CUMHURÎYET 20 Mart 1940 Afrodît davaları Tan hakkındaki muhakemelere devam edildi, müdafaalar yapıldı «Afrodit» ten dolayı açılan matbuat davalarından «Tan» gazetesi aleyhindekilerin muhakemesinde dün müdafaalar yapılmıştır. Istanbul altıncı asliye ceza mahkemesinde görülen «Tan» ın üç davasmda dün akşam geçen muhakeme safhası bir buçuk saat kadar sürmüştür. llk olarak, gazetenin vekili avukat Hamdi Halim, her üç davada da kanunî vaziyeti tespit ve teşrihle, dava mevzuu yazıiardan hiç birinin kanun çerçevesi içerisinde suç teşkil etmediğini, hepsinden beraet kararı beklediğini ileri sürmüştür. Gazetenin sahibi ve Neşriyat müdürü Halil Lutfi Dördüncü evvelâ gazetenin 8/2/1940 tarihli sayısındaki «Afrodit davası» başlıklı yazıdan bahsederek demiştir ki: « lddia makamı karar hakkında mütaleamızı yazdığımızdan ve bu maddeye muhalif hareket ettiğimizden dolayı tecziyemizi isterken, diğer taraftan karara hiç uymıyan bir tarzda mütalea yürüttüğümüzü bildirmek suretile karar hakkında mütalea yürütmediğimizi itiraf etmektedir. Bizim anladığımız, esasen bu dava Adliyeye intikal etmekle onun hakkında hiç yazı yazılmıyacak demek değildir. Bilhassa «Afrodit* davası gıbi bütün memleketi ve bir irtica zihniyetini alâkadar eden bir davada eser hakkında veya eserin edebî, ilmî veya pedagojiye uygun olup olmadığı ve bunlarla münasebeti bulunup bulunmadığı hakkında yazı yazmakla, mahkemenin karar veya muamelesine tecavüz edilmiş olmaz. Cumhuriyet devrinde dördüncü kuvvet sayılan matbuata böyle bir külfet tahmili, kanun vazıının aklından bile geçmemiştir. Gazetemizin ayni nüsha ve sahifesinde «Akşam» gazetesinden naklen koyduğumuz fıkraya gelince, bu da matbuatta bu eser hakkında yapılan neşriyat sebebile yazılmış bir mütaleadır. Ve esasen «Akşam» gazetesi bu yazısından dolayı Istanbul sekizinci asliye mahkemesinden bearet kararı almıştır. 11/2/940 tarihli gazetemizde «İleri zihniyet, geri zihniyet» başlıklı bir yazı çıktı. Bu yazımızda neden Hikmet Onatm şahsını istihdaf ettiğimiz anlaşılıyor, bilmiyoruz. ıstanbul Müddeiumumisi, fikir sahiblerine, san'at erbabına «dur!» kumandası vermiş midir? San at eserlerini maznun sandalyesine oturtmuş mudur? İleri gitmek isteyenlerin eteğini çekmiş midir? Eğer kendisi böyle yapmışsa, yazımız kendisine aid olur, fakat yazı müşahhas olmaktan ziyade mücerred bir yazıdır. Kimse kasdedilmemiş ve yalnız zihniyet mevzuu bahsolmuştur. Bu zihniyet de geri zihniyettir. 252/940 tarihli gazetemizdeki «Gencliğin hassasiyeti» yazısı ise, bizi dava eden Istanbul Müddeiumumisinin ve iddia makamının yanlış tefsirine uğramıştır. Gencliğin tezahürü, muhakemeye sürüklenmiş olan bir dava dolayısile vazifesini yapan Müddeiumumiye değil. bu davayı mahkemeye sürüklemeğe sebeb ve vesile olan zihniyete karşı yapılmış bir tezahürdür. Eğer mahkeme salonunun haricinde yapılan bu tezahür îstanbul Müddeiumumisi Hikmet Onatın şahsına aid olsa ve kanunen de memnu bulunsaydı, Müddeiumumî bunu pekâlâ menedebilirdi. Bundan baska, ceza mevzuunda mahkumiyet için de kasd, sarahat ve kat'iyet lâzımdır. Zan ve tahminle, uzak istidlâllerle bir kimseyi mahkum etmek, Türk Adliyesinin isi değildir.» hafazakârlık, nihayet bir kanaat ve akide meselesidir. Bir suç değildir ki sahibinin şerefini ihlâl edebilsin. Dünyanın birçok memleketlerinde muhafazakâr fırkalar bilfiil faaliyettedirler. Ingiltere ve Fransada muhafazakâr fırkalar iktidar mevkiindedir. Zaten