4 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

4 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i FAYDAU B^LGÎLER | Bir çok insanlar koleksiyon merakhsı... Puldan tutun da kapı, tayyare, böcek kabukları kolleksiyonları yapıyorlar. Ingilterede bazı meraklıların son defa vücude getirdikleri koleksiyonlardan bir kısmı da bunların arasına pekâlâ daihl olabilir. Bir tanesi kartvizit koleksiyonudur. Meraklı zat eski, yeni bir çok siyasî adamlara, muharrirlere, boksörlere, âlimlere, balık avı, sinek avı şampiyonlarına, mucidlere, asillere, yüz yaşını geçmişlere, sinema yıldızlanna, meşhur adamların aşçılarına, hizmetçilerine ve saireye aid 300 bini mülecaviz kartvizit toplamıştır. Diğer bir lngiliz de şimdiye kadar muhtelif memleketlerde piyasaya çıkarılmış 60 bin çeşide yakın tütün paketile kibrit kutularından bir koleksiyon vücude getirmiştir. H İ K Â [Geçen defa çıkmış olan kısımların hulâsası: On yedinci asırda Virginia havalisinde kırmızıderililer hâkim. olduğu sırada kabilelerin reisi Pauhatariın eline esir duşen lngiliz yüzbaşısı John Smith'in hayatını birinci defa olarak Patıhatan'ın kızı Pokahontas kurtarıyoT. Ikinci defa e,ene kırmızıderililer taraimdan yüzbası John Smith ile arkada%ı yüzbaşı \ewport aleyhıne tertib edilen bir suıf.aidi Poluıhontas gidıp îngilizlere : haber reriyoT ve kendilerine hediye gelen yemekleri kırmızıderili muhariblerin onlan öldüreceklerini bildiri)or.] Yüzbaşı John Smith ile Newport nefis vemekler ve yemişlerle yuklü olarak gelen on kırmızı derili muharibi fevkalâde nezaket ve iltifatla karşıladılar. Ziyafet başladığı zaman kırmızı derili muharibleri de getirdıkleri yemek ve yemişlerden yemeğe mecbur ettiler. Muhariblerden biri müstemleke kumandan ve zabitlerinin sofraya silâhlarile oturduklarını görünce: Canım, dedi, yemeğe de böyle pür silâh oturulur mu? Yüzbaşı Smith gülerek cevab verdi: Her zaman oturmayız ama, içimizde bize karşı suikasd tertib etmiş insanlar bulunduğu zaman kendimizi müdafaa etmek için böyle yapmayı âdet edinmi§izd ; r! Yüzbaşı Newport da ilâve etti: Reisınize bizden selâm söyleyin, gönderdıği yemeklere ve yemişlere çok çok teşekkür ederiz, fakat ayrıca bize karşı kurmuş olduğu tuzağın farkında olduğumuzu da ılâve etmeği unutmayınız! Kırmızı derili muharibler mahcub ve hiddetli aıkalarına bakmadan dönüp gittiler. Bir cihetten de fevkalâde memnundular. tş bu suretle halledilmemiş olsaydı kavça ve mücadele esnasında keıldilerinden de bir kaç kişinin yaralanıp ölmes' muhakkaktı. Pa\\hatan neticenin böyle çıkmasına fevkalâde hayret etti ve beyazderililerin kendıleri aleyhinde tertib olunan suikasdden ne suretle haberdar olduklarını bir türlü anlayamadı. Mabeyincisi makamında olan Japav.za\\'ın mutlaka bir gevezelik etmis olduğuna hükmeyledi. Fakat Japauzav kendisi hakkında vâki olan bu isnadı kat'iyyetle reddettikten sonra gülerek: Efendimiz. dedi, bunda fazla üzülecek ne var .. Bu^ün olmazsa yarın gene bir fırsat zuhur eder. Etrafına bakınarak kimsenin kendilerini dinlemedığine emin olduktan sonra ilâve etti: Bu hafta zarfında