CUMHURİYET 29 Mayis 1940 Raiyo takıitleri haziranta verilmezsc Tarihi tefrika: 18 Yazan: ZÎYA ŞAKtR Temmuz ayı içinde yüz Vergilere yapılan zam Inhisar maddeleri dünden itibaren yeni fiatlarla satılmağa başlandı Tüccar ve esnaf, ellerindeki stokları derhal bildirecekler, ihtikâr yapanlar şiddetle tecziyxe olunacak Bazı vergilere zam yapılması dolayısile bu günden itibaren 48 saat zarfında mal sahibleri stok mallarını bejanname ile muamele ve istihlâk müdürlüğüne bildirmeğe mecburdurlar. Dün birçok kimseler mezkur müdürlüğe müracaatle kendilerine taalluk eden hususat hakkmda tenvir edilmelerini istemişlerdir. Dün bir muharririmiz İstanbul Defterdarı Şevketle görüşmüş ve yeni vergi zamları hakkmda şu izahatı almıştır: « Fevkalâde vaziyet dolayısile bazı vergilere zam yapılması ve bazı maddelerin yeniden istihlâk vergisine tâbi tutulmasına dair olan 3828 numaralı kanun mucibince mükelleflerin tâbi olacakları hususat gazetelerle ilân edilmiştir. Gümrük tarife numaralarma istinaden ilânde müfredatlı ve oçık olarak ifade edilen maddeler yeniden istihlâk vergisine tâbi turulnıuş ve ]718 numaralı kanun ve tadilleri mucibince benzin üzerinden almmakta olan istihlâk resmile keza 2731 numaralı kanunun mevzuuna dahil maddelerden almmakta olan istihlâk resmi miktan arürümıştır. Kanunun muvakkat l ve 2 nci maddeleri vergileri artınlan veya yeniden vergiye tâbi tutulan maddelerden kanunun neşri tarihinde mevcudu bulunan ithalâtçılar, sınaî müesseselcr, toptancılar. 10 tenekeden fazla benzin ve 100 kilodan fazla kahve ve çay mevcudu olan perakendeciler ellerinde bulunan stokları keyfiyetin gazetelerle iiâıunı takib eden günden itibaren 48 saat zarfında bildirmeğe mecbur tutulmuşlafdır. Sınaî müesseseler beyunnamelvini muamele merkez şubesi tahakkuk çefliğine, diğerleri de kazanc verglsi bakımından bağlı bulundukları tahakkuk şubelerine tevdi edeceklerdir. K a z a n c vergisine yapılan zam Kazanc vergisine yapılan zam hakkındaki kanun lâyihası da dün Defterdarlığa tebliğ edilmiştir. Buna ?öre Iradlı mükelleflerin vergileri yüzde 25. beyannameli mükelleflerle serbest nıeslek erbabının vergisi yüzde 50. gündelik safi kazancları üzerinden vergiye tâbi olanlar da yüzde 10 fazla vergi vereceklerdir. Bunlar esasen beyannamelerini evvelce vermiş olduklarından yapılan yeni zamlar bu beyannamelerdeki miktar üzerine ilâve edilecektir. Müstahdemin, yalnız hava kuvvetlerine verdikleri yüzde iki vergi yerir.e yüzde dört vereceklerdir. Memurlar ve peşin aylık alanlardan bu zamlar haziran maasile beraber, diğerlerinden haziran ayı sonunda kesilecektir. Siyasî icmal Belçika ordusu elçikanın şünalinde ve Fransanın şimali şarkisindeki bir milyon mevcudlu müttefikler ordusundan bir kısmuu teşkil eden Belçika ordusunun başkumandanı Kral Leo pold kendi vaziyetini ümidsiz bulmasından Ahnanlara teslim olmuştur. Kralın ne müttefik kumandanlara, ne de Belçikanın mes'ul hükumetine ve kumandanuıa haber bile vermeden yaphğı bu hareket şiddetli akislerle karşılanmış ve Belçika hükumeti müttefiklerlo bir safta harbe devama karar vermişür. Belçika ordusu, müttefikler ordusunun Belçikanın garbl şimalî sahillerindeki cenahını teşkil etmekte olduğu için, şüphesiz ki Belçikada Belçikayı istilâılan kurtarmak üzere çarpışmakta olan müttefıkleri oldukça müşkül vaziyete sokmustur. Vazi.venn bu vahametini Fransa Basvekili dün sabah söylediği hitabede milletine bildirmiştir. Reynaud tecrid edilen müttefiklerin kuvvetleri üç ordu bulunduğunu ve bunlardan sahildeki Belçika ordusunun Kralın emrile teslim oiduğunu ve Kral Belçikanın imdadına koşan Fransız kuvvetleri kumandanı General Blancharfa bile malumat vermemiş oiduğunu da ilâve etmiştir. Fransız Başvekili bundan sonrn harbin Almanlaruı Manş denizine kadar sokuldukları hattın cenubunda yani Somme ve Aisne nehirlerinin cenub sahillerinde tesis olunan yeni cephede cereyan edeceğini ve müttefik ordularui kahramanca çarpışarak behemehal galib geleceklerini bildirmiştir. İngiliz Başvekili de Belçika ordusunun teslim oiduğunu ve Almanların ihata etmiş oldukları noktanın cenubunda muharebe etmekte bulunan İnsriliz ordusile Fransız kuvvetlerinin muallâkta kaldıkiarını haber verdikten sonra bu giinkü kara günlere rağmen bütün kudret ve imkânlarile harbe devam eılecck olan müttefiklerin zaferinden emin 1)Ulunduğunu ilâve etmiştir. Fransız Başvekili Fransız ordulan kuvayi külliyesinin dokunulmamış ve hiç yıpranmamış olarak kudretini muhafaza etmekte bulundujjunu bilhassa tebarüz ettirmiştir. Belçika ordusundan ne kadarının, Kralın emrini dinleyerek teslim oldukları henüz belli dcâildir. Bir taraftan da Fransaya geçmiş olan Belçika ihtiyat kuvvetleri teşkilâtlandınlmaktadır. Ozamanın Avrupa diplomatları Elçilerin maiyetinde birer Ingiliz tercüman bulundurulmasmı tavsiye ediyorlardı hükumetlerinin donanmaları bile, Türk korsanlarile karşıla?mak cesaretini gösteremiyordu. O tarihte İngiltere hükumetinin İspanya sefiri olan (Sör, Fransis Ko tingTon), Türk korsanlannın ahvai ve vaziyetlerini çok yakından takib ediyor, İngilteredeki dostlarından (Bukingam) Dükasına yazdığı bir mektııba, aynen şu satırlarla hitam veriyordu: [Berberiye korsanlannın kuvvet ve cesareti, gerek Akdenizde ve gerek dış denizde o dereceyi buldu ki, ispanya Kralının sarayında, bunların icraatına dair hergün gelen raporlar kadar sıkıntı ve meyusiyeti mucib olan hiç bir şey mevcud değildir... Bunların bütün filosu; her biri 200 ilâ 300 ton cesametinde 40 parça gemiden mü rekkeb olup, kumandan gemilerinin cesameti 500 tonu mütecavizdir. Bu müthiş filo iki fırkaya münkasemdir. 18 gemiden mürekkeb olan bivinci fırka, (Malaga) nın cnünde. jehirden gö0 tarihte, Türkler arasında Ingüiz rünebilecek bir mesafede yatmaktadır. fArkası vari lerin ne büyük bir kıymeti haiz olduğunu şundan anlamalıdır ki, Avrupa diplomatları, her hükumet elçisinin maiyetinde bir İngiliz tercüman bu lundurulmasını tavsiye etmektelerdi. Bu da, sebebsiz değildi.... Sefaret tercümanlarmın çoğu cahil ve terbiye den mahrum kimselerdi. Bunlar, Türk hükumeti erkânile vuku bulan temaslannda ekseriya saçmasapan sözler söylüyorlar.. Bunun mukabilinde de. hükumet erkâmndan hakaret görüyorlardı. Sonra, Sadrıazamlar, Vezirler, o devrin Hariciye nazırları, elçileri huzur larına kabul ettikleri zaman o kadar mağrurane davranıyorlardı ki, mev kilerinin haşmet ve azameti karsısm da onları şaşırtıyorlardı. Böyle mec lislerde sefirler saşkınlıkla telâş ve cebanet gösteriyorlar.. Ve bunun neticesi olarak da, sözlerini ve fikirlerini sık sık değiştiriycrlar.. Müşkül vazi yetlere düşüyorlardı. Bu meselelerle alâkadar olanlar, bu gibi münasebetsizliklerin önüne geç mek için çareler düşünüyorlar.. Yaz dıkları raporlara, aynen şu cümleleri dercediyorlar: [İfte, bu esbaba mebni, sefirlerin hakkile vazifelerini ifa edebilmeleri için, ya kendilerinin türkçeyi iyice okuyup yazacak ve serbestçe konuşa cak derecede bu lisanı öğrenmeleri ve yahud maiyetlerine İngiliz tabiiyetine mensub ve Türk muhitile ülfet kes Kim ne derse desin, harbin cephebetmiş bir tercüman kabul etmeleri lerden şehirlere intikal ettiği, eli siçart olduğuna kat'î olarak kanaat bes lâhh askerlerden ziyade, tayyarelerle lemekteyiz.] , siviller arasında cereyan ettiği mu Diyorlardı. hakkak. Harbi insanileştirme tera Hammer Cild 9 Sahife 304. (Riko) neleri, müdafaasız sivil halkm, kadın, nun Osmanh Tarihinden naklen] çoluk çocuğun eninleri arasına karışıp • #• kayboluyor. Alman tayyarecileri, Polonya köy 4 üncü Murad, Bağdad seferinden avdet etti. Büyük bir zafer alayile is lerine karşı şöyle bir tabiye kullan tanbula girdi. Kısa bir müddet sonra mışlar. Önce, büyük çapta .bombalarda İran Şahinin vekili sıfatile Saruhan la, halk arasına dehşet sahyorlar. Köyisminde bir elçi sulh müzakerelerine lu, tarlasını, evini, hayvanını hırakıp gözünün gördüğü yere kaçıyor. O zabaşlamak üzere İstanbula geldi. O sırada Yeniçerilere mevacib man, tayyareler, pek alçaktan uçarak, verilecekti. Sarayda tertib olunan di kaçan ahaliyi yolda, hendekte. ağac vana, İran elçisüe beraber İstanbulda altında, nerede bulursa, mitralyöz atebulunan diğer eloiler de davet edildi. şile tarayor. Kaçanın kurtulnıasına ihİstanbulda bulunan Avusturya elçisi timal yok. Bir de bunun aksi bir tabiye var Baron Kinski, (İmparatorun Enter nonsu) rütbesini haizdi. Bu sebeble di İşe mitralyözle baslayıp ahaliyi evlere vana davet edilen diğer sefirlere te kaçmağa icbar ettikten sonra. tahrib kaddüm edecekti. İngiltere sefiri (Sör bombaları. arkasından yangın bombaPeterviş), bunu bir türlü hazmede ları yağdırarak hem sivil ahaliyi, hem medi. Saraya haber gönderdi. 4 üncü şehirleri mahvediyorlar. Maamafih, gökten yağan ölüm ate Murad, İngiliz sefirinin. İmparatorun şine karşı tamamen müdafaasız bir vaelçisine takaddüm etmesi için emir vermekle beraber divana geldiği za ziyette bulunan Finlandiyahların, geee man da. sefiri elile selâmlamak sure karanlığında, saklı bulund'ikları yertile bütün divan halkınm hayretini lerden cıkıp, düşman tayyarelerinin söndürüşleri celbedecek derecede büyük bir iltifat tutuşturduğu yangınları bu amansız savletlere bile karşı koygösterdi. manm mümkün oiduğunu gösterir. Bu günün bomhardıman tayyareleri üç türlü bomba kullanıvor B'ri delici bomba, öteki tazvik bombası, ücüncüsü Büyük Britanya adasının toprakla de öldürücü bomba rına ilk defa ayak basan Türkler, CeDelici bomba, oldukça büyük çapta zayir garb ocaklarına mensub olan ve toprağa olsun, damlara ve döşeme Türk korsanlarıdır. tahtalarına olsun derin surette gömü1 inci Süleyman ve 2 nci Selim de lebilecek tarzda sağlam vapılıdır. Tavirlerinde Türk korsanları Akdenizde pası o şekilde ge*i ayarlıd'r ki. tepe tesadüf ettikleri İngiliz korsan gemi sine düstüğü bir binanın bir kaç kalerile bir kaç defa çatışmışlarsa da, tını delip aşağı indikten sonra patlar 3 üncü Muradın İngiltere Kraliçesi Bu şekilde bir infilâkın. binayı nasıl (Elizabet) le dostane münasebet tesis tuzla buz edeceŞini izaha haeet var etmesi üzerine. onlar da İngiliz gemi mı? Yalnız Dombanın isabet ettiği bilerine ve İngiliz korsanlarına djstça na değil. sağında ve solunda bulunan jnuamelede bulunmaya başlamıslardı. binalar da. a^ağıdan yukarı do&ru ya3 üncü Murad tarafından İngiliz ge yılan bu dehhas üadmenin tesirile olirıilerinin hertürlü taamızdan masun duVları yere çökerler. Tavvare hücuolmasına dair verdiği emirlere Tüvk munda, sıŞma^ın evden daha emin olkorsanları da tamamen riayet ediyor du^una bir misal. lar; iki millet arasmdaki dostluğu ihBu delici bombnlara karsı en emin lâl edecek hiç bir hareket göstermi yerin sığınak olduğuna şüphe yoktur yorlardı. Sığınak deyince. göz önüne. sağlam bir Bu vaziyet, 2 nci Osman ve 4 üncü mahzen eetirmek lâzımdır. Bir bom Murad devrine kadar devam etti. Çün banın, bütün bir evi delip mahzene kü o zamana kadar garb ocakları S'kı kadar inme?i, onu da dclmesi pek nabir disiplin altında bulunduğu gibi dir vukua gelebilir hâdiselerderdir. Türk korsanları da hukumetin emir Zira. evvelâ. düsrıanm makçadı mahlerine ve bilhassa hsricî siyasetine ri zenleri değil binalan tahrib etmek olayftkâr bir halde!erdi. duğuna göre, bomba ona göre. yani biFakat, 2 nci Os*nan devrinde garb na katları arasında patlayacak şekilde ocaklan hukumetin ihmaline uğıadı. ayar edilmiştir. Büvük Harbdenberi Art:k hükumet merkezile alâka ve ir görülen bütün tecrübeler bize. yıkılan tibatı kuvvetini fıaybetmeye basladı binalarm mahzenlerin üstüne çöktü 4 üncü Murad i<*>. Bağdada, İn>na ğüne. mahzenlere sığınan insanlann da Kafkas hududlarma sefrrlerle vakit kurtulduğuna dair nümuneler göstergecirdisi icin. ne Türk denizciliği ve mis bulunuyor. ne de bozulmak istidadı eösteren Tazyikli bombanm tesiri büsbütün Ocakları nizamlarının ıçlahile meşgul başkadır. Düştüğü yerde uçurum aç Oİtnadl. maz. Bunun yaptığı iş, infilâk ettiŞi Kontrolsuz kalan Türk korsnnlan anda muhıti dahü'nde ne bulursa iskam artık hukumetin siyasetini gözönünde bil kâğıdı gibi devirecek şiddette bir bulundurmayı unuttular. Kendi dü hava tazyikı icra etmektir. Misal: Beşüncelerine göre hareket eden bir unr metre murabbaı 150 kiloluk rüzgâr su r oldular. tazyikına mukavemet edecek sağlam Bütün Akdeniz devlet ve milletVri. l'kta yapılmış bir bina cephesi, bu neTürk korsanlanmn dehfet'nden titre vi bir bomba infilâkına maruz kaldığı yordu. O devrin en büyük denizci ctv takdirde ne derece kuvvetli bir tazyikı leüerinden olan Venedik ve İspanya karsılamak vaziyetindedir biliyor mu' Bu vak'a İstanbula aksettiği zaman, padişah 4 üncü Murad son derecede hiddetlendi. Ve padişah, bu hiddetinde haksız değildi. Çünkü vak'aya, Ingiliz gemilerinin kaptanları sebeb olmuş.. Bu yüzden de (Memi) Paşa gibi kıy metli bir Türk denizcisile 600 Türk gemicisi kurban olup gitmişti. Eğer bu hâdisenin müsebbibleri başka bir millete mensub olsaydı. hiç şüphesiz ki (4 üncü murad) bu kanlı facianın cezasını, İstanbulda bulunan o millet efradınm hayatlarile ödetiıdi. Fakat (İngiliz dostluğu) fikirlerde ve kalblerde o kadar kuvvetli bir mevki kazanmıştı ki, padişah bu dostluk karşısında öfkesini yendi. Yalnız İngiliz elçisi (Söı, Peterviş) e tekdiramiz bir haber yollamak, İngiltere Kralı tarafından (şövalyelik alâmeti) olmak üzere verilmiş olan kılıcı kendisinden almakla iktifa etti. de yirmi fazlasile tahsil edilecek Radyo taksitleri hakkmda Posta, Telgraf ve Telefon idaresi İstanbul müdürlüğü şu izahaü vermiştir: «Radyo abone bedelleri malî senebaşı olmak hasebile her sene haziran ayı zarfında tahsil edilir. Bu ay içinde abone ücretlerini vermiyenler temmuz ayı zarfında bunu yüzde 20 fazıasüe ödemek mecburiyetindedirler. Temmuz ayında da tediye etmiyenler olursa 15 gün zarfmda abone bedellerini yürde 20 fazlasile ödenmesi için abone sahiblerine tebligat yapılır ve bu müddet zarfmda da ödenmediği takdirde haklarında kanunî takibata başlarur. Radyolann mühürlenmesine gelincc, bu, haziranın hululünden evvel mayıs ayı zarfında ve sahiblerinin müracaatile yapılır.» Zam yapılan inhisar maddeleri Tütün satıçları Ege mıntakasmda 35,5 milyon raddesinde olan 1939 tütün rekoltesinder» şimdiye kadar 34,306.931 kilo satılmıştır. Marmara muıtakası tütün satışları 7,710,528 kiloyu bulmuştur. Mezkur mıntaka rekoltesi dokuz milyonu mütecavizdir. Karadeniz mıntakasındaki tütün satışları 9.186,700, kiloya baliğ olmuştur. Bu mıntakada rekolte 14 milyon kilodan fazladır. Şark mıntakasmda yetişmiş olan 3,5 milyon kilo tütünün hemen kâffesi satılmıştır. İstanbulda, tngilizlere verilen kıymet TECESSUSLER Bomba ve sığınak sunuz? Beher metre murabbaına tam 60.000 kilo! 50 kiloluk bir tazyikli bomba, boş bir arsaya düşse, 50 metre mesafe dahi lindeki pencereleri patlatır. 300 kiloluk bir bomba, ayni mesafe dahilinde, evlerin cephe duvarlannı yarar. Eğer, düşen bomba 1000 kiloluk olursa ki bu enderdir gene 50 metre muhit dahilindeki binalan yıkar. Unutmıyahm ki, bombanın tehlikesi, eni ve boyile mebsutan mütenasib değildir. Büyük bombalar yukarıdaki misallerle izahına çalıştığımız gibi, binalar ve şehirler için tehlikelidir. Fakat insan hayatı bakımmdan asıl tehlikelisi, muayyen bir mesafe dahüine, yağmur gibi kızgın demir ve çelik parcaları fışkırtan, küçük bombalar dır. Meselâ 0,5 kiloluk bir el bombası, hafif bir infilâk yapmasına mukabil, elli metre mesafe dahüine ölüm sacar. Bir tek tayyarenin bu bombalardan dört bin tanesini, kala balık şehirlerin tepesinden aşağı yağ mur gibi yağdır ması işten bile değildir. Bu takdirde, 1000 kiloluk bombanın sadece binalar? vereceği zarara mukabil, düşman, istediğinden fazla in san zayiatı temin etmiş olur. Bu nevi bombalara karşı tahaffuz için hendek, siper gibi, zeminden aşağı yerler, mükemmel birer sığınak vazifesi görür. Hele üstü örtülü siper. ideal bir sığınak olur. Gerçi, bombanın, yani tayyare bombasının şakulî inişi, üstü açık siper için muazzam bir tehlıke ise de, yüksekten uçan bir tayyarenin, bir sipere, tam isabetle bomba aiması nadıren vukua gelebilen ve sırf tesadüfe bağlı bir bâdisedir. Kaldı ki içi insanla dolu bir sipere inecek böyle serseri bir bombanın. orada yapacağı tehribat bile. açığa düşen bombadan ufkî olarak etrafa yayılan parcalann öldürücü tesiri yanında pek hafif kalır. • *• Şakulî insin, ufkî patlasın; büyük olsun, küçük olsun, netice itibarile bomba, bombadır. Binaenaleyh bir hava hücumunda. yapılacak iş. bu tepeden inme felâketten uzak bulunmağa çalısmaktır. Bomba tehlikesine en fazla maruz insan. şüphe yok ki, burnu havada, açıklarda dol»«an eafildir. Maaşlarma zam yapılan tekaüdler Yeni kanuna göre maaşlar 6 hazirandan itibaren verilmeğe başlanacak Esld tekaiid kanununa göre maas alanların aylıklanna zam yapıldığı yanlmıştı. Bu husustaki izahname Defterdarlığa tebliğ edilmiştir. Buna nazaran; eski tekaüd kanunu hükümlerine göre bağlanmış olan tekaiid ve yetim aylıklarımn tahsisatı fevkalâde ve yüzde on zamlarile birlikte baliğ olduğu miktarın yüzde yirmi besi maaşı aslilerine ilâve edilecektir. Bu ilâve. tahsisatı fevkalâde ve yiizde on zamma tâbi değildir. Esld tekaüd kanunu hükümlerine göre maaş almakta iken mezkur kanunun nesrinden sonra vefat eden mütekaidlerin halen maaş almakta bulunan yetimlerine de jüzde yirmi bes zam vapılacaktır. Mütekaid. eytam ve eramilin üç ayhklan, perek kırdırmak suretile Emlâk ve Eytam Bankasından alanlar, gerekse doğrudan doğruya Malmüdürlüklerinden maaş alanlara bu ayın birinde tediyat yapılacaktı. Fakat jeni zam kanunu dolayısile hazırlıkların tamamlanması güç olduğundan bu tediyatm gerek bankaca, gerek malmüdürlüklerince haziranın besine kadar ikmal edilerek ayın altısmdan itibaren tediyata baslanmau kararla^mıştır. Vergilere yapılan zam dolayısile bazı dükkân sahiblerinin ihtikâra saptıkları görülmüş olduğundan İnhisarlar umum müdürlüğü bu hususta tertibat ahrıştır. İnhisar mamulâtına yapılan zam dolayısile şimdiye kadar 20 para nüllî müdafaa vergisine tâbi tutulan bir kısım sigaralara yeniden 20 para zam yapılmış, bir kısım slgaralann 40 para millf müdafaa vergisi de iki kuruşa çıkarılmıştır. Bira şimdiye kadar 16 kuruşa satılıyordu. Şişe başına 4 kuruş zam yapıldığından badema biranın şişesi 20 kuruşa satılacaktır. Bu fiatlardan fazla satış yapanlar hakkmda İnhisarlar idaresi cezaî kararlar verecektir. Kibrit 2 kuni} Kibrite dünden itibaren on parası millî müdafaa vergisi olmak üzere yirmi para zam yapılmıştır. Bu suretle şimdiye kadar altmış paraya satılan kibrit badema iki kuruşa satılacaktır. Gümriiklerde faaliyet başladı Nerede ve ne şekilde olursa olsun bomba tehlikesine en fazla maruz olan, burnu havada, açıkta dolaşandır ! İstihlâk vergisinde yapılan tadjlât dolayısile iki gündenberi gümriiklerde durmuş olan faaliyet dün tekrar başlamıştu*. Masna talcbcyi İğfal edenler Komünistîiğe teşvik daMuharrem Feyzi TOGAY va«ı dün mahkumiyetle Egede yağmurların yaptığı neticelendi Komünistlik propagandası yaptıkları kaydile, Doktor Hikmet Kıvılcımın anası Münire Kıvılcım ve lise talebesinden Fikret Köngül, tevkif edilerek İstanbul sekizinci asliye ceza mahkemesine verilmişlerdi. Geçende muhakemeye açık celsede başlanmıs, dava evrakı okunmuş ve ondan sonra muhakemeye kapah celsede devam olunmuştu. Birkaç celse devam eden bu muhakeme bitmiştir. İlk celsede alenen okunan dava evrakında, Münirenin Ankara caddesindeki «Kıvılcmn» kütübhanesine ders kitabları almaya gelen Fikrete çok utuz fiatla kitab satarak, bu genci evvelâ oraya alıştırdığı, yavaş yavaş sosyalistlik, komünistlik fikirlerini ihüva eden kitablar, bu arada oğlu Hikmet Kıvılcımla Nazım Hikmetin kitablarını verdiği, sonra genci evine davetle başka kitablar da vermek suretile bu fikirleri aşüamağa devam ettiği anlatılıyordu. Gene okunan dava evrakına göre, evde gencin karşısına bir kız çıkarmış, bu suretle onun zihnini çelip; hağlıhğını sıklaştırmayı gözettiği gibi, bir taraftan da kendisini. komünistlik faaliyetinden mahkum oğlu Hikmet Kıvılcımla ve Nazım Hikmetle tanıştırmış ve en sonunda propaganda mahiyetinde bçyannamelerin şuraya buraya yapıştuılmasına tahrik, teşvik ve yardım etmiştir. Fikret Köngül, bu telkin ve tesir altında harekete ve çok geçmeden de ele geçmiştir. Açık celsede bildirilen karara göre, her ikisinin de komünistlik propasandası yaptıkları sabit olmuştur Hâkim Cemil; suçlulardan Fikreti üç buçuk. Münireyi üç ay hapse mahkumiyetle cezalandırmıştır. zararlar ÎKTISAD Altın fiatları düşüyor Altm fiatları tenezzüie meyyaldir. Hükumetçe altın fiatlarınm gayritabiî yükselişine mâni olunacağına dair salâhiyettar ağızlardan yapılan btyaııat, altın mürabahacıları üzerinde derhal tesirini göstermiştir. Birçok kimseler, ellerindeki altını piyasaya dökmeğe başlamışlardır. Dün, bazı sarraflarda 22 liraya kadar altın satıldığı halde, bunların ahcısı pek azdı. Altın fiatlarının en az, Avrupa buhranı başladıgı günlerdeki seviyesine ineceğine şimdiden muhakkak nazarile bakılmaktadır. MÜTEFERRtK Otomobiller Defterdarlığa teslim ediliyor Lâğvedilmiş olan hizmet otomobılleri hakkındaki kanun Defterdarlığa tebliğ edilmiştir. Hizmetten kaldırılmış olan otomobiller cuma günü akşamı Defterdarlığa teslim edilecek ve alınacak yeni emre intizaren otomobiller orada duracaktır. I İzmir (Husus!) İzmir mülhakatında yağan son yağmır, epeyce felâketli ve tehlikeli olmuştur. Selçuk nahiyesinde Yenimahallede oturan bakkal Yahya karısı Ümmü ile Urlanın Çamlı köyünde İnce Mustafanın çobanı Sürmeneli İsmail, yıldırım isabetila ölmüşlerdir. Gene Selçukta Ali kızı Bahriye ile Talât kansı Cevriye ve Niyazi karısı Ayşe yıldırım yüzünden yaralanmış ve tedavi altma almmışlardır. Yağmurla karışık dolu da düşmüs, henüz uyanan bağlarda, bahçelerde zararlar olmuştur. I I Dün şehrimize gelenler Dünkü ekspresle Isviçre tütün mücsseseleri müdürlerinden Valter Fare ile iki Alman iş adamı ve Japon sefareti kâüblerinden biri şehrimize gelmiştir. Fransadan son ekspres dün şehrimize gelmiştir. Bu günden itibareu ekspres Milâno'dan gelecek, Fransa ile İsvicreden diğer trenlerle getirilecek yolcular bu trene aktarma edilecektir. Dünkü trenle Paristen hareket etmiş olan iki Fransız yolcusunun İstanbula gelmcsine İtalyanlar müsaade etmemişlerdir. Dünkü trenle Almanyadan Hamburg kuru yemi? firmaları mümpssilierinden bir Alman da gelmiştir. Kısa Haberler * Armatörler, birük teşkili işinde anlaşamadıklarından bu teşekkülün vücud bulması bir müddet için teahhur etmiştir. * Rumanya ile ticaret müzakeresi yapmak üzere geçen hafta Bükreşe giden murahhas heyetimiz hâlâ Belgradda bulunmaktadu. Buradan tekrar Bükreşe gidecek ve son görüşmelerı yaptıktan sonra şehrimize dönecektir. * Bulgaristandaki Amerikalüar, buradan vapurla Amerikaya gitmek üzere şehrimize gelmeğe başlamışlardır. Bu arada Bulgaristandaki Robert Kolej müdürleri de vardır. * Yugoslavya Türklerinden 17 kişilik bir muhacir kafilesi dün şehrimize gelmişlir. Muhacirler ikamet ettikleri mahallerde bulunan Bulgarların kendüerine çok fena muamelelerde bulunduklarından şikâyet etmektedirler. Ayakkabı fiatları Ayakkabı fiatlarınm da diğer maddelerin fiatları gibi yükseldiğini ve bu yükselişin yüzde yetmişi bile bulduğunu yazmıştık. Ayakkabıcılar cemiyeti reisi Abdullah Vahdi Arman bu hususta şu izahah vermektedir: < Kösele ve deri fiatları bu gün harbden evvele nazaran yüzde 60 nispetinde yükselmiştir. Misal olarak Ameri kan derilerinden yapılmış derilerin harb den evvel 150 155 kuruşa satıhrken bu gün ayni malm 250 260 kuruşa satıhşmı gösterebiliriz. Mısır derilerinden yapılan vidalalar da 50 60 kuruştan 8 6 9 0 kuruşa yükselmiştir. Küçuk malzemelerden çivi, iplik ve saire de yüzde yüz hatta yüz ell| farkla satılmaktadır. Ayakkabı imalâthanelerinin mamulâta yaptıkları zam yüzde yirmi veya yirmi beştir. Daha fazla zam yapmalarına da iş azlığı saiktir. Fakat bir kısım satıcılar ki ekserisi Beyoğlu tarafındadır ayakkabı fiatlarını, şu fırsattan istifade ederek memleketimizde görülmemiş bir hadde çıkartmışlardır Biz bunu Türk ayakkabıcılığı namına esefle karşılayoruz. Bu bir ihtikâr mevzuudur ki gözönünde durmaktadır ve mücadele edilmesi lâzımdır.» Hayırsızadaya giden kotra Tıb fakültesi talebelerinden Asım, yanında yedi arkadaşı olduğu halde, yeni yaptırdığı ufak bir kotra ile Moda açıklarında gezerken, kotra sulara kr.pılarak Hayırsızadaya doğru sürüklenmeğe başlamşıtır. Gencler bütün gayretlerine rağmen kotrayı suların tesirinden kurtaramamışlardır. Bu suretle Haj'irsızada önlerine gelen kotra, Mudanye seferinden dönmekte olan Sus vapuru tarafından görülerek kurtarıhnış ve sahile getirilmiştir. îngiltereye ilk defa ayak basan Türkler Anglo Türk şirketi ilga edildi Anglo Türk İş Komandit' şirketi mümessili sıfatile Londrada bulunmakta olan Eti Bank müdürlerinden Refi Teksan dün şehrimize avdet etmiştir. Türkiye ile İngiltere arasında yapıîan anlasma mucibince malî kredi işlerile bizzat İngiltere hükumeti meşgul olduğundan şirketin idamesine lüzum kalmamış ve Anglo Türk şirketi ilga edilmiştir. Refi Teksan dün Ankaraya hareket etmiştir. CUNHURIYET flüone Nüshası 5 kuruştur. Taltif edilen zabıta memurları Emniyet müdürlüğü ikinci şube müdür muavini Tevfikle ikinci şube sirkat ve cinayet masası şeflen haşkomiser Abdurrahman ve Alişan, Dahiliye Vekâletince birer takdirname ile taltif ediimişlerdir. Senelik Alü ayhk Üç aylık Bir aylık { 1400 750 400 150 Kr. 2700 Kr. » 1450 » » 800 » > Yoktur. Sarı lhsan yakalandı Muhtelif cürümlerden maznun olarak bir senedenberi aranmakta olan meşhur sabıkah Sarı İhsan dün şehrimizde yakalanmış ve Adliyeye verilmi^tir. I Dikkat •nzetemize gönderilen evrak ve yanlar neşredilsin, edilmesin iade edilmez ve nyaından mes'uliyet kabul olunmaz. Raifin hiçbir hareket yapmadığını ve tek söz söylemediğini görünce: Evet, diye devam etti, benim çirkin olduğumu siz de çok iyi biliyorsunuz.. Çünkü vaktile görüşmüştük. Beş on dakika benimle meşgul olmak tenezziilünde bile bulunmuştunuz. Fakat üzerinizde o kadar kısa ve geçici bir tesir yapmışım ki sesimin ahengini hatırladığınız halde ismimi unutmaktan hafızanızı menedemediniz.. H. Pfr.C.tC Pakize çirkin bir kızdı. Herkes onu ancak kalbinin iyiliği için severdi. Çünkü kim sıkıntıda ise hemen yardınıına koşar, ruhundan kopup gelen bir istek ve sadakatle hizmet eder, faydalı olmaya çalışırdı. Fakat bu iyilikler çarçabuk unutulur, genc kız, iştirak ettiği bütün toplantılarda ve cemiyetlerde silik mevkide kalır, hiç kimse onunla meşgul olmazdı. Pakizenin bilhassa yabancılarda birdenbire dikkate çarpan tek hususiyeti i'ardı. O da sesiydi. Genc kızla sık görüşenler o ahenge çarçabuk ahşıverdikleri için gitgide bunun farkına vannaz olurlardı. Fakat ilk defa konuşanlar hazin bir şarkının muhtelif perdelerden çıkan nağmeleri gibi kahn dudaklarından yavaş yavaş dökülen cümlelere hayran olurlardı. Hayatmda genc, ihtiyar hiç bir erkekten ılüfata mazhar olmadığı, aşk değil, ?evgi emareleri bile görmediği halde, bir gün tek bir roman yaşadı. On dakika kadar kısa süren bir heyecan devresi geçirdi. Arkadaşlarından Lâmianın amcazadesi Raife takdim olunmuştu. Uzun boylu, geniş omuzlu, mat yüzlü, lâciverd gözlü delikanlı o çayda bir müddet herkesi bırakarak Pakize ile meşgul olmaya başlamıştı. O vakit genc kızı görmeliydi. Kendini bildi bileli duymadığı bir sevinc içinde cihanı büsbütün başka gözierle görüyor, maddî mevcudiyetinden kurtularak manev! benliğile göklere kadar yükseliyor, bir ga$i anı geçiriyordu. ıMiçUk tıikâye Pakizenin romanı di aralarmda teessüs eden hissi rabıtayı Pakizeye karşı duymamakla beraber hazakat ve meharetinden daima emin bulunuyorlardı. Tahsilini bitirmiş, şehadetnamesini almjş, tatbikat devresini geçiriyordu. Bir sabah hastaneye feci bir otomobil kazas:nda yaralanmış bir genc getirdiler. Pakize yüzü parçalanmış, gözleri yaralanmış delikanlıyı tanımakta gecikmedi Doktorlar, zavalh Raifin iyi oldt'ktan sonra da dünyayı eskisi gibi görebileceğinden pek emin değillerdi. Pakize seven kadınlara mahsus dikkat ve ihtimamla hastanın manevî benUğinde öyle samimî ve tatlı bir hava yarattı ki Raif yarasının ağırlığına ve ıstikbalinin karanlıklığına rağmen hayata yeniden bir bağlılık duymakta gecikmedi. Bir gün genc kıza: Küçük hanım, dedi, size karşı duyduğum minnettarlığı sözle anlatamıyacağun, bunu nasıl ifade edeceğimi de bilemiyorum.. İstağfirullah efendim.. Ben ancak vazifemi yaptım.. Fakat küçük hanım.. Siz ne güzel konuşuyorsunuz.. Bu ses.. Aman yarabbi.. Bu sesi ben çok daha evvei başka bir yerde işittiğimi çok iyi ve çok ajık Raifle evvelâ havaî mevzulara dair l.onuştula Sonra Pakize ruhunu anlayan birisuıe tesadüf ettiği için cesaretlenmiş, hareketlenmiş, derdlerini, hicranlarını dökmeğe koyulmuştu. Senelerdenberi kalbinin pash koridoriarına yığarak örttüğü, sakladığı sırlarmı raeydana vurdu. Heyhat.. Böyle yapmakla büyük bir ihtiyatsızhk yapmış oiduğunu pek çabuk anladı. Raifin onunla alâkası hirt o güne ve o kısa zamana münhasır kalmıştı. Diğer toplantılarda bir çok defalar yeniden karşılaştıkları' halde Raif yanına gelmeği bile göze alamamış, uzaktan baş eğerek selâm vermekle iküfa etmişti. **• Mademki çirkindi. Mademki insanların dikkatini üzerine çekişi ancak yapacağı iyiliklerle ve onlara göstereceği sadakat ve fedakârlıklarla ölçülüyordu. Bir aile ocağından ziyade bir içtimaî müessesede daha faydalı olabileceğini düşündü. Kızılaym açtığı «gönüllü hastabakıcı dersleri» ne devama başladı. Vazifesine öteki arkadaşlarından ziyade bağlandığı için hocalarmın ve bütün doktorların büyük takdirlerile beraber, sonsuz itimadlaruu da kazanmışü. Hastalar, daha güzel ve daha zarif hastabakıcılarla ken hatırlayorum.. Gözlerim artık görmediği için kulaklarım daha iyi işliyor.. Bu sesin sahibi kimbilir ne kadar giızel ve ne kadar zariftir.. Bilseniz dimağım ne derece faaüyette.. Sizin çehrenızi, vücaPakize dakikalarca konuştu. O vakit dünüzü binbir çeşid ve tarzda tahayyül ediyorum. Bana yüzünüzü, endamuuzj Raife anlatmış olduğu ısUrablarını, "icılarını yeniden saydı, döktü. İlk mükâbiraz tarif etseniz ne olur.. lemelerde düştüğü ümidi, sonra uğradığı Pakize, mükâlemeyi daha ziyade uzat hayal kırıklığını hıçkırarak tekrar etti. mamayı tercih etti. Hastanın yanmdan İçini bosaltıp bitirdiği zaman harab ve ayrılırken: mahçub bir vaziyete düşmüştü. Eğer Şimdilik bana fazla bir şey sormaRaif ellerini parmaklarile sımsıkı kenetyuı.. Zihninizdeki hayalleri yaşatmakta lememiş olsaydı kaçıp gidecekti. Alil devam etmeniz daha iyidir, dedi. bir adamı böyle münasebetsiz sitemlerle *** yaraladığına pişman olmuştu. Fakat RaErtesi gün Raif lâkırdıyı döndürüp do if de gözleri dünyaya açık iken yaptığı laştırıp gene aynı mevzu üzerine getir hplayı bilmiyerek tekrar etmiş olmaktan di. Pakizenin ince parmaklarını elleri azab duyuyordu: Tatlı ve yalvarıcı bir nin içine alarak: sesle: Siz, dedi, tevazu gösteriyorsunuz Pakize, dedi, beni affet! ama, muhakkak çok güzelsiniz! Pakize Genc kız, yatakta gözleri siyah bezle bir an yaralı ve etrafını gönnemeğe l»ğh bağdaş kurup oturmuş hastaya mahkum bir adamın karşısuıda bulun baktı. Zavallmın ağzmdan çıkacak tek duğunu unuttu. Bunu bir istihza, bir kelimeyi boynu bükük beklediğini göralay zannetmek vehmine düştü. Boğuk dü: ve hiddetli bir sesle: Affediyorum Raif, diyebildi, çünkü Hayır, diye cevab verdi, yanılmaksizi seviyorum! ta devam ediyorsunuz. Ben cirVinim, hatta belki de çok sirkioiml. Ahmed Hidayet 0