi kâr Lise bitirme imtihanlarını kazanan tayerek cevab verdi: Aldırma... <Gün etmemokle beraber masrafı ba^abas se! lebelenn oltnınluk imtihanları 23 evlulbu gün, saat bu sa mpktedir. Yalnız amorti<;man bedeli av den 28 eylule kadar devam edecektir. amampVt^dır. Tpvhid halindp işletmp Muallim mekteblerinde eylul devresi at, dem bu dem!> masrafı daha zivade azalacaktir. imtihanlan 2 eylulde başlayacak, 20 eylulde nihayet bulacaktır. İki akşamcı konu1KTISAD Haziran devresinde seçilen komisyonsuyordu: lar bu imtihanlarda da muhafaza olu Peki.. şimdi akşam bir saat erken Çiroz ihracı nacak, ancak azadan bir veya bir kami olacak?.. Dün İstanbuldan valnız Bulçaristana çınm vazifeye iştirak edememesi ha Öyle ya!.. 1250 liralık çiroz ihrac edilmiş, başka linrle. yerlerıne Maarif müdürlükleri ta Desene, bize gün doğdu. ihracat olmamıştır. rafmdan başka aza tayin eidlecektir. Neden?.. Orta tedrisat müesseselerine talebe Artık kerahet vaktini beklemiyeVapurlara fazla yolcu kavıd ve kabu'üne 27 ağustosta, tedriceğiz! sata da birinciteşrinin birinde başlanaYaz saatini şaşıranlar olduğu gibi hiç alınmıyacak caktır. şaşırmıyanlar da oldu: Meselâ resmî daBelediye, Emniyet müdürlüfüne, Şlrirelerdeki bazı «rüesayi memurin» yaz keti Hayriye ve Denizyolları idaresile saati başlamazdan evvel hangi saatte kaymakamlıklara birer tezkere göndeSaksı ile yaralandı geliyorlarsa, elifi elifine gene o saatte rerek. vapurlarda fa7İa izdiham görülBüyükadada dondurmacı Bakır oğlu geldiler: düğü takdirde derhal zabıt tuhılmasın' sekiz yaşındaki Nuri Eren Anadolu kuMalum ya: ve halkın, haddi istiabi>;inden fazla vol lübünün bahçe duvarı yanından geçertÂdet budur en sonra gelir bezme cu almış vapurlara bindirilmiverek Kön ken büyük bir saksı ayaklarına düsmüş ekâbir...* rüden fazla vapur istenilmesini bildir ağır surette yarslanan çocuk Şişli ÇoSalâhaddin GÜNGÖR mistir. cuk hastanesine kaldırılmıştır. re, Bürhan Ağzah, Yakub, İsmaU Duman, Mehmed Emin Camgöz ve Zihni Gülerdir. Merasimden sonra davetliler hazırlanan büfede izaz edilmişlerdir. Liman umum müdürlüğünün yeni atelyesi Dün saat 16,30 da Halicde Valide kızağı civannda eski tersane yerinde Devlet Limanları Umum Müdürlüğü tarafmdan kurulan fevkalâde modern atelyelerin de küşad resmi yapılmış • tır. 1200 kişinin çalıştığı, bütün liman vesaitinin tamir edilebileceği, isçinin hertürlü esbabı istirahatinin temin edildigi bu atelyelerin küşad resnıın de Gümrük ve Inhisarlar Vekili Raif Karadeniz, meb'uslar, Münakalât Vekâleti Müsteşan, Devlet Limanları ve Denizyollan umum müdürleri ve muavinleri ve matbuat erkânı bulunuyordu. Kapıdaki kordelâyı Inhisarlar Vekili kesti ve atelyeler, Limanlar Umum Müdürü Raufi Manyaslının delâletıle gezildi ve çok takdir edildi. Davetliler atelyelerden sonra mo f örierle Galatada inşa edilmiş olan ve İstanbul şehri için cidden bir ziynet teşkil eden Yolcu salonuna gittiler. Üsküdar tramvayı Ikmal imtihaıtları Şehir Meclisi yarın tas Lise ve orta mekteblerde tarihler tespit edildi fiye kararı verecek Fakat bu endişeler çabuk bertaraf olmuştur. Maahaza Rumanya hükumeti her ihümale karşı müessir ihtijati tcdbirler almıstır. Köstence limanile Tunanın ağzındaki limanlar mayinlerle scddedilmiştir. Umumî seferberlik ilân edilmiş ve Sovyetlerle tesis edilen yeni hududla diğer hududlarda büyük kuvvetler tecenunü etmiştir. Rumanyanın müttefiki Yugosiavya Besarabya arazisi ötedenberi tnünazaalı bulunduğundan burasmın Rusya tarafmdan istirdad edilmesinde bir fevkalâdelik görmemiştir. Fakat Rumanyaya başka bir Balkan hükumeti aynı