14 Tenımuz 1939 CUMHURÎYET Bir kahraman için dikilen garib heykel Yazan; ZEYNEL AKKOÇ Güzel san'atlar da vücude getirilen eserlerin hiç şüphesiz hemen hepsi doğmuş birer ilham kaynaklarıdır. Hakikî hâdiselerin san'atkârlara verdiği ihsaslann onda vücude getirdiği idrakler yaratıcı muhayyilenin faaliyetile değistirile rek yeni bir eser vücude getirir. Fakat vücude gelen bu eserlerin hemen hepsi hakikati gü zelleştirmek ve ona bediiyat bahsetmek şeklinde tecelli ederler. İste bu sekilde san'atkâr, muhayyi lesinin inceliklerini, ruhunun güzellıklerini hakikatle mezcetmiş olur. Bu nun gibi san'atkâr bazan da geçmiş gü nün kıymetli hatıralarını canh bir şekilde bütün manasıle ıfade eder. Fakat bu şekilde yapılan eserlerin ekserisi ifade ettiği mana ile beraber realiteye kabili tatbik ve ona uyar bir şekildedir. Fakat insan haleti ruhiyesinin bazan tabiilikten bıkmasile ondan rücu etmek temayülü san'atkâra da hâkim olur. Ve bu hal hakikate tetabuk etm'yen eserler vücude gelmesine sebeb olur ki bu suretle güzel san'atlarda acayib eser'er grupu teşekkül eder. Bunun gibi bu acayib eserler bazan da tabiî temayülün neticesi olmayıp bir mecburiyet ve cebirle doğarlar. lıyorlar. Arnold hic olmazsa yalnız bir asker sıfatile harbe istirak etmek istiyor. Fakat başkumandan General Gates tarafından bu teklif reddediliyor. Bunun üzerine Arnold atına binerek «istiyen benimle gelsin» diye bağırıyor. Onu se ven zabitan ve askerler kendisini ta kib ediyorlar. Ve bu suretle ikinci Cumhurreisimizin telgrafları tsmet tnönii ile Ruzvelt ve Kral Boris arasında telgraflar teati öiildi IBaştarafı 1 ind sahtfede] günü münasebetile ekselânsınızın gönderdığmiz telgrafta bu derece hararetle ıfade edilen hıssıyata mukabele eylemekle hassaten bahtıyarım. Birleşık Devletler halkı adına Türkıyenin devamlı terakkisi ve refahı hakkındaki temennilerimi yollarken ekselânsmıza en samimî şahsî tazimlerimi de bildirmek isterim. Franklin D. Roosevelt Hitler hakkında bir dedikodu Dansöz, Führer'Ie nasıl tanıştığını anlatıyor Hitler'in huzurunda dans eden Marion Daviel'in ismi bugünlerde sık sık dillerde dolaşmaktadır. Bu mesele hakkında hakikate uymıyan birçok rivayetler dolaştığı için, dansöz, Hitler'le nasıl tanıştığını ve onun karşısında nasıl dans ettiğini, bir Fransız gazetesine bizzat nakletmiştir. Dansöz diyor ki: « Sizi temin ederim ki Hitler'in başka insanlardan hiç farkı yok. Herkes, onun karşısında dans ettiğim için benimle alâkadar olduğunu, odamın, Führerin hediye ettiği resimlerle dolu olduğunu ve Hitler'i, dünyanın en sehhar erkeği telâkki ettiğimi zannediyor. Onunla nasıl tanıştığımı size anlatayım. Bu meseleye dair öyle saçma sapan şeyler söylediler ki, hakikati anlatmak icab ediyor. Geçen kânunusanide idi. Birkaç ay Londra kazinosunda dans etmiştım. Sonra Berlindeki Scala'da ve Münih'teki Gartnerflatz'ta birkaç temsil verecektim. Bu gala müsamerelerinden birinin sonunda, Hitler'in tiyatroda bulunduğunu, dansımı büyük bir dikkatle takib ettiğini, birçok defa ilk alkış işaretini kendisinin verdiğini bana söylediler. Tabiî çok memnun oldum. Fakat, haddinden fazla heyecan ve hayret göstermedim. Locama girdiğim zaman, tiyatro direktörü, Hitler'in beni görmek arzusunu izhar ettiğini ve beni Führere prezante edeceğini söyledi. Führer, kendi locasında, maiyeti erkânile beraber bulunuyordu. Beni görür görmez ayağa kalktı, bana doğru ilerledi. Onu tahmin ettiğimden daha kısa boylu buldum, fakat frak kendisine çok yakışmıştı. İğilerek elimi sıktı ve almanca birşey söyledi. Beni tebrik ettiğini tahmin ederek ingilizce teşekkür ettim. Muhavere bu şekilde, hakikatte pek anlaşılmaz bir hal aldığından ikimiz de güldük. O anda, Hitler'in çehresinin, bazı fotograflarında görülen sertliğini kaybettiğinin farkına vardım. Bu ilk görüşmeden sonra, Führer, birçok defa Gartnerflatz tiyatrosuna gelerek danslanmı seyretti. O tarihten sonra, kendisini 21 şubata kadar bir daha görmedim. Sonra, gazetelerde, Hitler'le muaşakama dair yalan yanhş şayialar çıkmaya başladı. Nihayet, Führerin ellinci yıldönümü münasebetile, Gartnerflatz'ta «Şen Dul» u oynamak üzere davet edildim. O gece çok muvaffakiyetli geçti. Çok alkışlandım. Locama girdiğim zaman, orada gayet büyük bir çiçek demeti gördüm. Üzerinde gamalı haçlı bir kordelâ ve Hitler'in kendi elile imzalanmış bir kartı vardı. O gece, Führerin, şerefime verdiğ' bir supede bulundum. Yemekten sonra, Hıtler bana fevkalâde güzel bir altın kupa hediye etti ve dansımı, günün birinde gene görmek istediğini söyledi. îşte maceram bundan ibaret.» Şehrin içinden Teneke mahalleler Avrupa yolu üzerindeki bu kırık dökük kulübeler kaldırıldığı gün, şehir müzmin bir çirkinlikten kurtarılmış olacaktır Yazan: SALAHADDİN GÜNGÖR Bulgaristandaki seylâb münasebetile Ankara 13 (a.a.) Bulgaristandaki Sevlıevo seylâbı dolayısıle, Reısıcumhur îsmet İnönü ile Bul gar Kralı Üçüncü Boris arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuş tur: Majeste Üçüncü Boris SOFYA Bu derece insan zayiatma sebebiyet veren seylâb habermi derin bir teessürle haber aldım. Dostane sempati hissiyatımla en hararetli taziyelerımin kabulünü majestele rinden rica ederim. îsmet İnönü Ekselâns tsmet İnönü ' Reisicumhur ' ANKARA Sevlievo mıntakasmdaki felâket dolayısıle ekselânslan tarafından bana karşı gösterilmiş olan ve beni derin surette mütehassis eden dostane sempatilerinden dolayı samimî surette teşekkür ederim. Boris Dünyada bulunan acayib heykeller arasında şüphesiz en meşhuru Saratoga heykelidir. Bu heykel, ifade ettiği kuvvetli manasile oldukça meşhur ve yapılış tarzı itibarile haylice enteresandır. Kabartma şeklinde yapılmıştır. Bir top üzerinde çizmeli bir bacak, üstünde bir general apuleti, onun üstünde tefne dah vardır. Sade bir mermer parçası üzerinde şu satırlar yazılıdır: «Bu anıt, Nevvork hükumeti tarafından 7 ilkteşrin 1777 senesinde harikalar yaratan bir askerin kahramanca çar pı.şmasını ve yaralanmasını yâdelmek için yapjlmıştır. Bu muharebe millî mkıîâba Sulhu müteakıb General Arnold. Lonson ve en parlak zaferini kazandırırken bu drada bir Amerikan gazetecile konuştuğu kahramana da General Majur apuletini zaman aralarında şu muhavere geçiyor: bahsettirmiştir.» Gazeteciye soruyor: « Ben Amerikada elinize keçseydim Anıtta herşey tamamdır. Fakat eksik olan birşey var ki o da General rütbes'ni bana ne yapardınız?» Gazeteci cevab veriyor: kazanmış olan kahraman askerin ismi. « Saratogada yaralanan bacağınızı Fakat sonraları araştırmalar nelicesinde bunun Saratoga zaferini kazanan Benois keser, kahramanlık nümunesi oîmak üzeArnold olduğu anlaşılmıştır. Arnold In re anıt şeklinde teşhir ederdik. Geriye kagiliz ordusunu gayet güzel bir manevra lan vücudünüzü de asardık.» ile geri çekilmeğe mecbur edince, zafer, Efsaneleşen bu muhavere Saratoga abaşkumandan tarafından kahramanm is bidesinin yapılmasmda ilham membaı olmi zikredilmeden konsreye bildiriliyor. muştur. Ve bu suretle ismi meçhul bırakıErtesi gün Arnold'un kumanda ettiği a lan bir kahramanın yaralanmış bacağı elaylar baska bir generalin emrine verıli bediyetler için bir ibret membaı ^ >r. yor. İngilizler 7 ilk tesrin hücumuna basZeynel AKKOÇ Saratoga zaferi kazanılıyor. Muha rebenin sonlarına doğru serseri b:r kurşun Arnold'u sol dizinden yaralı yor. General baygm bir halde çadırına götürülüyor. Kendisine geldiği zaman General Majur apuletini yatağı ucunda buluyor. Bundan sonra Arnold Filâdelfiya mıntakası ordu kumandanlığına tayin edili yor. Orada sefahete düşüyor. Ve İngiliz lerle ahpablık ettiğinden, hainlikle itham edilerek divanıharbe veriliyor. Suç, delil olmadığı için divanıharb onu cezalandıramamakla beraber bazı tavsiyelerde bulunuyor. Bu hal Arnold'un çok gücüne gidiyor. Kendisini itham edenleri mevkiden düşürmek için uğraşıyor. Fakat muvaffak olamayınca îngiliz ordu kumandanlarile muhabereye başlıvor. Bu ihanet meydana çıkınca da kaçmakla canını güç kurtara biliyor. Sahte sened tanzimine aid dava Muhakemeye yaz tatilinden sonra devam edilecek Geçende, İstanbul Ağırceza mahkemesinde, bir sahte sened tanzimi idtüasile muhakeme edilen Taceddin, müdafaa safhasında iken başka bir dava ile karşılaşmıştı. Çok uzun süren müdafaasmda, Ağırcezada Müddeiumumiüği temsil eden muavin Feriduna, hakkında ceza istemesi doğru olmadığını söylerken bazı tabirlerle hakarette bulunduğu iddiasile de aleyhine bir dava açılmıstı. Dava, meşhud suç kanununa göre açılarak İstanbul Asliye Dördüncü Ceza Mahkemesine verilmişti. Taceddin, Ağırcezada olduğu gibi Dördüncü cezada da tekrar tekrar ve hayli uzun süren müdafaa yapmıştı. Dün mahkemenin kararı öğrenilecekti, fakat Bursa Ceza Hâkimi Bürhaneddin Öğenin bu mahkeme reisliğine yeni tayin edilmesi dolayısile, heyet değişmiş, kararın müzakeresile bildirilmesi, mahkemelerin yaz tatilinden sonraya, 6 eylul saat 14 e bırakılmıstır. Diğer taraftan, dava başka güne bırakılmadan, Reis Bürhaneddin Öğen; verilen baska bir kararı bildirmistir. Şöyle ki 3005 numaralı kanuna göre açılan davalann bir, ki celsede bitirilmesi lâzım gelmektedir. Halbuki bu muhakemenin \redi cel^edir sürdüğü anlaşılmıştır. Temyız Dördüncü ceza dairesinin 2/6/939 tarihli ve 54151082 numaralı kararı, meşhud suç davaarının uzun sürmek istidadını götfeîjdikeri takdirde meşhud suçluktan çıkarılıp umumî hükümlere göre yürütülmesi lüumuna işaret etmektedir. Bu itibarla da İstanbul Asliye Dördüncü ceza mahkemesi, evvelâ bu davanın meşhud suçlukan çıkarılmasını kararlaştırmış, sonra da artık müstacel mahiyeti kalmadığından, esastan karar için yaz tatilinden sonraya e'un koymustur. Yunanlı atletlerin muvaffakiyeti İngiltere atletizm şampiyonasında dört yüz kırk yarda manialı yanşa giren Yu nan atletlerinden Mantıkas ikinci olmuş:ur. Müsabakada birinci gelen Belçikah Bomans 54.9 saniye ile birinci gelmıştir. Yunanlı atlet 6 yarda geride gelmiştir. Meşhur Yunan atleti Syllas, disk at mada 49,15 metre ile birinci olmuştur. Yunanhlar üç adım ve diskte birincilik, 440 yarda manialı koşuda ikincilik gibi güzel dereceler almışlardır. Italyanın IBaştarafı 1 inci sahifede] İtalya, San Remo'da toplanan müttefik devletler yüksek konseyinin 25 '4/ 1920 kararı mucibince manda veren devlet sıfatile, kendi haberi ve muvafakati olmadan müzakere ve imza edilen ve mandanm hedefîeri ve ayni zamanda alâkadar ahalinin arzusile de bariz bir tezad halinde görünen bu anlaşmanın mefadı üzerine hertürlü ihtiraz kayıdlarını koy makla kesbı şeref eyler. Matbuat, bu münasebetle Fransa Hariciye Nazırınm yaptığı bazı tahrirî veya sifahî deklarasyonlan da neşretmekte olduğundan Italyan hükumeti, bu dekla rasyonlar hakkında da ayni ihtiraz ka vdlarını bildirir.» notası Fransız Cumhur Reisi, Paris elçimiz şerefine ziyafet verdi Paris 13 (Hususî) Fransız Reisicumhuru M. Löbrön ve refikası tarafndan bugün, Paris elcimiz Suad Davaz ve refikası serefine Eliza sarayında bir öğle ziyafeti verilmistir. Trenle önlerinden geçerken içimin sızladığını duyardım. Hele yeni istasyon açıldıktan sonra, kondüktörün sesi, bana bir istimdad sadası gibi gelirdi: Cankurtaran... Sanırdım ki, İstanbul halkı, hep bir ağızdan, kondüktörle birlikte: Bu teneke evlerden bizi kurtaran yok mu?.. diye haykırıyor. Fakat ne yazık ki, yıllar, birbirinin üzerine basarak gidiyor ve her geçen yıl, bu çirkin manzaraya bir yenisini ekliyordu. Teneke mahalleler, Marmara sahıl lerine açılan bu güzel pencerenin pervazına sanki temel çivisile çakılmıştı. Istanbulun ağzında çürük birer diş gibi sallanan bu bücür, bu ecişbüçüş, ev göstermeliklerini, küçük bir istimlâk kerpetenile söküp atmak, bilmeyiz o kadar güç bir iş miydi?.. Fakat nedense, her gelen Belediye Reisi, bunu kendinden sonrakinin üstüne attı ve böylece haleflerin selefleri, seleflerin halefleri takib ettiği müddet zarfında, teneke mahalleleri, kimse ta rafından rahatsız edilmediler. «Cumhuriyet» geçen günkü sayısında, şehrin adeta yüz karası olan bu geçid yerinin de artık temizlenmek üzere bu lunduğunu haber vermişti. Dün bir aralık aklıtna geldi. Trene atlayıp Kumkapıya kadar gittim. Teneke mahalleler, birbirlerinin omuzlarına yaslanmış, dişleri düşen sur kafile'erinin ara yerlerinde, akıbetlerini bekleşiyorlardı. Halkaları dağılan bir zincir gibi, şurada kopup burada bağlanan «Kafilei sur», «Fikret» in günündenberi biraz daha ihtiyarlamış, beller ibiraz daha bükülmüştü. Kendi kendime: Aman, ey kurtarıcı kazma!.. Neredesin,' gel yetiş! diye söylendim. Ve sonra, bu taş ve toprak yığınına bakarak: Acaba, hangi bedıî veya tarihî iddia, bu duvar iskeletine yeniden hayat hakkı verebilir? diye düşündüm. Yolumuzun üstünde bu ilk teneke mahallesi! Kumkapıdan ileride de, arada bir seyrekleşmek suretile bu çirkin manzara, ta Yedikuleye kadar devam edip gidecek! Bizi büyük medenî merkezlere bağlayan demir kuşağm en nazik yerinde bu sakatlık ne ayıb şeydi!.. Yabancı gözler önünde İstanbulu, ancak düşmanlar da, bu kadar kötü şekilde teşhir edebilirlerdi. Yüksek Türk kültürünün ölmez eserlerile yer yer süslenen bir şehri, bu göçebe kulübeler, ne yazık ki senelerce ve senelerce temsil ettiler. Yabancı seyyahların hafızalarma, ilH kötü iz, burada yerleşir ve şehirde dolaşırken edindikleri güzel intıbalar da dönüşte, buradan geçerken silinip giderdi. Teneke mahalleleri, bu yüzden, gazetecileri, hayli meşgul eden bir mevzudu. Teneke ruahalleleri, hemen her kaiemin ucuna takıhrdı. Fakat bu yazılar, yuvarlanan bir tenekenin sesi gibi, boşlukta kaybolup gittiler. Teneke mahalleleri aleyhindekj yazılar için harcanan mürek kebin parasile belki de birkaç teneke mahallesi istimlâk edilebilirdi! Ah, bu cüce evler ah... Dev cüsseli eserlerimizi, gözlere nekadar da küçük gösterirlerdi. İstanbul, sanki, bu mahallelerden ibaretti. Ve Türkler, memleketin hakikî sahibi olan Türkler, hep böyle basık, üstü teneke kaplı, çürükçarık evlerde oturur lardı. Aleyhimizde, bu ne fena propa ganda idi. Ya o başıboş çocukların azizliği! Pencerelerin arkasında saklanarak, gelip geçen trenleri, nasıl da kemali meharetle taşa tutarlardı. Hele neyse ki, ciddî müdahale ile bu sarkıntılıkların önü alınmış gibidir. Te neke mahallesinde öyîe evler gördüm ki, içine nereden ve nasıl girilebileceğini kestirmekte itiraf edeyim, güçlük çektim. Bunların bazıları, sur duvarları içine gömülmüş birer küçük oyuktan ibarettiîer. Masallardaki meşhur tılısımh mağara gibi, bunların önündede belki: Açıl kilidim açıl! diye bağırmak lâzım gelecekti. Yerinde yeller esecek olan teneke mahallelerinin ortadan kalkmasile bu altın sahillerin alacağı gönül açıcı manzara, gözlerimin önüne geliyor: Denizden bakıldığı zaman, hep bir kesimde, kutu gibi, belki küçük, fakat herhalde birer mimarî manası olan evler... Ve bu evlerin arasında demiryoluna yol veren geniş meydanlar.. Meydanların belini zümrüd birer kemer gibi sıkan yemyeşil bahçe!er..T, Semplon ekspresinin, bir de bu taze dekor arasından soluya soluya geçtiğini düşünün.. Sayın Lutfi Kırdar, Avrupa yolu üzerindeki bu afrikaî kulübeleri kaldırdıği gün, İstanbullulardan; bütün zahmetleri ödeyecek kudrette bir teşekkür daha kazanacağına emin olabilir. Salâhaddin GÜNGÖR Fransanın millî bayramı Izmir liselerinin askerî kampları Izmir 13 (a.a.) Izmirdeki muhtelif liselerin askerî kampları büyük bir intizam içinde çalışmalarına devam etmektedir. Genclerin askerlik hayatına karşı göiterdikleri sevgi cidden büyüktür, müstahkenı mevki komutanı tümgeneral Aktuğ dün^bu kampları teftiş etmiş ve gördüğü intizam ve gayretten mütevellid memnuniyetini kısa bir hitabe ile gençlere bildirmistir. 14 temmuz Fransız millî bayramının, bu sene Fransız Büyük Ihtilâlinın 150 nci yıldönümüne tesadüf etmesi münasebetile, bugün Fransada fevkalâde tezahürat ve merasim yapılacaktır. Umumî Harbden sonra ilk defa olarak 500 İngiliz askeri, 50 İngiliz tayyaresi Pariste yapılacak büNota, Pariste lâkayd bir surette yük geçid resmine istirak edecektir. Ayni maksadla İngiltere Harbiye Nazıri'e erkarşılandı Pafis 13 (a.a.) Havas ajansı teb kânıharbiye reisi ve bir çok yüksek türbeli İngiliz zabitleri Parise gitmiş bulunuvorliğ ediyor: lar. Türk Fransız anlasmaları mefadı 14 temmuz bayramını, bilumum Fran hakkında ihtirazî kayıdlar ileri süren sız müstemlekelerinde de bu sene mutan İtalyan notası Pariste lâkayd bir aurette karşılanmıştır. Buna binaen Fransız hü tan şekilde tes'id etmek üzere hazıılıklar kumeti kuvvetle muhtemel olarak bu no yapılmıştır. Bu münasebetle, gerek Fransanın Anta hakkında hiçbir muamele yapmıya cak, belki sadece mutad veçhile notanın kara elçiliğinde, gerekse şehrimizdeki eski alınd'Şını bi'direcektir. Fransız sefarethanesinde bugüun kabul resimleri tertıb edilecektir. Türk Fransız mukavelesi (Pulmeraklıları ipirp) İsviçreli Nazilerin muhakemesi bitti Zurih 13 (a.a.) Nasyonal sosyaIistlerin muhakemesi bitmiştir. Bütün suçlular nasyonal sosyalist olduklarını ikrar etmisler, fakat masutn olduklarını söyiiyerek İsvıçreye karşı vatanperverliklerini ıddıa eylemio ve konfederasyonun istik lâlı aleyhindî hiçbir zaman suıkasd ha reketinde bulunmadıklarını bildirmişler dir. Sofyadaki bayram bitti Sofya 13 (a.a.) Beş gün süren bir toplantıdan sonra, dokuzuncu Yunak oyunları dün akşam neticelenmiştir. Son eksersizlerden sonra, Yunaklar Sofya sokaklarında bir fener alayı tertib etmişer ve halk tarafından şiddetle alkışlanmıslardır. Slovakyanm yeni kararları Bratislava, 13 (a.a.) Hükumet, Slovakyanın istiklâlini ne hukukan ve ne de filen tanımıyan memleketlerin diplomatik mümessilliklerinden haric ezmemleket hukukunu refettiğinden, 15 temmuz tarihinden itibaren Bratislavada sekiz konsolosluk kapanacaktır. Bu konsolosluklar, Fransanın konsolosluğu ile Belçika, Rumanya, İsveç, Norveç, Türkiye, Bulgaristan ve Litvanya fahrî konsolosluklandır. Halen Slovakya ile Yugoslavya arasında ekonomik müzakereler cereyan etmekte olduğundan, Yugoslavyanın resmen Slovakyayı tanımamasına rağmen, Yugoslav konsolosluğu müzakereler neticesine intizaren çalışmakta devam eyliyecektir. teati edildi Paris 13 (a.a.) Havas ajansı bildiriyor: İskenderun sancağı hakkmdaki Türk Fransız mukavelenamesının musaddak nüshalan, bugün Pariste Türkiye büvuk plcisi Suad Davazla Fransız Hapciye \Jazırı Bonnet arasında teati edilmiştir. ndan kabul edilecektir. 500 İngiliz askeri dün öğleden sonra Berlin 13 (a.a.) Forster bugün Dieppe'de karaya çıkarak saat 18,15 te Hitler'le Berchtesgaden'de oldukça uzun Parise gelmiş ve Parisin askerî kuT.an bir mükâleme yapmıştır. danı tarafından karşılanmıştır. Bu askerDanziger Vorposten bu hususta aşa er, yarın Fransız kıt'alarile birlıkte geçid ğıdaki tebliği neşretmektedir: Parise giden İngiliz ordusu erkânı resmine istirak edeceklerdir. Golayter Forster, yanında şeflerden Paris 13 (a.a.) İngiliz ordusu er Harbiye Nazırı da gitti Ganamt Zarske ve Hess olduğu halde, kânıharbiye reisi General Gort, dün ak Paris 13 (a.a.) İngiltere Harbiye perşembe günü Führer'in misafiri olarak sam tayyare ile Parise gelmiştir. Muma Nazırı HoreBelisha ve İngiltere havacı Berchtesgaden'de kalmış ve Führer''e olileyh yarın 14 temmuz bayramı münase ık genelkurmay başkanı General Newall dukca uzun bir mülâkatta bulunmuştur. betile yapılacak olan askerî geçid resmin 14 temmuz bayrammda hazır bulunmak Hitler, Golayter'i Danzig halkına cande hazır bulunacaktır. üzere öğle vakti tayyare ile Londradan dan selâmlarını bildirmeğe memur etmişGeneral resmen Fransa hükumeti tara buraya gelmişlerdir. tir. Hitler, Danziglilere selâm gönderdi ^ i Fransa Posta, Telgraf Nezaretı hasılatile posta müzesini ıslah etmek üzere yeni bir seri pul çıkarmak üzeredir. Yukarıda bir nümunesini gördüğünüz bu pullar Fragonard'm bir tablosunu teksiridir.