5 îkinciteşrin 193:» CUMHURİYET Neler okutuyoruz Yanlış kitab Yazan: İSMAİL HAB1B 4 Farisî izafetlerle yapılan yanlışlıklar: Bir kimsenin eski haıflerJe yazılmış metinleri doğru okuyup okuyamadığını anlamak için en şaşmaz ölçülerden biri Farisî izafet ierkiblerîdir. Bu terkibleri anhyacak kadar kültürü olmıyanlar iki türlü hata yaparlar: Ya izafel olacak yerde izafeti kaldırarak, yahud da izafet olmıyacak yerde izafet yaparak. Eğer o metin nesir olursa ou yiizden mana yıkılır, eğer nazım olursa mana ıle beraber vezin de kalmaz. Mustaia Nihadm «Metinlerle muasır Türk edebıyaü tarihi» nde ise bu çifteli hatalar bo! bol yapılıp durmuş: Hem de bu hatalar yalnız birinci tabıda değil beş senel'k tecriibeden sonra basılan ikinci tabıda dahi aynen tekerrür etmek suretile. Terkib yapılacakken yapı'mıyanlara misaller: Ziya Paşanın terci: bendinden (1 inci tabı, sahife 33, mısra = 7; 2 nci, S = 39, M = 3) «Asîl muradı hükmü ezel buimadır vücud» hayır doğrusu: «asl ı mürad ı...» Yalnız veznin değil mananın da nasıl büsbütün ortadan kalkacağını gösteren karakteristik diğer bir misal. Nacinin Sully Prudhomme'dan tercüme ettiği «Gözler» manzumesinin 2 nci beyti: (S = 89, yeni tabı, S = 73) Toprak içinde şimdi o çeşmanı dilfiruz; Hurşid, ziveri ufk olmakiadır heniiz Müellif o kadar dikkatli ki her iki tabıda da «Hurşid» keîimesini vırgülle ayırmış. Halbuki terkib yapılmayınca berbad olan vezni bir tarafa bırak, beytin manası şu oluyor: «Gönül aydınlatan o gözler toprak içinde; güneş benüz ufku süslenmekte.» Bunda ne mana, ne rapt var. Halbuki: «Hurşid ziven ufk..» diye terkibli okununca beytin hakikî manası şu olur: «Gönül aydmlatan o gözler toprak içinde de henüz (başka) ufukları süsliyen güneş olmakta devam ediyorlar.» Neden böyle? Çünkü şiirın bütün rurıu gözlerin toprağa girdikten sonra da sönmediği fikrine istir.ad ediyor. Zaten ondan sonraki beyitler de hep bu esas fikri teyid edip gitmektedir: Yok yok o dideler kalamaz bencc bh'tgâh. Bir başka âlcme nazan Oardvr onlarm Görülüyor ki kaldırthm y » W bjr terş kib değil, bozulan ya'nız bir mısra da değil, şiirin bütün ruhudur. Müellif Yahya Kemalin o ağızlarda ^olaşan herkesin bildiğı mısralarmı bile doğru okuyannyor. Bunlardan çeşidli misalleri ilerdekı bahislerde gcreceğiz. Burada terkib vesilesüe «Şeıefabad» gazeHnin 3 üncü mısraına bakalım: (S 184, yeni tabı, S = 145) Ne cuşan şarabu lâle bir deüri bahariydi Ne vezin kalıyor, ne mana. Mısraın aslı şudur: «Ne cuşan ı şarab ü lâle...» İzafet yapılacak yerde yapmamak v yapılmıyacak yerde yapmak... Bazan bu ikisinin ayni mısrada birleştiği oluyor Nacinin meşhur bir gazelinin son beyti Büyük Alamızın ölüm yıldönümü Parti umumî merkezi, ihtifal programını hazırlıyarak tebliğ etti Ebedî Şef Atatürkün ölümünün yıldönümü münasebetile yapılacak ihtifale aid program Cumhuriyet Halk Partisi umumî merkezi tarafından hazırlanmış ve bütün alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Program şudur: HALKEVLERİNDE : A Ebedî Şef Atatürkün ölüm gün ve saatine tesadüf eden 10 ikinciteşrin 939 cuma günü saat 9,05 te bütün Halkevlerinde, Halkevi olmıyan yerlerde Parti merkezlerinde bir ihtifal toplantısı yapılacaktır. B Bu toplantıyı, Halkevi olan yerlerde Halkeyi reisleri, olmıyan yerlerde Parti reisleri tanzim ve idare edeceklerdir. C Bu toplantı umum için olmakla beraber bilhassa o şehir ve kasabadaki en büyük mülkiye memuru başta olmak üzere askerî makam âmirlerile devair reisleri, Parti ve Halkevi mensubları. resmî ve hususî teşekküllerin mümessilleri davet edilecektir. D Toplanılan yerin münasip mahalling Atatürkün bir büstü, yoksa fotografı konacak ve bu köşe Tüfk ve Parti bayraklarile ve çiçeklerle süslenecektir. Tam o saatte vazifeli kılınacak bir zat, Atatürkün, o gün, o saatte öldüğünü kısa ve veciz bir ifade ile anlatarak hazır bulunanları ayakta beş dakika saygı susmasına davet edecektir. E Bundan sonra bir hatib Atatürkün hayatı, memleket ve millet için yaptığı büyük hizmetler hakJcmda bir hitabede bulunacak ve bunu müteakıb MUlî Şef İnönünün Atatürk hakkındaki beyannamesi okunarak toplantıya son verilecektir. F Toplantı bu suretle sona erdikten sonra, varsa Atatürkün heykeli veya büstü olan meydana topluca gidilerek bir çelenk konacak ve merasime nihayet verilecektir. MEKTEBLERDE : 10 ikinciteşrin 939 günü bütün mekteblerde saat 9,05 te talebe mektebin münasib bir salonunda toplanacak ve ayni şekilde 5 dakika ayakta saygı susması yapacak; müteakıben bir muallim tarafından Atatürkün hayatı, memleket ve millet için yaptığı büyük hizmetleri hakkında kısa bir hitabede bulunulacak ve Millî Şef İnönünün beyannamesi okunarak merasime nihayet verilecektir. RADYODA: 10 ikinciteşrin 939 günü Türkiye radyosu sabah neşriyatında ajans haberlerinden sonra: (Aziz yurddaşlar: Bugün Ebedî Şef Atatürkün ölümünün ilk ytldönümüdür. Türkiye radyosu, bu büyük act dolayısile Millî Şef İnönünün büyük Türk milletine yaptığı beyannameyi pkrtyacak ve milletîn bu büy'İlk eJemtrie kahlarak tazimen susacaktır) diyecek ve beyannameyi okuyacaktır. Öğle ve akşam neşriyatında ise gene yalnız ajans haberlerini söyliyecek ve ajans haberlerini müteakıb: (Sayın yurddaşlar: Bugün Ebedi Şef Atatürkün ölmünün ilk yıldönümüdür. Türkiye radyosu, Türk milletinin bu büyük elemine katılarak tazimle susuyor) sözile neşriyatını tatil edecektir. Konuşmalar, muhtelif yabancı dillerle tekrarlanacaktır. Taarruz niçin yapılamıyor ? Paris, 4 (a.a.) Askerî vaziyet hakkında Havas ajansı şu malumatı vermektedir: Dünkü gün bütün faaliyet hemen hemen havaya inhisar etmiştir. Alman keşif tayyareleri gerek hatlanmız üzerinde, gerek cepheden çok uzaktaki yerlerimizde uçuşlara teşebbüs etmişlerdir. On iki tayyarelik bir düşman hava kuvveti şiddetli hava dafi toplannın mütemerkiz ateşi karşısında gayet yükseklerden uçarak Forbach üzerine gelerek tarassudlarda bulunmuştur. Fakat cephe civarında gizlenmiş tayyare meydanlarından kalkan Fransız avcıları gözükür gözükmez hemen uzaklaşmıştır. Forbach üzerindeki bu mühim keşif uçuşu son günlerde bu mıntakada Almanların gösterdiği faahyetle birleştirilebilir. Evvelki gün Forbach uzun menzilli Alman ağır topçusu tarafından bombardıman edilmiştir. 21 obüs düşmüş ve mühim hasar yap mıştır. Diğer taraftan Fransız kumandanlığına gelen malumata göre, Forbach'ın şimali şarkisinde Alman topçusu takviye edilmiştir. Diin Alsace'a Alman tayyareleri tarafından bir sefer yapılmıştır. Colmar ve Malhouse üzerinde uçan tayyareler Fransız avcılan tarafından takib edilmiş ve bunlar Rhinin öte tarafına çekilmiştir. Ancak birkaç Alman tayyaresi yükselerek Fransız topraklan üzerinde ilerlemelerine devam ederek Bourgone istikametinde uçmuşlardır. PAZABDAN PAZABA Sorgu harbi Sabır harbi Bir hassasiyet vak'ası Bir şaheser Tanzimata dair Yazan; SERVER BED1 Sorgu harbt Bir tanesi Fahreddin Kerim. Dinamik ve siklotimik (bu ikinci tabir sinir hastalıklarında kullanılır!) ruh bünyesi, uyanık ve kıvılcımh zekâsı, bilgisi, hüneri bende her zaman müspet ve iyi hisler bırakmış bir arkadaştır. Maarif yazılarımdan birinde kendisi için kullandığım «rapor mütehassısı» tabirine gücenmiş. Bize mektub üstüne mektub yolladı. Bu öyle bir mevzu ki, irademizi aşan sebeblerden dolayı, içinde fazla derinleşmek ve anlaşmak kabil değil. îşi lâtifeye çevirip geçiyoruz. Çünkü bu meselede haddinden fazla sinirlenen, fakat gene de mutad nezaketini terketmiyen hassas dostumuza bir müsekkin lâzım. Anlaşıldı ki tenkid veya hiciv duşu kendisine iyi gelmiyor. Ilık bir banyoya ve dostça bir telkine ihtiyacı var, Muayenehaneme uğramasını rica ederim. (S = 85. M = 3 ; S = 70, M = 11) Gönül o nevsefer nmu tel alın Naci Yanar kıyamatedek vcrı miizarmda Birinci mısraın doğrusu şudur Gönül o neusefer i nur tal'alın Naci Bu suretle mısrada iki hata yapılıyor izafet olması lâzım gelen «nevsefer» izafet yapılmıyarak ve vasfı terkibî olan «nur tal'at» ta aksine izafet yapılarak. Bu çifteli terkib hatasile vezin ?aten gidiyor. Ya mana? Şair «O nur yüzlü yeni yolcu...» diyordu; bizim müeüif ise «o yeni yolcu yüzün nuıu...» diy>.r! Hem bakm müellif o kadar dikkatli ki beytin ikinci mısraında müretub hatası olarak «kıyamatedek» dıye ya/.ılan keli meyi ikinci tabıda hemen «kıyametedek» diye düzeltmiş: Demek mürettib hatası olunca hurdebinle bakar gibi yakalıyor. Fakat vezin hatası, fikır ve mana hatası... Iyi amma bunlar ancak bilınmekle yakalanır. I Bir şaheser Maarif Vekâletı altı ay evvel Ankarada bir Neşriyat kongresi topladı. Bu kongrede verilen kararlara göre yarından (altı iv evvelki yarından) tezi yok, hemen bırçok şahaserler. faydc h kitablar neşrolunacaktı. Listeieri görmeyin. İçinde bütün Yunan klâsikîeri, Fransız klâsikleri, İngiliz romantikleri ilâh... var; dünyanın en meşhur çocuk masallan, rornanları var; Iugatler, ansiklopediler var. Aradan altı ay geçti. ortaya hiç bir şey çıkmadı. Nihayet. geçen gün, elimize ilk eser geldi. Devlet matbaasında itina ile basılmış, çok temiz ve güzel cildlenmiş, iyi kâğıdlı, kalın bir kitab. Alti ayda, bir değil, bin kitab bile bu memleketin ihtiyacını doyurmaz ama. hiç olmamasına göre bu bir taneyi de merasimle istikbal etmek Îâzımdı. Her halde genciğe, halka faydası dokunacak bir kitabdı. Belki bir şaheserdi. Muhteşem cildi, efis b|şkj|ile böyle bir muhteva vadedir yordu. Eserin unvanına bakınca ne görelim? Vekâlet bu kongre münasebetile gazetelerde çıkan methiyeleri, kasidelefl bir araya toplamış, çoğu gene gazetelere neşredilen kongre zab'tiarını ve karararını da buna katmış ve biı kitab yapmış. 5 Ismi haslar yanlışhğı: Eskidenberi nazım diümizde has isimlerin telâffuzlan için değişiklikler yapılmasma cevaz verılmiştir. Ned'min «Bak Sitanbulun» ve Nef'inın «Edrine şehri mi...» demesi gibi. Kitab bu bakımdan da yanlışlarla dolu. İşte Mehmed Akifin «Çanakkale» şiirinden bir mısra (S = 201, sondan M 5; S = 159, M = 12) Avustralyayla beraber bakıyorsun: Kanada. Hayır şair (Ostralya» diyor ve mısra böyle okunmazsa vezin kalmaz. Müellifin onun böyle okunacağınJan hiç haberi olmadığı şundan belli: Birinci tabıda yukarıdaki gibi yazılan k?Iimeyi ikinci tabıda «Avusturalya» diye tashih ediyor. Bununla kelimeyi ha!k telâffu.ıuna daha uygun yaptığını sanan müellif bu tashihle bize nekadar dikkatli oJduğunu göstermiş oluyor. Halbuki bu hiçten nckta düzeltilirken şiirce olan o kocaman hata olduğu gibi bırakılmış. İşte diğer misal: SaduIIah Paşanın (19 uncu asır) şiirinden: (S = 97, M = Alman iaarruzu niçin gecikti? Amsterdam, 4 (a.a.) Tanınmış Holandalı gazeteci Van Blankestein, Almanyanın büyük taarruzu ne için geciktirdiğini tahlil ederek diyor ki: «Almanlar muazzam ihtiyat kuvvetlerine muhtac bulunuyor. Bugünkü sükundan istifade ederek henüz askerlik hizmetlerini yapmamış olanların yetiştirilmesile meşguldür. Almanya, îngiltereye yapılan hava hücumlarının muvaffakiyetsizliğinden inkisarı hayale uğramıştır. Sonra müttefiklerin hava tefevvuku gün geçtikçe daha ziyade artmaktadır. Bu ise Almanların îngiltereye kütle halinde yapacakları hücumun muvaffakiyetini çok zayıflatmaktadır. Bunda^ b^ 15; S = 78, M = 13) de tasarruf yapma mecburiyetuıde bulu mi batınldı? ilâh... ilâh... Ne Amir Zeydin esiri vc Zeyit Amre , veli. Ba sörgü harbinin g&jtelî şödtır: Hadan Almanyaya pahalıya mal olmuştur. kikati bilmiyenlerın, yani dünya ekseriHayır mısra şöyle yazılmak îâzımdı: Almanlar keza tayyarecilerini ve tayyare yetinin zihnine her gün birkaç sorgu çenNe Amr Zeydin esiri ne Zcyd Amre veli lerini de tasarrufla kullanmaya mecbur geli takmak ve bunları çeke çeke her gün Bütün şiir bu ikinci mısrada olduğu gidurlar. Çünkü Fransa ve İngilterenin tay biraz daha kendi tarafına sarkıtmak... bi «mefailün, fiilâtün, mefaılün fiilün» yare imalâtı ve pilot yetiştirmeleri Al Gazeteleri okurken şuurumuz, üstüne diBunu görünce düşünceye daldık ve veznile yazıldığı halde müeîlif o iki ismi manlardan üstündür.» zilen bir alay sorgu işaretile, ciğerci sırı kendi kendimize sorduk: Acaba gelecek yanlış olarak «Amır» ve «Zevid» diye ğına dönüyor; her çengele bir mesele ası eneye kadar Vekâlet, gene kongre progtelâffuz etmek yüzündfn mısra «fiilâtün Atlantikte bir Fransız şilepi lıyor ve beynimizde bir sürü acabalar ramına dahil eserlerden bir tane bile çı< fiilâtün...» veznine gıriyor. Bütün bir şiir batırıldı sallanıyor. İşte bu acabalardan her biri, karmaz da bu kitabın ikinci cildini neşretiçinden bir mısraı kaldırıp başka vezne Paris, 4 (a.a.) «Baoule» isminzihnimizi nişan alarak maharetlr atılmış meğe kalkar mı? koymağa ne hakkımı/. var? deki Fransız şilepinin bugün Atlantik de= bir propaganda torpilidir. Sorgu harbine Tanzimata dair Misalleri daha sıralıyalım mı? (S Alın, önünde bütün akar sulnnn duranizinde bir Alman tahtelbahri tarafınkarşı tek tedbir şu: Resmî veya çok mevTanzimat.bu 98, M = 5) nışirnen hayf (S = 98, cağı en gaflı hata: Recaizadenin «Kırmıdan torpillenerek batırıldığı resmen bilsuk haberlerden baska hiç birine inanma memleketin bünyeM = 6) şiven hayf (S = 120, M = 13) zı merkuplar» şiirinde tam sekiz defa ve dirilmektedir. Bir Fransız muhribi sağ mak; hele bu neviden hiç bir sorguyu, sinde, kafasmda, idağdâğ firak (S = 134, M = 7) bir her iki tabıda, «Mehr.iımet onbaşı» hep kalanlardan 33 kişiyi kurtararak bir Franzihnimizde bur^u haline sokmamak! daresinde ilk büyük istirar sert... Bunlar hep izafet olacaktır: «Memet» diye dizilmiş: (Birinci tabı, sız limanına cıkarmıştır. «Baoule» müemizlik hareketidir. Sabır harbi Bir, dâgdağ ı firak nişimen i hayf izti S = 60, M = 4, 9, 1 3 : ' S 6 1 . M = 3rettebatından iki kişi ölmüş, 11 kişi kayOna niçin kızdıklaAlman taarruzurar ı serd,... 7; ikinci tabı, S = 53, M = 1 S = 54, bolmustur. rını anlamıyorum. nun ilkbahara kaldıBir de terkib yapılmak lâ?ım geldiği M = 5, 1721). Taltif edilen tngiliz kaptant Ortalığı temizlerken, ğı rivayetleri üzerihalde yapılmıyanlardap misalier görelim: Memel onbaşı efradtn er. diüri ikcn iüpürgesının ucile uLondra 4 (a.a.) Monpan ismin ne, benim de zihniAtina, 4 (a.a.) Atina ajansı bilRecaizadenin «Kırmızi Merkuplar » ın Memet onbaşı âmadzi.... ak tefek bazı şeyleri deki silâhsız eski vapur ile bir düşman me şöyle bir çengel iriyor: dan (S = 61. M = 4 ; S = 54, M = Bu suretle şiirin 8 mısraı mısralıktan devirip de kıran bir Gazeteler İtalya ile Yunanistar arasın tahtelbahrinin mütemadî ateşi altında bü tdkıldı: Bütün kış, çıkıyor. Bizim «MehTW» veya «Memet» nsan, hatta kırdığı a teati edilen mektublar hakkında uzun yük bir cesaret göstererek vapunınu kur iki tarafın ordulan Memel onbaşı bir hale'i cebeli iemkin dediğimiz ismin aslı malum «Muhameyler büyük ve kıytarmağa muvaffak olan kaptan Robert'e nasıl vakit geçirecekBurada «Memet onbaşı» denmekteki med» dir, fakat esküer peygambere hür zadıya tefsiratta bulunuyorla;. Athini metlı de olsa, yaptıbir madalya verilmiştir. ler? Canlan sıkılmı feci ve ayni şiirde sekiz defa tekerrür eden meten onu «Mehemmet» diye telâffuz a Nea gazetesi, Yunan îıilletinirı büyük ğı temizlik için desil, gösterdiği dikkatsizBu haberi veren gazete, şu malumatı jacak mı? Cephehataya aşağıda aynca temas edereğiz. ederlerdi. Ne bunlardan, ne de veznin u talyan milletile samimî bir suıette teşriki ik icin ayıblanabilir. de kafayı tütsülemek lesai eylemeği daima pek ziy; de ve sa ilâve eylemektedir: «cebel temkın» vasfı lerkib'si kitabın çup gideceğinden haberi olmıvan müellif Tanzimatın bu memleketten bir çok pis olmaz; bar, sınem» nimî surette arzu eylemis olduğunu ve «16 mil sür'atle giden tahtelbahir her iki tab'ında da izafet olarak yazılmış, o kelimenin geçtiği her mısrada şiirin cae çürük itikadlan silip süpürdüğüne hiç tıyatro, opera yokuna binaen şimdi iki memleket arasın «Monpan» a ateş açmıştır. Monpan o esbaştan ve sondan iki defa gürleyen vezni nına kıyıp durmuş: Hf*m Recaizadeye, ;üphe yoktur. Yalnız, bu inkılâbm gayeaki münasebetlerin Duçe ile Metaksas'ın nada 4000 yardallk bir mesafede 13 bu tur; her gün iskambırak. Mana itibarile de şair «Mehmed hem şiirine Allah rahmei etsin! üşterek gayretleri sayesinde ta*sinini