CUMHURIYET 3 Temmuz 1939 Güreş müsabakalarında Kara Ali ile Bulgar şampiyonu berabere kaldılar. Dinarlı Mehmed, Habeş pehlivanı Kasım Tafariyi mağlub etti Millî küme maçlarında puvan vaziyeti Msc Galatasaray Ankaragücü Demirspor Beşiktaş Fenerbahçe Ve& Beşiktaş dun Fenerbahçeyi 4 2 yendi Galib 11 9 8 8 6 3 3 1 24 14 12 13 14 13 14 14 Doğanspor Ateşspor Berabere '. Mağlub Attığı 3 43 1 4 34 2 32 2 1 36 4 2 6 ' 31 2 28 8 13 1 10 11 1 12 Yediği 22 21 15 16 26 34 49 44 Puvan 35 33 30 " 30 28 21 21 17 Fenerbahçe kalesi önünde bir mücadele Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki son ^ıillî küme karşılaşması dün Fenerbahçe stadında yapıldı. Dünkü maçtan sonra •v Fenerbahçe takımı millî küme maçlarmı Ş tamamlamış ve millî kümedeki yerıni almıştır. Şampiyonluk, gelecek hafta yapılacak maçlardan sonra Demirsporla Galatasaray arasmda paylaşılacağı için dünkü maçın şampiyonlukla alâkası yoktu. Yalnız maçı Beşiktaş kazandığı takdirde millî kümede iyi mevki alabilecekti. Bu maçı muhakkak kazanmak için oynıyacak Beşiktaş takımının oyuna hangi kadro ile çıkacağı merakla beklenmekte, Fenerin kadrosu aşağı yukarı bilinmekte idi. Beşiktaş takımında Hüsnü ile Na m. zım, Fenerbahçede Esad yoktu. HNV Fenerbahçe takımında Esadın yokluğu Jppek o kadar boşluk bırakmamakla bera ber Beşiktaşta Nazımla Hüsnünün nok sanlığı takımm kuvvei maneviyesi üzerinde büyük tesir icra edecek mahiyette idi. Mutad merasimden sonra sahada şu şekilde dizildiler: takımlar düştü. Beşiktaş, ilk dakikadan itibaren uzun paslarla akınlara başladı. Fikretın karşısında bulunan küçiik Hüseyin Fikrete aman vermiyordu. Fakat sol müdafi îb rahimin bir türlü düzgün oyun tutturamayışı Fenerin sağdan yaptığı akinları Be şiktaş için tehlikeli oluyordu. Oyunun ikinci dakikasında, Hakkıdan Şerefe geçen top sıkı bir şütle gol oldu. Beşiktaşın sağ muavini Hüseyin bugün cidden güzel bir oyun oynuyordu. Fenerin orta muavini Ali, bozuk oynadğı için Beşiktaşlılar kolaylıkla Fener kalesine yaklaşabiliyordu. Oyun daha ziyade Beşiktaşın baskısı altında devam ediyordu. Fener takımı, Beşiktaşın uzun paslı oyununu kabul et miş bulunuyordu. Fenerbahçe: Hüsameddin, Yaşar, Lebib, Muzaffer, Ali Rıza, Reşad, Naci, Ba<ri, Melih, Rebii, Fikret. Beşiktaş: Mehmed Ali, Taceddin, İbrahim, Hüseyin, Bedii, Feyzi, Hayati, Hakkı, Sabri, Şeref, Eşref. Hakem: Ahmed Adem. Oyuna Beşiktaşlılar başladı, Yaşarın müdahalesile top Beşiktaş nısıf sahasına Oyunun dokuzuncu dakikasında Hüseyin topa uzun bir vuruş yaptı. Top, Sabriye geçmişti. Fener kalesine yakla şan Sabn topu kaleye atmıyarak Hakkıya geçirdi. Hakkmın çektiği şütü Hüsa meddın yakalıyamamıştı. Topu yakah yan Şeref Hüsameddıni atlatarak topu ikinci defa Fener kalesine soktu. 42 gibi bir farkla galib vaziyete ge On ikinci dakikada Fikretin sıkı bir çen Beşiktaş takımı oyunun 30 uncu da şütünü Mehmed Ali kornere atmak sure kikasında müdafaaya daha ziyade ehem tile savuşturdu. miyet vermeğe başlamıştı. İkinci devrenin Kaleci Mehmed Ali cidden güzel oy mühim bir kısmını hâkim bir vaziyette oynuyordu. Uzaktan ve yakından gelen şütleri kâh yere yatarak, kâh havaya kalkarak yakalıyordu. Onbeşinci dakikada azkaldı Beşiktaş üçüncü golünü kazanı yordu. Bereket versin Şeref vaktinde topa yetişemedi ve top da avuta gitti. Yirminci dakikadan sonra oyun mütevazin bir şekil almıştı. Beşiktaş Hakkıyı geri almış, dört muavinle oynuyor, bilhassa Fikreti hiç ihmal etmiyorlardı. 3 uncu dakikada top Melihe geçti. Her iki müdafiin arasmda bulunan Melih Topu Beşiktaşlılara geçirmeden kaleye ka dar götürdü ve Fenerin birinci golünü atmağa muvaffak oldu. kendini toplamış, düzgün bir oyun tutturmuştu. Oyun bu şekilde devam ederken birinci devre 32 Beşiktaşın lehine olarak bitti. tkinci devre Oyuna Fenerbahçe başladı. Muavin hatlarında topu yakalıyan Beşiktaşlılar derhal mukabil akına geçtiler. Beşiktaş bekleri Fikretle daha ziyade meşgul ol dukları için Melihi serbest bırakıyorlar dı. Bu suretle Melihe geçen paslar da daima tehlikeli oluyordu. Fener aleyhine bir korner oldu. Hakkmın kafasına gelen top kale direğine çarptı ve geri geldi. Bir dakika sonra Beşiktaş bir korner daha kazandı. Fakat istifade edemedi. Beşiktaş tazyikmdan kurtulan Fenerlıler hasım kalesine tehli keli dakikalar yaratacak hücumlar yapmağa balşdılar. Beşiktaş takımında ufak bir tadilât yaptı. Feyzi, Saim, muavin Hüseyin sol muavine ahndı. Ancak bu dakikadan sonra Fenerin tazyikmdan kurtulabildiler. Yirmi beşinci dakikada Lebib iska geçti. Hakkı topu yakalıyarak rahatça Fener kalesine sokarak Beşiktaşın dör düncü golünü atmağa muvaffak oldu. Basri ile Naci yer değiştirdiler. Besik taş takımı tekrar akına geçmişti. Hakkıdan gayet rahat pas alan Sabri topu ha valandırdı. c Ayancıkta spor faaliyeti nıyan Beşiktaş, devrenin sonuna kadar bu vaziyeti muhafaza etti. Bir aralık oyuna fevkalâde hâkim olan Beşiktaş topu bir müddet kendi ayakla rından başka kimseye vermediler. Beşiktaş takımı uzun zamandır bu ka Dinarlı, Habeş pehlivanile güreşiyof dar sür'atli ve enerjik bir oyun oynarken görmemiştik. Fenerbahçenin düştüğü müş pehlivanlann güreşlerine gelmiştir. muş, ciridi 51,25 metreye atmıştır. kül vaziyetten kurtulmak için sarfettiği Birinci müsabaka; Babaeskili İbrahim Mıntaka kupası maçları ciddî gayrete, ayni şekilde mukabele e ile Mülâyim arasmda idi. Mıntaka kupası maçları dün Kadıköy den Beşiktaş, dün belki de senenin en güOn beşer dakikadan, dört devre kabul stadında yapılmıştır. zel maçını yapmıştır. edilen müsabaka çok heyecanlı ve sert bir Kadıköy sporla, Galatagencler arasınTopa ve oyuna hâkim olan Beşiktaş, şekilde başladı. Birbirlerini yenmeğe uğ daki maç 2 1 Kadıköysporun lehine bitbüyük bir ehemmiyet verilmesi lâzım olan raşan pehlivanlar ilk devreyi berabere bi miştir. Hilâl, Kurtuluş Kasımpaşa, Gatirdiler. îkinci devrenin ikinci dakikasın lataspor maçı ise 3 5 Hilâl muhtelitinin bu maçı 42 kazanmıştır. Maçtan sonra halkı selâmlama merasi da ters bir hareketle bacağı sakatlanan galibiyetile sona ermiştir. mi yapılacağı sırada etraftan koşan taraf Babaeskili İbrahim güreşi terketmeğe Galatasaray Beşiktaş maçı tarlar, sahayı doldurmuş, ve bu arada fır mecbur oldu, Mülâyim hükmen galib satekrar edilmiyor sat bekliyenler hiç umulmadık bir sırada yıldı. Beden Terbiyesi Umum Müdürünün Dinarlı Habeş Kasım Tafari araçirkin hâdiselere sebebiyet vermislerdir. malum hâdise üzerine oynanmıyan G.saFena halde siniri bozulmuş olan Hüsa sındaki müsabakayı hakem heyeti yirmi ray Beşiktaş maçının yapılması hakkmmeddin Hayati ile kavgaya baslamıssa dakikadan üç devre olarak kabul etti. Habeş pehlivanının tatbik ettiği oyun da îstanbuldayken verdiği karara ragmen da, hâdise daha fazla büyümeden bin ları, biraz çevik hareketlerle sayuşturan bu maç yapılamıyacaktır. Çünkü Beden müşkülâtla önlenmiştir. Dinarlı bir hayli tehlike geçirdi. İki defa Terbiyesi teknik komitesi toplanmış ve kafasını ve bir defa da kolunu kaptıran maçın tekrarını beynelmilel kaidelere mugayir görmüştür. Maçın yapılamıyacağı Maruf pehlivanlarımızın iştirakile ya Dinarlı bu tehlikeli oyunları güçlükle atİstanbul bölgesine tebliğ edilmiştir. pılan serbest güreş müsabakaları, dün bü latarak alkışlandı. Son devrede canlı bir Beşiktaş kulübünün kongresi yük bir kalabahk önünde Taksim stadın* güreş yapan Dinarlı 40 mcı dakika tuşla Beşiktaş jimnastik kulübü başkanlığında icra edilmiştir. Büyük maçlardan ev galib geldi. den: vel sıra pehlivanlar arasmda yapılan güGünün en müuim müsabakası oîan Kulübümüz aslî aza kongresi 5 temmuz reşlerde arabacı Mehmed, Kumkapılı Ce Kara Ali Bulgar Feriştanof maçını haçarşamba günü saat 18 de fevkalâde olalâli, dokuz dakikada yenmiştir. kem heyeti on beşer dakikadan üç devre Karacabeyli tsmail de tzmirli Hüseyi olarak kabul ve ilân etmiştir. îki pehli rak içtima edeceğinden aslî azanın teşni on dördüncü dakikada tuşla mağlub van çok sert hareketlerle birbirlerine a rifleri rica olunur. Ruzname: etmiştir. deta saldırmağa başladılar. Kara Alinin Cemiyetler kanununa göre tanzim oluBu müsabakalardan sonra sıra büyük hâkimiyeti karşısında Bulgar pehlivanı sınan kulüb nizmnamesinin müzakere=i. kı bir mukavemet gösterdi. Kara Ali, her Güreş müsabakaları J üç devrede de hasmının sırtını yere getirecek oldu ise de bu fırsatlardan istifade edemedi, ve müsabaka berabere nihayetlendi. Kara Ali ikinci bir müsabaka için hazır olduğunu halka ilân etti. Dekatlon müsabakaları Istanbul Atletizm ajanlıgı tarafmdan hazırlanan dekatlon birinciliği müsabakaları dün Kadıköy stadında sona ermiştir. Üçüncü kategoride Fenerbahçeden üç tek 38Q7 puvanla birinci, Galatasaraydan Ali 3703 puvanla ikinci olmuştur. Birinci kategori atletlere mahsus olan müsabakalarda ise, Fenerbahçeden Melih 5317 puvanla birinci, B.eşiktaştan Şerif 4473 puvanla ikinci olmuştur. Galatasaraydan Yavru 4457 puvanla üçüncülüğü kazanmıştır. Dekatlon birincisi Melih: 100 metreyi 11 saniyede, uzun atlamayı 6,31 metrede, dört yüz metreyi 5^,4 saniyede, koşKâmile kapıya doğru bakarak elini sallamağa başladı ve alçak sesle: Ooo... dedi, sorar mısın? Kalyopinin burnunu sokmadığı iş göstersene bana... Çok pişkin karıdır o... Doğrusunu söyliyeyim sana: Beni o yetiştirdi! Türkân, hayret ve korku içinde başını geriye çekti, kısık bir sesle: Ne gibi işler? dedi. Kâmile yerinden kalktı, aynalı dolabm önüne gitti, başının mahremiyet ifade eden bir ince hareketile Türkânı çağırdı: Gel biraz... Türkân yaklaşınca, Kâmile onun iki elini de tuttu: Söz ver kimseye birşey söylemiyeecğine... Yemin et... Ve Türkânın birşey söylemesini beklemeden dolabın kapagını açtı: îçeride bir yığın güzel esvab, kürkler vardı. Kâmile dedi ki: Bunları ben hep Avrupadan taşırım. On yedi defa Yunanistana gidip geldim, beş defa Peşteye, üç defa Parise... Anlıyorsun, değil mi? Kendi aşyam gibi bunları getiriyorum... Hepsi bu degil ha... Bir şey mi bu? Yüzlerce... ne rönarlar, ne ipekliler, ne kürk mantolar... Yunanistana giderken yanıma iki kız daha alıyorum. Üçümüzün de kendimize Beşiktaş kalecisinin bir kurtarışı Top ortaya geldi. Beişktaş soldan bir akın yaptı, on sekiz pas çizgisi üzerinde topu yakalıyan Sabri sıkı bir şütle Beşik taşın üçüncü golünü attı. 43 üncü dakikada Rebii topu ortaladı. Melih isabetli bir kafa vuruşile Fenere ikinci golünü kazandırdı. Oyunun sonlarına doğru Fenerbahçe Ayancık (Hususî) Futbol, volevbol ve tenis sahalarına malik olan Ayancık, bu sene halkm spora karşı gösterdiği alâka ve oyuncu adedinin artması hasebile bu sahaları çoğaltmağa karar vermiştir. Haftada iki gün futbol ve her akşam voleybol ve tenis maçları yapılmaktadır. Halkın spora karşı alâkasını 10 cded voleybol takımının mevcudiyetile ölçebiliriz. Mektebliler ve Ayancık futbol maçı beraberlikle, voleybol maçı da mekteblilerin galebesile neticelenmiştir. Gönderdiğim resim Mektebliler ve Ayancık futbol takımlarını göstermektedir. bir insanı itiyormuş gibi hareketler yaparak: Hayır, hayır!... diyordu, kabil de. ğil, Kâmile Hanım, rica ederim, imkânı yok... Ayağa kalktı ve kendisine parayı uzatan Kâmileyi bileğinden tutarak yalvardı: Rica ederim, yapmayınız, bayılacağım, fena oluyorum, yapmayınız! Kâmile parayı Türkânın ceketinin cebine soktu ve onu kucaklayarak: Ben senin kardeşinım, dedi, ne olacak, borcun olsun, sonra verirsin. Türkân parayı cebinden çıkardı ve yanıbaşındaki sigara iskemlesinın üstüne koydu: İmkânı yok, dedi, çalışayım, bir iş yapıp hak edeyim, ondan sonra... Peki, hay hay, ben sana bugün iş veririm, şimdi... peki... mahsuben olsun... Türkân ısrar ediyordu: Hayır! Madam gelsin de ondan sonra... Madam bu işleri bana bırakmıştır. Ben atölyenin müdürüyüm, hem de madamın makastarıyım. Kızlara gündeliklerini ben veririm. Türkân, kızın yüzüne şüphe ile baktı. Kâmile yemin ediyordu: Vallahi... Inanmazsan çık yukarıya, kızlara sor... Ben Kalyopinin sağ eliyim. Türkân, içine sevinc dolmağa başlayan titrek sesile sordu: Onun için mi bu evde yatıp kalkıyorsunuz ? Kâmile kısa bir tereddüdden sonra: Evet, dedi, tabiî... Burada gece işleri de olur, filân... ayrılmağa gelmez. Türkân bir teselli nefesi alarak oturdu: Öyleyse bana ne iş verecekseriz ilkönce onu verin de... Kâmile tekrar parayı aldı ve Türkânın cebine soktu: Peki, peki... veririm... Madam gelsin hele... Ne acele ediyorsun? Tekrar alçak iskemleye oturdu ve iki elini de Türkânın dizleri üstüne koydu: Sen beni burada ne sanıyordun? diye sordu. Türkân, kaşlarını ve omuzlarını yukarı kaldırarak, mahcub, mınldandı: Bilmiyorum. Kâmile kaşlarmı çattı ve güldü: Burasını ben idare ederim, dedi, sade burasını mı, madamın bütün işlerinı... Madam başka iş de mi yapar? Kara Ali, Bulgar şampiyonunu yenmeğe uğraşıyor aid eşya imiş gibi, bunları parti parti taşıyorduk. Türkân, Kâmileyi güldüren bir masu« miyetle sordu: Niçm? Niçini var mı, yavrum? Satmai için... Bak... Dolabdan beyaz lame, kırmızı çiçekli bir balo tuvaleti çıkardı: Meselâ şu... İstanbulda yüz liradan aşağı çıkmaz... Ben bunu Peşteden on altı liraya aldım... İstanbulda kırka, elliye, der, kaparlar... Bir zamanlar Yu> nanistan çok ucuzdu, şimdi o kadar de> ğil, neler getirdim oradan, neler... Söy* ledim ya: On yedi defa gidip geldim, Çok para yaptık madamla... Bir daha gidersem seni de götürürm... Ne cicileı alıp geliriz! Türkân, Beyoğlundaki mağazalarda, Avrupadan getirilmiş kaçak ve ucuz elbiseler bulunduğunu bir kere duymuş ol> duğu halde, Kâmileye ve içinde pırıl pırıl esvablar sıralanan dolaba büyük bir hayretle bakıyordu. Ah, bunların hepsini annesine anlatacakh. Fakat, düşündükçe, bu hayretinin içine gittikçe artan bir korb. doluyordu. 'Arkast var] UÇURUMDA Roman: 17 Genc kız bunları anlamak icin sordu: Siz bana demin «Arkadaşın mı [söyledi?» dediniz, hangi arkadaşım? Dün akşam geüp sarı ceketi alan. İNedir adı onun? İclâl. Pek süse düşkün o. Aman pazar îünü ceketi almak için ne diller döktü. Madam vermek istemiyordu. vünkü sanıbi var onun. Sahibi gelirse rezalet olacak ama kadın bir ayd'r uğramadı. Neyse, arkadaşın fazla para verdi. Dün buraya benden sonra mı geldi? Kâmile biraz düşündükten sonra: Evet, dedi. Benim buraya geldiğimi öğrendi mi? Yazan : Server Bedi ciiyse bilmem. Ben söylemedim. Beraber çıktık onunla buradan. Biraz dolaşt;k. Hoş kız o. Sevdim ben doğrusu. Biraz hayatımı anlattım ona. Arkadaşım yok hiç. Derdleşecek bir arkadaş. Türkân, kederli ve kısık bir sesle mırıldandı: Ah, dedi, çok rerak ediyorum. Benim bu ceketi buradan aldığımı öğrendi mi? Madama sorarız. Öteki kızlar söylemişler midir? Hayır, onlarla konnşmadı ki. Kâmile kalktı, yatağınm ustünden çantasını alarak Türkâna yaklaştı: Sana on beş lira versem yeter mi? dedi, yanımda fazla yok galiba... Çantasından çıkardığı paraları sayarOnu bilmiyorurn, Madam sövle ken, Türkân, iki elile de, üstüne yürüyen