CUMHUBİYET 4 Haziran 1939 Beşiktaş Vefayı 30 yendi Beşiktaş Vefa takımlan diin Taksim stadında karşılaşhlar. Hava kapalı ve rüzgârlı, sahada ise pek az bir seyirci vardı. İki takım arasındaki oyun, tahmin edildigi gibi zevkli olmadı, seyircilerden birçoğu ikinci devrenin ortalannda maçı yarıda bırakarak stadı terkettiler. Şazi Tezcanm idaresindeki maça iki takım şu şekilde çıktı: Beşiktaş: Mehmed Ali Taci, îbrahim Hüseyin, Bedii, Feyzi Hayati, Hakkı, Nazım, Şeref, Eşref. Vefa: Azad Vahid, Saim Sefer, Lutfi, Şükrü Necib, Hakkı, Gazi, Sulhi, Mehmed. Oyuna, Beşiktaşın soldan yaptığı hücumla başlandı. Rüzgâr altma düşen Beşiktaş, Vefa müdafaasının isabetsiz vuruşlan karşısında, oyunda hakimiyeti temine muvaffak oldu. Oyunım bidayetinde Hakkı, biraz sonra da Şeref iki mühim fırsat kaçırdılar. Vefanın sağdan yaptığı bir hücum, îbrahimin ters vuruşile Beşiktaşın kalesine girerken, top rüzgârm yardımile direğin kenanndan dışan çıktı. Kuvvetli esen rüzgâr, iki tarafın yaptığı hücumlarda isabetsizliğe sebebiyet verdiği için oyun zevksiz oluyordu. S a | muavinin Beşiktaş kalesinin ortasına düşürdüğü topa yetişen Nazım 16 nci dakikada hafif bir vuruşla Beşiktaşın ilk golünü yaptı. Beşiktaş oyundaki hakimiyetini devam ettirirken, Vefa kalesine doğru giden Şerefin güzel bir pasına Hakkı yetişti. Topu soldan kısa bir sürüşle götüren Hakkı 23 üncü dakikada Beşiktaşın ikinci golünü yaptı. Rüzgârla beraber oynıyan Vefa takımı, müdafaaya daha fazla ehemmiyet vererek, sağ iç Hakkıyı muavine almaya lüzum gördü. Bu lüzumsuz değişiklik takımın maneviyatı üzerinde fena tesır yapmış ve bu vaziyeti sezen Besiktaş daha rahat oynamaya başlamıştı. Tektük ve dağınık bir şekilde hücum fırsıtı bulan Vefa, daha ziyade müdafaa yapmakla vakit geçirmiş ve devre 2 0 Beşiktaşın galibivetile bitmistir. ;' İkinci devre Beşiktaşın, iki golü kâfi göriir şekildeki durgunluğu Vefa takımı için bir hızlanma vesılesi oldu. Beşiktaş müdafaasının birbirini takib eden bozuk oyunu karşısında, Vefa takımı, şahsî oyunu yüzünden bir iki mühim fırsat kaçırdı. Hakkınm müdafaaya yardımile tazyikten kurtulan Besiktaş yeniden hücumlara başlıyarak, Vefayı sıkıştırmaya başladıysa da iki golden sonra pek nazlı oynıyan hücum hattı, lüzumsuz paslarla netice alamaz Ankarada yapılan maçta da Ankaragücü Doğanspora 1 0 galib geldi Istanbul Ticaret ve Sanayi Odasının bünyesinde mühim değişiklikler olacaktır. Odalar nizamnamesinde esnaf işlerınin mıntaka ticaret müdürlüklerine merbut bir büro tarafından tedvir olunacağı ve fakat tahsisatının odalann küçük ticaret erbabından aldığı oda aidatından karşılanacağı musarrahtır. Esasen mıntaka ticaret müdürlüğü teşkilâtı mevcud iken müdürlüğe merbut esnaf cemiyetleri mürakabe bürosu namı altında bir büro bu işi yapmakta idi. Müdürlükler kalkmca mercisiz kalan bu büro da Ticaret Odasına raptedilmiş ve Odanın bir şubesi haline sokulmuştur. Yeni teşkilât ile mıntaka ticaret müdürlüğü kurulunca Ticaret Odası esnaf şubesinin lâğvı ve bu işin Mıntaka Ticaret Müdürlüğüne verilmesi mecburiyeti hasıl olmuştur. Ticaret odasının bugün bir şubesi olan sanayi şubesi de kalkmaktadır. Bu şubenin gördüğü vazife bundan sonra İktısad Vekâletine bağlı olarak kurulmakta bulunan sanayi odaları tarafından tedvir olunacaktır. Sanayi odaları kurulmasına aid hak yeni İktısad Vekâleti Teşkilât kanunile bu Beşiktaş Vefa maçından diğer bir görünüş Vekâlete verilmiştir. Sündi sanayi odalaelemanlarla takviye edıleceğı hakkında nna aid nizamname hazırlanmaktadır. Nikulaktan kulağa gelen rivayetler, bugün zamname neşredilir edilmez sanayi odaları kü maçın hangi taraf lehine döneceğini teşkiline başlanacaktır. gene şüpheli bir şekle sokmuştur. Otuz küsur senedenberi her yaptıkları Amerika, Yahudileri kabule TAKSİM STADINDA: maç tıpkı bugünkü kadar heyecan ve alâkarar verdi Kurtuluş Pera saat 10 ka uyandıran bu iki takımın karşılaşması Mexico Çity 3 (a.a.) «Flandres> Beylerbeyı Kadıköyspor saat 14 «Gazi büstü» istisna edilecek olursa, hiç vapurunda Veracruz'da bulunan ve HaSüleymaniye, Şişli Kasımpa^a, bir devirde bu kadar kısa bir fasıla ile vanaya çıkmalanna müsaade edilmiyen Galataspor saat 15,45 Fenerbahçe Galatasaray mülteci Yahudiler Amerikada karaya tekerrür etmiş değildir. saat 17.30 Galatasaray Fenerbahçe maçlarınm çıkmalanna müsaade edildiğini bildir FENERBAHÇE STADINDA: hangi vesile ile olursa olsun, takımlardan mişlerdir. Mültecüer, Lâtin Amerika Gul kupası atletizm maçları. biri ne kadar hafif bulunursa bulunsun. memlekelterine yerleşmek müsaedesini SÜLEYMANİYE STADINDA: ahncıya kadar Amerikada kalacaklardır. hemen her maç, bir evvelkinden daha büSüleymaniye kupası maçları Söylendiğine göre, Nevyorkta faaliyette yük velvelelere sebebıyet vermiştir. saat 15,30 bulunan Yahudilere yardım komitesi taHer yaptıkları karşılaşmalarda, zıhinle rafından yapılan teşebbüsler üzerine bir hale geldi. Oyun, sonlara doğru aca ri altüst eden hesablar çıkaran bu iki ta Vaşingtondan bu müsaade istihsal edil yib bir şekle girerek, tamamile tatsızlan kımın, dedikleri veya zannedildiği gibi miştir. hususî bir taktiği yoktur ve olmamıştır. dı. Filistinde bir ayda ölenler ve Yapacakları maçtan, günlerce evvel, büOyunun son dakikasında Eşreften güyaralananlar tün aklı erenler, birbirlerine karşı mevcud zel bir pas alan Hakkı Beşiktaşın üçünKudüs 3 (a.a.) Mayıs ayı içinde Fısistetnler üzerinde münakaşa ederler, mücü sayısını yaparak Vefayı 3 0 mağdafaa hatlarını takviye, hücum hatlarını listin tethiş hareketlerinde ölen Arab, lub vaziyete soktu. Oyun da bu suretle şüt atar şekle sokarak âdeta bir güreşe çı Yahudi ve Ingilizlerin sayısı 75 tir. 296 kişi de yaralanmıştır. bitti. kar gibi yağlanmadıkları kaldığı halde, hakemin düdüğü öttüğü anda, bütün bu nazarî dersler, soyunma odasuun heyecan kokan dostluğu içinde kalmıştır. Bu, dünden böyle idi, bugün de böyGalatasarayla Fener arasındaki mev18 hazıranda Peşte muhtelitile Budaledir, yann da böyle olarak kalacaktır. simin son maçı bugün Taksım stadında peşted« maç yapacak olan Brüksel muhİki takımın gözlerimize hiç de yabancı yapılacaktır. Millî küme maçlannın songelmiyen malum ve meşhur renklerini ta teliti, üç maç yapmak üzere şehrimize lanna doğru birdenbire bir sarsıntı geçişıyan oyuncular, tam doksan dakika bir gelecektir. ren Fenerbahçeye mukabil, bütün