15 Şubat 1940 CUMHUR1YET H A B Amerikada cihan harbi korkusu! Donanma süratle takviye ediliyor, müdafaa tahsisatı artırıldı (Baş tarafı birind sahifede) Stark, deniz bütçesi projesini müdafaa ederek demigtir ki: « Almanyanın, Rusyanın ve ttalyanın son hedeflerini ve ihtiraslannı sara hatle tayin etmek mümkün değildir. Bu milletlerin hükumetleri tarahndan yapı lan alenî beyanata itimad olunamaz. Böyle bir vaziyet Avrupa harbinin umumileşmesi îhtimalini artırdığı gibi Uzak Şarktaki vaziyet de bir cihan harbi do ğurabilir.» Amiral Stark Amerikan donanmasımn 1914 senesine nazaran daha iyi hazırlanmış olduğunu kaydettikten sonra sozlerine jöylt devam etmiştir: « öyle zannediyorum ki, beynelmilel vaziyet harbin başlangıcına nazaran bizim için daha tehlikeli olmak üzere değişmiştir.> Amiral ezcümle halihazırda 120 parça harb gemisi inşa edilmekte olduğunu, fakat 19 geminin daha derhal kızağa konması icab ettiğini ve donanmanm hava kuvvetlerini 30/7/1941 tarihine kadar 3204 tayyareye iblâğ edebilmek için yeniden 576 tayyare satın almak tasavvurunda bulunduğunu »öylemiştir. beyanat neşredilmiştir. Bu beyanatta müsteşan Welles, Reisicumhur Ruzvelt'in talebi üzerine Italya, Fransa, Almanya ve Ingiltereyi ziyaret etmek üzere yakmda Avrupaya gelecektir. Bu beyanatta bu seyahatin gayesinin sadece Avrupanm vaziyeti hakkında malumat istihsal olduğu ve Welles'in Amerika namına herhangi bir teklifte bulunmağa veya onun namına herhangi bir taahhüde girişmeğe salâhiyeti olmadığı ilâve edilmektedir. Avrupa hükumetleri mümessilleri tarafından Welles'e yapılacak olan beyanat tamamen mahrem olacak ve Welles tara fından yalnız Reisicumhur Ruzvelt'e bildirilecektir. Ingiitere hükumeti, Ruzvelt'în mümessilini hüsnü kabul ve müşarünileyhin Avrupanm vaziyeti hakkında sarih bir fikir elde edebilmesine yardım etmek için mümessiline büyük bir itimad göstermeğe amadedir. Garbda mı, Şarkta mı? (Başmakaleden devam) hatta gelmiyecek bile olsa bu harbin bilkuvve içiade bulunuyorlar. Bunu hiç olmazsa kendilerinin hakkile takdir etmekte olacaklanna şüphe yoktur. Harbin sıklet merkezi garb cephesinde, yani Almanya ile İngiltere ve Fransa arasında olmakla beraber ikide bir Balkanlardan ve şarktan bahsolunmasının hikmeti yukarıkı izahlarla daha iyi anlaşılır sanmz. Çekoslovak inhidamından sonra harbin istilâ ve tahakküm maksadlarile şark, cenub şarkı ve cenub istikametlerinde tehdidkâr vaziyetler göstermiş olduğunu hatırlamakhğımız çok yerinde olur. Türkiye kendi çevresine aid selâmet ve emniyet tedbirlerine işte o tarihlerde gözle görülüp elle tutulacak şekiller arzeden tehlikelerin sevk ve icbarı altında tevessül etmişti. Polonyamn taksimine müncer olan Alman seferinden sonra garb demokrasilerinin işe filen kanşmaları ve Rusyanın Karpatlara kadar inmesi vaziyette bir çok değişiklikler husule getirdi. Harbin sıklet merkezi garb cephesinde bulunmakla beraber bunun umumî bir ifade ile şark istikametinde dalbudak salması ve binnetice yeni ihtilâtlar arzetmesi hâlâ ihtimal haricinde tutulmuyor. Bugünler için bu ihtimalin tahakkuku bizce varid değildir. Fakat kendi selâmetlerine hayatî bir ehemmiyetle bağh bütün milletlerin bu ihtimali gözönünde tutmaları kadar tabiî bir şey olamaz. Yeni «Hukuku Beşer» beyannamesi |HEM Yazan: PEYAMİ SAFA Dünkü fıkramda, Daily Herald'ın hürriyet fikri üstünde açtığı büyük anketten bahsettim. Ingiliz gazetesi, yeni bir hukuku beşer beyannamesinin prensipleri etrafında bütün dünya mütefekkirlerinin kanaatini öğrenmek istiyor. Meşhur Ingiliz tarihçisi H. G. Wells'in hazırladığı beyanname projesini dünkü yazımda hulâsa ettim. Daily Herald'ın Abidin Davere yolladığı mektubdaki proje maddeleri ki benim gördüğüm odur, tam bir vüzuhtan mahrum. Ingiliz gazeteîerinde çıkan metin daha mufassal görünüyor. Fakat Wells'in elinden çıkan bu yeni hukuku beşer beyannamesinin hedefi açıktır: Sosyalist bir kadro içinde insanın hürriyetini müdafaa. Sosyalist, çünkü anketi açan büyük Ingiliz gazetesi sosyalist olduktan başka, anketi idare eden komitenin azalan ve muhabirleri arasında da Bernard Shaw gibi aşın sol ideolojilerin dostlan var. Beyanname projesinin dördüncü maddesi de «herkesin seleflerimiz tarafından binktirilen kuvvetlere, icadlara, kaynaklara varis olabileceğini, insanlığın müşterek menfaati lehine uzvî ve fikri kabiliyetlerini tam bir verimle işletebilmek için muhtac olduğu gıdalara, yuvalara, tıbbî itinalara kavuşabileceğini» anlatıyor. (Dünkü yazımda «seleflerimiz» kelimesi, benim bir dikkatsizliğim yüzünden «haleflerimiz» olarak çıkmış.) Beyannamenin cteki maddelen, ferdî mülkiyetin tahdid edilmiş yeni bir şeklini (adam başına bir evi, müsaid bir bahçeyi) ve ferdî hürriyeti her türlü müdahaleden ve tecavüzden korumak için hazırlanmış. Zamanımızın bazı kelimelere verdiği büyük otoriteyi düşünerek bu yeni hukuku beşer beyannamesinden sızan ideolojiye şu ismi takabiliriz: Liberal soyalizm. Ingiliz Avam Kamarası azasından Harold Nicolson diyor ki: «1789 da basılan demokrasi, müsavat, hürriyet »ikkeleri son yuz elli yü içinde o kadar «ilik bir hale geldi ki yazısile tuğrası seçilmez oldu. O halde bunlan yenilemek sırası gelmiştir. 1789 danberi bir çok şeyler öğrenmiş bulunuyoruz. Meselâ: İktısadî hürriyetle beraber olmıyan siyasî hürriyet manasızdır; müsavat, felsefî bir ıstılahtan başka bir şey değildir; f?kat imkân ve fırsat müsavatının ideal bir devlette bu realite olarak yaşıyabileceğini anladık.» Bu sözler ileri bir sosyalizmin ta kendisidir. Lerıin, hürriyetten bahsedenîere, iktısadî esaret içinde bu kelimenin bir burjuva öksesi olduğunu söylerdi. Liberalizme karşı parola şuydu: İktısadî hürriyetsiz siyasî hürriyet olmaz. Rus, Fransız veya Ingiliz, her sosyalist böyle düşünür. Fakat bu yeni hukuku beşer beyannamesinde komünizme pek az benzeyen şey, ferdî mülkiyeti iktısadî müsavata doğru tekâmül ettirmekle beraber, ferdî hürriyete verdiği büyük paydır, ki bunu Marksizmde de, Bolşevizmde de, hatta eski liberalizmde de bulamazsınız. Harold Nicolson için bu pay da kifayetsizdir: «Mister Wells'in lâyihasındaki fikirler iyidir, diyor, fakat tertibi yanlıştır. F.saslı prensiplere, söz, toplantı, neşir hürriyetlerine daha geniş ölçüde yer verilmelidir.> Marksizm'in proletarya diktatörlüğü, bu kadar geniş bir hürriyette bir burjuva tuzağı saklı olmasından korkar. Büyük Harbden sonra hürriyete karşı sesini yükselten hücumlar yalnız Marksizm'den de gelmez. Onun azılı düşmanlanndan biri de Nasyonalizmdir. Mussolini'den ve Hitler'den çok evvel, Fransada A. Daudet, Ch. Maurras (Mes idees politiques), daha sonraları A. Tardieu (La revolution a refaire) ve daha bir çok fikir ve devlet adamları liberalizme karşı cephe aldılar. 21 senedenberi manzara şuydu: Bütün ideolojiler, liberalizm, sosyaüzm, Marksizm, nasyonalizm, hepsi birbirlerile gırtlak gırtlağa gelmişlerdi. Her birinde, kendisine en uygun rakible ittifak etmek ihtiyacı beliriyordu. Bu ihtiyacı ilk sezen Mussolini, ilk admı koyan da Hitler'dir: Nasyonalizmle sosyalizmi telif eder göründüler. Ayni ihtiyac, Ispanyada ve Fransada liberallerle komünistleri birleştirmişti. Fakat bu halk cephesi kombinezonları, içine giren ideolojilerin prensiplerinde değil, sadece politikalarında ve tabiyelerinde kaldığı için, kendi sahte bünj esinden gelen ihtilâflara mukavemet edemcdi ve yı kıldı. Şimdi Ingilterede liberalizm, Daily Herald'ın bu teşebbüsile, kendi hüvsiyet ve otoritesinden hiç bir şey kaybetmeksizin, elini sosyalizme uzatmış görünüyor. Bunu Fransadaki radikal sosyalizmin bir tekâmülü de sayabiliriz. Wells'in bize gelen maddelerine göre vuzuhsuz bulduğumuz lâyihasmdan çıkan manaya aldanmıyorsak, faşizme, komünizme ve nasyonalsosyalizme karşı bir liberal sosyaliz'Ti hareketi karşısmdayız. Hep ayni müttefik ihtiyacı. Partisiz bir felsefî görüşün bu haıeketlerden çıkaracağı mana nedir? Nazariye ile hayat, mefhumla realite, ideolojile politika arasında insan zekâsının, bütün varmı yoğunu boşalttığı halde, kımıldamağa başladığı günden beri dolduramadığı uçurum: Hürriyet, milliyet, mülkiyet; kelimeler, kelimeler, kelimeler... Bu «sabit» mefhum'ar ve bunlar gibi yüzlercesi, binlercesi, delâlet ettikleri «o>nak» manaları ve realiteleri ifadeden âciz olduklan için, fikir davalarının hemen hepsi bir terminoloji buhranına gelip dayanır. Hürriyet nedir ? Müsavat nedir ? Milliyet nedir? Mülkiyet nedir? Meseleleri üstünde ne felsefe, ne de ideoloji görüşlerinin ittifak etmeleri mümkün olmaz. Fotoğrafla hareket eden bir cisim arasındaki münasbete benzer bir münasebet, sabit mefhumlanmızla hayat arasında da vardır. Bu mefhumlanmızdan herhangi biri, daima değişen ha>atın ve realitenin yalnız bir anını tespit eder. Liberalizmin «hürriyet», nasyonalizmin «milliyet», sosyalizmin «müşterek mülkiyet» prensiplerile hayat ve tatbikat arasında çıkan ihtilâf, sabitle oynak, cansızla canlı, mahdudla sonsuz arasındaki zıddiyetlerin kadrosu içine girmesindendir. Bunun için her mefhum ve mefhumla. ra dayanan her ideoloji, reeli kavramak hususundati kıfayetsizliğinden gelen boşluğu doldurmak için başka bir mefhumun ve başka, hatta zıd bir ideolojinin arkadaşlığını arıyor: Nasyonal Sosyalizm veya liberal sosyalizm. Ezelî diyalektık. Bunun için hakikati tezlerde değil, sentezlerde arayan, (ne materyalist, ne idealist, çünkü bunlar da birer tezdir ve ikisinin de bir sentezine ihtiyac vardır.) toplu görüşlere doğru tekâmül eden ide olojilere ihtiyac duyuluyor. Nasyonal sosyalizm veya liberal sosyalizm tek başlanna tam birer sentez ifade ederler mi? Birbirlerine karşı antitez vaziyetinde değil midirler? Yarın bütün ideolojileri toplayan bir terkibe kavuşmak doğru ve nasib olacak mı? Daily Herald'ın teşeb büsü ve Wells'in lâyihası, hiç olmazsa bunu düşündürdüğü ve ümid ettirdiği için fikir ve politika hayatında büyük bir hamle olarak alkışlanmağa değer. NALINA MIHINA Hiç benzemez! I Vaşingtondaki müzakereler Milli müdafaa tahsisatı artvrildt Vaşington 14 (a.a.) Reisicumhur Ruzvelt millî müdafaa hizmetleri ve Amerika bitaraflığı kanununun tatbikı için 252,340,776 dolarlık masraf derpiş eden bir kanun neşredecektir. Bu para derhal alâkadar dairelerin emrine verilecektir. Razvelt seyahate çıktt Vaşington 14 (a.a.) Ruzvelt, bu gün, 10 gün sürecek olan bir deniz seyahatine çıkacaktır. Reisicumhurun nerelere uğrayacağı malum değildir. Bu seyahatte Ruzvelt"e refakat edecek olan gazetecilerin telgraflan sansüre tâbi tutulacaktır. Welles'in seyahati Londra 14 (a.a.) Welles'in Avrupa seyahatine müteallik olarak Greenwonun sormuş olduğu bir suale cevab veren Çemberlayn, şöyle demiştir: « Bu ayın 9 unda Vaşington'da bir Balkan ikbsad konferansı Yakında bîr Yugoslav şehrinde toplanacak Belgrad, 14 (a.a.) Avala ajansından: Son defa Belgradda toplanmış olan Balkan Antantı konferansı, Antant azalarının iktısadî mesai birliklerini temine tevessül etmeğe karar vermiştir. Ayni zamanda Balkan payitahtlarından birinde bir iktısadî konferansın toplanması da karar altına alınmıştır. Gazetelere nazaran bu konferansm Belgradda veyahud Yugoslavyanın baska bir şehrinde toplanması ihtimal dahilindedir. Poiitikn gazetesi, Hariciye Nezareti mümessillerile iktısadçılardan mürekkeb hususî bir mütehassıslar komitesinin şimdiden hazırhklara başlamıs olduğunu yazmaktadır. Bu komitenin mesaisinin hedefi, her türlü istatistik malzemesini hazırlamak ve mayıs ayında Balkan Antantı iktısadî konseyinin yapacağı müzakerelerin çerçevesini tesplt etmektir. Vaşington 14 (a.a.) Hariciye Na zırı Hull, bu gün Ingiliz Amerikan ticaret münasebetleri hakkında Amerikanm Londra büyük elçisi Kennedy ile görü}müştür. Diğer taraftan Reisicumhur Ruzvelt ve Hariciye Nazırı Hull Amerikanm Paria büyük elçisi Bullitt ile de Avrupa ihtilâfından doğan meseleler hakkında miizaHarbin şimdiki muharibleri dışına taşkerelerde bulunmuşlardır. ması için herşeyden önce garb cephesinde Hariciye müsteşarı Welles cumartesi gunü Rex vapurile Avrupaya hareket Holanda ile Beliçkanın ve hatta belki İsviçrenin taarruza uğramalan ihtimali edecektir. ikide bir nükseden bir hastalık halindedir. Kont Ciano'nun temaslart Roma 14 (a.a.) ltalya Haricive Umumiyetle şark istikametindeki hareket Nazırı Kont Ciano dün akşam Amerika ve ihtilâtlara gelince bunun için Almanbüyük elçisi Philipps ile uzun bir mülâ yanın garb cephesinden kuvvet ayırmakla kat yapmıştır. Mülâkatta Welles'in ziya beraber teminine çalışacağı Rus müşarereti meselesinin görüşüldüğü ve umumî ketinden istifade etmesi hatıra gelir. seyahat hakkında fikir teati edildiği bilUmumiyetle şark istikameti tabiri altındirilmektedir. da topladığımız bütün memleketler kendiWelles, Hitlerle görüsecek lerini müdafaaya hazırlıklı bulunmağa Berlin 14 (a.a.) Amerika Hariciye itina ettikleri gibi îngiltere ile Fransa da müsteşan Welles, Almanyayı ziyareti esbu istikamette kendilerinin tehdid olunnasında Hitler, Von Ribbentrop ve Göması ihtimaline karşı tedbirlerini almış ve ring taTafından kabul edilecektir. almakta bulunuyorlar. Bu umumiyetle şark istikameti tabiri içine koyduğumuz hareket ihtimallerinin ona tasaddı edecekler için arzettiği zorluklar olur olmaz cesareti kıracak kadar kuvvetli ve büyüktür. İki Alman denizaltısı daha batırıldı lık tarafından bu akşam neşredilen bir tebliğ, bugün iki Alman tahtelbahrinin daha batırıldığım bildir. mektedir. Bu suretle bir hafta zarfında batırılan Alman denizaltılarının miktarı dörde baliğ olmaktadır. Istanbul radyosu tekrar faaliyete başlayor Ankara 1 4 (Telefonla) Radyo postalanmızın yakın dalga uzunlukları üze rinden yapılmakta olan bazı neşriyatın iz'acatından vikayesî için tedbirler almmaktadır. Istanbul radyosunun çalıştırılması hemen hemen tekarrür etmiş gibidir. Istanbul Tadyosu Ankaraya bağlanarak, ayni programı, kendi dalga uzunluğu üzerinden yapacaktır. Almanya Rusyanın böyle bir sergüze$te sevkolunmasını belki pek ziyade arzu eder ve belki onu teşvik edici müdahaleleri bile göze alabilir. Ancak Rusyanın böyle ucubucağı gelmez çok tehlikeli bir sergüzeşte atılabileceğine inanmak kolay değildir. Sözü bitirmek için bütün bu ihtimaller arasında en garib noktayı da kaydedelim: Almanyanın Rusyalı veya Rusyasız bir şark seferine girişmesini garb demokrasilerinin de istedikleri anlaşılıyor. Böylelikle parçalanacak Alman kuvvetlerini muhtelif cephelerde ayrı ayn mağlub etmek ve bilhassa netice olarak garb cephesinin kendi hesablanna kahir hakimiyetini daha büyük bir kat'iyetle Almanyanın ta göbeğine kadar götürüp yükseltebilmek icin. PEYAMİ SAFA Hitler, Japonyaya messil gönderdi Rumanya Maliye Nazırı Sofvava geîivor Hindistanda kanlı bif musademe YUNUS NAD! Yeni Delhi, 14 (a.a.) Batı şimal hududunda kâin Bannu'nun 10 kilometre şmialinde yaşıyan bir aşiretin silâhlı azaBükreş, 14 (Hususî) Maliye Na7irı, sile zuhur eden bir musademe esnasında Bul<?aristanla akdedilecek ticaret muahe bir İngiliz zabitile bir Hindli yaralan . desi müzakerelerinde bulunmak üzere bu mıştır. Musademe, Ingiliz kıtaatınm bir istikakf^nı Sofyaya hareket etmistir. şaf hareketi esnasında vuku bulmuştur. Londra 14 (a.a.) Londradaki Ru tran Jat>on muahedesi Aşiretin büyük zayiata uğradığı zannedil manya sefaretinde, Rumen hükumetinin tasdik edildi mektedir. hububat için bir kontrol ofisi ihdas etmek Tahran, 1 4 (a..a) Iran Japon dostAlmanya, Amerikanm bita üzere olduğu bildirilmektedir. luk muahedesinin tasdikı hakkmdaki ka Zannedildiğine göre, yeni ofisin ihdası nun Şahinşah tarafından da tasdik olun raflık projesine cevab verdi memleketin bütün tabiî kaynaklarınm işmuştur. Berlin, 14 (Hususî) Amerika tara letilmesini kontrola matuf olan hükumet Eden, Mısırda Hindli kıt'a fından bitaraf mmtaka ihdası hakkında plâr>'na dahi'dir. Bundan başka yiyecek maddelerile, Panama hükumeti tarafından bütün Ameları teftiş etti rika devletleri namına muhariblere veri kereste için de birer ofis teşkili tasavvur Londra, 14 (Hususî) Mısırda bulu len notaya Almanvaya cevab vermiştir. edilmektedir. nan Dominyonlar Nazırı Eden, Kahire ci Alrr>anva bitaraf kararını yerinde bulCenub kutbundaki keşifler vanndaki kamplarda ye^esmiş olan Hind maHa beraber, bazı itirazlarda bulunli kıtaatı teftiş etmistir. Eden, bu müna makta ve bitaraf mmtakalar hskkındaki Vaşington, 14 (a.a.) Amiral Byrd, sebetle Yakın Şarktaki lngi';z orduları plânm ancak Fransızlngilizsj noktai nazar cenub kutbu körfezinde sönmüş iki volBaşkumandanı General Wavel ile uzun lannda esaslı bir tadil yapıldığı takdirde kanı olan bir adayı keşfettiğini telsizle bir mülâkatta bulunmuştur. muvaffakiyetli bir inkişaf gösterebileeeği bildirmiştir. Bir Macar heveti Moskovaya ni bevan etmistir. Yugoslavyada ihtikâra karşı Rumanyada ofisler Hükumet bütün tabiî kaynakları kendisi işletecek Nevyorkun 3,000 polis memurn Gizli cemiyet azası bulunuyormuş! Tokyo, 14 (a.a.) Alman müsteşarlarından Emil Hellferich'in Japonyaya seyahati hakkında yabancı gazete muhabirleri tarafından sorulan bir suale cevab veren Hamburg America hattının idare meclisi reisi bu seyahatin hedefi hakkında hiç bir malumat olmadığını söylemiştir. Idare meclisi reisi, bazı Japon iş adamlarının kendi kanaatince hiç bir resmî ma hiyeti olmaması icab eden bu ziyarete alâka gösterdiklerini ilâve eylemiştir. Bazı gazeteler Hellferich'i Hitler'in bir mümes Londra, 14 (a.a.) Hariciye Müstesili olarak göstermektedirler. şan Buhtler bugün Avam Kamarasında yaptığı beyanatta Rumanyadan petrol satın alınması hususunda Ingiliz ve Rumen hükumetlerinin müzakere halinde bulunduklarını bildirmiş ve fakat şimdilik başkaca izahat veremiyeceğini söylemiştir. lman denızaltı gemileri, kafile halinde seyreden Ingiliz Fransız ticaret gemilerine karşı, hiç bir şey yapamamaktan doğan hırslarını bitaraflardan ahyorlar. 4 şubata kadar harbin beş ayı içinde batırdıkları bitaraf gemılerın miktarı, ayni suretle zıyaa uğnyan müttefik gemilerin sayısma yakındır. Hele Isveç, Norveç ve Holandanın gemi zayiatı ayn ayn, Fransız zayiatından çok daha fazladır. Alman denizaltı gemileri, bitaraf limanlardan bitaraf limanlara giden, bitaraf devletlere aid eşyayı hâmil bitaraf vapurları dahi torpilliyorlar. Bunlann mürettebatını, Okyanuslann ortasmda kendi hallerine bırakıyorlar. Kurtulabilen kurtuluyor; fakat çoğu boğuluyor. Bu hal, Büyük Harbde, bütün dünyanın nefretini, Almanlann üzerine toplamıştı. Bu defa da, deniz ticareti yapan bütün memleketler ve hassaten Iskandinavya efkân umumiyesi, ayni sebeble Almanyanın aleyhine dönmüştür. Londradan verilen haberlere göre, denizcilikle yaşıyan Norveçin uğradığı ağır zayiat, bu memlekette, ticaret gemilerini teslih etmek fikrini uyandırmıştır. Londradaki Norveç mümes. sillerinden birinin, fransızca Le Temps gazetesinin muhabirine söylediğine göre, Alman tayyarelerinin, müdafaasız Norveç balıkçı gemilerine hücum edip onlan batırdıkları yetişmiyormuş gibi, gemilerin, cankurtaran filikalarına iltica eden ve azgın denizlerle uğraşarak hayatlannı kurtarmağa uğraşan zavallı mürettebatını da, makinelitüfek >aylımlarile öldürmeğe çalışmaları, Norveçte Almanlara karşı, büvük hiddet ve isyan uyandırmıştır. Bir Norveç gazetesi de tAlmanlann deniz harbini, 100 sene evıel Afrika kıyılanndaki Berberi devlellerinin Akdenizde hıısule p,etirdi%i tedhişe* benzetmiş ve Norveç gemilerinin topla teçhiz edilmek, Ingiliz kafilelerine girmek suretile kendi selâmetlerini temine çalışacaklarmı yazmış. Yalnız Norveçliler değil, bütün bitaraflar, bu kafilelere iltihak ederlerse çok iyi ederler. Çünkü kafilelerin zayiatı gayet azdır; yüzde 0,02 den ibarettir. Meselâ 1 7 ikincikânuna kadar Ingiliz kafilelerine 6,872 vapur iştirak etmiş; bulnardan yalnız 1 4 tanesi batmıştır. Fakat benim yazmak istediğim. bu değil; Norveç gazetesinin, Almanlann deniz harbini, Akdenizin Afrika kıyılarındaki eski Türk Arab korsanlannın faaliyetile bir tutmasıdır. Bugünkü Alman deniz harbi, dünkü Cezayir korsanları harbine asla benzetılemez. Çünkü, o korsanlar, bazan ona karşı birle döğüşmekten yılmıyan kahraman denizcilerdi. Onlar, yalınkılıc merdce harbederek öldürürler, ölürlerdi; esir eder, esir olurlardı; fakat Almanlann yaptıkları gibi zararsız ve âciz insanlan tepelemezler, düşmanı bırakıp dost gemilerini, kahpece batırmazlardı. Kaldı ki korsanlık devrinin harb usulleri ve harb kaideleri, karşılıklı, birbirinin ayni idi. Şimdi ise Almanlar, bugünkü beynelmilel harb usul ve kaidelerine, muahedelerin altında koskoca imzaları olduğu halde, riayet etmiyorlar. Yukarıda yazdığımız gibi dört defa bitaraf olan gemileri bile, Okyanusun ortasında, mürettebatını ölüme mahkum ederek batırıyorlar. Norveç gazetesi hata ediyor; Almanlann deniz harb usulü, nev'i cinsine münhasırdır. Bu sistemi, Afrika kıyılarındaki Türk ve müsliiman korsanların merdce döğüşlerine benzetmek o korsanların kahramanhğına bühtandır. Kahbelik merdliğe benzer mi hiç? A Ingiliz Rumen petrol müzakereleri Bulgar Sovyet seyrüsefer anlaşması Sofya, 14 (a.a.) 5 kânunusanide Moskovada imza edilmiş olan Sovyet Bulgar ticaret ve seyri sefer muahedesinin, musaddak kopyeleri dün Başvekil Köseivanof ile Sovyet orta elçisi Laverentief arasında teati edilmiştir. îngiltere gizli servislerin tahsisatını artırdı Londra, 14 (a.a.) Busün hükumetin yeni kredilere aid bir talebi neşredilmiştir. Bu taiebde gizli servis için 400,000 ihracat için 200,000, mülteciler komitesine yardım icin 180,000, Mesai Nezaretile sivil müdafaa servisleri irin 560,000 tnsiliz lirası derpiş edilme^tedir. Budapeşte, 14 (a.a.) Macaristan halledildi ile Sovyetler Birliği arasında yeni bir tiLondra, 14 (a.a.) Reuter ajansının caret ve kleringr muahedesini müzakere etmek üzere bir Macar heyeti önümüzde istihbarına göre, Japon Assama Maru vapurunda tevkif edilen ve Ingiltere hükuki h^a Moskovaya gidecekfir. meti tarafından tahliyelerine karar veriMısır, Avrupaya asker len Alman gemicileri pek yakında Japonlara teslim edilecektir. 9 Alman denizcigöndermiyecek Kahire, 14 (a.a.) «£7 Ahrarrf» gaze sinin ne suretle iade edilecekleri ve bu tesine beyanatta bulunan Başvekil, dola iadenin nerede vuku bulacağına dair Inşan şayiaîarın hilâfına olarak Mısinn Av gilterenin Tokyo büyük elçisile Japon rt'paya asker sevketmiyeceğini bildirmiş hükumeti arasında müzakereler cereyan etmektedir. f gidiyor Assama Maru hâdisesi mücadele Belgrad, 14 (a.a.) Ticaret ve Sanayi Nazırı, bir emirname neşretmiştir. Bu emirname hayat pahalılığma ve spekülâsyona karşı mücadeleye mütealliktir. Bu emriname ahkâmı hilâfına hareket edecek olanlar hakkında ağır cezalar derpiş edilmiştir. Daladye şerefine bir ziyafet verildi Paris, 14 (a.a.) Daladye, bugün öğleden sonra ordu encümeninde bevanatta bulunmak istemisti. Fakat Basvekilin gizli komitenin müzakereleri esnasında kür=üde yapmış olduğu beyanat, encümende yapılması mutasavver bevanata lüzum bırakmamış olduğundan ordu encümeni, içtima etmeme?e ve akdedeceği celse verine bueün Daladye şerefinc çekilecek bİT ziyafeti ikame etmeğe karar vermiştir. Yugoslavyada nehirler taştı ik*» ile müttefikJer arasmda iktısadî müzakereler Brüksel, 14 (a.a.) Belga ajansının bildirdiğine göre Belçika ile Fransa ve Îngiltere arasında cereyan eden ticarî müzakereîer iyi bir sekilde neticelenmiştir. Belçika heyeti, dün Pariste eski anla3malan bazı mühim endüstrüere teşmil eden yeni metinleri imza etmistir. İrlandada kesfedilen mühimmat deposu Dublin, 14 (a.a.) Devriye gezmekte olan muhafızlar, Louth Kontluğu dahilinde kâin Faughart'da bir mühimmat deposu meydana çıkarmışlardır. Depoda 18 tüfek, 2 mitralyöz, bir çok tüfek kurşunu, mitralyözler ve sair harb malzemesi bulunuyordu. Belgrad, 14 (a.a.) Buzlann çözülmesi üzerine bir çok nehirler taşınış ve bir çok münbit mıntakaları sular istilâ etGıiçenlerde tevkıj edilen gızh komplo azası mistir. Bilhassa Morava nehrinin taşması, Nevyork, 14 (a.a.) 19000 Nev rikan birliğine, komünist partisine, faşist mühim hasarata sebebiyet vermiştir. Diyorklu polis memurundan takriben iiç bi kulübüne veya her hangi muzır bir teşekğer taraftan şimalî Yugoslavyada mebni polis müdiriyeti tarafından 8 şubatta küle mensub olup olmadıklan da sorulzul surette kar yağmaktadır. kendilerine tevzi edilmiş olan sual vara muştur. Polis müdiriyeti elde ettiği netiÇocuğrunu düşürdü kasında «Hıristiyanlık cephesi» teşkilâtı celeri bildirmek istememekte ise de NevAmerikadaki Yahudilerin Bursa (Hususî) Armud köyünde na mensub olduklannı veya evvelce intiyork Belediye Reisi Laguardia'ya bu huSadeddin karısı 30 yailarında Hikmetle, sab etmiş bulunduklanm itiraf etmişleryardımı ayni köyden Ali kansı 37 yaslarında Kev dir. Bu teşkilât azasından 1 7 kişi geçen susta bir rapor göndereceği zannedilmekVaşîngton, 14 (a.a.) Vasingtondaser kavga etmisler, fakat bu kavea so lerde devletin emniyetine karşı komplo tedir. Laguardia'nın polislerin siyasetle i Amerikalı Yahudiler kongresi, Avıupanunda hâmile bulunan Kevser 5 aylık ço kurmakla itham edilmişti. Sual varakasın uğraşmalarma şiddetle muanz o'duğu daki Yahudilere yardım için beş yüz bin cuğunu düşürmügtür. dolar toplamağa karar vermiştir. da ayni zamanda polislere Alman Ame malumdur.