CUMHURÎYET 26 Şubat 1939 Lendra'da bir tecriibe Fenerbahçe B takımı şampiyonluğu kazandı Bugün Taksim stadyomunda mühim maçlar yamlacak, bu arada Matbuat takımı da Sisli tekaüdlerile karsılasacak Galatasaray Fenerbahçe B takımları arasındaki lik şampiyonluğu maçı dün Taksim stadyomunda oldukça kalabalık bir seyirci önünde yapıldı. Talebe ve askerlerin kulüblerden alâkaları kesildiği için iki taraf da birinci takım kadrosile sahaya çıkmışlardır. Yalnız Galatasarayın beklediği birkaç oyuncu gelmediği için son dakikada on kişjle sahaya çıkmağa mecbur kalmıştır. Takımlar sahaya şu şekilde çıktılar:. Galatasaray: Osman Lutfi, Cemil Musa, Bedıi, Ekrem Necdet, Süleyman, Mehmed. Salâhaddin. Fenerbahçe : Hüsameddin Lebib, Saim Fethi, Ali Rıza, Cevad Muzaffer, Haldun, Naci, Basri, Vahid. Hakem: İstanbulspordan Adnan Akın: Oyuna Fenerbahçe başladı. Bir müddet Fener tazyikı altında geçen oyun, karşılıkh hücumlarla devam etti ve biraz sonra da Galatasaray oyuna hâkim olmağa başladı. Hücum hattınm dört kişi oluşu bu hakimiyeti fazla devam etHremedi. Bir hücum esnasında Mehmed Yılmaz mühim bir fırsat kaçırdı. Soldan hücum yapan Fenerliler Lutfinin bir falsolu vuruşundan istifade edemediler. Hemen hücuma geçen Galatasarayhlar, Musa, Necdet ve Süleyman arasındaki paslaşma esnasmda güzel bir sol attılar, fakat hakem bu bariz golü ofsayd saydı. Basrinin kale direklerinî sıyıran bir sütünü müteakıb Süleyman gene topu dısarı atmakla kaçan bir fırsat takib etti. İki tarafm karşılıkh heder ettikleri fırsatlarla devre sıfır sıfıra bitti. Acaba durmadan kaç rakam sayılır? Normal insanlar, yüz bine kadar sayınca bir çılgına dönüyorlar Yalnız bir tüp kullandıktan sonra aynaya bakınız! Ra dyoli n in Mükemmeliyeti hakkında en son ve doğru sözü size o söyliyecektir. I tkinci devre ve Fenerin golleri "Galatasarayın sağdan bif hücumUnu' Necdet gevşek bir hareketile heba etti. Hemen kendilerini toplıyan Fenerliler merkezden bir hücum yaptılar. Nacinin tehlikeli bir gidişi hatalı bir şekilde kesıldi. Kaleye çekilen top kornere gitti. Soldan çekilen korner 6 ncı dakikada Nacinin şütile golle bitti. Galatasaray rüzgâr altında olduğu halde müdafaaya ehemmiyet vermiyerek Cemili merkez muhacime aldı. Bu suretle zayıflıyan Galatasaray müdafaası derhal sarsılmış ve Fenerbahçe hücumları bu fırsattan istifade ederek sıklaşmışh. Naci ortalardan aldığı topu süre süre Galatasaray kalesine kadar götürdü. En müsaid bir fırsatta çektiği şütü Osman pek mükemmel bir şekilde yakaladı. İkinci bir hücumda Naci, Lutfiyi atlatarak Fenerin ikinci golünü yirmi ikinci dakikada yaptı. Oyunda pek isteksiz bir gayret gösteren Necdet gelen paslardan hemen hiç istifade edemedi. Galatasaray müdafaasmın çok ilerîde bulunması dolayısile ortalığı serbest bulan Ali Rıza çok uzak bir mesafeden çektiği şütle otuzuncu dakikada Fenerin üçüncü sayısını yaptı ve oyun, 30 Fenerin galibi yetile bitti. B takımları şampiyonluğunu 21 puvanla Fener kazandı. Galatasaray 17 puvanla ikinci oldu. Tazan: VİKÎ BAUM Londrada bir tacir, bir sayısından başlıyarak hiç atlamadan üç milyona kadar sayabileceğıne bahse girmiş ve merak uyandıran bu bahsi, kaybetmiştir. Tacir, ancak on bir bin dört yüz ikiye kadar safabilmiş, ondan sonra artık dimağını işleemiyerek bitkin bir halde sendelmiş, kendinden geçmiştir. Bu vesile ile, saymak bahsi etrafında istatistik yollu yazılar çıkmaktadır. Şimdiye kadar yapılan muhtelif tecrübelere göre, en çabuk sayabilen bir kimse, vasatî olarak dakikada en fazla yüze kadar sayabilmekte ise de, bu vaziyeti başlangıcdadır. Onceleri oldukça sür'atli sayabilen adam, sonradan yavaşlamaktadır. Tecrübeler, her sayıyı bir dereceye kadar anlaşılabilir telâffuzla tekrarlamak şartile yapılmıştır. Bahse gijen Ingilizin on bir bin dört yüz iki sayryı tekmillemesi, iki saat sürmüştür. Ve iki saat sonra da bir baygınlıkla kendini bu azabdan kurtarmıştır. Girdiği bahsi aaznabilmesi için ne kadar zaman sayı sıralamakla uğraşması gerekti? İki saatte ne kadar saydığı malum olduğuna göre istiyen bunu da hesablıyabilir! Bununla beraber, bu hesabı yaparken, sayma sırası yüzbinlere gelince dakikada en fazla elli sayı telâffuz etmek mümkün olabileceği gözönünde tutulmalıdır. Meselâ «üç yüz ltmış beş bin dokuz yüz yinni sekiz» diye sayarken sayanın hem beyni zonklar, hem de dili dolaşır. Bahusus uzun uzadıya saymak, boyuna tekrarlanacak ve sayılar çetrefilleştikçe çetrefilleşecektir ! Londralı tacirin daha yüz bine varmaktan çok uzakta iken kendinden geçmesinin sebebi etrafmda nükteler belirtilerek, «belki de en son sayı, sevdiği bir kadının telefon numarasmı hatırlatmıştır. Başka bir ihtimal de, birisinde alacağı olan para Dünkü Galatasaray Fener B takımları maçından iki heyecanlı görünüş: miktarınm bu rakamla ifade bulmasıdır.» Her iki resim Galatasaray kalesi önünde ahnmıştır deniliyor. Fakat lâtife bertaraf, saymaG. Lisesi: 2 Alman Lisesi: 0 maç yapmamış olan Matbuat takımı bu nm uyuklatıcı tesirine kapılması, daha Galatasarayla Alman liseleri arasın gün Pera Şişli maçından evvel mühim akla yakın sayılıyor. Bu tesir, başka tecrübelerde de sık sık kendini göstermiştir. daki genc takımları maçını 20 Galata bir maç yapacaktır. İki taraf içinde birçok tanınmış spor Bazı tecrübelerde yüz bine kadar çıkabisaraylılar kazanmıştır. cular bulunması dolayısile maçın pek len kimseler görülmüşse de, bunlar uykuVoleybol turnuvaları zevkli ve heyecanlı olacağı ümid edil suzluğa çok alışkın kimselerdir ve sabahBeyoğlu Halkevi tarafından tertib emektedir. Şimdiye kadar yaptıkları maç lara kadar saymakla rekor kırabilmişlerdilen voleybol maçları dün yapılmıştır. Ian büyük sayı farkile kazanan Matbuat dir. Bunlar, normal olmıyan insanlar teİkinci takımlarda Çelikkol, Haydartakımınin bugün de kuvvetli çıkacağı lâkki edilerek, normal insanın işi bu depaşaya galib gelmiştir. zannedilmektedir. Maça saat onda başreceye vardırması imkânsız oldugu kanaaBirinci takımlar maçmda Mühendis, lanacaktır. Haydarpaşayı yenmiştir. ti ileri sürülüyor. Normal insan, yüz bine Şild maçları da bugün Son maç Galatasarayla Gazi Enstitükadar saymak zorunda kaldı mı. çılgına sü arasında yapılmış, bu maçı da