CUMHURÎYET 6 Eirinciteşrin 1939 TAR1HI • ROMAN | 5Oİ Buhara Güneşi Yazan: ORHAN RAHMl Aybey, kumandanmın dediklerini yaptıktan sonra oturdu; sinirleri bozulmuştu, çok müteessir görünüyordu: Beni dinle Aybey!. Ben senden yaşça büyüğüm. Benim tecrübem çoktur. Sen hâlâ bir çocuk ruhu, bir toy ruh taşıyorsun... Bu kızla senin aranda benim anlamadığım bir şey var, o seni seviyor, sen de onu... Bu böyle olduğu halde ne oldu veya ne oluyor ki, biribirinize karşı gizli bir dargınlık, bir kırgınlık taşıyorsunuz? Aybey tereddüd içindeydi. Bir iki tas şarabı yuvarladı. Şakaklan derhal atmaya başladı. Başında bir uğultu vardı: Nasıl anlatayım Kilmem' Buna birisi sebeb oldu!. Kim o birisi? Söylemiyecek misin, benden gizli mi?.. Hayır. Sizden gizli olur mu htç? Söğd'de ölen hıristiyan beyinin karısı Hatun H a n ! Ne?.. Anlamadım! Evet öyle!.. Hani beni bir defa Acem illerine göndermiştiniz. Dönüşte onunla karşılaştım. Aramızda fazla bir şey geçmedi ama... Galiba yüreğimde epeyce tesir yaptı. Işte ondan sonradır ki Yakarı Çinlilerin elinden aldık. Salak bir boşboğazlık etti ve Yakar herşeyi öğrendi.' Gültekin başını salladı: Meğer işin içinde iş varmış... Evet! Peki, şimdi ne düşünüyorsun? Ne mi düşünüyorum? Omuzlanm silkti, acı acı güldü: Hiç!.. Gebermek istiyorum. Gültekin bir kahkaha attı: Gebermek kolay mıdır? Bizim gibi canı gö'ğüs tahtasına çakılmış olanlar, böyle bir iki savaşta ölmezler. Belli olmaz! Adamına belli olur bu!. O Hatun Han, hakikaten dedikleri kadar güzel mi? Çünkü ben de duymuştum adını!. Bak ağam, ben sâna bunları hiç açmadım. O da senin adını, sanını duymuş. Senin için yüce bir yiğittir, diye bahsejti. Onun içindir ki, bizden imdad istemişti. Gültekin başını iğdi, başında hafif bir sarhoşluk hissediyordu: Şu Arabla da çarpışacağa benziyoruz Aybey! Dilerim, böyle bir şey olsun! Çünkü ona karşı mahcubum. Fakat bir daha onu görüp göremiyeceğimiz meçhuldür. Neden? Öyle ya, oralardan bir haber gelmedi kü. Kimbilir, belki de Arablar Söğd illerini çiğnemişlerdir. Gültekin: Evet diye minldandı belki de... Aybey ayağa kalktı. Gültekin onu kucaklayarak alnmdan öptü: Yaşamak için döğüşeceksin. Çocukluğun lüzumu yok. Yurda dönünce onu kollarının arasına ben vereceğim... Aybey cevab vermedi. Çadırdan çıktı. Biraz ileride yüksek bir kayanın üstünde durdu. Derin derin göğüs geçirdi, nefes aldı... Herkes yatmıştı. Nöbetçileri göremiyordu. Bu aralık yanıbaşında bir gülge belirdi. Kimdir o? Diye seslendi. Gölge cevab yerine daha yaklaştı: Sen misin Salak! Yatmadın mı daha? Hayır, uykum yok. Yanıbaşımızda çadırda biri var. Fena horultu çıkanyor. Kim o?.. Pulak!. Bırak, adını anma onun! Yok, bilâkis adını anmalıyım ki onu hiç unutmıyalım. Unutursak ne olur? Düşmanhğına kurban gideriz!.. Anlamadım. Yarın konuşuruz. Yalnız, yarınki savaşta etrafına iyi bak... Düşman olan yalnız karşımızda değildir. Bizim aramızdakilerden biri de kalkar, sana o kargaşalıkta bir hançer saplayabilir. Aybey gayriihtiyarî bağırdı: lArkası vart ( Şehlr ve Memleket Haberlerij Siyasî icmal lhtikâr meseiesi Avrupadan dönen tel, talebelerin vaziyeti Pasif müdafaa Sulh teşebbüsü ve İtalya oskovada Almanya ile Sovyetler Birliği arasmda kararlaştırılan sulh teklifine İtalyanın tavassut edeceği haberleri doğru çıkmadı. İtalya, herhangi suretle sulhun iadesi için iptidaî teşebbüste bulunmıyacak, büyük ve mühim devletleri bir sulh konferansına davet etmiyecektir. İtalyanın, Alman Rus sulhunu tahakkuk ettırmeğe vasıta olmaktan çekinmesine bais olan sebebler muhteliftir: Her şeyden evvel böyle bir teklife îngiltere ile Fransanın, Lord Halifaks ve Daladyenin son beyanatile sabit olduğu veçhile muhalefet göstermeleri muhakkak görüldüğünden İtalya, akamete mahkum bir teşebbüse girişmek istememistir. Almanya ile Sovyetler Birliği anlaşarak Şarkî Avrupanm şimal nısfmda topraklarını tevsi etmişler ve nüfuz mmtakaları vücude getirmişlerdir. Cenubda dahi ayni suretle hareket etmelerine ihtimal verılmektedir. Bahusus Balkanlarda Sovyetler Birliği de büyük alâka tesis etmiş buîunmaktadır. Halbuki İtalya, şimdiye kadar Balkanlan ve hür Macaristanı kendi siyasî ve iktısadî faaliyet sahası saymakta idi. İtalyanın bu suretle kenarda bırakılmış olması şüphesiz kendisini çok mütee«sir etmiştir. îtalya «Çelik Mihver» namı verilen ittifak muahedesinin üçüncü maddesindeki herhangi bir Alman harbine girmek vecibesini sırf müttefinin taleb ve ibramı üzerine ifa etmemişti; lâkin şimdiki vaziyette harbe nihayet verilmesile İtalya bütün emelleri ve hedefleri karşısında eli böğründe kalmış olacaktır. Binaenalevh Moskovada kararlaştınlan sulh teklifi, Italyadan başka bir devlet vasıtasile yapılacak, yahud nutuklarla ilân edilmekle iktifa olunacaktır. Hitler, bugün Rayhstağ'da söyleyeceği nutukta, bu teklifi kat'î bir şekilde yapacagı ve îngiltere ile Fransada hâsıl edeceği in'ikâslan son birer cevab telâkki edeceği beklenilmelidir. Son gelen îngiliz gazetelerinde, bu gazetelerin Moskova muhabirlerinin Almanya ile Sovyetler arasındaki iş birliğine ciddî nazarla baktıkları görülmektedir. Almanyanın müzakereleri bir general yerine bir sivil nazırla idare etmesi de buna bir delil gösterilmektedir. Binaenaleyh Sovyetler Birliğinin Estonya, Letonya ve Litvanya ile karşılıkh yardım muahedeleri akdederek kendisinin Baltık denizindeki sahillerini, yani Finlandiya körfezini emniyet altına almakta Almanyanın muvafakat ve hatta müzaheretini elde ettiğine hükmolunabilir. Estonya Umumî Erkânıharbiyesi Reisi General Loidoner daha bir hafta evvel Almanyada idi. Litvanya ile Almanya arasında sıkı işbirliği ve ademi tecavüz misakı vardır. Almanya ısteseydi Baltık küçük devletlerini ciddî olarak himaye edebilirdi. Dün eczayı tıbbiye, Müesseselerde almacak Gültekin: «Yakar, bizim yıldızımızdır, hem de çivi ve cam tacirlerine tedbirler üzerinde çalışGenclerin çoğu Üniverbir daha eşi doğmıyacak yıldızımız» dedi mühim tebliçat yapıldı malara devam ediliyor siteye kavdediliyor şarab var... Şöyle geç karşıma otur... Bahadır Gültekin! Aslan Gültekin! Yiğit, kahraman Gültekin!. Adı, sanı dört tarafa yayılmıştı. Altay dağlarını aştıktan sonra Irtiş ırmağı dibine geldi. Buraları ne kadar güzeldi. Yaz batmıştı. Tabiat, nesi var, nesi yoksa hepsini sinesinden meydana çıkarmıştı. Ordu, burada günlerce dinlendi. Çünkü Aktürkeşlerle çarpışacaktı. Gerek ak, gerekse kara Türkeşler ayrı iki Hâkanlık halinde idiler ve bunlar, Asyamn Kırgızlar kadar yaman, kahraman ve sağlam silâhşorları idiler. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, döğüşmesini, hem de eşsizce döğüşmesini bilirlerdi. Türkeşlerle harbe gireceklerinin gecesi, Gültekinin karargâhında bir toplantı olmuştu. Gültekin çok neş'eliydi. Güneşten yanmış yanakları, daha kızarmıştı. Gözleri de hafif dumanhydı. Gülüyor, konuşuyordu: îşte ta karşıda Türkeşler duruyor... Onların yaslandıkları dağlar, bizim bol ormanh dağlara benzemiyor ama, meyva kokularından da geçilemezmiş... Bu akşam, bileklerimizdeki kanı çogaltmah, yüreğimizi sıcak tutmalıyız. Aybey atıldı: Başımızı da dumanlı! Pulak nammdaki bir Tarhan ilâve etti: Yüreğimizi de sevdalı! Ve bunu söylerken manalı manalı Aybeye bakmıştı. Aybey gözlerini hiddetle ona dikti. Çünkü bu, gencin Yakan sevdiğini kaç defa sezmişti... Mütemadiyen Yakarın peşinde dolaşıyordu... Bir iki defâsında onu Yakarla görüşürken görmüştü. Fakat ses çıkarmamıştı. Çünkü Yakardan emindi. Bir defa da onu uzaktan, kendi evlerini gözden geçirirken yakalamış: Bizim evde aradığın bir şey var galiba! Diyerek bir lâkırdı atmış, fakat Puîak: Hayır demişti geçiyordum da seni düşündüm... Oda: Beni düşünme, kendini düşün! Diye ters bir cevab verip geçmişti. O gün, bugün onlar konuşmuyorlardı. Şiradi onun böyle manalı bir cümle atmesi ve ondan sonra alay eder gibi bakması beynini altüst etmişti. Sen sesini keser misin, yoksa? Diye haykırdı. Meclis buz gibi donmuştu. Tarhan gerçi bir yiğit, bir kahraman değildi. Fakat sulâleden Beylik taşıyordu ve ona güveniyordu: Kesmezsem ne olacak? Sen kimsin ki... Bir tuğcu!. Bana gelince, ben, kanı, atası sağlam bir Beyim. Aybeyin hançerini çekip de bir gözkırpması içinde Pulah yakalaması bir oldu. Hançerini kaldırmıştı. Köpek diye bağırdı hangi Türkün kanı bozuktur ki sana benzesin! Domuz yürekli beyzade! Ve bunu söyler söylemez, hançeri bütün hızile Pulakın kalbine doğru indirdi. Çelik bir pençe tam zamanında onu bileğinden yakaladı: Vurma Aybey! Delikanlı, bütün kuvvetini pazısmda toplayarak bileğini kurtardı ve geriye çekilerek ona baktı: Gültekin!.. Beyim! Gültekin kollannı kavuşturmuş, kaşlarını çatmış, bir ona, bir de öbürüne bakıyordu. Biraz durdu: Aybey dedi Bunu beğenmedim. Benim çadırımın içinde, benim misafırim olana hançer saplamak, bana hakaret etmek demektir. Senden bunu beklemezdim. Aybey kıpkırmızı oldu. Alnmdan ter akıyordu. Göğsü inip kalkıyordu. Başını igdi: Haklısın dedi Ayıb ettim. Büyüklügünüzü düşünmedim, fakat kendimi de tutamadım. Bu şöhretlerine güvenen yerden yapılı, çamur kılıklı herif, Yakan, arkasından koşulacak bir dişi köpek sanıyor... Söyle Bay!. Bizim kabilemizde var mıdır onun eşi?.. Gültekin bu sual karşısında: Yok dedi yok!.. O bizim yıldızımızdır. Yüreği, ahlâkı, kafası olgun ve yüksek, eşi de doğmıyacak bir yıldız. Ve ondan sonra Pulaka döndü: Sana gelince, merdlik meydanında şöhretin para etmediğini öğrenmis oldun. Büyük kavgalar, büyük şöhretler, yaman insanlarda, bileği zorlu, yüreği ateşli yiğitlerde doğar!. Haydi bakalım arkadaşlar, herkes yerine çekilsin... Aybey, sen biraz geri kal, sana söyliyeceklerim var!. Ordakiler birer birer Gültekini selâmlayarak çekildiler. İki cengâver ya'nız kaldılar: Şu testiyi getir, orada en iyisindeD Ticaret müdürlüğündeki ihtikârla mücadele komisyonu, dün öğleden sonra uzun bir toplantı yapmış ve bu toplantıda büyük eczayi tıbbiye ve kimyeviye, çivi, tel, cam ve ayna tacirleri de hazır bulunmuştur. Hükumetin emri üzerine Avrupada tahsillerini yanda bırakarak dönen talebelerimizin memleketimizdeki yüksek mekteblere yerleştirilmesine devam edilmektedir. Universitede, yüksek mekteb müdürlerinden mürekkeb bir komisyon haftada üç gün toplanarak müracaat eden bu gibi talebelerin dileklerini tetkik etmektedir. Avrupadan gelen talebelerimizin yekunu 900 ü bulmaktadır. Bunların bir kısmı vesikalarını almıya da vakit bulamadıkhrından, bulundukları vaziyetin tespıhnde güçlük çekilmektedir. Memleketimizde takib ettikleri branşlara aid mekteb ve fakülte bulunan talebelerin dilekleri derhal is'af edilmektedir. Şimdiye kadar kayıd ve kabul, en fazla Yüksek Mühendıs Mektebine, Güzel San'atlar Akademisine ve Unıversite Fen faküitesıne olmuştur. Doktora tahsilinde bulunanlardan bir kısmı avdetlerinde muhtelif vekâletlerde vazife almışlar, diğer bir kısmı da Universitede bulunan doktora sınıflarına kavdolunmuşlardır. Ikinciteşrinin I inde Universite ve yüksek mekteblerde tedrisata başlanacağından o zamana kadar hibir talebe mektebsiz bırakılmamış olacaktır. Komisyonda evvelâ, eczayi tıbbiye tacirlerine, eczayi tıbbiye ve kimyeviye fiatlarmda bazı yükseklikler müşahede edıldıği öne sürülerek mütaleaları so rulmuştur. Tacirler, sattıklan eczalann yüzde sekseninin Sıhhat ve Içtimaî Muavenet Vekâletinin fiat kontrolu altmda bu lunduğunu, bunlarda bir zam yapılmasına imkân olmadığını, ancak yüzde 20 nispetindeki mualecenin serbest satıl dığını, bunları da idareye çalıştıklarını, fakat ekseri tıbbî müstahzarat ve ilâc terkiblerine giren mualecenin mevcudunun çok azaldığmı, belki de yakmda bulunamıyacağını söylemişlerdir. Komisyonca eczayi tıbbiye tacirlerine ellerindki mallan 31 ağustos tari hindeki fiatlar haricinde bir fiatla satamıyacakları bildirilmiş ve Jcendilerin den stoklan hakkmda derhal malumat vermeleri istenmiştir. Eczayi tıbbiye fiatları Istanbulun pasif korunma hazırlıkları devam ediyor. Bazı büyük müesseselerle apartımanlarda almacak tedbirler hakkmda tebligat yapılmıştır. Bu tebligata gelen cevablar, İstanbul Seferberlik Müdürlüğünce tespit edilmektedir. Bu müesseseler emirleri tebelluğ ettiklerini ve icab eden tedbirleri almak üzere bulunduklannı bildirmişlerdir. Cevabların arkası almdıktan sonra alâkadarlar sıkı bir kontrol yapacaklardır. Mahallelerde, pasif korunma işlerinde vazife alacak olan 46 47 yaşından yukan erkeklerin isimlerinin lespiti hakkmdaki faaliyet de henüz ikmal edilememiştir. Bu isimler tespit olunduktan sonra yekunu sekiz bini bulacak olan bu elemanlar muhtelif ekiplerde vaiife alacaklardır. KÜLTÜR İŞLERÎ Güzel San'atlar Akademisi mimarî imtihanları Güzel San'atlar Akademisi mimarî şubesme bu sene için 60 talebe alınması kararlaştırılmış ve dün sona eren im tihanlar neticesinde 60 talebe kabul edılmiştir. Akademinin resim, heykel, tezyinî san'atlar ve Türk tezyinî san'atlar şu belerine aid kabul imtihanlan bu ayın 15 ine kadar neticelendirilmiş buluna caktır. Tel ve çivide fiat yükselmesi Bundan sonra dinlenen tel ve çivi fabrikatorlan, son zamanlarda çok az ham madde bulunmasmdan ve fabrikalarm ise masraflannın devam etmesinden dolayı maliyetin yükseldiğini, bu sebeble bir fiat farkı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Komisyon, tel ve çivi fabrikatorlanna 1 eylulden sonraki imalâta aid fiatlann tetkik olunabileceğini, fakat bundan evvel bahsolunan vaziyet mevcud olmadığı için eski stokların 31 ağustostan evvelki fiatlarla satılması lâzım geldiğini bildirmiştir. Ticaret Vekâleti Müsteşarı dün geldi Alibey köyü yatı mektebi Alıbey köyünde yeni bir yatı mektebi açılmasına karar verilmiştir. Maarif müdürü Tevfik Kut dün mezkur köye giderek yatı mektebinin yeri ve teşkilâtı etrafmda tetkikatta bulunmuştur. ÜNtVERStTEDE Kitab ihtiyacı Üniversite idaresi, talebelerin kitab ihtiyaclarını temin etmek üzeje hazırladığı programm tatbikına devam et mektedir. Yabancı dillerden tercü mesine çalışılan eserlerin mühim bir kısmı ikmal edilmiştir. Şimdiki halde, Üniversite neşriyat kolu tarafından tabedilmek üzere Maarif matbaasına verilen kitablann mecmuu 20 dir. Cam isi Cam ve ayna tacirleri, komisyona rakamlar ve ölçüler üzerinde izahat vererek, 1 eylulden evvel gelmiş pencere camlannda bir değişiklik olmadığını, bundan sonra gelen malların üzerine sadece yolda kalış ve sair sebebler dolayısile hasıl olabilecek zaruri masraflan ilâve ettiklerini, duble camlann fiatlannda da bir değişiklik bultuımadığmı söylemişlerdir. • DENÎZ tŞLERt Yeni tarifeler Mersin hattmda seferlere, Karadeniz hattında dördüncü postalann yapılmasma ve Mudanya hattında da yeni tarifelerin tatbikına bugünden itibaren başlanacaktır. Ticaret müsteşarı Halid Nazmi, dün Sirkeci garından çıkarken... Evvelâ Türk Fransız ticaret anlaşması ve bilâhare Türk tngiliz ticaret ve klering anlaşması müzakereleri dolayısile dört aydanberi Avrupada bulunan Ticaret Vekâleti Müsteşan Halid Nazmi, dün sabah şehrimize gelmiştir. Müsteşar, dün hasta olarak İstanbula gelmiş bulunduğundan doğruca evine gitmiştir; pazar akşamı Ankaraya hareket edecektir. Ticaret Vekâleti Müsteşarının riyaseti altındaki heyet tarafından Londrada müzakereleri yapılan Türk İngiliz ticaret ve klering anlaşmasının bütün esasîari'e teferrüatmda mutabık kalınmıstır. \ alnız küvük bir nokta üzerinde elyevm Londra ticaret konseyyemizle İngiliz makamîarı arasmda temaslar yapılmaktadır. Müsteşar, Londrada bulunduğu sırada bazı malî hususlar üzerinde de temaslar yapmıştır. Halid Nazmi, Ingiltereden dönerken Pariste bir müddet kalmış ve orada TürkFransız ticaret ve klering anlaşmasının işleyişi üzerinde de bazı temaslarda bulunmuştur. Bu arada mühim kararlar verilmistir. §EHIR İŞLERÎ Yeni ekmek nümunesi Yeni unla imal edilen' yeni ekmek nümunesini Daimî Encümen de muvafık görmüştür. Yüzde on nispetinde glüteni ihtiva eden yeni ekmek tipi bugünden itibaren fınnlara ve değirmenlere gösteri lerek fınnlarm derhal faaliyete geçmesi lüzumu bildirilecektir. Yeni çeşnile fiatlarda hiçbir tahav vül olmıyacak, buna mukabil ekmekler daha beyaz ve daha mugaddi olacaktır. Limanlar kadrosu Limanlar umum müdürlüğünün ts kenderun, Trabzon ve İzmir limanlan kadrolan da hazırlanmıştır. Bunlar da Büyük Millet Meclisine takdim oluna cak teşkilât projesine eklenmek üzere Ankaraya gönderilecektir. Muharrem Feyzi TOGAY Dün gelen ithalât eşyasi İtalyan bandıralı Kampldoglio va purıle dün de lîmanımıza yünlü, pamuklu ve kauçuk eşya ile eczayi tıb biye, kâğıd ve bova gelmiştir. Otellerde yapılacak yenilikler Hıfzıssıhhat kanununa göre, otelle rin her odasında ayrı ayn porselen musluk bulunması, duvarların yağlı boya ile boyanmış olması lâzımdır. Kanunun bu maddesi Ankarada tatbik edildiği halde İstanbulda tatbik edile memiştir. Otelcilerden mürekkeb bir heyet, dün İktısad müdürlüğüne gelerek kendilerinden istenilen hususatın ifasma imkân olmadığını, bilhassa porselen gibi malzemenin Avrupadan gelmemek te oluşu dolayısile bunların tedarik'nin kabil bulunmadığmı bildirmiştir. İktı sad müdürlüğü bunun kanunî vecibe olduğu cihetle mühletin temdidi kabil olamıyacağı cevabmı vermiştir. Meslekî kurslardaki garib vaziyet ne olacak? İşçi adedi yüzden fazla olan sanayi ve maadin müesseselerinde mesleM kurslar açıbnası hakkındaki talimat name hükümlerine göre, ayın birinden itibaren bu evsafı haiz müesseselerde kurslar açıldığını yazmıştık. Fakat, kurslar sadece açılmakla kalmış, tedrisata imkân bulunamamıştır. Talimatnameye göre, meslekî kurs larda tedrisat bir taraftan meslekî yapılacak ve diğer taraftan talebeye ilk bilgiler verilecektir. Meslekî tedrisat hükumetçe ehliyetli musaddak mual limler ve diğer tedrisatı da Maarif müdürlüğünden her fabrikaya gönderile cek üç veya daha ziyade muallim yapacaktır. Lâkin henüz meydanda ne bu mütehassıslar, ne de muallimler var dır. Yalnız devlet fabrikaları bir takım imkânlara malik bulunduklarmdan bunlarda kurslar yürütülmektedir. GÜMRÜKLERDE Alınmıyan mallar Son zamanlarda gümrüklerde fazla miktarda ithalât hareketi olmakta ve bu arada birçok malların sahibleri ta rafından almmadığı veya aranmadığı görülmektedir. Bu nevi eşya Gümrükler Başmüdürlüğünce çocuk ve fakir leri koruma kurıımlanna veriîmek üzere aynlmaktadır. Fransız hastanesinde yatıp kalkan kimsesizlerden 65 yaşlarında Angeliki evvelki akşam Pangaltıda Tan sineması önünden geçerken birdenbire düşerek ölmüştür. Birdenbire öldü Nihayet pazarhk! Ağacdan sonra kuyuya düştü! Merkezefendide Sıvaslı Hasan, Rızanm bahçesindeki ağacdan düşmüş, on beş metre derinliğmdeki kuyunun içine yuvarlanmıştır. Tehlikeli surette yaralanan Hasan, müşkülâtla çıkarıl mıştır. Eminönü meydanmın tanzimi işi, dün Bakırköyünde Medrese sokağmda oÇatalcamn Anarşa köyünde oturan Avrupadaki harb dolayısile hasıl oikinci defa artırmaya konulmuş, gene Ali, evinde av tüfeğini karıştırırken çı turan 55 yaşlarında Ali, misafır olarak lan fevkalâde vaziyetten evvel şehri talib çıkmadığmdan işin pazarlık su kan kurşun, karısı Huriyenin parmağı gittiği arkadaşı Ömerin evinde yedıği mizde meslekî kurs kuracak 60 fabrika retile vaütınlması kararlaşmıştır. balla zehirlenmiştir. nı koparmıştır. vardı. Fakat bugün birçok fabrikalar Bira satan sütçüler zarurî olarak muattal bulunduğundan Beyoğlu kaymakamı, dün Beyoğlun veya faaliyetlerini azalttıklanndan da îstiklâl caddesinde ayni zamanJa bimeslekî kurs açacak müesseseler de çok ra satışı da yapan iki sütçüyü yakalat Evvelki gün şehazalmıstır. tırmıştır. Biranın bardağını on kuruşa rimize gelen şehirBütün bu vaziyetler tekrar İktısad satan bu iki dükkâncı cezalandırılmış cilik mütehassısı Vekâletine bildirilmiştir. tır. Prost, dün de Mecidiyeköyüne gideYaş meyva ve sebze koopera rek orada yapılaÇukura yuvarlanan araba cak olan bin ya, tifinin kararı Zeynullahın idaresindeki çifte atlı Yaş meyva ve sebze kooperatifi, bu taklı Şehir hastaaraba, odun yüklü olduğu halde Pangalmevaddın fiatlannı yüzde otuzla kırk nesi yerinde ve hatıda Meyva sokağından geçerken, beynispetinde indirmek ve şehrin meyva rita üzerinde tetgirlerin ürkmesi neticesinde sokağın kiklerde bulunmuşve sebze istihlâkini artırmak için umusonundaki çukura yuvarlanmış, arabatur. Şehircilik mümî mağazalar açmağa karar vermiştir. tehassısı, cı ve atlar yaralanmıştır. hastane Osmanbey, Tophane ve Üsküdarda bu arsasının yerini bumağazalardan birer tane açılmıştır. gün tayin edecekDördüncü bir mağaza da bugün Kadı tir. köyünde merasimle acılacaktır. Prost, Perapalasın Nushası 5 kuruşhı? arkasındaki TozkoBir otomobil kazası paran caddesinin Müteahhid Cevdete aid ve şoför Fa Halic istikametine icin 14IMI Kr. 2700 Kr. ikin idaresindeki hususî otomobil. ev isabet eden kısmıSenelik 750 » 1450 • Alb avlık velki sabah tramvay caddesinden ge na tesadüf eden ye400 • 800 » t)c avlık çerken Ferihan adındaki kız çocuğuna sil saha ile burada 150 » Yoktot Biı aylık çarpmıştır. Ferihan yaralanmıştır» yapılması düşünülen tenis mahalli ve kazino yerini de gözden geçırmıştır, Av tüfeğini karıştırırken.. Balla zehirlenme! ( Prost'un dün yaptığı tetkikler j Cumhuriyet