CÜMHURÎYET 23 fkinciteşrin 1939 Bir kadın YARIN MATINELERDEN ITIBAREN Peride Celâl gitmeğe karar verdi. Fakat kendisine caKadın: mın arkasından gülümsiyen kalfayı gördü. Atfşin yok, dedi. Ve deıeceyi gece dolabının üzerine bı Şaşırdı, hiddetlendi. Adam eczanenin karakarak Dencereye doğru yürüdii. Orada pısını açmak için ilerlemişti. Girmeğe mecalnını cjma dayayarak hareketsiz kaldı. bur oldu. Hazır olan ilâcları paket halin«Böylemariz, budala bir adam için nasıl de eline verdiler. Dışan çıkar çıkmaz tebütün bu çılgınlıkları yapabildim diye, Iâşla etrafına bakındı. «Bu mel'un şeylerdüşiınüyordu. Evimi terketim. Beni se den kurtulmdlıyım, diye söylendi. Onlan venleri gücendirdim. Doğup büyüdüğüm bir sokağın köşesinde elimden atacağım. toprağı bıraktım, herşeyden vazgeçtim. Fakat nereye gideceğim? Nereye, nereOyle bir yolculuğa çıktım ki dönmek im ye?» Aklına birkaç yabancı dost geli yordu. Bir de memleketlisi genc bir şair.. kânsız...» Evet, dönmek imkânsızdı. Onun pe Karşıya geçmek için asabî adımlarîa yüşinde memleketini terkederken de bunu rüdü. Birdenbire müthiş bir sadme ile yebiliyordu. Fakat o zaman aldırmdmıştı. re yıkıldı. îçinde birşeyin kopar jjibi olduHalbuki şimdi ne müthiş birşey yaptığını ğunu duydu ve kendinden geçti. Gözlerini hastanede açtı. Kımıldadı, anlıyordu. bacağında dehşetli bir acı duyarak bağır Başım öyle ağrıyor ki, çatlayacak dı. Hastabakıcı yaklaştı. Örtülerini dügibi. Bunu söyliyen adam onun dönmesini, zelterek birkaç kelime ile başına gelenleri teselli edici birkaç kelime söylemesıni bek izah etti. Otomobil çarpmıştı, bir ayağı lemişti. Kadın kıpırdamadı. Dönmek. o kırılmıştı. Tekrar oynattı ve inlemeğe başloş odanın dağınık, perişan halini görmek ladı. istemiyordu. Sonra adamın yüzü, o sakalAdresini aldılar. Hastabakıcı kadm bir lan uzamış, ince uzun, solgun yüz, sönmüş kaç teselli sözü mırıldandı, çekildi. zavalh gözler, nihayet yeşil yollu, buruYalnız kalınca ağlamağa başladı. Vüşuk pijama!. cudü ter içindeydi. Ayağındaki sızılan Kinle dişlerini gıcırdattı. Günde kırk şimdi daha şiddetle duyuyordu. Adresini defa derece koyuyor diye, düşündü. Ba almışlardı, haber yollayacaklardı. Bununşı ağrımasa arkası, arkası ağrımasa kar la beraber gene kimsenin kendisini aramaya gelmiyeceğini biliyordu. Onu arayabinı ağrıyor. Dudaklannda hakaret dolu bir tebes lecek bir insan vardı. O da hastaydı. Adamı hatırlayınca son zamanlarda osümle iğildi. Pencereden aşağıya daha dikkatle baktı. Cadde kalabahktı, hareket na duyduğu nefreti ve kazaya uğramadan iki dakika evvel verdiği karan hatırladı. içindeydi. Adam kendi kendine: « Onu sıkıyorum, diye düşündü. Gözyaşlan çoğaldı. Hıçkırık boğazını tıBenimle başkalarından sıkıldığı için gel kadı, Kendi kendisinden iğrenmeğe başmişti. Ayni sebeb yüzünden terkedebilir. lıyordu ve böylece manevî ıstırabı gittikFakat bu kadar zalim olmaya hakkı var çe çoğaldı. mı? Onun için az şeyler mi feda ettim?» Şimdi âşıkına karşı içinde derin bir Kadın daima sokağa bakarak yüksek merhamet vardı. «Allah beni cezalandırdı, diye düşünüyordu. Beni ondan daha sesle «gitmeliyim» dedi. Erkek, yerinde doğruldu, gözleri bü fena bir vaziyete sokmakla iğrenc niyetime hem mâni oldu, hem de onun intikamıyümüştü: nı aldı.» Nereye? Sonra tekrar hıçkınklarla ağlamaya Kadın döndü, dudaklannda nâlâ o başladı. Bacağı çok acıyordu. Yalmzdı tahkir dolu tebessüm vardı: ve kendisini Allahm lânetine uğramış, se İlâclarını almaya... Erkek gösterdiği heyecandan urandı fil, korkunc bir mahluk telâkki ediyordu. Gözleri yaşlarla doluydu. Şeffaf bir ve tekrar sırtını yastıklarına yerleştirdi. camm altından görür gibi kapının açıldıKadın kendi kendine: «Onu bırakıp gitsem diye, düşündü. Ne olur? Kâfı dere ğını farketti. Boylu bir adam üerledi, cede parası var. Kendisine baktıracak bi yaklaştı. Eğilip elini tuttu. O solgun tıraşlı yüz ve mustarib hasta gözler... Kadm: rini bulur elbet..» Sen misin! diye, mınldandı. Nasıl *** ,Sokağın kalabalığına kanştığı..,aaınaA olur? Nasu\kalktın?. , Adam içini çekti: kararını vermiş bulunuyordu. Terkettiği Eve haber verdiler. Otomobiîe atevin pencerelerine nefret dolu birjjajys fırlattı. Bir daha bu eve, o hasta odasma ladım, geldim. Merak etme, sen kendini ve o hasta adama dönmiyecekti. Bununla düşün.. Ben şimdi biraz daha iyiyim. Zaberaber ne yapacağına dair verilmiş bir valh yavrum. Eğer benim ilâclarımı «lmaya gitmeseydin, bu felâket başına gelmi kararı da yoktu. Ağır ağır yürüyordu. Mağazalann vit yecekti. rinlerinden birinde kendisini gördü. LâciDaha birçok şeyler söylüyordu. Kadın verd elbıbesi ince vücudüne yapışmıştı. bu sefer inliyerek yüksek sesle ağlacnağa Parlak, kıvırcık saçlan küçük şapkasın başladı. Hastabakıcı: «Bir iğne yapaca • dan taşıyordu. Çirkince, solgun, fakat ma ğım, dedi, fazla ıstırab çekiyor.» Kadm, nah bir yüzü vardı. «Daha arzu edılecek iki hıçkırık arasında: «Beni kurtann, diye yaştayım» diye gülümsedi. Birden tebes yalvardı. Beni bu halde bırakmayın, kensiimü silindi. «Benim vaziyetimde olan, dimden nefret ediyorum.» Birşeyin derisibenim yaptığımı yapan bir kadının ahlâk ne battığmı duydu. Sonra adamın eğilip bakımından on paralık değeri yoktur» di elini öptüğünü gördü. «Onu hiçbir zaman ye, düşündü. Sonra tekrar gülümsedi. Bu terketmiyeceğim» diye düşündü. hüküm onu pek de ürkütmüyordu. Gözyaşlan duruldu. Vücudünden baAdamla çok güzel günler geçirmişti. şına doğru tatlı bir hararet çıkıyordu. Onun için kendisini öldürmek istediği za Sonra gözkapaklan ağırlaştı ve kapandı. manlar olmuştu. Fakat sonra hastahk gel Artık beyaz bir boşluktan başka hiçbir mişti. İnsandaki merhamet hissini törpüli şey yoktu. Uyumuştu. yen uzun bir hastalıktı bu. Üstelik birPeride Celâl birlerinden alacaklarını almış, birbirlerine ŞEHZADEBAŞI alısmışlardı da... TURAN TİYATROSU Ve şimdi o seviştiklerî, birbirleri için Bugün gündüz iki fılim birer kıymet oldukları günleri bu kararbirden (Aşk ve macesızhk, bu nefret ve sıkıntı içinde hatırlıyara), Jean Murad, ikınci mıyordu. Birdenbire olduğu yerde durdu. fılim (Maskeli çete) Eczanenin önündeydi. Gayrişuurî bu yoüç sılâhşor kovboylar. lu takib etmişti. Karan kuvvetliydi. Eve Akşam San'atkâr Nadönmiyeceğim, diye tekrar etti. Gecip şıd Özcan, Mehmed Ali TAKSİ Sinemasında YENİÇERİ HASAN BESTEKARRLAR: OKUYUCULAR: Artaki Sadi Zeki Muallâ Numan içlises Hamiyet Duygulu Kemanî Sadi Kemenî Demir Ali Kanunî Ahmed Klârnet Şükrü Udî Zeki MUSİKl HEYETÎ: RAKKASE: Ayşe Müjgân ilâhiler Peşrefiler semailer Gazeller şarkılar Raks havaları, ve otuz kişilîk tarihf kıyafetlerle saz heyeti Pek yakında r D IJ KAPLANLARIN TİMSAHLARIN GERGEDANLARIN DÜŞMANI BlNBlR HEYECANLI MACERANIN KAHRAMANI w I f c ^ l * P V T # ™ Aslanlann, Fillerin, MayA K Ş A M •• • • • ^ * ^ munların ARKADAŞI A 1 / C A S ^ ^ ^ ^ l ^ F l •!• g ı Vahşi Ormanların Hâkimi 1 Frankenştein'in ? OĞLU Sinemasında VATAN KURTARAN ARSLAN'ı Üçüncü ve son haftası Bugün başlıyor. Sinemasında 15 günde tamam 75895 kişi gördü. Zafer tarıhinın Türkiye rökoru kırıldı!... Türkçe Sözlü Baş rollerde : DUnya yUzme şampiyonu ve hakikî TARZAN rolUnün yaratıcısı. L AL E Filme ilâve olarak : FOKS, en son dünya havadisleri. D I K K A T ı Bu gece için numarah koltuklannızı erkenden aldırın Tel. 44289 HAUREEN o RAŞÎD RIZA E. SADÎ TEK TİYATROSU Bu gece Beşiktaş «GÜREL> sinemasında «Saçlarmdan Utan> vodvil 4 perde, yazan: Mahmud Yesari HALK OPERETÎ Bu akşam Eski Çağlıyan saat 21 de (Eski tas, eski hamam) Yazan: M. İbrahim Gelecek program GÖNÜL BELÂSI Dünyanın en meşhur tiyatrosu olan Komedi Fransezin yıldızları Sinema dünyasınm bu ebedî güneşini görmeğe fırsat bulamıyanlara ve tekrar görmek istıyenlere müjdelerız. Dıkkat: Bu filim bu sene Beyoğlunda başka hiçbir smemada gösterilmiyecektir. İlâveten: En son gelen Metro Jurnalde son derece enteresan harb raporlan. Seanslar her gün saat 2,30, 4,30, 6,30, 9 da. Telefon: 43595. Bu filim pek yakında Ankarada Ulus sinemasında gösterılecektir. VERA KORENE JEAN GALLAND ve VVORMS Buyük aşk ve casusluk Fransız süper filmi Bu akşam Istanbulda ilk defa olarak Başlıyor. Mümessillere Paris Gran Operası balet heyeti iştiraK edecektir. Çıplak dansözün hayatı... Aşklan... Cinayeti... Ve nihayet ölümü.. Zenginlik Lüks İhtiras ve müessir bir mevzu İlâveten: FOKS Jurnal son dünya ve harb haberlerı Bunu Behire Hanım gönderdi, de Yalnız, Behire teyze ile daha konuşacaklan vardı. O muhteşem dekorlann ardiler. kasında, genc kızdaki o matemli hırçınGenc çocuk: Iığın içyüzünde neler saklı, bunu pek me Ben de kendisini görmek istiyordum. Acaba nerede şimdi?.. Evde mi?.. rak ediyordu. Satvetin kendisinden sorup öğrenmek istemiş, lâkırdıyı o kadar doDiye sordu. laştırmış, bir türlü anlıyamamıştı. Sonra, Parayı getiren adam: Bilmiyorum, diyordu. Bir imza is onun yanından çıkar çıkmaz Muhiddin Bey: tedi. Çekilip gitti. Geliniz, size kütübhanemi göstereBehire teyze, parayı niçin kendisi getirmemişti? Yahud, neden onun gelip al yim. Diye Muzafferi bir başka salona gomasını beklememişti?.. Bu kadarını düşünmeğe değer miydi? türmüş, bir saat kadar orada alıkoymuşParanın, böyle günügününe gelişi, Mu tu. Behire Hanım da o aralık çekilip gitzafferin bütün üzüntülerini unutturmuş miş, bir türlü konuşamamışlardı. Bunu iste artık bugün sorup anlıyacaktu. Artık şirketten kovulmıyacak, ona hırsız diyen olmıyacak, bundan kurtulmak tı: Olsa olsa gene ondan öğrenirim, '' için ölümün karanlığma kendiliğinden sı diyordu. ğınıp saklanmıyacaktı. Behire teyzenin Giyindi. Apartımandan çıktı. Nişantasöyledikleri, hiç de yalan degildi. Satvet şma gitti. Ihtiyar kadın, evde yoktu. Ne le evlenmek, ne de olsa bütün bunlann zaman geleceğini de söylememişti. Aksahepsinden kolay sayılırdı. ma doğru bir daha uğradı. Gene bulaO her yanı mermerel işlenmiş saray madı. yavrusunun içinde, o mermer yüzlü kaErtesi günü sirkete gitti. Bin iki yüz dının yanında, kim bilir, başına neler ge lirayı yatırdı. Oyun arkadaşma verilecek lecekti; daha o sarayın kapısmdan içeri yedi yüz lirayı da bir yana ayırdı. Geriye girerken bunu pek iyi anlamıştı. Öy kalan yüz lira ile geçinip gitmege çaye leyken, borcunu ödiyebilmenin sevinci i lışacaktı. çinde şimdilik hepsini unutmuş gibiydi. İArkast KIZIL DANSöZ SAKARYA Sinemasında tarafmdan fevkalâde bır tarzda yaratılan gısızlık ettiğımi ben de biliyorum. Fakat, bir adamla yanyana yaşamayı kendiliğinasıl söyliyeyim, bazan öyle olur ki innizden istediniz; demindenberi söyledisanlar, istemiye istemiye karar verirler. ğim sözlere de danlmadınız, öyle mi?.. Bir tesadüf onları önüne katar, düşünme Neden darılayım?.. Siz sordunuz, ğ> bile vakit bırakmaz. Daha böyle hatı ben de söyledim. Gene de söylüyorum: ra gelen, gelmiyen neler olur. Benim en Hepsini ben istedim. Hepsini kendi isteçok anlamak istediğim bu, işte: Demin ğimle yapıyorum. Bu iş de artık çarçagözlerinizden dökülen yaşlarla şimdi söy buk olup bitsin. En doğrusu bu... Satvet, demindenberi kendini güçlükle Satvet, sinirli bir sesle: lediğiniz sözler hep bir yerden mi geliMuzaffer, bundan öteye sözü uzattutuyordu. Şimdi gözleri büsbütün gölge Elbet, dedi. yor?.. Sakm, bunlar birbirile çarpışan dü maktan çekindi. Yoksa sorulacak neler lendi. Bakışları büsbütün dağıldı: Muzafferin avuclarında sıkışmış, öy şüncelerin, başka başka heyecanların ifa vardı?.. Dilinin ucuna neler geliyordu?.. Hepsini biliyorum, dedi. Hepsini lece duran elini çekmek, kurtarmak istedesi olmasm?.. Bütün bir hayatı yaban Satvetin söylediği sözler, onu bir türlü düşündüm. di. Genc çocuk bırakmadı. Bır daha sor cı bir adamla geçirmek, bunu böylece doyuramamıştı. Fakat büsbütün üstüne Sonra, beni hiç tanımıyorsunuz; du: göze almak, insanın alnındaki yazıya bi düşmekten de utandı. Belki de nekadar nasıl adam olduğumu da bilmezsiniz. Demek ki, buna kendiliğinizden raz da kendiliğinden kalem karıştırması soracak olsa, şimdi burada, bunlardan Mademki önümüzde uzun bir hakarar verdiniz? Sizi zorlıyan bir kimse, demektir. Çok düşünmek ister. Siz de,hicbirinin ağzmdan söz alamıyacaktı. Üsyat var; yavaş yavaş ben de sizi tanırım, yahud da bir hâdise, hiç birşey olmadı, düşündüm, dediniz. Kararınızı vermiş gö telik küçük düşecek .gülünc olacak, belki siz de beni öğrenirsiniz. Hem zaten, sizin rünüyorsunuz: «Peki, öyle olsun» diyor her işi altüst edecekti. öylemi?.. çok iyi bir genc olduğunuzu herkes söysunuz. Bunu size söyleten nedir, acaba?.. lüyor. Hep öyle duyduk. İnanmamak i Genc kızm kaşlan büsbütün çatıldı. Se Dışarıdan gelen bir kuvvet mi?.. Ya de Kendi kendine: Hiç olmazsa Behire teyzeye sorar, çın ortada başka bir sebeb görmüyorum. si gittikçe hırçınlaşıyordu: minki gözyaşları?.. Onlar da bu kuvve anlarım, diye düşündü. Buradan çıkar Beni zorlıyan mı, dediniz?.. Kim Muzaffer, genc kızm elini yavaşça sıktin önünde yenilen bir gururun matemi çıkmaz, ilk isim o olsun. Içyüzünü, elbet, zorlıyabilir?.. Ne olabilir?.. İstemediğim tı: olmasm, sakm?.. Bunların hepsi olabilir, Teşekkür ederim, dedi. Yalnız, birşeyi bana zorla yaptırabilirler mi, zan hepsi hatıra gelebilir, değil mi hanımefen o daha iyi bilir. Ne olduysa oldu, nasıl olduysa oldu, tnüsaade buyurursanız, birşey daha sora nediyorsunuz?.. di?.. İşte onu sormak istiyordum. Behire teyzenin dediği yerine geldi: Bu Ne demek istediğimi, belki pek iyi .ağım. Son birşey daha... Ben de size, niçin soruyorsunuz, de akşam, hemen oracıkta söz kesilmiş, Satanlatamıyorum, hanımefendi. Sözlerimı Buyurunuz, sizi dinliyorum. medim. Düşündüm, karar verdim, beni vetle Muzaffer nişanlanıvermişti... Demin, hepsini biliyorum; hepsini biraz da ölçüsüz, tartısız buluyorsunuz, Ertesi günü Muzafferin evine, zarfın Hüsündüm, diyordunuz. Kararınızı da, değil mi?.. Öyleyse bunu da lutfen şu hiçbir zorlıyan da olmadı, diyorum. Demek ki, benim kadar sönük, silik içinde iki bin lira getirdiler: dakikadaki heyecanıma bağışlayınız. Sayacaba, istiye istiye mi verdiniz?.. Tefrika No. 18 Nakleden: KEMAL RAGIB