6 Mayıs 1939 CUMHURIYET Birinci Türk Neşriyat kongresi dün kapandı IBaştaraft 1 inci sahifede] da yazı yazmak mecburiyetine tâbi tutulması, kitab reklâmlarınm yüzde 50 tenzilâta tâbi olması temenni ediliyor, matbaa adını taşıyabilecek müesseselerin haiz olması lâzım gelen vasıflar sayılarak bu asgarî formüle uymıyanların matbaa telâkki edilmemeleri, millî bankaların matbaacılara kredi kolaylıkları göstermesi, kâğıd ve mukavvanm lüks eşyayı da geçen yüzde 300 gümrük resminin indirilmesi isteniyordu. lı görülmekte idi. Bu rapor da reye konuldu, kabul olundu. Edebî mülkiyet encümeninin raporu okunduktan sonra Şerif Kılıcer: « Raporda teliften bahsediliyor. Ter cümeye bir hak verilmiyor. Buna da muhtacız. Doğru değildir.» dedi. Karikatürist Ramiz: « Peri ve sultan masalları bulunmasm deniyor. Perinin ruha hiçbir kötü tesiri yoktur. Bilâkis hülyanın inkişafına âmil olur. Aksi takdirde çocukları büsbütün realist yetiştirmek mevkiinde kalmacaktır. Yalnız matematik âlemde şeniyetle meşgul çocuk büyütmek istiyorsak, bu, kötü bir şeydir.» Refik İnce söz alarak tekrar kürsüye geldi: « Bir defa arkadaşça tavsiyede bu lunayım. Zira, deminki arkadaş karikatür mecmualannm mes'uliyetini heyeti urau miyesile üzerine aldığı takdirde çok ağır bir yük altında kalmış olur. Ben karikatür gazetelerinin vatana hizmetlerini inkâr için söz söylemedim. Bilâkis bizim gazetelerimizin siyasî vazifelerini hüsnü ifa ettiklerini ve devletin direktiflerini kendi idraklerinden ziyade hüsnü tatbik ettiklerini biliyorum. (Kendi idraklerile birlikte sesleri yükseldi). En büyük hatalıların başında vatanperverlik inhisarının iddiakârları vardır. Eğer mevzu radyo ve sinema olsaydı, ona aid mütalealarımı da söylerdim. Ve kendi çocuklarile meşgul bir baba sıfatile bunlar hakkında da tedbirlerimi almışımdır. Biz, hepimiz burada müttehid bir idealle çocuklarımızın iyi yetişmesini temine çalışacak insanlar vaziyetindeyiz. Ve davamızı iyice tetkik ederek hatalarımızı tashih etmeliyiz.» yapılan alkışlaria anlaşıldığmı, fakat müellif ve mütercimin tâbile olan karşılıklı vazifelerinin devamlı surette unutulmuş ol duğunu anlattı. Reşad Şemseddin dedi ki: « Kitablann rejime uygun olması şartmı anlamadığını söyleyen Halid Fahriye cevab olsun ki, bugüne kadar Türk gencliğini reybe, septisizme ve nihnizme sevkeden kitablar çıkmıştır ve çıkmaktadır. Bu hassasiyet ve taassubu kötü görmemelidir. Bu taassub lüzumludur.» Behçet Kemal de müellife yapılacak yardıma iane şeklinde olmamasını ve bu şekilde yardıma ihtiyacı olmadığını söyleyen Sabahaddin Aliye cevab olarak bizzat kendisinin kitabını satmak için Partiye müracaat etmiş olduğunu söyledi. Sabahaddin Ali: « Böyle bir müracaatim yoktur» dedi. Halid Fahri de Reşad Şemseddine cevab vermek üzere söz istemekte ısrar ettise de müzakere daha evvelce kâfi görülmüş olduğundan söz verilmedi. Kongre reisi Hasan Ali Yücel dedi ki: « Müzakerenin kifayeti kararı verildiğinden söz vermiyorum. Sadece ben kaydedeyim ki, Halid Fahrinin buradaki sözleri, rejimimize karşı eserlerin müdafaası mahiyetinde olamazdı. Kendisi hocadır ve yazılarile de bunu senelerdenberi ispat etmiştir. Ortada yanlış bir anlayış var..» Acınacak vaziyet (Baştarafı 1 inci sahıjede) den eski bir mirasyedinin son kalan kartvizitile öğünmesi kabilinden yaldızlı bir levha sallanıyor. Bu fakir dekorla tamamile tezad teşkil eden levhaya, karanhğa ahşmağa başlıyan gözlerimle, büyük bir dikkat sarfederek bakıyorum: «İstanbul Esnaf Bankası». Aralık duran kapıdan başımı uzatınca içeride canı pek sıkıldığı anlaşılan bir zat, bir insanın ayak seslerini duyduğu için sevincle doğruluyor. Hele gazeteci olduğumu öğrenince sevincı daha fazlalaşıyor; yer gösteriyor.. . Muhatabım hali tasfiyede Esnaf Bankası Tasfıye heyeti murakıbı Züh tü Sabit Bilmerdir. İçtima olup olmadığını soruyorum. Kollannı iki tarafa sarkıtarak: « Maalesef, diyor. Gene olmadı. Kimseler gelmedi ki...» Sonra benim ağzımdan «Belediye» kelimesinin çıkmakta olduğunu görünce, tehalükle: « Hayır, hayır... diye tekid ediyor. Belediyeden de kimse gelmedi. Halbuki en büyük hissedar Belediyedir. Bu ikinci içtima idi. Kanunen ekseriyete bakılmadan toplanılması lâzımdı. Fakat kimse gelmezse ne yapılır? Bakalım, bir ay sonra üçüncü bir içtima için davet yapacağız.» « Raporda pandomimadan bile bah sedildiği halde karikatürün adı geçmiyor dedi ve: Kâğıd fiatları « Resim var ya...» ilk söz alan Ahmed İhsan Tokgöz, kâDiye söyleyenlere cevab olarak: ğıd fiatlarına temasla: « Bizimkilerin altmda lejandı var« Çok pahalıdır. Sebebi de îzmitteki dır. lejandlı resim ve karikatürlerin de zikfabrikadır, dedi, bu fabrika kurulunca ri lâzımdır.» dedi. gümrük attırılmıştır. Fabrika ihtiyacın onPlâğa alınan eserler da birini karşılayabilir. O da çok pahalıîzzet Melih, telif eserlerde varislere 30 dır. Zira fabrika pahahya mal edilmiştir sene müddetle hak verildiği halde tercüme Amorti edilecek pek çok sermaye ve maseserler için bu müddetin daha az kabul rafları vardır. Bu masraflar da lükse gitedilmiş olmasını doğru bulmadı. Sabahadmiştir. Üstelik yeri de o kadar fena intidin Ali, encümene hazırlanan esaslardan hab edilmiştir ki, iptidaî maddelerini mem eserin manevî hüviyetinin müdafaa edilleket haricinden getirmeğe mecbur kalmemiş olduğunu kaydetti ve başka memmaktadır.» leketlerde eserlerin kadir ve haysiyeti tenAhmed İhsan, posta ücretlerînin fazla zil edici muamelelere tâbi olmamasınm da olduğu yolundaki mütaleaya iştirak etmekanunî müeyyidelerle temin edildiğini söydi, ve matbaacılara aralarındaki rekabeti ledi. kaldırmalarını tavsiye ile Holarıda, İsviçHalid Fahri, gramofon plâklarından re ve Fransada matbaacılann anlaşarak bahsetti ve hatta kendi şiirlerinden birinin aralannda bir fiat baremi yaptıklannı mibestelendiğini, sonra da plâğa alındığmı sal olarak zikretti. kaydederek protesto çektiğini ve fabrikaSürümsüz kitablar yı dava etmek üzere olduğu sırada MüNurullah Ataç: sahibzadeye rasladığmı anlatarak dedi ki: « Raporda sürümsüz kitablann ok« Meğer onun «Atlı Asas» opereka ile satılması teklif ediliyor. Ben ömrüm tini de plâğa almışlar. Uğraşmış, dava etde kitab çıkarmış adam değilim. Fakat ki miş, sonra birşey kazanamamış.» tablar hiç olmazsa muayyen bir müddet Vakit öğle olduğundan celseye fasıla geçtikten sonra işportaya düşmelidir.» de verildi. di ve Ankara radyosunun edebiyat ve kiöğleden sonra tab meselelerile alâkadar olmadığından şiOğleden sonra Genclik ve çocuk edekâyet etti. biyatı encümeninin cidden güzel hazırlanHalid Fahri de radyonun bazı gazete mış olan raporu Tezer Taşkıran tarafınve kitablarla şimdikinden fazla alâkadar dan okundu. Raporda çocuklar için yapıolmasını istedi. Yavuz, Nusret Köymen lacak neşriyat hakkında esaslı izahat veden sonra Kâzım Nami söz alarak Istan riliyor ve ayrıca köy çocuğu neşriyatı mevbul Himayei Etfal Cemiyetinin makbuz zuu üzerinde istekler ileri sürülüyordu. larını bastırmak üzere açtığı eksiltmeye gi Bundan başka şu dilekler de vardı: ren matbaacılardan birinin kendisine söyİsim günü, yılbaşı, bayram hediyesi olediklerini anlattı ve aralarındaki anlaş larak çocuklara kitab verilmesi için promaya bu ifşaatla muttali olduğunu kay paganda yapılması, mekteb kütüphaneledetti. rinin kuvvetlendirilmesi, mekteb kolları oAhmed İhsan, oturduğu yerden: lan çocuk ve genclik neşriyat teşkilâtının « Dedikodudur» dedi. vücude getirlimesi, çocuk kitablarında imtki şikâyet,..:, •. ••. >\ â birliğinin temin edilmesi, terbiyevî filmHalil Vedad, ezcümle dedi kî: ler celbi ve mekteblerde ahlâk derslerine « Birçok himaye teklifreri karşısın geniş mikyasta yer verilmesi, gazetelerde dayız. Fakat bütün bunlara karşı devlete ve radyoda çocuklara mahsus neşriyatın ne vereceklerini tasrih etmiyorlar. Bizim terbiyevî esaslara uygun olması yolunda matbaacılardan iki türlü şikâyetimiz var tedbirler alınması... dır: Biri hiçbir san'atte tesadüf edilmiyeMuallim Ahmed Halid, çocuk neşricek kadar değişik fiatlar olması, biri de yatile alâkalı bir adam sıfatile bu rapoişlerin zamanında yapılmaması, hem de ru ideal telâkki ettiğini ve bu kadar güzel kalitesinin çok bozuk olmasıdır. Ankara yapılmış bir etüdü ilk defa bu kadar güdaki fiatlar, İstanbuldan çok pahalıdır. zel dinlediğini söyledi, Sabahaddin Ali: Encümen ve umumî heyetten ricam şudur « Bizde isim günü diye birşey yokki, bu himaye arzularına mukabil, onlar tur. Doğum günü olmasın?» dedi. da Türk kitabcılığını inkişaf ettirecek taMünakaşa... ahhüdlerde bulunsunlar.» Refik Ince raporu fevkalâde bulduğuAnkaradaki matbaacılardan Namık nu kaydettikten ve Türk milletinin kendiAnbarcı, hiçbir matbaacmın zengin olma ne göre yüksek bir ahlâk, namus ve iffet dığını, Ankaradaki fiatların Istanbula na telâkkisi olduğunu, bunu başkalarından zaran yüksek olması tabiî bulunduğunu öğrenmeğe ve adapte etmeğe ihtiyacı olsöyledi. madığını anlattıktan sonra bazı mizah gaHalid Fahri, kilo ile satılma bahsine zetelerini ve burada çıkan karikatürleri ele temasla: aldı ve bunlarm evlerde okunmasını dü« İnsanın bazan daha kitabı çıkma şünerek muztarib olan bir baba sıfatile dan peynir sarılan kese kâğıdında şiiri gö yazıcı arkadaşlarından bu noktaya da erülüyor.» dedi. hemmiyet verilmesini rica etti ve bazı mi Neşriyat sulhçu imiş! Müşterek derd Muallim Ahmed Halid, bütün bu mütalealara ayrı ayrı cevablar verdi. Matbaacmın da, muharririn de, kitabcının da der di müşterek olduğunu söyliyerek: « Biz muharrire kendisini geçindirecek para veremiyoruz. Çünkü kitab satamıyoruz. Kitab, kitabcının evlâdıdır ve onu sergiye dökerken, yahud kilo ile satarken yüreğimiz iki defa sızlayor. Biri, satamayıp zarar etmekliğimizden, diğeri de firmamızı taşıdığından dolayıdır. Bence en ahlâkî hareket, muharriri çağırıp satıIamıyan kitablarını kilosu 12 kuruştan ken disinin almasını teklif etmektir. îzmid kâ5ıd fabrikasma satmaya gelince, fiatları îzmitte teslim şartile altmış paraya kadar indirdi. Memlekette Cumhuriyet ve Devlet matbaaları gibi nefis eserler çıkarabilir matbaalar vardır. Kitab için yapılacak neşriyatın satışa faydası olacağı muhak kaktır. Son neşrettiğim bir kitabm dört ayda üç bin tanesi satıldı.» Ahmed Halidin izahatından sonra reis raporu reye koydu. Ancak raporun leh ve aleyhinde söylenmiş fikirler de zabıtlarla tespit edilmiş olduğundan tatbikata geçildiği zaman bu mütaleaların nazarı dikkate alınacağmı ilâve etti. Rapor kabul ed'Mi. saller zikrederek: « Böyle bir gazetenin namuskâr bir aile yuvasında yeri olmamak lâzım gelir. Meselâ 1 5 1 8 yaşında kızı olan bir baba için bunlar düşündürücü birer vaziyettir. Ben şahsen evime sokmuyorum. Hiç olmazsa kendi elimle çocuklarıma bu silâhı vermiyorum.» Nureddin Artam, raporda batıl itikadlar tevlid edeceğinden dolayı cin ve peri masallarından tevakki olunması yolunda mütaleaya iştirakle bunlara kral, şehzade ve prenslerin de ilâvesini temenni etti. Refik încenin mütalealarına cevab vermek üzere kürsüye gelen karikatürist Ramiz, şu sözleri söyledi: « Ben de Genclik ve çocuk encümenindeydim. Raporu mümkün olduğu kadar inceledik. Şimdi burada sayın Refik înceye kendimi bir işim namına müdafaa mevkiinde kalıyorum. Mizah mecmualarının Türk iffet ve namusunun haricinde kaldığını söylediler. Memleketin rejimini propaganda yolunda en iyi çalışanlardanız. Bu vesile ile kendilerine sorarım: Kızarını götüıdükleri sinemalar, radyoda dinlettikleri Iâflar, evlerinde oynadıkları poker partileri ve içki meclisleri, bizim karikatürlerimizden daha mı az zararlıdır?» Cin ve peri masalları Dilek encümeni raporu Nusret Köymen, cin ve peri masallarıMüteakıben Dilek encümeni raporu o nın çocuklarda hayali beslemek için kulkundu. Bu rapora ilişik diğer bir raporla lanılmış motifler olduğunu söyledi ve cin, da resmî ve yanresmî teşekküllerin neşri peri hikâyeleri bir müddet daha müzakeyat, tercüme ve propagansia işleri için ay relere yol açtı. Nurullah Ataç, cinlerin ve rı ayrı sarfedilen paradan bahsedilmekte perilerin tamamen lehinde bulunarak dedi ve merkezî bir teşkilâtın kurulması faydaikı: Ajans haberlerinde Behçet Kemal Çağlar söz alarak bizdeki telkin ve terbiye neşriyatmı ve kitablaifade çok bozuk rı lüzumundan fazla sulhçu bulduğunu Neşriyat programı encümeninin de rasöyledi ve başka memleketlerde yalnız poru okundu. Orhan Şaik ve Necmeddin diplomatların kullandığı lisanın bizde bü Halil söz söylediler. Necmeddin Halil, es tün neşriyatta görüldüğünü, her muharri ki eserlerden istifade şart olduğunu ve yerin bir Hariciye Vekili imiş gibi konuştu ni harflerle basımında frenklerin kullanğunu ve icabında hududlarımızın dışında dığı faydalı bir akid olduğunu kaydettikbaşka harslerin telkinile erimekte olan mil ten sonra ikinci bir temenni olarak müesyonlarca Türk olduğunu bilmemiz lâzım sir bir kültür neşir vasıtası olan radyonun geldiğini, bazı neşriyatta ilim nazariyele daha çok itinaya tâbi tutulmasını ileri sürrine veya soğukkanh tenkide, yahud da dü: sadece san'at iddiasına dayanılarak sağ « Ajans haberlerinin lisanı, ifadesi ve sol sapıtmalara açıkça yer verildiğini çok bozuktur. Zaman zaman yapılan edesöyliyerek bunlarm önüne geçilmesi arzu biyat gecelerinde okunan eserılerin de sunda bulundu. mümkün olduğu kadar yanlışsız, hatta hiç Ismail Hakkı Baltacıoğlu encümen na yanlışsız okunması şayanı temennidir.» mına mütalealara cevab verdi. İsim günüDoktor Fahreddin Kerim halk neşriyanün doğum günü olarak tashih edildiğini tı arasında tablolar meselesine temasla Akaydettikten sonra neşriyatın gayriahlâkî tatürkümüzün, înönümüzün ve tarihî memahiyeti üzerindeki münakaşalara temas fahirimizin bilhassa köyleri süsleyecek rela: simlerinin hakikate en mutabık şekillerde « Burada ahlâk kadar büyük bir de yapılmasını ve radyoda yalnız edebiyat ğerle karşılaşıyoruz: O da san'ata verilen gecelerinin değil, radyo konferanslarmm değerdir. • Nitekim, bir ıpüstokçen resim da muntazam bir şekle konulmasını ve büdavasında matbuatın, halkın ve resmî mü ün memleket güzidelerinden istifade ediesseselerin elbirliğile alâkasına şükranla ecek bir program tertibini istedi. şahid olduk. Fakat bugünkü gazeteler, Münakaşadan sonra... dünkü gazeteler değildir. Maarif Veklii, Bundan sonra tercüme raporu okungazeteleri sınıfta okuma kitabı gibi oku du. Rapor üzerinde söz alan Halid Fahtulması lâzım gelen bir eser olarak tavsi ri kürsüde biraz evvel hakarete maruz kalye etmiştir. Türkiyenin hiçbir tarafında bir dısından şikâyet etti. talebe, mecmua ve gazeteyi okumaktan Reis: menedilemez. Şu halde gazetelerimizin ter« Söz vermiyorum. dedi, mevzu terbiyevî ve ahlâkî mes'uliyeti de artmış de cüme meselesidir.» mektir.» Halid Fahri: Harbcu neşriyat ! « Evet, tercüme meselesi...» diye îsmail Hakkı, cin ve peri meselesine de söze basladı ve arkasından: temasla encümenin sadece esasları tespit « Kısaca bir hakarete maruz kaldım, ettiğini kaydetti ve Behçet Kemalin mü cevab vermeliyim.» diyince: talealarına cevab olarak da: « Mesele hallolmuştur.» « Harbcu neşriyat komisyonumuzu Sesleri işitildi ve Halid Fahri kürsüden ne dereceye kadar alâkadar eder, bilmi aynlırken bu hakaret yüzünden hastalanyoruz. Biz haklı olarak kendi mevzuumu dığından bahsetti. zu rejimin umdelerile çevrilmis biliriz. Ve Takrirler sulhseverliği emel edinmiş bir devletin vaBundan sonra Mareşal Fevzi Çakmatandaşı sıfatile ve tabiatile sulhçuyuz. Da ğın kongrenin tazim telgrafina verdiği ceha doğrusu daha fazla =Öylemeğe salâhi vab, alkışlar arasında okundu. Bütün rayetimiz de yoktur.» dedi. porların tetkik ve müzakeresi ve reye koReisi Dr. Cemal Lokmanhekim olan nulması bitmişti. Tekliflerin okunmasına vardım ve propaçanda encümeni raporu geçildi. Kongre zabıtlarının neşri isteniyoraporu, raportör Behçet Kemal tarafın du. Diğer bir takrir de radyo temsil kodan okundu. Bunda geniş salâhiyetli men unun piyeslerinin dil ve sınıf değerleri bafi bir neşriyat umum müdürlüğü ihdasına kımmdan temsilinden evvel Maarif Vekâlüzum görülüyor ve mükâfatlar hakkında letince veya teşkil edilecek diğer bir hebazı esaslar konuluyordu. Mükâfat nakdî yet tarafından kontrolü isteniyordu. Takve manevî olarak ikiye ayrılmakta idi. rir sahibi Mekki Said Esen kürsüye geTercüme esere beşyüz, telife besvüz, tabı lerek takriri hakkında izahat verdi. Neşnefasetine de beşyüz lira mükâfat veril riyat meselelerini etrafile tetkike çalışan mesi teklif ediliyor. ve mükâfatlandirıla kongrede en mühim neşriyat vasıtası olan cak eserlerin şartları arasında rejime aleyh radyodan da haklı olarak bahsedildiğini, burada tertib edilen «Baki gecesi», Fuar olmaması da kaydediliyordu. Raporda radyodan da bahsedilerek mu zuli gecesi» gibi temsillerin büyük şairieayyen günlerde rolü sadece kitab ismi say rin ruhunu tazib ettiği kadar dinleyicileri maktan ibaret olmaması, iyi ve tabiî sesli de muazzeb ettiğini, eserlerin sadece oyspikerler tarafmdan kitaba dair konuşul nayanlar tarafından yazılarak hiçbir konması, mekteblerde tevzii mükâfat usulü roldan geçmeden ilân edildiğini ve onlanün ihyası, hastahanelerde, vapurlarda rın bir heyet tarafından temsilden evvel doktor ve dişçi bekleme salonlarında, is kontrolü muvafık olacağmı söyledi. Buasyon büfelerinde kitab köşeleri kurul nun üzerine birçok hatibler söz alarak bu ması, her kahve ve gazinoda kitab dolabı mütalealara iştirak ettiler. Muallim Ahmed Halid, hiç olmazsa bu piyeslerin radbulur^urulması isteniyordu. yo temsil kolundan ve daha iyi eserler Rejime uygunluk meselesi Halid Fahri, kitablann rejime uygun çıkaran Halkevi tarafından kontrol edilme lması şartının neye konulduğunu anlaya sini teklif etti. Nurullah Ataç da dedi ki: « Mekki Said, şüphesiz ki, çok hakmadığım, elbette rejime uygun olacağmı, lıdır. Birtakım adamlar çıkıyor ve radyoöyledi. Muallim Halid, encümenin rada istediği lisanda türkçe konuşmakta serporunu dinlerken sevincinden ağladığını, best oluyor: ;adece iyi basılmış kitaba verilecek 500 Bu takrir de kabul edildi. iranm kitabcıya mı, matbaacıya mı aid oYücelin nutku acağının tasrih edilmesi lâzım geldiğini, Halil Vedadın bir takririle bir neşriyat kendisinin bunun yarı yarıya verilmesini haftası ihdası temenni olundu. Maarif Ve muvafık bulduğunu söyledi. Nureddin Artam, raporun kitabcıların ili Hasan Ali Yücele böyle mühim bir menfaatini gözettiği, kitabcılar tarafından oplantıyı vücude getirdiğinden dolayı tc şekkür edildi. Bundan sonra Maarif Vekili Hasan Âli Yücel şu nutukla kongreyi kapadı: « Arkadaşlar, bu kadar kısa bir zamanda, bu kadar verimli çahşmış bir kongrenin üyesi olmak benim için bir şeref, sizin için bir iftihar vesilesidir. Hatta buraya gelmiyen ve mazeretli olan Halid Ziya, Halide Edib gibi edibler dahi manen ve kalemierile alâka gösterdıler. Bu kongreye hepiniz ve hepimiz bütün bu memleketin kültür hayatı için beslediğimiz emelleri, emek halinde katmış bulunuyoruz. Gerek okunan raporlardaki fikirler, gerek müzakereler sırasında serdedilmiş olan değerlı mütalealar, Maarif Vekâleti, hükumet ve bunlarm istinad ettiği Parti için yeni çalışmalara kaynak olacaktır. Bunlarm bir kısmı, kanunlaştırılacaktır. Büyük Millet Meclisinin kanunlaş tırılacak olan kısımlar üzerinde bütün memleket davalarında olduğu gibi bü yük bir hassasiyet ve alâka gösterece ğinden ben eminim; siz de emin olunuz. Naçız şahsıma gösterdığınız muhabbet ve itimad ve samimî iltifatlar bu memleketin kültürü için tepeden tırnağa kadar vakfettiğim bütün varlığımla daha çok çalışmakta müessir olacaktır. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim ve Zühtü Bilmer bu alâkasızlığa şaşmış birinci Türk Neşriyat Kongresini Türk görünüşümden vaziyeti bilmediğimi an milletinin müstakbel irfan hayatı için ye lıyor ve izahat vermeğe girişiyor: ni bir başlangıc bellerim ve onu daha kuv« Niçin gelsinler? Burada her sene vetlilerini yapmak ümidile kapayorum.» toplanıyor, fakat bir adım ileri gidemi Hasan Ali Yücel, şiddetle alkışlandı. yoruz. Esnaf Bankasının 400,000 lira Kongre azalarından bir kısmı grup halin dan fazla alacağı var. Bu, faizlerile bede Radyoyu gezmeğe gittiler. Yarin Ha raber 700 küsur bin lira tutar. Fakat va Kurumunu ziyaret edecekler ve haric paranın tahsili için gene para lâzımdır. den gelmiş olan azalar yerlerine dönecek Açılmış 800 davamız var; paramız ol lerdir. madığından bunları takib edemiyoruz. Ankara 5 (a.a.) Birinci Türk Neşriyat kongresi başkanı ve Maarif Vekili Hasan Âli Yüoelle Reisicumhur İnönü, B. M. Mec11si Reisi Abdülhalik Renda, Ba^vekil Refik Saydam ve Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir: Cumhur Reisi Miîli Şef İsmet İnönü Bugün ilk toplantLsını yapan Birinci Türk Neşriyat kongresi üyeleri, milli irfan ve kültürümüzün bütün bir yurd ölçüsünde ilerlemesi ve yükselmesi için daima feyizli bir ilham ve faaliyet kaynağı olan Büyük Şefe karşı duyduğu minnet ve şükranı derin tazünlerle yüksek huzurunuza yüceltmeye sürekli alkışlar arasında karar verdi. Memleket neşriyat âleminin bu derin bağlılığmı saygılarla arzeder, muht'erem elleriniii öperim. HASAN ÂLİ YÜCEL Hasan Âli Yücel Maarif Vekili ve Türk Neşriyat Kongresi Başkanı C. sayın kongre üyelerinin asil duygularma tercüman olan telgrafınızdan mütehassis oldum. Teşekkürkrimin ve kültürümüzün yayılmasına ve yükselmesine matuf mesailerinde tam başarıya varmaları hakkındaki temennilerimin kongre üyelerine iblâğını rica ederim. İSMET İNÖNÜ Kongrenin tazim telgrafları ve gelen cevablar Abdülhalik Renda Türkiye B. M. Meclisi Reisi Bugün ilk toplantılarını yapan Birinci Türk Neşriyat kongresi üyeleri millî iradenin pek kıymetli olan büyük meclisin millî kültürümüzü ilerletmek hususundaki yüksek himmetlerini şükranla anarak ta« Bu işin halli acaba neye müte zim hislerinin zatı devletlerine arzını kararlaştırmışlardır. En derin saygılarımla vakkıf?» arzederim. Muhatabım ellerini göke kaldırdı, büHASAN ÂLİ YÜCEL yük bir tevekkülle mınldandı: Hasan Âli Yücel « Allahın inayetine...» Türk Neşriyat Kongresi Başkanı Ayağa kalktığım zaman farkmda olMaarif Vekili ... Birinci Türk Neşriyat kongresi üyeleri dum. Masa camının altına sokulmuş üç nin izhar ettikleri samimi hi&siyata teşekkür eder. Candan terakkiler diler, saygı kâğıd para, yerinde yeller esen bir saltanatm son eserleri halinde gözüküyor: Oslarımı sunarım. Türkiye B. M. Meclisi Reisi manlı Imparatorluğunun bir beş kuruşluk, ABDÜLHALİK RENDA bir iki buçuk kuruşluk, bir de kuruşluk Sayın Başvekil doktor Refik Saydam kâğıd parası... Bugün ilk toplantısım yapan Birinci Türk Neşriyat kongresi, kongreyi açmak ve Galiba, bunlar, Esnaf Bankasının buçalışmalarımızı muvaffakiyete gotürecek o gün hükmü kalmıyan servetinin son şahidlan himayenizi esirgememek suretile irfan hayatımıza karşı gosterdiğiniz büyük alâ leri... kadan dolayı duyduğu şükranları yüksek FA1K GÜNERİ huzurunuza bildirmek vazifesini bana verdi. Kongrenin saygılarını şahsî tazimlerimle birlikte arzederim. HASAN ÂLİ YÜCEL Paris 5 (a.a.) Pariste hükumetle Yücel Fransanın Suriyenin siyasî buhranındaTürk Neşriyat Kongresi Başkanı ki vaziyeti hakkında görüşmüş olan SuMaarif Vekili riyedeki Fransız âli komiseri Puaux, Milli irfanımızda yeniden nurlu ve ümidSuriyeye gitmek üzere Marsilyadan vali yollar açacağma kani bulunduğum Neşriyat kongresinin hakkımda göst«rdiği çok pura binmiştir. değerli duygulara teşekkür eder büyuk baSofya sefarethanemizde bir şarılar dUerim. Başvekil ziyafet verildi Dr. Sofya 5 (Hususî) Sefirımiz Şevki REFİK SAYDAM Perker geçenlerde Bulgar Başvekili şeMareşal Fevzi Çakmak refine bir ziyafet vermişti. Dün gece Genel Kurmay Başkanı Bugün ilk toplantısım yapan Birinci Türk ikinci bir ziyafet verilmiş ve bu zıyafetNeşriyat kongresi üyeleri, Türk kültürü te Harbiye Nazm General Daskalof'la nün feyizli bir terbiye ocağı olan büyük Kralm müşaviri Grujref, Yunanistan ordumuzun irfansever Mareşaline hürmet sefiri Diyamandopulos, Romanya sefiri ve bağlılık hislerini iblâğa alkışlar arasında karar vermiştir. Kongre arkadaşlarımm Filoti, Hariciye Nezareti erkânı hazır bu kararını şahsî tazimlerimle birlikte bulunmuşlardır. yüksek huzurunuza sunarım. İngiliz hükümdarları bugün HASAN ÂLİ YÜCEL Bu davalar, pul parası, icra masrafı ve saire ister. Daha garibini söyliyeyim. 20,000 lirahk bir davamızı kazandık. Parasızlıktan bunu da bir türlü alamıyoruz. İşte dört senedir, bu vaziyetteyiz. 300,000 lira kadar da borcluyuz. Biz alamaymca tabiî veremiyoruz da..» Sonra bir sır tevdi eder gibi kulağıma iğildi: « Şu odanın kirasmı bile veremiyoruz, dedi, birikmiş bir sürü kira borcu muz var.» « Şimdiye kadar hiç mi tahsilât yapamadınız?» Bu sualim, muhatabım üzerinde anî bir tesir yaptı: « Yaptık, dedi, yaptık ama hep..sini Belediye aldı. 80,000 liralık bir tahsilâtımız vardı. Belediye bu para hacizlidir, diye vazıyed etti. Heyeti umumiye tasfiye heyetine tahsilâtm yüzde on beşinin, murakıblara da beşinin verilmesini tensib etmişti. Fakat dört senedir on para almadık. Her sene biraz masrafla davaları yeniliyoruz. Dosyalar mahzeni evraktan çıkıp Adliyeye geliyor. Sonra tekrar mahzene dönüyor; bu suretle müruru zamanı önlemiş oluyoruz.» Vaziyet açıkça anlaşılıyordu. Son bir sual daha sordum: Suriye komiseri dönüyor Neşriyat Kongresi Başkanlığma Birinci Neşriyat kongresinin toplantısı münasebetile kongre üyelerinin ordu ve şahsım hakkında gösterdikleri teveccüh ve iltifattan müteha&sis oldum. Kongrenin memleketin kültür hayatı için feyizli neticeler vermesi hakkında temennilerimin yüksek kongreye arzmı sayın başkanlıktan dilerim. Genel Kurmay Başkanı Mareşal FEVZİ ÇAKMAK Kanadaya hareket ediyorlar Londra 5 (Hususî) Kral Altıncı Corç'la Kraliçe Elizabet yarm Empress of İndia gemisıle Kanadaya hareket edecektir. İki muhrib, Kanadaya kadar hükümdarları hâmil bulunan gemiye refakat edecektir. Kralla Kraliçe bu gece Bukingham sarayında hanedan azasma bir veda ziyafeti vermişlerdir.