r KüçUk hikâye 22 Birindkâmm 1939 Fedakârlık Evlâdltkları Mehpareden Bedia Hanım(endıye «. çijtliği Muradh 17 mats 133* rum! Midem ağrıyor. Haydi ba*ı bir finHanımefendiciğim, Merhum bafız Saime Hanımın miras can ıhlamur getir» dedi. Beyefndiyi raişlerini yolu»a koymak üzere Muradhda hatsız eden belki midesi değil'i. Lâkin ki çiftliğe gıtmesı icab eden beyefendiye emrini yerine getirmeğe mecbt'dum. Yarefakat etnremi söylediğiniz sırada, şayed rım saat içinde ıhlamuru hajrlamıştım. beyefendi oirdenbire dönmek isterse, hu Odasına adımımı atar atmaz oileğimden susile İstanbula vannamız geceye tesadüf yakaladı. Ihlamur fincanı elinden fırlaedecek olursa size hemen telgraf çekmem dı.. O zaman, bilmem hangi »issin sevkiiçin verdiginiz talimatı unuttum sanmayı le, içime bir gariblik çöktü. Sakin fakat nız. Aklııiza böyle birşey getirirseniz; bütün hızıyla akan gözyaşlaımla ağlabeslediğin hürmet ve merbutiyet hisle mağa başladım. Beyefendi, yanuna sorimden SJphe etmiş, yok yere günahıma kuldu. Beni çoktanberi sevsekte olduğugirmiş clursunuz. Hakkımdaki sevgi ve nu söyledi. Dediklerini yapırsam istikbaemniyetnizi gösteren emrinizi, Vedad limi temin etmeyi, lstanbul<a şık bir aparRauf Eeyle Adada buluşmak için beye tıman tutarak istediğim ;ibi doşemeyi fendinh bulunmayışından istifade etmek vadetti. Teşekkür ettim. Fakat teklıflerini istediğnize hamletmiş, daha o zaman kabul edemiyeceğimi açılça söyledim. O işin eıemmiyetini kavramıştım. Fakat zaman, kızdı. Beni, odana göndererek hâdiseler hiç de ilk düşünüldüğü gibi çık aradaki kapıyı, kendi taafından, kilidlemadı. Bunun sebeblerini anlatmama mü di. KARAR GECESI saadeıizi rica edeceğim. O gece beni rahatsız etmedi. Ertesi EvTelemirde sizi endişede bırakma gün pazartesiydi. Pek asık bir çehreyle mak çin söyliyeyim ki, beyefendi, İstan karşılaştım. Hiçbir söz söylemedi. Salı bula dönüşiinü şimdılik birkaç gün geri günü, yola çıkıp (îkmıyacağımızı sorabıraîtı. caktım. O kadar cargındı ki bir türlü celtanbuldan hareketimizden sonraki saret edemedim. 3eni mazur görünüz. O val'aları bildirmeden evvel size herşeyi, akşam, yemeğe c'e gelmedi. Sekiz buçukIVAN PETROVITCH ol'Ugu gıbi, haber vermeliyim. Beyefen ta birdenbire odama girdi: di evde iken de etrafımda pervane gibi Mehpare» dedi, eşyalan hazırla... djlaşıyordu. Şimdiye kadar bundan bah On trenile gidyoruz. setmemiştim. Esirgemediğiniz iltifatınıza Yarın sıbah mı? jsğmen nihayet bir hizmetçi mevkiinde Sayın mekteb müdürlerinin Hayır, hayır, bu akşam... Şimdi! frulunduğumu, muhterem ebeveyninizin Işleri bitirdin. Artık bu menhus çiftliklutfen dikkat nazarlarına: lutfile, gördüğüm tahsil ve terbiye saye te bir dakika duramam! sinde, pek iyi biliyorum. Bunun için ben Vakit geç... Size vadettiğim gibi Muvaziyette bir kızın, beyefendinin muame radlıya giiip telgraf çekmeme ımkân lelerinden fazla bir mana ve yok yere yok. Zihrim pek karışık: Ya, İstanbula Slnemal^rında mesele çıkarmasını doğru bulmadım. geldiğimk zaman hanımefendiyi konakta Gösterilmekte olan: Aslan Yürekli Rişar devrine aid tabü renkli Bundan başka, dedikodu yapmak âdetim bulamaziak... Yahud tasavvur ettiğim değildir Esasen, teşebbüslerinde muvaf gibi hanımefendi, Vedad Beyle evdelerfak olmasına meydan da vermemiştim. se.. Artık nekadar sıkıldığımı tahmin buBunu size bütün samimiyetimle temin e yurmuşsunuzdur. Bu halimi gören beyederim. ARSLAN fendi; Son zamanlarda beyefendinin gösterdiTarihî filmini görmek için getirilecek top Ne duruyorsun? Dediğimi anlamalu talebelerin istirahatlerini temin ve ği coşkunluk yüzünden, siz yanında yok dın mı? Neye aptallaştm öyle? dedi. toplu olarak yerlerinin hazırlanması için ken, odasına giremez olmuştum. Hatta Birdenbire hareketimze mana veodada olduğunuz zamanlar bile, kaç de remedim .Sizi danlttım mı acaba? Bunu AZAK sinema FERAH sinema fa, siz görmeden beni kucaklamaya kalk istemezdim. Bu akşam yola çıkacağımızı Tel: 23542 TeL 21359 mıştı. bilmiş olsaydım! Numaralara lutfen evvelden bildirilmesi Beni size merbut bulunduran hürmet, Peki, dedi, ne olacaktı? tnadın kı ve müracaat edılmeden gönderilecek tamuhabbet ve minnettarlık bağlan olma nlacak mıydı? Söyle bakayım. lebe gruplarınm fevkalâde alâka ve büsaydı beyefendile bir başıma yolculuk etÇenemi okşadı. Ses çıkarmadım. Ne yük rağbet karşısında istirahatleri maalesef tamamile temin olunamıyacağı gimeğe razı olur muydum, acaba?.. Çift yapayım, başka çare kalmamıştı. Beyebi toplu olarak oturtmaları mümkun olalikte yalnız kalmamızı fırsat bilerek bana fendinin; ansızm istanbula gitmesine mıyacağını bildirmeyi bir vazife musallat olacağını kuvvetle umuyordum. meydan vermedense... telâkki ediyoruz. Hakikaten bu düşüncemde aldanınadığıYumuşadığımı görünce beni, gene esSeans saatlerı mı, hâdiseler bana çarçabuk gösterdi. İlk kisi gibi, sıkıştırmağa başiadı. iş olarak, trende beraber oturmamızı te Bu vaziyet karşısında, ona treni kaFERAH'ta AZAK'ta min için, bana da birinci mevki bilet al çırtmaktan başka çare yoktu. 10,30 12.30 2,30 l l J 3 5 mak istedi. Bunu evvelden düşünüp bileBen bu sabah gideceğimizi sanıyoT 4,30 6.30 8,40 ta 7 ve 9 da timi gundüzden aldırmıştım. Beyefendi, dum. Fakat beyefendi gitmek istemiyor. gişeden ikı bilet istediği zaman kendimin Muradhnın manzarasını, havasının, sukini gösterdim ve doğruca ikinci mevki yunun güzelliklerini anlata anlata bitirekompartimanlarından birine grdim. Tren miyor. Civar köyleri beraber gezip dolaşpek tenhaydı. Boş bulduğum kömparti mamızı istiyor. A yanıma oturdu. Tren Yeşilköyde durun Emrederseniz, derhal jjeleyim. Eğer, caya kadar yaptığı hücumlan bin müş «gelme, kal!» derseniz, arradaki bahtiyarkülâtla akim bıraktım. Yeşilköyden bir Iığmızı düşüneceğim. Ve bu düşünce, hakaç kadın gelince naçar yanımdan ayrıl tırınız için katlanacağım fedakârlığın tedı. sellisi olacak. Muradhda bindiğimiz talikada taarNakil ve istinsah eden: ruzlarına yeniden başiadı. Bilseniz çiftliN. TAPMAN ğe kadar ne sıkıntılar geçirdim. Nihayet rahmetlinin ihtiyar kalfası Mestinazla kocası Ali baba, bizi köşkiin kapısında karParamunt filim şirketinin 93940 senesi şıladıkları vakit mecburen ciddiyetini takındı. filimlerinin en muazzamı olan... ve Muradlıya beraber gitmemi emretmeniz bir cihetten de isabet olmuş. Ne kal KLODET KOLBERT DON AMECHE MARY ASTOR JOHN BARRYMOR FRANCIZ LEDERER fada, ne kocasında, beyefendinin alıştığı konforlu hayatı temin edecek kabiliyet tarafından yaratılan yoktu. İkisi de biribirinden görgüsüz, biribirinden cahildi. Bu hususta elimden geleni yaptım. Fakat hadden aşırı tekliflerine can dayanır gibi değil. emsalsiz filmini önümüzdeki pazartesi günü matinelerdeu itibaren İlk akşam hepimiz yatmağa çekılirken, kendi yatak odasına bitişk odada yatmamı ısrarla istedi. Sık sık midesinin sancıgörmeğe hazırlanınız. Bugün : ERROL FLYNN'in en son zalandığını, o zaman sıcak bir kompresin feri ve Marmara filim stüdyosunun eşsiz Türkçe eseri herhalde kendisine iyi geleceğini söylü yordu. Beyefendi bunları büyük bir ciddiyetle söylerken, iki ihtiyar, evvelâ benim sonra beyefendinin yüzüne bakarak, gözTakdirlerle devam ediyor... Üç gün daha gösterilecektir. lerini müraice önlerine iğiyorlardı. Yattığım odadaki eşyayı aramızdaki kapının arkasma yığdım ve artık emniyette kalacağımı düşünerek yattım. Kendimden geçmek üzere iken hafif hafif kapınm vurulduğunu duydum. Once aldırış etmedim. Ismimle çağırmağa başiadı. «Buyurunuz» dedim. « Mehpaıe, yav MeTİıum kimyager kaymakam Ali Rı. za Bey zevcesi ve İş Bankası umum müdür muavini Necid Duruizin validesi ve Devlet Demiryollan Bahkesir muhasibi mes'ulü Refet Taşarın kayınvalidesi Bayan Nezihe Duruiz müptelâ olduğu hastahktan şifayab olamıyarak dün Balıkesirde vefat eylemiştir. Cenabı Hak gariki rahmet eyliye. Vaktile beyaz *** Leskovik eşrafından ve sabık Düyunu kibar âleminin umumiye müdürlerinden olup nisaiye mütehassısı profesör doktor Fuad Fehim, ve artistin mmtaka ticaret müdürlüğü raportörü Cevdet ve Arnavudluk elçisi Asaf ve Üsküp Başkonsolosu Sermed Caculilerin babaları Âhmed Fehim Caculi dün rah meti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi bugün cuma namazmı müteakib Teşvikiye camiinden kaldınlarak Zincirlikuyudaki Asrî mezaTİığa defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. RADVO Bugünkü program j TtÎBKİYE EADYODİFÜZYON POSTALABI TfirHye Radyosa 1648 m. 182 Ke/s. 120 Kw. Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9466 Kc/s. 20 Kw. Douglas'ın ölümü perdenin, bugün de servet ve mühim bir siması olan büyük maceralar dolu hayatı POLA NEGRI 12,30 Program ve memleket saat ayarı, 12 35 Ajans ve meteoroloji haberleri. 12,50 Türk müziği (Pl.) 13,30 14,00 Muzik: Hafif müzik (Pl.) 18,00 Program, 18,05 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 18,25 Türk müziği: Fasü heyeti. 19,10 Konuşma (Millî tarih menkıbeleri) 19,25 Türk müziği. Çalanlar: Rusen Kam, Hasan Gür, Şerif Içli, Cevdet Çağla, İzzeddın Okte. I Okuyan: Mustafa Çağlar 1 üşşak peşrevi. 2 Rakımın Uşşak şarkır (Sıİemem bir gün) 3 Faiz Kapancı U§şak şarkı: (Batan gün kana benziyor). 5 Muhayyer Kürdî şarkı: (Efen şimdi eller sözüne kandı) 6 Muhayyer türkü: (Irafa fincan koydum.) n Okuyan: Radife Erten. I Şevki Bey Hicaz şarkı: (Her zahmı clğersuza) 2 Udî Cemil Hicaz şarkı: (Ne küstün bisebeb böyle) 3 Refık Fersan Hicaz şarkı: (Cihanda biricik sevdiğim sensin). 4 Salâhaddin Pınar Hicaz şarkı: (Sızlayan kalbimi sev). 20,10 Temsil: Aşâr. Yazan: Refet Aksoy. 21,10 Müzik: Radyo orkestrası (Şef: Hasan Ferid Alnar) 22,00 Memleket saat ayarı, ajans haberleri; ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,20 Müzik: Haydn Re majör kuartet (Pl.) 22,40 Müzik: Cazband (Pl.) 23,25 23,30 Yarınki program ve kapanış. hiç tutmamıştır. Birkaç sene evvel Mary Pickford'u ihmal etmeğe başlayan Douglas nihayet ondan ayrılmış ve Ingiliz asalet tabakasına mensub Lord Ashley'in kansile sevişerek büyük bir skandaldan sonra evlenmiştir. 1938 de çevrilen «MaTco Polo'nun maceraları» filminde baş rolü oynamak arzusuna düştüğü halde bu vazifenin Gary Cooper'e verilmesi üzerine meyus olan Douglas her türlü san'at faaliyetlerinden elini çekerek genc kansile kısmen Kaliforniya'da, kısmen lngilterede vakit geçiriyordu. Bu hafta içinde kalb sektesinden Kaliforniya'daki kâşanesinde gözlerini hayata ebediyyen yumdu. Bu kadar gürültülü ve debdebeli bir yaşayıştan sonra ne hazin bir akıbet! FERAHAZAK Muteveffa. Douglas Faırbanks genc kansı Lady Ashley'le btrlıfcte VATAN KURTARAN Douglas Fairbanks'm hayatında, dün danına mensub prensleri ve sair kibar inyaya ilk adımını attığı andan itibaren sanları misafir etmelerile şöhret kazanfevkalâdelikler başlamıştır. Şekspir'in e mışlardır. serlerinin en büyük kahramanlarından biYaşlandıkça sinirlenen ve asilliğe, kiri olan Uçüncü Rişar gibi cihana dişleri barlığa karşı ruhunda delilik derecesinannesinin karnında çıkmış olarak gelmiş de bir incizab duymağa başlayan artist tir. O günkü takvim yaprağı 23 mayıs aktörlükteki kudretini yavaş yavaş kay1883 ü gösteriyordu. betmiştir. Mary Pickford'la oynadığı yeGencliğinde asker, mühendis, maliye gâne film olan Şekspir'in «Huysuz kadıci olmak hevesini ızhar eden delikanh nın uslandınlması» kordelâsından sonra nihayet aktörlükte karar kılmış, fakat eserleri pek az rağbet görmüş «Donjuanmuvaffakiyet kazanmazdan evvel birçok ın hususî hayatı», «80 dakikada devri âsıkmtılar çekmiştir. İyi hesab edilmemiş lem», «Asrî Robinson» ve sair filmleri bir Avrupa seyahati neticesi bir müddet Pariste çok sefilâne bir hayat geçirmiştir. Evvelâ, Alice Fisher'in «Mistres Jack» ismindeki piyesinde kendini göstermiş, bir sene mütemadiyen oynanan bu parçada baş erkek rolünü oynamıştır. Bunu diğer tiyatro eserleri takib etmiş ve rejisör D. \V. Griffith'le tanışması, o za En büyük ve en hissî aşk romanı VIKTOR FRANCEN mana kadar hakir gördüğü sinemaya inSESSUE HAYAKAWA tisab etmesini temin eylemiştir. LOUIS JOUVET tarafından Douglas, 1914 tarihinden itibaren birçok filmler çevirmiştir. Bunlardan meşhurlan «Koyun», «Mahçub adam» dır. Kendisine kadın partöner olarak devrin meşhtır yıldızları verilmiştir. Constance Fal^at Douglas asıl mühim kordelâlarım 191^da Şaflo.'Mary'Pıckford ve Griffith ile «Birleşik artistler» şirketini kurduktan sonra vücude getirmiştir. «Acayib insan», «Zorro», «Üç silâhşor», «Bağdad hırsızı», «Aslan yürekli Rişar», «Vatan kurtaran aslan», «Goşo» ve saire... 1920 de eski kansı Douglas Fairbanks junior'un annesi Deth Sully'den ayrılarak Mary Pickford'la evlenmiştir. Uzun müddet bu çift sade Holivud'un değil, bütün dünyanın en iyi anlaşmış kan kocası olarak geçinmişler, «Pickford» ismini verdikleri malikânelerinde sinema merkezini ziyaret eder sefirleri, hükümdar hanerTalıııa\i^^ v O*«Mie T.uv^, ]Zilc<~u P«ıa>... s Namus Lekesi Kaptan iskorpios ( Aglarcasına güleceginiz bir komedi en büyük Yunan komiğı ASRÎ SİNEMADA ECONOMOU tarafından MAURICE CHEVALIER filminde T U Z A K] Y n a ıa Ş A F A K e i çl n ilâve olarak : S O N Z A F E R Telefon: 43191 EYÜP'te Sinemasında bUyUk fedakârlıklarla elde edllen T U R K Ç E S Ö Z L Ü ve TUrk Muslklll senenln en bUyUk fllml ALLAHIN CENNETi Her Akşam saat 8.15 Cumartesl. Çarşamba 14 den, ^ ^ ^ ^ ^ ^ Pazar 11 den İtibaren devamlı matine GECEYARISİ KONTESİ ÇALINAN TAÇ T A K S i M sineması Yeni bir kahkaha haftası başlıyor : LÂLE SiNEMASINDA Bugün matinelerden itibaren MALEK ZORAKİ HAYDUT Aynca : Yeni ilâveler : EKLER JURNAL'de en son dünya ve harb havadisleri Meşhur komik " M A L E K ,,'Jn gülünçlü takliÜİ TUrkçe SözlU en son filmi olan CLARK CABLE Bu haftanın en eğlenceli ve görülecek filmidir. Tefrika No. 41 Nakleden: KEMAL RAGIB Dedi. Yatmadmız mı daha?.. Satvet biraz daha sokuldu. Sesindeki Diye sordu. Genc kadın titredi. Belli etmemek için tatblık biraz daha artmıştı; sevdiğine nazde kendini güç tuttu. Kocasından başka lanır gibi: Yalnızbaşıma, içime adeta bir korHir türlü karşıhk bekleyordu: ku girdi. Pek sıkıldım!.. Yatmadım. Uykum yoktu. Diye söylendi. Sesini yavaşlattı. Utanır gibi: Ne de olsa, benim yanımdaki kadar Biraz da merak ettim. sıkılmamışsınızdır!.. Dedi. Genc kadın kıpkırmızı oldu. Gene ken Vah vah, benim yüzümden rahatsız dini tuttu; duymamış gibi davrandı: oldunuzsa pek üzüldüm. Tanınmış bir Neye gittiniz, nereye gittiniz, demiIngiliz mühendisi İstanbula gelmişti. Arkadaslar, ona bir akşam yemeği verdiler. yorum size... Elbet, istediğiniz yere giBeni de çağırmışlar. Orada idim. Belki dersiniz; her gece evde oturmaktan, elgeç kalırım diye haber bırakmıştım ama... bet, siz de sıkılıyorsunuz. Onun için arasıra beraber bir yere gitsek, diyecektim. Bana söylememiştiniz de... Beni hiç düşünmeyiniz. Sıkılırsam Muzaffer, onu biraz daha incitmek ıçıkar dolaşırım. çin: Ya ben?.. Tek başıma, ben ne ya Affedersiniz, izin almaya unuttum! payım?. Diyecekti. Vaz geçti. Geceyansı sözü uzatmak î Siz de gezsenize... Havalar güzel çin onda da pek o kadar istek yoktu. gidiyor. Yürümeyi severmişsiniz. Oylevken kendini büsbütün de tııtamadı: Muzaffer, bunu söylerken gülümsedi. Söylesem de, söylemesem de sizin Bu gülümseyişte belli belirsiz bir acılık da için hiçbir değeri olmıyacağını biliyor vardı. Sonra, gene eskisi gibi yabancı, udum; rahatsız etmek istemedim. zak bir sesle: Satvet: ya gitmeden, onu kendi avukatlarile ta Siz rahatsız olmayınız, dedi. Ara sıra da otomobille dolaşır, hanıştırmış, yapılacak işleri ikisinin arasın Otomobillerin' birini alsanıza, deva alırsınız. Allah rahatlık versin. da pay etmişti. Hesablara Muzaffer bakı misti. öğleyin eve gelir, yemeğinizi yer, Siz de beraber gelseniz, fena mı o Size de. lur?. Sonra... Geceleri bir sinemaya gitMuzaffer yürüdü. Satvet de geri dön yor; alıp verilecek, arkasında dolaşılacak gene dönersiniz!. Onu da istemedi: sek, akşam yemeklerini arada bir lokan dü. Sonra, salonun kapısından girerken işleri de avukatla onun adamları yapıyordu. Bazan, diyordu, işlerim on ikiye tada yesek... durdu. Kocasının arkasından baktı. Artık tstanbulda, Öyle sizin dediğiniz gi içinde çılgın bir öfke tutuşmuştu; kendi Behire teyzenin dedikleri artık olmuş kadar bitmiyor. Hangi saatte yemek yiyebi, sizin istediğiniz gibi yemek yiyecek bir kendine: tu. Satvet, kocasına bir vekâletname ver ceğim belli olmuyor. Onun için sizi beklokanta var mı?. Eğlence diye bir sinema Şuna bakın hele!.. diye söylendi. miş, bankadaki hesablan için de onu gös letmek istemem. Onu hiç düşünmeyiniz ama, makalıyor. Ona da her gece gidilmez. Bir iki parça kırıntıma göz dikmiş; geldi, termişti. Genc kadının yerine artık hep o Sonra, karısının bu kadar içli duruşu buraya damad diye yerleşti. Şimdi de ba alıp veriyor, hemen her işe o imza koyu demki böyle istiyorsunuz; ben beklemem, yerim. Siz de ne zaman isterseniz geliniz. na acımış gibi: na çalım satıyor!.. Yağma yok, küçük yordu. Bir başkası olsa, bütün bunlardan bel Sizin yemeğinizi ayırırlar. Fakat, dedi, mademki istiyorsu bey!.. Göz diktiğin kırıntıyı, öyle kolay Uzun olur. Dışanda, karşıma ilk kolay sana kaptırmam, ben!... ki kendisi için de gizli gizli bir kazanc nuz; arada çıkarız. Benimle sokağa çıkErkekler, kendilerini tathlıkla kullanan çıkarırdı. Muzaffer görünüşte Satvete çıkacak lokantada iki lokma bir şey yemaya siz tenezzül ettikten sonra... kadınlara kul, köle olurlar. Sertlik, ters denk, ona eş olabilecek bir gencdi ama, mek daha kolay I Satvet dudaklarını ısırdı: Tenezzül ne demek?. Rica ediyo lik onlan büsbütün uzaklaştınr, çileden çı kimbilir, başka türlü düşünenler de ola Akşamlan da Muzaffer, yemekten sonkarır. Satvet, ya bunu bilmiyecek kadar bilirdi; kızın parasma göz dikmiş de onun ra kendi odasına çekiliyor; işte o resimrum işte... görgüsüzdü; yahud da gözleri kararmıştı. için evlendi, diyenler bulunurdu. Bunu ler, plânlarla uğraşıyordu. Bu kadının Emredersiniz. Kendisinden tatlı bir bakış bekleyen, bu kendisi de biliyor, hele karısının aklma parasma el sürmemek, hiç olmazsa kendi Yann bir işiniz var mı? Gene arkadaşlarla buluşacağız, o nu bulsa belki de hemen dizlerinin dibi böyle bir şüphe gelmesin diye bütün alıp ceb harclığmı çıkarmak için dışarıdan beş Ingilizi gezdireceğiz. Topkapı sarayına ne çöküvermek için içi titreyen bu çocu verdiklerini bir yana yazıyor, inceden in on kuruş kazanmaya bakıyordu. Öyle iken gene günün birinde korktuğu kırmaktan. incitmekten başka bir şey ceye hesab tutuyordu. gideceğiz. ğuna uğradı. düşünmüyordu... Sonra, bu evden içeriye elini, kolunu Genc kadın: Bir pazar günüydü. 13 sallaya sallaya girip çıkmak, akşam sabah Beni de götürsenize... öğle yemeğinden yeni kalkmışlardı. Yaşayışları pek sessiz geçiyordu. Ge karısının ekmeğini yemek de kendine Demek ister gibi kocasına baktı. Sonra, yüz bulamıyacağını anladı, başını iğ lenleri, gidenleri de yok gibiydi. Hele o pek çirkin geliyordu. Onun için îşte, ken Hizmetçi, bir mektub getirdi. Muzaffer' akşam merdiven başında konuştuklarının dine yeni yeni işler bulmuştu. Plânlar, re verdi. Ona hiç mektub geldiği yoktu: di. Muzaffer, hiç oralı değildi: Kimden acaba?. Nedir?. Akşama... Bakalım, onlardan kur hiçbirisi olmamıştı. Ne sinemaya gitmiş simler yapıyor; dışarıda yapamadıklarını Diye aldı. tulabilirsem, belki bir sinemaya gideriz. ler, ne de beraber gezmeye çıkmışlardı. getirip evde çalışıyordu. Günün birinde Kansı da merak etmişti. Saygısızlığı fîSatvet bütün gün evde idi. Akşamla ufacık bir yazıhane açacak, hiç olmazsa diyordu. n, o da pek seyrek, biraz Beyoğluna ka öylelikle para kazanacaktı. Bütün düşün lân unutmuş, gözlerini ondan ayırmıyorSonrar du. Genc çocuk zarfı açtı. Içindekini o Sizi ayaküstü rahatsız etmiyeyim. dar iniyor, ufak tefek alış veriş ediyordu. cesi bu idi. Muzaffer onun gibi değildi. Her gün Diye artık çekilmek istediğini belli etti. Öğle v»meklerini, çokluk, evde yemi kudu: Behire teyze para istiyordu .. sokağa çıkıyordu. Muhiddin Bey, Bursa, yordu. {Arkası var) Genc kadın acı bir gülüşle: (