CUMHURÎYET 18 Nisan 1940 II Küçük II hikâye İki sene ayrılık I Türk milletine Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumunun beyannamesi Yurddaşlar! İçine harb ateşi diişmüş bir dünyada yaşıyoruz. Bu günkü dünyada milletlerarası sulh muvazenesi kısmen de olsa bozulunca, bundan yalnız harbeden milletler değil, bütün insanhk müteessir oluyor. Bu yüzden harb dışında yaşayan millet ler de bir nevi sulh harb ekonomisi güduyorlar. Biz de ayağımızı dünyanm bu gidişine uydurmağa mecburuz. Hükumetimiz, alınması lâzım gelen her tedbiri zamanında alıyor. Halkımızm da zamanın bu zaruretlerini anlayarak hükumetle el ve iş birliği yapacağına inanıyoruz. 1929 senesinde borsalarda paramızın kıymetı duşerken, Millî Şefimiz İsmet İnönü nun açmış oldukları büyük iktisad savaşına karşı bir yandan milletimizin gösterdiği olgun anlayış, bir yandan da hükumetimizin takib etmiş olduğu akıllı kalkınma siyaseti sayesinde bu buhranlı günlere daha kuv vetli ve hazırlıklı olarak çücmış bulunuyoruz: Düşünün bir kere, ihtiyacımızın % 60 ını karşılayan pamuklu fabrikalarımız, ihtiyacımızın % 83 ünü kapayan yünlü fabrikaı larımız, ihtiyacımızın yc 95 ini örten şeker fabrikalarımız, ihtiyacımızın % 100 ünü kapayan çimento fabrikalarımız, ihtiyacımızın % 50 sine cevab veren kâğıd fabrikalarımız kısaca millî sanayi dediğimiz büyük varlık elimızde olmasaydı ve bütün bunların ya rattıkları kıymetleri dışarıdan satın almak mecburiyetinde kalsaydık, halimiz nice o lurdu? Geçen Umumî Harbde, ölüsüne kefen yapmak için bile pamuklu bez bulamadığını, bir kilo şekerin 400 kuruşa fırladığım ha tırlayan bu millete yukarıdaki adedlerin manasım anlatmağa lüzum yoktur. Yurddaşlar! Mılletçe ve devletçe ihtiyaclarımız çoktur ve gittikçe artmaktadır. Çunku duran değil, ilerleyen, serpilip gelişen, yükselen, daima daha kuvvetli, daima daha şerefli olmak isteyen canlı, kanlı bir milletiz. Devlet okonomisinin temeli millet ekonomisidü. Bu itibarla ihtiyaclarunızı karşılayabil mek için her şeyden evvel istihsalimizi çoğaltmaya mecburuz. Çünkü memleketimizde yapılmıyan malları, mal satarak dışarı dan, ancak alabiliriz. Onun için çiftçiler: Her zamankinden fazla toprak sürünüz, Her zamankinden fazla ekiniz. Buyük ve şanlı bir toprak savaşı sizi bekleyor. Daha çok mal ve daha iyi cins mal yetiştiriniz. Hayvan servetinizi iyi koruyunuz. Her çiftçinin piyasaya çıkaracagı her fazla kıymet, hem kendisi, hem de milletimiz için yeni bir kuv\et kaynağı olacaknr. Onun için tenbelliğin şimdi her zamandan daha ziyade bir günah olduğunu bılerek çiftçilerimizden şevkli bir istihsal gazası bekleyoruz. Sanayiciler, çiftçiler, işçiler! Gerek devlet, gerekse husust teşebbüs elinde işleyen fabrikalarımız en kıymetli istihkâmlarmuzdır. Onun için makineleri iyi kullanıruz, Vaktinden evvel eskiyen, verimi azalan her makine israf olunnıuş bir servettir. iyi bakım, şimdi her zamankinden ziyade bir zekâ ve dirayet eseridir. Makineye hor bakan ekmeğini çiğneyen nanköre benzer. Makine, kendisine sarfolunan bakımı ve sevgiyi inkâr etmez. Daha çok ve daha devamh verimile işçiyi mükâfatlandırır. Bu gün dıgarıdan makine satın almak gücleşmiştir. Onun için elimizdeki makinelerin kıynıetini bilelün. Onların hayatını ve verimini artıralım. Her kırılan makine millî müda faa kuvvetimizden eksilen bir parçadır. Onun için ekmeğini makineden çıkaran her vatandaşa hitab ediyoruz: Her makine, askerin elindeki tüfenk, top, tayyare kadar kıymetlidir. Yurddaşlar! Ayni zamanda malzeme israfından kaçınmak da millî müdafaa ekonomisinin baş parolasıdır. Hertürlü malzemeyi ve ham maddeyi hesabla ve ancak lüzumu olduğu kadar kul lanmak, hiç bir şeyin heba olmasına mey dan vermemek, kıymetleri iyi ve yerinde sarfetmek her vatandaşın daima gözönünde rutmağa mecbur olduğu en mukaddes va zifelerdir. Boşuna yanan her ampul, lüzumundan fazla sıcak bir oda, israf olunan her kâğıd, çop tenekesine atılan ekmek parçası, esneyerek geçirilen her dakika v.s. millî servetimizden çalınmış kıymetlerdir, Vatandaşlar. Unutmıyalım ki, bu gün Türkiyenin bütün dünyada kazandığı yüksek ve itibarh mevkü devlet ve millet birliğine borcluyuz. Devletin giriştiği çetin müdafaa ekonomisinde milletin aklına ve nıhuna güveniyoruz. RADVO Ginsi cazibe kraliçesi ile erkek güzeli Dorothy Lamour, Tyrone Power ile birlikte «Şeytan dansı» isminde bir film çevirmeye başladı ' Vekâletin kapısından memurlar üçer, Onun yanında bir hafta oturdu ve bir ha beşer çıkmaya başladılar. Cadde, bir iki ber bekledi. Bu bir hafta içinde kocasm dakika içinde sağdan soldan gelenler ve dan hiç bir haber alamamıştı; fakat için gidenlerle doldu. Bu kalabahk arasında den bir ses Selimeye kocasının kendisin küçük bir ağacın arkasında vekâletin ka den ayrılmadığını bildirir gibi oluyor, onu pısmı gözetleyen genc kadın kimsenin na her an yanında sanıyordu. Merak içinde zarı dikkatini celbetmedi. Bu kadın orada bir doktora koştu ve gebe olduğunu anla çok beklemedi. Beyaz merdivenleri inen dı. Şiddetli bir mücadele ve kararsızlık iki arkadaşı, onlar birbirinden ' ayrılınca içinde, haftalarca bir ihtiyar kadının pan zayıf, çelimsiz ve ortaboylusunu takibe siyonuna yerleşerek yapayalnız yaşadı başladı. Nihayet bir şirkete daktilo olarak girmeğe Bu takib epeyce sürdü. Selime çok he mecbur oldu. Hem hayatını kazanmaya, yecanlı olmakla beraber kendisini zapte hem istikbalini düşünmeye, hem de ken diyor, takib ettiğini belli etmemek için dini unutmaya ihtiyacı vardı. Artık ken icab eden tedbirleri vaktinde alıyordu. disi için değil, başka birisi için yaşamak Nihayet takib ettiği genc, yani kocası Şe mecburiyetinde idi ve bu «başka birisi» fik, Yenişehirde bir pastacı dükkânına gi dünyaya geldiği zaman, onu her türlü rince, yavaş yavaş karşıki kaldırıma geçti. mahrumiyetler içinde, babasız, hâmisiz Pastahanenin yanıbaşına kadar ilerledi. gelirsiz büyütmek azmini pek zayıf bulBirdenbire içeri girip girmemekte bir du. Bununla beraber, zamanın ve teclâhza tereddüd etti. Ya korktuğu gibi rübelerin verdiği irade terbiyesi Selimeye Şefiki, orada bir kadınla başbaşa bulur yardım etti. Pansiyonun ihtiyar kadıni sa?.. Selime işinde iken çocuğa baktı ve küçük Herşeyi düşünmüş, tasarlamış, yalnız Engin bir buçuk yaşına geldi. bu vaziyeti hesablamamıştı. Bir skandala Bir gün Selime, akşam geç vakit Karasebeb olmak istemiyordu. Görüp görme köydeki işinden Tarlabaşma dönerker mezliğe gelmek eğer onunla göz göze Tünelde kocasının bir arkadaşına rasgelgelirse kabil olabilir mi? Selime, kocası di. Yanyana idiler. Nasılsa: nın her vakitki iddiası gibi, hakikaten ar Ne var ne yok Mecdi Bey? kadaşlarile oturduğuna asla ihtimal vereDiye sordu. Şefikin arkadaşı meyusamiyordu. Onun bu iddiayı çürüten o ka ne başını eğerek: dar çok delilleri vardı ki... Bildiğiniz gibi Selime Hanım; dePastahanenin sırasında iki defa aşağı di. Zavallı hâlâ hastanede... yukarı gidip geldikten sonra birden içeri Selime telâş ve hayretle başını çevirgirdi. Dükkân o kadar kalabalıktı ki Se di. lime birden şaşırdı. Kendisinden sonra Kim hastanede?.. gelenlere yol vererek bir kenarda durdu. Şefik... Ayağı hâlâ geçmedi. Galiba Sağa sola bakındı; nihayet, dükkânın so sakat kalacak... nunda camlı paravananın arkasında, koSelime o kadar şaşırmıştı ki Mecdi, ocasının başını gördü. Kapıya arkasını çe nun hiç bir şeyden haberdar olmadığını virmiş olduğu için, Şefik onu göremiyor anlayarak izahat vermeğe lüzum gördü: du. Şefik, Selimenin kaçtığı günün ertesi Karşısmda genc, sanşın bir kadın var günü bir otomobil kazasında yaralanmış, dı. Kahkahalarla gülüyor, söyleyor, elle hastaneye kaldırılmış; bacağı kırıldığınrile bir takım hareketler yapıyor, arada dan alçıya konmuş, Istanbula getirilmiş, burada evvelâ evde, sonra hastanede tebir Şefikin omzuna dayanıyordu. Gözleri karardı, dizleri gevçedi. Ko davi altına ahnmıştı. Şimdi tekrar haslundaki çanta yere düşmek üzere idi. Bir tanede idi. Karısının kendisini aramamaden kendini toplayarak dışarı fırladı. Ev sını bazan büyük bir inkisar ve nevmidî karşılayorvelâ geri döndü; nereye gittiğini tayin et ile, bazan ona hak vererek du. miyerek, biraz evvelki yağmurdan hâlâ Selime daha fazla dinliyemedi; Tünelıslak olan asfaltta yürüdü, yürüdü... den bir otomobile atladı. Doğru hastaneBu kadın kimdi? Bu kadın kimdi?.. ye gitti ve Şefiki buldu. Selime kıskanclık ateşi içinde yanarken Nekadar zayıflamıştı; nekadar ümidşuurunu bu nokta üzerinde teksife çalışsiz, kimsesiz, hayattan bezmiş bir zavallı tı. Kendisine, onu tanıyor gibi geldi. Göhali almıştı!.. zü ısırıyordu. Şefikin üstünde bulduğu iki Şefik, Şefilcçiğim... fotoğrafı düşündü. Bu fotoğraflar ayrı ayDiye boynuna sarılan karısına evvelâ rı kadınlarmdı ve Selime yalnız birisini şaşırarak, sonra utanarak baktı. Yüzünsormuştu. Şefik: de kabahatli bir adamın perişanlığı ve Teyzezadem Neclâ... ,Koca kız ol teslimiyeti vardı. Selime onu bu vaziyetmuş; değil mi? Bir iki güne kadar Anka ten kurtarmak için, hemen kendi vaziyeraya geleceklermiş... tini anlattl. Istanbula gelir gelmez memur Demiş; kesmişti. öteki fotoğrafı bir olduğunu, ihtiyar ve namuslu bir kadının gijn onun cüzdanında bulmuş; ertesi gün yanında oturduğunu ve Şefikin başına göıememişti .Bu kadın bunlardan birisi gelen kazadan asla haberdar olmadığını, miydi acaba?.. Fakat pastahanedeki genc bunu biraz evvel Mecdiden duyduğunu kız, ne bir teyzezadeye, ne de bir daire söyledi. Şefik inanmak istemedi. O zaarkadaşına benziyordu. O kadar lâübali man Selime: idi ki Selime onun kocasına kendisi ka Sen; dedi, bir çocuğun olduğunu dar, belki kendisinden daha yakın bir haber aldın mı, ki ben senin hastalığını kadın olduğuna kanaat etmişti. duymuş olayım!.. Eve geldiği zaman kararını vermiş oŞefik hayretten donakalmış, karısına Ianların huzur ve sükunu ile Şefiki bekle bakıyordu. Heyecan ve sürprizler Şefiki di. Artık herşeyi anlamıştı. Eğer soracağı şaşkına döndürmüştü. Selime izah etti: suale Şefik gene: Senden ayrıldığım zaman bir çocu Arkadaşlarla biraz oturduk, oyna ğumuz olacağını hissediyordum. Sekiz ay dık. Ben bir bira içtim... Hepsi bu kadar.. sonra Engin doğdu; şimdi bir buçuk yaBuna da mı izin yok? şındadır. Gözleri ve alnı tıpkı senin gözleDiye cevab verecek olursa hergün al rin vealnın... datılmış olduğunu anlayacak, daha dog»** rusu artık hiç şüphe etmiyecek ve kararıİki ay sonra, hastanetfen çıkan Şefik nı yerine getirecekti. karısının koluna girmişti ve küçük EngiŞefik her vakitkinden fazla geç kalma nin elinden tutuyordu. dı ve Selimeye her vakitki gibi cevab BEHÇET RONA Verdi. Fakat Selime bu cevabı her vakitki gibi şüpheli, endişeli, nemli gözleıle karşılayacak yerde güleryüzle dinledi. Ertesi gün kocası gittikten sonra, eşyasını toplave ark^daşlannın mevsimin dı. Bavullara yerleştirdi ve kocasına bir Son K O N S E R İ mtktub yazarak veda etti, kendisini aramamasını, aramıyacağmdan da emin olduğunu, çünkü onu daha zevkle meşgul Sinemasmda edenler bulunduğunu bildirdi. 24 nisan ÇARŞAMBA akşamı İki sene, meşakkatli bir sabırla beklediği bu yuvanın kapısını çekerek otomobile | DİKKAT: Bütün yerler numaralıdır. Telefon numarası: 23860 bindi; istasyona gitti. **• Biletler (MARMARA) gişesinde satılıvor. Istanbulda fakîr bir teyzezadesî vardı. Ç Bagünku programj KADYODİFÜZYON POSTALARI Dalga uzunla^n: Türkiye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 130 Kw. Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Ko/». 20 Kw. 12,30 Program ve memleket saat ayarı, 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Müzık. Çalanlar: Ruşen Kam, Vecihe, İzzeddin Okte. Okuyan: Muzaffer İlkar. 1 Nuri Halil şarkı: (Doyulmaz bir safadır). 2 Reşad ErerŞarkı: (Ey benim güzel kuşum) 3 Leon Hancıyan şarkı: (Bir gün ey mah) 4 Taksim. 5 Mahmud Şevkefza şarkı: (Ey servü gülzar) 6 Nikoğos Ağa Şevkefza şarkı: (Geçip de karşıma) 7 Saz semaisi. 13,15 Müzik: Adana, Mersin ve havalisi türkülerinden örnekler. Ziya Işın. 13.30 14,00 Müzik: Kanşık müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket saat ayan, 18,05 Müzik: Radyo Caz orkestrası. 18,40 Konuşma, 18,55 Serbest saat, 19,10 Memleket saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri, 19,30 Müzik. Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif İçli, Hasan Gür, Hamdi Tokay, Basri Üfler. I Okuyan: Sadi Hoşses. 1 Şehnaz peşrevi, 2 Suphi ZiyaŞehnaz şarkı: (Beni ateşlere yaktın) 3 Selim III Şehnaz şarkı: (Bir nevcivana) 4 Şemseddin Ziya Şehnaz şarkı: (Hem aldandım) 5 Rahmi Bey Şehnaz şarkı: (Ey dilberi işvebaz) II Okuyan: Safiye Tokay. 1 Leylâ Hanım Hicaz şarkı: Zevki sevda duymadın) 2 Salâhaddin Pınar Hicaz şarkı: (Leylâ gibi hıçkırsa) 3 Eviç şarkı: (Elveda dost deli gönül) III Okuyan: Mahmud Karındaş 1 Bimen Şen Bestenigâr şarkı: (Derdimi ummana doktüm) 2 Refık Fersan Gülizar jar» kı: (Sabah güneş doğarken) 3 Refik FersanGülizar şaıkı: (Yanaklarının alı). 20,15 Konuşma (Sıhhat saati) 20,30 Müzik: Fasel heyeti, 21,15 Müzik: Radyo orkestrası 22,05 Müzik: Solistler (Pl.) 22.15 Memleket saat ayarı, ajans haberleri; ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,30 Müzik: HAYDN Kuartet (Pl.) 22,50 Müzik: Cazbanr (Pl.) 23,2523,30 Yannki program ve kapanış. TÜBKİYE Tyrone Power Holivud'dan yazıhyor: Amerikan sinema merkezinin en ya kışıklı delikanlısı Tyrone Power ile kadın artistler arasında cinsî cazibe kraliçesi sayılan Dorothy Lamour «Şeytan dansı» isminde bir filim çevirmeğe başladı lar. llk defa birbirlerine partönerlik eden bu iki san'atkârdan bilhassa Tyrone son vaziyetten çok memnundur. Çünkü Do • rothy'nin arkadaşlığına olduğu kadar artistlikteki kudretine de hayrandır. Do rothy'ye gelince o da geçen gün bir m e c liste meşhur jönprömiye hakkındaki takdir ve teveccühünü şu cümlelerde hulâsa etmiştir. « Tyrone iki üç senedenberi ka zandığı mütemadî muvaffakiyetlere rağmen henüz san'at âleminde hakikî mevkii kendisine verilmiş bir aktör değildir. ok şirin bir erkek olduğu kadar beyaz perdede tabiilik ve samimiyet havası içinde rol oynayan bir artisttir. Binaenaleyh kendisile filim çevirirken iktidar ve kudretinden çok istifade edeceğim muhak caktır.» Bu mütaleayı işitenlerden bir kısmı teâşa düştüler: Acaba, dediler, Annabella bundan kuşkulanmıyacak mı? Kocasına kıskanclık sahneleri yapmıyacak mı? Zira Dorothy Lamour malum ya, Dorothy zevcinden yeni ay rılmış dul ve mahlul bir kadındır. Hemen koşup bu husustaki /ikrini öğ renmek istediler. Annabella sakin ve müsterih: Ne münasebet, diye cevab verdi, kıskanclığın her an ve her zaman için nefret edilecek bir kusur olduğunu bil miyenlerden değilim. Fakat bilhassa bir aktörle evlenen kadın bu kelinıeyi zih nindeki lugatçeden büsbütün silmelidir. Ben Tyrone'un benimle değil, diğer aktrislerle oynamasını tercih ederim. Çünkü seyircilerin kankoca arasında geçe cek aşk maceralarından pek hoşlanma maları mümkündür. Kadıki bu şekilde biz de mahrem hayatımızın bazı safhalarını hiç bihneden ve istemeden halka ifşa etmek tehlikesine düşmüş oluruz. Onun için çok güzel olan Dorothy'yi kıskanmak kat'iyyen aklımdan geçmez. Annabella'ya aşkolsun... Çok makul ve mantıkî düşünüyor. Başka türlü hareket ederse muhakkak ki kocasının meslekî muvaffakiyetlerine bir sed çekmiş olacak ve aile yuvasmı boş gürültülerle nafile yere bir cehenneme çevirecek. Onu pek güzel biliyor. VATANSIZ KADIN Z A B İT NAMZETLEİ Telefon: 23860 BUGÜN Matinelerden itibaren Bu harb senesinin en büyük heyecanını yaşatmış ve bütün dünvayı coşturmuş olan 2 muazzam film takdim ediyor: EDWİGE FEUtLLERE JEAN CHEVRİER nin MARMARA Beyazıdda ö •İc Danielle Darieux «Çocuklar bunu yapamazlar!» isminde yeni bir film çevirecektir. Mevzuu havacılık kahramanlıklarım tasvir edecek olan bu eseri Danielle'in kocası tanınmış sahne vazıı Henry Decoin idare edecektir. Henry Decoin Umumî Harbde tayyare yüzbaşılığı etmiş olduğu için filmi daha ziyade bir salâhiyetle çevirecektir. Eserde Danielle'in partöneri Fernand Gravey olacaktır. ~k Son defa «Tuzak» filminde Maurice Chevalier ile beraber oynamış olan Marie Dea «Çıkmaz sokak» isminde yeni bir film çevirecektir. Kordelânm senaryosunu Charles Spaak yazmıştır. Rejisörlüğünü de Raymond Bernard yapacaktır. ~jf Yeni karı koca Tyron Power ile Annabella geçen gün bir kız mektebini ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretin gayesi Annabella'nın kızını görmesi idi. Bir çoklarınız hayret edeceksiniz ama 25 yaşındaki Tyron ile yeni evlenen Fransız aktrisinin 1 7 yaşında kocaman bir kızı vardır. Kadınların yaşı söylenmez, onun için l:endisinin kaçıncı baharını idrak etmekte olduğunu artık siz tahmin edin! Dirll •jç Bir müddettenberi kendisine yapılmış olan apandisit ameliyatı neticesi Los Angeles'teki «Bon Samaritain» hastanesinde yatmakta olan Ann Sothern tamamile iyileşerek ayağa kalkmıştır. lsveçli artist, doğumunun yıldönümünü de hastanede idrak etmiştir. San'atkarın son filmlerınden biri «Rancho'da bir macera> diğeri de «Kocam hâlâ kadın peşinde koşuyor!» dur. Ikinci filrni Franchot Tone ile beraber çevirmiştir. İf Geçen hafta Holivuddaki «Trocadero» barında eğlenmeğe gitmiş olan Adolphe Menjou, oturduğu yerden elinde şampanya kadehi olarak ayağa kalkmış ve bütün hazır bulunanlara hitaben yakında sinemadan çekileceğini söylemiştir Bunun hakikat mi, yoksa bir sarhoşluk eseri mi olduğu henüz kat'î surette bilinememektedir. ve LİONEL BARRYMORE ROBERT YOUNG JEAMES STEWART m Istanbul ve taşra sinemalarının nazarı dikkatine: Istanbul Seferberlik ve Maarif müdürlüklerinin bütün mekteb talebelerinin, pasif konınma ekiplerinin ve bütün vatandaşlann görmesini tavsiye ve tamim ettiği, PASİF KORUNMA Filmi sinemalannda göstermek istiyen sinema müdür ve sahiblerinin irae tarihlerini tespit etmek üzere ö z e n Film müessesesine derhal müracaatleri tavsiye olunur. Adres: Beyoğlu, Yeşil sokak No. 23 MUNIR NUREDDIN M A R M A R A 1r Fox kumpanyası radyonun şimdi ye kadar geçirdiği tekâmül safhalarını bir Konferans füimde tespit etmek istemektedir. Bu Kadıköy Halkevinden: 19 nisan 940 cuma kordelânm ihtiva edeceği mevzuun kah günü 20,30 da Evimiz saionunda Bayan İffet ramanlan Don Amech ile Alice Fay o • Oruz tarafından (Türkiye işletmeleri) mevzulıl lacaklardır. bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. Bu akşam saat tam 2 0 3 0 da Kadıköy sioemasında 1 ATLAS EKSPRESİ L A L E sinemasına akıtıyor. Ilâve: En son dünya haberleri : Bugün ekspresle gelen Paramunt JurnaPda Dikkat: Suvareler için numarah lüks koltukların evvelden aldırılması rica olunur. Telefon: 43595 Bu eşl görUlmlyen fllmin bir hafta daha devam edeceğlnl mUjdeleriz. GUnlerdenberi tekmll Istanbulluları çoşkun bir sel glbl Paramunt Şfrketinln 4 ncil harlkası CECIL B. DEMIL'ln en gUzel şaheserl Sarsılmaz bir zafer kalesi SAFiYE KONSER! Zengin programa ilâveten : Ayrıca sahnede Biletler şimdıden gişeierımizde satıltamakdır. Telefon: 60821 BUyUk san'atkâr MEVLÎD akşam S A R A 1 Sinemasmda •• Büyük bir adamın ve büyük bir aşkın ihtiraslı tarihçesi ... ABRAHAM LINCOLN, Amerika için ne idi ?... Vatanının ve beşeriyetın ona borçlu kaldığı şey ... " LİNKOLN,, VATAN KURAN ADAM Muazzam Amenkan dekorlan arasında çevrilmiş Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi akmağın kızı ve Güzel San'atlar Aka demisi müdürii Bürhan Toprağın refikası Muazzez Toprağın ruhuna ithaf edilmek üzere 19/4/940 cuma günü Beyazıd camii şerifinde öğle namazını müteakıb Mevlidi Nebevî okutturulacaktır. Dost ve anıdıklarile arzu edenlerin buyurmaları rica olunur. ••• Memleketimizin maruf tütün tüccarla nndan Bay Mithat Nemlinin değerli arkadaşlarından olup, Bafralı merhum Bay Celâl Birenin ruhuna ithaf edilmek üzere bu ayın 19 uncu cuma günü ikindi na mazını müteakıb, Beyoğlu Ağacamii şerifinde Hafız Rıza tarafından Mevlidi $eif kıraat olunacaktır. Merhumu tanıyanlann ve bilcümle ihvanı dinin teşrifleri rica olunur. i PEK sinemasmda BU AKŞAM GUIeceksiniz... Doyuncaya kadar hahkahalarla gilleceksiniz... HAROLD LOYD (Lui) tarafından görülmemiş derecede zengin ve harikulâde g gülünc sahnelerle dolu Dünya Koniikler Kralı Fransızca sözlü şaheser başlıyor. Baş rollerde : HENRY FONDA ALICE BRADY ilâveten : FOKS JURNAL son dünya ve harb havadis eri Firavunun Kız Ayrıca: FOKS dUnya havadisleri gazetesi Numaralı yerleri evvelden aldirınız. Tel : 44289 f J Merhumun zevcesi