muaemleyi yaptığı yani metalibi üzerinde sulhan anlaşmağa taraftar olmayıp harben bunlan tahakkuk ettirmek istediği takdirde müttefikinin yanıbaşmda mevki alacağına şüphe bırakmamıştır. Bulgaristanın siyaseti de ahireıı bazı askeri tedbirler almış bulunmasına rağmen bütün maksadlarını sulhan istihsali istihdaf elmektedir. Almanya da iktısadî ve siyasî menfaii Balkanlarda ve Karadeniz havzasında sulh ve sükunun muhafazasını icab eylediğini gerek Sovyetler Birliğine, gerek Balkan devletlerine bildirmiştir. Muharrem Feyzi TOGAY Yolcu Mİonunun açılısı Istanbulun ekmeklik unu temin edildi İstanbulun ekmeği için değirmenlere verilen ucuz devlet buğdaymdan 100 tonunu Eskişehir, Karaköy ve Bozöyük değirmenlerine vermek suretile yapılan iki aylık tecrübe matlub neticeyi vermediğinden Vekiller Heyeti Eskişehir değirmenlerinden bu hakkı refetmiş ve 300 ton buğdayın da İstanbul değirmenlerine verilmesi takarrür etmiştir. Dün bu karar Toprak Mahsulleri ofisine tebliğ olunmustur. Vekiller Heyetinin bu kararmı alâkadarlar büyük memnuniyetle karşılamışlardır. Yolcu salonunun açılma merasimi de saat 17.30 da yapıldı. Salonun asfalt cadde üzerindeki büyük kapısı önünde büyük bir kalabalık toplanmıştı. Evvelâ Münakale Vekâleti müsteşan Nakı tarafmdan, çok alkışlanan bir nutuk söylendi. Bunu müteakıb Gümrük ve Inhisarlar Vekili Raif Karadeniz tararından: «Hayırlı olsun» temennisile kor delâ kesildi ve salon binası evvelce Büyük Şef İsmet İnönünün işaretile bu işe İstanbul Liman müdürü iken başlayıp şimdi Limanlar umum müdürü iken ikmal eden Raufi Manyas tarafmdan verilen izahatla gezildi. Yeni yolcu salonu her türlü konforu câmi ve fevkalâde zarif bir şekilde bulunmaktadır. Salonun gezilmesini müteakıb davetliler büfeye davet olunarak izaz edildiler. Yıldırım çarptı Dün saat 16 da Kmalıadada Hamara sokakta hamanvn bahçesinde oturmakta olan hamamcı Ermeni Kesi'ye yıldırım isabet ederek öldürmüştür. MAARIFTE Lise bitirme imtihanlarında kaç talebe muvaffak oldu? Maarif müdürlüğü, şehrimizdeki liselerde lise bitirme imtihanlanna girerek muvaffak olan talebe miktannı tespit ederek Vekâlete bildirmiştir. Mekteblerden son olarak verilen rakamlara göre, lise bitirme imtihanlanna, edebiyat kolundan 785 talebe girmiş ve bunun 329 u muvaffak olmuştur. Fen kolundan ise 394 kişi imtihanlara girmiş. 175 kisi kazanmıştır. CUMHURİYET flöone jeraiti Nüshası S kuru?tur. Türkiye için Senelik 1400 KP. Alü aylık 750 • Üç ayhk 400 . Bir ayhk 150 > Harie için 2700 Kr, 1450 > 800 • Yoktur. Dikkat Gazetemize gönderilen evTak ve yazılar neşredilsin edilmesin iade edihneı ve zıyaından mes'uliyet kabul oluntnaz. dost oluyor Fransa ile sulh müzakereleri basladığı zaman, artık Napolyon Fransa hükumetinin başına geemisti. Akkâ mağlubu. Avrupanın en kudretli hükümdarlan derecesine yükselmiîti. Harb ve siva.et sabalarmda korkunc bir volkan aihi gürlüvor. Kılıcmın parıltıları, bütün Avruoayı tehdid ediyordu. Ingilizler, Fransaya karşı daha hâlâ derin bir kin besliyorlar, Babıali ile Fransanın sulh müzakereleri esnasında müskülât çıkarmak istiyorlardı. Halbuki Napolyon. Türklerin kıyroet ve meziyetlerini tamamile takdir etmiş Hasır koltuğa oturdu ve iyice yas landı; kalm kristalin arkasında, in san ve ışık sellerinin birbirine ka rıştığı geniş cadde vardı. Ferdi Bulak hemen hergün buraya yorgun argm gelir, orta şekerli bir kahve içer, şu kalabalığı seyreder; kendisini iyice dinlenmiş hissedince yerini bellemiş olan bir mahluk gibi ağır ağır ve dosdoğru evine dönerdi. Koltuğa yerleşerek gözlerini caddeye henüz çevirmişti