bu yazıda Müddeiumumiye muhafazakârlık da ithaf edilmiş değildir. Istidlâl tarikile kendisi böyle bir mana çıkarıyor. Bu yazılarda olsa olsa bir zihniyeti tenkid mahiyeti vardır ki ona da ancak istidlâlle hükmedilebilir. Şahıs, hele Müddeiumuminin şahsı asla mevzuubahs değildir. Bütün bunlar nazarı dikkate alınırsa, bu yazıda otuzuncu maddenin kasdettiği hakaret cürmü olamdığı görülür. Kanunun bu maddesi, bir devlet memuru hakkında, vazifesinin ifasından dolayı müphem ve suizannı davet edecek, mütecavizane mahiyette yazı yazılmasını menediyor. Bir devlet memurunun icraatından dolayı tenkid edilmesini menetmiyor. Devlet memurunun icraatına karşı yapılan tenkidler; ne bir hakaret, ne de faaliyetini köstekleyen bir müdahaledir. Bu gibi tenkidler, ancak matbuat hürriyeti, münakaşa hürriyeti hududları içinde, müşterek davaları müdafaa kasdile yapılır. Tenkidle tahkir, tahkirle tecavüz arasında çok fark mevcuddur. Neticesi ve mahiyeti itibarile, nihayet bir tenkid mahiyetinden ileri geçmiyen bu yazılarda, Müddeiumuminin otuzuncu maddede aradığı suizan altında bı rakma veya hakaret, tecavüz unsurları yoktur. Müddeiumubî ne kadar âmme haklarını müdafaa ile mükellefse. benim nazarımda, gazeteci ve muharrir de o kadar âmme haklarını müdafaa ile mükelleftir. Bana fevdi edilen, şahsî malım olmıyan bu sütunda, ben de ancak bu davada umumî alâka ve menfaatlere hizmet eden faydalar gördüğüm için fikir ve mütalea yürüttüm.» Sabiha Zekeriyya Sertel; bunu müteakib, «Gencliğin hassasiyeti» yazısını ele almış, sözlerini şöyle bağlamıştır: « Bu yazı da, tamamile davanın du şında. gencliğin geri telâkki ettiği bir zihniyet karşısında gösterdiği tezahürden bâhistir. Gencler bu tezahürü göstermekte haklı Tnıdırlar, değil midirler? Bu, kanaat ve telâkki meselesidir. Müddeiumumiye göre lüzumsuz bir tezahürdıir. Ben öyle telâkık etmedim. Mademki bu dava umumun alâkasını çeken bir mahiyet almıştır, gencliğin böyle bir meselede hassasiyet göstermesini, inkılâba sadakatle rine hamlederek, lehlerine mütalea yürüttüm. Benim genclerin hareketini takdir etmem, Müddeiumumiye karşı bir hakaret teskil etmez. Yazdığım yazılar, şahsî me seleler değil, umumî davalardır.» Müdafaa bitince, mahkemede Müd deiumumiliği temsil eden muavin Edıb. bazı cihetlere cevab vereceği kaydile, Istanbul sekizinci asliye ceza mahkemesinde beraet eden «Akşam» ın bu beraet kararınm Müddeiumumilikçe temyiz olunduğunu, daha kat'ileşmediğim. ve dava mevzuu yazıların bir kısmından tekrar bahsederek, Müddeiumumive irtica yoüu fikir ve hareket isnad edildiğinde, ısrarla durdu. Hâkim Halil; dava edilenlere hitabla, son söz mrrlafaanın oldu&una isaret edince, onlar, Müddeiumumî muavininin eski mütaleasını tekrarladığını, bu itibarla kendilerinin müdafalarma bir ilâve edecekleri olmadığını sövlemeği. yeter gördüler. Mahkemenm kaTam 22 mart cuma eüpü saat 1 6 hrrukta bildirilecektir. ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Karısmın âşıkını Pasif korunma için Deli olduğunu iddia fırında yakan adam alınan tedbirler eden akıllı! Kadın, dünkü muhakemede ifşaatta bulundu Mahallelere 110 yangın Sabıkah Ligor, eroin satulumbası tevzi edildi tarken yaka5m ele verdi Zabıta, mütead Itfaiye müdürlüğü pasif korunma için did katil ve yaralasipariş ettiği I 1 0 mahalle tulumbasını I 3 ma suçlarından samıntakaya tevzi etmiştir. Bu mıntakalar bıkası olan Lişor Istanbul, Rami, Beyoğlu, Halıcıoğlu, Is