23 Ağustos 1939 CÜMHURrFET SON Hâdiseler arasında Türk vakarı öprübaşında ve meydanlarda: «Filânca devlete açık mektub!.. Şu aslana dokunmayın!.. Beş kuruşa!» çığlıklarile satılan kitablan, Vilâyet, toplattırmış. Bu tam yerinde ve isabetli yasaktan evvel, Haber gazetesinde Necib Fazıl Kısakürek, haklı ve güzel bir işaretile, o kitabların sahiblerine «sükutun Türk ve yaygaranın İtalyan» olması lâzım geldiğini ihtar etmişti. Daha sonra Akşam gazetesinin «Dikkatler» sütunu muharriri de, sokak başlannı tutan bu cayırtıları ayıbladıktan sonra şöyle diyordu: «Kimseyle hali harbde değiliz. Vakur ve her tehlikeye karşı basiretli, sakin Türk efkârı umumiyesine bu gibi risaleler müessir olamazsa da onu yanlış tanıtabilir.» ..„ İtalyan gazetelerinin aleyhimizdeki yazılanna Türk matbuah, salâhiyetli ve salâhiyetsiz bütün imazlarile verilmesi lâzım gelen cevablan günü gününe yapıştırdı. Bunu yaparken, haysiyetli gazeteler ve imzalar, mesru müdafaa hassasiyetinin hududlanna riayet etmesini de bildiler, taleb ve tecavüz yaycarasına tenezzül etmediler. Yaşadığımız günlerin nezaketi irîp^e, uzavıp gitmesinden Hiç kimser»în h ^ ^ i r fayda ummadigı münakaşa kapandıktan sonra, Köprübaşı ve mp"dan c a v ' Nır>a lüzum yoktu. Mi'Iî duyçular vz>, yangından çıkmıs işporta mah gibi, harac mezad, bağırta çağırta bir ticaret mevzuu yaoan şuursuzlann matbuat^n ve devletten pördükleri bu kars'l'k, onların Türk efkân umumiyesini te«ısil ettiklerinı değil, millî nefreti üzerlerine çektiklerini gösterir. Brüksel Konferansı Altı devlet Hariciye Nazırı bugün Belçika Başvekilînin riyasetinde toplanıyor Brüksel 22 (Hususî) Şimal mem ciye Nazırlan temsil edecektir. leketleri Hariciye Nazırlan bir sulh konKonferansa Belçika Başvekili Pier feransı akdi meselesini tetkik ve müza Iot riyaset edecektir. kere etmek üzere yarın (bugün) BrükAmerika davet edilmedi selde Belçika Başvekilinin riyasetinde Vaşington 22 (a.a.) Gazetecileri bir toplantı yapacaklardır. kabul ettiği esnada Amerikanm, Oslo İsviçre de davet edildi devletlerinin Brükselde akdedecekleri Brüksel 22 (a.a.) Alâkadar mahkongereye davet edilip edilmediği hak filler İsviçrenin Oslo grupu memleketlekında sorulan suale Summer Welles rinin çarşamba sabahı Brükselde akde menfi cevab vermiştir. Mumaileyh bu decekleri konferansa davet edildiğini tenunla beraber Amerika hükumetinin Belyid etmektedirler. çikanın bu teşebbüsünü büyük bir alâka Alâkadar memleketler, vuku bulan ile karşıladığını ilâve etmiştir. daveti kabul etmiş olduklan için konfe ransa îsviçreden maada Avrupanın şim Uzlaşma teklif edilmiyecek mi? Oslo 22 (a.a.) Oslo grupu dev diki vaziyeti karşısında müsterek bir siyaset takib etmek üzere birbirlerile isti letlerinin bugünkü enternasyonal vaziyet şare etmekte menfaatleri olan yedi kü karşısında bir uzlaşma teklifi ileri süre çük şimal memleketi iştirak edecektir. cekleri hakkındaki gazete mütalealan Bunlar Norveç, İsveç, Danimarka, Ho hakkında Norveç ajansına beyanatta bulanda, Filândiya, Lüksemburg ve Bel lunan Hariciye Nazırı Koht, bu haber çikadır. Bütün bu devletleri kendi Hari leri yalanlamıştır. mmınınmmiHllllllllllinilllinilllllllllinnillllimnıınnnııım Lübnan'da, Türkiye İHEM Sürpriz! aleyhdarı propagandalar Faşist ve nazi teşkilâtları, Arabları aleyhimize çevirmek için sistematik bir şekilde faaliyete geçti Beyrut (Hususî) Geçen sene Türkiye Hariciye Vekili Mısır dönüşü buradan geçerken Beyrut, hele Trablusşam yerinden oynamış, dükkânlar ka panmış, halk sokaklara dökülmüş, her tarafta Türk bayrakları dalgalanmış, «yaşasın Türkiye» sesleri ortalığı çmlatmıştı. Halbuki o günlerde Hatay davasından dolayı hem Fransa ile aramız fena halde açıktı, bem de Suriyeliler; «Türkler vatanınıza göz dikmişlerdir» diye mütemadiyen aleyhimize tahrik edilmek isteniyordu. İki ay evvel Beyrut hava limanının küşad resmi münasebetile ansızın gelen Türk tayyarelerini bir defacık olsun görebilmek, tayyarecilerimizi kucaklıya bilmek için işlerini güçlerini bırakarak ta uzaklardan koşup, hatta yaya gelenler ve vaktinde yetişemediği için dövüne dövüne ağlıyanlar, görebildiği için kurban kesenler vardı. Bu coşkun heyecan kar şısmda tayyarecilerimiz sivil giyinmek, saklanmak mecburiyetinde kaldılar. O zaman da ne Fransa ile anlaşmıştık, ne de Hatay davası halledilmişti. Bir hafta evvel Hamidiye mekteb gemimizin Beyruta geleceği şayi olur olmaz, halk gene yerinden ovnadı. Gaze teler; «ne yapıyorsunuz, İskenderun ve Antakyayı elimizden alanlan hâlâ seviyor musunuz, ayıbdır» diye yazdılar. Fakat halk s^vinç içinde istikbal hazırlıklanna devam etti. Hatta sahiller dolar da ilişecek yer bulunmaz korkusile hem de daha ortada fol yok yumurta yokken Şamdan ve daha uzaklardan Beyruta gelenler oldu. Denizcilerimize verilmek üzere demet demet çiçekler, kutu kutu baklavalar, sepet sepet yemişler ısmar landı. Beyrutlu genc bir zengin; «gelsinler, üç gün üç gece bütün Beyruta ziya fet çekeceğim, bütün bahçelerimizin çiçeklerini ayakları altına sereceğim...» diyordu. Şu son aylarda ise Beyrutu ingiliz zırhlıları da, Yunan mekteb gemisi de, Irak, Mısır tayyareleri de resmen ziya ret ettiler. Fakat resmen karşılandılar, işte o kadar. Görülüyoru ki; bu kıt'ada, yıllardan beri birkaç koldan ve kuvvetli bir şekilde işliyen aleyhimizdeki propagandalara rağmen gene seviliyoruz, hem de çok, pek çok seviliyoruz. Işte îngiliz ve Fransızlarla anlaştığı mız gündenberi Alman ve Italyanların burada halkın yüreğinden koparmak istedikleri şey, bu büyük sevgidir. G«çenlerde, bir merasim esnasında münevver bir kalabalık Beyrut İtalyan konsolosunun otomobilindeki bayrağı koparıp parça parça ayakları altmda çiğ nediği zaman, Beyrutun hatın sayılır Italyan tacirlerinden biri hırsından kudurmuş bir halde yumruklannı sıka sıka bana şöyle diyordu: « Bunca fenalıklarmı gördükleri Türklerin bayraklarını kendi ellerile diksinler, başlarında taşısınlar, «yaşasm Türkiye!» diye avaz avaz bagırsınlar da, sonra iyiliklerinden başka bir şey istemiyen İtalyamn resmî bayrağını «kahrol sun İtalya!» diye ayaklan altına alsın lar. Bu, affedilir bir cinayet değildir. Fakat biz İtalyanlar nevmid olmıyacağız. Bıkmıyacağız, usanmıyacağız ve elbette bu bayraklann yer değiştirdiklerini göreceğiz!» Bu tacirin ağzından çıkan şu lâflar, emin olmalıyız ki, bugünkü İtalyamn, hatta Almanyanın açıkça söylememekle beraber içlerinde mütemadiyen tekrar et tikleri emelin ifadesidir. Bu halkı Türkten soğutmak, Türke düşman kılmak için hiçbir fırsatı kaçır mıyan Suriye ve Lübnanın her tarafa kök salmış nazi ve faşist teşkilâtları son defa Hatay meselesini parmaklarına dolamışlardı. Bu iş bayatlar gibi görününce, onu büsbütün elden bırakmamakla beraber, şimdi başka bir yola saptılar. Vâkıâ «on binlerle masum insanı, kundaktaki yavruları ve alil ihtiyarlarile mallannı, mülklerini ellerinden gasbederek ! kaçıran Türklerin zulmü...» ve «Hataya ayak basar basmaz hicabı yani çarşaf ve peçeyi ve fesle sarığı attıran Türklerin dinsizliği!» hâlâ gazetelerin ilk sahifelerinde çerçeve içlerini süslüyor ve kahvelere varıncıya kadar her tarafı dolaşan çeşid çeşid ajanlarm dillerinden düşmüyor. Fakat, dediğim gibi tavsamağa yüztutan bu hücum tarzı yerine bir yenisi bulımmuştur. Mütarekedenberi bir takım Arab politikacılarının halka benimset mek istedikleri bir fikir vardır: Arab ittihadı. Bütün Arablan bir araya getirecek olan bu muazzam Arab lmparator luğu fikri, bence hulyası çok işlenmiştir. Nazi ve faşistler işte şimdi gene bunu ilk safa almışlar ve; «Arablığı kurtaracak, eski satvetli günlerine ulaştıracak olan bu idealin tek düşmanı Türklerdir!» yalanmı yaymağa fakat sade kuru lâfla değil, deüllerle (!) de yaymağa başla mışlardır. Meşhur lider doktor Abdurrahman Şehbenderin gazetesi olan (Elkefah) ın dünkü başmakalesinde, Mısır iktısadî heyetinin Şama muvasalatı münasebetile, evet bu basit hâdiseden bile istifade edilerek Türklerin eskidenberi Arablann canlanmasına, kalkınmasına, birleşmelerine mâni olan yegâne engel olduğu yazılıyordu. Bu kabil neşriyat artık her gün birbirini takib ediyor: «Türklerin ingiliz ve Fransızlarla anlaşmalannm en mühim sebebi de esasen budur, yani Arabların esaretten kurtul malarına mâni olmaktır. Yeryüzündeki bütün Arablar bu iki büyük devletin hükmü altında bulunduklanmdan, Türkler şimdi onlarla elele vererek Arabları istedigi gibi ezdirecektir. Halbuki Almanya ve ttalya...» Fransızlarm diğer müstemlekelerini bilmem fakat burada bahşettikleri bu hududsuz hürriyet* akıl erdirebilmek güçtür. Ancak, Türklerle arası açık ol duğu zaman bile Beyrut sokaklarında Türk bayrağını açarak (yaşasın Türkiye!) diye bağıranlara ses çıkarmıyacak kadar geniş yürekli ve düşünceli olan Fransızlara bu hususta bir şey söylemek bana düşmez. Ben yalnız vaziyeti izah ediyorum, ve diyorum ki, meydanı boş bulanlar bütün hırslarını, kinlerini bir araya toplıyarak yalnız ve sade bize saldınyorlar. Ve, biz susuyoruz! Hududlarımızın dışındaki hâdiseler bizi alâkadar etmez, diyemeyiz. Sükut altındır; evet, fakat günah olduğu, kabahat olduğu, zehir olduğu zamanlar da var. Biz eğer, Suriye ve Lübnanda kendiliğinden kökleşmiş olan Türk sevgisinin asla yıkılamıyacak bir resanette olduğuna inaniyorsak, çok aldandığımızı söy lemeliyim. Bu (sevgi) ye kasdeden hamleler o kadar kuvvetli, o derece zengin ve öyle yılmadan bırbırı arkasmdan geli yor ki, günün birinde bütün bu kıt'ayı baştanbaşa Türk düşmanı kesilmiş görürsek şaşmamahyız. Çünkü propaganda nın, hele bu derece programh ve şümullüsü karşısında hiçbir sempati, hiçbir sevgi uzun müddet dayanamaz. Izmir fuan için her sene Suriye ve Lübnanın her tarafında arabca afişler, el ilânları, gazetelerde sahife sahife reklâmlar görülürdü. Bu yıl bunlardan hiçbirine tesadüf edilmeyiş bile Alman ve Ital yan ajanlarının şu çeşid şayialarını do ğurdu: «Arabların kendilerine küskün oîduklarını nihayet anladıkları için Türkler artık onları boşu boşuna davet edemiyorlar. Yüzleri yok...» Halbuki bu fuara alışmış olanlar, kapı kapı dolaşarak: «Bu yıl fuar yok mu?» diye malumat alacak yer anyorlar. Türkiyeye limon satan Lünanlıların alacakları para döviz, kambiyo, takas.. ne bileyim ben bir takım sebeblerle vaktinde ellerine geçmediği için aylarla «bir de Türkiyede her iş yolunda gider, deyip dururlar. İşte limonlarımızı aldılar, parasını vermiyorlar, bu, Arablara karşı düşmanlıklarındandır. Türkler, Arablan dolandırıyorlar» sözleri yalnız ağızları ve kulakları değil, gazeteleri dolduruyor. Biz bermutad gene susuyoruz, gene vakit ve zamanında icab ettığı şe kilde bu işleri izah edıp, iftiraları önlemiyoruz ve böylece düşman propaganda sına kendi ihmalimizle bol bol sermaye veriyoruz. Hulâsa; bu komşu ve dost memleketi ihmal ediyoruz. Suriye ve Lübnanda propaganda yapmak bugüne kadar akhmıza gelmemiştir ve gelmiyecektir de. Bu ayn bir iştir. Fakat yanıbaşımızdaki bu kıt'ada sırf aleyhimizde işlemek üzere kurulmuş fesad şebeikelerinin izzeti nefsimize, şerefimize, namusumuza kasdeden hamlelerine seyirci kalarak göz yummak, susmak... Bu da bambaşka bir iş, Fıansızlann bile hayret edecekleri bir ihmal ve günah değil midir? ** BEYRUT MEKTUBLARI NALINA MIHINA 1 Imanya ile Sovyet Rusyanın anlaşması, dünya politika âlemınde bir sürpriz oldu. Gerçi, birkaç aydanberi böyle bir Alman Sovyet anlaşmasmdan bahsedenler vardı; fakat, bunların sözlerine pek inanılmıyordu. Çünkü, Sovyet Rusyanın Alman politikasma itimad edebileceği tahmin olunmuyordu. Bugün, anlaşmanın metni malum olmadan, |pt'î birşey söylemek imkânı yoksa da, sürpriz muhakkak ve meydandadır. Dün, birbirlerine ağız dolusu hakaret savuranlann bugün böyle kolayca anlaşıvermeleri, bir halk sözile «Can cığer, kuzu sarması» vazıyetıne girmeleri sürpnz deği! de nedir? Bu anlaşmanın iyi ve fena neticeleri ne olabılir? Bunlardan aklımıza gelenleri şöyle hulâsa edebiliriz: 1. Almanyanın cesaretini artırarak Danzıg meselesınde son hadde kadar inad ve ısrar etmesini temin edecektir ve mesele yalnız Danzıg'ın ilhakile kalmıyacaktır. Macar Nazırı tekzib ediyor Kont Csaky, «Almanya ve Italya bizden birşey istemedi» diyor Budapeşte 22 (a.a.) Hariciye Nazırı Kont Csaky, Macar ajansına verdiği bir beyanatta ezcümle şunlan söylemiştir: « Almanya ve îtalyada bulundu ğum zaman yabancı matbuatta çıkan yazı'.ar ve ileri sürülen kombinezonlar, cliger memleketlerde mevcud sinirliliğin bir neticesidir. Halbuki diğer taraftan Macaristanda, Almanyada ve îtalyada lam bir sükunet mevcuddur. Hiçbir kimse, Macar hükumetinden ve yahud Macar Hariciye Nazınndan bir şey istemiş, arzu etmiş veya taleb eylemiş değildir. Hicbir kimse de her hangi bir teklifte bile bulunmamıştır. Emniyetli ve müsmir dostluklan ayırmaya ve yahud azaltmaya çalışmak, sulhun idamesi ve Macaristanın hayatî menfaatleri aleyhine çalışmaktadır. Macaristanla dostlan arasına soğukluk sokmaya ve Macaristanı dostlarından ayır maya çalışmak, beyhude zahmetlerde bulunmaktır. Zira Macaristanın dostlar biliyorlar ki, kuvvetli ve müstakil bir Macaristan orta Avrupanın siyasî muvazenesinde elzem bir unsurdur.» Atatürkün validesinin mezarı Izmir 22 (a.a.) Atatürkün validelerinin Soğukkuyudaki mezarları etrafında vücude getirilen park tamamlanmak üzeredir. Mezarın üzerine konulan on tonluk granitin üstüne emaye harflerle kabartma olarak şu yazı yazılmıştır: «Ebedî Şef Atatürkün annesi Bayan Zübeyde burada vatıvor.» 2. Lehistan, ÇekoSlovakyanın ak;betine uğramamak ister de, mademki dava bizim yorganın başına kopuyor, şu dünyayı bir kanştırayım da ne olursa olsun derse, Avrupada harb muhakkaktır. Sovyet Rusya, sulh cephesine iltihak etseydi, Almanyanın harbe atıbnası ihtimaîi çok az olurdu. 3. Sovyet Rusyanın bir harb vukuunda hattı hareketi şu olabilir: A Seyirci kalmak, B Işin sonu kendisine dokunacagını düşünerek sulh cephesine iltihak etmek, CBir emperyalist devlet siyaseti takib ederek bazı devletleri ve müstemlekeleri taksim için Berlin Roma mihverile beraber yürümek. Avrupanın bunların hangisile karşılaşacağını bugünden tayin etmek kabil değildir; belki de henüz tamamile taayyün etmiş bir politika yoktur; ahvalin alacağı şekle göre yürünecektır. 4. Uzakşarkta Japonya Sovyet münasebetleri ne olacaktır? Bu da, meçhullerden biridir. Japonya da, Sovyet Rusyaya aleyhtar olan Antikomintern Pakta girmişti. Şimdi, bu pakt suya düşünce Japonya ne yapacak? O da, Sovyet Rusya ile müttefik vaziyete mi girecek, yoksa Sovyet düşmanhğına devam mı edecek? 5. Avrupa siyasî mahfillerinde, Sovyet Rusyanın komünist düşmanı olan Çemberlayn'i düşürmek istediği ve sırf bu maksadla İngiltere ile cereyan eden müzakereleri uzattığı söyleniyordu. Son anlaşmanın da, bu gayeye varmak içın yapıldığı düşünülebilir. Devletlerin arkasında yumurta küfesi olmadığı bu sürprizle pek kat'î surette anlaşıldığı için ileride yeni bir sürpriz daha yapılarak tekrar dönülebilir. 6. Almanyanm sözüne ve teminatına Sovyet Rusyanın hakikaten inandığı kabul edilemez. Çünkü, Almanya, kaç yıldır, mütemadiven muahedeler yırtmak ve verdiği sözü tutmamakla meşhur olmuştur. 1934 te Lehistanla yaptığı 10 seneIik ademi tecavüz misakına nekadar riayet ettiği meydandadır! Sovyet Rusyayi idare edenler, Lehistan ortadan kalktktan sonra, memleketierinin Almanya ile hemhudud olacagmı elbette bilirler. iki devletin hududu bir olunca, Sovyet Rusya da Almanvanın «hayat sahası» na girecektir; ya iktısadî veya siyasî olarak. O halde?.. Ne bileyim? Bildiğim birşey varsa bir sürü sürprizlerle daha karsılaşacağımızın muhakkak olduğudur. Heie. biraz bekliyelim. Herhangi bir yerden gelecek iftiraya ve hakarete cevab vermeğe hazır bir Türk matbuatı vardır; o işini bilir ve millî hassasiyetimizin, buzlu şerbet. leke sabunu, karamelâ, kürdan gibi sokak sokak Dazara çıkarılmasma müsaade etmez. Neden sonra bu saTokyo 22 (a.a.) Domei Ajansımn tırlan yazışım, ayni modelde yeni şuistihbarına göre Japon delegesi Kato bu ursuzluklarm tepmesini önlemeğe çagün İngiliz büyük elçisini ziyaret ederek lışmak içindir. .. Japon îngiliz müzakereleri hakkında Ingilterenin hakikî düşüncelerine dair tenvir edilmesini istemiştir. Domei Ajansı, İngiliz büyük elçisinin alacağı cevab müzakerelerin tekrar başlıyacağı hususunda hiçbir ümid bırakmazsa, Kato'nun tekrar Çine döneceğini ilâve etmektedir. J İngiliz Japon görüşmeleri tekrar başlıyacak mı Pasif korunma Amerikan Japon münasebatı Ikinci tecrübe de gündüz yapılacak Bütün hizmet ekinleri seferber halde! Köy mahkemelerine verilen salâhiyet Ankara 21 (Hususî) Adliye Vekâleti köy kanununun ihtiyar heyetlerinin bakmağa salâhiyettar olduklan davalar hakkında alâkadarlara bir tamim yap mıştır. Bu tamime göre, 10 liradan 50 liraya kadar olan davalara, alâkadar ların beyhude masraflardan korunmaları için, köy mahkemeleri bakacaktır. 10 liradan yukarı ve 50 liraya kadar ödünç para ile 10 liradan yukan alım, satım, icar, ücret ve sair alacaktan do Yakalanan silâh kaçakçıları layı tehaddüs eden ihtilâf ve davalarda Vaşington 22 (a.a.) Şanghay'a evvelâ ihtiyar meclisine müracaat edilecek 11 tabanca, 600 mermi ihrac etmeye teve müracaat üzerine ihtiyar meclisleri iki tarafı uzlaştırarak keyfiyeti bir kâğıd ü şebbüs eden iki Japon, Los Angeles'teki Amerikan gümrük rnemurları tarafından zerine tevsik ve temhir edeceklerdir. Rumanya Kralı, Gafenko'yu tevkif edilmişlerdir. Vaşington 22 (a.a.) Japonyaya gönderilecek mallara ambargo konması ihtimalinin mevcudiyeti dolayısile Japonyada Amerikaya karşı bir düştnanlık hissi dogmuş olduğuna dair gelen haberler hakkında tefsirlerde bulunan Summer Walles demiştir ki: « Amerikanm sarahaten izah edilmiş olan hattı hareketinde bir değişiklik yoktur.» Bir Japon nöbetçi neferinin bir Amerikah kadına tecavüzile vuku bulan son hâdiseye dair gelen raporlar hakkmda, Walles, Amerikalılara nezaketle muamele edilmesi için Japon ordusu tarafmdan tedbirler alındığını ve talimat verildiğini söylemiştir. Mumaileyh bunun üzerine Amerika Hariciye Nezaretince hâdisenin kapanmış addedildiğini ilâve eylemıştrr. kabul etti Bükreş 22 (a.a.) Kral bu sabah Gafenko'.yu kabul ederek kendisile uzun Çunking 22 (a.a.) Kiating'in cumartesi günü Japon tayyareleri tarafmmüddet konuşmuştur. Londrada bir yıldırım faciası dan bombardımanında 400 kişi ölmüştür. Londra 22 (a.a.) îlford'da çıkan şiddetli bir fırtına esnasında düşen bir yıldırımdan üç kişi öknüş, 12 kişi yaraUnmıştır. Japonların yaptığı hava hücumu îzmir bisikletçilerinin memleket turu istanbul üzerine yapılacak ikinci deneme taarruzuna bu bir, iki gün içinde intizar edılmektedır. Trakyadaki manevrayı tamamlıyan kuvvetlerimizin dün istirahat günü olduğu cibetle ikinci deneme taarruzunun bugünlerde icrası muhtemeldir. Bu münasebetle bütün pasif korunma ekipleri seferber halde bulunmaktadır. Bunlar erkenden vazifeleri başlarına giderek verilecek alârm işaretine intizar edeceklerdir. Geçen defa yapılan tecrübeîer bu defa da başka sahalarda tekrar olunacaktır. İstanbul için ilân edilmiş harb hali henüz birmiş değildir. Onümüzdeki bir, iki gün içinde yapılacak ikinci tecrübeyi müteakıb harb halinin nihayet buldugu halka bildirilecektir. Bu defaki tecrübenin de gündüz yapılacağı hakkında evvelce verdiğimiz malumat teeyyüd etmektedir. Manevranın bitmesi dolayısile hava kuvvetlerimiz serbest kaldıklarından bu defa İstanbul üzerine yapılacak hava taarruzuna daha çok tayyarenin iştirak edeceği umuluyor. Pasif korunma heyeti, dün Vilâyette toplanarak alınan son tedbirler etrafınd? görüşmüştür. Mısır askerî heyeti reisinin mühim beyanatı IBaştaTafı 1 inct sahitede] tştirak edeceğimiz sergiler Viyana, Belgrad ve Selânik beynel milel fuarlarına resmen iştirakimiz kararlaştınlmıştır. Bu üç fuara gönderile cek eşya ve nümuneler, tamamen hazırlanmış olduğundan mallar, muntazam denkler halinde bu işe seçilen komiser lerin riyasetindeki heyetlerle aid olduk ları fuarlara gönderilecektir. Her fuar için, muhtelif cins eşyayı havi 35,50 sandık hazırlanmıştır. Gönderilen mallarla şimdiye kadar ihrac ettiğimiz ve badema ihraç edeceğimiz eşya nümuneleri, müstakil Türk paviyonlarında teşhir edilecektir. Aynca, kültür, inkılâb, ve turistik hareketlerimizi, tarihî asarı temsil eden eser ve maketler de hazırlanarak bu fuara gönderilmiştir. Ziyaretçilere, memleketimizdeki inkılâb hamlelerini, kadınlıgm tekâmü lünü ve tarihî eserleri gösterecek broşürler dağıtılacaktır. Bir Yunan adasında yanardağ Mtina 22 (a.a.) Santoren yanardağı adasmın etrafında birkaç gündenberi devam eden volkanik hâdiseler, ziyadeleşmiştir. Bu ada üzerindeki Küçük AyaYorgi limanmda haraket derecesi 56 ya çıkmıştır. Limanın sağ tarafındaki rıhtım, su altmda kaybolmuştur. Kraterin etrafındaki çöküntüîer de devam ediyor. PARİS BORSASI Paris 22 (Hususî) Paris Borsasının bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 1 76,71. *Nevyork 37,75, Berlin 1516, Brüksel 640, Amsterdam 2025, Roma 198,60, Cenevre 852, Kurşun 16,0.7 4 . Bakır 50 ! 4 50 V4, Kalav 229, 18,9, Alhn 148, 6 J/2 gümüş 18,5,7, Çbko 14,10.9 Ankara 22 (a.a.) İzmir bisikletçilerinden mürekkeb dört kişilik bisiklet kafilesi ağustosun 11 inde başlamak ve 6 eylulde sona ermek üzere 2400 kilometre tutarında olacak olan bir garbî Anadolu turnesine çıkmışlardi. Bisikletçiler, İzmirden hareket ederek, Aydın, Denizli, Dinar, Afyon, Kütahya, Eskişehir, Polatlı yolile 966 kilometre katederek bugün öğle üzeri Ankaraya gelmişlerdir. Bölgece esbabı istirahatleri temin edilen bu gencler program mucibince iki gün şehrimizde istirabat ettikten sonra yollarına devam ederek Beypazan, Geyve, îzmit, İstanbul. Tekirdag, Gelibolu, Çanakkale, Balıkesir tarikile 6 eylulde İzmire avdet ebmiş bulunacaklardiT. Genclerimiz, bu seyahatten çok memnun olduklannı, geziden birçok istifadeler temin ettiklerinı sö'ylemişlerdir. lutufları ve manevra müdürü Orgeneral Fahreddin Altayın gösterdikleri yardjm ve delâletle kardeş Türk ordusunun manevrasında bulunmakla pek büyük bir şeref ve sevinc dıuyduk ve çok istifade ettik. Gerek Mareşal Hazretlerine ve gerekse Orgenerale çok minnettaran. Manevranın tertib ve tanzimi ve bilvesile komutanlarm harekâtı idaresi ve gerek subay, g«rekse erlerin gösterdikîcri inzıbat, »alim ve terbiye kudretini büyük bir hayranlıkla gördük. Hava kuvvetlerinin cesur ve mahırane manevralarını iftihar ve takdirle seyrettik. Bütün bu £Ördüklerimiz ve asrî vasıtalarla mücehhez Türk ordusunun yüksek hareket kab:liyeti ve bütün cihanca müsellem olan muharebe kudreti bizde derin bir intıba b:raktı. Bununla müftehiriz. Bundan başka Büyük İsmet İnönünün manevra bilvesile yüksek iltifatlarına duk, bundan duyduğumuz büyüktür.» Reisicumhur meydanında tnazhar oliftihar oek İzmire ilk incir mahsulü geldi tzmir 22 (Telefonla) Bugün hususî bir trenle Aydından ilk incir mah sulü geldi. Yarın incir ve öbür tfün de üzum piyasalan açılacaktır.