Galabaşlıyor dönüyor, hatta etrafına saldırıyormuş! tasaray kazanmıştır. İstanbul Futbol ajanlığı tarafından ter Herkesin, iki veya üç bine kadar saymaŞişli Pera tib edilen şild maçları bugün Kadıköy, yı tecrübe etmekle, vaziyet hakkında şahFedere olmıyan kulüblerimiz arasında Taksim ve Şeref stadlarında hep birden sen de bir fikir edinebileceği kaydolunaTaksim stadı tarafından tertib edilen lik başhyacaktır. rak, sayma tecrübelerinde hâfıza kuvvemaçlarınm en mühim oyunu bugün on Bugünkü müsabakaların programı şu tinın ve mevzuu zihnen temerküz ettirme birde Şişli ile Pera arasında yapılacak dur: kabiliyetinin mühim rol oynadığma, aytır. rıca işaret olunuyor. Hulâsa olmak üzeTaksim s t a d ı : Birinci lik takımlanmıza pek çok oAnadoluhisar Kasımpaşa A takım re de, sayı saymanın kloroform tesiri yapyuncu veren iki takım da bugün, fede ları, saat 13,30. Hakem: Tank Öze tığı neticesine varılıyor. re kulüblerde bulunan oyuncularını oyrengin. natacağı için bu maç ümid edildiği kaFenerbahçe stadı: dar güzel ve heyecanlı olacaktır. ları, saat 10. Hakem: Adnan Akm. Beylerbeyi Galatagencler A takımFenerbahçeli Angelidis, Galatasaraylı Topkapı Karagümrük A takımları, Boduri Peradan, Beşiktaşlı Suldur, Ga ları, saat 1 1,30. Hakem: Şazi Tezcan. saat 11,45. Hakem İzzet Muhiddin AHilâl Eyüb A takımları, saat 13,15 latasaraylı Nobar, Süleymaniyeli Diran pak. da Şişliden oynıyacaktır. Hakem: Necdet Gezen. Beykoz Davudpaşa A takımları, saMaçı, Ahmed Adem idare edecektir. Fenerbahçe Feneryılmaz A takımat 13,30. Hakem: Refık Osman Top. ları, saat 15. Hakem: Feridun Kılıc. Matbuat takımı bugün Vefa Ortaköy A takımları, saat Şeref s t a d ı : oynuyor 15,15. Hakem: Halid Galib Ezgü. Süleymaniye Boğaziçîspor A takımUzun zamandanberi İstanbulda hiç Çeviren: HAMDt VAROGLU kimsenin ihtiyacı yoktu. «Kurt'un mah1 kemesi, mesleği, radyosu, musikisi, kitablan var, diye düşünüyordu. Sonra, Marian'la da meşgul olabilir. Onun aradığı kadin ben değilim.» Bu düşünceden bir parça gururu inciniyordu. Ve bu düşüncede, kocasına karşı olan sadakatsizliğin degil, unuttuğu havagazi parasınm tesiri vardı. Şemdi güneş odaya giriyor ve herşey, eskLmden daha güzel görünüyordu. Frank, oda kapısını tıkırdatarak, ona yataktan kalkması için seslendi. Evelin, sıcağı biraz daha muhafaza etmek için yorganma sıkı sıkı sanldı. Sonra, büyük bir gayret yaparak yataktan çıkmağa muvaffak oldu. Frank, odaya girdi. Arkasmda, sol cebinin üstü markalı yeşil pijaması vardı. Frankla beraber, odaya, taze ve genc bir lâvanta kokusu yayıldı. Frank, neş'eli bir sesle: Çavuk ol, sevgilim, dedi. Yoksa Berlin tayyaresini kaçırırsm. Evelin, bir zelzele, bir yıkıntı, bir felâket ortasmda kalmış gibiydi. Bütün hülyaları, yerlere saçılmış, hurdehaş olmuştu. Şimdi hazırlanirım, diye cevab verdi. Frank pencereye yaklaşmış, arduvaz dalları üstünden görülen gökyüzüne bakıyordu. Ciddî bir çehre ile: Terliklerin yok mu? diye sordu. Tıpkı, evde, Kurt'un sordugu suallere benziyordu. Birbirinden çok başka olan erkeklerin, birçok noktada birbirlerine pek benzediklerini görmek onu birez teseHı etti. Ehemmiyetsiz şeylere karşı şiddetli; hiç beklenmedik zamanlarda rmmis; kendilerine ihtiyac hissedildiği vakit dalgın... Esnemeleri birbirine benziyor; yemek yiyişleri birbirine benziyor; uykulan birbirine benziyordu. Hele kadınların ne düşündüklerini anlamaktaki emsalsiz istidadsızlıklan... Frank, Evelin'i kollan arasına alıp kaldırdı, banyo odasma götürdü ve benyuann içine, bir eşya bırakır gibi, oturttu. Kapıyı kapayıp çekilir çekilmez, Evelin ağlamağa başladı. Gözlerinde yaş kalmaymcıya kadar, eleminin son noktasma kadar, nevmid bir ağlayışla ağladı. Frank'tan, aşkmdan hakikaten ayrıhyordu; bunlara hakikaten veda ediyordu ve bunu, benyuarda geçirdiği on dakika zarfmda kendi kendine yapıyordu. Sonra, Frank'ın büyük sün Bembeyaz, pırıl pırıl parlayan dişler, tatlı bir nefes, pembe, sıhhatli diş etleri, temiz bir dil, mikrobsuz bir ağız... işte RADYOLİN in eseri! Bngünden itıbaren sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra RADYOLİN italya ve müstemlekelerine bloke matlubatı bulunanlar, 1 2 3 4 Kullanmıya başlayınız. Bu paraların r Ne suretle tekevvün ettiğini Blokajin vuku tarihini Miktarlarını Hangi müessese nezdinde bulunduğunu vesair müfit malumatı 15/ 4/939 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Umum Müdürlüğüne isim ve adreslerile bildirmeleri ilân olunur. (1149 ) NEVROZİN nevraljı, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. icabında günde 3 kaşe alınabilir. Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Ankara Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi Satınalma ı 2 3 Komisyonundan: Müessese Çiçek Aşısı Şubesine satın almacak bir milyon aşı tüpü 15/3/939 çarşamba günü saat 11 de açık eksiltme ile satın alınacaktır. Muhammen bedeli 2500 lira olup, 187 lira 50 kuruş muvakkat teminat verilecektir. Şartname hergün Ankarada Müessese Muhasib mutemedinden, İstanbulda Sıhhat Müdürlüğünden temin edılebilir. « 657 » (1254 ) MUALLİM FUAD GÜCÜYENER'İN ESERİ t Türkiye Coğrafyası Defterleri Türkiye'yi köylerine kadar bütün idarî teşkilâtile ( Tabiî bilgiler dahil) tam ve doğru olarak öğreten yegâne üstün eserdir. 110 defter bir arada cildli: 85 kuruş, nettir. Türkiye Cumhuriyeti Haritası 1 metre boy, 68 santim eninde, ikinci defa yeni basıldı. Herkes alsm diye çok ucuz : 15 kuruştur. Satış Merkezi: (Anadolu Türk Kitab Deposu) Yenipostane karşısında Meydancık hanı No. 10, 11, 12 de. T,utarı peşin olan taşra siparişleri derhal, taahhüdlü takdim olunur. gerile gözlerini yıkadı. Yüzüne sıkhğı soguk su, gözyaşlarile karışıyordu. Yüzünü yıkadıktan sonra kendini biraz daha iyice hissetti. Her zamankinden daha fazla boya ve pudra süründükten sonra, kahvaltı için salona geçti. Frank, üç hafta evvel Berlin'e gelip, onu, hayatının esasından çekip ayıran ayni kibar ecnebı clmuştu. Evelin, sıcak banyodan çıktığı için bir parça üşüyor, titriyordu. Frank'ın bunun farkına varmıyacağını, ağladığını da hissetmiyeceğini umuyordu. Fakat Frank, onun pek fazla mebzul bulduğu kahvaltısım yemekle meşguldü. Bunda da ecnebi, bunda da Amerikalı idi. Evelin, lokmalannı güçlükle yutuyordu. Sanki her lokmanın üstüne bir dag oturmuştu. Tiyatroda, aktörlerin yemek yediğini gördükçe, agızlarına arhkları lokmalan hakikaten yutup yutmadıklarını düşünür, kâğıd parçalarından ibaret olduğunu tahmin ettiği o lokmalan, yaIandan çiğner gibi yaptıklarma hükmederdi. Şimdi, bu işin nasıl cereyan ettiğinî aşagı yukan anlıyordu. Kendisi de şimdi küçük bir sahnede oturuyordu. Bu sahne, Pariste bir otel odasıydı. Bu odada, karşısındaki mühatabile konuşuyordu. Hava güzeldi ve her halde bir gün evvelkine nazaran daha }yî îdî. Sofrada hakikî yiyecekler vardı; fakat lezzeti kâ> ğıdı andınyordu. Dilsiz rolüne çıkan garson mubalâğa ediyordu. Sükutu o kadar beliğ, tebessümü o kadar bilgiç, odadan çekilişi o kadar mânidar bir çekingenlikle dolu idi ki, seyirciler, işin içyüzünü mutlaka anlıyorlardı. Kahvaltı Evelin'in kendini tamamen kapıp koyuverdiği bu hayal içinde bitti. O, hâlâ oyun oynamağı severdi. Düsseldorf sokağındaki evde, bebeklerinden birisi hâlâ duruyordu. Yassıyanak Margarit diye sevdiği bu bebeği, arasıra çekmeden çıkanr, onunla oynar, eğlenirdi. Frank, gözlerini kol saatinden ayırmıyordu. Bir aralık, tayyare biletini ona uzattı ve tayyareye binmekten korkup korkmadığını sordu. Evelin, tayyareden müthiş surette korkardı. Fakat bu korku, itirafı kabil olmıyan birşeydi. Esasen, bu korku, Frank onun yanmdan aynlır ayrılmaz, karşılaşacağı dehşetin en ufak teferrüatmdan birisiydi. {Arkast I Frank'ın ayağında kırmızı terlikler \ardı. Odada hem dolaşıyor, hem de, şarkı söyler gibi makamla: «Şimdi soğuk duş! Şımdı soğuk duş!» diye mırıldar'yordu. Öyle sohpetli bir neş'e saçıyordu ki, Evelın gayriihtiyarî güldü. Frank, açık pencerenin önünde teneffüs hareketleri yaptı; göğsünü dövdü; bardaki zenci çalgıcılar gibi bir iki dans fıcairü yaptı. Frank, bırdenbire ciddileşti. Evelin'e yak'as*'; yatağın kenarına oturdu: Bir gün, daha geniş bir fırsat elde edip seninîe buluşmalıyız, dedi. Bu kadarcık sayılmaz. Seninle beraber, kaskadli, tenha bir yerde, iki üç hafta yaşamalıyız. Evelin, bu kaskadın manasını düşünürken, Frank yatağın kenarından kalkmış, bir sıçrayışta gözden kaybolmuştu. Şimdi, onun, banyo odasmda ıslık çalarak duş yr Mğını, suyun içinde çırpındığım işitiyordu. Onun en son söylediği sözler, Evelin'i delice bir ümide ve sevince düşürmüştü. Belki herşey bitmiş değildi; ihtimal ki henüz başlıyordu. Belki Frank ondan ayrılmağı, onu terketmeği düşünmüyordu. Belki de herşeyi hazırlamış, kafasında yerli yerine koymuş, kudretli ellerine almıştı. Bir kere daha, kendisini, onunla birlikte vapura binip, beraber yaşamak üzere onunla elele gider görüyordu. Yat a | ^ î , ellerini dizlerinin etrafmda birleştirip, gözleri duvardaki kuş resimli hahda, düşünmekle meşgulken, kendisini Frank'ın hayatmı paylaşır tahayyül ediyordu. Kocasından boşanıyor, sadece dostluklarım muhafaza ediyorlardı. Kleron babasının yanında kalıyor. Urson'u kendi yanına ahyordu. Çünkü Urson küçüktü ve anaya muhtacdı. Hatta belki o bile gelmek istemiyecekti. Belki de, kendisini seven Frank'tan başka ona hiç