nazar21 haziranda şehrimizde bulunacak birlerine boyun eğdirmek için mücadele ları üzerine çekecek dereceye gelen GaBelçika takımı, Mıllî küme maçları dolaedeceklerdir. latasaray takımı bugün haklı olarak üzeyısile müşkül vaziyette kalmamak için maç İşte Galatasaray, Fenerbahçe takımrinde durulacak bir manzara arzetmeklarını geceleri yapacaktır. larının asıl can daman, budur ki biz buna tedir. Avrupada çoktan başlayan gece maçyeni ismile taktik diyoruz. larınm bizde de bu vesile ile tecrübeleri Galatasaray evvelâ Fenerbahçeyi, bir Bugünkü maçta ne W sisteıni, ne de hafta sonra Beşiktaşı mağlub eden on aksi olarak kullanılan sistem mevzuu bahs yapılacaktır. Taksim stadmda bu münasebetle Avbirinin malum oyunculardan teşkiline tir. İki takımdan birine zafer neş'esi tattımukabil, Fenerbahçenin birtakim yeni racak tek taktik, sporda büyük rol oyna rupada olduğu gibi büyük projöktör tesisatı yapılacaktır. yan insanın dizlerinin bağını çözen âsaDün yapılan diğer maçlar ba dayanıyor ki biz bu taktiği sinirine Dünkü Millî küme maçından evvel ihâkim olan yapacak ve maçı pek tabiîdir ki o kazanacak diyor ve işi öyle tarif edi kinci lik takımlan arasında oynanan bölge kupası maçlarına devam edilmiş ve şu neyoruz!.. tıceler ahnmıştır: O. K. ADLiYEDE VE Nizarriname neşredilince = MAHKEMELERDE yeni teşkilâta başlanacak Leylânın Mecnunu Sanayi odaları Bir araba tekerleğini çalmak suçile muhakeme edilen ihtiyar âşık, beraet etti Mecnun! Anlamadım, nasıl? Mecnun! Sorduğumu anlamadın galiba.. Adımı sual etmiyor musunuz? Evet. E işte pekâlâ, Mecnun! Kırçıl saçı sakalma kanşmış, derbeder halde duran adam, durduğu yerde sallanıyordu. Beline sardığı genişçe kuşakla, şişkin karnını bir parça yukarıva kaldırmıstı. Buna rağmen göbekli gö rünüşünden hemen hiçbir şey eksilmemişti. , Yılların yük'Ie omuzlan öne doğru eğılmiş vazivette olmakla beraber, tavrı oldukça zinde idi. Görünüşte sağlamdı. Durduğu yerde sallanması halsizli ğinden değil de vücud ağırlığından ileri geliyordu. Bu adama, adını üç defa söyleten hâkim, artık yanlış iş tmediğine kanaat getirince. sesinde biraz hayret ifade eder tonla araştırdı: Sen, bunun ne manaya geldiğini biliyor musun? Adam. etlice dudaklannı birbir nden ayırıp, genişliyen bir gülümseme ile, başmı kımıldattı ve göz kırptı: Elbette. dedi, şöyle azıcık aklı terelelli demektir! Sol elini havada evire çevire bir tarif yaparak. hakikate daha yakın gelmek üzere. mana verişte daha ileri gitti: Doğrusu deli demektir, ya! Açık çası böyle! E peki. manasını bild ğin halde sen ne diye bu adı taşıyorsun? O, bu sefer sağ elini. gömleğinin yırtmacı aralığından kırçıl kılları görünen göğsüne götürdü: Ben mi?. Haa. benim adım, başka manaya geliyor! Nasıl başka manaya? Öyle ya! Çünkü ben, Leylânın Mecnunuyum! Bunu o kadar tuhaf bir ciddiyetle söylemişti, kı! Salonda bir an susuldu, bir an sonra da gülüşmeler duyuldu. Gü lüşmelerin aksi onun da kulaklanna değdi ve dönerek gülüşenlere baktı: Yaa, dedi, Leylânın Mecnunu be > nim, işte! O masaldaki, divandaki Mecnun, benim yanımda gölgede kalır, gölgede! Leylânın asıl Mecnunu benim, ben! Bu lâkırdısmın ardı sıra da ezbere bildiğı şu beyti, mınldana mınldana, okudu: Olsaydı bendeki gam mecnunu mubtelâda Kuş mu karar ederdi, başındakl yuvada? r Bugünkü spor hareketleri leğini, kız, oğlan ir:li uakh bir sürü çoluk çocuk, yalm ayak başı kabak, yerden kaldırmışlar, habire ha gayret, devire kaldıra, yürütüyorlardı. Fakır fukara, çember yoksulu mahalle çocukları, çember çevirmeğe heves etmişler, yoklukta bu lenduhayı o işi görür sanmışlar. Ço çuk aklı ya! Onlann bu halini görünce, geçtim tekerlek üzerlerine devnlir de altında ezilirler, diye bağırdım, «savu lun> dedim. Çocuklar çilyavrusu gibi dağıldı, ben de tekerleği siper bir yere saklamak istedim. Çünkü meydanda bırakırsam. ben ayrılınca onlar tekrar oraya üşüşeceklerdi! E, ben baba olma dım, hatta ömrümde evlenmedim bile, amma serde, gönülde babalık var ya! Bu kadan da elverir! Gelgelelim ki acımak böyledir işte, iyilik et de kemlik gör! Akılsız yaramazlar, oyunlarını bozdum diye «tekerleği çalıyor> yaygara smı kopardılar, çocuk akıllı ahır sahıbi de yumurcaklann şirretliklerini sahiye aldı, geldi bana çattı, sonra da bekçiye yakalanttı beni! Lâf anlatamadım bir türlü! Adam. bunlan bir sıraya söyleyiverip, sustu. Hâkim, onun anlatmasmda geçen iki kişiyi dinledi. İkisinin ifadesi de, doğrudan doğruya değilse bile dolayı sile, onun müdafaamsı dediklerini sahiye çıkanyordu. Hâkim, bir celsede beraet karannı bildirdi. Olsaydı bendeki gam mecnunu mubtelâda Kuş mu karar ederdi, başındaki yuvada?, Beytini söyledıği sülh ceza salonundan koridora ayak basar basmaz, o, eskisi gibi ckadıd ve natüvan> olmıyan bu yeni Mecnun, koridorda artık Leylâyı ağ zına almadı. M. SELtM Kiracıya kızmış! Çiçekpazarındaki ahşab dükkânını, zerzevatçı Mehmed Adalıya kiralıyan Salıh Usta, bir müddet sonra kiracısır.a «dükkânımdan çık» demiş. Mehmed Adalı, çıkmağa yanaşmaymca da, <ben seni çıkarmasım bılirim> diye, bir gece dükkânı yıkmıştır. Zerzevatçı Mehmed, Salih Us tanm bir hareketınden dolayı şıkâyette bulunmuş, ayni zamanda dükkândaki mallarına hasar iras edildiğini ileri sürmüştür. Tahkikat üzerine Sultanahmei birinci sulh ceza mahkemesine yollanan Sal'h Usta, dün sabahki muhakemede «dükkânım zaten inhidama maıldi, bugün, yann Belediye yıkacaktı. Ben daha evvel davrandım!> diye hareketini müdafaa etmiştir. Mahkeme, Belediyenin bu yıkmaya tekaddüm eden mua melesini öğrenmeğe karar vermişt:r. Bugünkü Galatasaray Fener maçı Taksim stadyomunda gece maç yapılacak Ankaragücü Doğansporu yendi Galatagencler: S . Bozkurd: 0 Galatagencler çok hâkim bir oyunla Bozkurdu 5 0 mağlub etmiştir. Ankara, 3 (Telefonla) İzmirin Do Anadoluhisar: 2 • Demirspor: 1 ğanspor takımı bugün burada AnkaragüDaha hâkim oynayan Anadoluhisar cü ile karşılaştı. Ankaragücü 1 0 maçı kuvvetli rakibi Demirsporu 3 2 yenmekazandı. ğe muvaffak olmuştur. Goller birinci devBeden Terbiyesi Umumî Müdürü GeGül kupası maçları neral Cemil Taner dün akşam şehrimize Gül kupası atletizm tnüsabakaları, bu gelmiştir. gün Kadıköy stadında yapılacaktır. Senin geç kaldığım görünce ne yalan söyleyim, içime biraz korku girdi de... Belma güldü: Bunun için mi? Dedi. Gözünün ucile de o küçük çantayı gösterıyordu. Haydar, kendini tutamadı: Yalan değil, neden bunu da beraber götürdün? Nasıl olsa hepsi senin, biliyorum ama neden yanına aldın?.. Sırası geldikçe: «Bunlar sende dursun» demiyor muydun?.. Onun için aldım. Bizim evde, hiç kimsenin bilmediği bir yere saklıyacaktım. Yahud da Ranaya saklatacaktım. Çanta kilidli, içinde ne olduğunu kim anlıyacak, diyordum. Sonra gene vaz geçtim. Gözümüzün önünde dursun, daha iyi, dedim. Geri getirdim. değildi. Oturduklan odanın sokağa doğru bir çikması vardı. Oradan bakınca, kapıyı çalan adam her kimse, kolaylıkla görülebilirdi. Haydar, ilkönce elektrikleri söndürdü. Pencerelerin kalın, siyah perdeleri sımsıkı kapalıydı. Onlann birini araladı. Dışarıya baktı. Sonra, birdenbire Belmaya döndü: Olur şey değil, diye fısıldadı. Bak, kim geldi?.. Genc kadın da sokuldu: Kim?.. Muhtar değil mi o?.. O olacak. Demek ki benim arkam sıra gelenler onun adamlan imiş. Buraya geldiğimi gördüler. Muhtar da onun için geldi. Yalnız mı acaba?.. Perdeyi biraz daha araladılar. Sokağa baktılar. Haydar: Görünürde başka kimse yok ama, diyordu, sokağın başında saklananlar olmuşsa onu bilmem. Ne yapacağız şimdi?.. Sen nasıl istersen. Açmıyalım kapıyı. Olur mu?.. Mademki buraya kadar geldi, senin burada olduğunu biliyor, demek. Saklanmaktan ne çıkar?.. Biz Umum müdiir şehrimizde rede yaoılmıştır. Beşiktaş Vefa maçından bir görünüş Leylânın asıl Mecnunu kendısi oldu ğunu söyliyen yaşlı adamm gözleri süzgünleşmiş, özlediği bir hayale kapılmışçasına dalmış gitmişti. Leylânın Mec nunu, nerede ise kendinden geçyor gibiydi Fakat, hâkimin ihtarı onu kendine getirdi. irkilerek: Af buyurun, dedi, muhakemeyi unuttum da! Hüviyet ne dair birkaç şey daha sorularak. dava mevzuuna geçildi. Bu cihet ve hâkimin sorduğu, onun cevabından da anlaşılıyordu: Ben, araba tekerleğini çalıp da ne yapacathm? Arabam vok ki! Ne işime yarar! Hem de tek tekerlek! Bu kısa cevaba karşı hâkim: Öyle amma. seni tekerleği elinle çevire cevire götürürken görmüşler! O, güldü: Sanki çocukmuşum da mahalle arasmda çember çeviriyormuşum gibi lerden! İlâhi, saçıma, sakalıma ak düştükten sonra mı? Efendim, işin doğrusu. ahınn yanıbaşmda gübre yığmı üstüne devrîlmiş hantal muhacir arabası tekeraçmazsak belki o zaman gider karakola haber verir, herkese karşı buraya polislerin geldiğini istemem. Kapı, hep öyle üstüste çalmıyordu. Haydar, yandaki odaya doğru yüriidü: Ben ortalıkta görünmiyeyim. Sen kapıyı aç. Muhtarı al içeriye; bakalım. ne istiyor?.. Peki, böyle daha iyi... Sen bana bırak, ona ne söyliyeceğimi biliyorum. Belma, dışanya çıktı. Sokak kapısmı açtı. Birbirlerini görmiyeli, geçen şu birkaç gün içinde Muhtar çok değişmişti; pek bitkin görünüyordu. Sanki çekiniyormuş gibi biraz durdu, bakındı; sonra içeriye girdi: . Kimin evi burası?.. diye sordu. Burada mı oturuyorsun, sen de?.. Belma, hırçın bir sesle: Niçin geldin buraya?.. Dedi. Senin burada olduğunu duydum da ondan. Demek ki, sabahtanberi arkama adam koyan sendin. Ben anladım, zaten... Bugün eve geleceğimi kim söyledi sana?.. Rana mı haber verdi?.. Bırak şimdi bunlan. Buraya gir, Para cezasına mahkum oldu Yunan tebaasından Hiristo, ecnebl tebaasına memnu olan işlerden ahşab sanayi işinde çalışmaktan mahkemeye verilmiş, Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesi, dün sabah kendisinin on lira para cezası ödemesine hükmetmiştir. Oyuklu Tras Bıçağı ' Binlerce , kişi diyor ki: TRUFLEX Traş bıçaklarının en eyisidir diğini öğrendim, geldim. Belma, demin Haydarla beraber oturdukları odaya doğru yürüdü. Muhtar, kendini bir koltuğa atarken; Otur da konuşahm. Diyordu. Ne konuşacağız şimdi?.. Ben bir avukat tutarım. Onunla konuşursunuz. Ne yapılacaksa kendi aranızda yaparsınız. Ondan evvel benim de seninle konuşacaklarım var. Ne olabilir artık?.. Aramızdaki geçimsizlik bugünkü iş değil ki... Ayrılmayı ne zamandanberi, sen de istiyordun, ben de... Ustelik ben kaç gündür burada oturuyorum. Bundan sonra bir arada yaşıyabilir miyiz?.. Daha nesini konuşacagız?.. Muhtar, ilkönce hiç sesini çıkarmadı. Odanın içine bakındı. Sonra: Burada mı oturuyorsun, dedi. Yalnız değilsin elbet. O da mı burada?.. Kimi soruyorsun?.. Kuyumcu Yervantm kasasmı soymaya gelip de sizin gönlünüzü çalan herifi... Onun evi mi burası?.. Onunla beraber oturuyorsunuz, değil mi?.. Söyle, söyle, darılmıyacağım. [Arkası varj Tefrika No. 7O, DÜNYA BOYLEDİR İŞTE... ••••••••••••M^ ] • •* KEM A L R A G I B ••'• O kadar kendimden geçtim. Belma oenim için en kibar, en muhteşem bir feadındı; görülmemiş bir kadın... Gözü kapalı ona inanıyordum. En sonunda beni yere vurdu, öyle mi?.. Saatler geçiyordu. Muzaffer de gitti. Haydar büsbütün yalnız kaldı. Artık içi içine sığmıyordu. En sonunda, sokağın başında bir otomobil gürültüsü duyuldu. Arkasından kapı acı acı çalındı. Haydar, koştu, açtı. Genc kadın, bir elinde büyücek bir çanta, öteki elinde de Haydann çantası içeriye girdi. Hemen oraya yıkılacak gibiydi. O kadar bitkin görünüyordu. Haydar: Ne oldun?.. Ne var?.. Diye çantaları elinden aldı. Belma, çarpıntıdan tıkanan bir sesle anlatmaya başladı: Sorma, başıma gelenleri, diyordu. Evde ışimi bitirdim. Biraz öteye beriye uğradım. Alacaklarımı aldım. Buraya kadar iyi... Sonra birdenbire kuşkulandım. Arkama iki kişi takılmış, ben nereye gitsem, onlar da beraber geliyor. Birisi arkada, öteki önde... Beni gözden kaçırmıyorlar. Kurtulamıyacağımı anladım. Dolaşmaya başladım. Dolaşırken de birisini göreceğim, diye ödüm kopuyordu. Doğru buraya gelecek olsam izimizi öğrenecekler. Girip çıkmadığım yer kalmadı. Büyük çanta otomobilde duruyor. Ben otomobile binince onlar da bir başka otomobile atlıyorlar. Böylece saatlerce dolaştık. En sonunda köşebaşında indim. Buraya kadar elimde çantalar, Onlar konuşurken, kapı gene çalındı. yayan geldim. Bilmem artık gördüler İkisi de birdenbire durdu. Üzüntülü bir mi?.. Ben içeriye girerken arkama bakbakışla gözleri birbirine çevrildi. Bu evin tım. Kımse yoktu ama... içinde sokak kapısmm çalındığı pek seyHaydann gözlerini anlaşılmaz bir bu rek işitilirdi. Haydarla Muzafferden başğu kaplamıştı: ka, pek çok gelen giden olmaz, onlar da Hepsi bu kadar mı?.. kapıyı kendi anahtarlarile açarlardı. Bu Dedi. saatte, hem de Belmanın arkasından, he Daha ne olsun?.. men birkaç dakika geçer geçmez, kapınm Bu kadarsa üzülmeye değmez. çalınması hiç de hayra yorulacak gibi