1 Haziran 1939 CUMHfUKrYET Sahte sened Büyük bir şaire ilham veren kadm Parisin güzel Elen diye tanıdığı Barones Dudevant erkek gönüllerinde fırtmalar husule getiriyordu Maznunlar hapis cezasına mahkum oldular Emre muharrer sahte sened hazırlamak ve kullanmak iddiasile açılan bir davanm karan, tstanbul Ağırceza mahkemesinde dün akşam bildirildi. Yorgi Sırmacıoğlu ile Perikli, Anesti bu senedi hazırlamaktan, Katina da kullanmaktan suçludurlar. Mahkeme, suçu sabit gördü. Karara göre, Perikli, şahsen davacı olan Olimpiyonun dükkânma gitmiş, dört liralık bir çanta almış ve bu çantanın fa~ turasını istemij, faturaya beş kuruşluk pul yapiftırılırken arada boş bir yer bıraktırmış ve mağazanm mührü de basılan bu fatura kâğıdı, boş yere sonradan rakam ve yazı ilâvesile, 3025 liralık emre muharrer bir sened şekline sokulmuş. Bu suretle, guya Olimpiyo, Anestiden Yorginin kefaletile borc para almış oluyor. Katina da bu senedi, sahte olduğunu bi'erek icrada muamele mevkiine koydurmuş ve böylece borclu görünen tacirin mallarına haciz konulmuş. Dava mevzuu hâdiseyi burada artlatıldığı gibi sabit bulan mahkeme, Yorgi Sırmacıoğlu ile Perikli ve Anestinin birer sene hapislerini, Katinanın tecilsiz JÇ ay hepsini, 2200 kuruş muhakeme harcı ile davacının avukat ücreti olmak üzere 40 lira ödemelerini, sahte senedin ip^alini, davacının uğradığı zararı tayin ve tespit edememesine mebni isterse hukuk mahkemesine müracaat edebileceğini, temyizi kabil olarak ittifakla karar altma aldı. ŞEHRIN IÇINDEN İLİMKÖSÎSİ İHTİRALAR KESFLER Neptunun keşi Birçok ilmî keşiflerle dolu lan ondokuzuncu asrın ilmî zaferleriden en büyüğünün Neptun seyyaresininkeşfı olduğu şüphesizdır. Seyyarelerin hareketlerindeki bazı intizamsızlıkların nevcudiyeti daha Newton zamanındanhri astronomlann dikkat nazarlaruu ce>etaıekte idi. Bu intizamsızlıklar, seyyareirin hesabla tayin edilen mevkılerinm rasadla bulunan mevkilerine uymamasıdr. Bu nun halli için teleskoplarda taclât, hesab işlerinde daha ince yollar beleniyordu. Bu intizamsızlıklardan bıri, ]eni keşfedilmiş olan, Uranus seyyaresiın hareketinde görülüyordu. Bu fark Hçbir zaman 2 dakikalık kavsi geçmediğ halde, ne de olsa gene bir farkü. Genı İngiliz astronomlarından Adams ile mauf Fransız astronomlarından Leverrier lyrı ayn yollardan giderek bu intizamsızığın sebebini buldular. Henüz meçhul olan bir seyyarenin Uranus hareketine muziblik yaptığını riyazî tahlille keşfettilç. Kembric Universitesini muvaffakiycte bitirerek Griniç rasadhanesine henii çırağ edilmiş olan Adams bulduğu heab netiÇı*çır suyunda çeşmebaşı cesini rasadhane müdürüne vernışti, Fa Elim ayağım titriyor. Kuzum evkat pek mağrur olan rasadhane nüdürülâdım, şu bardağı sevabma dolduruver! niin bu hesabları okumadan kâğıl sepeti İki saattir bekliyorum, insaf ya Hekimlerinin tavsiyesile mi, yoksa ken ne atması yüzünden seyyarenin k<şif şerehu!.. dılığınden mı, her nasılsa bu Çırçır su fi daha ziyade Leverrier'de kalms.tır. Hani bizim şişe?... yundan içmeğe başlamış. Tesadüf bu O sıralarda semanm iyi haritaarı Al On beş kuruş vereceksin!.. ya... İyileşmiş. Kamanto, derdinden kur manlarda bulunduğundan Leverrer Ber Hanım.. Söyle de içeriden dol tulunca, ılk ışı Polray adında bir hekimi, lin rasadhanesi müdürü Galle'e şu nealdursunlar... Şifası kaybolmasm! Herife bakın... Karnı küpe döndü. Parise göndererek Çırç;r suyunu lahlil de bir mektub yazmıştı: ettirmek olmuş!» Hâlâ, durmadan içiyor... «Teleskopunuzu güneş dairesi üıeinde Bana bu izahatı veren su sahibi Rem Hu... Bayan... Şişe elimde kalAquarius (Delv) bürcüne, tulü 326 deziden, vatandaş sıfatiie; küçük bir ricam dı... rece olan bir noktaya tevcih ediniz, bu Demir parmaklıklarla örülmüş hacet var: Bugünkü iptidaî iesisat, halkın Çırçır noktanın bir derece civarında, dokuzuıcu penceresi gibi bir yerin önüne, başı örtü suyundan zahmetsizce istifadesine mâni kadırden bir yıldıza benziyen bir seyya"e lü yaşlıca bir kadın oturmuş. Belli ki ga oluyor. Yukarıda bahsettiğim gibi, bu göreceksiniz.» yet hesabî birşey... Kimseye bedava su kadar az akan bir su mutlaka fayans bir Filhakika 1846 senesi eylulünün 26 nu içirtmıyor. Arada bir; sıvışanlar da olsa, hazne içinde toplanmak ve emaye borularla, membadan dışan verilmek icab gecesi Berlindeki râsıdlar aradan yana gözünden kaçırmıyarak hemen çalyaka ettiriyor. Membaın içinde, üstü başı sır eder. Ta kı, herkes ondan kana kana içe saat geçmeden gökte Leverrier'nm dediğı sıklam bir adam, elinde iki bahçıvan ko bılsın! Eğer, hiçbir şey yapmak mümkün noktadan 52 dakikalık mesafede seyyareğası, biuni boşaltaıadan, ötekini doldu değılse, temızlığı çok su götüren bir takım yi gördiiler ve bu seyyareye Neptua adı rarak bağrı yanıklara habire su yetıştir koğalar ve maşrapalarla su taşınmasmın verildi. meğe çalışıyor. Fakat taşıma su i!e de önüne geçilmelidir. Bu keşif riyazî astronominin ve müspet Çırçır suyundan dönüşte, «Hünkâr» a ilrr.in en büyük zaferlerinden birıdır. ğirmen döner mi?.. «Kara taştan damla damla akan su» çabuk tükeniyor. Haydi uğradım. Ben görmiyeli burası bir hayli Prf. SALIH MURAT zarurî bir intizar daha... Hasırlılar, da değışmiş. Vaktile, ya eşek sırtmda, yamacanalar, şişeler, sıra sıra, nöbetlerini hud da, dilimiz bir karış dışarı çıkarak, Bir îngiliz lordunun millî bekliyedursun, halk, sabırsızlanıyor. De nefes nefese tîrmandığrmız patikanm yemudaf aaya yardımı mir parmaklıklar arasından yüzlerce el rinde şimdi kumsal bir dağ yolu var. Otomobiller, mesireye kadar ko'.aylıkhep birden uzanıyor: İngilterenin en büyük zenginlerinden, Ia gidip geliyorlar. Altımızda dalga dal meşhur Lord Nuffield, mecburî askerlik Aman su... Aman bir bardak ga kıpırdayan yeşil vadi.. Tepemizde hizmetinin rhdası üzerine, İngilizlerin dasu!.. cıvıl cıvıl kaynaşan bakir koru... Yanı vete icabet hususunda gösterdikleri tehaEğer, cennette de Kevseri böyle da başımızda çağıl çağıl akan buz gibi kayIükten mütehassis olarak, ordu ihtiyaclağıtacaklarsa, ben, cehennemlik olmağa nak suyu! Kımin canı isterse, testisini, şırının tehvini maksadıle millî müdafaaya çoktan razıyım. şesini alıp serbestçe dolduruyor. Etrafı bir buçuk milyon İngiliz liralık bir teberBiraz kalabalığa sokulmak istedim. nadide mevsim çiçeklerinin tarhlarile süsruda bulunmuştur. Lordun bu teberruu, Ne mümkün?.. Hacet penceresi önünde, lenmiş fıskiyeli havuza karşı, haftanın az kalsın hacetime kavuşmadan, kaburga yorgunluğunu dinlendirmeğe gelenler a sahibi bulunduğu Morris Motors fabri ketniklerim birbirine girecekti. kası hisse senedlerinden bir buçuk mil rasına biz de karıştık. Rahmetli Ziya Paşanın meşhur mıs Buğusunu hiçbir buz dolabından al yon îngiliz lirası kıytnetinde bir miktaralan aklıma geldi: mamış nefıs Hünkâr suyu ve Hünkâr rınm millî müdafaa emrine tahsisi suretile «Bir katre içen çeşmei pürhunu fenadan vuku bulmuştur. Hisse senedlerinin seneBaşın alamaz bir dahi barânı belâdan!» suyile yapılmış gazozdan içerek, akşam lik geliri 105,000 İngiliz lirasıdır. geç vakte kadar, orada kaldık: Gerçekten de öyle! Başını belâya sokHünkâr suyu müsteciri Emin, bize, İngiliz milyarderinin bu muaveneti ilk madan bir şişe su doldurabilene aşk ol mesırenin her tarafını ve bu arada, yeni defa değildir. Son on dört sene zarfında sun! su ve gazoz fabrikasını gezdirdi. Su, İnsan, susuzluktan helâk olnıa merte membadan el değmeksizin mesire yerinin Lord Nuffield'in bu suretle dağıttığı pabelerıne gelse çeşme başında ancak bu altındaki fabrikaya iniyor ve orada gene raların yekunu takriben iki buçuk mılyar kadar çırpınabilir ve bir bardak su için el değmeden kaynar sularla yıkanan ga Fransız frankıdır. Millî müdafaaya yaptığı son yardımdan evvel Birtningam Ün:ancak bu derece tehalük gösterir!.. lonlara ve hasırlılara dolduruluyor. versitesine on milyon Fransız frankı hibe Etrafıma bakıyorum: Eşeğe binip geEski Hünkâr suyundaki lâübali sah lenler bile var. Arada bir, kavga döğüş nelere, yenisinde raslayamadım. Kula etmişti. edenler de oluyor. ğım, hiçbir sarhoş narasile zedelenmedi, Elektrikli trenlerde sürat Kendi kendime: ve gönlüm hiçbir müstekreh manzara ile rökoru Acaba, diyorum, şu damla damla bulanmadı. Buraya gelenlerin hemen Milâno 31 (a.a.) Seri bir elektyik akan suyu, bir gün evvelinden bir küçük hepsi de ağırbaşlı insanlar... treninin tecrübe manevrasında Bolonya ile hazne içinde toplasalar ve bir boru vasıKoca mesirede, hemen de çıt yok. Milâno arasındaki 219 kilometrel k me tasıle dışarı verseler, herkes musluğu aHerkes, kendi âleminde... Komşunun rasafe, bir saat 24 dakikada yani saatte vaçıp, rahatça bardağını doldursa olmaz vuğu komsuya kaz görünmüyor. Kimse, satî 156 kilometreden fazla b'r sür'atle mı?... kimseye gözün üstünde kaşm var, demikatedilmiştir. Böyle «kökü suda» bir gelir kaynağı yor. na sahib olan zatın, bu kadarcık bir masAksam, alaca saçlarmı, yeşil dağlann Niğdedeki askerî alaylara rafı göze alacağını ümid etmek lâzım. boynuna dolarken, Hünkâr suyundan Çırçır suyunun şöhreti, aşağı yukan ayrıldık. sancak verildi seksen senelik bir maziye dayanıyor: Salâhaddin GÜNGÖR «Vaktile Mardık Oskanyan isminde bir Ermeni delikanhsı, papaz mesleğine girmek istemiş. Fakat cıhz ve hastalıklı ol Lehistanda feci bir tayyare duğu için kabul ermemisler. O da isi derkazası bederliğe vurmuş. Elinde kitabı, koltu Lublin 31 (a.a.) Kont Stanislas ğunda heybesi Sarıyer dağlannda dolaşır Zamoyskı ile Kont Jean Tyszkıevvicz dururmuş. Arasıra snsadıkça, o zaman bugün bir tayyare kazası netıcesinde öl lar iki yaprak arasında akan Çırçır suyu müşîerdir. Her ikisi de bir turkm tayyana ağzmı dayayarak hararetini giderir resile Lublin eyaletınde kâuı Miedzyrez miş. deki malikânesınde Kont Andre PotockiGel zaman, git zaman bu dağ gezinti yi evvelkı gün ziyarete gitmişlerdir. Dün leri Ermeni delikanhsma yaramış. Mide ayni tayyare ile hareket ederken tayyaresi düzelmis. Iştihası yerine gelmiş. Öy nın kanadı bir çite çarparak kopmuştur. le ki, ikinci müracaatinde; vücudünde, Buna rağmen tayyare, 100 metre kadar papazhğa kabulüne mâni olacak hiçbir yükselmış, fakat bıraz sonra civardaki arıza bulamamışlar ve merakla: tarlalardan birine düşmüştür. Tayyare Ne ilâc kullandın ki, böyle çabu parçalanmış ve içindekiler ölmüşiür. cak iyileştin?.. diye sormuşlar. Tunusta mahkum olan Hiç! demiş, yalnız susadıkça filân îtalyan tayyarecisi yerdeki sudan içerdim! N.ğde (Hususî) Niğdede askerî aTunus 31 (a.a.) Kesif bir sis es laylara, ordu müfettişi İzzeddin Çalışlar Fakat papazın bu indî iddiası, Çırçır suyunun şöhretini tahkim için kâfi gel nasında memnu mıntakanın üzermden u tarafmdan, büyük merasimle sancak vememiş. Aradan bir zaman daha gecmiş. çan İtalya posta hattı pilotlanndan İtal rilmiştir. Gönderdiğim resim, alay koDevrin Yahudi zenginlerinden Avram yan Giovanni Figini mahkeme tarafmdan mutanlannı sancaklarla birlikte göstermektedir. Kamanto, mesane hastalığma tutulmuş. para cezasma mahkum edilmiştir. Çırçır ve Hiinkâr sularında Çırçırın iptidaî tesisatı halkın kolay istifadesine mâni oluyor, her şeyden evvel kovalarla su taşınmasmın önüne geçmelidir 1830 1840 senelerinde Paris edebiyat âleminin nazarı dikkatini celbeden en alâkabahş yeri Barones Dudevant'm meşhur edebiyat salonu idi. Romantizme kuvvetli eserlerile yeni bir veche veren ve edebiyat tarihinde George Sand namile maruf olan Armandin Dudevant, Quais Malaquois'da muhteşem bir evde oturuyordu. Parise her yeni gelen san'atkâr, edıb muhakkak onun tarafmdan davet olunurdu. Güzel Barones, erkek gömleği giymiş ve kıravat takmış bir vaziyette, üzerinde İran şalından mamul bir ciibbe ve ayaklarında şark terlikleri olduğu halde minderin üstüne uzanmış bir şekilde, ehndeki çubuğile şark tütünü tüttürerek davetlilerini kabul ederdi. Armandin, gayrimeşru bir aşk mahsulü dünyaya gelmişti. Annesi Parisin tanınmış monden kadınlanndandı. Babası Baron Moris Dupin idi. Küçük yaşta bir Ingiliz kollejine veriliyor. Bilâhare babasının çiftliğine gidiyor. Orada kırlarda, bahçelerde at üzerinde sportmen bir genc kız oluyor. On sekiz yaşlarında, statü vücudlü, manalı bakışlı, sempatik yüzlü, bir bakışta erkek gönüllerinde fırtınalar vücude getirebılecek gayet güzel bir genc kız oluyor. Tavrındaki bu bediî asalete rağmen içi romantiktir. Dimağmda husule gelen hayalî âlemleri yaşamak, daima macera bulmak için bocalar. İhtiraslarının tatmin edilmediğini gördükçe sevdiği oyuncağı bulamıyan çocuk gibi hırçınlaşır. Bir gün çiftliğe misafir gelen mütekaid miralay Du vant, içindeki mütezad âlemlerin gözünde manalaşmasile güzelliği baktıkça artan bu genc kıza meftun oluyor. klâsik ve sakin bir aşk yeri olan Venediğe gidiyorlar. Gondol safaları onların aşklarını dcrinleştiriyor. Derinleşen sevgikr san'at âlemine güzel eserlerin verilmesine sebeb oluyor. Alfred'in büyük bahtiyarlığı o zaman yazdığı şiirlerde görülür. Yazan: Salâhaddin GUngör George Sand acayib kıyafeti ve elinden hiç düşmiyen kalın Ispanyol pirosile Venedikte nazarı dikkati celbediyor. Ve peşinde birçok âşıklar dolaşmağa baslıyor. Bu hal maceraperest kadında ruhî tahavvüller husule getiriyor. Gönlünün bir şalv sın etrafında ona münhasır olarak kalması canını sıkmağa baslıyor. Yeni maceralar aramak ihtirası yeniden canlamyor. Bir gün Alfred'in hastalığma gelen bir doktor hoşuna gidiyor. Bu Pietro Pagello'dur. Hasta sevgilisinin yanında, romantik ruhunun sürüklemesile yeni bir sevgi âlemine tereddüdsüz atılıyor. Bu hal Alfred'i çok müteessir ediyor. Bir ilâh gibi tapmdığı ve yalnız kendisini sevdiğini zannettiği kadının başka binsile sevişmesi zavallı şairi perişan ediyor. Kendisini deli gibi Parise atıyor. Orada yaralanan kalbınin sızılarmı, gönlünün derin ıstırablarım kaleminden dökerek mütselli olmağa çalışıyor. Bir müddet sonra yeni sevgiîisile beraber Parise gelmiş «lan George Sand, hercai ruhunun inhisar kabul etmiyen bir isyanile doktor Pietro'yu terkediyor ve ona Venediğe dönmesini tavsiye ediyor. Eski hatıralarının cazibesi ve Alfred'e karşı olan hakikî bir sevginin tesirile tekrar ona dönüyor. Fakat ne de olsa büyük aşkın bağlayıcı kuvveti eskisi kadar olamıyor. Ve tekrar Alfred'i terkediyor. Bu ikinci Güzel Armandin bir maceranm sürük bırakılış hassas şaire daha fena tesir edileyici temayülüne kapilarak onunla ev yor ve eserlerinin en iyileri bu acıların nümunesi oluyor. lenmeğe razı oluyor. Fakat çok geçmeden geniş muhayyiîesinde yarattığı âlemlerin hakikatten pek farklı olduğunu görerek hırçın ruhunun galeyanlarına mağlub olarak kocasmı terkediyor, Parise gidiyor. Orada hakikatte göremedıği kendi âlemini kalemile yaratmağa baslıyor. Ve o zamandan itibaren Parisin güzel Elen diye taptığı ve edebiyat tarihinin George Sand diye takdir ettiği büyük edıb meydana çıkıyor. Bir gün George Sand iyi bir ahpabma akşam yemeğine davetlidir. Orada kendisine, şiirlerile Pariste henüz sevilmeğe başlanan, altın saçlı, sevimli ve santimantal yüzlü, yanaklarının yarısına kadar inen favurılerıle karakterisiik bir gösterişi olan yakışıklı ve güzel bir genc takdim ediliyor. Bu çoktanberi onunla tanışmak istiyen Alfred de Musset'dir. İşte bu tanişma genc şairin hayat seyrıni değıştiren ve edebiyata en ince ve duygulu şiirleri kazandıran bir hâdisedir. Alfred bu karşılaşmada, ince ruhunun ve geniş muhayyilesinin kalemile tecessüm ettiremediği ideal sevgilinin karşısında hakikat oluverdiğini hissediyor. İlâhî güzelliğile, binbir mana fışkıran derin bakışlı gözlerile, gönlünde ilhamlar kaynatan karşısındaki bediiyatm remzi şekline girmiş heykele malik olmak ihtirasile titrıyor. Genc şairin ruhunda husule gelen bu galeyan yüzünün bütün çizgilerinde tecessüm ediyor ve genc kadının kurnaz gözlerinden kaçmıyor. O da romantik ruhunun derinden derine sızladığını hissedıyor. O zamana kadar yalnız hayalindekilere meyletmiş olan gönlü bu sefer karşısmda duran hakikî bir varhğın etrafını sarıyor. O zamana kadar hayalinin süslediği hakikatleri gören gözleri gönlünün onlan bezendirdiğini görüyor. Bu sevgisini ekseriya da itiraf ediyor. Meşhur münekkıd Saint Beuve'e yaz dığı bir mektubda «Alfred'i sevdiğimi bütün dünyaya ilân edin» ve «Alfred hakikaten bir Efele kadar güzeldir» diyor. Âsıklar, gürültülü Parisi Lamartin'e mektublar, Ümidim Allahtır, Geceler ismindeki eserlerinde aşkına lânet etmesine rağmen gene onu yâdediyor. Kahvlerde serseri gibi dolaşıyor, teselliyi alkolde buluyor. Bu hal sıhhatini berbad ediyor. Bir gün Pantainbleau parkında sevgilisini görüyor. Fakat kendisini göstermemek için gizleniyor. Bu tesadüf ruhunda eski hatıraların verdiği derin sızılarla büyük galeyanlar husule getiriyor. Hemen evine dönerek bir hamlede ve hiç tashih etmeden «Hatıra» ismindeki eserini yazıyor. Bu eser zavallı şairin bedbaht aşkının son ve en büyük feryadıdır. George Sand bu feryada cevab bile vermiyor. Çünkü o sıralarda hem çok meşgul, hem de yeni ve büyük bir san'atkârı yetiştirmekle ve ona sevgisile ilham vermeğe çahşıyordu. Bu san'atkâr Frederik Chopin'dir. Büyük aşkile Alfred de Musset'ye edebiyatın en güzel aşk şiirlerini yarattırdıktan sonra bir piyano şairi olan Chopin'e rnusiki san'atının şaheserlerini verdirmekle meşguldü. Bursada bir çocuk düşürme davası Bursa (Hususî) Yaylacık köyüııde garib bir çocuk düşürme hâdısesi ol muştur. Ahmed isminde biri, evine hırsızlama dut ağacı kesip getirdiğinden ki jandarma ve muhtarla ihtiyar he yetı azalan evini aramaya gitmişler, fakat, Ahmed evde bulunmadığı için hâmile bulunan kansı bu anî ziyaretten çok ürkerek dört aylık çocuğunu düşürmüştür. Hâdise, Adliyeye intikal etmiş, iki jandarma ile muhtar, ihtiyar heyeti azalan, kâhya ve korucudan mürekkeb sek:z kişi çocuk düşürmeye sebebiyet vermek suçile Ağırcezada muhakeme edilmeye başlanmıştır. Mahkemede suçlular bu eve girmediklerini, yalnız hırsızlama odunlan aramak için evin kapısına vardıklarını söylemişlerdir. Reis Osman Sabri, kendilerinden evi aramaya dair bir arama emri alıp almadıklannı sormuş., suçlular almadıklannı bildir mişlerdır. Müteakiben çocuk düşürülmesine dair olan rapor oktmmuş, bunda, sukutun vaki olduğu ve bunun sebebinın heyecana atfedilmesi zarurî bulunduğu yazıl mıştır. Reis. suçlulara bu rapora karşı bir dıyecekleri olup olmadığını sorunca, hepsi ayn ayn: Rapordan malumatımız yok, şimdi işitiyoruz, biz böyle bir teşebbüste bulunmadık, evine de girmedik, kendi kendisine gitmiş, böyle bir rapor almış, demişlerdir. B.lâhare, bu eve girilmemiş olduğuna dair jandarma karakol kumandanı Ziya onbaşile heyetin zabıt varakası okunmuş, bunda da, Eminenin esasen çocuğu düşürmeye çalıştığı da kaydedil miş bulunduğu görülmüştür. Bunun üzerine reisin sualine karşı davacı Ah med: Yalan bayım! Benim altı tane çocuğum vardır. Biz böyle şey nedir hl meyiz, iftira ediyorlar, cevabını vermiştir. Muhakeme, şahidlerin celbi için talik olunmuştur. Tekirdağ orta okulunun müsameresi Tekirdağ (Hususi) Ders yıhnm nihayetlenmesi münasebetile orta okul son sınıf talebeleri Halkevi temsil salonunda bir veda müsameresi vermişlerdir. İki defa tekrarlanan bu müsamerede valimiz, tüm komutanımız ve yüzlerce yurddaşımız bulunmuşlar, talebelerin muvaffakiyetlerini takdirle seyretmişlerdir. Müsamereye İstiklâl marşile başlanmış, muhtelif şarkılar söylenmiş, müteakiben «MaZeynel AKKOÇ kasçı» piyesile «Bir yalanm sonu» ko medisi temsil edilmiştir. Keman ve kitara Tekirdağında kiraz bayramı ile yapılan sololar, Dumlupınar ve Bahar tabloları, zeybek rakslan çok alkışlan Tekirdağ (Hususî) Her yıl mayımıştır. Çok müstaid olan genclerin bu sm son haftasında Tekirdağında kutlulamüsameresi TekirdağLlara zevkli ve neşnan kiraz bayramı bu pazar günü de çok eli iki gece yaşatmıştır. alâkalı ve zevkli bir şekilde yapılmıştır. Daha sabahm alaca karanlığmda yollara Macaristan seçiminde hüdökülen Tekirdağiılar, arabalar, otomokumetin galibiyeti biller ve muhtelif vasıtalarla bağların yoBudapeşte 31 (a.a.) Yapılan tahlunu tutmuşlar ve akşama kadar kiraz aminlere göre parlamento intihabatı hüku ğaclarının altında coşkun bir neş'e içinde met fırkasma 172 ve sağ cenah muhalifeğlenmişlerdir. Kiraz bayramı münasebelerıne 41 azalık temin etmış olduğundan tile Tekirdağ boşalmış, bütün yurddaşlar siyasî mehafil, nasyonal sosyalistlerin kapazar gününü yemekîerile ve muhtelif zancmın kendileri için dahi ümid edilmez musiki aletlerile bağlarda eğlence içinde bir netice olduğunu beyan etmekte, yal gecirmişlerdir. Havanın müsaid oluşu, bu nız bunun birguna ehemmiyeti olmadığıyıl kiraz bayramının sonsuz bir alâka ile n:, bununla hükumetin takriben dörtte vç yasanılmasma yaramıştır, kirazlarm bol gibi kahir bir ekseriyeti haiz olacaŞını bırakarak luğu da bu eğlenceleri takviye etmiştir. ilâve etmektedirler.