24 Şubat 1940 CUMHURÎYET SÖtiI HA Hâdiseler arasında Kayseri vilâyetindeki yer sarsıntısında yıkılan köylere yardım ekipleri gönderildi Yeni zelzeleler oldu T Vatan ve inkılâb müdafaasında matbuat Kayseri 2 2 (a.a.) (Gecikmiştir) lspartada Dün sabah Develi felâket mıntakasında Isparta 23 (a.a.) Şehrimizde dun ün tayyare istikşafı yaptırılmış, bunu müte saat 20,45 te şimali garbiden doğru geakıb Kayseri Valisi, beraberlnde Ajansı len ve iki saniye süren bir zelzele olmuş. mızın muhabiri olduğu halde, zelzele sa tur. hasına hareket etmiştir. Şarki Karahisarda Zelzelenin Develi kazası köylerinde Ş. Karahisar 23 (a.a.) Dün burada yapmış olduğu tahribatın bilânçosu şudur: Sarsıntınm şiddetli olduğu Soysallı, biri saat I 6 da ve diğeri 16,30 da, üçünSendermeke, Kızık ve Kulpak köyleri ta cüsü de gece 22,30 da olmak üzere üç hamamen, civarmda bulunan diğer köyler fif sarsıntı olmustur. Hasar yoktur. kısmen hasara uğramıştır. Sarsıntınm kıtzmirde sa fasılalarla uzun zaman devam etmesi lzmir 23 (a.a.) Dün sabah saat köylünün evlerini boşaltmasına fırsat ver5 te, 5,50 de ve 6,45 te Tirede garbdan diğinden zayiat az olmuş, bütün mmtakada 37 kişi ölmüş, 8 0 0 hayvan telef ol şarka doğru orta şiddette üç zelzele ol muştur. Bayındırda da 5,50 de ve 6,45 mustur. te ikişer saniye süren iki zelzele olmustur. Sarsıntı esnasında Erceyişten bir kaç Hasar yoktur. kava parçasının yuvarlandığı görülmüştür. Aydında Develi kaza merkezinde sekiz ev yı kılmış, bazı evlerin duvarları çatlamış, Aydın 23 (a.a.) Dün sabah Aypostane ve Maliye dairesile orta okul bi dında biri saat 5 te şiddetli, ikincisi 6,5 nasında büyük çatlaklıklar hasıl olmustur. te hafif, üçüncüsü de 6,45 te oldukça Postane çadıra nakledilmiş ve orta okul şiddetli olmak üzere üç sarsıntı olmustur. tedrisatı tatil edilmiştir. Bu yer sarsıntılan civar köylerde hisDeveli halkının evlerini terkederek ea sedilmiş, Erbeylideki incir tarım koopedırlara çıktığını gören Vali, bu sarsıntınm ratifinin duvarı çatlamış ve gene Erbeyli Erzincan sahasmdaki zelzelenin buralara ve Sınırteke köylerinde birkaç evin bakadar yayılan ihtizazı oldugunu söyliye caları yıkılmış ve sıvaları dökülmüjtür. rek halkın evlerine dönmelerini ve birSökede birlerini korkutmamalarını tavsiye edeSöke 23 (Hususî) Bu sabah saat rek sükunet telkin edilmiştir. Enkaz kaldırma, eşya çıkarma işi kıs sekizde hafif iki zelzele olmuştur. Hasar men başarılmıs, Vilâyet Kızılay şubesince yoktur. un, ekmek ve sair gıda maddeleri yollanZelzele mıntakasında kurulan mış, lüzumu kadar para kaza merkezine orman işletmeleri bırakılmıştır. Sıvas, 23 (Hususî) Zelzele mıntaEvleri kâmilen yıkılan köyluler Vıla kalarında devlet orman işletmesi tesisi yet merkezinden yapılan yardımla gecemaksadile Koyulhisar ve Refahiye ormanden evvel tamamen çalırlara yerleştiril larında tetkikat yapmak üzere Rıdvan Kamiştir. Açıkta kimse bırakılmamıştır. raduman ve Avni Dikcamın riyaseti alFelâketzedeleri yerleştirilmiş olduklan tındaki orman amenejman gruplan bu haçadırlannda ziyaret eden Vali Şefik Soyvalideki tetkikatlarını bitirerek Ankaraer Cumhuriyet hükumetinin hüsnü ted ya hareket etmişlerdir. Mütehassıs heyet, birile hayvan ve esya zayiatının vıkılan devlet orman işletmesine elverişli olmak evlerin eskisinden daha iyi bir şekılde yeüzere Koyulhisarın Iğdır ormanlarını ve rine konulacağmdan emin ve müsterıh olRefahiyenin Dumanlı ve civar ormanlarımalannı sövliyerek köylüyü tatmin ve nı tefrik eylemiştir. Buralarda işletme teştesplli etmişlerdir. . kilâtı tesis olunmuş, revir merkezi olarak Geceyarmna kadar felâket sahasmda da Zarayı, Koyulhisarı intihab etmişlerdir. dolasılmıs. büHin köylülerin yerleştınldışı Bu ormanlardan alınacak mamul kereste Közle görülerek aîâkadarlara bu grnnun .? felâkete uğrayan bu sahada yapılacak evtertibleri hakkmda direktiflr verildıkten lerin kereste ihtiyaclarını karşılayacaktır. sonra Kayseriye dönmüşlerdir. ürk gazeteleri bu günlerde matbuat hürriyetinden çok bahsediyorlar. Bunun bir sebebi, yüksek zekâ ve seciye vasıflanna hayran olduğumuz Başvekilin inkılâbın en aziz nimetlerînden biri gibi matbuat hürriyetini müdafaa eden son beyanatı, öteki sebebi de, şu günlerde gazeteler aleyhine on on beş dava açılmış olmasıdır. Türkiyede matbuat hürriyeti var mı, yok mu? Teskilâhesasiye kanununa göre, Atalürkün meşhur vecizesine ve bir çok sözlerine göre, Millî Şefin bir çok nutuklanna göre ve nihayet Başvekilin son teminatına göre Türkiyede matbuat hürriyeti vardır; fakat matbuat kanununun, hele muharrirler aleyhine fena tefsir edilince yazı, fikir, vicdan hürriyetini büsbütün zincirleyen bazı maddelerine göre, en küçük vesilelerle sık sık açılan davalara göre, muharrirleri hatta mukaddes inkılâb mevzuu üstünde tek kelime yazmaktan bile meneden haklı endişelere göre Türkiyede matbuat hürriyeti yoktur. Bu tezad ne zamana kadar sürecek? Yarın memleket millî varlığını doğrudan doğruya tehdid eden müthiş tehlikeler önünde kalabilir. En tesirli müdafaa silâhlarından biri sayılan kalemin vatan emrinde vazifesini yapmasına mâni olarak endişeler, kendi barutumuzu kendi elimizle ıslatmaktan başka neye benzeyecek? Bu endişeler açıktır: Filân kanununun, filân maddesinin, filân fjkrasının filân delâletile filân hakkmda filân imayı yapmak, bir çok tecrübelerile sabit ki, filân zamanda filân arkadaşlann hapsedilmeğe bedel zahmetlerle takibata u?ramalarına, hürriyetlerini feda etmelerine sebeb olmustur. Bunun bir canh misalini de, geçen gün, kendi sütununda Abidin Daver yazmıştı. Bir vatan hainine vatan haini demekten çekinmeğe mahkum bir matbuatm vatan müdafaasında rolü, tenkidden korktuğu zaman öksüren adamin gülünc reaksiyonuna inhisar etmez mi? San'atta SPÜRLI MUNZEVI Giizelllk Gürültü ve medeniyet San'at hür ve müstakildir. allah razı olsun; be • •.•Kimaııııı nim yıllarca anlatamadığım bir derdi güzel bir makale içinde ne iyi hulâsa etti: Gürültü ve medeniyet bahsi... Evet edebli bir insanın ilk şartı terbiyeli bir vakar ve başkasını rahatsız et mekten korkan dikkatli bir sükundur. Bir şehrin gene Öyle! Hatta koca bir memleketin dahü. 1leri bir cemiyette her uzuv çalışacak, fakat hiç bir ağızdan çirkin, lüzumsuz ve muacciz ses çıkmıya caktır. En temiz, en seçkin muhitin içine bayağı bir yaygara atın; orası bir saniyede müzeyyen bir ahır olur. Onun için Arablar «Mekânın şerefini mekin temin eder» demişler. Sakın sanılmasın ki bu sözlerimizle uyuşuk ve necabetsiz tembelliğe bir medih kasidesi hazırlamak istiyoruz. Kat'iyyen hayır! Ismail Habibin, aayın Valimize hitab ederek neşrettiği açık mektubda dediği gibi mesele tamamen berakistir. Ve Avrupanın en kalabalık, en faal şehirlerindedir ki en az patırtıya raslanır. Hatta alınmış bütün tedbirlere rağmen, hâlâ oralardaki ahali ve belediyeler bu gün daha ziyade sükun çareleri aramakta bulunuyorlar. Jsmail Habıbden 5 Yazan : Faziİ Ahmed Londrada infilâk Gördeste heyelân İrlândahlar, tethiş hare 20 ev yıkıldı, birkaç ev de ketinden vazgeçmiyorlar toprak altında kaldı Londra, 23 (a.a.) Cumhuriyetçi Irlanda ordusu mensublarının yapmış olduklan suikasdlar, dün geceki infilâkler haric olmak üzere, 7 kişinin hayatma mal olmuş ve 137 kişinin yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Geçen ağustos ayında Cross'da bir kişi ölmüş, 35 kişi yaralanmıştır. Manchester'de bir kişi ölmüştür. Dün geceki infilâk, Londranın tam merkezinde vukua gelmiştir. Bir kadm ile bir polis memurunun ve bir şoförün sıhhî vaziyetleri endişe tevlid etmektedir. Barnes ve Richards admdaki iki lrlandalının idamlarmdanberi Ingilterede yapılan suikasdler serisinin ikincisi başlamış demektir. Birinci infilâk, Maıble Arch'da ufak bir kulübeyi yıkmış, daha şiddetli olan ikinci infilâk ise biraz sonra bir kaç yüz metre ötede Oxford Street'te vukua gelmiştir. Ortalığın karanlık içinde olmasına rağmen yardım işleri sür'atle tanzim edilmektedir. Ceman 12 kişi yaralanmış ve hastaneye kaldınlmıştır. Bu infilâkler vukua geldiği sırada Belfast'ın ana caddelerinden birinde bir pencereden atılan bomba, bir kahvede mühim hasarata sebebiyet vermiştir. Fakat varalı yoktur. Dün geceki araştırmalar Londra, 23 (a.a.) Londrada vuku bulan infilâkler üzerine Scotland Yard makamlan bütün geceyi bir çok Irlandalılarla meskun bulunan Londranın şimali garbî mmtakasını ziyaret etmekle geçirmişlerdir. Polise yüzlerce ihbar vuku bulmaktadır. Kuşadası dağlarında kaplanlar çoğaldı lzmir 23 (a.a.) Gazeteler Kuşadası dağlannda bu sene bir çok kaplan türe diğini ve bunlardan bir kaçının avcılar tarafından öldürüldüğünü yazıyorlar. Belçikada seylâb Brüksel, 23 (a.a.) Karların sür'atle erimesi Strond ve Liege mıntakalarında tuğyanlar husule getirmiştir. Hasarat mühimdir. Graf Spee'yi batıran bahriyeliler Londrada büyük tezahüratla karşılandı Londra, 23 (a.a.) Bu sabah WaterIoo istasyonuna Exter ve Ajax kruvazörleri zabitan ve mürettebatından ve silâhendazlarından 760 kişi gelmiş ve kesif bir halk kütlesi tarafından hararetle alkışlanmıştır. Graf Spee'nin galibleri, merasim üniformasile kruvazörlerin bandoları önde olmak üzere bir geçid resmi yapmışlar ve Westminster kc/priisüne gitmişlerdir. Bundan sonra yoUarına devam etmişler ve ayni tezahür? tla karşılanmışlardır. Denizciler nihay "îuildhall'a varmışlardır. Orada şere r Churchill ve şehremini Lord taraf"ziyafet verilmiştir. Gerçi bu güne kadar vatanperver ve kafalarımn içi aydınlık bazı hâkimler, matbuat kanununun en çetin maddelerini Teşkilâtıesasiye kanununun v e inkılâb prensiplerinin ruhuna göre, gazetelerin lehinde tefsir ederek hüküm vermişlerdir; fakat bu beraet karannın istihsaline kadar gazetecilerin çektikleri zahmetin, bir suçsu7% tatbik edilen cezadan farkı nedir? Ustelik bir de matbuat ve ceza kanunlan, inkılâbın ruhuna ve Teşkilâtıesasiye kanununa aykırı bir tefsire uğrar da muharrir cezalandırıhrsa vicdan ve içtihad hürriyetinin garantisi nerede kalır? Matbuat hürriyeti ya' var, ya yoktur. Varsa, bu günkü matbuat ve ceza kanunları tadil edilinceye kadar, âmme vic danının ve devletîn bu kanunlan matbuet lehine tefsir taraftan oldupunun derhal ifade edilmesi lâzımdır. Âmme vicdanı namına matbuat reyini iste sövlüyor ve söyleyecek; devlet namına da Başvekilîmizin beyanatı kâfi bir işaret sayılabilirse de bu ifadenin bazılannca anlasıl madığını gösteren emarelere pöre daha Manisa 23 (Hususî muhabirimizden) yakın ve tesirli bir yoldan tekidi şarttır. Gördes kazasının Cuma mahallesinde Matbuat hürriyeti yoksa... heyelân neticesinde 20 ev yıkılmış. bir Fakat bunu bir ihtimal olarak muha • kaç ev de toprak altında kalmıştır. Nü fusça zayiat yoktur. Heyelân devam et feeme etmemize bile Teşkilâtıesasiyemiz, mektedir. Vaziyeti tehlikeli olan evler Ebedî ve Millî Şeflerimizin, Başvekilimizin teminatı ve hepsinin üstünde memletahliye edilmiştir. ketin yüksek menfaati mânidir. Türkiyede matbuat hürriyeti vardır; fakat bunun daha sarahatle anlaşılması ve anlamıyanlara daha sarahatle anla Amsterdam 23 (a.a.) Gronigen'de tılması, artık millî varlıçımıza sim«ıkı casusluk işinden tevkif edilen altı kişiden bağlı, birinci derecede ehemmiyetli bir biri Alman, beşi Holandahdır. Kamptan memleket davası he'ine gelmiştir. iki Alman askerinin kaçması üzerine başPEYAMÎ SAFA layan tahkikat, muhtelif kollan olan bir casusluk teşkilâtını meydana çıkarmıştır. Pazartesi gecesi bu iki asker büyük barajda denize doğru ilerlerken bulunmuşlardır. Bütün karakollar otomobilleri kontrol emrini almışlardır. Bir otomobilin Alman tayyarelerine işaret verdiğinden şüphe edilmiştir. Holandanın garbında bulunan Tilburg sakinleri, gece yarısından biraz sonra havada futbol topu büyüklüğünde ziyah bir küre gördüklerini haber vermişlerdir. Bu hâdise geçen hafta Amsterdam'ın 30 kilometre doğu baLondra, 23 (a.a.) Stefani ajansı biltısında cereyan eden diğer bir hâdise ile alâkadardır. Gece orada havaya muhte diriyor: Bermüd'den bildirildiğine göre, Nevyork Lizbon arasındaki hatta sefer lif renkli ziya küreleri atılmıştı. yapan posta tayyfiresi kumandanı, posta Tahkikat çok gizli tutulmaktadır. çantalarının İngiliz kontrol bürosu tarafınİngiltere Rumanya arasında den muayenesine mümanaat etmiştir. Ancak tayyare silâhlı bahriye efradı tarafınpetrol işleri dan kuşatıldıktan ve bu efrad tayyareLondra, 23 (a.a.) Petrol sanayii yeye girdikten sonra, kuvvet karşısında boni kontrol ofisinin vazifesine ve Almanyun eğmiştir. Süvari bu müdahaleyi proyaya verilen Rumanya petrolu miktarının testo etmiş ve bu hareketi Amerika toparttınlması sebeblerine dair olan Ingiliz iağınm istilâsı gibi telâkki ettiğini söylenotasına Rumanya hükumetinin verdiği miştir. son cevab Reuter'e göre, Ingiliz salâhiyettar mehafilinde, Rumanya ile Büyük BriÇocuk tiyatrosu tanya arasındaki ticarî münasebetlerin inAnkara, 23 (a.a.) Haber aldığımlkişafı maksadile yeni müzakereler yapıl za göre, Çocuk Esirgeme Kurumu Genel masına kâfi bir esas telâkki edilmektedir. merkezi idare heyeti Çocuk tiyatrosu kadBu hususta her iki hükumet halen çok sıkı rosunu tasdik etmiştir. Çocuk tiyatrosu temasta olup memnuniyeti mucib bir ne temsil heyetine seçilenlerin bir kısmı Halticeye varmakta gecikmiyecekleri kuvvet kevleri elemanlarından ve hemen hepsi lile umulmaktadır. se veya benzeri orta tedrisat müesseseleri mezunlanndandır. Tiyatronun tam teşkiIrak ordusu siyasetle lâtile teessüsü üç senelik bir programla tauğraşmıyacak hakkuk ettirilecektir. Bir taraftan bu haLondra 23 (Hususî) Irak Naibi, zırlık çalışmaları yapılırken, diğer tarafordunun siyasete kanşmasım yasak eden tan da önümüzdeki mart ayı içinde Ulus bir emirname neşretmiştir. Emirname ve Sıs sinemaları binalarında temsiller Irakta umumî memnuniyet uyandırmıştır. verilmesine de başlanacaktır. Tiyatro seYeni kabine, ilk iş olarak erkânıharbi nenin dört ayında memleketin muhtelif yeye mensub yüksek rütbeli bir generalin yerlerinde temsiller yapacak ve önümüzdeki sene kendi hususî binasına yerleşevazifesine nihayet vermiştir. ilk aylara aid reportuIngiliz amele heyeti Parise cektir. Tiyatronun muharrilerimizin hazırarı içinde tanınmış hareket etti ladıklan piyeslerle garb çocuk tiyatrosu Londra 23 (a.a.) Sir Walter Cit e^ebiyatının güzel örneklerinden tercümerine ve Wedgwood Benn'in de dahil bu ler vardır. Aynca çocuklara mahsus konlunduğu amele partisi zimamdarlarından serler ve resitaller de yapılacaktır. Çomürekkeb bir heyet Fransız sosyalist şef cuk tiyatrosunda küçüklere mahsus bir lerile yapılacak bir toplantıda hazır bu dans kursu açılacaktır. Ankaranın bir çok lunmak üzere dün Parise hareket etmiş tanınmış aileleri çocuklarını bu kurslara lerdir. memnuniyetle kaydettirmektedirler. Holandada casttslarm faaliyeti İngiliz kontrolu Küçük bir hikâye anlatayım: Umumî Harbden hayli evvel bir ingilizce hocam vardı. Kendisine bir gün dedim ki «mümkünse bir İngiliz kulübüne gireyim?» Niçin? Vaktim oldukça uğrar, ingilizce konuşulduğunu duyarım. Şu suretle kulağım ve dilim mümarese kazanır. lşte hocamdan aldığım cevabm hulâ sası: Pek az uğrayacağmız bir kulübde siz ingilizce nasıl işiteceksiniz? Anlamı Fazıl Ahmed AYKAÇ yorum. Mademki kumar oynamıyorsu nuz; tabiî oyun salonuna girmiyeceksi İstanbul Valisinin bir niz. Mütalea odalannda ise herkes gazetesini, kitabını okur. Daha sonra iki kişimektubu nin sesini başkalanna işittirecek derecede Arkadaşımız Ismail Habibin iki üç gün yüksek konuşması nezakete muvafık ol evvel neşretmiş olduğumuz bir açık mekmıyacağı gibi birbirile görüşenlerin söy tubuna lstanbul Valisi Lutfi Kırdar dün lediklerini sizin dinlemeğe kalkmanız da aşağıki yazısile cevab vermiştir: terbiyeye uygun düşmez. Şu halde ingi «Sayın Bay İsmall Habib, lizce nasıl duyacaksınız?.. Cumhuriyet gazetesinin 19/11/940 tarihli Hocamın sözlerini otuz yıla yakındır hatırlanm ve bir çok yerde içimi çekerim. nüshasında (Gürültü ve medeniyet) başlıTekmil bu kibarlık bizde de vardı. Şim ğı altındaki guzel ve kıymetli yazınızı alâka Ue okudum. di millî nezahetimizin pek ince bir nükteİşaret ettiğiniz gibi haddizatında asla sinden hayli şey kaybettik. Çünkü bizim gürültücü olmıyan Türk milletinin medeirfanımızda bir aralık kanser kadar tehniyet seviyesi itibarile en 1leri bir şehri olikeli bir ur peyda oldu. Yazık ki o sere lan İstanbulda maalesef gürültüden şikâtan hâlâ büyümektedir: Içimizde bir sınıf yette haklıyız. insan Avrupayı Beyoğlu caddesine bakaMevcud belediye zabıtası talimatname rak, garb edebiyatını da bazı roman tcr sinde kâfi kuvvette ahkâm bulunmadığı cümeleri okuyarak anlamış olmak iddia için gürültü ile mücadelemiz Istediğimiz sındadır. Vahim gaflet, ve korkunc ce ueticeyi vermemekte idi. hil! Unuttuk mu; şimdi yavaş yavaş kıySon zamanlarda hazırladığımız ve şimdi metini anlar gibi görünmeğe başladığı de Şehir umumi meclisinin tetkik ve tasmız nice millî bediamızdan bahsetmeğe vibine arzetmiş bulunduğumuz yeni tali bir aralık (Pierre Loti) edebiyatı adını matname, gürültü membalan olarak saydıveren saygısız cür'etler jneydana atıl ğınız mahallere karşı Belediyeyi daha samıştı. Ve sanılıyordu ki san'atm hiç bir lâhiyetli bir mevkie çıkarmaktadır. Bundan sonra alacağımız yeni salâhiyetkere sıhhate, akla ve terakkiye mâni olmıyan bir takım mahallî şiveleri üzerin lerle şehrin sükunu ve halkm huzuru her de taassubla tepinmek ileri gitmektir. zamankinden daha fazla itina ile daha müHalbuki bu hareket, esef verici bir anla essir bir şekilde muhafaza edileceğine emin yışsızlığın ifadesiydi ve şayed tabir ye olmanızı rica eder ve bu vesile ile saygılarınu sunarım.> rinde ise halis bir zevk bolşevikliğü. Vali ve B. Reisi lstanbul bu kadar dağınıklığına rağDr. Lutfi Kırdar men gürültüsüne dayanılmaz bir yer oCUMHURİYET: Valimizin Istanbulda luyor. Şu iddiamı Cumhuriyet'te muhtelif zamanlarda ifadeye çalıştıktan sonra gürültü ile mücadeleye «daha fazla itina «Şehir şuuru» isimli bir makalede bütün ve daha fazla müessir bir şekilde» devam sayın ahalimizle Belediyemizin vazifele edeceği vadinin bütün Istanbullularca rinden bazılarını saydım. Aziz arkadaşı memnuniyetle karşılanacağı şüphesizdir. mız Ismail Habib, şimdi ayni derdi tam bir talâkatle umumî dikkate yeniden arzetmiş oluyor. Onun için her şeyden evvel kendisine hem teşekkür etmek hem de açtığı yolda onunla beraber yürümek isterim. Radyo, (oparlör) filân bile bazan bir felâket manzarası almaktadır. Bir zaman Adalara giden gemilerin tıklım tıklım salonlarında yolcuların bir taraftan terlediğini, bir taraftan da üç gramofonun birden bağırdığını görürdüm. Şimdi o hal hatınma geldikçe nasıl kendimi denize atmfıdığıma şaşacağım geliyor! Boğaziçi vapurlarından bazılarının kenarlarma takılarak iki kıyınm sükununa doğru havlayan aletler malum... Bunların çok kere nasıl müstekreh bir musiki istifrağ ettiğini de biliyorsunuz... Doğrusu iğrenilecek şeyl.. Hatırımda kaldığına göre bir aralık Necib Fazıl «zurnalı vapurlar» diye zarif bir yazı yazmıştı. Fakat itiraf edeyim; san'atkâr arkadaşımızın pek kuvvetli ifadesini bile o zaman âdeta müsamahalı bulmuştum... Canım Boğaziçi... Onun su, kürek ve yelken seslerinden yapma içli sadası. Yapraklarının, ihtiyar ağaclarının, sinirli rüzgârlannın derunî konuşması. Sonra Ismail Habibin anlattığı takaların taktakası!. Neredeyiz? Sayfiyede mi bulunuyoruz? Yoksa demirci veya nalband dükkânında mı? Doğrusu anlamak kabil değil!.. Vaktile yazdığımı tekrarlamak mecburiyetindeyim: Bu takaların bir tanesi Rumelihisarından kalksa Anadolukavağına kadar tekmil gece semasının ensesine çivi çakılıyormuş eibi oluyor! Ne yazık, ne yazık! Hemen ilâve etmeliyim: Ne de ayıb şuursuzluk! Bir apartımanın beş katından birden sokaklara muhtelif radyo bağırtıları yağdıran kimseler, geçenlerin üstüne pencerelerden çirkef dökmek gibi bir şey yapmaktadırlar. Artık bunun farkına varılmah; herkes kendi sevdiği şeyi çalsın. Fakat önündeki aletin düğmesini insafla ayar ederek! Yollarda nara atan sarhoşlan vaktile polisler neye çevirirdi; bu zeminde konujurken tuhaf bir hâdiseyle karşılaşıyorum. Bazı defa bize hiç tanımadıkları Avrupayı öğretenler var. Lutuflarına te şekkür ederim. V e bu şükran borcunu ödemek için kendilerine şunu söylerim ki Avrupanın hiç benzemediği bir yer varsa o da bizim Beyoğludur! Nitekim topra ğımıza gelen her değerli ecnebi bize hâs olan güzellikleri araştırır. Dünyanın her yerinde «yeknasak» olarak görü'en adi ve umumî eğlencelerden ise ancak mümtaziyeti olmıyanlar zevk ahr. Şu sebeblerle Istanbulun tâ içinde sabahleyin dan dan öten bir takım çanların, fabrika düdüklerinin, denizlerdeki motör patırdılannın bütün ahali için bir azab oldugunu saklamıyalım. Hakikat böyledir. Şunu da kaydediverelim ki bu kaba ve nezaketsiz manzara içinde yetişen nesil, nezahetin, ileri medeniyetin bir takım nüktesinden habersiz kalmaktadır. Ve o sebeble şuursuz, ve saygısız surette şamata etmeği hayat eseri ve genclik hakkı sanmaktadır. Halbuki işin doğrusu hiç öyle değil! Afrodit nefisesinin değerini anlayamadıgımız için basım hayatımızda nice hassasiyetler belirdi. San'at dostu estet arkadaşlarıniızı tebrik ederiz. Ayni zamanda da kendi kendimize sorarız: Şu canım Boğaz, o güzel roman kadar olsun bediî değerden mahrum mudur? Halbuki yıllardır, binlerce hakarete uğrar ve nihayet zavallının necib sükununa kaba ve küstah binlerce gürültü her gün bir bıçak saplamaktadır; acaba neden kimse bir şey söylemez; yahud arada sırada çıkan sesler nicin lâkayd makamlann sükutu içinde boğulup kalır? lşte tekrar ediyorum: Şu mevzuu bize hatırlattığı için Ismail Habibe çok müteşekkirim ve onun davasını memnuniyetle paylaşıyorum. Şimdiye kadar rastladığım nice zevk sahibi adamla beraber! 0 kendi malikânesi içinde yaşar • Yazan * ALÎ CANİB YÖNTEM Ister şair, ister ressam, ister heykeltraş veya muaikışinas olsun, saii'atkâr için ideal, «Beaute» yani güzelliktir. Ve gene san'atkâr tek bir metod tanır: «rLiberte» yani hürrıyet. Fakat, önce şunu tayin etmek lâzım • dır: Umumı hayatta «güzel» denilen şeylerle san'atta «güzel» deniîen şey ayni mıdir? Eğer bu iki telâkki birbirinia ayni olsaydı, meselâ bir tabloda tersim edil miş buruşuk yüzlü, murdar kıyafetli bir dilenci karşısında: «Güzel, güzeîs, diye hayran kalmazdık. Çünkü bu dilenciye umumî hayatta hasta ve eksantrik mi zaçlı adamlar müstesna kimse «güzel» demez, ve hayran olmaz. O halde tabiatte asla güzel bulmadığımız bir şahsın, bir manzaranın tablodaki in'ikâsına niçin meftun oluyoruz, niçin böyle tablolar en benam salonları dolduruyor? Buiiun cevabını Esthetique: Bediiyat ilmi vermektedir: Bir san'at eserinde bizi hayran eden, o eserde mün'akis san'atkâr dehasıdır. Gene meselâ çıplak ve güzel bir kadın heykeli karşısında duyulan «Plaisir esthetique: Bediî heyecan» asla heykelin çıplak ve güzel bir kadını temsil etmesinden hasıl olmaz, san'atkâr dehasının mermerde canlanmış olmasından doğar. Nitekim bu heykelin aksine olarak meselâ alil, perişan bir zavallıyı gösteren heykel de ayni bediî heyecanı bütün kuvvetile uyandırır. Bilhassa bediiyat meslelerinds üstad olan filozof Bergson «San'at ve san'atkâr nazannda eüzel olmıyan hiç bir şey yoktur.» diyor. lşte bunun içindir ki hiç bir san'at eseri, asla çirkin ve müs tehcen olamaz. Çirkin ve müstehcen demek, san'at sahasına girmek imkânı olmıyan eser demektir, ve bunu ancak alelâde adamlar meydana koyar, san'atkâr asla.... En eski devirlerdenberi statülerde, tablolarda, bronzlarda, duvar nakışlannda, vazo üstlerinde canlandınlarak bu güne kadar gelen Afrodit (Aphrodite) in çınlçıplak heykelleri, tablolan hâlâ Louvre'da, Vatikan'da, Napoli'de, Flo rans'da... göz önünde durmaktadır. Ve hiç kimse bu heykellerin beline peştemal sarmağı, ve yahud tablolann üstünü örtmeği hatırına getirmiyor. Çünkü bütün bu bediaların hiç birisi asla çirkin ve müstehcen değildir. Büyük edib, büyük üs tad, ve büyük mürebbi Gustave Lan son'un meşhur bir iiim abidesi olan «Fransız Edebiyatı Tarihi» nde aynen «un bel artiste, si grec, dans son prose si française» diye takdir ettiği Pierre Louys'ın «Aphrodite» i de bu cümledendir. İşin pedagojik cephesine gelince: RousselDespierres'in «L'ideal Esthe tique» unvanlı eserinde dediği gibi «Güzel, iyinin cazibeli ve iştiyakla dolu bir şeklidir ve bu cazibe bizim için, ahlâkî faaliyetin umdesidir. Her ahlâkî fiil gü zeldir, ve asla bir güzel yoktur ki bir ahlâkî kıymete malik olmasm. Çünkü gü zellik, terbiyevidir. Mürebbi, gencin ruhunu güzelleştirdiği zaman, bediî hayat içinde ahlâkî hayat, bir itiyad halini almış olur.» Bir eserin mekteb çocuklanna tavsije edilip edilemiyeceği meselesine gelince: San'atkâr şair veya romancı eserini mekteb çocuklarını düşünerek yazmak mecburiyetinde değildir. Bu yazınm ta başında kaydettiğimiz gibi, san'atkâr tek bir metod tanır: Liberte hürriyet. O, kendi idealini, yani «güzellik» umdesinî ihmal ettiği gün, san'atı kaybetmiş de mektir. Her zamanın bir hakikati: «Sanat san'at içindir.» Buraya şunu da ihtimamla kaydede lim ki pedagoji, yalnız ahlâkî endişeyle değil, daha binbir türlü mülâhazayla, her eseri mekteblere gelişigüzel tavsiye et miyebilir. Mekteb talebesinin okuması caiz görülmeyen bir eser mutlaka müs tehcen demek değildir. San'at hür ve müstakildir. O kendi malikânesi içinde yaşar. Vesile gelmişken söyleyim ki: Flau • bert'in Madame Bovary ve Zola'nın La Bete humaine gibi eserlerinden bu günün Fransız kıraat kitablarında parçalar görünür. O Madame Bovary ki romanesk bir kadının sukutunu anlatır, o La Bete humaine ki içinde bir sürü ihtiras ve fecaat tasvir edilir. Mekteb kitabı yazanlar bunlardan parçalar almışlar, hatta mevzulanndan bahsetmişler, fakat asla hiç bir kimse bu kitabların yeni yeni çıkan tabılannın önüne geçmeğe çalışmamış lardır. Bir Amerikan yolcu tayyaresinde zorla taharriyat yapıldı Macaristan ordusu Mecburî hizmetin kabul edilmesi muhtemel Budapeşte 23 (a.a.) Resmî ceride bir kararname neşretmiştir. Bu kararname, normal kuvvetlerin kifayetsizliği halinde millî müdafaa için mecburî hizmet ihdas etmektedir. Bundan başka kararnamede kadınların gönüllü hizmetleri de derpiş olunmaktadır. Oğrenildiğine göre bu günlerde hükumet, hiç bir Macar amelenin bu sene ecnebi memleketlerde ziraî işlerde çalışmamasına karar vermiştir. Halbuki amelenin bu suretle çalışmaları son senelerde âdet halini almıştı. I Garb medeniyet dünyasına girmekle müftehir olan yeni Türkiye de başka türLondra 23 (a.a.) Norveç Hariciye Nazırı ile Oslo'daki Alman elçisi harbin lü düşünemez. Ali Canib Yöntem devamı müddetince mer'i o'mak üzere ticarî bir protokol imza'amışlardır. Oslo 23 (a.a.) Norveçle Almanya ve Norveçle Ingiltere arasında harb za Irak, Yemene mütehassıslar manı için ticaret hakkmda bir anlaşma gönderiyor hasıl olduğu bildirilmektedir. Bu anlaşBeyrut, 23 (a.a.) Irak hükumeti, maların bu günlerde imzası beklenmekteYemen idaresini yeniden tensik etmek üdir. îngil*erenin Ortaşarktaki zere Iraklı bir mütehassıslar heyeti göndermeği kabul ettiğini Imam Yahyaya bilhava kuvvetleri dirmiştir. Heyet, bazıları ordu emrine veLondra, 23 (Hususî) Orta ve Ya rilecek olan I 00 mütehassıstan müteşekki^ kınşarktaki İngiliz ordulan hava kuvvetolacaktır. leri kumandanı Mareşal William Mithell bugün bir nutuk irad ederek demiştir ki: îsveçte bir ca *us mahkum « İngiliz ve Mısır, müşterek hava oldu kuvvetleri Orta ve Yakmşarkta vukubulaOslo, 23 (a.a.) Oslo mahkemesi cak herhangi bir tecavüze karşı koyacak vaziyette bulunmaktadırlar. Pek yakında Richtenberg ismindeki eski bir bahriye zahava kuvvetlerimize son derece kuvvetli bitini muharib devletlerden biri lehinde susluk yaptığı için iki sene hapse mahbüyük bombardıman tayyareleri iltihak ekum etmiştir. decektir.» Norveç, Almanya ve îngiltere ile birer ticaret muahedesi yaptı