gör bil oynamaktan ve radyo dinlemekten u i deSil, sadece ismi yanlış: Tanzimat deonbaşı dağ metanetl: bir 'ale» derken onu tsmail HABİB mekle büyük bir memnuniyet hissetmek çuk mil sür'atle ilerlemekte idi. Kaptan sanc gelir. ğil, Tanzifat olacaktı. derhal tahtelbahri arkada bırakarak vaistinsah eden müellif «metarıel dağının kate bulunduğunu yaztyor ve dJyor ki: Kışın ortalanna doğru muharib taraf SERVER BEDI Birinci makale dünkü nüshamızdapurunun sür'atini 16 buçuk mile c.karlesi» diyor! dır. «Bu vaziyet doğu Akd.jnizinde ve Ba' mıştır. Geride kalan lahtelbahir, 8,000 lsrın askerlerinde şöyle bir arzu uyanaGene Recaizadenin Lâfonlen'den tercak: «Ah, biraz harb olsa da vakit gekanlarda barışm idame ve tahkiminde alâ Zingal şirketinin Hava Kuruyardada atesi kesmiştir.» cüme ettiği «Horoz ve inci» menzumeçırsek...» Hepsi, her gün. başlarını naRumanyada Rus cemaati kadar olan bütün memleketlerı memnun muna yaptığı yardım iinden (S = 59, M = 4) Fransız tebliği fıle yere havaya kaldırarak bir düsm<ın ctmelidir.» kuruldu Cârı sahafa arzedip eseri Ankara 4 (a.a.) Haber aldığımıza Asirmatos gazetesi.. Yunan milletinin Paris, 4 (a.a.) Cephenin muhtelif tayyaresi arayacaklar. Ne gezer! Ayda Gene bir üüçük mısrada kaç hata?! Bükreş 4 (a.a.) Rador ajansı bil bu yeni dostluk tezahürür.ü ?«vincle kar taraflarında devriye faaliyeti kaydedilmiş bir görünse bile, bu, ya Fransız kardeş göre, Zingal şirketi Ayancık işletmesi Mısraın aslı şudur: «C'Sr sahhafa...» «Sa cıriyor: l?rine selâm sarkıtan bir Alman tpyyare idare heyetinin Hava kurumuna bugüladığmı kaydediyor ve diyor ki: tir. Dahiliye Nazın Ottesco, Rus ekalli «Bu tezahürün samımî barış sirzusundan haf» değil «sahhaf», «câr» izafet değil sidir; ya A'man topraklan üstünde foto ne kadar yaptığı 56 bin liralık yardıma Alman tebliği 1 ilâveten bundan sonra şirketin işliyecemücerred. Vezin ik ' defa gitti, terkib ya yetinin cemaat halinde teşkilâllanmasına mülhem olduğu muhdkk^ktır.» graf çeken bir Fransız Uyyaresidir; ya ği kerestenin beher metre mikâbından Berlin, 4 (a.a.) Alman umumî kapmca mana da gidiyor «Komşu sahafa ve kültürel, ekonomik ve sosyal hayatını hud da beş yüz kilo beyanname atan bi r da 20 kuruş teberruda bulunmayı karar Etnos gazetesi Du^e'nin bans lehinde kendine göre inkişaf ettirerek Jiğer ekal ki uzun gayretlerini kaydederek Arna rargâhı bildiriyor: götürmüş» yerıne «satafın komşusu» şekîngiliz tayyaresidir. Her iki tarafın as altma almış ve keyfiyeti Hava Kuru Garbde, dünkü gibi mevziî topçu ve liyetlerin haiz olduğu hukuktan istifade vudluk hududundaki askerî kuvvetlerin line girdiği için. de bu tayyareleri görünce, kar muna bildirmiştir. kesif kolları faaliyeti olmuştur. Sinasinin şu mısraın^ da bakm: (S = etmesine müsaade etmiştir. gaların uçuşunu seyreder fibi tasasız gözkarşılıklı olarak uzaklastırılmasının bu Türk Hava Kurumu genel merkezi 28,~M = 5;'s = 29, M = 1) Rus ekalliyeti millî rönesans cephesi nun müspet bir delili olduğunu bildiriyor lerle başlarını havaya kaldırıp can sıkın Zingal şirketi işletme idaresinin millî Sandalii zibi bahadır o bchadin dildar. çerçevesi dahilinde harekete devam ede v e Jiy O r ki: tısile indirecekler. havacılığımıza karşı gösterdiği bu yarBurada da vezin bnşından, eıısesinden, cektir. Ringe çıkmış iki bok. öıün, döğüşmek dımdan dolayı şirkete murassa tayyare Elen milleti, iki memleket arasında ve ayağından üç defh baUalaniyor: Tabiî icin karşı karşıya altı ay beklediklerini rnadalyası vermiştir. karşılıklı itimad havası yaratan bu işten Yugoslavya muhacereti manadan da eser yok. bir gözönüne betiriniz. Altı ay içinde, dolayı derin bir sevinç duymaktadır ve lzmir limanında bir aylık (.Baş tarafı 1 inci sahifede) yasak etti Cenabın «Teranei sabah» şilnnîn 3 ün maç başlamadan, iki taraf da sıkıntıdan İtalya ile Yunanistan bu suretle müsmir faaliyet Belgrad 4 (a.a.) D. N. B.: Bir emircü beyti: (S = 148, S = 116) teşriki mesailerine devam edebilecekler ne tezahüratta bulunmuş ve Mussolini'yi nakavut olup çıkarlar. name ile bugün Yugoslavyadan muhaîzmir 4 (a.a.) İlkteşrin ayı içinde şiddetle alkışlamıştır. Mussolini, BaşveSıyrıhp sülrei zulmetlen yer Bir hassasiyet vak'ası dir. ceret yasak edilmiştir. kâlet binasının balkonuna çıkarak halkı Râmolur razı hayatı eb'ada Asabiye doktorlan arasında asabî dok îzmir limanına 105514 ton hacminde 190 Vradini gazetesi, iki memleket münaBu cümleden olarak hiçbir Yugoslav selâmlamış ve kısa bir hitabede bulunmuş vapur gelmiştir. Bunların 157 si Türk, «Hayatı» kelimes'ni ne türkçe mef'ukasabasına pasaport verilmediği gibi sebatındaki samimiyetin, menbamı müş ve 21 sene evvel kazanıhn zaferın ehem torlar da vardır. Çok defa da bunun için beşi Amerikan, dördü îngiliz, yedisi Ilünbih olarak okuyabiliriz, ne de İzafet vize de verilmemektedir. Hatta ecnebi terek medeniyetlerinde bulan ve kuvve hastalarının sempatilerini kazanırlar. Ben yaoabiliriz. Mısraın aslı «razı lıayat» tır. memlekette oturup da muvakkaten Yu tini barış dahilindeki menfaatlerinin ben miyetini tebarüz ettirerek demiştir ki: de, bir tahammül haddi içinde, sinirli in talyan ve altısı Yunan bandıralıdır. DiAksi takdirde şiirin ııe vezni, ae manası goslavyaya gelmiş olan Yugoslav dev zerliğinden alan karşılıklı anlayış esasma i « italya, yarın için azmini takviye sanlan severim. Bunların arasında sinir ğerleri de muhtelif memleketlere mensubve kuvvetlerini toplamakt«ıdır.^ kalır. hastaları ve sinir doktorlan da bulunur. dur. let adamlan bile gidememektedir. dayandığını bildiriyor. Sinir harbi, sabır harbi ilâh. bu harbin çeşid çeşid adı var. Sanki bütün dünya, bir ailede yeni doğacak çocuğa isim aranır gibi, henüz başlamıyan bu harbe de en münasib adı bulmak ve teklif etrr>ekle meşgul. Bir isim de benden: Sorgu harbi... İzah edeyim: Bu, sinir harbinin bir mütemmimidir. Muharib devletler, birbirlerini sinirlendirmek için, or taya bitarafları şaşırtan bir sürü şayialar çıkarırlar. Bunların gazete serlevhalarına akseden şekli hep birer sorgudur: Mareşal Goering Romaya mı gidiyor^ Almanya İsviçre hududunda tahşidat mı yapıyor? Taarruz ilkbahara mı kaldı 5 Çörçil istifa mı etmiş? Almanya vapurlannı Rusyaya mı satıyor? Maginot hattı Belçikadan denize kadar uzatuV cak mı? Türkiyedeki Almanlar gidiyorlar mı? Amerikalılar yeni bir barut mu Yunan • İtalyan anlasması Yunan gazeteleri geniş tefsirlerde ^ulunuyorlar Vittorio Veneto muzafferiyeti