CUMHURÎYET 3 îemmuz 1939 KiRUZ Tarihî romaru 72 Yazan: Kadircan Kaflı ( Şehir ve Memleket Haberleri Ekmeğin çeşnisi Belediyeye garib teklifler yapılıyor Ruçuksu plajı dün açıldı Şirketi Hayriyenin sazlı seferleri rağbet gorüyor Şirketihayriyenin yeni yaz tarifesile Denizyollarmm Büyükada Heybeli Yörükali plâjı arasındaki ara seferlerine aid tarifenin tatbikma dünden itibaren başlanmıştır. Şirketihayriyenin bu sene tertib ettiği cumartesi günlerıne mahsus sazlı seferlerinin yapılmasına dün başlanmıştır. Daha ilk günden çok rağbet gören bu sazlı s«ferlere 74 nurnaralı vapur tahsis edilmiştir. Şirketihayriyenin Küçüksuda vücude getirdiği plâj, dün açılmış ve Küçüksu iskelesine dünden itibaren vapurlar uğramağa başlamıştır. Şirketin Boğazm en güzel yerinde vücude getirdiği bu mo dern plâj halkın hertürlü tahminin fevkinde rağbctine mazhar clmuştur. Telefondaki arıza Siyasî Moskova müzakereleri n ngiltere Hariciye Nezareti orta Av|E rupa işleri şubesi reisi Strang'ın Moskovaya getirdiği yeni İngiliz teklifleri Sovyet Başkomiseri ve Hariciye Komiseri Molotof tarafından kabul edilmedi. Sovyetlerin hazırladığı yeni teklifler İngiliz murahhasına bildirildi. Çok geçmeden İngiltere hükumetinin Strang'a göndermış olduğu yeni talimatın Sovyetleri her su retle tatmin edeceği Londrada ilân edilmişti. Fakat Moskovadan memnuniyeti ihsas eden bir haber gelmemiştir. Bilâkis Sovyet hükumetinin efkârına tercüman olan biV makale neşredilerek 75 gündenberi devam eden müzakerelerin bir neticeye varmayıp sürüncemede kaldığı ve bundan Almanya ile İtalyanın nasıl istifade ettikleri izah edilmiş ve bütün mes'uliyet îngiltere ile Fransanm teşebbüslerinde gayrisamimî olmalarına atfedilmiştir. Pravda'da neşredilen bu makalenin muharriri, Stalin'in sağ eli olup yeni kanunu esasi ile teşkil edilen Sovyet parlamentosu hariciye encümeni reisi ve ko münist partisinin siyasî bürosunun azası Jdanof'tur. Sovyet âleminin bu maruf ve nafiz adamı maklesinde ezcümle diyor ki: «İşi sonsuz uzatmaları İngiltere ile Fransanın samimiyetlerinden şüphe et meğe yol açmış olduğundan soruyoruz: Böyle bir politikanın arkasındaki gizli maksad nedir? Sulh cephesi yaratmak mı, yoksa böyle bir cephe ile telif kabul etmez emellerine erişmek için müzakereleri alet mi yapmak istiyorlar? Kabloları yılan zanneden amele Cahil adam, bütün servisi altüst etti Evvelki gün Ayaspaşada yol inşaatında çalışan bir yol amelesinin 50 metrehk telefon kablo borusunu kırması neticesi olarak Kadıköy, Erenköy, Kartal, Adalar, Bebek, Paşabahçe, Büyükdere ve Tarabya santrallarının atıl bir hale geldiğini, şehrin bu kısımlarıle telefon mükâlemelerinin kesildiğini yazmıştık. Evvelki gece sabah beşe kadar vak'a mahallinde bulunan Telefon müdürü Niyazi Tezerin nezareti altındaki ekipler, kabloyu tamir etmişler ve mükâlemeyi yeniden açmışlardır. Kabloyu bu şekilde tahrib eden cahil işçi ile diğer ameleler, evvelki gece yakalanmış ve Taksim merkezinde ifadeleri alınmıştır. Bunlar kablo borusu arasında yılana benzer birşey gördüklerini, onu bulmak için bu işi yaptıklarını söylemişlerdir. Haklarında kanunî takibata başlanmıştır. Derviş Paşa^ zaferden sarhoştu. Ebülmeyamin ertesi gün ona Safiye Sultandan bahsetti ve onun sarayda bulunmasının faydalarmı sayib döktü İmaliye işi üzerindeki karar bugün verilecek Düşüncesini Canfedaya da açmaktan halde göreceklerdi, belki bu yüzden daçekinmiyordu. Fakat bütün ömrünü sarayın hareminde geçirmiş olan, Padişahın cinsî ihtiraslarını bile hoş görecek hatta köriikliyecek bi: ahlâkta olan bu kadın ona hiç faydalı fikir vtrebilecek gibi görünmüyordu. Sıkıhyordu; fakat ertesi gün Fatma Sultan saraya geldi; Ayşe Sultanla Mahfiruzu derin bir sevgile kurakladı; beraber bahçede gezindiler; Şehzade Osmanla oynaştılar; eğlenceler yaptılar. Fatma Sultan o gün kendi sarayma gîtmedi; ondan sonra da sık sık Hasekı Sultana gelerek gece ve gündüz orada kalmağa başladı. Adeta onu koruyan bir hali vardı; fakat Mahfiruz ona üzüntüsünü anlatabilmek için gururunu yenemiyor, Fatma Sultan da bir türlü bu mevzua girmiyordu. Derviş Paşa zaferden sarhoştu. Ebülmeyamin ertesi gün ona Safiye Sultandan bahsetti ve onun saray hareminde bulunmasının birçok faydalarmı sayıp döktü! Derviş Pş. da kızlarağasından hiç hoşlanmıyor, saray içinde kuvvetli bir müttefikin bulunmayışmı büyük bir eksik olarak kabulde tereddüd etmiyordu. Fakat padişahın sözlerini de unutamıyordu. Şeyhülislâma kısa fakat müphem olduğu kadar düşündürücü bir cevab verdi: Mahfiruz Sultan olmasa!... Ayni ruhta olan insanlar, ne kadar müphem konuşurlarsa konuşsunlar, birbirlerini anlamakta güçlük çekmezler. Ebülmeyamin içiîı de böyle oldu. Hiçbir şey söylemeden sadece Derviş Paşanm hançer parılhlı gözlerine birkaç saniye baktı ve çekilip gitti. Yeni şeyhülislâm Sadrıazamın sözlerirıi Safiye Sultana bildirmekte gecikmedi. Haris Venediklinin gözlerindeki ümid bir an sönüp yeniden parladı ve mırıldandı: Mahfiruz Sultan olmasa!... Demek ki o zman yeniden saraya, yeniden saltanat ve şatafata, yeniden o sonsuz kudrete kavuşacaktı. Derviş Paşa şimdilik otduyu bir an örv ce yola çıkarmaktan başka bir jey düşünmüyor, başka iş tutmuyordu. Diyançlan çıktığı gün sehrin her tarafında dellâllar bağırtmış, bütün sipahilerin ertesi sabah Üsküdarda bulunmalarını, o tarafa geçmemis olanlann boyunlarının vurulacağını ilân etmişti. O gün akşama ve ertesi gün sabaha kadar Üsküdarla Cibali ve Eminönü arasında irili ufaklı kayıklar hiç durmadan gidip geldiler. Derviş Paşa ertesi sabah için yeniçerilerin en azılılarından bir iki bin kişiyi hazırlamıştı; onları güneşle beraber şehrin en ıssız köşelerine kadar, av arayan tazılar gibi saldırttı. Çakır Ali yerinden kımıldanmamıştı. Çünkü günlerdenberi görüşmek için gittiği halde bir türlü bulamadığı Ekmekçi zadeyi o gün herhalde görebileceğini umu yordu. Zaten henüz defterli sipahi değildi, gönüllü idi. Kendisini Ferhad Paşa kumandasında harbe gitmeğe mecbur saymıyordu. Yatağından birtakim gürültülerle uyandı: Bre niçin durursun? Sipahi değil misin? Dellâl bağırdığını duymadm mı? Sert bir ses böyle bağırıyor; arkasından tokat, yumruk ve kırbaç sesleri duyuluyordu. Bir genc yalvanyordu: Ağalar, insaf edin! Defterli değilim. Ulufem yoktur. Nice giderim. Üsküdara dahi akçesiz geçirmezler. Gürültü toklaştı ve yalvaran ses kısıldı. Çakır Ali pencereye koştu. Ortası şadırvanh taş avluya baktı. Orada on kadar Yeniçeri birikmişti, onlardan iki tanesi genc Sipahiyi kollarından tutmuşlardı. Üçüncüsü kılıcını çekerek bir defa savurdu ve bir baş kanlar içinde yere yuvarlandı. Şimdi ayak sesleri merdivenlerden geliyordu. Onun da odasma geleceklerdi, onu da yakalayacaklardı ve... Ayak sesleri yaklaşıyordu. Etrafa göz attı; kapı arkasındaki dolaba girmeyi ve açarlarsa kendisini mümkün olduğu kadar pahalı satmayı düşündü. Bu sırada tavanda dört köşeli bir çizgi gözüne ilişti. Burası tavanarasına çıkılmağa yarayan bir kapak olacaktı. Oraya çıkmadan önce odanın kapısını içeriden sürgülemek istedi. Fakat eğer bunu yaparsa içeride bir adam bulunduğuna kimsenin şüphesi kalmıyacaktı. Bunun için kapıyı sürgüsüz bıraktı. Dolabın kapağını açtı, tırmandı. Ayni zamanda ayak sesleri ve homurtuya benzeyen kesik konuşmalar kapı eşiğinden duyulmağa başladı. Artık kurtuuş yoktu. Şimdi içeri girecekler ve genc . ipahiyi ellerinden tavana asılmış olduğu ha insafsız davranacaklardı. Kapı dışarıdan itildi ve Çakır Ali hiç olmazsa gülünc vaziyette kalmamış olmak için kendisini yere bıraktı, kılıcını çekti, kapı arkasındaki köşeye sindi. Birdenbire hanın avlusundan sert nal sesleri duyuldu, sonra bir adam bağırdı: Hey, yoldaşlar! Hele bakın, Sadrıazamın buyruğu var. Nedir? Sakm sipahilerin kanına girmiyesiz; tuttuklarınızı Yenikapıdaki Kadirgalara ulaştırasız, andan Usküdara götürürler!... Yeniçeriler birbirlerine baktılar. İçlerin den biri sordu: Acab doğru mudur? Şüphe olunmasın! Onu tanınm. Derviş Paşanın kapıcılarındandır. Çakır Alinin gergin sinirleri gevşedi. Anlaşılan, Usküdara geçmiyen sipahiler pek çoktu, bunca askerin hele Yeniçeri elile idamlan iki ocak arasındaki düşmanlığı son dereceye çıkaracaktı. Bu yüz den bir isyan çıkarsa devlet için büyük f elâket olacaktı. Vaziyetin pek nazik olduğunu anlayan bazı kimseler padişaha söylemişler, yahud Derviş Paşaya hatırlatmışlardı, o da artık idamdan vazgeçmişti. Kapı açıldı; pala bıyıklı, kara sakallı bir Yeniçeri içeri daldı, arkasmdan iki kişi daha girdi. Üç dört adım atarak sağa sola baktılar, geri döndüler. Köşede genc sipahiyi görünce üçü de ellerini kıhclarına attılar. Sakallısı gözlerini iki ateş parçası gibi parlatarak çıkıştı: Bre talihli oğlan, kılıcını kınına koy da önümüze düş; seni öteki dünyaya değil, Kadirgaya götürecekler! Çakır Ali bunlara karşı yiğitçe dövüşebilirdi. Fakat bundan iyi bir netice çıkmıyacağına şüphe yoktu. Kötü niyetleri olmadığı, son aldıklan emre uyacaklan da her hallerinden belli oluyordu. Defterli değilim! Diyerek kurtulmanın imkânsızlığını da biraz once gözlerile görmüştü. Bunun işin tıhcını kınına sokmakta ve yeniçerilerin önünden geçerek dışarı çıkmakta gecikmedi. İstanbula son defa geldiğindenberi hiçbir işi rast gitmemişti, fakat son defa gerçekten talrhi gülmüş, muhakkak bir ölümden kurtulmuştu. Bir iki saat sonra tıklım tıklım insan dolu olan 24 oturakh bir kadirganın içinde ağır ağır Ortaköye doğru uzaklaşıyordu. Oradan birdenbire provasını Kanlıcaya doğru çeviren gemi akıntı tarafından Marmaraya doğru sürüklenirken Üsküdan tutuyor; ahşab bir iskeleye yanaşıyordu. O gün ve ertesi gün Anadolu kıyısından Rumeli kıyısına hiç kimse geçirilmiyordu. Üçüncü gün sabah erkenden Ferhad Paşa ordusu Anadolu içlerine doğru yola çıktı. Sonradan yakalanip getirilen sipahiler birer birer defter edilmiş, ayni zamanda geride kalmamaları için sıkı bir çember içine alınmışlardı. Belediye ekonomik istişare heyeti ekmek imaliye rneselesi üzerinde kat'î kararmı bugün verecektir. İstişare heyeti bundan evvel yapılan üç toplantıda Fırıncılar cemiyeti tarafından ekmek imaliye ücretinin idare etmediği hakkında ileri sürülen mucib sebebleri madde madde tetkike başlamış, fakat bu içtimalardan bir netice alınamamıştı. Bunun üzerine heyet azasının ayrı ayrı bu maddeler üzerinde tetkikat yapmasma karar veril miş ve cutna günü Fırıncılar cemiyeti noktai nazarını İktısad müdürlüğüne bildirmiştir. Dığer taraftan Belediyeye ekmek çeşnisinin tebdil edilmesi ve bu suretle fiatın düşürülmesi hakkında teklifler de yapılmaktadır. Bunların içinde çok ganb'.eri vardır. İstanbul ekmeğinin 95 randımanh olması, bu suretle ekmeğin hem fiatının ucuzlıyacağı, hem de glütenin artacağı şeklinde bir teklif de ileri sürüknüştür. Fakat böyle bir çeşni yapmağa hiç de sebeb görülmemektedir. İçi kepekle dolu, hazmı müşkül, şehirlinin yemiyeceği bir ekmeği ortaya çıkarmak manasız telâkki edilmektedir. Çünkü yeni buğday mahsulü kalite itibarile çok iyidir. İstanbulda ekmeği daha fena değil, olsa olsa daha iyi çıkartmak imkânjarının araştırılması doğru görülmektedir. Halk 80 randı manlı unun ekmeğinden bile şikâyet etmektedir. Fırmların hemen hepsi 70 74 randımanh undan ekmek çıkartmakta dırlar. Umumî Harb yıllannda bile yüzde 60 arpa ve yüzde 40 buğdaydan yapılan ekmek çeşnisi 95 randımana çık mamıştı. Etiket meselesi Etiketsiz ekmek çıkartan fırmların şiddetle tecziyesine karar verildiğini yaz mıştık. Belediye bu şekilde harekete geçmiş ve hatta Fenerde bir de fırın kapatılmıştır. Fırıncıîar bu vaziyete itiraz etmekte, Belediye matbaasının inhisarında bulunan etiket tab'ı işinin aylarca geciktiğini, bazan üç ay evvel sipariş edilen etiketlerin bile verilmediğini, bundan 1,5 ay evvel sipariş olunan etiketlerin el'an almamadığını, halbuki kendilerinin an cak 15 gün evvel sipariş mecburiyetinde bulunduklarını öne sürerek bu vaziyette ne yapmalan lâzım geldiğini sormakta dırlar. Meslekî kurslar Fabrika müdürleri bugün Sanayi Birliğinde toplanıyorlar Sınaî müesseselerde ve maden ocak larında meslekî kurslar açılması hakkın daki nizamname mucibince bürolarda çalışan memurlar haric olmak üzere, bir senede kullandığı işçi ve müstahdemlerin sayısının gündelik vasatisi yüzden fazla olan maden ocaklarile teşviki sanayi kanununda tarif edilen sınaî müesseseler, meslekî kurslar açmakla ve bunlarm müfredat programlarmı 15 temmuza kadar İktısad Vekâletine göndermekle mükel leftirler. Bunun için yüzden fazla işçisi olan fabrikalar müdürleri bugün görüş mek üzere Sanayi Birliğinde bir toplantı yapacaklardır. DENİZ tŞLERl Denizaltı gemilerimiz ŞEHÎR ÎŞLERt Unlar bozuk mu? Belediye, gördüğü lüzum üzerine îstanbul fınnlanndan 320 paket nümunelik un almış, Belediye kimyahanesine göndernıiştir. Son günlerde Belediyeye yapılan bazı ihbarlarda kullanılan unlann bozuk olduğu iddia edilmiştir. Vaziyet, kimyahanenin raporundan sonra belli olacaktır. Polisin vazifesi Vali, alâkadarlara gönderdiği bir tamimde İstanbulda adlî polisi ve bele diye polisi gibi vazifelerin ayrı ayn olmadığını, bütün alâkadarlann şehrin sıhhî ve beledî işlerinden mes'ul olduklannı, binaenaleyh buna aykırı hareket edenlerin derhal mes'ul edileceklerini bildirmiştir. MÜTEFERRİK Izmir fuarının açılış merasiminde bulunacak Vekiller Fuar açılma merasiminde hazır bu lunmak üzere Ticaret Vekili Cezmi Erçinle İktısad Vekili Hüsnü Çakır, Münakalât Vekili Ali Çetinkaya ve Maarif Vekili Hasan Âli Yücelin İzmire gide cekleri haber verümektedir. Et meselesi Dahiliye Vekâleti, İstanbulun et işile yakinen alâkadar olmaktadır. Vekâlet, Belediyeden et piyasası ve et satışı hakkında yeniden mufassal malumat iste miştir. Kızılay haftasının ikinci günü Dün, Kızılay haftasının ikinci, fakat en haraketli günü idi. Birçok nahiye ve kaza merkezlerinde halka Kızılaym propaganda temsilleri verilerek bu en büyük hayır cemiyetimizin harbde ve sulhtaki yardımlan tebarüz ettirilmiştir. Kızılay umumî merkezi, bütün şubelere bir tamim göndererek Cumhuriyet devrinde cemiyetin seylâb, hastalık, yangın, zelzele ve diğer felâketler karşı smda halka yaptığı yardımlann beş milyon Türk lirasına baliğ olduğunu tebarüz ettırmiş ve bunun halka bildirilmesini istemiştir. Kızılay cemiyeti teşkilâtı bütün ev lere ve ticarethanelere matbu teklif varakaları tevzi ederek halkı bu büyük hayır cemiyetine aza olmağa davet etmiştir. Bu suretle bir hafta zarfında yeni den on binlerce aza kaydolunacağı ümid ediliyor. 20 bin esnaf muayene edilmiş! Senede bir defa sıhhî muayeneye tâbi esnafm cezasız muayene müddeti bit miştir. Bu şekilde 20,000 esnafm mua yenesi yapılmış ve kendilerine sıhhat cüzdanı verilmiştir. Belediye teşkilâtı, esnafı kontrola başlamıştu*. Yakalanan esnaf hem muaye neye sevkedilecek, hem de kendilerin den ceza almacaktır. cAtılay» denizaltı gemimiz kızaktan indirilmiş, dalma tecrübelerine başla nılmıştır. Gemi, teçhizatı ikmal edildikten sonra filoya iltihak edecektir. Gene îstanbulda yapılmakta olan Yıldıray denizaltı gemimizin makineleri İngiltere istediği zaman teminat istemive motörleri yerlerine konulmuştur. Bu yen devletlere de dolayısile teminat veregemi de ağustos nihayetinde ayni me biliyor. Meselâ Lehistanla yaptığı anlaşrasimle denize indirilecektir. ma ile Holanda hakkında böyle teminat \ Yeni idareler ^ vermiştir. Lehistan Hariciye Nazırı Beck Tarihe karışan Denizbankm yerine ye son beyanatmda ise Sovyetlerden ne muni teşkü olunan Devlet Denizyollan îş ahede, ne de diğer suretle asla teminat iste letme umum müdürlüğile Devlet Li mediğini ve yeni Rus Leh ticareti mukamanlan işletmesi umum müdürlüğü teş velesile iktifa eylediğini söylemiştir. Bu kilâtı, faaliyete geçmiştir. Şimdilik her halde Lehistanın; teminat istemiyen Baliki idare de Merkez Rıhtım hanmda çatık hükumetlerinden ne farkı vardır? Hallışmaktadır. Tophanedeki eski Seyrisefain binasmda yapılan tamirat ikmal o buki İngiltere ile Fransa Sovyetler Birlilunur olunmaz Denizyollan umum mü ğinden Lehistan için teminat istedikleri halde ayni vaziyette bulunan Baltık hüdürlüğü bu binaya geçecektir. Esik Denizbank forslarının bacalardan kumetlerine teminat vermesine asla yanaşsökülmesi işi kâmilen ikmal olunmuş, mıyorlar. ekseri bacalâra yeni forslar konulmuş Bütün bu hareketler îngiltere ile Frantur. sanm müsavi şartlarla Sovyetler Birliğile bir misak akdine taraftar ohnadıklarını ve Plâjlara akın başladı Son haftalar zarfında pazarlan hava Sovyetleri bütün evin yükünü taşıyacak lann bulutlu ve yağışlı olmasma muka bir hamal menzilesinde tutmak istediklebil dün havanın fevkalâde güzel ve sıcak rini gösteriyor. Sovyet devleti başkalan oluşu, şehri adeta boşaltmış, halk kırla nın ellerile ateşten kestane çıkartmağa çara, Boğaza, Adalara, plâjlara dökül lışan devletlere oyuncak olamaz. İngil müştür. tere ile Fransa Rusya ile kendisinin kabuDenilebilir ki, dün plâjlarda ilk defa le şayan göreceği bir misak akdetmek isolarak yazın hararetli manzarası görül temiyorlar ve bilâkis Sovyetleri alet yapamüştür. Bütün plâj lar, dolmuştur. Bil rak ve bütün mes'uliyeti kendisine yükîehassa Boğaziçinin yeni Küçüksu plâjı terek İngiliz ve Fransız efkârı umumiyesiçok kalabalık olmuştur. Burada müzikli ni aldatmak ve el altından da Almanya bir kazino, tenis kortu ve diğer eğlenceile anlaşmak istiyorlar. Bu halin daha ziler de bulunuşu halkı kendisine çekmişyade devam edip edemiyeceğini önümüztir. Şirketi Hayriyenin kombine bilet deki günler gösterecektir.» leri de bu rağbete yardım temiştir. Dün, Boğaza ve Avrupa banliyösüne akın dolayısile Şirketi Hayriye ve Devlet Demiryollan dokuzuncu işletme müdürlüğü müteaddid defalar ilâve vapur ve katarlar tharik etmek mecburiyetinde kalmışlardır. İstanbulun yakm sahilleri de görüle cek bir manzara teşkil ediyordu. Yenikapı ve Yalı köşkü sahil kazinolan kalabalıktan geçilemiyecek bir halde idi. Bu mühim makale Sovyetlerdeki hâ kim mehafilin İngiltere ile Fransaya karşı itimadsızlık beslediğini göstermektedir. Diğer taraftan Fransa Hariciye Nezaretinin gazetesi Temps da Baltık hükumetlerine teminat vermekten îngiltere i!e Fransanm imtina göstermeleri de Sovyetlerin bu memleketler yüzünden kendisinin harb çıkaracağma şüphelendiklerinden ileri geldiğini yazmıştır. Demek oluyor ki Moskovadaki müzakerelerin sürüncemede kalması; İngiltere ile Fransanm SovyetIere karşı ve Sovyetlerin de İngilizlerle Fransızlara karşı son derece emniyetsizlik beslemelerinin bir neticesidir. Ancak aradaki bu itimadsızlık kalkıp iki taraf birbirinin samimiyetinden emin olduktan sonra üçler ittifakı meydana gelecek demektir. 35 Zehir... Derviş Paşa geniş bir nefes aldı. Akrabasından ve dostlanndan herbirini yüksek vazifelere kayırdı. Kardeşine de Ağrıboz sancağını verdi; bundan başka kendi sancağı ile İnebahtı ve Karlıili sancaklarının yeniden vergilerinin yazılmasını emretti. Halbuki bu adam henüz pek gencdi, tecrübesizdi, verilen işi başaramazdı, yanma usta birisini vermek lâzımdı. Deferdar Ekmekçi zade Ahmed Paşa, tarihçi Peçevî İbrahim Efendiyi muvafık gördü. İbrahim Efendi Derviş Paşa takımını sevmezdi; Lala Mehmed Paşanın malları zaptolunurken Kör Ali Ağaya söylediği söz eğer Sadrıazamın kulağına giderse idam edileceğine şüphe yoktu. Ek mekçi zade onu hem gözönünden uzakaştınyor, hem de Derviş Paşanın kardeşine iyi hizmet etmek imkânını vererek iibarını arthrmak istiyordu. Derviş Paşa o gün öğle üzeri verdiği büyük ziyafete, devlet büyüklerini, yakınarı ve dostlarını çağırmıştı; Ebülmeyamin onun sağında oturuyordu. Dereden epeden konuşuldu; bir aralık saate baKmak lâzım geldi. Kazasker Mehmed Efendinin saatile Ekmekçi zadenin saati arasında üç beş dakikahk bir fark çıktı. Her biri kendi saatinin doğru olduğunu iddia ediyordu. O zaman Derviş Paşa o her zamanki yüksek ve mağrur sesile araya gırdi: Şimdi anlaşılır; bende bir saat var i misli yoktur ve saniye dahi şaşmaz! lArkası vari Ada arabacılarî yeknasak elbise giyecekler Büyükada arabacılannın da Avrupanın sayfiye şehirlerinde olduğu gibi yeknasak elbise giymeleri kararlaştmlmış ve elbiseler hazırlanmıştır. Ada araba cıları badema bu elbiseleri giyecekler dir. i ECNEBÎ MEHAFlLDE Kolonel Kole Şimdiye kadar Hatayda Fransız mümessüliğini yapan Kolonel Kole'nin Suriye ve Lübnan Fransız komiserliği as kerî büro şefliğine tayin olunduğu haber verilmektedir. ( Kadıköy Kız Enstitüsünde senelik sergi J Muharrem Feyzi TOGAY tnkılâb müzesi Eski Beyazıd medresesinde bir müd dettenberi yeni şekilde tertib edilmek te bulunan İnkılâb müzasinin hazırlık lan ikmal edilmiştir. Müze bu hafta içinde merasimle açılacaktıx. Müzede bü yük inkılâbımıza gelinciye kadar yapıl mış olan bütün hareketlere aid elde mevcud eserler ve vesikalar toplanmış ve güzel bir şekilde tasnif edilmiş bulun maktadır. Fransaya giden heyet Fransa ile aramızda cereyan edecek ticaret anlaşması müzakerelerinde hükumetimizi temsil edecek olan Ticaret Vekâleti müsteşan Halid Nazminin riyaseti altmdaki heyetimiz dün Parise müteveccihen hareket etmiştir. İki taraf arasında müzakerelere perşembe günü başlanacaktır. Paramunt sinema operatörü Hataya gitti Tayyare ile şehrimize gelen ve evvelki gün deniz şenliklerinde bulunup Cumhur Reisimizin de Savarona yatında fi limlerini alan Paramunt operatörü, dün tayyare ile Adana üzerinden Hataya gitmiştır. Ekspres geç kaldi Avrupa ekspresi dün Sirkeciye iki saat teahhurla gelmiştir. Bu teahhura sebeb, Almanyada eksprese bağlanan va gonlann gecikmesidir. Yalova kaplıcaları Sıhhat Vekâletine devrediliyor Yalova kaplıcalarının Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletine devri evvelki gün yapılmıştır. Kaplıca müdür ve başhekimliğinde değerli profesör doktor Nihad Reşad ipka edilmiştir. Kadıköy Kız Enstitüsünün senelik sergisı dün açılmış ve bu münasebetle mektebde bir merasim yapılmıştır. İstanbul Kumandanı General Halis Biyitay, mülkiye başmüfettişi Nedim, Maarif erkânı ve daha bir çok tanmmış zevatla refikalarının bulunduğu bu törende Enstitü talebeleri bir sene zarfında diktikleri elbiseler, şapkaları giyerek canlı mankenler halinde davetlilerin önünden geçmişler, yaptık ları işleri ve çamaşır takımlannı göstermişlerdjr. Enstitü talebelerinin işleri vmumî bir takdirle karşılanmıstır C u m h u r i yet Nüshası 5 kurustur Abone şeraiti! T ü i r î r i y e ***** Y Senelik Alh ayhk Üç ayhk Cir ayhk j ıcm 1400 Kr. 750 > 400 » 150 » ıcın 2700 Kr. 1450 » 800 > i'oktur