ki boz renkte bir çift iri gözle karşılaştı; iki kalm kaş o gözlere şemsiye açmıştı; ve s;rasüe iri ve kemikli bir burun, kalın dudakh geniş bir ağız, ileriye doğru fırlamış olan köşeli bir çene, mermer direk sertliğinde bir burun, heybetli bir gövde vardı. İkisinin de yüzlerinde karşıhkh coşkun gülümseyişler oldu: kalın kristalin iki tarafmda mırıldandılar: Vay, Ferdi!.. Ulan Nâzım!... Birisi ötekinin yanına gitmek, oteki de karşılamak için, hızla yürüdüler; kahvenin kapısında burun buruna geldiler. Ferdi arkadaşının boynuna sa rılmış, onu yanaklarından öpmeğe çalışıyordu; Nâzım çekiniyor, arkadaşmı öpmediği gibi öptürmek de istemediği anlaşılıyordu. Bu hal Ferdinin gözüne On bir oldumu va... (saatine ba çarpmamış değildi. Lâkin senelerce süren ayrılık, belki arkadaşının karak karak) Bak. henüz saat on... FaVat. şey... bu gün... yaz saati terinde değişiklik yapmıştı; ağırlaş mıştı. Doğrasu artık kırkı geçmiş ol başlpdı da! Hav Allah mü=ts>r'1kını versin duğu için kendinin de ciddî olması lâzımdı! Yerli yerince unutmuşum!.. Ikisi de iki hasır koltuğa karşılıklı eeri kaimayı âdet edenler oturdular; Ferdi sigara ağızlığını made i = saV^va bozııvor. soran olursa: >i sanın kristaline hızlı hızlı vurdu. Gar Bu gün yszlık santimi vanıma al son gelince: mp^işım!.. deyip işin içinden çıkıyor Bana bir kahve... Bilirsin... Misalardı. firim de ne emrederse!... Dedi. Yaz ssati halctında ihtivar bir dosNâzır Farkal düşünmeden hafif bir Nâzım tıımun filrini öğrenmek istedim. ba sade ki kahve istedi. şını salladı: Sözü gene Ferdi açtı: I rarsın.... Ferdi şimdi tarihin derinliklerinden, sosyolojiden bahsedecekti. Nâzım çok sıkılmıştı; o kadar ki yüzü adeta morarmıştı; Ferdi bunun pek geç farkına vardı: Ne oldu? Rahatsıziığın mı var?.~ Nerelerdesin yahu?.. Kaç oenedir, duğunu, orman işlettiğini ve oranın çok kim benzerse onu begenirmiş!... Hayır... Evet, biraz... ne kendin görünürsün, ne de adın du Aynaroz kadar kadınsız olduğuuu soyNâzım Farkal bu heyecanlı konfe Yoksa seni sıktım mı? yulur. Diyelim ki bizi özlemedin; fa lüyordu. ransı solgun bir yüzle, arasıra yutku Hayır... Fakat.... kat hayat ve arzunun sarmaş doıaş ol Kadınsız!.. j narak, gözlerinin .içı buğulanarak dinNâzım kalktı; Ferdi onu kapıya, duğu şu caddeye bak; bir zamanlar bu Derken hecelerin üzerinde duruyor; liyordu; bir şey söylemek istiyor; ya hatta biraz ilerideki köşeye kadar gömuhitin en baş dondürücü hatta en bu kelimeyi hmcla söylüyoruu. pamıyordu. O zaman kalkmak için türecekti; arkadaşı mâni oldu; bir bulaşık eğlence yerlerinde jımarık bır Ferdi kahve fincanmı sol elile aia kendisini zorluyor; lâkin buna da ce müddet el ele, göz göze kaldılar. Ferdi prens gibiydin. mırıldandı: rak ağzma götürdü ve bir yudum içtı. saret edemiyordu. Sen bana bir şey söylemek isti • Nâzımın geniş göğsü şişip indi; cad Bu sırada Nâzımın da fincanmı sol taFerdi kahvesinden iki yudum daha denin renk renk ışık çağlayanlanna, rafına aldığını, sol elile sapından tuta içtikten sonra aynı hararetle devam et yorsun; söyle, niçin sıkılıyorsun? Belki parasız kalmıştı, yahud başka nereden nereye aktığı belli olmıyan rak kalm dudaklarına götürdüğünü ti: insan seline dalgın dalgın baktı, ora gördü; önce şaştı; sonra güldü Bir Sakm prensipini bırakma; bu bir şeye sıkılmıştı. yı kirli ve yosunlu sulara, insanları da yudum daha içtikten sonra tabağa ko kahve çok temizdir; her fincanuı, her Nâzım elini çekti; şapkasını giydi; o sularda kaynaşan en sefil solucanla yarken tatlı ve kendini beğenen bir tabağın her seferinde iyice ve sabunla sonra üzgün bir sesle: ra, kurtlara benzeüyordu. Yüzünü bu sesle anlattı: Senden bir rıcam var; kahveyi sol yıkandığına şüphe etme, lâkin başkaruşturdu: Yalnız kahveyi değil birayı da lan böyle mi ya.~ Kahvenin telvesini elle içmek prensipini bırak!... Dedi. Başka şeyler konuşahm; bundan sol elimle kulpundan tutarak içerim dökmeden üstüne kaynar su ilâve edip Niçin?... başka herşey... Senelerdenberi bunu prensip edindım de başkalarına verenler bile varmış. Çünkü böyle yapmak bana ya Kahveler gelmişti; garson Ferdinin Düşün bir defa, şu fincan şimdiye ka Temiz sayılanlar fincanı musluğun alfincanmı her zamanki gibi onun sol dar kimbilir kaç yüz, hatta kaç bin tma şöyle sokuveriyorlar, içinde ras raşır!... Ferdinin hayretle büyüyen gözleri tarafına ve sol elile alacak şekilde kişinin dudaklarına değdi. On'arın için gele parmak gezdirdikten sonra yeniçapkm çapkm gülümsedi arkadaşının koydu; fakat Nâzımmkini sağma bı de verem olanlar var; çeşid hastalık den kullanıyorlar. Bazan da bir çok çekenler var; hatta frengi olanlar... fincan ve tabaklar musluk altındaki omzuna elini koydu: raktı. Yağma yok... Patentesini abnadın Ferdi arkadaşının eski halini hatır Cebimde kahve takımı taşımak müm pis tenekede uzun zaman karmakarılıyordu: Babasmdan pek çok para kün olsa yapardım; lâkin benim usu şık duruyor. Bu bir faciadır; önüne ya!... Fakat.... Şey... Ben bunu başka kalmıştı; Allah da dünya nimetlerin lüm de maksadı temin ediyor. Hiç de geçmek lâzım. Lâkin belediye de hangi den mümkün olduğu kadar fazla is ğilse hastalık bulaşması ihtimalini çok birine yetişsin, kardeş! Bu mesele be maksadla yapıyorum! tifade etsin diye ona gayet kuvvetli. uzaklaşürıyor. Bir adam üsenmeden lediye meselesi değil ahlâk meselesi Caddede birbirine karışan açgözlü iri bir vücud vermişti; bu iki sey bir hesablamış da insanların ancuk on bin dir. Her kahve ocağının, her bulaşıkleşince büyük bir iş ve eğlenc* «eh d* birinin solak olduğunu bulmuş; tu çının başına bir müfettiş mi konsun! erkekleri, daracık elbiseli ve boyalı olhafı şu ki «olakların büyük bir kısmı Zaten cemiyetin bütün meselelerinden gun kadmları, kısa etekli gene kızlan rinde neler yapılamaz! Ferdi o zamanlar çok şıktı; halbuki da yiyecek ve içeceklenni sağ ellerile yüzde doksan beşi ferdlerin ahlâkları gösterdi: Bu batakta zehirlendim, o ' zehri küçükken caketinin kollan, burntınu ahyorlarmış; hele bizde, sol elle ye cephesinden halledilebilir; ahlâk ku silmekten, siyah bir muşambayı andı mek ve içmenin günah olduğu hakkın rulmadıktan sonra en müthiş kanunlar. başkalarına bulaştırmak istemem. ^, Lâkin... Anlamıyorum!... nrdı; babası Büyük Harbde birden da bir kanaat da var. Bu sırrımı hiç en yaman ve çelik iradeli hükumetler Nâzım derin bir göğüs geçirdi; dişbire zengin olduğu zaman da bu hal kimseye söylemem, hatta sezdirmemek ne yapabilirler ki... Yeni hayat yaratpek az değişmişti. Bundan başka Nâzım isterim. Fakat senin de benim gibi mak isteyenler evvelâ o hayatın to lerini sıktı; başını sallayarak acı acı yiyeceklerin de artıklarım atıştırmak yapbğmı görünce inan ki sevindim; humlarını milletin ruhuna ekmek, o güldü; arkadaşının kulağına yaklaşan çünkü seni çok severim. Meğer benim radan filizlendirmek.... ağzmdan iki kelime çıktı: tan garib bir haz duyardu. Hastayım... Frengi... Şimdi ise pek babayani ({iyinmiîti; gibi düşünen de bulunuyormuş. Za Çok doğru... Lâkin... Hızla kapıdan çıktı. Muğla civannda usız bir dağda otur ten meşhur sözdür: İnsan kendisine en Yok... İtiraz etme! Örnek mi a KUçUk hikâye Bir prensip azan: Kadircan Kaflı