CUMHURİYET 24 Nisan 1939 Galatasaray Vefayı 41, Demirspor da Ateşsporu 57 mağlub ettiler Galatasaray . Vefa takımlan dün millî küme maçları için Taksim stadyomunda karşılaşmışlardır. Galatasarayın Millî küme maçlarına başladığı Ankaradaki karşılaşmalarının iki mağlubiyet ile neticelenmesı ve Vefanın geçen hafta İzmirlilere karşı aldığı netice, bu maça ayn bir alâka veriyordu. Sahaya dört bin kişilik bir seyirci kütlesi toplanmıştı. Takımlar şu kadrolarla sahaya çıktılar: Galatasaray: Osman Faruk, AdnanMusa, Rebii, Yusuf Necdet, Süleyman, Salâhaddin, Boduri, Sarafim. Vefa: Azat Vahid, Garo Süleyman, Lutfi, Şükrü . Muhteşem, Hakkı, Gazi, Sulhi, Mehmed. Hakem Refik Osman. Oyun, Galatasaraylıların bir hücumile başladı ve Süleymanın sıkı bir şütü avut oldu. Oyunun ilk kısımlan mütevazin bir cereyan takib ederek geçiyor, her iki takım da sıkı hücumlar yapıyorlar. Dokuzuncu dakikada Galatasaraylılar Necdetin ayağile güzel bir fırsat kaçırdılar. Fakat oyun, yavaş yavaş Glatasaryın hâkimiyeti altına giriyor. Yirminci dakikada parlayan bir Vefa hücumunu Galatasaray müdafaası favülle kesti. Muhteşemin çektiği kurşun gibi bir şütü, Osman güzel bir plonjonla kornere attı. Korner tehlikesini de atlatan sarı kırmızılılar, tekrar Vefa kalesine indiler. Galatasaraylıların kısa fasılalarla iki şütünü kale direği kurtardı. Otuzuncu dakikada, Vefa aleyhine bir favül oldu. Salâhaddinin aradan çektiği şütü kaleci iyi takib edemedi ve top yanından içeri girdı. Üç dak.ka sonra da ayni şekilde Galatasaray aleyhine olan bir favülden Hakkı «ükemmel bir şütle köşedca*Veİ*uin bcıaberlik golünü çıkardı. devre 1 1 beraberlikle bitti. ınci devre başlangıcmda Vefalıların bir hücumunu kesen Galatasaray müdafaası, solaçığa doğru derin bir pas gönderdi Sarafim güzel bir sürüşle önündeki iki müdafii atlattıktan sonra kalecile karşı karşıya kaldı ve köşeden bir vuruşla Galaatsarayın ikinci golünü yaptı. Oyun, ilk devredeki sür'atini ve canlılığını muhafaza ettiğinden çok güzel oluycrdu. Beşinci dakikada Vefanın yaptığı tehlikeli bir hücumda Muhteşemin sıkı bir şütünü Osman güçlükle kurtardı. Galatasaraylılar, üstün bir oyun çıkarmağa başlamışlardı. Açıkları vasıtasile yptıkları hücumlar Vefa kalesi önünde daima bir tehlike oluyordu. Vefa müdafaasında da tedrıcî surette artan bir durgunluk gb'ze çarpıyordu. l S a r ı . kırmızılılar on ikinci dakikada gene tehlikeli bir hücum ile Vefa kalesine indiler. Bodurinin çektiği şüt gene direğe çarptı ve geri geldi. Fakat vaktinde yetişen Süleyman, hafif bir vuruşla topu üçüncü defa Vefa kalesine soktu. Bu golden sonra Vefalılar dağınık bir oyun oynamağa başladılar. Oyunun geç başlaması dolayısile hava da yavaş yavaş kararıyordu. Oyun bu şekilde otuz sekizinci dakikaya kadar 3 1 vaziyette devam etti. Bu müddet zarfında Galatasasat kaçırdı. Arkasından gene bir Süîeymaniye, Şişli hücumunda topu sürerken güzel bir şüt atan Haraç günün en iyi golünü yaptf.Jki dakika sonra Şişh. Süleymaniye sağ bekinin hatası bir penaltıya sebeb oldu. Murtaza sıkı bir şütle Kasımpaşa, Galatasporun ilk goiünü attı. Maçın seri ve zevkli oluşu seyircilere heyecanlı dakikalar geçirtiyordu. Süleyrrraniye, Şişli muhacimleri pek çok fırsat kaçınyorlar... Kasımpaşa, Galata«por kalecisi de güzel kurtanşlar yapıyor... Oyunun mütebaki dakikalannda iki tarafın gayreti de semere vermediğinden maç, Süleymaniye, Şişlinin 4 1 galebesile sona erdi. Topkapı Silivri bisiklet müsabakasında tstanbul İzmit takımlan ray üstün oynamakla beraber Vefalıların da tehlikeli hücumları göze çarpıyordu. Otuz sekizinci dakikada ortadan inen bir Galatasaray hücumunda Salâhaddinin eıkı bir şütünü Vefa müdafaası karşıladı, fakat topu Necdet yakalıyarak yerden sıkı bir şütle Galatasarayın dördüncü golünü yaptı. Müsabakanın son dakikalannda hava adamakıllı kararmış ve top güçlükle seçilmeğe ve takib edilmege başlanmıştı. Oyunun bundan sonraki kısmı mütekabil birkaç neticesiz akınla geçti ve bu suretle maç, Galatasarayın 4 . 1 galibiyetile bitti. Dünkü maçta san kırmızılılar müspet ve verimli bir oyun çıkardılar. Buna mukabil Vefalılar oldukça karışık bir oyun oynadılar ve aralarında esaslı bir anlaşma temin edemediler. Dün yapılan müsabakalar ADLiYEDE VE = MAHKEMELERDE Dolandırılan adam söylüyor: Ser, benim paramı değil, canımı aldın, canımı...» Davacı, bir hiddet buhranı içinde kıvranırker ne reisin ihtarına kulak veriyor, ne de mübaşirin müdahalesine aldırış ediyordu Ayaklannı görmeden bacaklarına bakan, kendısını kısa pantalon gıymiş bir çocuk sanabilirdi; halbuki yaşı elliyi çoktan aşmış bir adam... Giydiği büyükçe bir çocuğa aid olduğu besbelli uzun paçalı pantalon, bu yaşlıca adamın he men hemen dizkapaklarına çıkıyordu. Kavruktu, ufaktefekti. Başına geçirdiği takkeye benziyen bir berenin ön kenarına hilâl şeklinde kesilmiş bir siperi, acemi bir el, iğne iplikle iliştirmişti. Mahkeme kapısı yanında dikilmiş, hırsmdan titriyerek, homur homur söylenıp duruyordu: ye görebiliyormuş, ama görmek isteme diği halde! Tek şu iki yüz liracığımı kurtarayım> diye! Davacının görmek istediği, ille de ille iki yüz lirasının yüzü.., Dinlenilen şahidler, ikisi arasında böyle bir aljm satım işi geçtiğini ve davacının maznuna iki yüz lira verdiğini anlatırken, yaşlıca adam, dilini tutamıyordu. Şahidlerin her cümle, hatta her kelimesinde candamarına dokunuluyor, bir yerine basılmış gibi yerinden fırlıyor, maznuna sesleniyordu: Dünkü muhtelif futbol Bak, işitiyor musun? Biri verdi. bi Ben, bu hallere düşecek adam mıy ri de aldı, diyorlar. Veren ben, alan da maçları Dün muhtelif sahalarda futbo! maç dım? Kılığımdan, kıyafetimden kendim sen! Daha hâlâ inkâr mı ediyorsun?.. ları yapılmıştır. Şeref stadında yapılan utanıyorum! O, yok mu, o ! H e p o soktu Yahu, dobra dobra yüzüne karşı söylüyorlar da, daha hâlâ mı? beni bu çıkmaza! müsabakalarda şu neticeler ahnmıştır: Mübaşirin müdahalesi kâfi gelmeyince, Böyle derken, Adliye koridorunda bir ikinci lik kupası için Galata Gencler reisin ihtarı: Birliğile Bozkurd karşılaşmış, birinci aşağı bir yukarı dolaşan oldukça gene Konuşma, mahkemede konuşul bjrine dik dik bakıyor, gözleri fıldır fıldır dönerek' ağzını burnunu oynatıyor maz! Konuşmuyorum. Ben bununla kodu. Oteki, hiç oralı görünmüyor, bununnuşur muyum hiç?. Yalnız kendisine şala beraber bu adamın yanına yaklaşmakhidlerin dediklerini anlatıyorum. Kafatan da çekiniyordu! sma dank desin, diye! Haydi gelin! Mübaşir, taraflann asliye ceza mahkemesi salonuna girmeleri için kapıdan şöyle bir eletti. Oldukça gene olan adam, sür'atle yürüyerek, içeriye girdi. Salonda geçip durduğu yere göre, maznun olduğu anlaşıldı. Reis, davacı yerini boş görünce, mübaşire sordu: Davacı yok mu? Var, ama dışarıda, gelmiyor! Her zaman geliyordu ya? Çağır! Mübaşir, kapı yanında duran kavruk, ufaktefek adamı bir daha çağırdı. Bu sefer içeriye giren davacı, yumruklarını sıkarak, maznun yerindekini gösterdiği sırada, hâkimlere: Onun kulakları var, işitiyor elbette. Sen sus! Davacı ağız burunla beraber kaş, göz de oynatarak, iki elilc birden şak, şak dizlerini döğdü: Ah, ah. Kulağı olduğu gibi insafı da olsa azıcık, nolurdu! Nolurdu verseydi güzellikle şu benim paracıklarımı! Sus! O, hiç aldırış etmeden, büsbütün par ladı. Maznuna dönmüş bağırıyordu: Sen benim paramı almadın, canimi aldın, canımı !Ölüp ölüp diriliyorum, sonra sana kaptırdığım param aklıma gelince, bir nöbet daha ölüyorum! Kalıbım burada, ama canım senin cebinde! Benim canım, param! Rüyada kaç defa elime tutuşdurduğun paramı uyanıkken bir kere ver de, rahat bir nefes alayım, nolur!, Param da param, param da param! Davacı, bir hiddet buhranı içerisinde kıvranırken, artık ne mübaşirin müdahalesinin ne de reisin ihtarının farkmdaydı. Ötekine gelince, hiç ses çıkarmıyor, put gibi durmuş, gözlerini başka tarafa çe virmişti. Bütün celse vaziyet böyle sürdü, geri kalan şahidlerin de dinlenilmesi için muhakeme bırakılmca, ayni vaziyet, koridorda tekrarlandı! Davacı, maznunun peşîsıra merdivene doğru atılarak, bağırıp çağırdıktan sonra gerilerken: Ölünciye kadar senin peşini bırakmıyacağım, diyordu. Ahımdan sakm, ahımdan sakm; unutma, benim param, benim canım! M. SEL1M \ Ankaradaki maç Ankara 23 (Telefonla) Millî küme maçlarına 19 mayıs stadinda bugün de kesif bir seyirci kütlesi huzurunda devam olundu. İzmirin Ateşspor takimile Demirspor karşılaştı. Maç başladıktan birkaç dakika sonra Millî Şef İsmet İnönü de refakatinde Başvekil Dr. Refik Saydam, Dahiliye Vekili Faik Öztrak, Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu olduğu halde stadı şeref lendirdi. Ve halkın büyük tezahürü, «Yaşa var ol Millî Şef!» seslerile karşılandı. Maç başlamadan önce, geçenlerde Balıkesirde ölen büyük Türk pehlivanı Kurtderelinin hatırasına hürmeten bütün halkın iştirakile bir dakika sükut edildi. Millî Şef İsmet înönünün, başından sonuna kadar hazır bulunduğu maç çok heyecanlı oldu. Ve 5 1 Demirsporun galibiyetile bitti. Millî küme haricinde yapılan HarbiyeGenclerbirligi maçı da Harbiyenin 4 2 Galatasaray Vefa maçından bir enstantane galibiyetile neticelenmiştir. Süleymaniye, Şişli: 4 Kasımpaşa, Galataspor: 1 Bölgenin tertib ettiği muhtelit takım lar müsabakası 3000 kişilik bir seyirci kalabalığı önünde oynandı. Süleymaniye, Şişli muhtelitinde Süleymanıyeden yalnız Ruhi ve İbrahim vardı. H a k e m Adnanın idaresinde oynanan maçm birinci devresinde Süleymaniye, Şişli. Agob'un ayağile ilk golü kazandı. Bunu takiben iki hasım muhtelitinin de cidden güzel oynadıkları görülüyordu. Daha hâkim oynıyan Süleymaniye, Şişli, Nobarın şütile devre sonunda ikinci golü dc attı. Bir dakika sonra firikikten üçüncü golü da yaparak birinci devre 3 0 Süleymaniye, Şişli lehine neticelendi. Millî Ankaragücü Fenerbahçe Beşiktaş Demirppor Ateşspor Vefa Doğanspor Galatasaray Maç 8 5 6 4 7 5 5 4 kiimede puvan vaziyeti Attığı 24 12 13 11 6 11 6 5 Her zaman, dedi, ben ondan önce giriyordum içeriye lâkin bugün sinirle îstanbul bisiklet seri yarıslarından so rim çok ayaklandı da, geçtim elimden bir nuncusu dün Topkapı Silivri arasında kaza çıkar, diye girmek istemedim. Af ve 150 kilometre mesafe üzerinde yapıl buyurun! mıştır. Bu yarısa Kocaeli bisikletçileri de Sakin ol, geç oraya otur, burası istirak etmişlerdir. Alınan derece şunlar mahkeme salonu! dır: Malum, malum, ama bu yok mu, 1. Haralambo (Süleymaniye) 5 sa bu... Bu... Bunu böyle bu kadar ya at 1 dakika, kında yanıbaşımda görünce elim, ayağım 2. Torkum (Feneryılmaz) 5 saat 31 titriyor. Bana bu yaşta ettikleri aklıma dakika, geliyor d a . . . Kocaeli bisikletçüeri şu dereceleri yap Otur sus artık da şahidleri dinli mıslardır: yelim! 1. İbrahim 5 saat 55 dakika Peki, peki! Oturuyorum, işte.., 2. Şükrü, bir bisiklet boyu farkla. Oturduğun gibi sus 'da ağzından İkinci devre başlar başlamaz sıkı bir Bu suretle nihayet bulan İ=tanbul bi kaza çıkmasın! hücum yapan Süleymaniye, Şişli bir fır siklet yanşlannda birinciliği Süleymanı Susuyorum. yeden Haralambo, ıkinciliği Feneryıl Susss! mazdan Torkum, üçüncülüğü Sü'eymaDavacı, dolandırıldığı iddiasmda... niyeden Yani kazanmıştır. Federasyon, Birikmiş birkaç yüz lirası varmış, bununYediği Galib Berabere Mağlub Puvan birinci ve ikincive birer kupa verecektir. la ahir ömründe başmı sokacak bir dam 10 6 1 1 21 Si^li Halkevi şampiyon altı edinmeği akıl kâri bulmuş, ev arar5 4 0 1 13 Türk Spor kunımu İ?tanbul Voleybol ken biri karsısına çıkmış, kendisine bir ev 6 3 0 3 12 Ajanlığı tarafından tertib edilen maçla gösteımış, «Bunu sana yedi yüz liraya 3 3 1 0 11 rın sonuncusu dün Şisli Ha'kevile Fatih alıveririz, ver hele peşin bana iki yüz li1 1 5 10 21 2 0 3 9 11 Halkevi arasında oynandı. Neticede Siş ra d a ! » demiş ve iki yüz lirayı veren a0 .1 4 6 22 li Halkevi güzel bir oyundan sonra Fa dam, ötekinın bir daha yüzünü görme 1 0 3 5 10 tih Halkevine galib gelmiş ve ortaya ko miş. Hayli müddet aramış ve şimdi de yüzünü ancak muhakemeden muhakemenan kuDavı kazanmıştır. devrede Galata Gencler, güzel oynıyarak devreyi 1 0 galib bitirmiştir. İkinci devrede daha hâkim oynıyan Bozkurd bir sayı yaparak maç 1 1 beraberlikie neticelenmiştir. Maçı Tarık idare etmistir. Yeni federe edilen Demirsporla ikinci likten Beylerbeyinin maçı da çok hararetli olmuştur. Birinci devrede enerjik bir oyun oynıyan Demirspor bir go! yapmışsa da Beylerbeyi devre sonunda buna mukabele etmistir. Birinci devre 1 1 beraberlikle bitmiştir. İkinci devrede Demirspor rakibine bir gol daha atarak maçı 2 1 kazanmıştır. Sabahleyin Taksim stadında Pera ile bir antrenman maçı yapan Fenerlı'er, birinci devreyi 2 1 galib bitirmişlerdir. İkinci devrede Rebii ile iyi anlaşan Fikret Peralıları çok sıkıştırmıslardır. İkinci devrede Fenerbahçe beş gol daha atmıs, Peralılar da bir gol yapmıslardır. Bu suretle Fenerbahçe 7 2 galib gelmi'tir. îstanbul bisiklet birinciliği Bir hafta hapis! Küçükpazarda sarhoş bir halde bir kahveye g.ren Yakub, oradakilere karşı bağınp çağırmış, gürültü patırdı çıkar mış. kendisini dışanya çıkaran Şem seddine de çkışmış ve iş, karakola ak setmiştir. Yakubun aşın derecede sar hoşluktan bir hafta müddetle hapsine karar verilmistir. cağım. Gelmez misiniz?. Anlaşıldı: Muhtann dediği gibi, siz sahiden, o Amerikan gengster filmlerine ne kadar üzeniyorsunuz!. Güpe gündüz bir soygundan sonra, bir de kadın kaçakçılığı... Sonra da beni koyuvermek için kocamdan para isteyeceksiniz, değil mi?. İyi bir düzen doğrusu!. Demedim mi ben, buraya gelişiniz boşuna değildir, diye?. Sizi kaçıracağım, dedim. Sonra koyvereceğim, demedim. Muhtar Beyin milyonlan elvermez ki ona... N e istiyorsunuz öyle ise?. N e yapacaksınız beni?. J Tefrifa No. 32 DUNYA BÖYLEDİR İŞTE... ••••••••••••• K E M A L Beni yakalatmak istemediniz de ondan... Ben de bugün, en çok buna teşekkür için geldim. Üstelik bir de bilezik getirdiniz öyle mi?.. um. Bilezik zaten sizindi. Çaldınız, amma... , Ç a l m a d ı m ; bende dursun, dedim. Gene sizde dursun. Ben istemiyoTakarsanız görürler, diye mi kor R A G I B « • • • • • ' "• • • • • • ;uyorsunuz?. Ondan korkmasam bıle, çalınmış Dİr bileziği takamam!. Düşündüğünüz şeye bakınız!. Darılmayınız söylıyeceklerıme, fakat kadınlar, eğer hep alınterile kazanılmış şeyleri giyecek, takacak olsalardı, pek çokları sarınacak Birkaç karış paçavrayı bile güç bulurlardı. Onların ayaklanna serilen kürklerin, önlerine serpilen mücevherlerin nereden geldiğini araştırabilseniz, görürsünüz ki, pek çoğuna haram bulaşmıştır. Hemen hepsinde ya başkalannın gözü vardır, yahud da gözyaşı... Alınteri, pek öyle bol bol dökülüp saçılmıyacak kadar seyrek sıralanan incilerdir. Kadınlar, bunlarla süslenemez. Alınteri, kadınlann süsüne, pek o kadar israfa yetişmez de ond a n . . . Ayıblanmaz. Dünyanm kuruluşu böyle... Kadınların nasibi bu yoldan: Kan dökülerek beslenen mabudlar gibi... Onun için siz de herkesten ayrı, herkesten aşgın bir suçlu sayılmazsınız. Bunu da ta Ben de nasıl atacağınızı gösteriyokıverirsiniz, ne çıkar?. Af buyurunuz, sözü gene uzattım: Tabanea, elinizde ne rum, işte... Bak, emniyet tetiğini bile kalduruyorsunuz öyle?. Haniya beni öldüre dırmamışsınız; işte şunu.. H a , şöyle.. Şimdi, haydi çeksenize.. Haniya, beni ölcek misiniz, ne yapacaksınız?. dürecektiniz?. Kuzum Allah aşkına... Nereden Kuzum, Allahınızı severseniz, eğgeldinizse, gene oradan çıkip gidiniz... leniyor musunuz benimle?. Yoksa dayanamıyacağım, artık... B^lmanm parmakları gevşemişti. Hay Haydi atsanıza.. Vursanıza beni... dar, tabancayı onun elinden aldı. Baktı: Yoksa, bilmiyor musunuz?. N e güzel, dedi. Müsaade buyurur Haydar, Belmanm elini tuttu.: musunuz, bu geceyi hatırlatmak için. İşte bakınız, parmağınızı buraya Siz, müsaade almadan da her istekoyunuz. Çekiniz. Aman, ne güzel elleri niz var!. Haniya kuyumcu dükkânlarmda, vitrinlere, balmumundan dökülmüş eller koyarlar. Yüzükleri, bilezikleri de onun üstüne takarlar. Sizin elleriniz de öyle... Yalnız pırlantalar takmak için yaratılmıs!. îltifatlarınız da, yaptığınız tasvirler de hep bir hırsız gözile.. Bir kuyumcu zev kile... Yanağı elmaya, burnu hurmaya, gözü üzüme benzeten manav ruhlu uısanları neye ayıblamalı?. diğınızi yaparsınız. Sizin karşınızda değil. Belma, sarhoşluğu andıran bir nikbinlikle kendini kanapenin üstüne attı: Neye geldiniz, buraya?. Bu ne delilik, ne çılgınlık!. Geldiğinizi görseler, düşününüz, ne olur?. Sizi yakalarlar. Benim için de neler söylerler?. Bu kadar çılgınlık neye, neden sanki?. H e p sizin için, sizi görmek için... Neden amma?.. Beni görüp de ne Haydar, Belmanın eline doğru iğildi. yapacaksınız?. Bileziği getirmek için mi?. Bu da mı bir gösteriş?. Ben o bilezikten Gene kadın, silkindi: Ben bir hırsızdan ne iltifat istiyo soğudum bile zaten... O günden sonra, orum, ne de bilezik.. Elinizi de çekiniz e nu hiç düşünmedim. limden, yoksa tabanea patlayacak!. N e düşündünüz, öyle ise?, Hiç.. bilmiyorum. Beni hiç düşünmedıniz mı?. Sizi niçin düşüneyim?. Bir kere bile aklınıza gelmedim le yalnız kaldığımız zaman.. Çektiğim korku, duyduğum çarpıntı?. Yalnız o kadar mı? Başka ne olacak?. Bilmem. İnsan, olup olmıyacağını düşünmeden neler bekliyor. Benden mi?. Sizden, tesadüflerden.. Benden ne bekliyorsunuz?. Daha ne yapacaksınız, bana?. Buraya neden geldiniz?. Beni bir daha neden görmek istediniz?. Haydi, ne istiyorsanız söylesenize!. Oteki mücevherleri de mi istiyorsunuz?. Kürklerimi mi, ne istiyorsunuz?. Peki alınız hepsini, gelmişken onlan da götürünüz. mi? Aklımdan çıkmadınız ki... Gene kadın, kendini çabuk topladı: O gün yaptıklarınızı, söylediklerinizi nasıl unuturum?. Tabancaları, bıçakları göğsümüze dayadınız. Gözümüzün önünde kuyumcu dükkânını soydunuz. İnsanı şaşkma çeviren sözler söylediniz. H e Siz ne isterseniz onu... Siz de beraber gelmezseniz onlan Ben mi?. Ben ne isteyeceğim?. Hene yapayım?. le bir hırsızdan?. Ben de beraber mi?. İkide birde böyle hırsız diyişiniz, Öyle ya, siz takmayınca onların yok mu? hepsi çakıl taşma benzer; siz giymeyince N e diyeymi başka?. hepsi paçavra gibi kalır. Sizi görür görmez bağlanan, sizi Kuzum, siz deli mi oldunuz, rica görmezse yaşayamıyacağını daha ilk göederim?. rüşünde anlayan bir adam, deseniz... Ben, zannetmiyorum amma, öyle Belma, ilkönce anlaşılmaz bir çarpıntı ise eğer, siz deli ettiniz beni! ile sarsıldı. Yerinden fırlayacak gibi oldu. Demek, şimdi de? Sonra, kendini tuttu. Gülmeye başladı: lArkast var) Sizi almaya geldim. Sizi kaçıra