yüzbaşı John Smith ile lngiliz mustemlekesi erkânından bazılarının gene buğday tedarik etmek üzere Pamanke Kralı kardeşiniz Opekankanu'yu ziyaret edeceklerini haber aldım. Opekankanu'nun beyazlara karşı beslediği kini çok iyi bilirsiniz. Bu ziyaret esnasında bir kavga çıkartıp gelenleri orada katlettirmekten kolay ne var? Hem de bu suretle vuku bulacak hâdiseden dolayı size hiçbir mes'uliyet gelmez. Pavhatan bir kaç dakika düşündükten sonra mabeyincisinin omuzuna dostça bir darbe indirdi: Işin bu şekilde halli bana daha muvafık göründü. Yaman adamsındır vesselâm! Haydi bakalım bu seferki teşebbüsün muvaffakiyetle neticelenmesi için lâzım gelen tertibatı al! dedi. Pokahontas'ın tabiî bu mükâlemeden haberi yoktu ve lngiliz zabitlerine malumat veremedi. Bir kaç gün sonra John Smith yirmi kadar arkadaşile Opekankanu'yu buğday almak için ziyarete gittiği zaman, gelenleri katletmek için fırsat bekIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIII lllllllllllllllllllllllllllllllll Y E Kırmızı derilinin kızı Garib koleksiyonlar MEMLEkETLERM • SEYAHATLER Nias adası Nias adası Asyanın cenubundaki Su • matra adasının garbinde büyük bir toprak parçasıdır. 200 bin kadar nüfusu vardır. Iklimi çok yağmurlu ve sıcaktır. Onun için ekseri taraflan hattı üstüvaya yakın yerlerin bir çoğunda olduğu gibi sık ve balta girmemiş ormanlarla kaplıdiT. Ziraate müsaid yerlerine pirinç ve tütün ekilmektedir. Halkı MalezyalılaTa çok benzemekte ve Mongollan andır • maktadır. Renkleri koyu sarıdır. Nias adasının ahalisi uzun zaman medeniyetten uzak ve bİTbirlerile harb ederek, avla dıklan hayvanların etile karınlarını do • yurarak geçindiler. Her Nias'lının kulü besi harbde öldürdüğü düşmanlarm ke silmiş kellelerile süslü idi. Harb esnasında kabile reisleri ipekli kumaşlardan ve kadifeden bir harmani giyiyorlar, başlannı nadir çiçeklerden ve dallardan mürekkeb birer tacla süslüyorlardı. Bugün Hollandalıların idaresinde olan bu adada artık o iptidaî âdetlerden eser kalnıamıştır. Fakat zaman zaman gene harb ayranlan kabardığı zaman kayıklara binip civar adalara seferler ypmakta ve orada ancak iki taraftan birinin kat'î ÇOCUKLAR. Dünyada ne kadar kakao yeniyor? Seve seve yediğiniz çukulatanın kakaodan yapıldığını bıliyorsunuz. Tabiî her memleketin çocukları da sizin kadar çukulatayı seviyor. Büyükler de onu bazan leyen yedi sekiz yüz kırmızıderilinin etraftatlı, bazan da sizin gıbi çukulata halinde ta saklandıklarını kat'iyyen bilmiyordu. yiyor ve sıcak kakao şerbeti halinde içiLâkin, nedense evsahiblerinin o andaki hal ve tavırlan kendisine kat'î bir emniyet telkin etmemişti. Arkadaşlarından açıkgöz birinin civarda silâhlı kırmızıderililerin dolaşmakta olduğuna dair kulağına fıslamış olduğu cümle üzerine şüphesi büsbütün arttı ve bir tuzağa düşürülmüş olduklanna hükmetti. Vaziyet çok tehlikeli idi. Onun için soğukkanlılığı muhafaza etmek lâzımdı. Müraiyane bir gülüşle kendisine elini uzatan yorlar. Son yapılan istatistiklere nazaran Opekankanu'nun yanına yaklaştığı za bütün dünyada her sene sarfolunan kakaonun miktan 700 bin tona, yani 700 milman birdenbire: Dostum, dedi, görüyorum ki sen yon kiloya baliğ oluyormuş. En çok kakao bizim hepimizi öldürmek için tertibat al Afrikanın garbındaki lngiliz müstemlekemışsın... Bu alçakça bir harekettir. Biz lerinde çıktığına göre kakao yetiştirme ölümden korkmayız. Lâkin merdce dö rekorunu da gene dostlarımız lngilizler viişmek şartile... Eğer kendine güveniyor kırıyorlar demektir. san çık meydana vuruşalım. Kim kime galib gelirse o karşısındakini istediği âkıbete uğratmakta serbest olsun! Opekankanu müraiyane gülüşiinde devam ederek : Ne münasebet efendim, dedi, sizin gibi kıymetli misafirlerimizi böyle bir muameleye lâyık görür müyüz? Fakat bu sözleri söylerken yavaş yavaş teşkil ettikleri daireyi küçultmeğe başlayan silâhlt kırmızıderililere bakıyordu. Yüzbaşı John Smith cesurane ve metinane bir hareket yapılmadığı takdirde hem kendisinin, hem de arkadaşlarının mahvolmak üzere bulunduklarını anladı. Anide Opekankanu'nun üzerine atılarak onu gırtlağından yakaladı ve belinden çektiği tabancayı göğsüne dayadı. Kabile reisi korkudan yarı ölmüş bir vaziyette kırmızıderili muhariblere başile işaret ederek silâhlarını getirip yüzbaşının ayakları ucuna koymalarını bildirdi. Onlar da reislerinin emrini derhal yerine getirdiler. Yüzbaşı hemen yerli lisanında bir nutuk irad ederek kırmızıderililerin beyazlarla iyi geçindikleri takdirde mazhar olacakları nimeti döktü saydı. Buna mukabil hıyanet ederlerse âkıbetlerinin pek fena olacağını izah etti. Bu suretle lngiliz zabitile maiyeti sade öldürülmekten kurtulmakla kalmadılar, ayni zamanda gayet müsaid şeraitle kendilerine lâzım olan buğdayı da tedarik ettiler. On bir yojındafci Amenkah sinema artısti Gîorio Jean ve sevgili iki otı Bilmeceyi çözenler hezimetile neticelencek mücadelelere gi . rişmektedirler. Nias'lıarm bazı garib âdetleri, medenî olan insanları şaşırtacak şekilde acayib görünmektedir. Ölülerini yüksek bir yerde bütün halka teşhir etmektedirler. Hatta kabile reislerinin cesedleri köy köy do» laştırılarak o kabilenin bütün efradına gösterilmekte, sonra üzeri kuru yaprak * larla örtülen bir mezara konmaktadır. Fakat asıl feci âdetleri, bir kabile reisi öldüğü zaman dostlarının yollarda tuzak kurarak rasgelen kadın, erkeğin kafala rını kesip o şefin ruhunun istirahati için götürüp mezannın üstüne koymalandır. Nias adasının halkı vahşi hayvanlar ve düşman korkusundan dolayı kulübe lerini ekseriya bataklıklann ortasma ka» kılmış kazıklar üzerine inşa etmektedirler. Kapılarmı da domuz kafası iskeletlerile süslemektedirler. Bu kafalar ne kadar çok olursa, kulübe sahibinin o kadar çok domuz yediğine ve binaenaleyh fazla zengin ve kahraman olduğuna delâlet etmektedir. Çoçuklara mahsus bir köy Fransa Loire nehri kenanndaki Thelis köj'ü o memleketin en çok çocuklu bir yeridir. Adeta oraya çoçuklara mahsus köy deııebilir. Bu köyün nüfusu 349 kişi ol V Tuzak Yüzbaşı John Smit, Ingiltereden JamesTown müstemlekesini terkedip memlekete dönmek için emir almıştı. Kırmızıderililerin kabile reisi Pavvhatan bu aynlıştan da istifade ederek beyazlar hakkındaki kin ve garazını bir daha göstermek istedi. Bir çalımına getirip otuz lngilizi tarif kabul etmez derecede zalimane işkencelerle öldürttü. Kızı Pokahontas bu zavallilan kurtarmak için çok çalıştı. Lâkin bütün emekleri boşuna gitti. O da buna kızarak babasının yanından ayrıldı ve diğer dost bir kabilenin Potomak nehri kenanndaki merkezine kaçtı. Ertesi sene lngilizler yüzbaşı Argall'i hususî bir memuriyetle Virginia'ya gön derdiler. Yüzbaşı Argall bütün yerli kabilelerle bilhassa Pawhatan'ın emri altındakilerle sulh yapacak ve onlardan bazı imtiyazlar koparacaktı. Yüzbaşı Argall'in içinde bulunduğu gemi Potomak nehri üzerinden geçerken İngiliz zabiti Pawhatan'ın kızına fevkalâde düşkün olduğu hakkında yüzbaşı John Smith'ten işittiği hikâyeleri hatırladı ve Pawhatan'la sulh yaparak ondan fazla imtiyazlar elde edebilmek için şöyle bir plân tertib etti. Pokahontas'ı kaçıracak, ondan sonra kabile reisile müzakereye girişecekti. Argall yaptırdığı tahkikat neticesi Pokahontas'ın babasının yanında olmadığını öğrendi. Kızı Potomak nehri kenanndaki kabile merkezinden alıp getirmek için Japawza\s ile karısı da orada bulunuyorlardı. Yüzbaşı Argall hiç tereddüde düşmedi. Hemen ihtiyar Japawza^'ı gemiye davet etti ve onu son derece nazikâne sözlerle odasına götürürken: Eğer, dedi. sizi alâkadar ederse yarın zevcenizle birlikte gemiyi gezmeğe geliniz. Şayed muvafık görürseniz Pokahontas'ı da beraber getirinizl Japawzaw sırıtarak: Ben ve zevcem memnuniyetle ge liriz, dedi, fakat Pokahontas bilmem geîmek ister mi? duğu halde 14 yaşından aşağı erkek ve kız çoculkarm sayısı 12 7 ye baliğ olmaktadır. Demek her anne babaya bir çocukBilmeceyi doğru çözenlerden bize retan fazla düşmektedir. Diğer memleketler sim gönderenlerin resimlerini yeniden gibi nüfusu artmıyan sabit bir vaziyette duran Fransa için bu iyi bir müjde... Ya basmaya başlıyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmakkında onun da nüfusu artacakl lığa delâlet etmez. Mükâfat kazananla Yeni rökorlar rın isimleri her ayın ilk haftasında neşTO. Komşumuz Bulga lunan büyük listeye yazılır. Soldan itibaristandaki ihtiyar köy ren sıra ile: lülerden birine «in1 Pendik ilk okulundan sınıf 5 an şeklinde ocak lâ Ahmed Nuri Başar. 2 Emirgân Piyango bayii Mehmed :abı takılmış. Niçin, T b i 1 i y o r musunuz? lnoğlu Hüseyin E doğan. Çünkü bu ihtiyar köylü hiç fasıla vermek3 Kadıköy 3 üncü orta okulundan sizii 14 saat zarfında tam 150 tane siga öztekin Okkuran. ra içmiş. Mütehassıslar, bunun dünya rö4 Kadıköy Gazi okulundan 282 koru olduğunu kabul ediyorlar. Londrada Feyhan Rusçuklu. da bir lngiliz ise her üç buçuk saniyede 5 Şişli Halâskâr Gazi caddesi No. bir litre bira içmeğe muvaffak olmuş ve 3 1 3 Y. Özgüven. bu suretle on litre birayı otuz beş saniye6 Mersinde Osmaniye bakkal Alide silip süpürmüştür. Mütehassıslar bunun nin oğlu Kemal Karapınar. da bir dünya rökoru olduğunda müttefik7 Pangaltı Kurtuluş caddesi Sümsr tirler. Fakat sanki bunlar iş mi? lnsanları Palas No 49 5 1 Şerife Günal. havvana yaklaştıran marifetler... Siz bu 8 Erenköy Altıntarla No. 108 Necrökorlan taklide kalkışmak şöyle dursun, det Üstündal. ağzmıza sigara ve alkol koymayın! 9 Simav orta okulu 2 nci sınıfta 339 Hüseyin. 1 0 Maraş As. Ş. Reisinin oğlu Erdoğan. 1 ] İstanbul 19 uncu ilk okulda 488 Keriman Peker. 12 Kula Tevfik Fikret okulu 4/B de İsmail Kuşçu. 1 3 Eskişehir Sakarya caddesi No. 243 te İbrahim İşlerel. 1 4 Fatih Gelenbevi orta okulu 1 /E den 463 Servet Yardımcı. 1 5 Bakırköy 2 nci mekteb 4 üncü sınıfta Remin Biler. 16 Kocamustafapaşa No. 1 1 Ziya Kurtyılmaz. 1 7 Trabzon Dumlupmar okulu sınıf 5 Osman Bahri Ercebi. 1 8 Sanyerde Yenimahalle caddesi, berber Halid. Şubat bulmacasında hediye kazanan küçük karilerimizin isimleri önümüzedeki cuma günkü sayımızda neşrolunacaktır. Meleğin de canı sıkılıyor!.. Küçük Sadinin yatma zamanı gelmiştî. Annesi onu karyolasına götürmek istiyor, Sadi ise misafirlerle beraber oturmak arzusunu gösteriyor: Anne, diyordu, birden uyuyamıyo» rum... Yalnız odada canım sıkılıyor... Annesi onu kucağına aldı. Yatağa götürdü. Soydu, yatırdı: Yavrum, dedi, senî burada şimdi bir melek bekleyecek korkma, canın sıkılmazl Sadi yatağa uzandı. Annesi de misafirlerin yanına döndü. On dakika sonra küçük yaramaz kapıyı açtı: Anne, diye bağırdı, konuşacak başka bir şey bulamıyoruz, sade benim değil, meleğin de canı sıkılıyor l fSOYUNLAR Dört renk YAZISIZ H1KA YE Bu oyunu oynamak için muhtelif renk. te defter kâğıdı büyüklüğünde kâğıdlar hazırlamak lâzımdır. Eğer renkli kâğıd bulamazsanız renkli kalemle beyaz kâ Mart ÇOCÜK PORTRELERI Geçen hafta beg yafina giren Ciilay Yurdakul 1 (Arkası gelecek defa) ğıdlar üzerine yedi sekiz muhtelif renkte kâğıdlar vücude getirebilirsiniz. Fakat işi daha kolay anlatabilmek için sizin oyunu dört renk esas üzerine oynamaya karar verdiğinizi kabul edelim. Dört renkte kâğıdı sıra ile bir masanın üstüne korsunuz. Gündüz ise siyah per deleri indirir, etrafı mümkün mertebe karanlık yaparsınız. Gece ise tabiî böyle tertibat almaya lüzum yok. İçinizden biri oyun şefi seçilir ve o elektriği söndürüV, Sonra birden elektriği açıp bir iki saniye açık tutar. Herkes masaya yaklaşır. Sırasile kâğıdlara bakar. Bunu müteakib kâğıdların üzerine büyük bir gazete örtülür ve elektrik açık kalır. Herkes gördüğü sıraya göre soldan sağa ve sağdan sola doğru renkleri elindeki küçük pusula üstüne yazarak tespit eder. Gazete, kâğıd ların üzerinden kaldırılır. Kimler renkleri sırasile doğru görüp kaydetmişseler onlar oynu kazanırlar, diğerleri mağlub sayılırlar. Cabi Ejendi otıo gidiyor! Yukarıdaki parçaları keserek hepsinin yerini bulup bir kâğıd üzerine dikkatle yapıştıracak olursanız meydana bir resim çıkacaktır. O resmi bize gönderiniz. Bu bulmacayı doğru halledeceklerden birinciye beş, ikinciye iki, üçüncüye münasib bir hediye takdim olunacak ve diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar dağıtılacaktır. Cevabların martın sonuna kadar Istan bulda «Cumhuriyet Gazetesi Çocuk Sahifesi» adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar, hediye alamazlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: