CUMHURİYET 24 Nisan 1939 ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Tarihî roman: 2 Yazan: Kadircan Kafh Kalenderoğlu, Koca Hasanın gözlerine bakarak ! Bazı mal sahibleri, fazla para Müddeiumuminin idamını is Yeni yol inşaatının daha kısa mırıldandı: Düğün bozulmasın! Kcnuk geldik koparmak için hileli yollara tediği Emirt, verilen miihlet bir zamanda ikmali için tertisorarlarken, çocuklarla kadınlar, köye Kanunî Sultan Süleyman, Mohaç doğru uzaklaşmak istediler. Fakat atîılar muharebesini kazandığı sırada îçel san ansızın köyün ucunda ve yerden fışkırır cak beyi tarafından, Toros yaylalann gibi görünüverdiler. daki Varsak aşiretinin tarla ve hayvanEn önde, başına sırmalı şal sarmis olarına yeniden vergi tayini için gönderi lan, kara sakal ve bıyıklı, iriyarı, kısa len Kadı Muslihiddinle kâtibi Mehmed, poturlu birisi vardı; sırtına, kurd derisinhaksızlık ediyorlardı. Şerefli bir adam den bir salta giymişti; ucları kalkık ve olan Siiğlün Koca da itiraz etti. Kadı, ohafif kırmızı cizmeler «kazan üzengs» nvn sakalım zorla tıraş ettirdi. Siiğlün lerın içmde kayboluyordu. Koca *bu hakareti kılıç temizler> diyeBu adam, düğün halkının şaşkın ve rek halkın başına geçti. Kadı ile kâtibi ürkek bakışları arasında, Koca Hasanm ve Sancak Beyini baskınla öldürdüler. Üzerlerine gelen orduları yendiler, lâ önünde, atını sahlandırdı; bir defa dönkin sonunda yenildiler. Bunlardan bir dü ve yere indi. Hançer ağzını andıran kısmı Yenişehir taraflarına sürüldü. O gözlerini ihtiyann gözlerine saphyarak, rada Akpınar köyünü kurdular. Siiğlün mırıldandı: Kocanın torunu Hasan yetmiş beş sene Düğün dernek bozulmasın! Kosonra, Koca Hasan diye anılıyordu. U nuk geldik... zun Hüseyin adında bir oğlu, Güllü ve Kalenderoğlunun sağında, ince uzun Çakır Ali adında iki torunu vardı. Gülboylu, donuk esmer renkte, yirmi yaşlalü güzel bir kızdı, kö'y dışından ve zornnda bir genc vardı. İşte bu «Kayış Mehbalardan istiyenler olmuştu. Belki ka çıracaklardı. Bunun için sipahilik arka med» di. Bulanık gözleri, karanlık ve daşı Meminin oğlu Hamza ile evlendir keskin yüzü, seyrek sakalı ve dudaklannra kenarından sarkan ince bıyıklarile en meğe karar verdi. Düğüne başlandı. sevimsiz insanlardan biriydi. Daha bu Köyden yîrmi kadar genc kızla birkaç yaşta, birçok kimseleri kıtır kıtır kestiği kadın göründü; on on beş delikanlı yük görülmüştü. Kalenderoğlu onu sinsi işler sek eğerli atlara binmişler, onların ön için ve cellâd olarak kullanıyordu. ve yanlannda yer almışlardı. Kayış Mehmedin bulanık bakışları, Kızlann yedisi baştan ayağa kadar be birkaç saniye, Koca Hasanm üstünde yaz giyinmişlerdi. Delikanlılardan yedi durduktan sonra, kalabalığa, kız ve kasinin de alaca külâhlan, dar çepkenleri, dınlarm aralarına daldı. Güllüyü duvakkısa şalvarları, kırmızı çizmeleri pırıl pı h görünce, dişlerini sıktı, derin derin ve nldı. hıncla içini çekti. Bunlar, o gün nikâhları kıyılıp da gerKalenderoğlunun yanmda ve arkasmdeğe girecek olanlardı. da, birçok elebaşılar daha göze çarpıyorGelinler ve güveyler yaklaşınca, da du: Saçı sakalma karışmış olan şu, yavul, zurna sustu. Üç telli sazını yüreği mık burunlu, kirpiksiz adam «Dağlerdeiîin üstüne dayamış olan yüzü kılsız bir isi» idi. Oteki palabıyıklı, fıçı gibi adaadam, ilerledi: mı «Göynüklü Halil» diye çağırıyorlardı. Daha ne dilersin, hey delikanlı; Bin kulac uzaktan bir tavşanı bile çok Çamlı dağlar gibi başm dumanlı; iyi görebilen kırklık delikanlıya, nazar değmesin diye, «Kör Haydar» diyorlardı. Hepsi de aşağı yukarı, Kalenderoğlu Bu, âşık Köse Ahmeddi. Sözü uza gibi giyinmiş, onun gibi silâhlanmış olan tıj or, genclere imrendiğini söyledikten teki arkadaşları da «Tanrıbilmez», «Gâsonra, kendi yalnızlığını da anıyordu. vur Murad», «Şakloz Ahmed», BaldıSeksen beşlik Koca Hasan yanıbaşm rıkısa» gibi isimlerle anılıyorlardı. da oturan yetmiş sekizlik Deli Durmuşa , , „ . . ,Ş?ne opce ^ . muharebesinden kaçtıkları için, Cağalop Köse Ahmed bugün daha yanık... lu Şinan .Paşanın sipahilikten çıkardıgı Everiversek şunu da... , . ,, L'• adamlardı.' Kendileri gibi kovulmuş bfan Onda bir alaca gönül var... Tek binlerce sipahinin ve başka sebeblerle dalda durmaz. Everince, ne sözü kalır, kendilerine katılanların başmda, Anadone de sazı... Bülbülü kafese komuşlar, luyu kasıp kavuruyorlardı. ölmüş! Oyunlar başladı. Gelinlerin seyrine doyulmuyordo. Hele Güllü, yıldızlar arasındaki aydan farksızdı: Kumral saçlannı on iki örgü ile ensesinden göğsüne doğru bırakmıştı. Başında kısa ve işlemeli bir külâh vardı. Yüzü, telli duvak altmda, daha taze, daha sevimli ve aydınlıktı. Çakır gözlerinin derinliğinde parıltılar kaynaşıyordu. Kalmca kaşlarınm gölgeleri, bakışlarmm berraklığını daha besbelli ediyordu. Hem ince, hem olgun vücudünü, gümüş kopçalı dar yeleğin, işlemeli geniş kemerin, bol kıvrımlı ve dallı şalvarın içinde sakhyamıyor; uzun duvağmm yardımına sığınyordu. Güneş epeyce yükselmişti. Koca Hasan bir aralık dere îçînde kaybolan ince yola baktı. Deli Durmuşa dönerek, üzüntülü bir sesle mırıldandı: Bizim molla da pek gecikti. Akşama doğru nikâhların kıyılması içîn, Kargacık imamını getirmek üzere, Tabanıyarık Bekirin damadı Omeri göndermişlerdi. Çünkü Akpmarhlar başkbaşına hoca tutamıyorlardı. Merak eyleme, gelir! Ömere söyledimdi; mollayı almadan gelme, dedimdi. Köse Ahmed gene ortaya çıkmıştr, yeni bir yayla türküsüne başlıyacaktı; her zaman yaptığı gibi, başmı yakın yamaclara, çamlı tepelere kaldırdı; İnegöl tarafmdaki vadiye baktığı zaman birdenbire put kesildi, kaşlannı çattı ve gözleri ufaldı. Haydi, Köse! Ne duruyon? Köse Ahmed cevab vermiyordu. Ne duruyon, çalsana!.. Birkaç kişi, onun baktığı tarafa göz attı. İçlerinden biri, ürkek bir sesle, adeta bağırdı: Osmanlı geliyor! Birkaç yüz atlı, yolun dönemecinde kayboluyor, biraz sonra gene görünüyorlardı. Dalgalı yamac boyunca yükselttikleri toz bulutunun içinden bir kasırga hızile yaklaşıyorlardı. Köse Ahmed içini çekti: Bunlar Osmanlı değil! Sonra, heyecanla ilâve etti: Kalenderoğlu... Koca Hasan da üzgün bir sesle mırıldandı: Köse Ahmed yanılrrnyor!.. Erkekler, ne yapılacağını birbirlerine Istimlâki muhtemel Adliyede deli rolü Sekiz ayda mı, arsa ve binalar yapan bir suçlu yoksa iki senede mi baş vuruyorlar İngiltere ve Sovyetler Birliği 2 ngiltere, Almanyaya karşı aramakta II olduğu taraftarlan bulmakta en büyük zorluğu Sovyetler Birliğinden görmektedir. Bu zorluk, iki tarafm maksadlannın başka başka olmasından ileri gelmiyor. Sovyetler, İngiltere kadar ve hatta daha ziyade Almanyadan çekin mekte ve Almanların ileri hareketini önlemeğe taraftar buluncnaktadır. îngiltere ile Sovyetler Birliğinin anlaşmakta büyük müşkülâta uğramaları, Almanyaya karşı takib edilecek hattı ha reketin ve bu harekete taraftar olan devletler arasındaki işbirliğine verilecek şekil ve suretin tayini hususunda fikir birliği edilememesinden ileri gelmektedir. ingiltere, Lehistanla İngiltere arasın da esas itibarile yapılan karşılıkh yardım vadinin yahud taahhüdünün Sovyetler Birliğile de yapıltnasmı istemektedir. Lehistanla Fransa arasında zaten tedafüî bir askerî ittifak vardı. Bu ittifak yenisile tamamlanmış oluyor. Bidayette İngiltere Lehistana yalnız kuru teminat vermekle iktifa etmişti. Şimdi Lehliler bir taraflı yardım teminatının âciz bir devlete yapılan bir himaye olacağını düşünerek büyük bir devlet şerefine sığdıramamışlar ve kendileri de îngiltereye ayni teminatı vermek suretile bu şerefi ve müsavatı muhafaza etmek istemişlerdir. Sovyetler ise böyle bir anlaşmayı kendi emniyeti için kâfi bulmamıştır. Çünkü çok uzakta bulunan ingiltere ile Fransanm kendisine doğrudan doğruya asker ve silâh vermek suretile yardım edemiyeceği aşikâr bir hakikattir. Sovyetler Birliği, kendisile Lehistan ve Romanya ve Almanyayı önlemeğe taraftar diğer devletlcr arasında İngiltere ve Fransanın da iştirakile şümullü ve tam bir askerî ittifak kdedilmesinin maksada kâfi geleceği kanaatile İngiltereye mukabil tekliflerde ulunmuştur. İngiltere ise böyle geniş ve birçok taraflı ve bir taraf hareket ettiği takdirde diğer tarafları otomatik surette harbe sürükliyecek bir sisteme hiçbir zaman yanaşmadığı gibi şimdi de yanaşmak iste memiştir. İngiltere anlaşmanm isim tasih etmeksizin mutlak olarak yapılmasmı kendisine prensip yaptığı halde Sovyetler Birliği bunun sırf Almanyaya karşı olduğunun tasrih edilmesinde ısrar etmiş rir. Dünkü kısmın hulâsası üzerine müdafaasım yarın yapacak îstanbul Ağırceza mahkemesinin mayıs içerisinde kararını bildirmesi kuvvetle muhtemel olan bir dava, neticesi alâkayla beklenen mühim davalardan biridir. Beyazıdda, bir aşçı çırağı olan Emin adlı delikanlı, karısı Zehrayı ustası Mehmedden kıskanmış, Zehrayı ve üstelik kaynatası Hasan çavuşu öldürmüş, ustası Mehmedi de öldürmeğe davranmıştı. Yakmlarından iki kişiyi birden öldürmek ve bir kişiyi de öldürmeğe teşebbüs etmek maddelerinden uzun zamandanberi muhakeme edilen Emın, Ceza kanununun idam cezası yazılı maddesine göre Sorgu hâkimi kararile mahkemededir. Geçenlerde de muhakeme nin tahkikat safhası bitmiş, Müddeiumumilikçe esastan mütalea söylenilmiş, suçlunun, guya karısile ustası arasında bir alâka bulunduğu, vak'a zamanında da her ikisini bir odada görerek tehevvüre kapıldığı, bu sebeble karısını vurduğu, ustasını öldürmeğe teşebbüs ettiği ve kaynatasına gelince, gürültüye koşup gelen karısının babasını da yanlışlıkla vurduğu şeklindeki müdafaası, varid görülmemişti. Eminin bu müdafaasına bakılırsa, kendisi, Zehrayı ve Mehmedi bir arada görüp de üzerlerine saldırınca, Mehmed odadan sofaya kaçmış, onun peşi sıra elinde bıçakla dışarıya fırlayan Emin, karanlık olan merdiven başında rasladığı ve kendisine karşı hiçbir kasd beslemediği kaynatasmı, ustası Mehmed sanarak vurmuş oluyor. bat alınacağı umuluyor Vali ve Belediye Reisi, geçen sene bazı yolların, bu meyanda Ankara caddesinin asfalt olarak inşası işini üzerine alan müteahhidi davetle kendisinden bu yolların sekiz ay zarfında ikmalini istemiştir. Halbuki bu yollar müteahhide iki sene zarfında ikmal edilmek şartile verilmişti. Müteahhid buna imkân olmadığını söylemiştir. Maamafih inşaatın daha kısa bir zamanda ikmaline aid tertibat alınacağı umuluyor. Belediye bütçesinden bu sene yol inşaatına tahsis edilen paranın dört yüz bin lirası geçen sene ihale edilen bu yoîların inşa taksiti olarak verilecek, mütebaki sekizyüz bin lira ile yapılacak yollar tayin edilecektir.Şehir içinde yeniden bazı yolların asfalta çevrileceği anlaşılmaktadır. Ankara ve Babıâli caddesindeki boruların yaya kaldırımlarına nakli işi ikmal edilmek üzeredir. Bu yolun Maarif Dairesi önüne kadar olan kısmı asfalt olarak temdid edilecektir. Buradan Meserret oteline kadar olan kısım asfalt olmıyacaktır. Beledıye, yeniden bazı müşkülâtla karşılaşmıstır. Bu müşkülât, istimlâk edılmesi muhtemel olan binalar mıntakası yüzündendir. Muhtelif mıntakalarda hazırlanan şehir plânına göre, yola gidecek bina ve arsalann kıymeti gittikçe düşmektedir. Istimlâki ihtimal dahilinde görülen binalarla arsalara hiçbir talib çıkmamaktadır. İstikbali meşkuk arsaların sahibleri, Belediyeye müracaatle inşaat müsaadesini istemeğe başlamışlardır. Plâna göre, istimlâki lüzumlu olan arsalarda inşaata izin verilmeyince, mal sahibleri, hakikî vaziyeti kolayca anlayarak bu arsaları kıymetlendirme çarelerine başvurmaktadırlar. Bu arada, ileride yüksek bir istimlâk bedeli alabilmek için Maliye Tahsil Şubesine garıb müracaatlerde bulunanların da sayısı artmıştır. Bunlar, binanm istimlâk edileceğini düşünerek mallarına aid vergi tahakkuklarını yükseltmek istemekle bir nevi kurnazlık yolunu tutmuşlardır. Her ne kadar, yeni istimlâk kanununda bu gibi yolsuz müracaatlerin önüne geçecek kayıdlar olursa da Belediye şimdiden tetkiki itiraz komisyonlarınm nazarı dikkatini celbetmiştir. MÜZELERDE Tarihî eserlerimiz ŞEHÎR ÎŞLERt Prost ve şehir plânı İstanbulun plânını yapan şehircilik mütehassısı Prost, yakmda şehrimize gelecektir. Mütehassısm şehrimize muvasalatım müteakib plânın itiraz ed'.len bazı nok taları üzerinde müşterek bir görüşme yapılarak tasdik cihetine gıdılecektir. Tenviriye resmi Dahiliye Vekâleti, tenvirat rüsumu hakkında Beledıyelere yeni bir tamim göndermiştir. Bu tamime göre, saman lık ve garaj gibi mahaller bir binanın müştemilâtmdan iseler tenvirat rüsu muna tâbi tutulmıyacaktır. Boş binalardan tenviriye resmi ıstemek Belediye nin salâhiyeti dahilinde olacaktır. Yal nız bir kısmı tenvir edilen mahallelerin bütün halkından ayni şekilde resim istenmeoi caiz görülmemiştir. Otobüs servisi ın Dağlar delîsi... Akpmarlıları ezici bir sessizlik ve düşünce sarmıştı. Ortahkta yalnız «Haçova» kaçaklarınm vahşi sevincleri, homurdanır gibi konuşmaları, ara sıra tepinen atların nal ve üzengi şakırtıları; kılıc, yay, balta ve topuzların birbirine, yahud üzengi veya eğerlere çarpmasmdan çıkan boğuk sesler duyuluyordu. Ölümle hayatın arasında kıl kadar aralık yoktu; bu iki zıd şey o kadar birbirine karışmış gibiydi. Çünkü Kalenderoğlu yaptığı işlerde bir prensip tutmuyordu. Bazı dağlık köylerde fakirlere paralar dağıttığı, kimsesiz kızlara çeyiz vererek evlendirdiği oluyordu. Bazan «Osmanlı» dan şikâyeti olanların ona adam göndererek yardım istedikleri, hızır gibi yetışerek soygundan kurtardığı oluyordu. Bazan da her geçtiği yeri bir ateş ve kül yığını haline getiriyor, bir mezbahaya çeviriyordu. Şlmdi çok iyi, yüksek ruhlu, cömerd ve yiğit bir adamken, biraz sonra küçük birşeye kızarak ortalığı kana boyuyordu. Bazan en küçük bir yanlışlık veya ihmali ölümle cezalandırıyor; bazan da kendisine ölüm tuzağı kuranları, hediyeler vererek salıveriyordu. Koca Hasan Kalenderoğlunun bu seferki niyetini yüzünden sezebilmek için gözucile onu süzüyordu. Lâkin besbelli birşey göremiyordu. Herşeyden önce, yemek üzerine gelen bu üç yüz kadar adamın midelerini okşıyarak yırtıcı ruhlarını yatıstırmak lâzımdı; Deli Durmuşa seslendi: Birini yolla da, en semizlerinden otuz kuzu alıp getirsin! Sürü şimdi Delikliçınarın gölgesindedir. Kalenderoğlu, kocaman elini, geniş ve kabarık kuşağının arasına soktu; kırmızı bir kese çıkardı; Koca Hasanın önüne attı: Ağırlık vermiyelim! Aman, ağam! Kişiye konuktan ağırlık gelir mi ki; hele sizden!.. Keseleri alarak geri vermek istedi. Kalenderoğlu onları elinin tersile itti: Kuzular için almazsan, gelinlere armağanım clsun! Sesi tatlıya çalıyordu ve yüzü karanlık, gözleri bulanık değildi. Sordu: Kaç gelin var? {Arkası var\ 2 Otobüs işletme işini Belediyenin yapması tasavvurundan muhtelif zaman larda bahsolunmuştu. Hazirandan itıbaren Belediyenin bu işe filen başlıyacağı, bazı yeni hatlar açacağı zannedilmek tedir. Bu maksadla otobüs adedi çoğaltılarak bilet ücretleri azaltılacaktır. Cürmü meşhud davasında bozma kararı «Orozdibak» tan tehdidle para koparmak meşhud suç davasında, önümüz deki çarşamba günü saat 14 te îstanbul asliye 4 üncü ceza mahkemesinde bu meselenin üçüncü safhası başlıyacaktır. Muhakemede komisyoncu Ömer Lutf: Kaleli hakkında verilen beraet kararı, önce Temyiz dördüncü ceza dairesince ve mahkemenin beraet kararmda ısrarı üzerine de Temyiz umumî heyetince bozulmuştu. Beraet ve beraette ısrar ka rarlan, «ekseriyetle> verilmiş, ilk bozma «itt fakla» olmuştu; bu seferki ikinci bozma, «ekseriyetle» dir. Muhtelif noktai nazarlann karşılaşması itibarile tatbikat cihetinden hukukçular arasında alâka uyandıran bu mevzuda, ceza ve bozmaya ittiba istıyen Müddeiumumilik her iki defasmda da resen Temyiz ettiği kararlardan sonucusunun nakzmda, Temyiz umumî heyetinin karan, şu es babı mucibe ile bitmektedir: «Suçlunun Orozdibak ticarethanesine müracaatle, biri türkçe ve diğeri fran sızca olmak üzere yekdiğerine mübayin iki defter tutulduğundan ve uzun müddettenberi vergi kaçakçılığı yapıldığından dolayı merciine ihbar edeceğinı bildirerek ve evvelce hazırladığı istidayı göstererek ticarethane müdürünü teh did ve kendisine gayrimeşru menfaat temin eylediği, mahkemece tespıt ve kabul edilmiş olmasma ve ihbarnamenin Defterdarlığa verilmesi halinde memurlar tarafından yapılacak arama ve def terler üzerinde icra kılmacak tetkikat sebebile vergi kaçakçılığı şaıbesi altmda müessesenin piyasadaki ticarî mevkii ve itiban sarsılmak neticesi maddî ve manevî zararlara uğnyacağına göre, bu yolda yapmadığı yolsuz bir şeyi kendisine isnad, hükumete ihbar suretile bile olsa, geio haksız ve bunun mahiyeti taayyün edinciye kadar uğrayacağı zarar da pek ağır olacağı tabiî bulunmak ha sebile, tehdidin unsurlan mevcud olduğu ve bozma sebeblerine bu itibarla uyulmak icab ettiği halde bazı mütalea serdile eski hükümda ısrar edilmesi yolsuz olduğundan, mezkur ısrar kararımn ceza muhakemeleri usulü kanununun muaddel 326 ncı maddesine tevfikan bozulmasına 3/4/939 tarihinde ekseriyetle karar verildi.» Maarif Vekâleti abideler müdürlüğü, Belediyeye gönderdiği bir tezkerede îstanbul sokaklarınm mufassal bir haritasmı istemiştir. Bu harita hazırlandıktan sonra mevcud abidelerle ve tarihî kıymeti olan eselrer tespit edüecektir. İyi şekilde muhafazası için hususî tertibat alınacak olan bu eserlerin etrafı temiz lettirilecek, icab ederse bunların etrafına bahçeler yapılacaktır. Tarihî kıymeti Suçlunun müdafaa yollu söylediklerini varid görmiyen Müddeiumumî Feridun haiz olmıyan eserler, Belediyeye terkedilecektir. Bagana, mütaleasında Ceza kanununun iMÜTEFERRÎK dam cezası yazılı maddesinin tatbikını istemiştir. Emin, oldukça genc olmakla beMaarif Vekili gitti raber, mahkumiyette yaşından istifade eBirkaç gündenberi îstanbulda bulu debilecek çağda bulunmadığı gibi, Müd nan ve bazı kültür müesseselerini tef deiumumiliğin mütaleasında, cezayı ha tiş eden Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, ifletici sebeb bulunmadığma da sarahat dün akşamki trenle Ankaraya dönmüştür. Kendisini Haydarpaşa garında Ü e işaret vardır. niversite Rektörü, Maarif müdürü, müîstanbul Ağırceza mahkemesinde bu ifettişler ve diğer bazı zevat uğurlamışdâm istekli mütaleayı müteakib, sıra mü lardır. dafaa safhasına gelince, Emin avukatını bir türlü mahkemeye getirememiş, «şjmdi Amtara düşen hamal buradaydı, geleceğini söyledi, ama bilUnkapanında Ayazma caddesinde omem. Biraz bir yere gitti.» diyerek, bo turan 54 yaşmda hamal Mehmed Emin yuna celse bıraktırmış, sonra avukattan oğlu Osman, bir mavnadaki saç levha vazgeçmiş görünerek: «Evvelâ bu okun ları çı.karırken ayağı kayarak ambara sun da» diye, mahkemeye mufassal bir is düşmüş, yüzünden yaralanmıştır. tida uzatmıştır. Bunda MüddeiumumiliFtçı düşünce... ğin mütaleasına karşı itirazlar sıralanmıştı. Limanda şamandıraya bağlı bir AmeBu arada vak'anın cereyan ettiği katta rikan vapurundan eşya çıkaran Denizgeceleyin mevcud kimseleri seçebilmek ve bankın 515 numaralı mavnasında reis seçememek bakımından elektrik tesisatının Ahmed oğlu Mehmed Aydm, vinçten ane vaziyette olduğunun «alâkadarlardan» yağma düşen bir fıçı ile yaralanmıştır. sorulmasını, başkaca kadınlı, erkekli birkaç Zavallı çocuk şahidin daha dinlenilmesini isteyen suçlu Bakırköyünde sütçü Rızanın dörf yaEmin, «bu şahidlerden biri, benim kay şındaki oğlu İbrahim, bahçede üstü açık natamla aramm iyi olduğunu, hatta ken bırakılmış kuyuya düşmüştür. îtfaiye disine taşradan buraya gelmek üzere yol çağınlmış, çocuğun cesedi çıkarılmıştır. parası gönderdiğimi anlatacak. Biri de usDuba üstünden denize... tam Mehmedle karım Zehranın evlenmek Unkapanında köprü inşasmda çalışan üzere hazırlık yaptıklarını biliyor. Bera işçilerden Mustafa, bir duba üstünden ber giderek, karımın benden boşanmasmı denize düşmüş, yetişilerek kurtanlmıştemin maksadile arzuhal yazılmasmı ko tır. Fazlaca su yuttuğundan hastaneye götürülmüştür. nuşmuşlardır» diyordu. Müddeiumumilik, «bizim esas hakkındaki iddiamız mesbuktur. Bu cihetin takdirini heyetinize bırakıyoruz» mütaleasında bulunmuş, mahkeme «vak'anın cereyan ettiği katta elektrik tesisatının ne vaziyette olduğu evvelce keşif yapılarak tespit edilmiş bulunduğundan», sadece müdafaa şahidlerini çağırmak suretile tahkikatı genişletmiştir. Bu arada son zamanlardaki bir muhakeme celsesinde muhakemesini dinleyenlerden Velinin üzerine saldıran Eminin, yapılan muayenesinde deli olmadığı yeniden raporla anlaşılmış ve idam korkusile kendine deli süsü verdiği, hiç tanımadığı birini boğmak istermiş gibi bir saldırmayla deli rolü oynadığı kanaati edinilmiştir. Bu Eminin gösterdiği müdafaa şahidlerine gelince, bunlardan Leylâ, gösterilen adresten çıkıp gitmiş, nereye gittiği belli değilmiş. Zaten ifadesi evvelce ahnmış olan Leylâdan vazgeçilmiş, diğer iki şahid dinlenilmiştir. Bunlardan Aliye, müdafaa şahidi yerinde şunları söylemiştir: Öldürülen Zehra, dayımm kızıdır. öldürülen Hasan da dayım. Benim kocam, Osmandır. Emin, Kastamonuda bulunan kaynatasına, İnebolu yolile buraya gelmek üzere vasıtamızla para yollamışsa da, bu para, topu topu beş liracıktan ibarettir. Sonra o zaman araları iyi idi, araları daha açılmamıştı. Hususî daktilo olduğunu söyleyen Celâl, şunları anlatmıştır: Ben gazetede cînayet haberînî okumazdan birkaç gün önce, Zehra, babaşı ihtjyarla ye socukla dükkânıma gelmij • • <ı Diğer taraftan Lehistan ve Romanya, Sovyetlerin dahil ve alâkadar olacağı herhangi anlaşmaya ve ittifaka girmiye ceklerini kat'î olarak ifade etmişlerdir. Bu zorluklar karşısında îngiltere, Fransanm çok zorlamasma rağmen Sovyetler Birliğile anlaşmağa bir çare bulamamaktadır. Sovyetler Birliği ittifak cephesinin yalnız Almanyaya karşı değil bunun müt tefiki olup Sovyet Rusyasmı Asyada daima tehdid altmda bulunduran Japonyaya karşı da teşmil edilcnesini istemiştir. Dünyanın en büyük bahrî devletlerinden biri bulunan Japonya ile bir harb vukuunda bütün yük ve tehlikeyi îngiltere yükleneceğinden îngiltere ittifakın As yaya teşmil edilmesine hiç de taraftar olmamıştır. Muharrem Feyzi TOGAY At koştururken... Yaralamalar Küçükpazarda Tekirdağ iskelesinde Yaşann kahvehanesi üstündeki odada yatıp kalkan Bulgaryalı Hasan oğlu Şevket Tok, Şerafeddin isminde biri tarafından yaralanmışıtr. Şerafeddin yakalanmış, tahkikata başlanmış, Şevket Tok da tedavi altma almmıştır. * Erenköyünde oturan Nuri oğlu Mehmedle Ömer oğlu Mehmed, bilârdo oynarken kavgaya tutuşmuşlar, kavga kızıştıkça kızışmış, sustalı çakı ile birbirlerini yaralamışlardır. Tedavi altma alnmışlar, tahkikata başlanılmıştır. Beyoğlunda Sakızağacında oturan 16 yaşmda İbrahim, dün sabah Mecidiye köyünde at koştururken, düşmüş, ba şından ve kolundan yaralanmıştır. Sıhhî imdad otomobilile Beyoğlu hastane sine yollanmıştır. ti. Zehra, kocasından boşanmak istediğini söyliyerek, Sultanahmed Beşinci Sulh Hukuk mahkemesine verilmek üzere bana arzuhal yazdırmıştı. Yanlannda mevcud para, topu topu yirmi kuruştu. Bu hallerini görünce, arzuhal parasını almadım. Kadın, «boşanacağım, babam beni memlekete götürecek», ihtiyar babası da «ne yapayım, kocası bakmıyor» diyorlardı. Kadının yamndaki yabancı erkek değildi, ihtiyar babasiydi. Eskiden seyyar satıcılık, şimdi Denizbankta hamallık ettiğini söyliyen Me,hmed de, şöyle şahidiik etmiştir: Ben, Zehrayı hiçbir erkekle gezerken görmedim. Bundan altı, yedi ay önce Beşiktaş parkında oturduğunu görürdüm, ama hep çocuklarile birlikteydi. Bu sırada da yanına hiçbir erkek oturmamıştır. Çarpışma 2701 numaralı vatman Demirin idaresindeki 84 numaralı tramvay arabası, Taksimde Selim Parlatanm otomobili ne çarpmış, otomobil zedelenmiştir. Tahkikat yapılıyor. Eksik dirhem kullanan zerzevatçı Beşiktaşta kurulan cumartesi paza rmda zerzevat satarken, tartıda teraziyi hileli şekilde tuttuğu ve eksik dirhem kullandığı iddiasile Zincirlikuyuda Feshane sokağında 1 numarada oturan seyyar zerzevatçı Tahsin hakkında zabıt tutulmuştur. Tahsin, polisçe Adliyeye Emin, müdafaa şahidi diye gösterdiği gönderılmiştir. kimselerin müdafaasım teyid etmiyen bu ifadeleri karşısında susmuş, sonra da C u m h u riyet «kendimi avukata müdafaa ettireceğim, Nüshası 5 Inınıştur. daha iyi hazırlanacağım, bana yeniden Tfirkiye Haric mühlet veriniz» demiştir. Kendisine son için için defa mühlet verilen Eminin son müdafaa1400 Kr. 2700 Kr. Senelik sı, yann yapılacaktır. Ondan sonra da AJb aylık 750 • 1450 » muhakeme, esastan kararın müzakeresine Üç aylık 400 • 800 » 150 > Yoktur Bir aylık kalacaktır, Abone şeraiti: