CUMHURİYET 9 Şubat 1939 Malkara, Trakyanın bir kasabası haline geliyor Belediyenin, kendi bütçesinden temin ettiği işler, şehre yepyeni bir çehre verdi Yeni açılacak olan Halkevleri İngiliz petrol kralı öldü f Bir Bulgar takımı şehrimize geliyor j Memleketin muhtelif yer Meşhur zenginin 340 lerinde 158 Halkevinin milyonluk bir servet açılması kararlaştırıldı bıraktığı söyleniyor Ankara 8 (a.a.) MahaJlerınden İngiliz Petrol Krayapılan tekhflerı inceliyen C. H. P . lı Sır Henri DeterGenybnkurulu bu yıl aşağıda adSarı yadıng, şubatın 6 ncı zılan yerlerde «158» Halkevi ctaha a gecesi, Saint Maritzçılmasına karar vermiştır. de ölmüştür. Işten çekildıği tarıhtenberi Bu Halkevleri Ankara Halkevinde her sene, orada bir 19 şubat 1939 pazar günü Başbakan ve müddet istirahate C. H. P . Genel Başkan vekıh Dr. Reçekilmeği itiyad edifık Saydamm yapacakları bir nutukia anen Deterding 72 çılacaktır. yaşında idı. Petrol Konyada: Akise, Akviran, Alıbeysilsilesinin hüyüğü, Argıthan, Beyşehır, Cihanbey Henri Deterding kralları li, Cığıl, Çumra, Doğanbey, Doğanhfi sonuncu ferdi diyebileceğimiz Deterdinsar, Ilgın, Karapınar, Kula, Manasör, g'in hayat çok şayanı dikkat safhalar arPirlerkondu, Saıteh, Sarayköy, Seydişe izeder. hir, Tuzlukçu, Derbend, Ortakarviran,* 1880 senesinde, ayda 30 frank maaşDere, Ermenak. ; la Amsterdamdaki «Tvventeche Bank»a İzmirde: Adagide, adagüme, Bade m«mur muavini olarak giren, aln sene miye, Birgi, Kaymakçı. ^sonra, aylığı 300 frank olan, bugün 100 Kütahyada: Bulgaz, Emet, Karahal jmilyar frangı mürakabesinde bulundulı, Ulubey, Şaphane, Tavşanlı. 'ran, ve şahsî serveti 340 milyon tahmin Kırklarelinde: Demirköy, Kaynarca, oilunan Henri Deterding, bir uzak denizMandıra, Pehlivanköyü, Pınarhisar, Üs lar kaptanmın oğluydu. 12 yaşında yetim küb. kaÜmişrı. Amsterdamda, intisab ettiği Trabzonda: Akçaabad, Beşikdüzü, bankada çalışırken, kendisini, bankanm Of, Yorma, Sargüne, Sürmene, Araklı. HiBdistandaki şubesine gönderdıler. DeSamsunda: Alaçam, Havza, Lâdık, terding, orada, küçük bir memur olarak Terme. çalışmağa başladı. Bu müessese Sond aIçelde: Aslan. dalannda petrol madeni araştmyordu. Ispartada: Atabey, Eğridir, Gönen, Deterdinıg, şirketin Penang'daki küçük Geçiborlu, Sücüllü, Uluborlu, Sütçüler, bir bürosunun idaresine memur oldu ve Senirkend. orada «Royal Dutch» un şefi, Mösyö Ankara vilâyetinde: Beypazan. Kessler ile tanıstı. Ibtiyar «Kesslen» DeAntalya: Korkudeli, Aksek. terding'i çok takdir et& ve bilâhare StanAydmda: Bozdogan, Germencik, dard Oil rüesasmın açık açık: «Bu adam Horsunlu, Yenipazar, Karacasu, Kara başlı başma bir milyar kıymetindedir» pmar, Kılavuzlar, Sultanhisar. diyeceklerini âdeta o zaman bilmiş, hisAfyon vilâyetinde: Başmakçı, Bayat, setmiş gibi, ona kendi şirketinde mühim , Çoğu, Derçine, încehisar. bir vazfe verdi. Agn vüâyetinde: Tutak. Deterding otuz yaşına gelmiştî. TaBitliste: Adilcçvaz. liine güveniyor, gece gündüz çalışıyordu. Amasyada: Gümüş, Hacıköy. Burdur vilâyetinde: Bucak, Kara «Royal Dutch» şirketinin kasalan bomboştu. (Kessler), Deterding'in muavenemanlı. Çankında: Cerkeç, Dümejıli, İlgaz. tile, bin müşkülâtla beş yüz bin florinlik Denizlide: Akalan, Bekilli, Çal, Çiv yeni hisse senedatı ihrac edebildj. Fakat ril, Kale, Güneydam, Haçalar, Honaz, ondan sonraki yıllar içinde tali kendini Kadıköy, Kızılhisar, Süller, Yeşilyuva, gösterdi. Son derece zengin petrol damarlan bulundu, şirket yüzde sekiz temettü Zeyve, Evikler, Kızılcabölük. tevzi etti. Rokfeller bu vaziyeti kıskandı Çorumda: Alaca, Mecidözü, Osmante koskaca Standard Oil, ufacık Ingilizcık. Giresunda: Alucura, Gürele, Bulan Felemenk grupuna karşı bir mücadele açcak, Bursada: Gürsu, Yed$ehir. Royal Dutch hlssedarları fena halde Kayseride: Bünyan. telâşa düştüler. Hisselerini Amerikalılara Erzincanda: Cimin, Keman. satmağa karar verdiler. Yalnız genc DeDiyarbakırda: Çermik, Lice, terding buna muhalefet ettL O tarihte Malatyada: Darende, Pütürge, Deterding, şirketin, Somatrada başmüMardinde: Derik, Gercüs, Midyat. fettişi idi. Fakat Kessler'in kendisine karG.Antebde: Fevzipasa, Nizib, şı muhabbeti vardı. Ve, ölürken bıraktığı Marasta: Göksun, vasiyetnamede, şirket rüesasmdan, kendi Orduda: Gölköyü, Mes'udiye. yerine, bu delikanlıyı tayin etmelerini riManisada: Gölmarmara, Gördes, Mu ca etmişti. radiyue, Sanköy, Soma, Yayaköy. Meclisi idare, Kessler*în son arzusuna Rizede: Mepavri, Pazar. mütavaat gösterdi ve «Henri Deterding» Sivasta: Gürün, Zara. Royal Dutch şirketinin direktörlüğüne taEdirnede: Havsa, İpsala, Kırcasalih, yin olundu. Rokfeller'in şirkete karşı müÇoruHta: Hopa. cadeleye başladığmdanberi kendilerini Bilecikte: înönü, Pazarcık. mahvolmuş telâkki eden hissedarlar bu Tokatta: Karakaya. tayini tasvib ettiler. Bu ümidsiz vaziyette, Gümüşhanede: Kelkit, Şirvan, ha (bu delikanlı) müdür olmuş, ha başSeyhanda: Kozan, Osmaniye kası, fark yoktu. O «delikanlı» faaliyete Zonguldakta: Kozlu. geçti. Elindeki 5 milyon florinle, RokEskişehirde: Mahmudiye. feller'in 900 milyonuna karşı harb ilân Muğlada: Marmaris. etti. Tunecelide: Plümer. A. S. 23 takımı Bulgaristanın birinci smıf futbol kulüblerinden A. S. 23 cuma günü saat 10 da konvansiyonelle şehrimize gelecek ve cumartesi günü birmci jnaçını saat 15,30 da Şışlı ile, ikinci maçını pazar günü sabahı saat 11 de Beyoğlusporla yapacaktır. Halen Sofya lık maçlarmda birmci vaziyette bulunan ve geçen hafta Bulgaristanın meşhur Levski takımını 1 1 4 gıbi açık bir sayı farkıle mağlub eden A. S. 23 'takımmda Bulgar milli takımmdan yedi oyuncu bulunmaktadır. Takımla bırhkte ayrıca üç ihtiyat ve iki idareci gelmektedir. Bu karşılaşmalar için fıatler: Duhuhye 30, tribün 60, balko." 100 kuruş olarak tespit edılmiştir. Malkaranın Şehir parkından bir görünüş Malkara (Hususî) Malkara, Trakyanm en güzel kaza merkezlerınden birisidir. Birçok istilâlara uğnyan bu belde, CumJıuriyet rejimine kavuştuktan sonra rejime ayak uydurmuş ve geçmiş günlerin acısmı bağnna basarak inkılâbm piştan olmuştur. 15 sene zarfında yapılan ve başanlan büyük işler Malkaranın çehresini tanınmıyacak bir hale sokmuştur. Malkara, bu sene nispeten tamîr edilen Tekirdağ Malkara şosesile, Muradlıda, Istanbul Edirnc asfalt yoluna bağlanıyor. Arada 80 kilometre mesafe olmasma rağmen asfalt yol, Malkaranın iktısadî durumu üzerine pek büyük bir tesir yapmış ve inkişafmı temin etmiştir. Fakat nedense, Tekirdağ Malkara yoluna fazla ehemmiyet verilmiyor. Halbuki Tekirdağın yegâne mahreci Malkaradır. Çünkü, diğer kazalan meselâ Çorlu, bütün ziraî mahsullerini tren ve asfalt yolile, Hayrabolu, Alpullu vasıtasile, Şarköy deniz vasıtasile Istanbula sevkediyor. Şu hale nazaran Tekirdağ ayni zamanda Malkaranın iskelesidir. Tekirdağın inkişafına pek büyük tesiri dokunuyor. Bu yolun esash bir surette tamiri Tekirdağ ve Malkara içın büyük bir kazanc ve teşviktir. Geçen sene montajı ve bu sene de tesisatı tamamile ikmal edılen elektrık şebekesi, Belediyeler Bankasından rıiçbir yardım görmeksizin yirmi beş bin liraya Belediye tarafından yaphnlmıstır. Daha şimdiden abone adedi 130 olmuş ve muhtelif kimseler tarafından 38 radyo almmıştır. Kasabada büyük bir içtimaî, iktısadî kalkınma olmuştur. Bunu nazan itibara alan Belediye, bu sefer Belediyeler Bankasından yapacağı islikrazla, 120 beygir kuvvetinde ikinci bir motör alacak ve bu suretle dığer noksanlar telâfi edilmiş olacaktır. Gencler Birlığine bir bando hediye edılmiş ve bir muallim tutularak, gencler çahfmağa başlamışlardır. Tabakhaneler istimlâk edılerek bu sene muhakkak surette şehrin haricine modern bir surette inşa ettirilecektir. Bu inşaatı, Belediye, bizzat yapmağı düşünüyor. îlkbaharda, memleketin en büyük derdi olan mezbaha, tamamile bitmiş olacaktır. Belediye ve Köy Bürosu, müştereken, fidanlık yetiştirmektedir. Fıdanlığm içinde iki tane büyük beton su hazuvu vardır. Bunun yanında selektör makine ve binası; tavşan, tavuk istasyonu ve bitmek üzere olan aşım durağı adeta bir çiftlik manzarası haüni almıştır. İki sene evvel hükumet binası yanmıştı. Yeniden inşası 36000 liraya müteahhide ihale edılmiştir. Bu sene nihayetinde bitecektir. îhtiyaca asla kâfi gelmiyen ilk mekteb yerine, ilkhabarda, yeniden büyük ve tam teşkılâth modern bir mekteb yapılacaktır. Üç sene evvel kasabanın ortasında yapılmağa başlanılan park, şimdi fevkalâde güzelleşmiş, en güzel bir mesire yeri halini olmuştur. Şimdi Malkaralılaruı en büyük derdi, orta mektebsizliktir. Parti dileklerinin en başmda, Halkevine ve orta mektebe kavuşmak geliyor. Sokullu camii tamir ediliyor J Sultanahmed civarmdakl Sokullu adına lzafe edilen Şehidmehmedpaşa yokuşundaki caml Mimar Sınanm en kıymetll eserlerinden birini teşkil e*« mektedir. Bılhassa lçlndeki çini banolarla alçı tezyini çerçeveler en zengin kısmını teşkil etmektedir. Evkaf Müdürluğü camim umumî tamiratı esnasıı> da, müzeyyen lçlık alçı pencerelerlnl de kâmilen yenilemiştir. Resmlmia alçı işlerinde mütehassıs elan Türk san'atkârlarından Mustafa Akşann larını göstermektedift j Ilk mekteb muallimleri için verilen konferansiar Bayramda sevindirilen yavrular J •** t f> Istanbul Maarif Müdürlüğünün ilk mekteb muallimleri için tertib «*» tiği konferanslar dün başlamıştır. Galatasaray lisesinde Yüksek Muallim mektebi müdürü Hâmid tarafından verilen tarih, Istanbul Erkek lisesindi pedagoji profesörü Sadreddin Celâl Arel tarafından verilen yurdbilgisi Kadıköy 12 nci ilk mektebde Muallim mektebi muallimlerinden Fevzi Selenin verdiğî konferanslar çok istifadeli olmuştur. Resmimiz konferanslara devam edea muallimleri göstermektedir. kol kola, hemen hemen şuursuz, yolundan çıkarıhp fırlatılmnş zavallı bir kadın halinde, yürüyordu. Birdenbire Frank'ı gördü. Onu tamamen, bir anda, en ufak teferrüahna kadar gördü. O zamana kadar arkasında görmediği koyu lâciverd bir kostüm giymişti ve şapkasmı başına iyke geçirmişti. Bir sigara içiyordu ve istasyonun öte başında bekliyen kalabalık bir grupun ortasmda idi. Evelin, onun ellerinin ne kadar esmer olduğunu unutmustu. Elleri çok esmerdi. Durdu; derin bir nefes aldı. Mes'uddu! îşte! dedk Madam Rabinoviç onun nazarlarını ve tebessümünü takib etti. Frank'ı baştan aşağı süzdü. O da gülümsedi. Evelin, bu tebessümü çok iyi ve harikulâde tecrübeli buldu. Madam Rabinoviç: O halde, artık emniyettesiniz demektir, dedi. Pariste iyi eğlenin. Artık bana ihtiyacınız kalmadı yavrucağım. Böyle söyliyerek ortadan kayboldu. Evelin, şimdi, Frank'la başbaşa, yalnız onunla beraber, parlak ve alevli bir yıldızm üstündeymiş gibi bir his içindeydi. Frank, ileriye bakıyordu. Evelin, onun, kendinden büsbütün başka birku beb> lediği hissine kapıldı. T â yanıbaşma ka« dar geldiği halde bile onu görmemişti, Geniş ve kıvrak Amerikanvari omuzlarî vardı. Etrafında, gene, sigaralanmn o yabancı kokusu dolaşıyordu. Evelin'in hummah, elinde onun ufaît çantası olduğu halde yanıbaşmda durdu, bir şey söyledi. Fakat Evelin anlayamadı. Adam, nezaketle gülümsedi ve befe» ledi. Evelin, şimdi tirtir titriyordu. Bir şey söylemek istiyor, fakat muvaffak olamıyordu. Frank'ın arkasmda, biraz yana doğru duruyordu. Frank OIHI görmüyordu. Elinin ufak ve seri bir hareketile kıravatını, sonra şapkasmı düzeltti. Evelirv, o esnada: Allo, Frank! diye seslendi. Frank, derhal: Allo, Evelin, diye cevab verdi. Evelin, onun yanında, bir taksiye gidinceye kadar geçen iki dakika zarfında, birkaç sene daha ihtiyarlamıs, daha akıllı uslu, daha tecrübeli olmuştu. Bunu, ruhundaki gari) ve ıstırablı bir sadmeden anlamıştı. Hayatında ıbelki ilk defa olarak duygularını tahlil kabiliyetini buldu. (Arkası var) Ve kuvvetli bir müttefik kazanmağa Urfada: Sürüç, ViranseJıir. muvaffak oldu. Hali hazırdaki ingiliz Siirdde: Şirnak. petrol tröstünün azametli saltanaünı kurElazığda: Palu. mak hususunda kendisine yardım edecek Canakkalede: Bayramiç. Beşıktaş 22 ncı ılk mekteb hımaye heyetı tarafından her sene olduğu gıbi Yozgatta: Akdağmadeni, Boğazh olan adamı bulmuştu. Rokfeller'i tam bu sene d e K u r b a n bayrammda 43 fakir çocuğa elbıse yaptırılmıştır. Bu çomânasile mağlub etmeden evvel Henri yan, Sorgun. cuklara haftada beş gün de sıcak yemek temin edılmiştir. Yukarıki resim, îstanbulda: Şile. Deterding, Marküs Samüel ile birleşti. sevindirilen yavruları göstermektedır. Yazan: VtKİ BAUM larmı unutmağa muvaffak oldu. Cuma: Kadın Bunlar, kilisenin son ve yegâne ziyaretçileriydi. Frank, burada, kendisini, bu billur ışıklarm sükutu ve cazibesi ortasında, mahpus hissetti. Buradan kaçıp kurtulmak istiyordu. Arkasındaki mavi kostümü ve boynundaki şık kravatile, kendini gülünc buluyordu. îçinden coşan bir isyanla: «Fena değil, diye düşündü, fakat Ritz barı buradan daha güzel!» Sonra, biraz sükunet bulur gibi oldu ve bütün bu mavi ışıklarm kendisine kadar yaklaşmasını sessızce bekledi. Evelin, yennden kımıldamıyordu. Onun her zaman gümüşi rengi olan saçlan da mavi idı. Frank, onun arkasına gelip durdu ve dırseklerini a^'uçlannda tuttu. Evelin, gene kımıldamadı. Tam o sırada, tavan arası katma çıkan kapının önünde, siyahlı bir adam peyda oldu. Kil'^evi kapatmağa hazırlanıyor gibiydi. Evelin, arkasına dönüp baktı. Ayakta durmuş, Frank'ın yüzüne büyük bir dikkatle bakıyordu. Hafif sesle: Senin yanmda yatıp uyumak istiyorum, dedi. Sanki... seni gördüğümden beri uyumamış gibiyim... Sahi mi sevgilim? Evelin, sözünü tamamlamadı. Konuşmadan, taksiye doğru yürüdüler. Frank, alelâde, alıştığı her zamanki maceralardan birile karşılaşmadığmı bir kere daha hissediyor, «bu, daha başka bir şey, daha zevkli...» diye düşünüyordu. Otomobilde, kırk bin sandık portakal tekrar aklına geldi ve bu kırk bin sandığı, asgarî fiattan iki çent aşağı sattığını hatırladı. Birdenbire, Sen nehri boyunca, bütün fenerler yandı. Evelin'in hafif ve sıcak vücudü, Frank'ın omuzuna yaslanıyordu. Frank, bütün azmini topladı ve portakal Safbahleyin, kompartımanı tanzim edildikten sonra, Madam Selma Rabinoviç'in, fazla şişmanhğına rağmen, son derece sevimli, hayirhah, tecrübeli bir kadın olduğu anlaşıldı. Gözlerinin etrafuıda, erkekleri iyi tanıyan insanlara mahsus müstehzi kırışıklar vardı. Bu kadının konuşkanlığı ve yardımı olmasa, Evelin son bir saati kimbilir nasıl geçirebilecekti. O, Parise varmadan evvelki son bir saatlik zaman, sinirlerini, koparacak gibi germişti. Evelin, Frank'la yaptığı telefon mıihaveresindenberi çok fena bir vaziyette, ciddî, ölüm derecesinde tehlikeli bir halde idi. Parise, ikinci rnevki yatakh vagon yolcusu gibi değil, bir infilâk neticesinde fırlatjlmtş bir insan halinde indi. Dumanlar, i«ler, yabancı sesler, yabancı şehrin kokusu, ne olacağı bilinmeyen, mahiyeti tasavvur edilemiyen bir âyinin hay ve huyu arasında, Şimal gantıa bu inifi, az çok normal ve muntazam bir hâle getiren Madam Rabinoviç oldu. Madam Rabinoviç, Pariste, kendi evinde imiş gibi yaşıyordu. Bükreşteki moda salonu için yeni modeller almak üzere, senede dört defa Parise ıgelirdi. Eve lin'i nka basa, çayla ve sandviçle besledi; eşyasım taşımak için bir ıhamal buldu; eline bir otel adresi ve başı dara gelirse kullanmak üzere bir telefon numarası tutuşturdu. Sonra, Evelin'in istasyonda şaşkın ve telâşlı halini görünce, bir kere daha onun koluna girdi ve dış kapıya doğru onu götürdü. Sizi gelip almıyacaklar mıydı? diye sordu. Evelin'in, solgun dudakları kımıldadı. Almıyacaklar gibi görünüyor... Evelin, evin masraf parasmı bile vermişti. Yanında on dokuz mark para kalmışb. Bu da avdete kâfi değildi. Fakat, garibdir ki, dönüşü düşünmüş değildi. Hayır, Berlinden hareket ettiği sırada, zihni, böyle şeyleri düşünecek kadar yerinde değildi. Eğer Frank istasyona gelip kendisini almıyacak olursa, Evelin, bir parasız, Pariste maîıvolmuş demekti. Bunu o kadar kuvvetle düşünmüş, bütün gece bunun korkusile öyle ürpermişti ki, korktuğunun başma geleceğine âdeta emindi. Frank, onu karşılamak üzere istasyona geldiği takdirde cereyan edecek hâdiseyi ise tahlilden âcizdi. Işte, Evelin, şimdi bu hâleti ruhiye içinde, Bükreşli Madam Rabinoviç ile,