1 IVIart CUMKURÎYET Hddiseler arasında Almanya Martın 15inde taarruza geçecekmiş ? Garb cephesinde hava faaliyeti çok arttı, müteaddid Alman tayyareleri düşürüldü (Ba9 taratı 1 tnct sahvede) Alman toprakları üzerinde hava him bir rol oynar; Çekoslovakya 1 5 martmuharebesi ta istilâ edilmiştir. Avusturya da ayni ayLondra, 3 (a.a.) Hava Nezaretinin oa ilhak olunmuştu. Sarre ve Rhin de bildirdiğine göre dün, Alman topraklan keza martta işgal edilmiştir. üzerinde yedi «Henkels» tipi Alman tayyaresini takib etmekte olan iki Ingiliz avBelçikantn kafi kararı cı tayyaresi altı «Messerschmidt» tipinde Brüksel 3 (a.a.) Spaak, Coillet de tayyarenin hücumuna uğramıştır. «Messeryapılan bir toplantıda nutuk söyliyerek schmidt» tayyarelerinden biri alevler içinde yere düşürülmüş, bir diğeri de kendine demiştir ki: hâkim olmadığı anlaşılan bir şekilde yere « Belçika, arazi tamamiyetine hür inmiştir. İki lngi'iz tayyaresi salimen üslemet ettirmek azmindedir. Ordumuz o de rine dönmüşlerdir. rece takviye edilmiş, müdafaa sistemimiz îngilizlerin tekzibi o derece tekemtnül ettirilmiştir ki, herhanLondra, 3 (a.a.) Alman başkumangi bir devlet memleketimizden geçmeğe danlığı, dün akşam, müteaddid Ingiliz vakalkarsa bu o devlete pek çok pahahya purlarının batınldığmı bildirmiştir. Ingiliz resmî mahfilleri, Alrnanlarm iddialamal olacaktır. nndaki mübalâğayı tebarüz ettirmekte ve Belçikantn şiddetli protestosuna Ingiliz kayıblannın sahih rakamlannın her hafta Amirallik dairesi tarafından neşrehenüz cevab verilmedi dilmekte Vmlundıı^unu b'ldirrppktedir. Briiksel, 3 (a.a.) Belga ajansı, milMübalâğalı bir haber iiyeti meçhul bazı tayyarelerin bu sabah Londra, 3 (a.a.) Salâhiyettar mahBelçika üzerinden uçtuklannı bildirmektedir. Hava bataryaîan ateş açmıştır. Di Fillerde birkaç Ingiliz gemisinin tahrib eğer cihetten bildirildiğine göre bir Alman dildiğini bildiren dün akşamki Alman utayyaresinin iiç Belçika tayyaraei iizerine mumî karargâhı tebliğinin mübalâğalı olduğuna işaret edilmektedir. harekete geçmesi üzerine Belçika HariciBerlin üzerinde ye Nazın Speek dün Brükseldeki Alman Londra, 3 (a.a.) Son alü gün içinde elçisine bir protesto notası tevdi ettiği esnada Berlindeki Belçika elçisi Alman hü be.şinci defa olarak dün akşam da ıngiliz kumetine Belçikanın bitaraflığına karşı hava kuvvetlerine mensub tayyareler Beryapılan bu müsellâh tecavüz hakkında şid lin üzerinde uçmuşlardır. Berlin etrafındetli bir protesto notası tevdi etmek için daki tayyare dafi toplan harekete geçmiş talimat almıstır. Belçika hükumeti bu çift ve şiddetli mukabelede bulunmuşsa da protesto hakkında bir cevab almamıştır. Ingiliz tayyareleri beyannameler atmağa Belçika gönüllülerinin yenî bir ecnebi ta muvaffak olmuşlar ve hepsi üslerine dönarruzuna ugTamaması için sıkı tedbirler almmıştır. Askerî makamat büyük bir enerYanlıshğa kurban giden îngiliz ji ile hareket etmeğe karar vermişlerdir. Yıldırım harbi Her dava millidir! Belçikaya atılan beyannameler Briiksel, 3 (a.a.) Bugün öğleye ka'dar Belçika üzerinde yeniden «milliyeti meçhul» tayyareler uçmuş ve bir çok yerde hava dafi toplarının ve avcı tayyarelerinin müdahalesini icab ettirmiştir. Tayyareler, ezcümle, Malmody'de, şaTk kantonlannda, Uccele'de, Happen'de, Brüksel civarlarında ve Malines'de gözükmüşMayine çarpan vapur tür. Bazı beyannameler toplanmıştır. Bu Londra, 3 (a.a.) 710 tonilâtoluk beyannameler üzerinde «Fransız san ki Cato vapuru, bugün Ingilterenin garb satabı, harbde Ingiliz Fransız mes'uliyeti hilleri açıklarında, sanılçlığına .göre, bir nin yeni bir itirafıdır> cümlesi yazılıdır. mayine çarparak batmıştır. Vapurun miirettebatından on bir kişi kayıbdır. Yalnız Havada, karada vaziyet iki kişi k">tanlmıstır. Paris, 3 (a.a.) Havas bildiriyor: Bir gemi daha battt Askerî vaziyet: Son 24 saat içinde hava Londra, 3 (a.a.) 1176 tonilâtoluk faaliyeti fevkalâde olmuştur. Gerek Alman, gerek Fransız keşif tayyareleri kar Ingiliz Albanie vapuru, cumartesi günü çılıklı hatlar üzerinde ve memleket içeri bir mayine çarparak îskoçya sahilleri alerinde bir çok uçuşlar yapmışlardır. Bu çıklarında batmıştır. Geminin birinci ve uçuşlar esnasında bittabi avcılarla müsa ikinci kaptanı ölmüş ve diğer mürettebat demeler olmuştur. Fransız keşif tayyare kurtarılmıştır. leri kâmilen üslerine döndükleri halde iki Fransız iebliği Alman tayyaresi Fransızlar ve bir Alman Paris, 3 (a.a.) 3 mart 1940 sabah tayyaresi de Ingilizler tarafından Fransız tebliği: Temas unsurları arasında mutad topraklannda düşürülmüştür. Dördüncü faaliyetler olmuştur. Keşif tayyarelerinbir Alman tavyaresi düşürülmüş, fakat bu den gece ve gündüz Almanyanın içleriAlman topraklarına inmiştir. Alman hava ne kadar ilerlemişlerdir. 2 mart günü iki kuvvetleri Şimal denizi üzerinde de faali Alman keşif tayyaresi hatlarımızın geriyet göstermiş ve muhafaza altında gid^n sinde düşürülmüştür. Fransız avcı tayyabir vapur kafilesine taarruz eylemiştir. relerinin düşürdüğü bu iki tayyareden Di?er taraftan karada mutad keşif hare başkaca Ingiliz avcıları da ayni gün bir ketleri olmuştur. Kayda değer tek bir hâdüsürmüst" dise vardır: Moselle'nin şaTkmda küçük Alman t Londra, 3 (a.a.) Hava Nezaretinin bildirdiğine göre, bir Ingiliz tayyaresi bugün öğleden sonra Gravesend civarında vanlıslıkla gene Ingiliz muharebe tayyareleri tarafından düşürülmüştür. Diğer taraftan Fransa üzerinde bir «Henikel 111» Alman tayyaresi de lngiliz tayyareleri tarafından düşürülmüştür. tayyaresi Alman ajansına göre bir Fransız müfrezesinin kurduğu pusuyu Almanlar farketmiş ve hafif mitralyözlerBerlin 3 (a.a.) D. N. B. Ajansı, le mücehhez bir bölük ile bu müfrezeye Alman hatlanna fazla yaklaşan bir Frantaarruz eylemislerdir. Düsmanın faikiyesız müfrezesinin tardedildiğini bildiriyor. tine rağmen Fransızlar düşmana zayıat Alman devriyeleri bir Fransız sığınağıvcdirerek kurtulmaya muvaffak olmuş nı tahrib etmiştir. lardır. ıımııııraıifiııııınnınııımııııııııııııın!i«ııi"i»m»t ••»•<« ~ Filistinde arazi satışları tahdid edildi GöbbeU'in nutku Syonist komitesi Kudüs 3 (a.a.) ; F listinde aTazi satışlarını tahdid eden yeni statüyü protesto eden bir karar sureti kabul eylemiştir. Yeni statünün neşri üzerine sükunet daire3İnde bazı tezahürler yapılmış ve hiç Izmirde hava vaziyeti bir hâdise çıkmamıştır. îzmir 3 (a.a.) Bir kaç gündenberi kabul ediyordu. Roosevelt'in pek zayıf Diğer taraftan Arab mahfilleri, manda baharı andıran hava dün akşama doğru da oNa herhalde bir ümidle gönderdi makamlarının bu kararını memnuniyetle bozmuş ve saat 19 da şiddetli bir şimal bu pdama Alman devlet reisi iki saat zart°' s kki eylemektedir. fırtınası başlamıştır. Fırtına esnasında suHolanda gemilerine verilen lu kar yağmış, civar dağları gene bevaz fmda neler söyledi? Göbbels'in dünkü nutkunu dinledikten latmıştır. Soğuk devam etmektedir. Fıremir ?onra bu hususta merak edilecek mühim La Haye 3 (a.a.) Dün neşredilen tına nispeten hafiflemiş, hava da açmışbir nokta kalmamış olsa gcektir: Almanbir kararname, her hangi bir harb gemisi tır. ve yahut bir tayyare tarafından dur emri Imralı sahillerir»de bulunan va, emellprinden Vıerhan^i bir fedakârlığa razı oîabilecek gibi görünmüyor. sl=»n Holanda gemilprinin bu emre dercesed hal it?*»t etmeleri icab ettiğini bildirmekKarşı tarafın tahammül edebileceği feted'n. Gene bu k^rarname mucibince, HoBursa (Hususî) Imralı adasının Sığı dakârlık yükü ise artık tasmamıyacak kagerri'eri, bir harb gemisi veya bir burnu mevkünde hüviyeti meçmul, yalnız e görnnce ve yahut dur emri alınca sağ bileğinin iç kısmında Arab haTflerile dar ağırla?tığına göre, yeni harbin ilk muharebesinden çok uzakta bulunmadığımızı de Metrr.iyeceklerdir. (A. Rasim) yazılı bir cesed görülmüş, düşünenlerin günden güne çoğalmasına Almanyacîa sun'î meşrubat idare heyeti alâkadar memurlarile bir hayıet etmemeliyiz. Kopenhag 3 (a.a.) Berlingoke Tende likte cesedi çıkararak münasib bîr ma NAD1R NADt gazetesinin Berlin muhabirinin bildirdi halle gömmüştür. Bu cesedin hüviyeti ğine göre Almanyada kahve istihsali için meçhul kalmıştır. KÜCÜK HABERLER kullanılan arpa ihtiyatlannda tasarruf Ayrıca bir gün sonra da ayni mevkide yeomak maksadile Alman makamları * IZMİR 3 Şehrin Göztepe semtinde halkı gelecek mevsimde çay yerine kul vücudden kopmuş bir insan kalçasile par Arabtepesi mevkiindeki çamlarda tırtıl göLnılmak üzere geniş mikyasta ıhlamur ve çalanmış bir mide görülerek bunlar derülmü'tür Ziraat idaresince mücadeleye ; g' I yaprağı toplamaya davet etmekte nizden çıkarılmış ve hüviyeti meçhul cebsîlanmıstır. dirler. sedin yanına gömülmüştür. * Budapeste. 3 Amiral Horti, MacarisBunların, M. Kemalpasa seylâbında 5 tanm Helsinki elçLsi Baron Devülany'yi sıhTireboluda zelzele Tirebolu, 3 (a.a.) Dün saat 17,10 len^erden bulunması ve Karacabey boğazı ] hî sebebler dolayısile merauriyetinden afda üç saniye süren şiddetli bir zelzele ol tarikile denize dökülmüş olması da muh fetmis ve yerine Macaristanın Berlin elcilimuştur, hasar yoktur. temel görülmektedir. ğl müsteşarı De Kuhl"u tayin eylemiştir. Berlin 3 (a.a.) Leipzig fuannın açılışı münasebetile Göbbels söyled'ği nutukta, iptidaî madde noksanının daima Almanları diğerlerinden fazla çalışmaya mecbur etmiş olduğunu kaydeylemiş, ablukanın akim kaldığını tekrarlamış ve Alm?n zaferini teyid eylemiştir. arb memleketlerinde, meselâ Fransada, bir adam haksızltga uğradığı zaman ayağa kalkan avukat bir kişi değil, bütün millettir. Henri Robert'm (Les grands proces de l'histoiretarihin büyük davaları) adh kitabında da okuyoruz: Kocasını zehirlemekten suçlu bir madam Lafarge'm davasıru bütün millet b«nimsemiftir ve yüz «enedenberi, bu davaya aid eski dosyalann tozlan arasında hâlâ bir hakikat kıvılcımı aramağa devam edenler vardır. Küçük zabıta vakaları halinde görünen Tropmann, Lemoine, Bocarme, Rish Allah, Thiebault, Mme de Tilly ilâh... davalan, Fransa için hep birer millî dava olmuştur: Matbuat, «Cumhuriyet» in münevverler, halk, bu davalan günü gü Adanadaki hususî nüne, tam bir millî alâkayla takib etmiş muhabİTİnden beş allerdir ve bir çoğunda kıyametler kopup tı günlük aralıkla gekalkmıştır. Meshur Drayfus rneselesini len iki hazin havadisi Türkiyede de hemen herkes bilir. gazetemizde hayretFransada hiç kimse şöyle düşünmez: | li bir üzüntüyle oku«Mme Lafarge kocasını zehirlemi» veya duk. Uzun müddet zehirlememis, bana ne? Müddeiumumî Maarif Eminliğile bulunduğum Adanayı1 var, mahkeme var, kanun var, avukat var, iyi bilirim. Karşıdan bakınca alımh bir hakikat ortaya çıkar. Drayfus casusmuf, şehır görürsünüz: BJT tarafım Seyhanın kıdeğilmiş, bana ne? Divanıharbleri niçm yısına dayayıp, küreyviyeti gelirsiz bir tüm kurmuşlar? EUin herifinin tasası bana mı sek üstünde göğsünü kabartarak, etekledüştü? Mahkemeleri rahat bırakabm, sürini gere gere yaymış; buğulu bir tü! alkunet içinde vazifelerini yapsmlar.» Aratındaki baygın sıcakhğını zirveleri herdem mızda, eski devrin kafa ve ahlâk mirasıru karlı Torosların beyaz tırtıllı silsilesine basürükleyenlerin böyle düşündüğünü hâlâ görüyoruz. Bu kafalann içindeki silik ve karak avutan mahmur duruşlu bir jehir. çarpık düşiince klişesine göre «her koyun Kendisinde yer yer AvrupaU çizgiler var kendi bacağından asıl>r» ve ferde aid hak gibi. Fakat bu dış görüniişe mukabil bir de davalannın hiçbiri millî alâkaya lâyık demeselâ «Yeni Otel» in üst katından şarka ğildir. doğıu iç Adanaya bakmız: Toprak damh Fakat bugünkü Türkiyede böyle düşünmiyen bir münevver kütlesi, bir halk ızbelerle muhtelif kattaki evler; kımisi sınıfı, bir genclik zümresi olduğu meyda» zemine bitişik, yanındaki yüksek binanın na çıktı. Artık, münevver geçinen^ birkaç topuğu gibi, kimisinin üstü ötekinin göğsü pişmiş kelle ve dünyedan haberi olmı« hizp.sında, kimi balkonsuz, kimi şahni^li, yan bir alay hamervah müstesna, hepi kerpiçie kireç, taşla tahta, kiremidle topmiz biliyoru* ki, Türk camiasına mensub rak, yükseklikle bodurluk, konakla ev, tek adama karşı yapılan haksızlık, yalnız evle izbe, yanyana, siTtsırta, karmakarıo adama değli, bütün millete ve ondan da şık, yapı harmanından bir yığın halinde üstün hak mefhumuna karsıdır. Bu mef karş:nda duruyor. tnsan daha ilk günden anlar: Bu beldehumun müdafaası millî v« ondan da üstün beçerî bir müdafaadır, tecavüz önün de köyle şehir kavga etmektedir. Bir tade kitleleşmesi zarurî bir müdafaa. raftbn yetmiş beş binlik bir kalabalık buŞüphesiz mahkemelerimiz ve âdü mah raya şehir ol demiş, semt semt bacalarım kemelerimiz var. Fakat bir hakkı ortaya yükseiten fabrikalar düdüklerini öttürerek çıkarmak için âdil ve temiz niyete sahib mamur ol diye seslenmiş; fakat diğer taolmak kâfi değildir, ban vesikalara ve de raftan evlerinin altını ambar yapan çiftlillere sahib olmak da lâzımdır, bunu bü çiler; pamuk ve buğday mevsimlerind», yük bir itham altmda müdafaa krizi ge yalnız kendileri birer ton gelen iri tekerçiren maznunun kendisi, avukab, iddia leklı üç beş bin kağnının hergün girip makamı veya mahkeme tedarik etmekten çıkışlan; şehir olmak isteyen beldeye âciz kalabilir. İ$te burada millî alâka Ad bunıar «.hayır köy kal» diyorlar. liyenin yardımına kosar: Matbuatta nesKöyle şehir yaka yakaya pençeleşirken redilen vesikalar, yürütülen muhakemeler, on beş sene evvel azimli ve plânlı bir beortaya konan deliller, bir davanın noksan lediye reisi kavganın arasma girdi. On üç olan dosyasmı zenginleştirir ve hakikatin sene kaldığı mevkiînde, ilk günden son üstüne, adaletin halka açılan pencerelerin güne kadar, yaptığı işe şehri köyün elinden bol bir aydınlık doldurur. Avrupada den kurtarmak dıyebilirsiniz. Saatte yelen küçük zabıta vak'alarının bile çok defa büyük bir millî dava haline gelmesinin kovan yürüyüşünü görür gibi köyün gericanlı sebeblerinden biri de budur. Sine leyişini ve şehrin ilerleyişini görürdük. malarda da gördüğünüz gibi, mahkeme Fürk şehirciliğine sıkı alâka gösteren Fasalonlanıu hklım tıkltm dolduran bir hal lih Rıfkı Atay da bilir sanırım. Ankararun kın, ferdî görünen bir vak'aya gösterdiği ve b« çok Anadolu şehirlerinin plânlannı büyük millî hassasiyet, aîelâde bir teces çizen Yansen «gördüğüm belediye reislesüsü aşan ve hakkın tecellisine yardım he» ri içinde ne yaptığını bilene yalnız Adayecanmdan doğan yüksek bir duygudur. nada rasladım.» dedi. Bitaraf ve salâhiyetli bir ecnebi t<»raYığınların heyecamnı dalgalandıran böyle bir kalabahğın önünde mahkemenin üı f:ndan övülen belediye reisinin güzel tisamı ve mehabeti, hâkimlerin ve müd eserlerirden biri de asfaltlı caddenin buldeiumumilerin mes'uliyet hissi, ayukatla varıdır. Çitlere kakılmış kazıklan bile finn talâkati artar. Muhakemelerin alenî lızletecek kadar bereketli olan Adana olması, sosyal şuurla onun müesseselerin topragında, yolun iki kıyısına dikilen den biri olan hukukî hayatın temasını mu okaliptüs ağacları on üç senede yirmi beş hafsza etmek zaruretinden geliyor. Bu ba metıoya fırlayıp, dalları da birbirine kakımdan. en âdi sarhosluk vak'asma aid bir •vusaıak, istasyondan şehTe kadar yemyedava bile millidir ve hak mefhumunda da şil bir tünel halinde uzanmış. Adanadan vanın küçüğü, büyüğü oltnaz. Bunun için risimii olarak gelen ilk havadis işte bu bazan bir fahişenin davası, Avrupa mil canım ağaclann kökünden çıkarıhp atılletlerine, yıllarca, bir harbden fazla he dğım anlatıyor. Resim iki tane, birinde yecan vermiştir. G=»rbda hukuk müesseyeşil tünel, ötekinde cascavlak cadde. sesinin, tekâmülünü bu çoşkun millî alâ«Tunadan Batıya» da Berlinle Parisi kaya borclu oldu^unu, gö&sürrü şisiren bir mukayese ederken şöyle demiştim: «On' gurur içinde görüyorum ki, biz de anlalor kı şehirlerinde yapıdan çok ağacla ömak yolundayız. ğünüyorlar. Ağac deviren balta, gövde PEYAMt SAFA seren bıçaktan daha kanlı. Medeniyetin r?ngıni sorsan yeşil diyecekler.» Berlinde Lüsgarten meydanının ortasında yüksekliği 50 metroyu bulan bir direk var. Ona «Mayıs ağacı» deniyor. Almanlar kireçli topraklannda ağacı bu irtıfaa. çıkardıkları için öğünüyorlar. Yüksek (Başmakaleden devam) bina teknik işi, asıl medeniyet ağacı yükGörülüyor ki Doktor Göbbels'in nutku, seltmekte. harb başlayalı beri Almanyada söylenDresden'de geçen şu ibretli hâdiseye rmş bütün nutuklara hâkim olan esas te bakın: Bir kamyon on beş yaşında bir manın biraz işlenmis bir şeklinden ibaret sğaca çarpıyor. Ağac yan yatar, ağac tir. Bu itibarla nutuk enteresan sayıla «J'î^rilecek. Bir telefon. Derhal, sanki büyuk bir yangına koşar gibi, tam takım bir maz. Alâkamızı çekmesi icab eden nok itfaiye gelir. Merdivenler, halatlar, aman ta, sulh ümidlerinden bahsedildiği şu gün dıkkat, incinmesin, alabildiğine bir seyirlerde Almanyadan yükselen seslerin renk ci kalabalığı, saatlerce uğraşırlar, herkesdeaiştirmemiş olmaian keyfiyetidir. Göb te heyecan, nihayet alkış tufanı, ooh. bcls a^zım armazdan bir s'un evvel Ber Ağac yerine yerleştirildi. Onlar bir ağaca böyle yapıyor, biz aslinde Hitlcr Sumner Welles'i huzuruna fa'i caddenin okaliptüslerini «katliâm» Ağaç vc Kağıtı IHEH NALINA MIH1NA I Bu yurdu tekrar ağaçlayabilsek vatan içinde yeniden vatan fethedeceğiz! Türk inkılâbında, ileri adun geriye alınamaz, Adana Belediyesinin iki kararı bizi şaşırtıyor ediyoruz. Guya yüksek okaliptüs yerine bodur akasya dikeceklermiş. Palamut uğruna levreği öldürmek, en arsız ağac için mi en kibar ağaca kıydık> Sıcak Arîinaya yüksek ağaclı yeşil tünel bir nimet, sıtmalı Adanaya esansh okaliptüs bir şita idi. O facianın tevili yoktur. Atalerımız ağacın kıymetini biliyordu. cYaş kesen baş keser> darbı meselinı bu nilletın medeniyeti söyledi, yaj bir ağac bir baştan farksız. lkisi de mahluktur. Ağacı gaflet devirlerimizde unuttuk. Or,\i unutmak, yani medeniliğimizi unutrnak. Küçükken bizim Edremidin kepkeleş «Çamtepe» sine neye o isim verildi djye şa§ar dururdum. Bir gün bunun sebebini hocama sordum. Bana yeni bir §ey öğretmeğe vesile bulmuş gibi gülerek cevab verdı: «Isimle müsemma arasında mutabakaf aranmaz; eğer aransaydı iğneye diken, dikene batan demek lâzımdı!» Ah rahmetli hocam, tevil güzeldi ama hakikat değildi, «Çamtepe> ye o isim verildiğı vakit «isim> le «müsemma» elbet mutrtbıktılar. Utanbulumuzun «Çamlıca» sı da taşıdığı ada rağmen neye çırçıplakür? Sami Pasazade Sezainin «Küçük şeyler» ini okuyunuz. Orada «250 kuruşa b;r asır» diye bir hikâye vardır. Çamlıca tepehinin asırlık çamlannı 250 kuruşa feda etmişler. Şimdi Adananın boylu boslu okahptüsleri de bilmem kaç kuruşa bir fabnkatora satıldı. Vazifemiz mazinin gafktlerinden ders almaktir, gafietleri tekr&T etmek değil. Ağac iklim verip ağacsızlık iklim alır. Yurdumuzun ağaclarım yola yola dağlar bulvtsuz, ırmaklar cıhz, toprak kısır kaldı. Vatanın böğründe birşey tükeniyor. Bu yurdu tekrar ağachyabilsek vatan içinde yeniden vatan fethedeceğiz. Adanadan gelen ikinci havadis, delâlet ettiei zihniyet itibarile birinciden de baskm. On üç yıllık vazifesi esnasında şehrin simasını değiştiren belediye reisi kağnıları da ortadan kaldırmıştı. Kendileri birer ton geien ve iki ton da yük taşıyan o iri tekerlekli acayib arabalar, biri vedekte olmak üzere, üçer manda ile yürürler. Günde şehre üç beş bin araba girdiğine şöre on, on beş bin manda. O kadar ağır arafca şehirde yol, o kadar çok manda beldede temizlik bırakır mı? Şehirle köyün cenkleştiği Adanada o arabalarla o mandalar menedilince şehir köy olmaktan geniş çapta kurtulmu^tu. 1 abiı bu karara karşı homurdananlar oldu. Hatta Ziraat Vekiline kadar şikâyet ettiler. Aydın kafalılığını ta Bursa idadisinden bildiğim Ziraat Vekilimiz cevab verii: «Dört tekerlekten ikiye inmemek >çin şikâyet edeydiniz kabul ederdim, fakat iki tekerlekten dörde çıkmamak için yapılan şikâyeti kabul edemeyiz.» İki tekerlek yerine dört, kağnı yerine araba, manda yerine beygir, boyunduruk yerine dizgin, yani geriye karşı ileri; hayır Türk inkılâbında ileri adım geriye alınamaz. Atatürkün eserinde en dikkat edeceği.niz bir ruh burasıdır. Gazetemizin 23 şubat nüshasında bu havadis «Mazıye dönüş» başlığile çıktı. Maziye ancak mazinin şereflerinden kuvvet ve övünc almak için dönülür, mazideki geriyi hortlatmak için değil. Aynldığımız her geriyi ayrıldığımız yerde bir cesed gibi bırakacağız. Adana ki en seviyeli beldelerimizdendİT, Adanalılann ileri fikirliliğini yakından ve çok iyi bilirim; eskidenberi daima tıutlu hamleler gösteren Adananın beledye reisliğinde de şimdi Avrupa görmüş münev\'er bir gene var; öyleyken bir taraftan şehrin manzarasına bedia, sıcak iklimine nîmet, ve sıtmalı havasına çifa olan okaliptüslü yeşil tünel birdenbire baltadan geçirilir, diğer taraftan üçer tonlık ve ücer mandalık kağnıların hortlatılmasına karar verilir; insan saşırarak sormaktadır: Eyvah, Adanaya ne oldu ve Adanada neler oluvor? Mart geldi akat ben, bu gün martın havaya aid cilvelerinden bahsedecek değilim. Mart. Hitler'in sevgili ayıdır. Gerçi, o, iktidar mevkiini, martta ele geçirmiş değildir amma, hemen hemen her martta bir hamle yapmıştiT. AkIımda kalanlara göre, 1935 martmda, Versay muahedenamesinin askerî ahkâmını yırtmıştır, 1936 martmda, Rhin gayriaskerî mıntakasmı askerle işgal etmiştir, 1937 martmda, dört senelik silâhlanma programını kabul etmiştir, 1938 martında, Avusturyayı işgal ve ilhak etmiştir, 1939 martında, ÇekoSIovakyayı istilâ ederek bu devleti yok etmiştir. Martı uğurlu bir ay saydığı bu vak'alardan anlaşılan Hitler, 1940 martmda da bir şey yapacak mı? 1918 senesinde Ludendorffla Hindenburg da, garbde «Kayzer meydan muharebesi» adım verdikleri büyük taarruza, 21 mart günü, başlamışlardı. Taarruzun siklet merkezi, Ingiliz Fransız ordularımn, birleşme noktasında bulunan General Gough kumandasındaki 5 inci Ingiliz ordusu idi. 6263 top ve 67 tümenle yapılan taarruza karşı, tngilizlerin 25 piyade ve 3 süvari fırkası vardı. Bütün garb cephesinde de 192 Alman tümenine karşı müttefiklerin 1 71 tümeni mevcuddu; fakat müttefik ordularda bazı taburlar üçer bölüklü oldukları için, Almanlann hakikî üstünlüğü 30 tümene baliğ oluyordu. 1 36,000 zabit, 3,438,000 nefer ve 710,000 attan mürekkeb olan Alman ordusu, hasımlarından sayıca üstündü. Bu taarnız, Îngilizlerin 5 ind or» dusunu silip süpürdü. Ludendorff'un, tabiye bakımından çökerttiği hasım cephesini sevkulceyş itibarile de yar» masına ramak kalmıştı. îngiliz Fran« sız ihtiyatlarınm seri müdahalesî vtt aç Alman askerlerinin bazı yerler • de, yiyecek, içecek dolu İngiliz depolannı yağma için vakit kaybetmeleri, bu yarmanın tahakkukuna mâni oldu. Eğer Almanlar, yakınlarına geldikleri Amiens şehrini alabilselerdi, müttefiklerin cephesi yarılmıç ve harb kaybedilmij olacaktı. 1918 martındaki Alman taarruzuna aid olan bu kısa hulâsadan sonra mevzuumuza, 1940 martına gelelim, Acaba Hitler de 1940 martında, 1918 martına bir nazire yapmak istiyecek mi? Dün, bu sütunda, bahsettiğimiz altı aylık Alman bilâncosu, Alman ordusunun askerlik tarihinde misli görülmemiş bir darbe indirmeğe hazır olduğunu iddia ediyordu amma, bu darbenin tarihini kimsenin bilmediğini de söylüyordu. Şimdilik Almanlar, yalnız denizde faaliyettedirler. Karada ve havada bir sey yaptıkları yok. Bu aTada, Alman ricali, matbuatı ve radyoları îngilteTeye karşı müthiş bir lâf taarruzuna girismislerdir. Fakat lâfla peynir gemisi vürümediği gibi harb de yüriimez. Müttefikler, Almanlann kendilerine kazandırdıklan altı avlık mühletten istifade ederek harbe hazrlandılar; daha vakit bulurlarsa hazırlanmakta devam edeceklerdir. Acaba, nazi şefleri, daha zivade kendi milİPtlerinin cesarerini artırmak icin neşrettikleri anlasılan altı avlık bilânçoda söylfdikleri gibi. müthiş bir taamıza ge. recekler mi? Yoksa onlar da, Sovyet Rusvanın yardımına güvenerek yıpratma haTbini kabul mü edecekler? Bu suallere doğru bİT cevab verebilmek için, bİT çok askerî sirlan bilmemiz lâzımdır ki, buna da imkân yoktur. Hele bekliyelim, bakalım; Hitler, uğurlu saydığı mart ayında ne yapacak? Ismaii Habib Fırtına Başlamadan Ingiliz ablukası şiddetleniyor Amerikadan madenî yağ ihracına da müsaade edilmivecek Londra 3 (a.a.) Ingilterenin Va şington büyük elçiliği, Ingiliz harb kaçağı kontrolu servislerinin gayrimuayyen bir zaman için Holandaya, Belçikaya ve Danimarkaya madenî yağ gönderiİTiesir.e müsaade etmiyeceğinden Amerikan madenî yağ sirketlerini haberdar etmiştir. Ingiliz büyük elçiliğinin tebarüz ettir diğine göre, Belçika, Holanda ve Dani markada lüzumu kadar madenî yağ stoku halen mevcuddur. Bu sebebden dolayı eğer bu memleketler yeniden madenî yağ ithal ederlerse bu ithalâtı ancak Al . manyaya sevkolunmak üzere yapacak lardır. Diğer taraftan Londradan bildirildiğine göre, Ingiliz hükumeti, Holanda, Belçika ve Danimarkanın petrol ihtiyacatmı tespit için de bu üç memleketle müzaker* 1 halinc* bnlunmaktadır. İSMAİL HABİB r J Mürefte (Hususî) Marmarada Ereğli açıklarında Maksud kaptanın Denizgüzeli molörünün şarab yüklü olarak battığını bildirmiştim. Son gelen haberlere göre motörün içindeki 79 aded şarab bombalarından 3 adedi Bandırma sahillerine ve miktarı henüz anlaşılamıyan bir kısmı da Karabiga sahillerine çıkmaktadır. Şarab bombaları dolu ve boş olarak çıkmaktadır. Ayrıca motörün mürettebatından olduğu anlaşılan 2 cesed İmrallı adasına çıkmış, ve cesedlerden biri tam, diğeri ise yarıbelinden yukarısı parçalanmış olarak bulunmuştur. Ayni adaya bir de şarab bombası çıkmıştır. 5 kişinin ölümile neticelenen bu feci kaza neticesi maddî zararın 20 bin lirayı tecavüz ettiği tahmin ediliyor. Batan motörün feci akibeti Sökede feci bir cinayet Söke (Hususî) Ortaklar civarında bir bahçenin kuyusunda kesik bir insan başı, elbise ve çizmeler bulunmak sure tile üç ay evvel işlenmış bir cinayet meydana çıkarılmıştır. Tesadüfün yardımile kuyudan çıkarılan başın teşhisi pek mümkün olamamışsa da köylüler elbiselerden tanıyarak bunun Dere köyünden deveci Süleyman Akgülün Osmana aid olduğunu sÖy'emişlerdir. Baş bulunur bulunmaz hâdiseye vazıyed eden Aydın Müddeiumumiliği deveci Süleymanı tevkif etmiş, bu da cinayeti Ali Çelik i«minde birisile beraber iş lediklerini itiraf etmiştir. Ali Çelik ve Süleyman, Osmanı sağ gözüne isabet eden bir tabanca kurşunile öldürmüşler ve delâili imha ve maktulün hüviyetinin tespit edilmemesi için başını keserek bir hayvan torbası içine ve elbiselerini de ayn bir bohça halinde kuyuya atmışlardır. Bütün araştırmalara rağmen vak'a mahallinde cesed bulunmamış, yalnız etleri sıyrılmıç bir kol kemiği bulunmuştur. Der« köy muhtarı Neş'et de bu canavarca cinayetle alâkadar görülerek tevkif edilmiştir. Cinayete bir kadın meselesinin saik olduğu söylenmektedir. Müddeiumumilik tahkıkata devam etmektedi îki Belçika tayyaresi çarpıştı Brüksel 3 (a.a.) İki askerî Belçika tayyaresi Anvers civarında Raust'da çarpışmış ve musademenin şiddetinden ikisi de ateş almıstır. Pilotlardan biri paraşütle atlamış, diğeri yere düşerek ölmüştür. Diğer bir askerî tayyare Brüksel ma hallelerinden birine düşmüştür. İçindeki çavuş pilot ölmüştür. ttalyanın protesto notast Roma, 3 (a.a.) ttalyan hükumeti, protesto notasını Ingilterenin Roma büyük ekiliğine tevdi eylemiştir. Notanın metni derhal Londraya bildirilmiştir.