ve namı diğeri Ketinye, Beykoz. Üsküdar, Kadıköy, Eren falo adında birini köy, Bakırköy, Yeşilköy, Büyükada, Hey dün Süleymaniyede belidir. Yeniden 1 1 0 tulumba daha alına beyaz zehir satarcaktır. Mahalle ekipleri için 3000 kişi ken suç üstünde yastaj görmektedirler. Bunlar 36 saat çalış kalamıştır. mak üzere stajlarmı bitireceklerdir. Bu adamın elin Bundan sonra ikinci ekip olmak üzere de aklî maluliyeti diğer 3000 kişi staj göreceklerdir. olduğuna dair bir Ligor Bugünkü deneme rapor bulunmaktadır. Çok zekı bir sabıBugün saat on ile on bir arasında kur kah olan Kefalo elindeki bu rapordan issu ikmal eden tayyare posta ekipleri bir tifade ederek bu sefer de beyaz zehir tideneme tecrübesi yapacaklardır. Bu tec caıetine başlamıştır. rübe şehir üzerine doğru gelecek olan iki, Zabıta, çok iyi tanıdığı bu sab:kalının üç tayyarenin ta uzaklardan şehre geldi son günlerde temas ettiği kimseleri gözğini nahiyelere kadar haber vermek sure Önünde tutarak takıbe başlamıştır. Niha tile olacaktır. Tayyarenin geldiğini dinle yet dün Kefalo Süleymaniyede Dökmecime ahizesile haber alan ve irtifa mesahası lerde bir evde yakalanmış ve üzerinde nı ölçen postalar bunu derhal alâkadar yapılan araştırılmada 64 paket eroin bulara bildirecekler, alâkadarlar da Istanbul lunmuştur. pasif korunma âmirine malumat verecekYapılan tahkikatta, Kefalonun elinde ler, pasif korunma âmiri de bunu kazd ve bulunan ehliyeti cezaiyesi olmadığına danahiyelere yayacaktır. Denemeden mak ir rapordan bazı sabıkahların istifade edesad bu tebligatın kısa bir zamanda yapıla rek kendisine beyaz zehir sattırmağa başbilmesidir. ladıkları anlaşılmış ve bu sabıkaîılann başında da Battal adında zabıtaca tanınmış birinin bulundğu tespit eJllmıştir. Filvaki Kefalo son günlerde Battal ile sık sık temas ediyor ve hatta sırtmdaki elbiseler bile Battala aid bulunuyordu. Fakat cür'etkâr sabıkah tahkikat esnasında arkadaşı Battalı ele vermemek için suçu Hacı Bayram adında birine atmak suretile meczubluktan fazla bir zekâ eseri göstermiştır. Maamafih Kefalonun bilhasaa Battala aid eroini satmakta olduğu anlasılmıştır. Polis, Kefaloyu aklî maluliyeti yüzünVali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar dün sabah beraberinde Belediye İmar müdü den istismar eden Battahn izi üzerinde rü Hüsnü, Fen müdürü Nuri, Belediye bulunmaktadır. fen ve makine müşaviri Hulki, Yollar İKTISAD müdürü Galib, jeoloji profesörü Malik olduğu halde Modaya giderek heyelân Ticaret Odası bütçesi sahasında tetkikat icra etmişlerdir. Bu Ticaret Odası bütçesi 1 ıcaret Vekâletı tetkikat hakkında Belediye fen heyeti şu tarafından tasdık edilmiş ve gelmiştir. raporu vermiştir: «Moda Devriye sokağile Çocuk bah Yeni bütçe ile Oda kadrosu biraz genişçesi arasında takriben 20 ilâ 30 metrelik lemekte, bilhassa Oda sanayi şubesi takbir saha dahilinde husule gelen heyelân viye olunmaktadır. Oda sanayi şubesi için tetkik edilmiştir. Arazinin esas vaziyeti yeniden iki raportör alınacaktır. şisti olup yol bu şisti üzerine müruru za £1 tezgâhlarmda imal olunan manla dökülen ve sıkışan bir imlânın üzedokumalar rine oturmaktadır. Son zamanlarda yaIstanbul mıntakasında ve el tezgâhlağan şiddetli yağmurların tesirile imlânın gevşediği ve dik sathı mailde tufunamı rmda imal olunan pamuklu dokurnalar yarak kısmen kaj'dığı ve kenarlardan dö için tatbik olunan standardizasyon nizamktildüğü görülmüş ve hâdisenin bundan namesinin bütün Türkiyede el tezgâhlaibaret olduğu anlasılmıştır. Buna karşı rında yapılan pamuklu dokumalara teşmili takarrür etmiştir. Istanbulda yapılan alınacak tedbir şudur: tecrübeler, umumiyetle çok iyi neticeler Yolun kenanndan başlamak üzere sağ vermiş ve bu kısım sanayi erbabı stanlam zemine oturacak bir istinad duvan dardizasyonun faydalarını kabul etmişlerinşa etmek suretile imlânın kaymasına dir. Fakat tatbikat yalnız Istanbul mıntamâni olunacaktır. istinad duvannın fen kasına istinad ettiğinden Anadolunun nen icab eden mevkiini tespit için mahal muhtelif yerlerinden gelen dokumalarla linde yapılacak sondaja göre duvar in karışıklık olmuştur. Yeni şeklin tatbikınşasına başlanacaktır. Çöküntü mıntakası da, yurdun her tarafında bulunan binlerna iki ev tesadüf etmektedir. Bu evlerde ce tezgâhın imalâtının cinsine göre çözgü henüz çöküntüden mütevellid bir ârıza ve atkı miktarile ekleri ve kaliteleri bir görülmemiştir. Fakat berayı ihtiyat tah olacaktır. Bu suretle halkın hiç bir suliye ettirilmiştir. Ancak mal sahibleri ta retle aldanmasına imkân kalmıyacağı girafından binelarının temellerinin sağlam bi piyasada sabit bir fiatın teessüsüne zemine istinad ettirildiği fennî bir rapor doğru da gidilmiş olacaktır. la ispat edildiği takdirde iskâna müsaade Marangoz kooperatifi edi'eceği tabiidir.» tstanbul ağac sanayii erbabı tarafından RaDorda, vapılacak bir duvar irin avnca bir keşif heyeti gönderileceği bildi marangozlar cemiyetinin teşebbüsıle kurulmakta olan Istanbul marangozlar koorilr^ektedir. Eyübde Gümüşsuyunda da yağmurlar peratifi tesçil edilmiş ve kooperatif faadan mevziî bir tonrak kavması olduğu liyete geçmiştir. Kooperatif müdürlüğüanla=ılmış, fakat ehemmyieti haiz görül ne Fuad Tezer tayin olunmuştur. memi'tir. thracat vaziyeti Geçen hafta durgun geçen haricî ticaretimizin son günlerde canlandığı ve günlük ihracat miktarının arttığı görülmekr Belediye bütçesi V alinin başkanlığında tedir. Bilhassa dün de muhtelif memleDaimî Encümen azasile Belediye müdür ketlere büvük partiler halinde ihracat yamuavinlerinden mürekkeb bir heyet ta pılmışhr. Bunlar icinde Fransaya birkaç rafından tetkik edilmektedir. Bütçenin parti fasulye ve tütün, Ingiltere ve Italvaridat kısmı ikmal edilmiştir. Bu kısım yaya tiftik gönderilmiştir. da 1,5 milyon lira kadar bir noksanhk gö1 rülmüştür. Bu noksanhk mezbaha rüsu Kolonya âmilleri iddia arınmunun tenzilinden vukua gelen eksiklik dan vaz mı geçtiler? ve oktruva rüsumunun azalmasından ve Kolonya amillerinin, Inhisar idaresinin Belediye hizmetlerinin ve bareme naza ran maaşların yükselmesinden ileri gel kolonyalarile yaptığı rekabetten şikâyet mektedir. Maamafih, Belediye bazı dai ederek Ticaret Vekâletine yaptıkları miirelerin teşkilâtlarmı genisletmek üzere racaatler garib bir neticeye varmıştır. Ticaret Vekâletinin gösterdiği lüzum yaptıkları veni teşkilât tekliflerini şimdilik üzerine mesele Istanbul Ticaret Odasınca tehir ve diğer masrafları da kısmak suretetkik edilmeğe başlanmış ve lnhisarlar tile bütçeyi tevzine çahsmakta'lır. Bu sene yalnız temîzlik ve îtfaive kad idaresi mümessılile beraber kolonyacılar rosunun tevsii ile iktifa edilecekfir. Maa bir top'^ntıya çağırılmıştır. Fakat bu topmafih fazla tah«ilât*an bütçe açı^mın ka. lantıya Inhisarlar mümessili gelmiş, kopatılaca^ı, umulmaktad'r. Encümen bu lonyacılardan sikâveti yapanlar da dasün de bütcerin masraf kısmını müzake hil olduğu halde kimse u bulunmamıştır. Buna rağmen mesele tet ik olunmuş ve reye devam edecektir. iki şekil bulunmuştur. Bunlardan birisi ispirto fiatlannı ucuzlatmaktadır. Lâkin Fırtına yüzünden çöken burdan iki sene evvel ispirto fiatlarının duvar ve ev I 40 kurustan 90 kurusa indirilmesile kolonya fiatlannda hiç bir tenezzül vukua Evvelki gece Fatihte Hüsambey ma hallesi Ferhadağa sokağmda Ömer Lut srelmediği ve bu paranın kolonvacılar cefiye aid kârgir evin yan duvarlarımn bir binde kaldığı dü«ünülmü«tür. tkinci şekil kısmı büyük bir gürültü ile yıkılmıştır. Inhisarlar idaresi kolonyalarının bir mikGeceyarısı vukua gelen bu tarraka ev tar pahalılaştınlmasHiT ki bu da halkm halkını korku ile sıcak yataklarından so zararına görülmüştür. Esasen kolonyacıkağa fırlamalanna sebebiyet vermiştir. lar da davalarım takib etmedİE'inden şimİlk şaskınlık ve korkudan sonra geceki dilik mesele bu halde kalmıştır. şiddetli fırtınanın evin yan duvarlarımn bir kısmının yıkılmasma sebebiyet verdiği Hastanede öldü anlasılmıştır. Kasımpaşada oturan Hasan kızı Emine *** isminde bir kadın mangal çarpması netiKartalda Harmanlık mahallesi Ekin cesi zehirlenmiş, Beyoğlu hastanesine kalsokağmda 1 numaralı Asafa aid ahşab ve dırılmıştır. Emine, dün kaldırıldığı has harab ev, evvelki gece şiddetli fırtına yü tanede ölmüştür. Yapılan muayenede özünden birdenbire çökmüstür. Ev, gayri lüm hâdisesinin zehirlenme neticesi vukua meskun bulunduğundan insanca zayiat gelmediği anlaşıldığından cesedin Morga almamıştır. kaldırılmasma lüzum görülmüştür. Çemberlayn'in sözleri O ngiltere Başvekili Çemberlay'nin Avam Kamarasındaki son beyanab dahilde ve haricde büyük bir alâka ile bekleniyordu. Finlandiya istiklâl ve hürriyetini ve hükümranlık hakkını kurtarmakla beraber kendisine arazi, nüfus vr; sevkulceyş cihetinden azim zıyalara mal olan bir sulha razı olmağa mecbur kalmıştır. Bunda Ingiltere hükumeti siyasetinin de mes'uliyet hissesi olduğuna Ingilizler ve ecnebiler ve bahusus bitaraf küçük memleketler arasında inananlar az değildir. Bu yüzden Ingilterenin dahilindeki birlik ve ittihadın sarsılacağını tahmin edenler de vardır. Çemberlayn bu defaki beyanatında Finlandiyanın uğradığı faciada Ingilterenin bir kabahati olmadığını ispat etmek ve bütün mes'uliyeti Almanyaya yükletmek için bunun üzerinde çok durmuştur. Ingilterede Finlandiya hesabına ne kadar silâh ve tayyare yapıldığını teferrüatile anlatmıştır. Mareşal Mannerheim'in ancak mayısın sonuna doğru otuz bin kişilik mükemmel bir kuvvete ihtiyacı bulunduğunu haber verdiğini söylemiştir. Ingiltere ile Fransa gönderecekleri kuvvetin Norveç ve lsveçten geçmesine Almanyanın bu memleketlere asker göndermek suretile mümanaat edeceğini bu iki hükumete yaptığı îhtarlardavı öğrenmiş olduklanndan Finlandiyaya gönderilmek üzere ağır silâhlı yüz bin kişilik bir heyeti seferiye hazırlamışlar ve ileride bunu da takviye etmeyi kararlaştırmışlardır. Fakat tsveçle Norveç mühimmatla gönüllülerden baska bir şey geçiremiyeceklerini haber verdiklerinden lngiliz Fransız ordusunun sevkine imkân kalmamıştır. Çemberlayn Finlandiyanm istiklâl ve rejimini kurtarmış olmasını bir kazanc saymış ve küçük bitaraf hükumetlere Ingiltere ve Fransadan yardım almaktan imtina etmekle tehlikeyi kapılarının eşiğine kadar getireceklerini Isveçi bir misal göstererek şiddetle ihtarda bulunmuştur. Çemberlayn'in beyanatında sulhu yoklamak üzere Avrupaya gelerek kendisile görüşen Welles'in seyahati hakkında müspet bir şey söyleyeceği bekleniyordu. Fakat diğer devlet adamlan gibi lngiliz Başvekili de ketumiyetini muhafaza etmiştir. Brenner mülâkatından ve bunun bir neticesi olarak suh için bir tesebbüs vamlacağı ihtimalinden de lngiliz Basvekilinin bahsedeceği ve hiç olmazsa Ingiliz noktai nazarını tenvir edeceği bekleniyordu. Çemberlayn lngiltereye sulh için yapılacak teklif ve teşebbüslerin ehemmiyetle tetkik edileceğini söylemiş ve lâkin Ingilterenin harbe girmesine saik olan gayeleri tadil ve tebdil etmeğe asla taraftar bulunmadığını da ilâve etmiştir. Bundan anlaşılıyor ki Welles Londradaki görüşmelerinde Ineilterenin sulh şartlannda bellibaşlı tadilât yaptırmağa muvaffak ölamamıştır. Italyada hükumetin neşir vasıtası olarak tanınan gazetelerin de neşriyatı Weîles'in seyahatinden ve Brenner mülâkatından sulhun tahakkuku lehine bir müspet netice çıkmadığını gösteriyor. Gayda, son makalesinde Mussolini'nin sulh tellâlı olarak öteyi beriyi ziyaret eden bir adam olmadığını ve Brenner mülâkatında sulh hakkında bir karar verilmediğini ve bilâkis Avrupa binasının yeni bir nizam üzere tekrar kurulması kararlaştırılmış olduğunu ve bu iste Italyanın havatî menfaatleri Almanyanın menfaatleri vanıbaşında yer alacağını yazmıştır. Mussolini'nin düşüncelerine daima tercüman olan bir ağızdan dökülen bu sö~ler Brenner'de Almanya ile Italyanın su'hu iade ve temin etmeyi değil Avrupa\ a birlikte yeni bir nizam vermek için is birliği yapmayı derpiş etmiş bulunduklarını ifade ediyor. Sulh ümidleri azalmakta \e harbin siddetlenmesi ihtimali kuvvet bulmakta demektir. Bir Alman hava filosunun İngiliz donanmasının durduğu lima« na yaptığı hücumda karada yüz mil muhiti dahilinde Almanların bes yüz yangm bombası attıklarından bahseden Cemberlavn bunun avakıbini Almanvanm duyacasını ihtar etmistir. Sivil ahalinin artık harbin bütün dehsetine ve tahribatma maruz ka'ması ve harbin siddetlenmesi başlayor demektir. D Katu Nevzadla karısı Fehime Şilenin Kervansaray köyü muhtarı Ahmed Cevdeti çifte ile öldürdükten sonra cesedır.i ocakta kısmen yaktığı ve geri kalan kısmını da ormanda bir yere gömdü. ğü iddia edilen odun yarıcı Nevzad Şengülün muhakemesine, Istanbul ikinci Ağırceza mahkemesinde dün öğleden sonra devam olundu. Bu davada, köy muhtarının, Nevzad Şengülün karısına tecavüz ettiği, bunu öğrenen kocanın, müteessir olarak, öç almak maksadile cinayet işlediği iddia cümlesindendir. Jandarmada alınan ifadesine göre, Nevzad Şengül, cesedi ocakta yanarken uzun uzun seyre dalmış. cesed ateşte yanıp kül olmayınca, kalan kısmını ormanda gömmek suretile iınhaya girişmiştir. Kendisi mahkemede, sadece «üzerine çifte ile ateş ettim, o kadar...» diyor. Dunkü celsede bazı şahidler dinlenildi. Dinlenilenlerden en ehemmiyetlisi, suç lunun karısı on yedi yaşmda Fehime idi. Bu genc köylü kadın, reis Remzi tarafından «kocanın davasında şehadetten çekinmek, sana kanunla verilmiş bir haktır; çekilecek misin?» diye sorulunca, «hayır» dedi ve bunun üzerine yeminsiz olarak, olan biteni kendisine göre anlattı. Fehime, anasının teyze oğlu olan Ahmed Cevdetin, kocası köyde yokken sarkıntılık ettiğini, o ne zaman evin kapısından gırse, kendisinin pencereden çıktığını, bir ara bu halden kocasina bahis açtığını, lâkin kocasının «o akrabadandır» diye, bu şüpheyi doğru bulmadığmı ve sözlerine inanmadığını söyledi. Bundan sonra da, bir defasında Ahmed Cevdetin evin misafir odasında tabanca göstermek suretile tasallut ve tecavüzde bulunduğunu, aradan muayyen müddet geçince doğan çocuğun bir hafta kadar yaşayıp öldüğünü. kendisinin bu köy muhtarından para ve hediye entari, saat filân almadığını, kocasının giderken bıraktığı elli lirayı harcadığını, şahsan da tarlada çalışarak para ka?andığını ilâve etti. Vak a sabahı eve gelen jandarmalar, yerde beyin, kemik parçaları, yer yer kan lekeleri görmüşler, sen de «tavşan kestik de ondan» demiş, cinayeti sakla mışsın? Hayır, ben evde yoktum. Kocamın dağda odun kesmeğe gittiğini bilen muhtar, o gece bana misafir geleceğini söy lediğinden, komsu Alinin evinde sabahlamıştım. Ben yokken kocamın eve dönüp de muhtan beklediğini ve öldürdüğünü de bilmiyorum! Mevkuf Nevzad Sengül. mahkemede, karısının bu ifadesine k ! hic ağız açmaa><i mış, sadece susmustur. Muhakemenin devamı, mütebaki saMd'er rlinlenilmek üzere b=>"ka bir eüne bıra^ılmıştır. Fen heyetinin verdiği rapor İnşa edilecek bir duvar, heyelâna mani olacak! Sabiha Zekeriyyamn müdafaası Bundan sonra «Tan» gazetesinin «Görüşler» sütununda çıkan her üç yazının muharrir Sabiha Zekeriya Sertel müdafaaya girişti. Kendisinin «Afrodit» davası açıldıktan sonra uzun zaman bu dava ile alâkadar olmadığı, «Afrodit» davası memleketi alâkadar eder bir dava haline gelip de umumî bir mahiyet alınca ve herkesi alâkadar edince davayı bir gazeteci gibi takib ettiği başlangıcile «Afrodit davası» yazısının mukaddemesinde mahkemeye ve mütehassıslara havale edilen dava ile alâkadar olmıyan bir yazı yazdığına dair sarahat bulunduğunu söyledi ve: « Garib bir tesadüf eseri olarak ayni günde Vâlâ Nureddinle ayni tez üzerinde mütalea yürüttük. Bu kitabın pedagoji ile alâkası olmadığını iddia ettim. Bu iddianın müstehcen davasile hiç bir alâkası yoktur.» Diye izahatını teksif etti. Sonra «Geri zihniyet, ileri zihniyet» yazısına geçerek şöyle dedi: « Bu yazıda. bir vakıa olarak memlekette tecelli eden bir davadan alınan ilhamla yazılmıştır. Bu yazıda. Müddeiumuminin şahsına müteveccih bir hakaret kasdi aramak, yazıyı umumî ve fikrî muhtevasından ayırıp şahsî bir gareze isnadla mümkündür. Benim Müddeiumuminin şahsına karşı bir hakaret mevzuu aramaklığıma ortada bir sebeb yoktur. Bu mevcud olmadığına göre bu yazının hedefi doğrudan doğruya iki zihniyetin mukayesesinden ibarettir ve gene büyük bir titirlikle, her kanaat ve içtihadm hürmete lâyık olduğu, bazı meselelerde muhafazakârlık gösterenler varsa bunlarm mazur eörülmesi icab ettiği de kaydedilmiştir. Ben Müddeiumuminin kanaatine nasıl hürmet ediyorsam. o da benim kanaatime ve ictihadıma hürmet etmege. beni âdi bir hakaret suçlusu mevkiine düsürmekte titizlik göstermeğe mecburdur. Benim de bazı yazılarımı muhafazakârlık cerçevesi içinde görenler vardır. Samimî kanaatimi müdafaa ettigim icin bana ithaf edilen muhafa^Rkârlığı bir hakaret tf'âkki etmivorum. Ü'i'ncü bir sahıs b=ına «muhafazalcâr» demekle bepim h?v»;"et ve şerefimden hiç bir şey götürmez. Mu Tatlıcmın ölümü Şamlı Abdülkadirin bir cinayete kurban gittiği anlaşılıyor Veznecilerdeki tatlıcı dükkânmı i°le ten Şamlı Abdülkadirin nezfi dimağı neticesi öldüğü bildirilmişti. Halbukı Morgun verdiği rapor, hâdisenin şeklini de ğişlirmiştir. Müddeiumumiliğe ve.ilen Morg raporunda Abdülkadirin ense kemiği kırılmak suretile öldürüldüğü bıldiııl mektedir. Bu rapor, polisi ve adliyeyi bir cinayetle karşılaştırmıştır. Devam etmekte olan tahkikatla bugün üç kişi zan altında bulunmaktadır. Bunlardan biri Abdülkadirin oğlu asker Suphi, diğeri de üç sene evvel Abdülkadirin çekmecesini kırarak yüz lirasını çalan ve mahkumiyeiim yakında ikmal eden eski çırağı Emindir. Diğer taraftan bu ölüm hâdiscsinin bir cinayet olduğu anlaşılır anlaşılmaz, Abdülkadirin pek samimî bir arkadası ve komşusu olan terzi Suphi de zan altına alınmıştır. Suphinin üzerinde dört yüz lira kadar para bulunmuşsa da tüccar terzi olması dolayısile bu paranın kendisine aid olduğu kuvvetle zannedilmektedir. Ma amafih bir rivayete göre de vak'a gecpsi terzi. maktul tatlıcı ve diğer bir kişi dükkânda geç vakte kadar eğlenmişlerdir. Abdülkadirin bazı düşkünlükleri olması dolayısile cinayetin tathcının bu zâfından ıstifade edilerek yapıldığı da tahmin edilmekte ve tahkikata iki cepheden devam edilmektedir. Belediye bütçesi Belediye, hakkından vazgeçmiyor Otobüsçüler, Belediyeye müracaatle biletlerden alınmakta olan Belediye rü sumunun kaldrılmasını istemislerdi. Be lediye muhasebesi bu hususta tetkikat yapmış ve esasen bütçe vaziyeti müsaid olmadığından bu rüsumun kaldırılmasına veya tenziline imkân olmadığı neticesine varmıstır. Muharrem FeyTİ TOGAY HAVA RAPORU Yeşilköy Meteoroloji istasyonundan aldığımız malumata göre, dün hava yur« dun Trakya bölgesinde az bulutlu, Marmara havzası, Ege ve Akdeniz sahillerin« de kapalı ve mevziî yağışh, diğer bölgelerde kapalı ve yağışlı geçmiş, rüzgârlar bütün bölgelerde şimalî istikametten, doğu bölgelerde orta kuvvette, diğer yer lerde yer yer fırtına şeklinde esmiş, denizlerimzide şimal fırtınası bu gün de devam etmiştir. Dün, İstanbulda hava kapalı ve sabahleyin hafif karlı geçmiş, rüzgâr şimali şarkiden 4 le 7 metre arasında hızla esmiştir. Hararet derecesi en çok 5, en az sıfır ol^rak kavdolunmustur. Dört genç kızın güzel bir teşebbüsü Bursa (Hususî) Kız enstitümüzün geçen seneki mezunlarından dört genc kız burada Kanarya apartımanının altında bir atelye açarak müşterek bir sermaye ile hayatlannı bilfiil kazanmaya başlamışlardır. Bunu haber alan Maarif Vekili, kendilerine ayrı ayrı birer mektub yazarak her türlü yardımda bulunacağını bildirmiştir. Şapka, çiçek, çamaşır, nakış, yün işleri gibi muhtelif kadın işleri üzerinde çalışan bu müte.şebbis genc kızlar Makbule Koral, Fatma Ürük, Zehra Ten«i, Hayrünnisa Şarlıdır. Maarif Vekili ayrıca Maarif müdiriyetile Kız enstitüsü müdür Iüğüne emir vererek bu mütesebbis genc kızların her hangi bir güçlükle karşılaştıklan takdirde kendilerine yardım edilmesini bildirmiştir. CUNHURIYET Abone şeraitı Nüsbası 5 kurusrur. Türkiye Haric [ için için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Alh ayhk 750 » 1450 » üç aylık 400 » 800 » Bir aylık 150 » Yoktur Bursa köylerinde bir heyelân Bursa (Hususî) Mudanyanın Işıklar köyü mer'asında geniş bir saha heyelâna maruz kalmıştır. Heyelân mıntakası 30 40 dönüm teşkil etmektedir. Bura daki bağ ve zeytin ağacları toprak altında kalmıştır. Heyelân sebebi tetkik edilmektedir. Yakalanan kadın Bir müddet evvel zina suçundan üç aya mahkum olan Pakize adlı bir kadın polis tarafından aranmakta idi. Pakize, dün saklanmış olduğu Kasımpaşada bir arkadaşının evinde yakalanmıştır. Dikkat Gazetemize gönderilen evrak ve yazılaf nesredilsin, edilmesin iade edilmez ve zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz.