CUMHURİYET >rf 10Afi Hayatta en bü>ük ölüm unutulmak olEşim emekli önyüzbaşı Ismail Sakibin cenaze merasimine iştirak lutfunda bulu duğuna nazaran bir çok kimseler yaşa nan sayın silâh arkadaşlarile komşulan madan ölmüşler, bazılan da gönüllerde kurduklan mıza ve acılanmıza iştirak etmek suretile Necmi bir çok işe girip çıktıktan sonra sun.. Benden kurtulunca onunla evlenesaltanatlar . bizleri teselli eden dostlanmıza alenen nihayet şoförlükte karar kılmıştı. Bir ay ceksin.. la ebedî bir TÜRKİYE EADYODİFÜZTON POSTALARI teşekkürlerimin iblâğına muteber gazete. kazasız, belâsız çalıştı. Ne adam çiğnedi, Vay terbiyesiz kadın vay.. H e m Dalga uzunlufu: hayata maznizin delâletini dilerim. ne de seyrüsefer talimatnamesine riayet yap, hem de bana çirkef at.. Senin vücuhar olmuş Türkiye Eadyosu 1648 m. 182 Kc, s. 120 Kw. Eşi: Müveddet sizlik gösterip cezaya çarpıldı, ne d e sar dünü bir an evvel ortadan kaldırayım da lardır. Işte Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. hoş, aksi, sinirli müşteriye çattı. gör.. 12,30 Program ve memleket saat ayarı, bunlann en İkinci aya elinde altmış lira para ve aEyvah!. Iş biisbütün alevlenmiş, artık 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 En son tekâmüllerle başında büTaba sahibinin nihayetsiz takdırile girdi. sözün silâha yerini bırakacağı radde gelTürk muziği (Pl.) 13,30 14,00 Müzık: Neştün millet . eli müzık (Pl.) 18,00 Program ve memleket yeni inşa edilen Kar yağdığı akşamlardan birinde idi. Şış miştî. Aksi gibi tam caddeyi terketmişler lerin ken saat ayan, 18,05 Türk muziği. ÇalanJar: lide İzzetpaşa sokağının köşesinde dirse Talimhaneden Tarlabaşına sapmışlardı. dine mal e Vecihe, Fahire Fersan, Cevdet Çağla, Reğini direksiyona, elıni de şakağına daya Kadın: dindiği, b fik Fersan. I Okuyan: Sadı Hoşses. 1 mış, müşteri bekliyordu. Tabanca ile oynama, diyordu, hayyük âlim . Suzinak peşrevi, 2 Dede Ahmed SuziYemekten sonra Beyoğluna inen halk dud mu gebertiyorsun.. Hiç olmazsa zeler, yılmaz nak şarkı: (Nesin sen a güzel nesin) 3. tan çoğu tramvaylara hücum ediyorlar, hirle de kadınhğa lâyık bir öliim ol kahraman Sadeddin Kaynak Suzinak şarkı: (Kalbin taksilere pek yanaşmıyorlardı. sun bari!.. lar ve eşsiz acı bilmezse) 4 Kâzım Us Suzinak şarNihayet, siyah geniş bir paltoya bü Necmi: dâhiler gel kı: (Bir bakışla) 5 Ahmed Rasım Suzirünmüş, yüzünün çizgileri sert bir adamla Ha şimdi patlayacak, ha patladı! nak şarkı: (Pek revadır sevdığım ettiklerin) mektedir. sarı saçlı, sevimli çehreli bir kadın arabaDiye boynuru kısmış: 6 Karcığar türkü : (Atımı bağladım ben Tıb tari bir ormana). n Okuyan: Semahat Oznın yanına yaklaşınca Necmi hürmetkâr Şu netamelileri bir an evvel söylehinde bir denses. l Lerrü Uşşak şarkı: (Siyah ebbir tavırla kapıyı açıp: dikleri yere götürüp bırakayım! düşiinIstanbulun sinema ideallne devir, insa . ruların) 2 Şükrü Pmar Uşşak şarkı: Buyurun! cesile gaze basmıştı. Henüz tamamile sokavuştuğunu llân eien niyet tari (Gezer dolaşır) 3 Lemi Uşşak şarkı: Dedi. Siyah paltolu adam sanki bu il ğukkanlılığını kaybetmediği için zihninde hinde bir za (Neler çektim neler) 4 Bimen Şen Uştifata aksi bir cevab vermesi lâzımmış gi şöyle bir mantıkî mütalea da yürütebilifer varatan şak şarkı: (Bahar erdi) 18,45 Türk muziği: bi âmirane bir sesle: yordu: büyük âlim Halk türküleri. Adanalı Aziz ve Sadi Yaver Bin Mediha! Bunlar tiyatroya eğlenmeğe gider«Louis Pasteur» bunlardan biridir. Bü Ataman. 19,00 Serbest saat. 19,10 Memleket Diye mırıldanmıştı. Kendisi de içeriye lerken böyle.. Ya evdeki kavgalan kim tün hayatını ümidsiz bir aşkın derin acı saat ayan, ajans ve meteoroloji haberleri, atladıktan sonra Necmiye haykırdı: bilir nasıldır? P ları, kınlmaz bir cesaretin kudreti ara 19,25 Türk muziği: Peşrev ve semailer. Ça .... tiyatrosuna... Ama, mümkün olTam soldaki sokağa saparak tstiklâl E smda geçiren bu büyük âlim, insaniyet lanlar: Ney, Basri Üfler; tambur, Refik Ferduğu kadar hızlı.. caddesine çıkacakları sırada Necmi ErK tarihinde en büyük bir şerefle yaşıyan san; tambur, İzzeddin Ökte, kudum, Nurî Necmi arabayı hareket ettirdikten son keğin: Halll Poyraz. 19,40 Turk muziği. Çalanlar: bir ölüdür. ra yavaş yavaş gaze basıyordu. Otomobil Mademki tabanca istemiyorsun, al Vecihe, Fahire Fersan, Cevdet Çağla, ReY az zaman içerisinde 50 kilometre bir sür sana bıçak, geber, cezanı bul! Onu bütün dünyaya hatırlatmak Ists fik Fersan. Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan A atle gitmeğe başlamıştı. Yol düz olduğu Diye kudurmuş vahşi bir hayvan gibi yen Amerikalılar «Lui Pastörün haya 1 Zekâi Dede Hisarpuselik şarkı: (VusK için Pangaltıya geldıkleri dakikadan iti haykırışım, arkasından d a kadının: Holivud'dan yazılıyor: tı» isminde bir filim çevirmişler, bir çok lata nail de etse) 2 Servet Bey HisarI baren tekrar gaze basmaya hacet kalmaParamount şirketi tarafmdan keşfedi Aman anneciğim, vuruldum! tetkiklerden sonra da Pastör rolünü kud puselik şarkı: (Bir hâdise var) 3 Sadedmıştı. Araba ilk aldığı sür'atle yürüyor, N Feryadını duydu. Hemen arabayı sıkı Iip «Kazananlar ve kaybedenler» filmi'e retli artist Pol Müni'ye vermişlerdir. Ha dın Kaynak Puselik şarkı: (Saçlarıma ak düştü) 4 Şehnazpuselik şarkı: (Yanmotör çalışmıyordu. D bir fren yapıp durduttu. Yerinden bir yay ortaya atılan sanşın Ellen Drew bu senekikate çok yakın olarak çevrilen bu fidım deminden ağyar elinden) 5 DenizBu sessizlik içinde müşterilerin mükâ sür'atile dışan atladı: nin en dikkate şayan bir artistidir. Bu A lim altın san'at madalyası kazanan ilk e oğlu Şehnazpuselik şarkı: (Yolu bulalemesi hiç de dinlemek istemediği halde Polis!. Polis!.. Katil var.. A d a m öl gün arkadaşlan arasında hâlâ bir kaç seserdir. Bütün memleketlerde derin bir mam, gbnlüm alamam). 20,00 Konuşma Necminin kulaklanna aksediyordu. Bir dürüyorlar! ne evvelki ismile çağmlmakta «Pastacı hayranlıkla seyredilen bu filmi bize Lâle (Milli kahramanlık menkıbeleri) 20,15 Temdenbire yüzü buruştu. Geniş siyah paltoDiye bağırmağa başladı. Anide araba güzeli> diye yadolunmaktadır. Bir çok sU: Aşk ve tesadüf cilvesi. Yazan: Marivaux. Filmer takdim edecektir. lu, yüzü seTt çizgili adam yanındaki ka nın etrafı bir kalabalık halkasile çevrildi lan bilir ki burada bir lâkaba sahib ol Nakleden: Saada Said. Ekrem Reşid temdına müstehzi müstehzi: ve demir kasklı bir polis memunı daireyi mak şöhret merdiveninin ilk basamağma silden evvel eseri ve müelliıini takdim ede Hanımefendi, diyordu, yaptığınız yararak ileriledi: ayak atmak demektir. Bundan yirmi dört cektir. 21,45 Müzik : Radyo orkestrası. (Şef: hareketin ne büyük bir alçaklık olduğunu Dr. E. Praetorius) Beethoven; 5 inci piyano Ne var?.. Ne oluyor?.. Katil nere sene evvel Kansas City'de doğduğu za şimdi siz de pekâlâ anlıyorsunuz, değil konçertosu (Mi bemol majör) Sollst : Ferdi man babası ona Terry ismini koymuştu. de? ştatzer. 22,15 Memleket saat ayan, ajans mi? O sarışm gence niçin güldünüz? Siyah paltolu erkek de b u aralık dışa Aile bir erkek evlâd beklerlerken Terryhaberleri; ziraat, esham tahvilât, kambiKadın korkak ve titrek bir sesle cevab nin dünyaya gelişi ebeveynini enikonu n fırlamıştı. Necmi polise: yo nukud borsası (fiat) 22,35 Müzik: Cazveriyordu: Işte bu adam, dedi, vazallı kadınca ümidsizliğe düşürmüştü. Ellen Drew çoband (Pl.) 23,25 23,30 Yannki program ve O sanşın gence niçin güldüm, an ğıza bıçak sapladı. Şimdi de niyeti, galiba cukluğuna aid hatıralarını naklederken: kapanış. latayım.. Sırf senin kıskanclığını tahrik O zaman, diyor, ecişbücüş ve çok sıvışmak! Siz onun yakasına yapışın, ben ederek bana olan alâkanı ziyadeleştir çirkin berbad bir mahluktum. de kadını hemen hastaneye götüreyim! mek için.. Fakat bu berbad mahluk on sekiz yaFakat ne erkekte adam yaralamış bir Hayır.. Yalan söyliiyorsun.. Münaşına geldiği vakit Kansas City'de teıtib sebetiniz böyle safiyane bir safhada kal cani tavn vardı, ne de kadın, bıçak yemiş 11 tevellüd yedek subay olunan mahallî bir güzellik müsabakasınAynca: RENKLİ MİKİ ve FOKS JURNAL en son dünya ve harb havadisler! madı. Hıyanetin son süflî derekesine ka bir insan ıstırabile kıvranıyordu. Bilâkis da birinciliği kazandı. O sıralarda büyük vazifeye çağırılıyor ikisi de gülüyorlardı. dar düstünüz!. SEANSLAR: 2,30 4,30 6,30, gece 9 da baslar Tel: 60..821 Fatih Askerlik şubesinden: Şubede kaPalis memuru siyah paltolu adamın ko bir mağazada satıcılık ediyordu. 1 abiî lftira.. Iftira.. Vallahi iftira.. Billâböyle bir vaziyet onun gururunu okşa yıdh 316 (dahil) 317, 318, 319, 320, lundan tuttu: hi iftira.. maktan, koltuklarmı kabartmaktan geri 32J. 322, 323, 324, 325. 326 (dahil) Buyurun merkeze! Ne iftirası.. Elimde deliller, ispatlaT kalmadı. Sinema artisti olmak hevesine doğumlu olup rütbeleri halen asteğmen Dünyanın en tatlı sesi ve Amcrika sahne hayatının Dedi. O vakit siyah paltolu erkek şu var.. Hayır, artık buna tahammül edemidüştü. Hemen trene atladı ve soluğu Hoolan muhabere ve topçu sınıflanndan bukıymetli yıldızı en büyük artisti yeceğim. Karısından hıyanet görmüş bir cevabı verdi: livud1 da aldı. Zannediyordu ki filın a lunan yedek subaylar her sene olduğu koca ne yaparsa ben de onu yapacağım. Siz, beni değil, bu vehimli şoförü millerinden bir çoğu onu istasyonda gögibi (45) günliik staja tâbi oldukların Intikam alacağım, anlıyor musun, inti merkeze götürün! rür görmez kapışacaklar ve derhal stüddan kıt'alanna sevkedilmek iizere muhakam.. Burnumda kan kokulan tütüyor! Ya.. Demek kadını siz yaraîayın.. yoya sevkedecekler.. Heyhat, artist ol berelerin 8 mart 940 ve topçuların 12 Mükâleme bu noktaya gelince Necmi Ben de şoförü karakola sürükliyeyim, öymak şöyle dursun, stüdyoların kapısm mart 940 günü şubeye müracaatleri ilân nin her tarafı titremeğe başlamış, bir an le mi? Sinema dünyasının bugüne kadar yarattığı en muhteşem En dan bile içeriye girmenin ne müşkül bir olunur. direksiyon elinden kurtulmak tehlikesine Rica ederim, kadını yaralayan filân nefis En zengin ve harikalar filminde iş olduğunu bir kaç gün içinde pek iyi anmaruz kalmıştı. »*• " < • • yok.. Arzetim ya.. Mesele, alelâde bir veladı. Boş oturamazdı, aç duramazdı ya.. ^MEVLÎD Kendi kendime. himden ibaret.. Hayatını kazanmak için çalışmaya muh Eyvah, diye düşündü, durduk dur Anlıyamıyorum.. Biraz açık konutacdı. Güç halle pastanelerin birinde bir Metfıum pederimiz Nazif Günaltayın duk da turnayı gözünden vurduk. Ama şunuz.. kasadarlık buldu. Herkesin gözü kör mü? aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 3 mart da belâlı müşterilere çattık. Neredeyse a Ortada kan lekesi filân var mı? Bu güzel kız hemen bir çok kişinin nazan pazar günü öğle namazmı müteakıb Karabamda bir cinayet çıkacak.. Bir şey de Hanım şikâyetçi mi? dıköy Osmanağa camiinde Mevlidi Şerif dikkatine çarpmaktan geri kalmadı ve ğil, adam tabanca kullanmaya kalkar ve Belki kan lekesi yok, hanım da şi Wallace Ford onu sevdi ve kansı olmaya okunacaktır. Arzu edenlerin teşrifleri rica iyi de nisan alamazsa serseri bir kurşunla kâyetçi değil ama, müthiş bir cinayet lâolunur. ikna etti. benim de ölüp gitmekliğim mukadder.. kırdısı var.. O, bu mülâhazaları zihninden geçirirAileaî namina oğlu fhsan Günaltay Evet, cinayet lâkırdısı var.. Çünkü Terry sinema artisti olamamıştı arrra, ken arkadaki mücadele hâlâ devam edibiz «.... tiyatrosu» artistlerindeniz. Tiyat bir sinema artistinin zevcesi olmuştu. Bir yordu: roya giderken rollerimizi ezberleyorduk!. sene sonra bir de şirin yavru doğurdu. Alçak, sefil.. Böyle bir hıyanet hiNakleden Wallace Ford'un dostlarından bir em kâyesi uydurup beni ortadan kaldırmak prezaryo, Terry'nin beyaz perdede mu Hadiye lclâl istivorsun.. Çünkü kız kardeşimi seviyorvaffak olacağında mütemadiyen ısrar edip duruyordu. Kadm, mütereddiddi. San at'kârlık mesleğine girmek «acaba yuvamın rahatını kaçırmaz mı?» diye düşü 2 BÜYÜK VE GÜZEL FİLM BİRDEN nüyordu. Nihayet kocasının muvafakatile TÜRKÇE «Günahkârlann şarkısı» filmine figüran olarak iştirak etti. «Efendiler, fransızca Güzellik Zevk Aşk söyleyin!» ve «Watson'un ahırı» kordeAsk. kin. entrika filmi FRED ASTAIRE tarafmdan lâlarında ikinci derecede rollere çıktı. GARRY COOPER SAHNEDE 100 ARTİST Nihayet «Kazananlar ve kaybedenler» de JEAN ARTHUR tarafmdan 1000 DANSÖZ ve 3 ORKESTRA de baş kadın rolünü deruhde etti ve Ellen Drew ismini aldı. Bu gün matinelerden itibaren Otomobilde cinayet SİNEMA Yeni bir artist ( JEŞEKKÜR YAŞAYAN ÖLÜLER RADYÖ Holivud pastahanelerinden birinin kasadarı Ellen Drew nasıl yıldız oldu? Bugünkü progrâm"") sineması Beyazıddan inen Marmaraya ŞAHESERDiR muhteşem bir Halka açılıyor Büyük KADIKÖY OPERA Sineması Jeannette Macdonald Nelson Eddy'nin temsili muazzamı ve tamamen renkli Seviştiğimix Cünler (ASKERLÎK IŞLERf ") r JEANETTE Mac DONALD L E V A YRES P k y kn a M E L E K ve S A R A Y tîZ e aı d A SICI S ESî c Bn gün A S R I sinemada REL ARDi MACERALAR KRALI SAKARYA Ayrıca: SAHRA GÜZEL BİR FRANSIZ FİLMİ Sinemasmda YILDIZI BAKİRE İstanbulda ilk defa YENI ESERLER Sağlam Çocuk BOGAZiÇi ŞARKISI Tfirkçe Sözlü ve Sarkılı Genc bir kadının aşk macerası Bir genc kizın tahassürü Bogaziçînin harikulâde güzellikleri Dillerde dolaşacak nefis şarkılar Besteler. GERMAINE ROUR JEAN SERVAIS ve MAXUDIAN tarafmdan oynanmış kuvvetli, ihtiraslı ve büyük ask filmi IRENE DUNNE ve MELWYN DOUGLAS tarafmdan fransızca sözlü gayet güzel bir komedi lİlâveten: FOX JURNAL dünva ve harb haberlern Bu isimdeki zengin mündericatlı haftalık çocuk gazetesinin üçüncü sayısı mart ünitelerile çıkmıştır. ÇILGIN Konferans Pazar günü saat 17 de Balat Turk Kültür ve Yardım Birliği merkszmde avukat Zeki Albala tarafmdan Kızılay hakkında bir konferans verilecektir. Muslkl heyetl : Vlyolensel Şeref Kemanf Demir All Kemanl Kemal Kemanî A Kemal Piyanist Feyzl Kontrbas Klayzen Kanunl Ahmet Klârnet StikrU Urit v Kadrl Derbuka Hasan Tahsin. Bestekâr : Ferruh Arsunar Muganniye : Menşure Bugün matinelerden itibaren T A K S İ M • = • Tefrika No. 39 Nakleden: HAMDİ VAROGLU «Hamam gümbürtüsü kadar, dışı var cidden çok muvaffakiyetli oldu. O kadar içi yok, beyhude bir gürültü. Sabun kö tesirli oldu ki, bundan sonra, Yassıkayapuğü kadar üstü var, ortası yok bir âlem. dan dışan bir adım atacak değilim. Hatta büyük annemin ısran da olsa, Karşı karşıya geldikleri zaman candan tebessümlerle biribirine gülen; aynlır ayrıl hatta siz ısrar etseniz bile! lstanbul semaz. o tebessümlerin meydana çıkardığı yahati bana belki bir tecrübe kazandırinci dişlerinde, ısırma iştihaları sezilen mış olabilir. Fakat büyük bir gey kaykadınlar ve erkekler. Daracık sokaklar; bettirdi. İstanbulda bulunmamdan bilistifade karanlık apartımanlar; bir saati bir saatine uymayan dönek, müraî bir hava. Ti Yassıkayadan kaçtınız. Daha doğrusu, Yassıkayadan kaçabilmek için beni Istanyatro, sinema, otomobil ve tuvaletl bula gönderdiniz. «!ste Istanbulun bana görünen yüzü. «Maamafih, itiraf edeyim ki, bu se «Seyahate çıkacağım günün sabahı, yahat, büsbütün de boşa gitmedi. Insan daha ortalık ağarmadan sokağa firladığllann, benim zannettiğimden büsbütün nızı unutmadım. Size veda ederken, bübaşka tiirlü mahluklar olduğunu anladım. tün çocukluk hayatımı içinde geçirdiğim «Dünyayi Yassıkayadan ibaret zanne aziz yuvadan, sırf sizin tesirinizle, sizin ıssöyleyerek, decek kadar çocuk olmadığımı siz de tak rarınızla uzaklaştırıldığımı sızlanacağımı mı sandınızdı? dir edersiniz. Ne var ki, Yassıkaya dışında kalan dünyanın, onun kadar değilse Böyle bir şey, aklımdan bile geçmezdi. bile ona yakın bir temizlikte olduğunu Nitekim, bundan şimdiye kadar size bahis zannederdim. Aldanıyormuşum. Bunu öğ bile etmedim. Şimdi sırası geldiği için söyrenmek fırsatını bana verdiğinizden do lüyorum. layı size teşekkür ederim. «Köşkten gitmeniz için beni lstanbulla«Tecrübe demiştiniz. Yaptığım tecrübe, ra kadar göndermenize lüzum bile yoktu «Bu günliik, size yalnız, Yassıkayaya tuğunu zannediyorum. Selim Bey. Niçin mi? Çünkü, yaşımm küçüklüğüne, tecrübemin azlığına rağmen, ve onun içindeki insanlara, eskisi kadar «Alıp götürdüğünüz saadetimi geri getirin beyefendi.» ben hakikati çok iyi gören ve gördüğünü bağlı kaldığımı söyleyeceğim. «Siz de bunlardan birisiniz. Bakışlarısöylemekten de çekinmiyen bir kızım. Leylâ Siz, artık Yassıkayada oturmıyacağını nızın ciddiyetile, etrafinızı korkutsanız Bu mektubu göndermedim. zı, benim huzurumdan sıkıldığınızı, daha da; dalgm ve durgun halinizle, taşmaâa Kendim yazdım, kendim okudum ve başka muhitlere, daha başka ufuklara ih hazır neş'eleri baltalasanız da; saçılıp dö masamın bir gözüne sakladım. tiyacınız olduğunu yüzüme karşı söyle külmeğe teşne yüreklerin hamlesini, kâh Belki sırası gelir, imzamın üstüne dammek cesaretini gösteremediniz ama, ben istihfaflı bir nazarla, kâh müstehzi bir layan gözyaşının oraya yaydığı mürekkeb size, akıl ve hayalinize gelmiyen bir şey sözle yarıda kesseniz de, Yassıkayayı siz lekesini Selim Sekban Beye gösteririm. siz görmeğe tahammül edemiyorum. söylemek cür'etini göstereceğim. Şimdi ne olacak? Selim Sekban Bey«Yassıkayaya gelmenize ne kadar ü«Geldiğiniz gün altüst olan köşkün ha den gelen mektubda, insafsız bîr elin müzüldümse, bir kaçak gibi çekilip gitmeni yatı, gittiğiniz gündenberi muvazenesini temadiyen sıktığı hissile boğulur gibi olan ze de o kadar, hayır, ondan çok daha şaşırmış. Bu muvazenesizliğin ortasında kalbime azıcık olsun ferahlık verecek tek kelime yok. fazla üzüldüm. asıl şaşkına dönen ben oldum. «Şastmız değil mi? Şaşacağınıza eminBenim, tahlilinden korktuğum hisleri«Günlerim, odadan odaya gezmekle dim. Civarınızda yaşayan insanlara, on geçiyor. Tehlikeli, yahud fazla gürültülu me, uzaktan olsun temas eden, zerre kaların bütün duygularma karşı öyle lâkayd oyuncagı, kendi uykudayken alınıp, onun dar benzeyen en küçük duygunun ifadesi sınız ki... erişemiyeceği bir yere saklanmı; çocuk yok. «Meselâ ben Istanbula giderken, bu gibiyim. Bütün bun^rı bir tarafa bırakıyorum. gidişin sizde bıraktığı intıba, eminim ki, «Bana yabancı dil öğretmeğe gelmiş Adres bile yok. ağır bir yükten kurtuluş ihtisası oldu. tiniz. Beş on kelimesini ancak öğrenebilKalbim, bu yükü taşıyamaz olursa fer«Kendiniz Yassıkayadan ayrılırken, be diğim edebiyatçı dilden daha çetrefil bir yadımı onun kulağına nasıl eriştireceğim? nim de ayni hissi duyacağıma hükmetti his öğretip gittiniz. Hayatımın ortasından, dokunduğu yeniz değil mi? «Yassıkayaya ilk gelişinizde, karşımız ri yakan bir alev geçti. «Siz, hayatınızda hep böyle yanıhyor da, hayatın ne olduğunu bilmiyen, delişBu alevin yanığını hangi merhemle temusunuz, Selim Bey? men, hitaba bile lâyık olmıyan bir kızdavi edecesfimi bana ondan başka kim söyleyebilir? «Evimizden giderken benim hakkımda vardı. *** yanıldınız. Daha evvel, beni Istanbula sü«Buraya tekrar gelirseniz, o delişmen rerken, oradaki hayatın.gözüme pek par kızın yerinde, lüzumundan fazla öğrendiEvde, yeniden esrarengiz bir hava eslak görüneceğini zannederek yanıldınız. ği hayattan iğrenmiş bir Leylâ bulacaksı ti. Fakat, bu sefer, fazla sürmeden öğrenOndan evvel de, bir çok defalar yanıl nız. dim. mıştınız. Sırası geldikçe hepsini birer bi«Her şeyden neş'e ve kahkaha vesilesi Büyük annem Selim Sekban Beyden rer söylerim. ' çıkaran ben, şimdi herşeyin bana somurt bir mektub aldı. Misafirimiz, bir iki gün den fazla kalmamak üzere, tekrar Yassıkayaya geliyor. Beşire emir verildi. Yann sabah araba erkenden istasyona inecek; Selim Sekban Beyi trenden alıp köşke getirecek. Dadım, gene faaliyette. Gelen misafiri, tıpkı ilk seferki gibi, büyük bir itina ile karşılamağa hazırlanıyoruz. Büyük annem, Selim Sekban Beyden mektub geldiğini bana haber verirken, bir de tenbih ilâve etmeği unutmadı: Misafirimiz, tekrar geliyor Leylâ. Sana aynca tenbih etmeğe lüzum yok ama, ben gene bir kere hatırlatayım, dedim. Anladım büyük anne, Selim Sekban Beyden hiç kimseye bahsetmiyeceğim değil mi? Evet kızım, onu söyleyecektim. İyi ama, büyük anne, zaten kimsenin yüzünü gördüğüm var mı ki? Haklısın yavrum. Fakat yerin kulağı vardır, derler. ilk günlerdeki münakaşamıza gene başlıyorduk. Selim Beyin adı geçtikçe etrafı saran bu esrarlı hava içinde, her kese bir asabiyet ârız oluyordu. YeTİn kulağı neyi duyacak, büyük anne? dedim. Selim Sekban Bey bu kadar fena bir adammı ki onu Yassıkayada misafir ettiğimizi kimseye duyurmak istemiyoruz. (Arkası