CUMHURÎYET 23 tkincüesrin 1939 Macera Romanı: 12 Şehir ve Memleket Haberleri ) Fatih yolundaki otomobil kazası Üniversitede ders notları meselesi Mısırçarşısında istimlâk basladı ordusuna gönüllü olarak girdi. «Büyük Harbde harikulâde çalışb. 1916 da, Atinada, Kral Konstantin'in yanında idi. Yunan Kralınm sarayile Berlin arasında gizli haberler taşımak için vasıta hizmetini gördü. Sonra doğ duğu şehre, Selâniğe geldi. Maksadı İtilâf devletlerinin elinden Selânik üssünü almaktı. Ondan sonra, İtilâf devletlerinin faaliyetini bozmak için İspanyaya giıti. Ancak Büyük Harbden sonra Alman tebaasma girdi ve baron oldu.» Suzan kitabı kapadı ve gülümsedi. Günün birinde Avrupa kitabları kendisin den de böyle bahsedecekler miydi? Oli, hayır. Profesyonel bir casus olmaktan nefret ediyordu. Fakat içine girdiği bu maceradan hiçbir şey öğrenmeden çık mak da istemiyordu. Şu hasta kadının kim olduğunu öğrenmek bile nekadar zevkliydi. Filip onun izini bulabilecek miydi? Suzan akşama kadar kitab okudu. Ertesi gün, cuma, Filip görünmerr.işti. Telefon da etmedi. Cumartesi günü de ondan ses yoktu. Pazar sabahı, Suzanın odasmda, te lefon çaldı. Filip'in sesi: Bonjur Suzan. Bonjur Filip. Neredesiniz? Size Paristen telefon ediyorum, güzel Suzan. Sesiniz nekadar yakından geliyorî Sabahlan hat meşgul değildir de onun için. Lutfen odanızdan çıkınız ve aşağıya hole ininiz. Orada beyaz elbis«*îi bir adam göreceksiniz. Sizi bekliyor. Benim hatırım için sizi kucaklayıp öpmesine müsaade edeceksiniz. Nasıl şey o, Filip? îmkânı yok. Oyle icab ediyor, Suzan. İmkânı yok, dostum. Komedinin bir hududu var. Pekâlâ. Hiç değilse kendisile pek dostmuş gibi görüşeceksiniz. Kim bu adam Filip? Sormayınız. Ben Paristen gelince size izah ederim. Kendisi de biraz anlatacak. Paristen ne zaman döneceksiniz? Bu akşam, onda, sizinle beraberim. Çabuk ininiz aşağıya. Suzan telefonu kapadı. Bereket versin giyinmişti. «Kim bu adam? Ne oluyor?» diye söylenerek odasından çıktı. Aşağıda, merdiven başında, beyaz elbiseli bir adam duruyordu ve bu, Filip'ti. İkisi de kahkahayla güldüler. Filip Paristen değil, aşağı kattan telefon et mişti. Suzan ona yanağını uzattı: Siz, başka... diyor ve gülmeğe devam ediyordu. Otelden çıktılar ve yürüdüler. Suzan dedi ki: Bana Arsen Lüpen'in romanlarını hatırlatmağa başladmız. Sizi hep sürpıiz içinde karşılıyorum. Neredeydiniz? Berlinden geliyorum, Suzan. Juliana'yı görmeğe mi gittinİ7? Heyhat... Onun adresini hâlâ bulmuş değilim. Fakat başka bir güzel ka~ dınla tanıştım. Beni kıskandmyorsunuz. Sizin kadar değil. Fakat sanşın... Hep sanşın... Suzan yol ortasmda durdu: Yoksa... dedi. Evet Suzan, fakat emin değil'm. Bu kadını siz de bir defa göreceksiniz. Yann sabah, beraber, Berline gideceğiz Nasıl kadın bu? Bir dansöz. Oynuyor mu? Oynarken gördü nüz mü? Evet, Suzan. Nasıl olur, Filip? Vapurda hiz metçinin omzuna dayanarak yürüvcdu. Emin değilim, dedim size. Fakat bunun ehemmiyeti yok. Bizim meslekte bazan hizmetçinin omzuna dayanılır, bazan dans edilir, bazan da, budala gibi, çantasının içindeki zarf başkalarına çaldınlır. Siyasî icmal Avrupa harbi ve Efganistan icaret harbi şimdiden Asyaya yayıldı. Almanların ceb zırhhsı dedikleri uzun mesafelere mütehammil ve ağır silâhlı iki harb gemisi Hind Okyanusunda görünmüştür. Bunlar şimdiden Hind Okyanusunda İngiliz ticaret gemilerine hücuma başlamışlardır. Bu zırhhların yakacak ve yiyeceğini götürmeğe memur Alman transatlantiklerinin de şarkî Afrikadaki Portekizin Mozambik sahilinde harekette bulundukları bildiriliyor. Fakat Alman zırhlılarının faaliyeti bahrî ticarete karşı olduğundan askerî noktadan Hindistan için ciddî bir tehlike teşkil etmemektedir. Hindistan daha ziyade karadan tehlikeye ve tehdide maruz olabilir. Fakat bunun için de Sovyet Rusyanm harbe girmesi şarttır. Lehistanı garbdan Alman ordusu istilâ ederken Kızılordunun da şarktan işgale başlamasını İngiltere; bir sebebi harb saysaydı ve yahud cenubî Baltık memleketlerinde Rusların deniz ve hava üsleri tesis etmek ve mühim sevkülceyş noktalarmda garnizon bulundurmak suretile yerleşmelerine karşı küçük milletlerin hürriyet ve istıklâllerini korumak davasında bulunsaydı bu suretle zuhur edecek bir İngilizRus harbinde karada yapılacak askerî hareket ve teşebbüsler şüphesiz hep Hindistan etrafında cereyan edecekti. Sovyetler Birliği bir gün Finlandiyaya taaruz edecek olursa ve daha ilen gidip İsveç ve Norveç üzerinden Atlas Okyanusuna ve Şimal denizine doğru sarkarak İngiltere sahilleri karşısında mevki almak isterse yahud cenuba doğru sarkarak ingiliz imparatorluğunun hassas noktalarını tehdid ederse yüzlerce senedenberi Asyada birbirinin rakibi olan bu iki büyük devlet muhakkak çarpışacaklardır. Fakat nerede? Şarkî Türkistan geçen birkaç sene içinde Dış Moğolistan gibi Sovyet nüfuzu ve askerî işgali altına girmezden evvel Sovyet Rusyanın Hindistanla doğrudan doğruya hududu yoktu. İki arada Efganistan ve bunun şarkî Türkistana uzanan on beş kilometre arzındaki Feyzabad koridoru vardı. Lâkm şimdi şarkî Türkistanda Ruslar doğrudan doğruya Hindistanla hemhudud olmakla beraber iki arada 7000 metre irtifaındaki KarakorüriT ve Himalaya silsileleri bulunduğundan ve tarihte hiçbi» zaman Hindistan bu tarafUn istilâya maruz kalmadığından şaıkî Türkistandan Hindistan emindir. Bilâkis Hindistana tarihte haricden yapılan istilâlar hep şimdiki Efganistandan ve iki aradaki Hayber geçidinden gelmiştir. İskenderi Kebir buradan Hindistana girmişti. Babür Şah da Türkistandan gene bu yoldan girerek 1524 senesınde Lâhuru zaptederek büyük Moğol imparatorluğu namı verilen muazzam Türk devletini kurmuştu. İran tahtını eline geçiren Nadir Şah dahi 1 736 senesinde seksen bin kişilik bir ordu ile Efganistan üzerinden Hindistana hücum etmişti. Şimdiki harb büyüdüğü takdirde İnErii lizlerle Ruslar Efganistanda çarpışacaklanndan Hindistanm mukaderab burada halledilecektir. 1907 senesinde akdolunan İngiliz Rus muahedesinde Rusva Efganistanın dahilî işlerine İngilterenin müdahale etmemesi şartile bu memleketin işlerine karışmamağı kabul etmiştir. Umumî Harb sonunda Efganistan istiklâlini muhafaza için İngiltere ile harbetmisti, 1922 senesinde İngiltere Efganistanın istiklâlini tanımıştı. Lâkin Hindistana mücavir Kandihar, Gazne ve Celâlâbad şehirlerinde Sovyet konsoloshanelerinin tesisine müsaade edilmemesini şart koşmuştu. Bugün Efganistan dünya harbinin mihrakı ol="^k demektir. Garsonu çağırdı. Suzan da kalktı. Otomobilde Filip diyordu ki: Bütün masrafları bana aid olmak üzere şoförü size bırakıyorum. Harikulâde sadık ve becerikli bir adamdır. İsnıi Hans. Holandalıdır. Ben cumaya kadar dönebileceğimi ümid ediyorum. Otelde sizi ararım. Fevkalâde bir şey olursa ttlefonla bildiririm. Suzan otele yalnız girdi. Öğle yemeğine yarım saat vardı. Paristeki dayısına telefon etmeği düşündü ve vazgeçti. Meklub da yazmamıştı. Ona sürpriz yapmak istiyordu. Bir de, Parise ne zaman gır debileceğini kestiremiyordu. Günle ce Filip'i bekliyecekti. Hürriyeti garib bir tahdide uğramıştı. Şimdilik bu, onu s:kmak şöyle dursun, çok eğlendiriyordu. Sonra, hayalinde ne güzel projeler vardı. Bütün hayatında, istemeğe değil, huiyasmı kurmağa bile cesaret etmediği şeylîri artık bir programa koyabilecekti. Odasına çıkmak için asansöre bindiğı zaman, aynada, yalnız güzel değil, nıcsud olduğunu da gördü. Hâlâ bir rüya heyecanı içindeydi. Suçlu görülen doktor dün isticvab edildi Fatihte, Maltaçarşısından geçerken, hususî otomobilile; 40 45 yaşlarında hüviyeti meçhul bir kadına çarparak, ölümüne sebeb olmaktan suçlu Cağaloğlu Sıhhatevi müdürü Operatör Orhan, evrakile birlikte Dördüncü Asliye Ceza mahkemesine sevkedilmişriç. Rektörlük bu mühim işi Belediye sarayı sahasınkökünden hallediyor da da istimlâk yapılıyor Talebenin ders ve müracaat kitabı ihtiyacını karşılamak üzere şimdiye kadar Üniversite tarafmdan 99, profesörler tarafından 86 olmak üzere 185 kitab çıkarılmış, ayrıca tercümeye verilen 149 eserin 46 sının tercümesi bitmiş, bunlardan 11 i basılmıştır. Bununla beraber bugün Üniveısite talebesi, gene profesörlerinin derslerdeki takrirlerinden not almak mecburiyetindedir ve bütün güçlük de buradan neşet etmektedir. Bütün talebeler ayni sür'atle not tuta madıkları için bu vaziyetten istifade eden bazı kimseler, araları/da birleşerek zaptedebildikleri takrirleri hiçbir tashihe tâbi tutmadan teksir ederek satışa çıkarmak • tadırlar. En adi kâğıda basılan bu notlann tek sahifesi bir kuruşa satılmaktadır. Bundan başka, doçentlerin kitablarile ifadelerinde de tercüme farkları vardır. Profesörlerin söylediği mefhumlan türkçeye tercüme eden her doçent kendine mahsus bir tabir kullanmaktadır. Muhtelif ifade ve tabirler arasında bocalayan talebeler, müşkül vaziyettedirler. Bazı asistanlar tarafmdan kitab halinde çıkarılan notlarda da yanlışlıklara tesadüf edilmektedir. Belediye istimlâk müdürlüğü Mısırçarşısınm istimlâki işine başlamıştır. Çarşmın hem içi hem civarındaki dükkânlar istimlâk olunacaktır. îstimlâk için 400,000 lira tahsis edilmiştir. Sultanahmedde Taşmekteb yanındaki adada inşa edilecek Belediye sarayı için yapılacak istimlâklere de başlanılmıştır. Burada binalara kıymet takdiri nihayet bulmuştur. Yerebatan sarayı karşısındaki adada bulunan binaların da kıymet takdiri işi tamamlanmıştır. Eminönü Unkapanı arasında istimlâk edilecek 720 parça emlâkin 150 parcasına aid istimlâk muamelpsi ikmal edilmiş, fakat bunlann sahiblerile Belediye arasında bazı ihtilâflar çıktı&mdan iş mahkemeye intikal etmiştir. Şimdiye kadar burada takdir edilen kıymetlerin yekunu 200.000 liraya baliğ olmustur. T Operatör ne diyor? Operatör Orhanın dün akşam geç vakit duruşması yapıldı. Suçlu hakkında, ceza kanununun 455 inci maddesinin tatbikı istenilmekte idi. Usulen isticvabı yapıldıktan sonra, suçlu Orhan, vak'a hakkında şu izahatı verdi: Ben, otomobilimle Fatihten Edirnekapıya doğru gidiyordum. Hava yağmurlu ve yerler ıslaktı. Maltaçarşısına yaklaştığım bir sırada, önüme, ansızm başı sargılı bir kadın çıktı. Derhal frenlere bastım ve kadını çiğnememek için, aklı ma gelen tedbirlerin hepsini yaptım. Fakat, kadının otomobilin önüne çıkması gayet anî oldu. Frenleri sıkmam, manevr yapmam ve kendisine çarpmam, hemen de ayni dakikada vukua geldi. Kazayı müteakıb, ağır yaralı olan kadını, arabama ldım ve doğruca Haseki hastanesine götürdüm. Fakat kendisini kurtarmak kabil ılamadı.» 4 Küçü çiçek ŞEHİR tŞLERl Yemekleri tarifeye tâbi tutmamalı mı? Suzan, perşembe sabahı, kahvaltısile beraber İsviçre gazetelerini de gctirtti Eline ilk aldığı gazeteye göz gezdirirken, «Leman gölünde bir cesed» serlevhasını görünce, titredi. Beş altı satırlık bir haberdi. Tıpkı Filip'in söylediği gibi: Kırk yaşlarında bir kadın. Hüviyeti meçhul. Bir intihardan şüphe ediliyor. Haber bütün gazetelerde vardı. Kimdi bu zavallı kadın? Intihar mı etmışti? Öldürülmüş miydi? Filip böyle olacağın; nereden biliyordu? Yoksa kadını o mu ÖlHürdü? Niçin? O çocukluk aşkına bile ,sadık kalan ve zaman zaman gözlen yaşaran adamda bu müthiş kabiliyet var mıydı? Suzan, göğsünde, kalbine doğru ganb bir burkulma hissetti. Bu sır havası onu sı1rma£a baslamıştı. Kendisi de belki ayni tehlike içindeydi. Belki ne demek? Fi'io bunu açıkça söylemişti. Genc kadın kahvaltısını yarıda bıra .kaiak ayağa kalktı. Şimdi, şjmdj bu o t e ' ' terkedip gitse ne lâzım gelirdi? Fil'p'e verdiği sözü tutmadığı için onu da öidü• rebilirler miydi? Niçin, Filip ona hivbir sır tevdi etmemişti. Hayır. Bu bir kuıuntu. Fakat Suzan bu işlerin içine girdikçe hürriyetinin azalacağını ve korkusunun çoğalacağını hissediyordu. Düşündü: «Ben casus değilim. Bu macerayı ta'lı yerinde kesmeliyim.» Fakat Filip'e haber vermeden ortadan kaybolmak istemiyordu. Hayır. Beklemeğe karar verdi. O gün, otomobille, tek başma Vevey'e kadar gidip geldi. Akşamüstü, bir kütübhaneden, casusluğa aid bazı kitablar aldı. Odasmın balkonunda, salmcaklı Is kemlesine uzandı ve bu kitablardan birinin sahifelerini rasgele açtı. «Karşı tarafın adamlan» başhkh bir fasla göz gezdirdi. Şu satırîarı dikkatle okumaga başla mıştı: «Fransada, bilhassa Pariste, Alman casus teşkilâtının tam rolü nedir? «Alman gazetecisi Jacob'un Wese mann tarafmdan kaldmlması vak'ası, Gestapo'nun Fransadaki faaliyetleri hakkında bize bir fikir verebilir. «İsviçrede, Bâle'de, karnaval gecesî, Jacob, «dostu» Wesemann'la gezerken birdenbire bir taksiye sokulmuş ve bütün sür'atile giden otomobille PetitHuningue hududundan dışan çıkanlarak Al man Gestapo'suna teslim edilmiştir. «Partiden kovulan eski sosyalist Wesemann'm vaktile Stokholm'de bir Ahnan sosyalistini de kaldırarak Alman hududlanndan içeri nasıl soktuğunu, vesikala rını nasıl ele geçirdiğini ve Hitler'in te veccühünü nasıl kazandığını biliyorsu nuz.» Suzan sahifeyi çevirdi: «MataHariden Hitler'e kadar» başlığı altında da şu satırîarı okudu: «Baron von Roland, MataHari işine de burnunu sokmuştu. İkisi de Barselo na'da Alman casusluğu hesabına çalışıyorlardı. Bizim casusumuz Marthe Ri chard da, baronla temasa girdi. Pariste çıkan Hitler aleyhtarı GegenAngriff gazetesindeki arkadaşlar, bana, Baron von Roland hakkında mükemmel malumat verdiler. « Bu adam baron değildir, dediler. Alman da değildir. Bu adam, 1894 te Selânikte doğmuş bir Yahudidir. Asıl adı İno Esrati. Fransızcayı, türkçeyi, is panyolcayı, almancayı, italyancayı, ingilizceyi ve yunancayı ayni kolayhkla ko nuşur. Ilkönce Enver Paşanın etrafında toplanan jöntürklerle münasehet peyda etti. Enver Paşanın tavsiyesile Prusya Bir şahidin sözleri Suçlunun dinlenmesinden sonra, şahider birer birer çağırılarak isticvab olunduar. Bunlardan inşaat ustası Mustafa şu fadeyi verdi: « O gün Fatihe amele tedarik etmeğe gidiyordum. Sarachane tarafmdan gelen bir otomobil gördüm. Bu sırada bir kadın, ansızm caddeye çıktı. Otomobil, durmadan korna çalıyordu. Kadın otomobilin kendisine yaklaştığım görünce, telâşandı, sağa sola kaçmağa başladı. Fakat, vakit geçmişti. On tekerleğin çamurîuklarına çarparak yere yuvarlandığını gördüm. Otomobil yirmi beş metre mesafeden korna çalmağa baslamıştı. Kadın çok ağır gidiyordu. Korna sesini duyunca şaşırdı. Otomobile çarparak başı kaldırım üzerine gelmek üzere yere yuvarlandı.». Suç sabit görüldü Diğer şahidler de buna benzer şehar dette bulunduktan sonra Müddeiumumî, suçlunun suçunu sabit görerek kendisinin tevkifini, kazaya dair rapor veren Belediye makine mühendislerinin mahkemeye celbini, Ölen kadının cesedinin morga naklini istedi. Hâkim Bürhaneddin, tevkifi icab ettirecek şimdilik kanunî bir sebeb görmiyerek Operatör Orhanın muhakemesinin gayrimevkuf olarak devamına ve iddia makamının diğer taleblerinin kabulile duruşmanın 20 teşrinisaniye bırakılmasına karar verdi. Dün bu otomobil kazası haber verildiği sırada, doktorun adı yanhşlıkla «Orhan Abdi» olarak gecmistir. Profesör Operatör Dr. Orhan Abdinin hususî otomobili olmadiğı gibi bahsedilen hastane ile hiçbir alâkası da yoktur. Mimar Gotyenin vaziyeti Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar, Taksim ve Tepebaşı bahçelerinin tandün akşam Köstenceden hareket etmiştir. zim ve ıslahı için evvelce Belediye taraVali, bugün saat 13 ten sonra şehrimize fmdan istihdam edilmiş olan mimar Gotavdet edecektir. ye'nin Belediyeden iki bin lira alarak ayEyüb mıntakasındaki nldığma dair bir gazetenin verdiği haberi abidelerin tamiri tahkik ettik. Gatye Heyeti Vekilenin müsaadesile îzmirdeki Kültür Parkmı tanziBirçok kıymetli abidelerin tekâsüf etmiş olduğu Eyüb mıntakasımn umumî bir minde istihdam edilmiştir. Mimar Gotyeşekilde imarı ve abidelerinin tamiri işin nin burada kendisine verilen işleri başarde esaslı bir çalışma programı hazırlamak dıktan sonra ayrıldığı ilâve olunmaktaüzere Başvekâletin emrile bir komisyon dır. teşekkül etmiş olduğunu geçenlerde yaş Osmanbeyde açılacak sebze mıştık. ve meyva saüş merkezi Bu komisyon, dün son toplantısını ReTaze sebze ve meyva satışı için yaş löve bürosunda yapmış ve büro tarafm sebze ve meyva kooperatif idaresi Beledan hazırlanmış olan bu mıntakanın arke diye ile anlaşarak Üsküdarda, Tophaneoloji haritası ve bu haritadaki abidelerin de ve Kadıköyünde birer satış merkezi kıymet derecelerini gösteren işaret ve nu açmıştı. Kooperatif yann da Osmanbeyde maralara göre hususiyet ve hüviyetlerini bir satış mahalli açacaktır. ifade eden liste ve izahnamesi imar büroŞehir Meclisinde suna gönderilmiştir. Çiçek borsası bugün açılıyor Vilâyet Ziraat Müdürlüğünün Şişhanede hazırlamakta olduğu Çiçek borsası bugün açılacaktır. Beyoğlunun maruf bazı lokantacıları, dün Belediye iktısad müdürlüğüne davet edilerek tarifeler hakkında kendilerinden mütalea alınmıştır. Bunlar içki tarifesi tanziminin binnisbe faydalı olabileceği, Rektörlük , bu mühim meseleyi kat'î fakat yemekleri tarifeye tâbi tutmanın surette halletmek üzere harekete geçmiş faydasızlığını ileri sürmüşler, tarifelerde tir. Her fakülte idaresi alâkadar olduğu ne kadar tenzilât yapılırsa dükkân sahiblerinin de o nisbette az yemek vermek kitab ve notları tetkik edecektir. mecburiyetinde kalacaklarını, binaenaMÜTEFERRİK leyh maksadın husul bulmıyacağım söylemişlerdir. Vali geliyor müzakereler Esnaf cemiyetlerinin bütçeleri Esnaf cemiyetleri bütçelerini hazırlı yorlar. İdare heyetleri reisleri, umumî kâtibler ve muhasibler pazartesi günü öğled p n sonra Esnaf Cemiyetleri binasmda bir toplantı yaparak 940 yılınm çalışma programile bütçeleri etrafında görüşeceklerdir. Bütçeler, 1/1/940 tarihine kadar tespit ve tanzim olunarak murakabe heye tine gönderilecektir. Cemiyetlerin umumî heyetleri 1 kânunusaniden itibaren içti maa davet edilecektir. Diğer taraftan hesablar, murakabe heyetince tetkike başlanmıştır. Kânunuevvelin nihayetine kadar bütün cemiyetlerin hesabatı tetkik edilerek senenin son üç gününde kapatılacak ve mevcudlar tadad olunacaktır. ÜNÎVERSİTEDE Lisan mektebi muafiyet imtihanları Üniversite lisan mektebi muafiyet imtihanlarına yann saat 13,30 da başlanacaktır. Listeler asılmıştır. İmtihanlar, yalnız sözlü olarak yapılacaktır. Talebeler derecelerine göre ya büsbütün lisan derslerinden muaf tutulacaklar veyahud A. B. C. kurslarından birine alınacaklardır. Istanbul Şehir Meclisi, dün toplanmış tır. Encümenlerdeki raporların tetkiki bitmediğinden içtimaların sekiz gün daha temdidi hakkındaki makam tezkeresi muvafık görülmüştür. Sucu dükkânlarile sair yerlerde kullanı lan zil ve oparlörler hakkındaki tezkere, uzun münakaşalara yol açmış, gürültüden şikâyet edilmiştir. Kurbağahderenin tathiri için gelecek sene bütçeye fazla tahsisat konula;ağı, bu senelik tahsisatın 15 bin lira olduğu anlaşılmıştır. Tevkif edilen yankesici Tahtakalede Mazharın cebinden on lirayı yankesicilik suretile çalan Yaşar oğlu Mehmed, dün Birinci Ceza mahkemesinde yapılan duruşma neticesinde iki ay hapse mahkum olmuş ve derhal tevkif edilmiştir. Tevkif edildiler Lisan muallimleri kursu Avrupadan dönen talebelerin tahsillerine devam etmek üzere tekrar mekteblerine iadesin dair hükumetin verdiği kararın, Edebiyat fakültesine bağlı olarak ihdas edilen orta tedrisat lisan muallimleri kursu talebelerine de şamil olup olmadığı Maarif Vekâletinden sorulmustu. Vekâlet bu kararın eski talebeye aid olduğunu, Suzan, hayret ve neş'e içinde gülüyoryeniden Avrupaya talebe gönderilemiyedu. ceğini bildirmiştir. Bu emir üzerine kursun İzini nasıl buldunuz? diye soıdu ikinci sınıfı da burada açılmış ve tedrisa İtalyada bahşişin çok itibarı vardır. ta başlanmıştır. Yorgun musunuz? Hayır, Filip. 14 sene 8 ay hapse mahkum Siyon kahvesine kadar yürüyebilir oldu misiniz? İki sene kadar evvel karısı Şükriyeyi, <Devam ediyor* Fatih sulh mahkemesi önünde on altı yerinden yaralayarak öldüren Halil, dün Esbak Tahran büyük elçisi Ağırceza mahkemesi tarafmdan 14 sene Sadreddin vefat etti sekiz ay ağır hapis cezasına mahkum edilEsbak Tahran Büyük Elçisi Bay Sad miştir. reddin Sapman, evvelki gece KadıköyünBekçinin katili de Moda caddesinde Yenifikir sokağında Fazla sarhoş olmak neticesinde Emin, 15 numaralı apartımanda vefat etmıştır. Artin ve Anastas adlarında üç kişiyi yaMerhumun cenazesi bugün saat 11 de ralamak, ve kavgayı ayırmağa koşan bekevinden kaldınlacak, Osmanağa cam!'n ci Mehmedi öldürmekten suçlu Şerifin de namazı k'lındıktan sonra Sahrayıcedid dün Ağırceza mahkemesinde 15 sene iki mezarlığına defnedilecektir. i ay 15 gün hapsine karar verilmiştir. Kimyagerlik imtihanı C Gümrükler Başmüdürlüğünde bu?ün öğleden evvel kimyagerlik imtihanı yapıİacaktır. Münhal bulunan iki kimya^erlik için düne kadar dört kişi müracaat etmiştir. İnkılâb derslerine dün Geçen gün dört kilo eroin kaçırmak isterken muhafaza teşkilâtı memurlan tara" Moharrem Feyzi TOGAYt fından yakalanarak Adliyeye verilen komünist Ziya ve arkadaşlan şoför Mustafa ile Taptas hanı odabaşısı Anastasın Dün ihraç edilen mallar karısı Malarini ve Efrosini haklannda Ticaret odası, dün muhtelif ihrac madtanzim edilen evrakla beraber sorgu hâ deleri üzerinde muamele yapmıştır. Kakimliğine gönderilmişler, sorguîarı netice nadaya takas yolile mühim miktarda fınsinde tevkif edilmislerdir. dık, Fransaya tütün ve fındık, Rumanyaya kestane, fıstık ve yaprak, Yugoslavyaya halı, Macaristana deri, îtalyaya susam, yumurta ve balık, Yunanistana ve Bulgaristana taze balık gönderilmiştir. baslandı Ankara vapuru Ankara vapuru, evvelki gün havuzdan cıkmış, Marmarada tecrübeleri yapılmıştır. T . ""übeler muvafık netice vermiştir. Vapur, Karadeniz seferlerine tahsis edilecektir. Dün havuzdan çıkan Ülgen vapurunun t^^vJiKeleri de bugün vaDilacaktır. Cumhuriyet Nüshası 5 knrustut Aboneseraıtıl™/!^6 te bulunan talebelerden bir kısmını gösteriyor, Senelik Alb avlık Üniversitede İnkılâb derslerine dün başlanmıştır. Resim, dünkü ilk ders \ Üc avlık | Har!c Biz ayhk icm ıctn 1400 Kx. 270ü Kr. 750 » 1458 • 400 • 800 loktuı 150