CUMHURİYET 15 Şubat 1940 LONDRA MEKTUBU f Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Hapisten yeni çıkan bir katil Gene bir hapisane arkadaşını yaralıyarak öldiirdü Tünel cinayetini müteakıb ayni günün akşamı Şehremininde de bir cinayet iş lenmiş, 17 yaşında bir arabacı bir gün evvel hapisaneden çıkan arkadaşını bı çakla yedi yerinden vurarak öldürmüştür. Zabıtanın yaptığı tahkikata göre hâdise şu şekilde cereyan etmiştir: Bir müddet evvel sabıkalı hırsızlardan Şükrüyü öldürmekten suçlu olan Cahid Üngörle hırsızlıktan suçlu bulunan Sedad Usküdar hapisanesinde tanışmışlar ve arkadaş olmuşlardır. Cahid 25 gün evvel ceza müddetini doldurarak hapisaneden çıkmıştır. Sedad da mahkumiyet müddetini dün bitirmiş, Usküdar hapisanesin den çıkarak Şehremininde Uzun Yusuf mahallesinde Hacı Yusuf sokağında 3 numaralı evde oturan arkadaşı Cahidi görmek üzere Şehreminine gelmiştir. Selçuk Kız San'at mektebi önünde kaTşılaşan iki arkadaş aralarında konuşmağa başlamışlar ve beraberce bir meyhaneye giderek biraz içmişlerdir. Çakırkeyif bir halde meyhaneden çıkan iki kafadar tekrar Selçuk Kız San'at mektebi önünden geçerlerken aralarında bir münakaşa başlamış, ikisi de yolun ortasında durarak kavgaya tutuşmuşlardır. Münazaa büyü düğü bir sırada Sedad arkadaşına: Sen böylesin zaten! Şu zavallı Şükrüyü de kahpecesine öldürdün! demiştir. Bu söze son derece kızan Cahid, gözleri dönmüş bir halde bıçağına sarılmış, arkadaşının üzerine atılarak Sedadı kalbinden, karnından ve kasığından ağır surette yaralamıştır. Kanlar içinde yeTe yuvarlanan Sedad biraz sonra ölmüştür. Hâdiseden sonra kaçmak isteyen Cahid de elinde kanlı bıçağile birlikte yakalanmıştır. Suçlu Adliyeye teslim edilmiştir. Centilmen İngiliz milletinin yardımı îngilizler, kahraman Finlilerden sonra şimdi de Anadolu felâketzedelerinin imdadına koşmak için azamî fedakârlığı gösteriyorlar Londra (Hususî muhabirimizden) Finlandiyanm ilk ve tam salâhiyetli murahhası olarak Londraya gelen Dr. Brenius'la, İngiliz milletine hitaben radjoda söylediği nutuktan iki gün evvel göriiştüm. Fevkalâde hürmet ve dikkati ce'beden Fin murahhasına, şu suallerle söze başladım: « İngiliz milletine telsizle yapacağınız müracaate iyi mukabelede bulunulmıyacağmdan korkmuyor musunuz? Ingilterenin kendisi de harb halindedir, başında birçok gaileler ve zorluklar vardır. Vergiler gittikçe ağırlaşıyor. Hayat pahalılığı da bir kat yükselmiştir. Bu vaziyet karşısında İngiliz milleti bir de Finlandiya için yeni fedakârlıklara kaf'anabilir mi?» Her tÜTİü nevmididen uzak bir kanaatle şu cevabı verdi: « Bu fedakârlığı da İngiliz milletî yapacaktır. İngiltere pek iyi bilir ki Fin milleti yalnız kendi medeniyeti ve kültürü için kahramanca bir hayat memat mücadelesi yapmıyor; ayni zamanda bu mücadele bütün Avrupa medeniyeti ve kültürü uğrunda yapılıyor. Britanyalılar, sporcu ruhu, adalet ve insaf hissi içinde büyümüş olduklarından genc dişi aslanın bir deve karşı yaptığı müdafaa ve mukavemet savaşına karşı bütün sempatisini ve teveccühünü göstermektedir. Bu sempati kuru sözden ibaret k?1amaz...» ya en seri nakil vasıtasile sevkedi'iyor. Bu eşyanın günlük miktarı bir vagondan aşağı düşmüyor. Tayyare bombalarile yurdlan harab olan birçok Fin kadm ve çocuğunun hayatını kurtaracak, insanı sıcak tutan bu elbiselerdir. Zengin bir İngiliz kadını gardrobundaki üç kürklü mantosunu birden hediye göndermiştir. Gelen hediyeler içinde en garibi gayet kıjmettar bir dürbündür. Sahibi bulunan bir general şu mektubu göndermiştir: «Geçen Umumî Harbde bu dürbün benim çok işime yaramıştı. Bunu kullanacak şeci Finli için de ayni talih ve muvaffakiyet vasıtası olmasını can ve gönülden dilerim...» *** Tünel cinayetinin esrarı Fatmanın bir arkadaşı diyor ki: «Halil onun kocasıydı, para vermediği için karısını öldürmek istiyordu» Almanya Rusya vrupada yeni büyük harbin ilânı beş buçuk ay olduğu halde henüz iki tarafın ordulan ve deniz ve hava kuvvetleri ciddî olarak çarpışmadılar. Bellibaşlı faaliyet abluka « ya aiddir. İngiltere Almanyanın denizaşırı memleketlerle münasebatmı kesmeğe çalışıyor. Almanlar dahi Büyük Bri tanya adasına haricden erzak ve ham madde gelmesine mâni olmağa ehemmiyet veriyor. Harb sahnelerinde büyük muharebeler yapılmamakla beraber harbin harareti sönmüş değildir. Bilâkis iki taraf bütün vasıta ve membalarını kat'î çarpışmalar için hazırlıyorlar. İngiltere ile Fransa birbirine yalnız asker ve silâhla yardım etmekle kalmayıp her biri iktısadî sahada da bütün varını yoğunu müşterek gayeye tahsis etmektedirler. Almanya ile Rusya da iktısadî sahada ayni suretle işbirliğini günden güne artırmaktadırlar. Zaten Almanya ağustosun son haftasında Rusya ile ticarî yeni bir mukavele ve akabinde karşılıkh ademi tecavüz muahedesi akdettikten sonra İngiltere ve Fransa ile harbi göze alarak Lehistanın üzerine yürümüştü. Bu yürü yüşte muvaffak olup Lehistanın şark kısraını Rusyaya bıraktıktan sonra yani 28 eylulde Moskovada Sovyetler Başvekil ve Hariciye Komiseri Molotof'la Almanya Hariciye Nazırı arasında teati edilen mektublarla geniş mikyasta birbirinin iktısadî ihtiyaclarını tamamlamağı esas itibarile kabul etmişlerdir. Beş aya yakın bir fasıladan sonra bu anlaşma şümullü ve muay>Ten bir iktısadî muahede ile şimdi tespit edildi. Rusya Almanyanın petrol, demir, manganez, bakır, pamuk ve hububat gibi ihtiyacını tatmin edecek ve Almanya da Rusyanın sanayileşmesi için icab eden makine ve levazımı verecektir. İki tarafın birbirine ne miktar eşya vereceği askerî bir sır gibi gizli tutulmaktadır. Fakat bunun Umumî Harbden sonra ve Hitler'in iktidar mevkiine gelmezden evvel iki memleket arasında yapılan mübadelenin miktannı çok geçeceği tasrıh edilmektedir. 1933 senesinde Rusyanm umumî ihracatının yüzde kırkı Almanyaya yapılmış olduğuna göre Rusyanın Almanyaya vereceği ham maddenin miktarı Almanyayı denizaşırı memleketlere ihtiyacdan hayli vareste kılacaktır. Bu su retle Almanyanın haricî ticaretinin merkezi şarka kayacaktır. Bu gün zaten haricî ticaretinin yüzde kırkı Balkanlarla olduğuna göre Almanya adeta denizaşın memleketlerle alâkasını büsbütün kese cektir. Rusyanın ham menabiinden istifa de edecek olan Almanya ayni za manda Rusya yolile Asyadaki ticaıetini Jr devam ettirecektir. Bunun için eski Başvekil Lmlıcr İraua vc Cfgcmistana göndeıilmiifir *Çin ve Mançurya ve Ja ponya ile sıkı münasebet ve muvasala tesis edilmiştir. Lehistandaki demiryollar ve köprüler artık tamir edilip eski haline konulduğundan Almanya ham maddeleri kara tari kile alacaktır. Karadenizi de muavin bir yol olarak kullanacaktır. Dünkü posta ile gelen İngiliz gazeteleri buna dair bir çok tafsilât vermektedir. Moskovada bulunan Bulgar ticaret heyetıle bir anlaşma yapılmıştır. Şöyle ki vagon ve boru hattı ile Baküden Batoma gelen petrollar her biri yedi bin tondan aşağı olmayan vapurlara tahmil edilerek Varnaya getirilecek ve burada sarnıçh /agonlarla Rusçuğa nakledilecek ve bu radan da sarnıçh mavunalarla Alman yaya sevkedilecektir. Buzların çözülme sini müteakıb nakliyat başlayacaktır. Bulgar devlet demiryolları idaresi şimdiden Almanyaya ve yerli fabrikalara iki yüz kadar sarnıçh vagon sipariş etmiştir. Alman devlet demiryolları dahi şimdiden 300 vagon âriyet vermiştir. Bulgar hü kumeti devlet demiryoHarına bu vagonlar için yüz milyon leva tahsisat ayırmıştır. İki muharib taraf da harbi şiddetlendirmek için iktısadî sahada fevkalâde hazırlanıyorlar demektir. İngiliz Türk yardım komiteti merkezinde Finlandiya yardım teşkilâtı merkezin den beş dakikahk bir mesafede «İngiliz Türk Yardım komitesi» namını taşıyan diğer muazzam bir teşekkülün merkezi bulunuyor. St. Thomas hastanesi bina sında aynlmış olan bu daire bir çok geniş salonlardan müteşekkildir. Kapısının önünde ağzına kadar yüklü teberru eşyasını getiren arabalar ve kamyonlar bek liyor. Posta paketi olarak gönderilen hedi yeleri taşıyan posta müvezzilerinin hali taneye koşan bir millet dehşet... Bu merkezi de ziyaret ettim. Rasladığım posta memurlanndan biri deSorguya çekilen Lutfullah apartımanı Dr. Brenius'un gösterdiği bu nikbinlik kapıcısı Rüştü şimdiki halde şüpheli vaziboşa çıkmadı. Finliler için açılan ianeye di ki: «Insanî hayır işleri için İngiliz yette bulunmaktadır. Rüştü, maktul Halibaşlıca maruf İngiliz diplomatlan, iktı milleti varını yoğunu verir. Yirmi beş seli ilk defa teşhis eden adamdır. Zabıtaya sadcılan, ilim ve fen erbabı, san'atkâr nedenberi paket postanesinde çalışıyo verdiği ilk ifadesinde Fatmayı hiç tanıları ve cemiyet adamları arzı hizmet et rum. Fakat bu kadar çok yardım yapılmadığını ve Halilin kadınla beraber apartiler. İngiliz telsiz neşriyatı bunun için dığını hatırlamıyorum. Çünkü bu yar tımana girdiğinden haberi olmadığını, ken bütün kuvvetini tahsis etti. Muhafa dım yalnız insanî maksadla yapılmıyor, ayni zamanda Ingilterenin sadık mütte disinin o esnada bir iş için apartımanın zakârlardan amele partisi neşir vasıtası dördüncü katında bulunduğunu söylemegazetelere kadar bütün matbuat bu yar fiklerinden birine yardım ediliyor.» 3İ ve bilhassa Halilin o gün kendi odasıdım hakkında sütunlar ayırdılar. En kiÖtedenberi «şahane infirad» ı politi na girdiğinden haberi olmadığını bir çok bar ve güzide adamların kulüblerinden kasına esas tutan bir memleketin alelâ Dünkü nüshamızda, Üsküdarda Ağa defalar tekrar edip bu mesele üzerinde ısişçi teşkilâtına kadar her müessesede ia de bir memurunun ağzından işitilen sözhamamı mahallesinde oturan dülger rar etmesi zabıtayı şüpheye düşürmüştü. lerin son cümlesi dikkate şayandır. ne toplandı. Mehmedin menenjitten vefat ettikten s.onNakid olarak yirmi günde takriben Merkezdeki idarî işler gönüllü kadın ra Karacaahmed mezarlığına nakli esna Rüştü, dün soTguya çekildiği zaman ifa100,000 sterlin cemedilmiş olması şaşı teşkilâtına tevdi edilmiştir. Bunun şefi sında kendisinde sıcaklık alâmeti hisse desini değiştirmiş, kadının Halilin kansı Madam Ormeroth'u eskiden tanırım. Or dilmesi üzerine iki doktor celbedilerek Fatma olduğunu ve cinayetten bir gün lacak bir neticedir. evvel her iki maktulün de kendisine miRon V nftiçpvi Finlandiva îa:nesı dai ra Ayruoadaki mülteci ve muhacirlere j n 1 U. .xı.. <,yaz zemin üzerine mavi salib bulı unan F in termişti. Maiyetindeki yardımcı kadmlar katmda geçirdiklerini söylemiş, cinayst [JIalille evlenmiş olduğu, bir bankada bibayrağı dalgalanıyor. Propaganda derildiğini, fakat birkaç saat sonra "vefat günü sabahı da saat 7 de Halil ile Fat riktirilmiş beş yüz liradan fazla da parası kud karınca gibi çalışıyorlar. On gündenberi retini tabiî melâhatile birleştirmiş olan bilâfasıla gönüllü çahşan bu kadınlar ettiği kat'î şekilde anlaşılarak ikinci defa manın beraber kendisine geldiklerini, on bulunduğu anlaşılmıştır. Tahkikata zabıdaire şefı Mis Garnett bana FinlanHiya hastane karyolalarında günde ancak iki mezara nakledildiğini yazmıştık. Bu mese lan apartımanın alt katına aldığını ve bir ta ehemmiyetle devam etmektedir. l\1uya yardımla alâkadar muazzam teskilâ üç saat uyumağa vakit bulabiliyorlar. le hakkında bir yandan ölünün kardeşleri masa ile iki sandalye vererek orada baş ammanın yakında çözüleceği ümid edili tm bulunduğu odaları gezdirdi. Da>rede Hastanenin tıb müzesi teberru eşyasının ve akrabalannın müracaatleri üzerine tahbasa bırakıp, islerini görmek üzere apar yor. gönüllü olarak elli kişi çalışıyor. Işin ne amban ittihaz edilmiştir. Galerilere ka kikat yapıhrken, diğer taraftan îstanoul kadar büyük olduğunu anlatmak için bir dar eşya yığılmış olduğunu gördüm. mıntakası sıhhat müfettişi doktor Sükuti misal söyleyeyim: Fin murahhasının telEş> a denklerinin üzerine türkçe ve in işe el koyarak dünden itibaren alâkadarlasizde söylediği nutkun ertesi günü } irmi gilizce yazılmış ve yapıştırılmış kâğıdlar rı Usküdar kaymakamlığına çağırtarak dört saat içinde 9000 mektub gelmiştir. da cins ve miktarları gösterilmiştir. Denktahkikata başlamıştır. Bir günde bunların hepsi görülmüş, okun lerin paket edilmesinde, ve dikilmesinde Usküdar kazası Başdoktoru Ekrem muş ve teşekkür cevabı verilmiştir. gönüllü çahşan kızlar ve kadınlar adeta bu vak'a hakkında kendisine kat'iyyen Yardım sandığına birer kişiden vüzer birbiriie yarış ediyorlar. haber verilmediğini söylemiştir. Filhakive hatta beşer yüz sterlin gelmiştir. Fakat Bu gayretin ve îsticalin sebebini bana ka doktor Ekremin pazar günü rahatsızben buna hayret etmedim. Asıl hayret ve lığl dolayısile evinde yattığı, telefonla vatakdirimi celbeden tarafı kendileri ihti şu suretle izah ettiler: « Her geçen saatin büyük bir kıy ki davete ailesinin cevab vererek hasta Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar yac içinde olan adamların tam manasile Krupp fabrikası mühendislerile Türk yaptıkları fedakârlıklardır. Meselâ acık meti vardır. Müthiş bir zelzele felâke olduğunu söyledikleri ve dışarı çıkarak dün Dolmabahçe sarayı karşısındaki yol işçileri tarafından Halicde inşa edilmiş ota bulunan bir işçi birkaç pensi posta tine uğrayan Türklere; biz Îngilizler yal rahatsızlığı artmaması için de kendisine ların tanzimi işile mahallen meşgul olmuş lan Atılay denizaltı gemisinin dalma tecve bu işin taciline aid emirler verdikten rübelerinin yapıldığı yazılmıştı. Mütehaspulu halinde göndermiş ve mektubunda nız teessürlerine iştiıak etmekle kalmayıp haber vermedikleri beyan edilmiştir. ayni zamanda bütün kuvvetimizle ve son şu satırlan yazmıştır: Bununla beraber mütehassıs doktorlar sonra Barbaros Hayreddin türbesinin et sıs mühendislerin huzurile yapılan bu tec«100,000 finli insanm yersiz yutdsuz sür'atle ıstırablannı tahfif etmeğe çalış hastanın vefat etmekle beraber sıcaklığın rafında yıkılmakta olan bina islerini tet rübeler ikmal edildiği için Atılay kahrakik etmiştir. man donanmamıza iltihak etmiştir. Alkaldığını okudum. Bu müthiş bir şey. tığımızı ispat etmek istiyoruz.» devam edebileceğini söylemektedirler. Teşkilâtta muhtelif tabaka ve sınıfa Samimî iştirak hissiyatımı ızhar için her Lutfi Kırdar oradan Gazi köprüsüne manlar Atılaydan sonra denize indirilen Vefat vak'ası üzerine defin müsaadesi hafta hiç olmazsa birkaç pensi posta pu mensub îngilizlerle birlikte Alman, Çek vermek üzere davet edilen doktor Şevke giderek tamir edilmekte olan tahta par Yıldırayın makine ve teçhizatını gönderve Avusturyah mülteciler de gönüllü o tin de ifadesidne müracaat edilmiştir. lu olarak göndereceğim. Hürmetler.» kelerin tamirine aid faaliyeti gözden ge mediklerinden Krupp mühendis ve meYazının gayet iptidaî ve kaba olması larak arzı hizmet etmişlerdir. Binaenaleyh çirmiştir. Köprünün bir haftaya kadar, murlarının buradaki işlerine nihayet veonun bir işçi elinden çıktığına şüphe bı bu iane merkezi adeta Babil kulesi gibi demir tekerlekliler de dahil olmak üzere, rilmiştir. ÎNHİSARLARDA bilumum nakil vasıtalarına açılması için bir çok lisan konuşulan bir daire olmuş rakmıyor. Mecidiye kruvazörümüz tur. Yardım edebilmek hazzıdır ki cümleGözleri kör bir fakir kadın da yanm tnhisar memur ve işçilerînin emir verilmiştir. üzerinde daha fazla tah Mecidiye kruvazörümüz Türk deniz şilin gönderdiğini bildiren mektubund sini anlaştırmaktadır. Asfalt yollar mühendisleri tarafından mükemmel ve esşu satırlan yazmıştır: felâketzedelere yardımı ribat yaptığı fennen sabit olan demir te kisine nazaran tanmmıyacak bir şekilde Profesör Gostaug'dan sonra İngiliz «lhtiyar ve malul bir koylü kadmın şu Türk Yardım komitesinin reisi sıfatile Muharrem Feyzi TOGAY Inhisarlar idaresinin merkez ve mülha kerlelki nakil vasıtalarının tahta parke tamir ve tadil edilmiş olduğu halde limamütevazı ianesini kabul ediniz. Harbin Lord Lloyd'un telsizle yaptığı müracaat kat memurlarının zelzele felâketzedeleri lerin üzerinden geçirilmemesine hiç bir nımıza gelmiştir. ne demek olduğunu ailemin uğradığı fe üzerine teberruların miktarı son dereceyi ne yardım olmak üzere, beş ay müddetle sebeb görülememiştir. Belediye Reisi oraVİLÂYETTE lâketlerle filen bilirim. Şeci Finli müda bulmuştur. Şimdiden toplanan eşya ile maaşlarından teberruatta bulunacakları dan Galata kulesi mıntakasına giderek Vapur tarifeleri filere hürmet ederim...» otuz bin felâketzede lâakal adam başma ve idare fabrikaları işçilerinin de birer ikmal edilmiş olan yollardan sonra kule Denizyolları ve Şirketi Hayriye ilkba Bir hakem heyeti toplanıyor Mançester'de bir taş amelesi de şu mek iki parça düşmek şartile giyindirilebilir. yevmiyelerini terkettikleri yazılmıştı. etrafındaki mej'danın tanzimi için bazı har tarifesi hazırhklarına başlamıştır. Bu Yann Vilâyette bir hakem heyeti topGönderilen hediye eşya arasında çok kıytubu yazmıştır: dükkânların ve binaların istimlâkine lü Inhisarlar idaresinden verilen malu zum görerek bunun için de icab eden te seneki tarifelerde geçen senelere nazaran lanacaktır. Bu heyet Ittihad Değirmenci«Tam manasile alnımın terile güç be mettar kürkler bile vardır. muhtelif değişiklikler yapılması etıa^mda ler şirketile amelesi arasında husule ge « mata göre, merkez ve mülhakat memurlâ kazandığım paradan beş şilin artırdım ı tetkiklerde bulunulmaktadır. Yardım komitesinin denkleri her gün larının şimdiye kadar teberru ettikleri sebbüsler yapılmasmı emretmiştir. len ihtilâfı hakem suretile halledecektir. Kabulünü rica ederim...» (Liverpol) dan Türkiyeye gönderilmekLondra darül'acezesinden gönderilen tedir. Müstacelen sevki icab eden eşya miktarla İstanbuldaki fabrikalar ve de polarla Izmir tütün fabrikası işçilerinin İngiliz lirasına şu mektub raptedü dahi şark ekspresi vasıtasile gönderilmisteberrulan 8,529 lirayı bulmuştur. mistir: tir. Bu eşya 10,000 ton tutmuştur. Ya «Bu parayı toplayıp gönderenler lâa kında 10,000 ton daha gönderi'ecektir. KÜLTÜR İŞLERİ Yeşilköy Meteoroloji istasyonundan kal seksen yaşındaki ihtiyar, fakir, âciz Nakliyatı deruhde eden Cook ve Wagonaldığımız malumata göre, dün hava yurve malul biçarelerdir. Azımsamaymız!» Lit ücret almıyor. İlk mekteb muallimleri kondun Trakya, Marmara havzası, Ege, AkBir ilk mektebden dahi iki ingiliz liBiri ilim adamı ve diğeri diplomat o feransları bitti deniz ve Karadeniz kıyılarında kapalı ve ralık bir posta havalesile şu mektub gel lan ve türkçeyi bilen iki İngiliz en ziyade yer yer yağışlı, orta ve cenubu şarkî AnaIstanbul Maarif müdürlüğünün, ilk miştir: ihtiyacın nerelerde olduğunu tespit için dolu bölgelerinde çok bulutlu ve mevziî «Biz on on üç yaşındaki çocuklanz. yola çıkmışlardır. tedrisat muallimlerinin meslekî bilgilerini yağışlı, diğer yerlerde çok bulutlu geçmiş, Lâkin Finlandiyanm kuvvet ve mukaveartırmak üzere tertib ettiği konferanslar Eski kültür ocağı Asyayı suğrayı mederüzgârlar umumiyetle cenub istikametinmeti ne ifade ettiğini takdir ediyoruz. niyetin yeni muvaffakiyetlerile ihyaya dün bitmiştir. Bu konferansların netice den doğu bölgelerde hafif, Marmara Şimdilik alelâcele toplayıp bu parayı takçahşan ve feleğin acı sillesini yiyen A leri hakkında ilk tedrisat müfettişleri bihavzası ve Egede yer yer kuvvetli, diğer rer rapor hazırlayarak Maarif müdürlü dim ettik...» nadolu halkı bu yardımcılan şüphesiz büyerlerde orta kuvvette esmiş, Ege deni ki Finlandiya yük dostlukla, adeta kucaklayarak kar ğüne vereceklerdir. Şunu da ilâve edeyim zinde cenub fırtması devam etmiştir. iane teşküâtmda gönüllü olarak hizmet şılayacaklardır. Dün, İstanbulda hava kapalı geçmiş, MÜTEFERRİK edenlerin hepsi ve hatta odalar ararüzgâr cenubdan saniyede 3 le 5 metre sında yazı götürüp getiren büro garsonarasında hızla esmiştir. Demiryolu işletmesinde lan bile İngiliz milletinin en yüksek ve en Hararet derecesi en çok 13,1, en az mi'nevver tabakasına mensub genclerdir. tebeddülât 8.3 santieTad olarak kavdolunmustur. Britanya ve Kanada Salibiahmerleri Maarif Vkâleti, Beşiktaştaki «Okullar Devlet Demiryolları işletme, mıntaka tarafından hazırlanan ve Prenses Alice lüneşi» adlı hususî orta mektebin lâğ ve meTkezlerinde bazı değişiklikler ya Memleketimizdeki şarab istihsalâtı git 1928 de 2.6 milyon litre olan rekolte tarafmdan ziyaret edilen seyyar hastane vine karar verdiğinden, mekteb dün Vitikçe artmaktadır. Gerek inhisarlar idare 1938 senesinde 7.7 milyon litreyi bulmuşFinlandiyaya gönderilmek üzere yola çı âyet tarafından kapatılmıştır. Mektebin pılmıştır. Yeni teşkilâtta dördüncü işlet karılmıştır. Seyyar hastane için Fin sefi tapatılmasına sebeb, bazı idarî yolsuzluk menin merkezi Kayseri ve mıntakası Bo si ve gerekse hususî müteşebbisler yeni tur. Ayni sene içinde Inhisarlar idaresi de Nüshası 5 korusrur. rinin evinde açılan yardım teşkilâtına her ar ve malî imkânsızlıklardır. Mektebin ğazköprü Divrik, Samsun Kalın, Sam den şarab fabrikaları vücude getirdikleri 3 milyon litre şarab istihsal etmiştiı. Bu ! Türkiye Haric taraftan hesabsız ilâc gönderilmistir. Bir Ik ve orta kısmındaki talebelere tasdik sun Çarşambadır. Işletmece yeni bütçe gibi, mevcud tesisatı da tevsi etmektedir suretle umumî istihsalât miktarı 10 milıçın ıçm fabrika, iltihabı rieden vikaye eden 200 nameleri verilecek, tahsiline devam et ler bu teşkilâta göre hazırlanacak ve Div lre. Şarab istihsalinde ön plânı hususî â yon litreyi mütecavizdir. Son senelerde, Senelik rik Erzurum kısmı haric olmak üzere, miller işgal etmektedir. Bu müstahsillerin 1400 Kr. 2700 Kr. bin hab göndermiştir. Avrupa piyasalarında Türk şarablarına Aitı ayhk mek istiyenler, resmî ve hususî mekteble diğer işletmeler teşkilâtı ] hazirandan iti 750 » 1450 » son on sene zarfında gösterdikleri tezayüd büyük bir rağbet görüldüğünden ih'a.cat Üç ayhk Gelen hediye e§ya derhal Finlandiya, in muadil sınıflarına alınacaklardır. baren mer'î olacaktır. 400 » 800 » oldukça mühim bir yekunu bulmuştur. miktarı da gittikçe artmaktadır.. Bir ayhk Yoktur Evvelki gün Tünelde işlenen feci cinayetin tahkikatına zabıta dün de devam etmiştir. Boğazı kesilmiş olarak bulunan Ispartalı Fatma ile tahkikat neticesinde kocası olduğu anlaşılan 30 yaşlarında İbrahim oğlu Halilin ölümleri hâdisesi hâlâ esrarengiz mahiyetini muhafaza etmektedir. Maktul erkeğin hemşerilerinden olan Lutfullah apartımanının kapıcısı Sivaslı Rüştü ile gene Halilin hemşerilerinden Hüse>in, Abdullah, Ağahamamı caddesinde Ressam apartımanı kapıcısı Ahmed nezaret altına alınmışlardır. Dün alman ifadeler henüz cinayetin iç yüzünü aydınlatacak şekilde değildir. Millet caddesinde Yusufpaşa Tevekkül hamamı karşısında 100 numaralı evde oturan Haseki hastanesi Röntgen mütehassısı Dr. Ali Mahirin hizmetçisi 35 yaşlarındaki facia kurbanı Ispartalı Fatma hakkında elde edilen malumat şudur: Fatma Dr. Ali Mahirin evinde senelerce hizmetçilik etmiştir. Kendisini tanıyanlar ve evlerinde hizmetçi bulunduğu doktorla ailesi namuslu, dürüst ve iyi bir kadın olduğunu söylemektedirler. Nıhayet Fatma bir kaç ay evvel bu evden çıkmış ve bir müddet ortalıkta görülmenıişür. Sonra iki ay kadar evvel tekrar Ali Mahirin evine gelerek yeniden çalışmak rrzusunda bulunmuş, ev sahibleri de ahlâkından ve mesaisinden memnun kaldıkları bu kadını tekrar evlerine almışlardvr. Fatma çalışkan ve iyi huylu olduğu kadar da tutumlu bir kadındır. İki gün evvel biriktirmiş olduğu bir miktar parayı bankaya yatırmak üzere izin alarak evden çıkmış ondan sonra bir daha dönrnemiştir. Mezardan dönüş Üsküdardaki hâdiseye dair tahkikat yapılıyor tımanın dördüncü katına çıktığını söylemiştir. Rüştüye ilk ifadesinde neden bunları söylemediği sorulunca : Korktum! Demiştir. Rüştüden başka maktul Halilin diğer hemşerileri de sorguya çekilmişlerdir. Bunların hemen hepsi cinayet mahallinde bulunan ucu kıvrık Bursa bıçağını görmeden bu bıçağı en ince teferruatına kadar tarif etmişler ve bıçağın Halile aid olduğunu söylemişlerdir. Bu vaziyet dahilinde cinayette mak tullerden başka şahıslann rol oynamadıkları kanaati kuvvetlenmektedir. Cinayetin esbabı henüz meçhul olmakla beraber hâdisenin cereyanı tarzı hakkında şöyle bir fikir hasıl olmaktadır: Halil ile Fatma sabahleyin beraberce apartımana gelmislerdir ve kapıcı Rüştü onlan bodrum katına almıştır. Sonra ya aralarında çıkan bir münazaa neticesinde yahud da (işin içerisinde bir kasd oldugu gözönüne alınırsa) birdenbire, Halil bıçağını çekerek kadının üzeTİne saldır mıştır. Hâdisenin buraya kadar olan kısmı mantıkî ve inanılabilecek bir şekildedir. Fakat bundan sonra, Fatmanın nasıl olup da Halilin elinden bıçağı kapıp onu boğazından bu kadar şiddetle yaralıyabileceğini bir türlü akıl kesmiyor. Filhakika her ikisinin de karınlarmda bulunan sathî yaralar aralarında bir boğuşma geçtiğini göstermektedir. Bu boğuşma esnasında bıçak birinden diğerinin eline geçmiş olabilir, fakat ne de olsa bir kadmın bir erkeği bu kadar şiddetle yarahyabileceği tahminlerin haricinde kalıyor. Fatma ile ayni yerde çalışmakta olan Emine ismindeki kadın da verdiği ifadesinde demiştir ki: « Fatma iyi bir kadındı, Halille evli idi; fakat her nedense evli olduğunu herkesten saklardı. Halil, Fatma izinli çıkmadan bir gün evvel eve geldi ve bana: «Fatma benim işsiz olduğumu görüyor, o kadar çok parası olduğu halde bana yardım etmiyor. Sonra büyü mü yaptı, ne yaptı? Anlamıyorum. Ben deli gibiyim, Fatmayı öldüreceğim» dedi. Gerek Eminenin bu ifadesi, gerek bıçağın Halile aij oluşunun tespiti bir taraftan da adliye doktoru Enver Karanın tahmini hâdisenin yukarıda düşünüldüğü şekilde cereyan etmiş olması ihtimalini Jcuvvetlendirmektedir. Fatmanın bir müd Valinin teftisi Atılay denizalbmız Bütün tecrübeleri ikmal edilerek donanmamıza iltihak etti Gazi köprüsü haftaya bütün nakil vasıtalarına açılacak Memlekette Şarap istihsali artıyor J HAVA RAPORU Okullar Güneşi kapatıldı CUNHURİYET Abone şeraiti