5 Ikinciteşrîn 1939 CUMHURÎYET 1 münasebetile: SON H'ABE'R Hâdiseler arasında Yüzüncü yıldönümü Kozmopolit Muhtaç köylüye yardım Mahud insaniyetçi prensip. Fakat buna «mahud» diyebilmek için, bemilliyetçi olmak fart. Adanada son günlerde görülen fiat düşüklügü, nim kadar hepsi ve demokratlarmSosyalistlerin ço! ğu için bu prensip, mahud ne keliıne, bankanın müdahalesi üzerine bertaraf edildi mukaddestir. Fakat ben bu mahudu Ankara 4 (Telefonla) Başka yon, \ ozgad, Haymana, Polath, Sandık vatana soktugu için Tanzimatı ayıbnîemleketlerden anavatana gelen göçmen lı ve Boğazlıyanda tohumluk buğday ve lamıyorum. Çünkü: lerle, kurakl'.k, dolu, sel, yangın ve has • arpa alarak bunları temizlettirip ilâcla1. Bu memleketi medrese kafatıntahk gibi âfetlere uğrayan yerli muhtaç diktan sonra zürraa çok iyi kalitede ve u dan kurtarmak için, yüz sene evvel, çiftçilerin istihsal kudretlerini artırmak cuz tohumluk temin eylemiştir. yeni bir prensipe ihtiyac vardı. Bu, Ayni mahiyette olarak Adana Anteb, henüz o devirde bir akide haline geliçin hükumetimizin daha 1934 yılında meriyet mevkiine koyduğu bir kanunla Maraş, Manisa, Alaşehir. Salihli, Tur miyen ve ancak Ondokuzuncu asrın Ziraat Bankasına bir milyon liralık bir gudlu ve Akhisarda pamuk tohumu da sonunda bir sistem vuzuhu elde eden ğitılmıştır. nasyonalizm olamazdı. Bütün Avrukredi temin edilmişti. Her sahada zürraı hirrayeyi en esas'ı pa havasında, Fransiz ihtilâlinden Banka bu bir milyon liralık had dahi vazifesi bilen Ziraat Bankası Adanada yadigâr, bu kozmopolit ruh yüzülinde muhtaclara tohumluk ve yemeklik p^muk piyasasında son zamanlarda vu yordu. Tanzimat medrese kafasına buğday tevzii vazifesini bugüne kadar kua gelen fiat düşüklüğünü önlemek mak karşı bu kafayı benimsedi. muvaffakiyetli bir şekilde yapmış bulunuyor. 934 yılından sonra çıkan iki ayn kanunla bankanın yardım haddi üç milyon yedi yüz elli bin liraya çıkarılmıstır. Türk köylüsünün istihsal kudretini artırmak mevzuu etrafmda alınan son ted birler cümlesinden olmak üzere 3730 sayılı kanunla mevcud kredi beş milyon liraya iblâğ edilmiş bulunduğundan, bu günlerde banka merkez ve subeleri, Ziraat Vekâletinin yerli muhtaç çiftçilere, sıhhat ve Içtimaî Muavenet Vekâletinin göçmenlere tevzii lüzumunu bildirdikleri on binlerce tonluk tohumluk buğdayın mu bayaa ve tevzii işlerile hummalı bir surette meşgul olmakla ve köylünün ziraat mevsiminde tohumunu tarlasına atabilmesini teminc uğraşmaktadır. sadile nazım rolünü üzerine almış ve piyasada pamuk alıcısı sıfatile görünmeğe başlamıştır. Adanada şimdiye kadar bankanın pamuk mübayaası üç milyon kiloya yaklaşmıştır. Bu suretle Çukuruva bölgesinde pamuk piyasasma yapılan müdahalenin Ege bölgesine de teşmili icab edip etmediği hakkmda tetkikat yapılmakta olduğu cırada Dikili ve civarmda vukua gelen yersarsıntısı üzerine banka derhal bu mıntakaya bir heyet göndermi? ve bu mevzu üzerinde yerinde tetkikler yaphrmıstır. Bu heyet zelzele mmtakttsında şimdilik âcil bir müdahaleye lüzum olmadığmı ve köylünün pamuk piyasasından memnun bu lunduğunu görmüş olmakla beraber ileride müdahale mevzuu bah«olduğu takdirBankanın hükumet hesabına yapmakta de icab edecek ihtiyatî tedbirler: almış ve olduğu bu tevziattan başka tecrübe mahi alâkadar şubelere bu hususta direktifler yetinde bu sene Ankara, Eskişehir, Af vermistir. Ziraat bankası buğday ve pamuk dağıttı anzimatı sevmiyenler arasında onu fazla «kozmopolit» bulanlar çok. 3 teşrinisani 1939, «Tanzimatı HayBu kelimenin lugat manası dünyayı vatan olarak benimsiyen adamdır. riye» nın ilânmm 100 üncii seaesinin bittiği gündür. Milletim nev'i beşerdir, vatanım «Tanzimatı Hayıiyev nedır? Niçin ruyi zemin. T Tanzimat nedir? Yazan; VASFİ RAŞID SEV1Ğ iye iktızasınca alenea berveçhi tetkik görülüp hükmoiunmadıkça hiç kimse hak kında hafi ve celi ıdam ve tesmım muamelesi icrası caiz olmamak ve hiç kimse tarafından diğerınin ırz ve namusuna tasallut vukubulmamak... Ve herkes emval ve emlâkine kemali serbrsiısile ma'ık ve mutasarrıf olarak ana bir taıafrnn müdahale olunmamak... Can, ırz ve namus ve mal maddelerinde kâffei ahaliye tarafı «ahaneden emniycü kâmil* vcrilmîş...» İHEM NALINA MIHİNA Ticaretimiz ve yeni Ticaret Vekilimiz 1 İnhisar idaresinin Amerika gemisinde teşkilât projesi bulunan Almanlar Iki umum müdür mua Norveç hükumeti vapuru vinliği ihdas ediliyor Amerikalılara teslim etti Ankara, 4 (Telefonla) înhisarlar Umum Müdürlüğünün yeni teşkilât kanun projesi hazırlandı. Bu proje ile hukuk müşavirliği, umumî muhasebe, inşaat, levazım ve mübayaa, memurin, nakliye ve evrak gibi servisler Umum Müdürlüge bağlanmakta, iki umum müdür muavinliği ihdas edilmekte ve idarî kısım müdürlüğii kaldırılmaktadır. Kısım müdürlerine hağlı şube muamelelerinin takib ve intacı, bu müdürlerin salâhiyet ve mes'uliyetlerıne bırakılmakta, merkezde bir memurin komisyonu teşkil edilmekte ve ayrıca inzıbat komisyonlan ihdas olunmaktadır. Projedeki esaslara nazaran, teftiş şubesi müdürlüğü, reislik haline gelecek, taşra müstakil müdürlükleri Başmüdürlük unvanını alacaktır. îstanbul fabrikalannda ayn ayn mevcud olan tamir atölyeleri, Cibali tütün fabrikasile birleştirilecek, tütün kısmına bağlı ziraat ve fen şubeleri de tevhid olunacakhr. Bazı tuzlalar, Çamaltı tuzlası gibi, merkeze bağlanacaktır. Projenin muvakkat maddesi, inhisar memurlannın yeni bareme nasıl intıbak edeceklerini zikretmektedir. Bu maddeye göre, memura verilecek derece, o tarihte aldığı ücretin tekabül ettiği derece, ve aynen tekabül etmediği takdirde en yakın derecedir. Memurun 8 temmuz 939 tarihindeki ücreti, en yakın derece ücretinden ister fazla, ister noksan olsun, terfi edinceye kadar o tarihteki ücretin verilmesine devam olunacaktır. Oslo 4 (a.a.) Norveç makamlan «City of Flint» vapurunu bir Alman limanma sevketmek istiyen geminin Alman mürettebatını tevkif etmişler ve vapuru içinde bulunan Amerikan mürettebatına itıde etmislerdir. Norveç amirallık makamı tarafmdan neşredilen bir tebliğde şöyle denilmektedir: «City of Flint ismîndeki Amerikan vapuru içinde gemiyi zapteien Alman mürettebatı bulunduğu halJe Tromsoe'den itibaren sahili takiben Noıveç kara suları dahilinde sefer etmek müsaadesini almış bulunuyordu. Vapur, cuma günü öğleden sonra iki Norveç harb gemisi refakatinde Haugesund limanına gelmiştir. Vapura limanda demir atmak müsaadesi verilmemişti. Tromsoe'den harekst ettikten sonra City of Flint'in bir Noneç limanında durması için makul hiçbir sebeb gcrülmediği için Norveç makamlan vapurun serbest bırakılmasına ve içindeki Alman mürettebatmın tevkif edilmesine kerar vermişlerdir.» 2. Avrupahîaşmamn bir manası da Avrupa vatandaşı olmaktır. Avrupalılaşabilmek için kozmopolit olmak şarttı. 3. Türkiyede millî şuur doğduktan sonra bile onu bulandırmıyacak medenî bir ölçüde kozmopolit olmak hiç de günah değilken, bu şuurun peyda olmadığı devhlerin münevverini insaniyetçi fikirlerinden dolayı suçlu çıkarmak haksızlıktır. 4. Her mernlekette kozmopolit vardır; meselâ Fransada hiç şüphesiz Türkiyedekinden fazla. 5 Tanzirnatın kozmopolit ruhu, en büyük vatan sairi Namık Kemalin zuhuruna mâni olmadı, bilâkis onu hazırladı. Namık Kemalin vatanı dünya değil, Türkiyeydi. Fakat bu «kozmopolit», ilim haysiyetinden cüda. serseri bir kelimedir. Bizde sık sık «milliyet şuurundan mahrum, Avrupa maymunu, dejenere züppe» manasında kullamlır. lf buraya kadar varınca hepimiz, tepeleme, kozmopolit kinile doluyuzdur ama her züppenin kafa terbiyesine aid mes'uliyetî Tanzimata yüklemekte de insaf kıtlığı buluruz. Tanzimat olmasaydı bu dejenere kozmopolitler» den bir tane bile çıkmıyacak rrnydı? Dünyanın hej köf esi bu tipin her çeşidile dolu. Hatta bizdeki sayısından yığın yığın fazln. ilân edilraişu'r? Bir millet kuvvet'nı yalnız ve yalnız teşkilâtındaki kudretren alır. Bir milletin ilk vücude getirdiğ: teşkilât olan yani ilk hukukî nizamı olan ordusu dahi Luvvetini erlerinin bilek ve y'.uek zorlatmdan al ! maz; teşkilâtındaki kudretten a ır. Meselâ Habeş ilinde, Leh diydnnda kazanan ve kaybeden cesaret değıldir; teşkilâttır. Zor, oyunu, ancak müîavi teşkilât karşısında bozar. Osmanlı devletinin başlangiclanndaki kudreti teşkilâtındaki kudrete dayanırdı. Osmanlı devletinde tejkilâtlan/na kudreti Süleyman ve Ikinci Selim devirlerinde deha mertebesine varır ve en yüksek noktasını bulur; bu devirlerde Osmanlı devletinin süel ve sıyasal (askeri ve siyasî) kudreti de son dereceye varır. Zaman değişti, Oîmanlı devleti teşkilâtında zamanın istedıği degişikleri yapamadı; Osmanh devletinin inkılâbcılıkta gösterdiği bu aciz «iııhitat devri» diye anılıyor. Avrupa büyük tarihine XVI inci asırla başlar. Osmanlı de^lelinın inhitatı XVII ıncı asırlar başlar. Eski teçkilâtın verdiği kuvvet devlsti iki asır olümden uzak tutuyor ve ona inkı!âbını yapmak için çok kıymetli bir zaman veriyordu. înhitat devrinin Osmanlı ricali (devlet adamlan) devletin bir irkılâba baslaması lâzım geldiğini anlıyorlar mıydı? O devrin yazılan bu suale müjpet bir cevab vermekliğimize imkân vermiyor. Devlet binasının temelleri oynnmıştı; yazılardaki mevzular ise çatı aktarmasina benziyordu. Akdenizi çevreliy^n o büyük imparatorlukta hakikati görebilen bır göz yoktu iddiası biraz hafiflik olur. Öyleyse niçin söylenmemış ve yazılmamıttır mı diyeceksiniz? Bu sualinizin cevdbmı Gülıstan şairi Sadi versin «Padişahın revi hilâfına rey aramak ve söylemck insan için kendi kanile el yıkamak olur. Eğer padişah gündüze gecedir derse iştc Ülker yıldızı görünüyor diye cevab vermek ya^.şık alır.» • •* Gülhane Hattı Hünıayunu niçin ilân edilmiştir? Osmanlı devleti X I V ncı csuda vücude gelmeğe başlamış XVII* nci asırda Fransiz büyük inkılibıle kemaLne varmış harekete yabancı kaluustı. Bu yabancıhk Avrupa ile, merkezin; kadar ilerlemiş olan Osmanlı devleıi rasında bir eklemin yani bir mafsalın vücud? gelmesine imkân bırakrnıyordu. Avrupa vücudile birleşemiyen Osmanlı devleti Avrupanın vücudünde yabancı bir ciiim gibi teJâkki ediliyordu ve kendisinc yabana cismin uğraması mukadder ohn ukıbet hazırianl yordu. Son iki asnn tanhini kaplıyan ve kanatan acıklı genknıernizin manası budur. İnkılâbcılarla, çatı aktarmasıle meşgul mürteciler arasındaH fark bu anlayıstadır. Mürteciler devlet binasmda gozüken çöküntüyü kiremidler arasında bir iki kırık ve çatlak kirernidin kanşmiş olrnasına hamlederler ve bu kadar basiı düşünürler. Tanzimatı kabul ve ondan geri dönüIemiyeceğini teslim eoenler dahi Tanzimatm gaye ve ruhuna knrşı koyarlar. Tanzimatın getirdiği teşkilât ve kanunların üzerinde o teşkilât ve kanun.'ara vücud veren zihniyet ve ruhu hâkım kılacaklan yerde Tanzimatın ortadan kflldırmağa uğraştığı eski nizamın ruh ve zihniyetini adliyede ve mektebde, kışjada ve devlette yaşarmağa ugraşırlar. Üçüncü Selim yapmağa davet edildiği bu tercihi akli selimin icab ettirdiği şeküde yapmak hevesine düştü ve seccade üzerinde can verdirildi. ölüm yolu da Türkiyeyi Nezib uçurumuna kadar sürükledi. Nezib faciasının devleti içine attığı buhranın fecaatini anhyabilmek için Mondrös'ü düsünmek kâfidir. Ne Ayastafanos muahedesi, ne Balkan harbleri devleti bu kadar korkunc çöküntülerle karşı karştya koymamıstı. Nezib muharebesinin kaybuıdân (24 haziran) 6 gün sonra (2 temmuz 1839) tahta çıkan Sultan Mecid 10 senedenberi fasılasız bir surette parça parça yıkılmakta olan imparatorluğun umumî bir çöküntü halinde yikılmasile karşı karşıya gelmişti. Daha yaşı on yedisine girmemis olan bu çocuk padişahın orta zekâsı ve zayıf omuzları bu çöküntüyü durdurabilecek kudrette de ğildi. Arzeylediğim gibi imparatorluk binası 10 senedenberi dökülüyordu: Cezayir, Yunanistan gitmişti; Mısır Suriyeyi de birlikte sürüklenjiş ve Anadoluyu tehdide başlamıştı. Arabistan isyan halinde idi. Haksız yere Ermenistan adı verilen şarkî Anadolu Rus ajanlarile dolmus ve tahammür haline gırmjşti. Ruslar birer Osmanlı eyaleti olan Buğdan ve Eflâk (şimdiki Rumanya) üzerinde dahi filen Hakimiyeti icraya başlamışlardı. Bosna Avusturya nüfuzuna girmiati. Koca imparatorluk da yalnız Sırbistan ve (Hattı Hümayunun ilânından sonra isyan edecek olan) Arnavud'uk bir sükun manzarası arzeyliyordu. Bu eriyiş maneviyatı tamamile bozmuştu. Entrikalar artmış, Bahriye Nazın ve donanma başkumandanı demek olan kaptanı derya donanmayı Is kenderiyeye kaçırıp düşmana teslim ediyordu. Devlet ordusunu Nezib harbinde kaybetmiş ve donanmasım ihanete kurban etmişti. Şimdi ordusuz, donanmasız ve parasız bu badire nasıl karşılanabilecek ti? Yaptığı büyük inkılâbın 100 iincu senei devriyesi büyük inkılâbcı Mustafa Kemalin ölümiinün 1 inci senei devriyesine tesadüf eden Mustafa Reşid Paşa devlete ordudan, donanmadan ve para dan çok daha kuvvetli bir silâh veriyordu: İnkılâb. Bakınız Mustafa Reşid Paşa Gülhane Hattı Hümayununda ne diyordu: «Devleti aliyrnin eskidenberi Avrupalıların indinde müştehir olan usulü gayrimaraziyesi devam ettikçe ilerusunun vahim olacağı ve o vakte kadar devleti aliyenin zayi ettiği hukuk ve maddî ve manevî giriftar clduğu müşkülât hep o yolsuz gidişten neşet eylediğini kaviyyen anlamış...» Resid Paşanın bu nakleylediğim sözlerinde tek bir yanlış vardır: Devleti aliyenin başma gelenlerin hep o yolsuz gidişten geldiğini ««kaviyyen anlamış» olması idi; o kadar anlamadı ki kısa bir zaman sonra Reşid Paşa düşüyor ve irtica tekrar hâkim olmağa başhyor; meşihat devletin üzerinde, mecelle adliyede medresenin ruhu mekteblerde korkunc tahribatını yapmakta devam eyliyor ve mem illî $ef, Büyük Millet Meclisinin açılış nutkunda, ticaretimizden de bahsetti. Bu sözleri, aynen bir daha nakletmekte fayda görüyorum: « Ticaret iflerimiz, hususi bir ihlimamınta lâyıktır. Birkaç senedenberi cihanda bozulmuş olan iicaret münasebetleri, b'u'ı de muhtelif istikametler takibine sevketrtifti Harbin zuhuru ise beynelmilel ticateti yeni zorluklarla karşılaştırmışttr. Bu şartlar içinde her memleket, bir taraflaı müdafaa endişesile mahsuüerinin ihracını tahdide, diğer iaraftan kredi mcselelermde mübadeleye müsaid olmıuan türlü ttdbirler almağa mecbur olmuştur. BeyneMlel tabît münasebetlere sıhı sıkı~ ya bağı olan ticaret iderimizin bütün umumî jorluklardan müleessir olması, içii* nabı kcbil olmıyan bir zarureltir. Arktdaşlar; Bütin bu güç şartlarla beraber biz, tU caret iierinde en az sıkmlı gören milleU lerden olacağız. İlkönce surasını emniyel' le söyleriz ki memlckeiimiz ve ordumuz, en lüzıtmlu iaşe maddelerinde hal ve âü için hiçbir tehdide maruı değildir. Hatta ihrac maddelerinin lahdidinde biz, en geniş davranabilecek memleketlerden birir yiz. Harb zamamnda dahi mahsullerimiz, çoğu itibarile, cihan piyasasının arayacağı maddelerden olacaktır. Her teuden evvel iicaret işlerimizde salim bir mübadele istikamelini sür'alle tesis etmeliyiz. Kuvvelle kaniiz ki ticaret hauatmı iyi bilen ellerle takib olunacak r«afcetft tedbirler, bizim ticaret vaziyelimizi Ualnız Jursunluğa uğramaktan korumak* la kalmıyacak, in*rfuekete au için de gt* niflik temin edecek seyri bulacakiır.» Haricî ticaretimiz, bize, muhtaç olduğumuz dövizi ve mernlekette yetişmiyen maddelerle millî müdafaa vasıtalanmızın mühim bir kısmını temin ettiği için son derece mühim bir mevzudur. îngiltere ile Fransamn Almanyaya karşı koyduklari abluka, haricî ticaretini felce uğratmak suretile bu memleketi mağlub etmek gayesini takib ettiğine göre, dış ticaret işinin büyük ehemmiyeti üzerinde, daha fazla durmaSa lüzum görmüyoruz. Millî Şef, nutkunun ticarete aid kıs« mında, «kuvvetle kaniiz ki iicaret haya* iım iyi bilen ellerle takib olunacakisabetli ttdbirler, bizim ticaret vaziıjelimizi yalnız durgunluğa uğramaktan kurtar* makla kalmıyacak, memlekete ati için de genişlih temin edecek seyri bulacakttr.» derken memleketin ticaret işlerinin başma yeni bir Vekil, yeni bir şahsiyet geçiyordu. Yeni Ticaret Vekilimiz Nazmi Topçuoğlu, Millî Şefin «ticaret hayatını iyi bilen eller» sıfat ve meziyetine tamamile sahibdir. Yüksek bir tahsil gördükten sonra, ticaret hayatına atılan Nazmi Topçuoğlu, çekirdekten yetismiş bir Ticaret Ve* kili oluyor; galiba, tüccardan ilk Ticaret Vekilimizdir. Nazmi Topçuoğlunu, Büyük Millet Meclisinin îktısad Encümeninde beraber çalışhğımız için, yakından tanıyorum. Bu encümende müzakeresine iştirak ettiği me< selelerde çok derin bir vukuf gösterdiğini, hayattan, işten alınmış, tecrübeden geçmiş bir bilgi ile mücehhez olduğunu, ku* nı nazariyelerden ve kırtasiyecilikten sıy* rılarak amelî ve canlı fikirler ileri sürdü» ğünü, hemen daima isabetli düşündüğünü görüyordum. Refik Saydam kabinesi, en mühim bir Vekâletin başma geçen Nazmî Topçuoğlu ile kuvvetli bir unsur kazanmıstır. Ticaret hayatını iyi bilen yeni Ticaret Vekilimizin, Millî Sefin söyledikleri gibi, alacağı isabetli tedbirlerle, bu buhranli yıllarda, memleket ticaretine yeni bir hayat temin etmesini dileriz. sız kalmış bir hassasiyetle kozmopolite haddinden fazla kızanlar ve «övenler, bir din softası değilseler, bir milliyet züppesidirler. Fakat onları da mazur görelim. Züppenin de sosyal k:ymetler arasında kendine göre bir payı var: O, üstünde herhangi bir ideolojinin son moda biçimi teşhir edilen canlı bir modeldir. Şahsiyetsizliği nispetinde faydalı ve cazibeli oluşu neden? Sadinin bu sözlerindcki fecaati anla mak için «rakibin ölmesıne çare yoktur, meğer vezir ola Sultan Selime» mısraıru hatırlamanız kâfi gelir. Fikır ve düşünüş hürriyetinden mahrum olan bir muhitte gelin de siz kanaatlerinizi serbestçe soyleyiniz. Bir meselenin ssrbestçe soylenememiş olması da o meselenin düşünülmemiş Bir fikir haysiyetile değil de, izah olmasına delâlet etmez. XVI ncı asırda Avrupayı büyük tarihine başlatacak olan fıkir doğuşlan za manla Monteskiyö'ye haydud'an usulü dairesinde muhakerme edılmeden ve kendilerine müdafaa hakkı verilmeden asılamıyan bir memlekette sadnazamları se bebsiz yere idam ed'İen Türk.yeden çok hürdür» iddiasmı STÜeylemeğe sevkedecek kadar tekemmül ediyordu. Yukarıda zikreylediğim mısra'a düşüncesini ifade eyliyen Türkiye münovverlenle Monteskiyö arasındaki fark, Türk nuinevverlerinin hâdiseden hürriyet ve masuniyet lehine bir netice çıkaramarn:ç hürriyel ve masuniyete kıymet verenıemış olmaJarıdır. Evlâdına dünyanın eo budala adamını bulup da 500 altın v*rmcsini vasiyet eden adamın hikâyesini bilir&iniz. Hikâye, babasınm vasiyetini yerine getirmeğe çalı şan çocuğun daha, selefi kazıklanırken alayla Babıalıye gelen sadrıazamdan daha alık kimseyı bulamarnış olduğunu söyler. Yaşı elliyi geçmii olanla'imız içinde siyasetten kaçan ve bir fırkdya ıntisabdan yani devlet ve milleti hakkında bir rey ve bir kanaat sahibi clmaktan korkmuş çok kişiye raslanabilir. Sadrıazamın ca nmdan ve malmdan em:n olmjdığı bir memlekette hiçbir ferd canındar; ve malmdan emin değildir. Tanzimat, bu vah?ete nihayet veren bir harekettir. Tanzmıat, haksız yere boğdurulan ve elinden mal'.an musadere edilen vatandaşın bu aci mukadderatına bütün vatandaşları lâkayd Dirakmıyan büyük, çok büyük bi* mülî tesanüdün ifadesidir. «Tanzimatı Hayriyf» yi ilân eden ve Gülhanede okunan Hattı Hümayunun şu cümlelerine bakınız: «Kavanini muktaziyenin ü;PV?ddı esasiyesi dahi emniyeti can ve tahfuziyeti ırz ve namus ve mal... kaziyyelerinden ibaret olup şöyle ki: Dnnyada candan ve ırk ve namustan aziz birşey olmadığından bir adam anları tehlıkede g.irdukçe hilkati zatiye ve cibilleti f'triyesinde hıyanete meylolmasa bile muha^azaı can ve namus için elbette bazı suretleıe teşebbüs edecektir. Can ve namustan eronıyet i*? sıdk ve istikametten ayırtımaz... Emniyeti mal kaziyyesinin fıkdam deviet ^e millete ısmdıramaz; imarı mıilke baktnmaz, daima endişe ve ıstırabJan hâü olamadığı misillu aksi takdirde kendi işile ve tevsii dairei taayyüşile uğaşup... Fimabaad eshabı cünhanm davalari kavanini şer PEYAM1 SAFA Cumhur Reisimizle yabancı devlet reisleri arasında teati edilen telgraflar Ankara 4 (a.a.) Cumhuriyetin 16 nci yıldönümü münasebetile, muhtelif yabancı devlet reisleri, Reisicumhur İsmet înönüye tebrik telgrafları göndermişler ve Millî Şef de bu tebriklere mukabelede bulunmuşlardır. ltalya Bulgar ticaret anlaşması Sofya 4 (a.a.) Bulgaristan ile ltalya arasında ticaret mübadeleleri ve tesviye tarzlan hususunda son enternasyonal vaziyet dolayısile hâdis olan müşkülâtı izale eden bir mütemmim protokol bugün Başvekil Köseivanof ile İtalya elçisi arasında imzalanmıştır. Hatay meb'usları bugün seçiliyor Ankara 4 (a.a.) Yarın burada meb'us seçimi yapılacakt.r. Cumhuriyt Halk Partisinden bu seçim için. beş yerine 12 namzed gösterilmcsi bütün Halayda derin bir memnuniyet husule getirmıştir. Molotof'un nutkundan çıkan hâdise Vaşington 4 (a.a.) Mac Cormack, Meb'usan Meclisinde Anıerikanın Moskova büyük elçisinin Molotof'un nutku geri çağırılmasını istemiştir. Reisicumhur Ruzvelt bu mesele hakk.nda gazetecilere yaptığı bevanatta: « Çirkin bir harekete ayni çirkin bir tarzda mukabele edilemez» demiştir. Churchill Parîse gitti Londra 4 (a a.) Amirallık.a bildirildiğine göre lngiliz Bahriye Nazın Churchill perşembe günü Parise gitmiş ve müttefikler tarafmdan alınan bahrî tedbirler hakkıuda Fransiz Bahriye Nazırile görüşmüştür. Dahiliye Vekili Kayseride Ankara Tüccar kulübünde yapılan toplantı Ankara 4 (Telefonla) Ankara Tüccar kulübünün 1939 kış acılışı münasebetile bugün saat 17 de bir toplantı yapıldı. Slovakyada karîşıklıklar Budapeşte 4 (a.a.) Bratislava'da mühim kanşıkhklar vuku bulmuştur. Halk, Macar partisinin binasına girmiş ve her şeyi tahrib etmiştir Macar ga ?ete idarehanelerinin camları kınlmıştır. Bu kanşıkhklar, Ribbentrop'la Ciano arasında yapılan anlaşma mucibin ce çok küçük bir Çek arazisinin Macaristana verildiği ffünün vıldönümü münasebetile vuku bulmuştur. Kayseri 4 (a.a.) Tetkik seyahatjne çıkmış olan Dahiliye Vekili Faik Oztrak bu sabah buraya gelmiştir. Valimiz ve vüâyet erkânı tarafmdan karşılanmıştır. Dahiliye Vekiümiz muvasaldtından sonra kaza kdymakamlarının da Churchill dün Daladye ile de bir mühazır bulunduklan bir tuplantıda vilâyelâkat yapmış ve Fransiz donanma kulin idarî işlerile alâkadar olmuş, izahat mandanj Darlen ve Bahriye Nazın Camalmıshr. pinchi ile yemek yemiştir. Berlindeki Yahudiler Polon sat,Faik Öztrak saat 17 de halk. müessebirlikler ve teşekküller müessislerini yaya gönderiliyor kabul etmiştir. Kopenhag 4 (a.a.) Politiken gaÇinlilerin yeni muvafzetesinin Berlin muhabirine nazaran bufakiyetleri günlerde ve ihtimal pazartesiye AlmanYin Tai 4 (a.a.) Çin ajansı bil yadaki bütün Yahudilerin Polcnyada diriyor: ayrılan ve merkezi Lublin olan mmtakaTomg Uceun'daki Çin kıtaatı birbiri ya kütle halinde sevkleri başlayacaktır. ardınca Pe Ma Huei, Long Ye Liao, Seiçeu ve Szeçeu bölgelenni işgal Yeni Ticaret müdürü ettikten sonra Çe Lon şehrine hücum Ankara 4 (Telefonla) Îstanbul Ti etmislerdir. Japonlar yüz kadar ölü vecaret müdürü Mehmed Ali, îzmir Mın rerek geri çekılmişlerdir. Çin kıt'alan taka Ticaret müdürlüğüne, lzmir mü Çe Len istikametinde ileri hareketledürü Avni de Istanbula tayin edildiler. rine devam etmektedirler. leketi Mondros'a kadar surüklüyordu. Abdülhamidde en büyük mümessilini ve Şeyh Saidde en son müdafiini bulan Tanzimattan evvelki zihniyetin tarihin Öldürdüğü bir kîıîtürü yaşatmasına imkân yoktu. Teprenmesile kendi ihtizannı lekeliyor ve devleti öliimlerin kucağına atıyordu. Mustafa Reşid Paşanın Gülhane Hattı Hümayunile ana karnına düşürdüğü inkılâbi: «Her bir usul ve nizamda Avrupa düveli sjrasına geçmeği» bir asra yakın bir zaman sonra Mustafa Kemal Paşa doğurtuycrdu. Türk cemiyeti kendisine, yaşama kabiliyeti veren nurunu, ırfaninı Tanzımalın getirdiklerine borcludur. Bu borcunu hatırlamakta lâkayd kalan zamanımızın en yaşlı nesilleriiıin bu ihmalini tesadüf düzeltiyor, o başlangıcm yüzüncü senei devriyesini, bu intihanın ölümünün binncı senei devriyesine raslatıyor ve her iki büvük adamı tek bir hatırada toDİuyor. IVi«;ne de minnet. VASFİ RAŞID SEVİĞ