CUMHURlYET 19 Mayıs 1939 Türk denizciliğinin bayramı IBaştaraft 1 inci sahifedei bilir ve icabmda, burada da harb gemileri yapılabilir. * * * Atılayın denize indirilmesi münasebetile İstanbul tersanesi hakkında biraz malumat vermeği faydalı buluyorum. Ha licdeki tersane, İstanbulun fethinden sonra, Fatih devrinde kurulmuş; o tarihten itibaren gittikçe inkişaf ederek Azabkapısmdan yahud Çeşmemeydanın dan Hasköye kackr uzanmak suretile dünyanın en mükemmel ve en kudretli tersanelerinden biri olmuştur. Akdenizi acîeta bir göl haline sokan Türk gemile rinin pek çoğu orada yapılmıştır. Bir haçlı donanması 1571 de İnebahti (Lepanto) da Türk donanmasını adeta imha ettiği Zuman, başta îstanbul tersanesi olmak üzere, bütün tersanelerimiz, Sokullu Meh med ve Kılıc Ali Paşaların gayretlerile geceli gündüzlü çalışarak ikinci bir dononma vücude getirdiler. O felâketten bir sene sonra Kılıc Ali Paşa 234 kadirga ve 8 mavna ile tekrar denize çıktı. Sokullu Mehmed Paşa, Venedik murahhayapıldıkları Valde kızağmda inşa olun muştur. Gene istanbul tersanesinde 3491 tonluk ve 700 beygir kuvvetinde Fevziye adlı bir korvet inşa edilmiştir. 1869 da İstanbul tersanesinde Ziveriderya sınıfı dört gambot yapıldığı gibi Sultan Ha mid devrinde, 1880 senesinde, talim gemisi olmak üzere Mehmed Selim firka teyni yapılmıştır. Sultan Hamid devrinde donanma ve tersanede inhitat başlamiş olmasma rağmen, İstanbul tersanesinde gene bazı gemiler inşa edilmiştir. Bunlar arasında Heybetnüma kruvazörü, Şahiniderya torpitogeyçeri, 2 torpito istimbotu ve saire vardır. Sultan Hamid devrinde tersanede inşasıııa başlanan büyük Abdülkadir zırhlı kruvazörü, meşrutiyet ilân edilinciye kadar kızakta kalmış ve bir türlü denize indirilecek hale gelemediği için nihayet feshedilip hurda demir olarak satılmıştır. İstanbul, Sinob, Gemlik, Girid tersanelerinde 1255 senesinden itibaren bir hayli ticaret vapuru da yapılmıştır. Bunlar arasmda 1255 1839 da îstanbul tersanesinde yapılan Tairibahrî isimli 506 tonluk ve 160 beygir kuvvetindeki vapur, ağlebi ihtimal, tersanemizde yapılan ilk ticaret vapurudur. Tersanemizde inşa edilen diğer gemiler arasında 1609 tonluk Taif, ve Asir, 2132 tonluk Mukaddemeinus rat, Mukaddemeişeref, Peykimeserret, Rehberitevfik vapurları sırasile Sinob, Gemlik ve Girid tersanelerinde inşa edilmişlerdir. Gene istanbul tersanesinde 1263 te 1495 tonluk Mecidiye ve 1265 te Feyzibahrî isminde gemiler yapılmış tır. îstanbul tersanesinde bugün Atılay denizaltı gemisinin yapıldığı Valde kızağmda, yukarıda ismi geçen suüstü gemilerinden başka iki tane denizaltı gemisi daha yapılmıştır ki bunlar, yanılmıyor sam Avrupadan getirilerek Valde kıza ğında kurulup, yanılmıyorsam 1305 te, denize indirilmişlerdir. Bu ilk denizaltı gemileri küçücük teknelerdi ve buharla işlerlerdi. Dalacaklan zaman ocaklarına atılan maden parçalan kızdınlır, sonra ocaklar söndürülür ve kazanlarda kalan istim bu maden parçalarının kızgmhğile bir müddetçik idame edilirdi. Tabiî, bu gemilerin dalış müddeti gayet kısa idi. Sultan Hamid,. bu iki gemiyi Halicin tızak bir köşesinde, galıba Karaağacda, yaptırdığı sundurmalarm alhndaki kızaklarda karaya çekmiş ve saltanatının sonuna kadar muhafaza etmiştir. Bu ilk Türk denizaltı gemileri, meşrutiyette, öteki eski gemilerle beraber satılmıştır. Müzelik bir eser olarak bir tanesi saklansaydı ne iyi olurdu? 2|C 3J% Zor nikâh Bursa köylerinde bir evlenme işinîn sonu Bursa (Hususî) Adliye koridorla nnda garib bir vak'a olmuş, sorgu hâ kimliğine ifade veren gene bir kadm bu odadan çıkar çıkmaz babasile kocası tarafından yakalanarak zorla köye götü rülmek istenilmiş, bu sırada kadmcağız feryadı basınca Müddeiumumilik vak'aya vaziyed ederek Ahmedle kayınpederini cürmü meşhud mahkemesine ver miştir. Bu garib vak'anın evveliyatı da hayli garibdir. Gene kadın Demirtaş köyün den Yusufun kızıdır. Kendisine Halil isminde bir delikanlı iki senedenberi âşıktır. Fakat Yusuf, kızım ona vermek istememiş, Ahmed adında başka bir delikanlıya baş göz etmeğe çalışmıştır. Yusufun kızı, Ahmede verileceğini anlayınca saçlarını dibinden kestirerek tam bT erkek tipine girmiş ve kendisini evlenemiyecek bir hale sokmuştur. Maamafih aradan bir sene geçmiş, bu zaman zarfmda 'Jcızın saçları büyümüş, babası ısrar ve tazyik altmda onu Ah medle evlenmeye mecbur etmiştir. Nikâh kıyılmış amma, yeni gelin henüz gelin olmadan seviştiği Halılin evine kaçmıştır. Babasile kocası zabıtaya müracaat etmişler, Müddeiumumilik kızı Halilin elinden almış ve evli bir kadmı alıkoymak suçile Halıli sulh mah kemesine vererek tevkif ettirmiştir. Kız bu vaziyetten sonra Ahmedle düğün yaparak evlendirilmiş, ve eve kapatılmıştır. On gün kadar Ahmedin yanmda zoraki bir surette yaşıyan kızcağız on gün sonra kaçarak Bursada Kâmil isminde birinin evinde saklanmıştır. Müddeiumu milik nikâhlı kızı kaçırıp alıkoyan Halil hakkında âmme davası açarak evrakı sorgu hâkimliğine vermiştir. Sorgu hâkimi tahkikat yaparak kızın Bursada saklandığı evi tespit etmiş ve onu ifadesini almak için Adliyeye çağırttığı sırada ifade verip giderken babasile ko cası yakalamışlardır. miz ikisi Almanyada Kil şehrinde Krup müessesesinin Germanya tezgâhlarmda yapılan dört denizaltı gemisinden üçüncüsüdür. Bunlardan Saldıray denizaltı gemisi bir müddettenberi limammızda bu lunmakta olup bir hücum botudur. İkincisi Batıray, Almanyadan hareket etmek üzere olup bir mayin dökücü denizaltı gemisidir. Üçüncüsü, gene bir hücum botu olan Atılaydır; dördüncüsü de gene Halicdeki Valde kızağmda yapılmakta olan Yıldıray hücum botudur. Bu gemiler, suyun yüzünde 935 ton lukturlar. Sür'atleri denizin üstünde 22 mildir. Motörleri, dünyanın en mükem mel motörleri olup Danimarkada yapılmıştır. Diğer mevcud denizaltı gemilerimizin isimleri Birinci İnönü, İkinci Inönü, Sa karya, Dumlupmar ve Gürdür. Bunlar dan yalnız Dumlupınar mayin dökücü olup diğerleri hücum botlarıdır. Ayrıca îngiltereye 4 denizaltı gemisi daha ısmarlanmıştır. , *» Filistindeki nümayişler kanlı bir şekil alıyor (Baştarafı 1 inci sahifede) Şimdiye kadar sükunet hüküm sürmek kırmış, evrakı parçalamış, eşyayi kırarak tedir. yakmış ve îngiliz bayraklarının yerine Telâvivde ateş söndürme saati kaldıYahudi bayrakları diktikten sonra bina nlmıştır. ya ateş vermiştir. Kudüste nizamı temin etmek için asMuseviler boykota hazırlamyorlar kerî kıt'alar kamyonlarla sokaklarda doLonfra, 18 (a.a.) Yahudi ajansı, îaşmaktadırlar. bir tebliğ neşrederek «Beyazkitab» ı proTelâvivde şehrin dış mahalleleri tentesto etmiş ve Filistin Yahudilerinin A hadır. Yahudi ahali, şehrin merkezine arablara tâbi olmaktansa mücadeleyi ter kın etmiştir. Halk, sokaklardan sükunetcih edeceklerini işrab eylemistir. le geçmektedir. Sivil Yahudi muhafızlaBu tebliğde, ezcümle Beyazkitabın rı, intizamı temin etmektedirler. Yalnız, Yahudiler için kendi memleketlerinde bir muhafızlan nakleden otomobiller, sokakYahudi mahallesi ihdas etmiş olduğu, ve larda dolaşmaktadır. rilmiş olan sözü ihlâl ve Arabların tedhiş Hayfada 4,000 gene toplanarak semhareketleri karşısında teslimiyet mahiye bol mahiyetinde olmak üzere Bevazkitatinde bulunduğu beyan edilmektedir. bın bir nüshasmı yakmışlardır. Bilâhare Yahudi ajansmın siyasî bürosu şefi Pro binlerce kişi, bu genclere iltihak etmiş ve fesör Drodetsky, Yahudilerin Arablara nümayişçiler sokaklardan: «Kahrolsun karşı iktısadî boykotaj yapmaîarının muh Beyazkitab, yaşasın Balfour'un beyannatemel bulunduğunu beyan etmiştir. mesi» diye bağırarak geçmişlerdir. Umumî greu kararı Arabların taarruzu fc sma: Merasim «Atılay» ın denize indirme merasimi, bugün saat on ikide yapılacaktır. Merasime davetli bulunanlar Köprü nün Halic iskelesinde hazır bulundurulacak olan motörlerle havuzlara götürüle ceklerdir. Denize indirme merasimine başkanlık etmek üzere Donanma Kumandanı Amiral Şükrü Okanla Millî Müdafaa Vekâleti deniz erkânından bazı zevat da şehrimize gelmişlerdir. Atılay denize indirilirken mutad usule tevfikan bir şampanya şişesi patlatıla caktır. Şehrimize gelmiş olan Krup fabrikası umumî müdürü de merasimde hazır bulunacaktır. « Siz bizim sakalımızı tıraş ettiniz; biz sizin kolunuzu kestik! Sakal daha gür olarak çıkar amma kol bir daha yerine gelmez» demişti. Ona bu sözleri söyleten, Türk tersaneleri ve bilhassa îstanbul tersanesi idi. Buhar devrinde... İstanbul tersanesi, kürek ve yelken devrinde olduğu gibi, buhar devrinde de, büyük faaliyetle çalışmış ve birçok harb gemileri inşa etmiştir. Kalyon devrinde, bu cins ahşab ve yelkenli gemilere makine konulduğu sırada, Türk tersanelerinin, yalnız İstanbul tersanesinin değil, îzmit, Gemlik, Sinob, Girid ve İskenderiye tersanelerinin de makineli kalyonlar, firkateynler, naviler yaptıkları görülmüştür. İşte size birkaç isim ve birkaç tarih: 1272 de Fethiye 3380 ton, îstanbulda 1274 te Şâdiye 3380 ton, İzmitte 1275 te Kosova 3538 ton, îstanbulda 1275 te Peykizafer 3125 ton, Sinobda Uskurlu firkateynler: 1267 de Muhbiriserver 1477 ton, îskerdireyede 1277 de Hüdavendigâr 2897 ton, İzmitte 1278 de Nasrül'aziz 2897 ton, Gemlikte 1280 de Ertuğrul 2344 ton, îstanbulda 1282 de Selimiye 4717 ton, îstanbulda. Hüdavendigâr ve Ertuğrul firkateynlerile Kosova kalyonu 1863 te İngiltereye gönderilerek orada makine ile teçhiz edilmişlerdir. Bunlardan başka 1280 ile 1281 senelerinde îstanbul, İzmit tersanelerinde 800 tonluk üç korvet yapılmıştır. îstanbul ve Gemlik tersanelerinde 1274 1863 te 500 tonluk dört gambot yapılmıştır. Demir ve zırhlı gemiler yapılmağa başlanınca, tersanemiz, bu sahada da faaliyetine devam etmiştir. 1864 te Sultan Aziz devrinde 4221 tonluk, 14 mil süratindeki Aziziye, Mahmudiye, Osmaniye .zırhlılan îngiltereye ismarlandığı vakit, Mukaddemeihayır zırhlı korveti de îs tanbul tersanesinde yapılmağa baslamıştır. 1601 tonluk ve makineleri 500 beygir kuvvetinde olan bu zırhlı, İstanbulda yapılan ilk zırhlıdır. Gerçi, 1864 te îngiltereye ısmarlanan üç zırhlı ayarında (4167 ton 800 beygir makine kudreti ve 14 mil sür'atinde) Nusratiye isminde bir zırhlı daha 1876 yılmda tezgâha konulmuşsa da, bu zırhlınm inşaatı uzun müddet tehir edilerek ancak 1885 te ikmal edilebilmiş ve «Hamidiye» admı almıştır. Bu eemi. simdi denizalh eemilerimizin Kudüs, 18 (a.a.) Millî Yahudi meclisi, Beyazkitabı protesto etmek üzere, bugün fecirden gece yarısına kadar umumî bir grev yapmağa karar vermiştir. Beyazkitab, Arabları da hayal inkisanna uğratmıştır. Fakat Arablar, yüksek meclisin kararlarını ve ihtimal kendilerine yeni îngiliz siyasetini kabul etmemek tavsiyesinde bulunacak olan komşu Arab devletlerin mütalealarını beklemektedirler. Kudüs 18 (a.a.) Filistinin bîrçolc noktalarında tethiş hareketleri yeniden arfcmıştır. Hayfa civannckki Yahudi mahallesine geceleyin kırk Arab taarruz etmiştir. Bir Yahudi kadını ölmüş ve bir pul memuru yaralanmıştır. Büyük havrada yapılan toplantı Bombalı nümayişler Kudüs, 18 (a.a.) Beyazkitabı protesto eden tezahüratçılar muhaceret bürolarına yangın çıkaran bombalar atmıçlardır. Atılan bombalardan çıkan yangm gittikçe genişlemektedir. Askerî kıt'alar işbaştnda Kudüs, 18 (a.a.) Evvelce haber verildiği gibi Filistin millî Yahudi yurdunda bu sabah fecirle beraber umumî grev ve Beyazkitaba karşı protesto nümavi«leri baslamıştır. Hayvana benziyen insan! Alman tayyareleri hakkında Lindberg'in fikirleri Vaşington, 18 (a.a.) Parlâmentonun tâli bütçe encümeni azasmdan bazılarının söylediğine göre Lindbergh, askerî Alman tayyarelerinin adedini sarahaten bilmemekle beraber Almanyanın senede takriben 20,000 tayyare inşa edebilecek bir vaziyette bulunduğunu beyan etmiştir. Lindbergh, Almanyanın taarruz ve hafif bombardıman tayyarelerinin Amerikan tayyarelerinden daha iyi olduğunu, fakat bu tayyarelerin faaliyet sahaarmm büyük olmadığını, bu hususta Amerikanm «Uçan katelen> ile mukayese eylemiyeceklerini ilâve etmiştir. Kudüs 18 (a.a.) Yahudi nüma « yişleri sükunetle cereyan etmektedir. Kudüste birçok toplantılar yapılmış « tır. Büyük havrada akdolunan içtimada Yahudilerin İngiliz kararını nazan iti bara almıyacakları teyid olunmuş ve başhaham alenen Beyazkitabın nüshasını yırtımştır. Arab tethiş hareketlerine kurban gi den beş yüz ölü ve 3000 yarahnın hatırası için de bir toplantı yapılmış ve 10 bin nümayişçi sokakalarda dolaşmıştır. Telâvivde de 100 bin kişinin İştiraK ettiği muazzam bir nütnayiş tertib edil « miştir. ! . ' * Ankara Borsası 18/5/939 K A P A N 1 Ş I Açılıs Kapanış 1 tngiliı lirasj 5.93 126.67 100 Dolar 3*3550 100 Fransız frangı 100 Llret 6.6625 100 tsviçre frangı 28.4675 100 Holanda 67.9950 florini 100 Ravhişmark 50.8150 100 Belga 21.5575 100 Drahmi 1.0925 100 Leva 1.56 feronn 100 Pezeta 14.035 100 Zloti 23.845 100 Pengo 24.8425 100 Ley 0.9050 100 Dinar 2.8925 100 Yen 34.62 100 tsveç kronn 30.5450 100 Ruble 23.9025 Esham ve Tahviiât Sıvas Erz. 2 ve 5 19.70 1938 %5 ikramiyeli 19. Ergani 19.10 Nevyork Amerikanın yeni av tayyarelerinden biri. Bu tayyareler çifta motörlüdür ve saatte 560 kilometre yapmaktadır. ^5 Görülüyor ki Sultan Hamidin 33 senelik meş'um idaresi, Türk donanmasile beraber, İstanbul tersanesini öldürmemiş olsaydı, Atılay bu tersanenin takriben 50 senedenberi yaptığı ilk gemi olmıyacaktı ve Gölcük tersanesinin 1939 senesinde yeniden inşası bir ecnebi firmasına ihale edilmiyecekti; çünkü îstanbul ve îzmit tersaneleri mevcud bulunacaktı. Cumhur Reisimiz Büyük Millî Şef îsmet İnönünün 1937 yazında, Atılayla Yıldıraym omurga koyma merasiminde söyledikleri: «Bu kızaklardan hiçbir zaResimde gördüğünüz adam, Batavya man gemi eksik olmıyacaktır.» sözünün adasmda dünyaya gelmiş, babası malum, tahakkuku, İstanbul tersanesinin ihyası demek olduğunu tekrarlıyarak bu kısa anası meçhul bir mahluktur. Mahdud kelimelerden başka dil bilmez, maymun tetkikime nihayet veriyorum. gibi bağırır, çiy sebze ve meyvadan başABtDlN DAVER ka şey yemez. Atılayın evsaft Insandan zıyade maymuna yakm oBugün denize indirilecek olan Atılay, lan bu yan hayvan, aslımızın maymun yeni Türk donanmasının sekizinci deniz olduğunu söyleyen Darvin'i haklı çıkaraltı gemisidir. Atılay, «Ay» sınıfı dediği mıyor mu? J Roma Faşizmin senei devriyesi münasebetile yapılan büyük resmi geçidde İtalya Kralı Viktor Emanuel nişan takarken, Arka sırada 1 Kraliçe, 2 ' Mussolini ve 3Alman erkânıharbiye reisi baurçiç. Kf/AMET MAURİCl DEKOBRA bilir. Kuba adasındaki müthiş deniz ha berlerle dolu sütunlan okuyordu. Buyurun efendim. Gazetenin verdiği haberler hakikaten O esnada Jerar'ın içeri girmesî, muhaBu isimle çağınlan delikanlı odadan cumunun sebebi, 102 numaralı hamüthişti. Dünyanın dört bucağından ya çıktı, büyük hattı üstüva aletinin bulun vereyi yarıda kesti. ceri semavinin yaklaşması mıdır? Sonra ilâve etti: Kıyamet kopacak diye yazıyor; dünyanın sonu gelmiş olabilir, dıyor... Fakat ihtiyarm cevab vermed'ğini görünce: Kıyamet sana vız gelir değil mi Berniye Baba? diye sordu. Bu kıyamet lâfı esiddi arlık oğlum. Kulak asan kalmadı bu lâfa... 92 de az mı dinledik bu palavrayı? Bir kuyruklu yıldız dünyaya çarpacakmış da, tekermeker yuvarlanacakmışız filân... Hiç unutmam, o gece zil zurna sarhoş olduktu. Ertesi gün bir de gözümü açtım ki, benim kafamdan başka herşey yerli yerinde duruyor. ğan endişeli telgraflar, sütunlarda, cihanın telâşmı ve korkusunu gösteren havadisler halinde üstüste yığıhyor; fennî bahisler muharririnin, 102 numaralı diye tavsif edilen haceri sevamiye dair yazdığı makalede, bu semavî âfetin yaklaşmasmdan doğabilecek felâketler, tarif ediliyordu. * * * Ayni günün akşamı, kendi halinde ve sessiz sadasız âlimlerin melcei olan Sen Klu rasadhanesinde, Prof. Pleyson'un Jirar, Lögran ve Raks ismindeki üç asistanı, hümmalı bir faaliyetle çalışıyorlardı. Hatlarla, dairelerle, girift muadelelerle dolu bir siyah tahtanin karşısma Berniye Baba kamçısının ucunu gaze geçmişler, sıhhatinden hemen tamamile teye doğru uzatarak dudaklarını derin bir emin oldukları birtakım hesabları, belki onuncu defa olarak mizana vurmakla istihfafla büktü: Bunlar hep gazeteci uydurması, meşguldüler. dedi. Bu lâflara benim karnrm tok. KuyHiçbirisi tek kelime konuşmuyordu. Oruklusu da vız gelir, kuyruksuzu da! danm her tarafı, masaların üstü, yerler, Ve, Berniye Baba tekrar sapanına yapıştı, sahifeleri açık kitablarla, darmadağın ahayvanlarını dehledi, tarlasını sürmeğe tılmış kâğıdlarla dolu idi. devam etti. Müvezzi hâlâ tereddüd içinBir ses, bu sükutu bozdu: de, gözlerini gazeteye dikmiş, korkunc ha Raks! duğu salona geçti. Profesör, orada, düşünce içinde, rasadatla meşguldü. Ne oldu? diye sordu. Henüz bitirmedim, efendim. Fakat sür'ati saatte takriben 3000 kilometredir. Şu halde müsademe ne zaman? Çarşamba akşamı... Üç gün var, demek. Azizim Raks, vaziyet gitgide kötüleşiyor... Hesablarımda yanlışlık olmadığına eminim. Fakat hiçbir inhiraf ihtimali yok mu? Kat'iyyen!... Kamerin cazibesi, belki yanm dakika kadar bir inhiraf yapacaktır... Fakat bunun hiçbir kıymeti yok... Dosdoğru üstümüze geliyor... Gel, bak. Şimdi daha mükemmel görünüyor. Raks yaklaştı. Adesenin rüyet sahasında bütün vuzuhile teressüm eden koskoca, ziyadar yuvarlağı görünce sarardı. Ne muazzam şey! Korkunc! dedi. Tahminen, altmış kilometre boyu var. Bütün Avrupayı yerle yeksan ede Profesör, sizi telefona çağmyorlar. Grinviç rasadhanesinden Profesör P^rker arayor. Pleyson telefonu eline aldı. Allo! Nasılsınız Mösyö Parker? Ne dediniz? Biz de 102 numaranın hesablarını yapmakla meşgulüz. Nasıl? Evet, bu sefer vaziyet vahim görünüyor. Asistanım Mösyö Raks, müsademenin tarihini, önümüzdeki çarşamba günü saat on dokuzla geceyansı olmak üzere tespit ediyor... Siz de mi öyle hesab ettiniz? Profesör Pleyson, îngiliz meslektaşınin verdiği izahatı dinledikten sonra: Alâ, dedi. Bitirir bitirmez beni tekrar çağınrsınız. Allaha ısmarladık Mösyö Parker. Lögran da o sırada odaya gelmiş, Raks ile Jerar'a iltihak etmişti. Profesör telefonla konuşurken, her üçü onun etrafmı almışlardı. Profesör, telefonu, ağır bir sükut içinde kapadı. Uzayan bu sükutu ihlâle hiçbirisinde cesaret yoktu. (Arkası var) yO ÇtVlRtN.HAMDI VAROOLU Rasadhanede Posta müvezzii, II dö Frans'm zengin arazili bu kısmmdaki tevziatını bitirmek üzere idi ve o gün, bisikletinin pedaliarını herzamankinden daha âheste çeviriyordu. Günlük seferinın son merhalesi olan kül rengi, büyük çiftlik binasına gitnıesine ve gene hergünkü gibi, bisikletinin İ3kerleğini, yer yer derin araba izleri taşıyan toprak yolda çalıya takıp küfür savurmasma lüzum kalmadı. Çiftlik sahibi Berniye Baba, tarlasınm yol kenarına tesadüf eden tarafmda sapanını sürmekle meşguldü. Ktıvvetlı bir çift beygiri dehleyen gür sesi tâ uzaktan işitiliyordu. Sapanmm üstüne eğilmiş bu ruşuk alınlı, yanık yüzlü bu altmış beşlik dipdiri ihtiyarın manzarası, gdze cidden güzel görünüyordu. Tarlanın ortasına kadar ilerileyen müvezziin seslenmesi üzerine durdu. Kolay gelsin Berniye Baba' Ne o, pazar günü de mi iş? Ne yaparsın evlâd? Şehirli'er gibi aylak oturamıyoruz işte! Bana mektub /ar mı? Hayır. Yalnız, gazete getirdim... Ama, havadisten yana mektuba taş çıkartır. Hele bir göz at da gör. Müvezzi böyle diyerek gazeteyi açtı; ilk sahifeyi baştan başa kaplayan şu iri harfli başlığı gösterdi: