16 Ni*an 1340 CUMHURlYET Hâdlseler arasında Dünya harbine doğru Şeker fabrikaları umumî heyeti toplandı Şirketin bir senede 1 milyon 700 bin lira kâr yaptığı anlaşıldı, % 6,5 hisse tevzi edilecek Ankara 15 (Telefonla) Türkiye Şeker Fabrikalan Türk Anonim şirketi heyeti ıımumiyesi bu gün şehrimizde yapıldı. Toplantının açılmasını müteakıb riyaset divanı intihabı yapılmış ve bun dan sonra idare meclisi raporunun okunmasına geçilmiştir. Okunan idare heyeti raporunda 1939 •enesine gelinceye kadar, şeker fabrikaları işletmelerinin birleştirilerek şirketin kurulduğu 1935 senesinden itibaren pancar ve şeker istihsalâtımızla bu istihsalâtın miktarları üzerinde amil olan sebeblerin bir tahlili yapıhyor ve buna başlarken 1938 senesi rekoltesinin çok diişük olması ve istihsal edilen şekerin de azlığı dolayısile istihlâkle istihsal arasında bü yük bir fark husule geldiği, bu açığın haricden şeker temini auretile kapatılma sındaki müşkülâtın da arttığı, bu sebeble ihtiyat şeker stoklannın azalacağını göz önünde tutan müessesenin ihtiyacm mümkiin olduğu kadar büyiik bir kısmını dahilden temin etmek gayesile 1939 senesi istihsalini korse ettiğini, bunun için de, pancar fiatlannm yükseltilmesı ve fabrikalar istihsalâtımn azamî h&dlere göre ayarlanması lâzım geldiği tebarüz ettirildikten sonra 935 senesinde hüku metçe verilen karara göre 55,000 ton üzerinden ayarlanan şeker fabrikalan iatihsalâtının bu şekle nazaran 935 sene •inde 21,147 hektar sahadan 334,046 ton pancar alındığt, 1936 da 23,336 hektar sahada zeriyat yapıldığı, havala nn müsaid gitmesi üzerine hükumetten yapılan temenni üzerine şeker istihsal haddinin 65 bin tona çıkarıldığı ve bu nun 1939 senesine kadar muteber tutulduğu ve bu vaziyetin 1938 kampanyası sonunda hitama ermesi üzerine 1939 senesi istihsalâtımn azamî istihsalât hesabına göre tanzim edilerek pancar mubayaa fiatınm 30 paradan 40 paraya çıkanl dığı ve bunun üzerine geçen sene 38,839 hektar saha taahhüde bağlanıp 37,740 hektar zeredildiği ve bir taraftan hava ların müsaid gitmesi, diğer taraftan teskilâtın fevkalâde bir gayretle çalısması ve nihayet köylünün büyük bir dikkat ve itina göstermesi neticesi olarak şimdiye kadar elde edilen rekoltelerle kıyas kabul etmiyecek bir rekolte alındığı, 628,161 ton pancar idrak edildiği zik jolunduktan sonra bunun fabrikalara göıe taksimi yapılır ve adedi 1939 sene sinde 72,088 e baliğ olan pancar müs tahsili Türk köylüsüne 1935 senesinde pancar bedeli olarak 3,277,000 lira ve rilmişken bunun 1939 senesinde 6 mil yon 230,000 liraya çıktığı ve bu paranın doğruca köylünün cebine girdiği tebarüz ettiriliyordu. Raporda bundan sonra 1940 kam panyasında da 1939 senesi kadar is . tihsalde bulunmak üzere verilen emir üzerine zeriyat sahasırun 50,000 hek tara çıkarılacak şekilde tertibat a lındığı, pancar mubayaa ücretinin yükseltileceği, 1940 senesinde memleket ihtiyacının tamamının temin olunacağı, pancar mubayaa fiatlanna zammın şeker fiatlarına yapılan zamla kabil olduğu, bu suretle hem Türk köylüsünün geniş mikyasta istifadesi ve kalkınması, hem de pancar zer'iyatınm genişletilmesi kabil olduğu kaydolunarak şeker Tekoltesinin halen memleketimizde şeker istihsal eden Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Tuıhal fabrikalarında 1935 senesinde 5 3 milyon 827,546 ton. 1936 da 65,885,775 ton, 1937 de 51,575,449 ton, 1938 de 42,526,783 ton iken 1939 da 94 milyon 507,997 tona yükseldiği, 1940 kampanyası için başlanan ziraî hazırlıklar 1939 senesine nazaran yüzde 50 ve daha evvelki senelere nazaran yüzde 100 fazla olduğu, muhtac olunan en mühim malzemenin tedarik olunduğu ve önümüzdeki sene memleket şeker istihsalâtınm fazlasile temin olunacağı ve geçen sene memleket şeker istihlâkinin 100 milyon 620,604 tona baliğ olduğu ilâve olunuyordu. Raporda bundan sonra stoklar, bilânço, kâr ve zarar hesablan üzerinde izahat verilerek karşılaşmalar yapıldıktan sonra safi kânn 1,712,166 lira olduğu, bundan yüzde 10 adi ihtiyat akçesi, memurlara ikramiye ve vergilerin tenzilinden sonra tediye olunmuş sermayenin yüzde 6,50 sine tekabül eden miktann hissedarlara temettü hissesi olarak tevzi ve artacak bakiyenin de gelecek senelere devri teklif olunarak son bir senelik mesainin değerli başarıcılan olan başta umum müdür Kâzım Taskend olmak ürere bütün memurlara tesekkür olunuyordu. Rapor ittifakla kabul olunmuş ve bilânçonun tasdikinden sonra meclisi idare yeniden seçilmiştir. ııııımılımillllllllllllllllllllilllllllllllllllllllllllUltllllıııımıııı Edirneye sular gene Londrada Balkan elçileri konseyî baskın verdi Yeni hasarat oldu, Bosna köyü halkı zor kurtarıldı Edirne 15 (Hususî muhabirimiz den telefonla) Tunca ve Meric nehirleri bu sabah saat 6 da gene taştı. Bu defaki seylâb anî ve çok sür'atli olmuş, sular iki saat içinde Tuncada 5, Mericde 4.75 e çıkmıstır. Bundan sonra feyezan hızını kaybetmiş, saat 1 6 ya kadar Tuncada 5,06, Meticde 4.82 ye kadar çıktıktan sonra durmuştur. Fakat saat 6 ile 8 arasmdaki seri ve siddetli yükselme esnasında sular şehrin kenar mahalleleri ile münhat araziyi, EdirneKaraağaç şose ve demhyolunu, mezbaha ve elektrik fabrikası gibi müesseseleri yeni baştan istilâ etmiş ve fazla olarak Bosna köyündeki su bendinin 50 metroluk bir kısmını da yıkmıştır. Zabıta baskına uğrayan bu mahallelerde sıkı tedbirler almış ve geçen defaki gibi evlerin tahliye ameliyesine başlamıştır. İçtima bitti, sefirler avdet ediyorlar Londra 15 (Hususî) Balkan memleketleri nezdindeki ingiliz elçilerinin konferansı bu gün bitmiştir. Konferansa iştirak eden elçiler yakında vazifeleri başına döneceklerdir. Hariciye Nezareti, konferansm mesaisi hakkında bir tebliğ neşredecektir. Majeste Kral Corc, bu akşam Sofya büyük elçisi Rendel ile Belgrad büyük elçisi Campbell'i kabul etmiştir. eçen harb bir dünya harbiydi. Şimdiki, tam bir Avrupa harbi bile sayılmaz. Ates, Norveçi de sayaısanız, Avrupanın yirmi üç devletinden yalnız dördü arasında. Koloniler ve dominyonlar hesaba katılmazsa, öteki kıt'alar ve memleketler, seyirci locasından sahneye giden koridorda bir adım atmıs değiller. Fakat bu harbin bir dünya harbine çevrilmesi ihtimalini dö. şündüren s«bebler, geçen harbdekinden fazla. Geçen harb bir menfaat harbiydi. Ekonomi rekabetinden ve hegemoni davasından çıkmıştu Şimdiki harbde de bu iki amil basta geliyor. Fakat yanında ve ayni hizada yeni amiller var. Muharibler, sulhtan sonra, kendi ideolojilerine uygun bir dünya nizamı kurmak sevdasındadırlar. lnsan cemiyetlerinin izahına ve idaresine aid fikirler plânında bir demokrasi . totaliter mücadelesi önünde olduğumuz muhakkak. Bu fikirlere hor bakmayahm. İspanya harbinds her iki tarafın da hedefi birdi: Ispanyamn menfaati. Fakat bazılaruun «ideoloji» diyip geçtikleri bu fikirler, üç sene, barut halinde patladı ve iki tarafın da üstüne mermi halinde yagdı. Şimdiki harbde gördüğümüz fark, totaliter cephenin sempati mihverine Sovyetlerin de katılmış olmasından ibaret. Bu harb, şimdilik, tam bir Avrupa harbi değildir; fakat dünyaya empoze etmek istediği yenî nizam bakımından, geçen seferkini gölgede bırakacak bir dünya harbidir. öteki milletlere ve kıt'alara sirayeti ihtimalleri üstünde bizi düşündüren sebebler hergün biraz daha çoğahyor. Evvelki akşam, radyoda, Nevyork istasyonunu dinledim. Spiker Amerika gazetelerinin neşriyatını hulâsa etti. Ben de bu hulâsayı hulâsa edeyim: «Amerika Birleşik devletleri halkı, Norveç hâdisesini büyük bir hassasiyetle takib ediyor. Müttefiklerin denizdeki muvaffakiyetle . rine rağmen, Alman ordusunun hâlâ Norveçte bulunması fena alâmet. Bu hal bitaraflan Almanya lehine ürkütecek, onun iktısadî ve askerî vaziyetini tahkim edecek. Amerika bu hâdise önünde kollarmı kavusturamaz. Amerikada hiç kimse harbetmek istemiyor, fakat Avrupa harbinin bu gün aldığı istikamet, 1917 dekinden fazla Amerika demokrasisini düşündürecek ehemmiyettedir.» 1917 dekinden fazla! Bu sözün bir tek manası var: Nevyork spikerinin temsil ettiği kanaate göre Amerika, demokrasinin ve demokrasilerin imdadına yetişmek için harbe girmelidir. Monroe, demokrasinin ölümü demek. Hiç füphesiz, şu dakikada, Roosevelt buna yakın şeyler düşünUyor. Eğer, bu günden tezi yok, Amerika harbe girmiyorsa, bunun sebebi yalnız Monroe ananesi ve yalnız halkın sulh istemesi de. ğildir. Amerika bu harbde Almanyanın yalnız kabp kalmayacağuu düsünüyor. Nitekim spiker ilâve etti: «tskandinavyadaki Alman zaferi, şimdiye kadar bitaraflığı istismar etmek isteyen ltalyaya ve Sovyetlere yeni cesaretler verebilir.» Amerika için, îtalyadan ve Sovyetlerden daha ehemmiyetli bir i*im var: Japonya! tki yüz elli milyon Çinliyi emri albna alan ve iki vassal devlet kuran Japonya! ljte bu harbin bir dünya harbi olma*ını icab ettiren sebeblerle srmdilik bunun önüne geçen sebebleri, böylece, karşı karşıya görüyoruz. Bu nauvazenenin hiç bir garantisi de yoktur. Şark Ordusu Modern silâhlar ve büyük manevralarla tam kudretini iktisab etti IHEM NALINA MIHINA İngilizlerin bir muvaf fakiyeti lman başkumandanlığı, emniyeti sadece cür'etle temin eden muvaffak bir baskınla Norveçe asker çıkardı. Cür'etkâr bir baskın, hemen daima muvaffak olur. Fakat denize hâkim olmıyan tarafın, denizaşırı bir harekette ilk baskınla kazandığını sonra devam ettirebilmesi pek nadirdir; hele karşı tarafta, Ingilizler gibi deniz kurdları varsa. Ingilizler, Almanlann bu hareketine, evvelâ bütün Norveç sularına, Skagerrak, Kattegat boğazlarına mayin dökmekle mukabele ettiler. Baltık denizine mayin dökmek şeklinde tecelli eden İngiliz baskını ise, ancak Nelson'un torunlanna yaraşan mükemmel bir hamle olmuştur. Ingilizler, bu hareketin tafsilâtını pek tabiî ve haklı olarak gizleyorlar; fakat, Almanlar, bütün Danimarkayı işgal ettikten, böylece Kattegat boğazma ve bilhassa Sund, büyük Belt, küçük Belt gibi Şimal denizinden Baltığa yol veren dar boğazlara hâkim olduktan sonra, İngilizlerin Baltığın bütün Alman sahillerine mayin dökmeleri, İngiliz denizcilerine cidden şeref veren bir muvaffakiyettir. Bu, adeta, Boğaziçinden geçip Marmaraya mayin dökmek gibi bir harekettir ve elbette Almanlann Norveç baskmından daha yüksek bir cür'et ve meharetin mahsulüdür. Filvaki, Norveçe yapılan Alman baskını, beklenmiyen anî bir hareketti. En yakm İngiliz deniz üsleri, Oslo halicinden 400 450 mil uzakta olduğundan muvaffakiyetle neticelenmesi hemen hemen tabiî idi. Buna mukabil, Almanlar, kendi baskınlannın aksül'ameller doğuracağını biliyor ve bekleyorlardı. Danimarkayı da hem Norveçe yaklaşmak, hem de Baltığa giden deniz yollannı kapatmak için, işgal etmişlerdi. Danimarkanın payitahtı Kopenhag'ın bulunduğu Seeland adasının şimali garbisindeki Helsingör ile onun karşısındaki Isveç şehri Helsingborg arasında Sund boğazı o kadar darlaşır ki bu iki şehir, aşağı yukan Fındıklı ile Haydarpa;a kadar birbirlerine yakındırlar. Danimarkanın Seeland, Fionie, Laaland ve Langeland adalan arasındaki büyük Belt boğazı ki asıl Baltık yolu buradan geçer bu son iki ada arasında takriben 20 kilometre genişliğindedir. İki tarafa konulacak yeni sahra toplan bile burasını ateş altına alabilir; 15 lik uzun toplar ise bir sahilden ötekine mermi yetiştirirler. Zaten bu boğazda sulann derinliği çok değişir ve ekseriya garb sahiline pek yakın geçmek icab eder. Sığlıklara oturmamak için çok dikkatli olmak lâzımdır. İngilizlerin Alman kara, hava ve deniz kuvvetlerile dolu olan bu daracık boğazlardan geçerek Baltığa mayin dökmeleri hayret edilecek bir jeydir. Bu mayinlerin hava ve denizaltı vasıtalarile dökülmesine imkân yoktur; çünkü bu mayinler, küçük ve büyük Belt'lerden geçerek Baltık denizine ve Baltıktaki Danimarka ve Alman sahillerinden Litvanya sahilleri civarındaki Memel'e kadar uzanmaktadır. Danimarkanın şark sahillerinden Memel'e kadar düz hatla 400 mil mesafe vardır. Bu kadar geniş bir sahaya ancak müteaddid mayin gemilerile kâfi miktarda mayin dökülebüir. Tayyarelerin pek az mayin taşıdıklan malumdur. Ingilterenin mayin dökücü 6 denizaltı gemisinin her birinde 120 mayin vardır. 6 gemi ancak 720 mayin dökebilir. Buna Fransızlann beheri 32 mayin taşıyan 7 denizaltısını da ilâve etsek bile, gene hepsi 1000 mayin tutmaz. Halbuki İngiliz tebliğinde zikredilen sahalarda müessir mayin tarlaları vücude getirmek için binlerle mayin ister. Demek ki İngiliz mayin gemileri, düşman kuvvetlerinin kontrolu altında bulunan boğazları ve Baltık denizini mayinlemek gibi fevkalâde bir iş görmüşlerdir. Bu mayinleri Almanlar toplayabilirler, fakat, Alman tarak gemileri, bu mayin tarlalarını temizleyinceye kadar, İngiliz Fransız kuvvetleri, pekâlâ, Norveçe çıkanlabilirler ve çıkarılacaklardır da. Çünkü İngiliz mayinleri, yalnız, Almanlann Norveçin cenub sahillerine çıkardıkları kuvvetleri takviye etmelerine rnâni olmak için değil; ayni zamanda, ve âaha ziyade, kendi ihrac hareketlerinin emniyetini temin etmek maksadile dökülmüştür. Not Bu yazı yazıldıktan sonra Ankara radyosu, lngilizlerin Norveçe asker çıkardıklannı bildirmiştir. Suriyedeki Fransız Şark ordusu piyadeleri bir manevrada ve Trablusşamda yapılan bir geçid resmi Yakınşarktaki Fransız ve İngiliz kıtaa veya Fransadan gelmiş bir çok Avrupah tınm, kuvveti hakkında muhtelif memba alaylar da vardır. lardan ortaya atılmış olan bir çok rivayetŞark ordusu son zamanlarda, müteadler vardır. Bu rivayetlerden hangisinin did manevralar yapmış ve yeni toplanan doğru olduğunu tayin etmek tabiî mümkün değildir. Fakat bu ordunun mefruz her hangi bir düşman için gizli bir tehdid ve kıymeti hakkında münakaşa caiz olmıyan mâni bir kuvvet teşkil etmekte olduğu muhakkaktır. Bu ordunun icabında ne suretle harekete geçeceğini tayin etmek bizce mümkün olmadığı gibi bu babda salâhiyet sahibi olan kimseler de tabiidir ki askerî esrardan madud bulunan bu nokta hakkında son derece ketum davranırlar. Fransız mecmualarından birinin muhabiri tarafından sorulan bir suale Yakınşarktaki ordular başkumandanı General Weygand, şu cevabı vermiştir: Almanlann bu ordu hakkındaki malumatları, herkesin bildiğinden çok daha yanlıştır. Bazan şark ordusunu haddinden fazla büyük ve kuvvetli farzediyorlar. Bu, bizim için iftihar edilecek bir şeydir. Bazan da bu ordunun ehemmiyetini küçülttükçe küçültüyorlar. Bu da iyi. Çünkü harekete geçildiği zaman çok nahoş bir sürpriz karşısında kalacaklar! Fransız Generali, Almanlann Yakmşarktaki Fransız ordusunun sadece zencilerden ve şimalî Afrikahlardan müteşekkil bulunduğunu iddia etmiş olduklarını »öyleyerek bunun hakikate muhalif olduğunu ilâve etmiştir. Generalin söylediğine göre mühim miktarda Lübnanlı ve Suriyeli gönüllülerden başka müstemlekelerden Şark ordulan Başkumandanı General Weygand umutıî karargâhında bir kısım kuvvetlerin tecrübe ve ihtisasmı arttırmıştır. Gözlere pek muazzam görünen ve ayni nispette modern silâhlarla mücehhez olan bu ordunun hakikî miktarı bir sır olarak muhafaza edilmektedir. PEYAMl SAFA İranda inkılâblar Şahînşah Pehlevî idaresi mütemadiyen yeni eserler yaratıyor İran Başkonsolosu Esedullah Behnam, gazetemizin 10 nisan tarihli sayısında intişar eden beyanatını ju suretle tamam lamaktadır: « Iranın şimalinden başlayarak cenubuna müntehi olan hat ikmal edilmiş tir. Diğer hatlardan biri, Tahrandan şimali garbiye doğru ilerleyerek Meyanduab ve Merage istikametinde (Kazvin) e vâsıl olmuş bulunmaktadır. Bu hattın Kazvine kadar olan kısmın dan istifade edilmektedir. Gene Tahrandan şimali şarkî istika • metinde (Meşhed) e doğru yapılmakta olan hattın (Simnan) a kadar olan kısmı ikmal edilerek münakaleye açılmışür. Hattın üçüncü kısmı Tahrandan cenubu şarkî istikametinde (Enarek) e doğru ilerlemektedir. Enarek, Iranm başlıca maden mıntakasıdır. Alâhazreti Hümayun Şahinşah Pehlevi Hazretlerinin yüksek irşadları ve yorul . maz faaliyetleri sayesinde vücude gel mekte olan bu büyük Trans lraniyen hattımn çok kısa bir zamanda ikmal edileceği umulmaktadır. İranda, bundan başka, son seneler zarfında, binlerce kilometrelik şose ve asfalt yol yapılmıştır. Bu yollardan iktısadî ve ticarî bakımdan alman neticeler, son derecede mucibi memnuniyettir. Şahinşah Hazretleri, bilhassa şose ve asfalt yol inşaatile yakından alâkadar olmaktadırlar. İranda bundan başka yerli sanayi, Şahinşah Hazretlerinin himayeleri ve direktiflerile: büyük inkişaflara mazhar olmuştur. İranın başlıca ihtiyacları, yerli fabrikalar tarafından temin edilmektedir. Memleketin bir çok noktalarında müteaddid ipek, iplik, saraciye fabrikalan açılmıştır. Şeker sanayii de, memleketin ihtiyacını karşılayacak bir seviyeye vâsıl olmuştur. Diğer taraftan şehirlerin imarı hususunda büyük gayretler sarfolunmaktadır. Bir çok Iran şehirleri, bugün adeta tanınmıyacak derecede değişmiştir. Şahinşah Hazretleri, İran millctinin, me Italya Ingiltereden bol miktarda kömür almağa başladı Londra 15 (a.a.) Reuter ajansı bildiriyor: Italya şimdi, ayda 25000 ton İngiliz kömürü almaktadır. Bu kömürlerin büyük bir kısmı ltalyan vapurlarına yükletiliyor. Italyanın Ingiltereden istediği kömür ayda takriben 400,000 ton olup senede beş milyon tona yakındır. Ingilterenin şark limanlannda 40 kadar ltalyan vapuru vardır ve 20 ltalyan vapuru da kömür yüklemek üzere Galles'e yaklas,maktadır. Fransa bu sene 20 milyon ton îngiliz kömürü ithal edecektir. Bosna köyü halkı güç kurtarıldı Edirne 15 (Telefonla) Edirnenin cenubunde 1400 nüfuslu Bosna köyünde geçen sene merkezden tahsısat verilerek büyük bir sed yapılmıştı. Bu seddin yıkılması üzerine hücum eden sular köyün mühim bir kısmını istilâ etmiştir. Vaziyet Edirneye bildirilmiş, Edirneden gönderilen 9 kayıkla köylüler kurtarılarak yüksek yerlere nakledilmiştir. Birçok evler yıkılmış ve hayvanlardan bazıları da boğulmuştur. Sayılan belli değildir. Insan zayiatı yoktur. Bir saat evvel gelen habere göre, derhal mahalline erzak gönderildi. ordusunun bir hecinsüvar kolu Son yağmurların Bursadaki tahribatı Bursa (Hususî) Son yağmurlarla lodos dağlardaki karları süratle etittiğinden vilâyetin hemen her tarafında dereleri kabartmış ve muhtelif mıntakalar^a geçen feyezanı andıran tahribat yapmiştır. M. Kemalpaşanın ve Karacabeyin 6 köyü su altında kalmış, yüzlerce koyun boğulmuş, bir kadın Kemalpaşa deresine düşerek ölmüş, 1 600 den fazla koyun da Bandırmadan getirtilen sandallarla kurtanlarak Haraya yerleştirilmiştir. Karacabey ovasındaki bendleri gene sular yıkmış ve ova su altında kalmıştır. Bursa ovasının da Panayır köyü civannı su basmıştır. Ayrıca şehirde Alacahırka mahalle sinde bir evin duvarı çökmüş, Aptalnıurad yolunda 60metre murabbalık zey tinlik olduğu gibi kayarak Naib deresine çökmüştür. Bir evden ılık su çıkmıstır. deniyetin bütün nimetlerinden istifadesini temin edecek hiçbir gayretten geri durmamakta ve yüksek irşadlarile, devam eden faaliyete mütemadi bir surette nezaret buyurmaktadırlaf. İran tarihinde misli görülmiyen bu alâkanm, memlekete temin ettiği istifadeler hesabsızdır. İran milleti, Büyük Şefinin bu kıymetli ve baha biçilmez muzaheretinden son derece minnettar ve her türlü fedakârlığı ifaya amade bulunmaktadır.» İtalyan matbuatı Gene Korsika ve Tunustan bahse başladılar Roma 15 (a.a.) D. N. B. ajansı bildiriyor: Giornale d'ltalia gazetesî, halihazır vaziyet Akdenizin istikbaldeki imkânları hakkında neşrettiği bir etüdde, bu meseleyi esasından aydınlatmanın zamanı geldiğini yazıyor ve diyor ki: «Fransa, Korsika'nın, yani halis ltalyan an'anesi taşıyan bir adanm işgalile, as kerî ve siyasî hegemonya maksadı gütmektedir. Fransanın genişlemesi bahsinde hiç bir tabiî ihtiyaca tekabül etmiyen Tunusun işgali, bu sebeble, senelerdenberı iki memleketin arasını açmı,ş ve her iki memleket arasında, halledilmiyen meseleler den biri olmuştur. Fransanın ltalyaya karşı tatbik ettiği siyaset, Avrupada ve Akdenizde hege monya muhafazasına matuf bir plâna göre devam etmektedir. Fransa daima ltalyanın tabiî ve siyasî ve millî menafii aleyhine hareket ediyor. Bu günkü ihtilâfta, Italyanın açık ve tabiî hakkı Fransa. nın emperyal ve askeri siyasetile çiğnenmektedir. Fransanın Akdenizdeki vazıyeti hayatî ve millî değil emperyal biı menfaat icabıdır.» Almanyanın Roma sefaretinde tayinler Beriin 15 (a.a.) Prens Vora Bısmark'ın Romadaki Alman elçiliği başmüşavirliğine tayin edildiği, Reuter ajansı tarafından haber verilmektedir. Prens hâlâ, Alman Hariciye Nezareti siyasî jşleri şubesi şefidir. Romadaki Alman elçiliği ikinci kâtibi Von Plessen'e elçi unvanı verilmiştir. Elâzığ köylerinde hasar Elâzığ 15 (Hususî) Dani köyile Harput dağ silsilesinin şimal ve cenub mail satıhlarındaki köylerin mezruatı sellerden mühim mikyasta hasara uğra mıştır. Halk yardım istemektedir. Asvan köyü civarındaki mezruatı kâmilen seller götürmüştür. Holanda harbe girerse... {Bas tarajı 1 tnct sahitede) Arita. bilâhare, Holanda elçisini davet ederek kendisile üç çeyrek saat görüş müş ve Japonyanın noktai nazarını izah etmiştir. Japon Times gazetesi diyor ki: «Felemenk Hindistanınm küçük bir Avrupah devlet tarafından idare edilmesi başkadır, Japon noktai nazarları üzerinde münakaşa yapabilecek kudretli bir devletin hakimiyeti altında bulannıası büsbütün başkadır. Bitaraf memleketlerin uzak şarktaki topraklannın statüsünde yapılacak her hangi değişiklik, Japonyanın muvafakatile ve onun arzusuna gÖTe müzakere edilmek iktiza eder.» Moskova 15 (a.a.) Bu gün, Fin landiyanın yenî elçisi Paasikivi, yüksek Amasya 15 (a.a.) Dün saat 14,30 Sovyet reisi Kalinin'e itimadnamesini da ve sabaha karşı 2,30 da iki defa §idvermiştir. detli yer sarsıntısı olmuştur. Hasar yoktur. İngiltere Japonya arasında Ş. Karahisar 15 (a.a.) Dün 19,45 dostane müzakereler te orta şiddette bir yer sarsıntısı olmuşLondra 15 (a.a.) Salâhiyettar mahtur. Hasar yoktur. filler, Tientsin'deki mevduat hakkında Tetkik heyeti Amasyada Ingilterenin Tokio elçisile Japon hüku Amasya 15 (a.a.) Dün akşatrı Jam meti arasında cereyan eden müzakerele sun trenile şehrimize gelmiş olan Prof. rin, dostane bir hava içinde yapıldığmı Ibrahim Akyol, Prof. Edvard, Dr. Cudi haber veriyorlar. Son noktai nazar tea Eren, mühendis Ferid ve Enverden mü tileri ihtilâfın halline doğru terakkiler teşekkil hususî heyet bu gün Vilâyet ma kaydedilmesine imkân vermiş, sadece tâli kamında Vali Talât Öncelden icab eden bazı noktaların tespiti kalmıştır. Bu hu malumatı alarak zelzele mıntakasmda tet susta, İngiltere ile Çan Kay Şek arasında kiklerde bulunmaya başlamıslardır. görüsmeler yapılmaktadır. Amasya ve Ş. Karahisarda zelzeleler oldu Moskovadaki yeni Fin elçisi (80,000) lira Millî piyangonun 1 inci çekiliş biletleri satılığa çıkarılmıştır. Biletlerinizi bugünden ahnız. (80.000) lirayı kazanacak olan bilet belki de yarına kadar satılmıg olur.