18 Ikincikânun 1939 CUMHURtYET HAOE HfidiseSer arasında Atatürkün saati ünkü Cumhuriyet'te okudum: İsviçrede bir saat fabrikası, İzmirdeki acentasına gönderdiği bir mektubda, Çanakkalede Atatürkün hayatını kurtaran saati bulana 250 bin frank ve bu saatin kimde olduğunu haber venene de bin frank vadetmiştir. Acaba İsviçreli fabrika bu teklifi Atatürkün büyük hatırasına mı, yoksa üstüne isabet eden kurşunu geri çevirerek bir kumandanın hayatını kurtaracak kadar sağlam herhangi bir saate mi kıymet verdiği için yapıyor? Her ikisin^ de. Çünkü bu saat alelâde bir adamın hayatını kurtarsaydı, ilk kadehini Napoleon içtiği için ayrıca kıymetlenen meşhur bir Fransız konyağının reklâmı gibi, büyük cazibesini tarihten almış olmaz ve 250 bin yeni saate muadil bir kıymet kazanamazdı. Fakat bu teklifi yapan bir müze idaresi değil de bir saat fabrikası olduğu için, herhalde kahraman sahibine olduğu kadar, saatine de kıymet verdiği anlaşılıyor. Atatürkün hatıratı bize öğretiyor ki, Conk bayırında üstüne isabet eden kurşunu Onun göğsüne girmekten mpneden saat, kendisi tarafından General Liman von Sanders'e hediye olarak verilmişti. Bu tarihî saatin Türkiyede kalmış veya Almanyadan tekrar vatana dönmüş olduğunu bilmiyoruz. Eğer saat Türkiyede ise ki zannetmiyoruz Isviçredeki fabrika nafilp uğraşıyor. İki yüz elli bin değil, bir o kadar milyon frank verse, hiç zannetmem ki bu saate sahib olan vatandaş onu milletinin müzesine hediye etmek dururken bir yabancı memlektete satmağa kalksın. Elbette Türk hükumeti, bu vatandaşın fedakârlığını karşılıksız bırakmaz ve «n müsaid şekilde ona tarihin şükran borcunu öder. Çünkü Conk bayırında düşman kurşununu geriye iten saat yalnız Atatürkün değil, Çanakkalede ve Kurtuluş Savaşında bütün Türk yurdunun hayatını kurtarmıştır. Bu saat eğer Türkiyede ise bir fabrika reklâmı olarak memleket hududlarından dışarıya atılmak için değil, kendisini Türkün yüreğine siper eden bir millî şuur sembolü olarak müzelerimizde saklanmak için son bahtiyar sahibinin «linde hükumetin bir davetini bekliyor. Dünyada, bu derecesile bile, hiç şüphesiz pek çok sağlam Isviçre saati vardır; fakat ebedî hatırasile bizim Atatürkümüz de, ebedî hayatile bizim ana yurdumuzda biriciktir. O adamdan bu toprağa yadigâr kalan hatıralar arasından kimseye zırnık Ukraynada Lehistan aleyhine nümayişler Macar ve Polonya ordularının Ukrayna hududunda mühim tahşidat yaptıkları söyleniyor Varşova 17 (a.a.) Polonya Uk raynasında kâin Urman'da ciddî bir hâdise olmuştur. Bu civarda bir Ukrayna çetesi belediye idaresine mensub bir şo före taarruz etmiş, şoför de mütecavizlerden birini öldürmüştür. Ukrayna halkı Polonya mektebinin camlarını kırmıştır. Polis müdahale ederek ateş etmiş ve nümayişçilerden bir kaçını öldürmüştür. YAZAN: REŞAD NURf IHEM NALINA MIHINA Alaylarımıza isim ünkü Cumhuriyet'te bir Ankara telefonu vardı ki İstiklâl harbinde, orduda vazife alan alaylarımıza, sancaklarına takılmak üzere, İstiklâl madalyası verilmesi kararlaştınldığını bildiriyordu. Alay sancaklarına madalya ve nişan verilmesi, bütün ordularda kabul edilmiş çok güzel bir âdetrir. Bu usul bizde de vardı. Büyük Harbde, kahramanlık gösteren alaylara nişan ve madalyalar verilirdi. İetiklâl harbinin kahraman alaylarına en büyük kahramanlık timsali olan İstiklâl madalyasının verilmesi kadar, iyi ve yerinde bir taltif ve mükâfat olamaz. Bu münasebetle başka bir teklifte bulunmak istiyorum ki o da, alaylarımıza iştirak ettikleri ve fevkalâde kahramanlık gosterdikleri muharebelerin isimlerinin verilmesidir. Atamızı kaybettikten birkaç gün sonra, yazdığım bir yazıda, Onun kumandasında Çanakkalede büyük kahramanlıklar yapan 19 uncu fırka^ın «Atatürk tümenı» adile ihyasmı ve 19 uncu fırkayı teskil eden kahraman alaylara da, «Arıburnu», «Conkbaym», «Kocaçimen tepesi» gibi adlar verilmesidni teklif ve rica etmiştim. Bu yazım çıktıktan sonra, 19 uncu fırkada Atatürkün kumandasında harbetmek şerefini kazanmış olan mütekaid zabitlerimizden aldığım mektublarda, fikrimin çok muvafık olduğu söylendikten sonra, 19 uncu fırkanın, Çanakkaleden sonra Galiçyaya sevkedildiği, orada da birçok kahramanlıklar yaptığı bildiriliyor ve fırkanın kuruluşuna dahil topçu alayına da böyle bir isim verilmesi, teklif ediliyordu. Alaylarımızın sancaklarına tstiklâl madalyası verilmesi münasebetile şimdi bu teklifimi tekrarlarken daha genişletmek de istiyorum. Orduda, yıllardanben, muhtelif muharebelerde kahramanlık etmiş ve isimler almış birçok alaylarımız vardır ki onların şimdi ne olduklannı bilemiyorum. Meselâ, meşhur, pek meşhur bir Plevne nişancı taburu vardı ki 31 mart vak'asında yegâne isyan etmiyen kıt'a olmuş; sonra isyanlarda, harblerde emsalsiz kahramanlıklar göstermiştir. Balkan harbinde panik yapan kıt'aları durdurup tekrar ateş hattına sürecek kadar iymanının çeliği süngülerinin çeliğinden daha yaman olan bu taburun bütürr kahramanlıklannda, taşıdığı büyük isme hürmet ve liyakat duygusunun azim tesiri olduğunda şüphe yoktur. Balkan harbinden sonra, yeni ordu teşkilâtı yapılırken Enver Paşa, îstanbula, îşkodrada merhum Rıza Paşanın kumandasında kahramanlık harikaları yaratan fırkayı getirmiş ve buna «İşkodra fırkası» adını verdiği gibi alaylarına da îşkodra müstahkem mevkiinin meşhur istihkâmlarının isimlerini vermişti: Bardanyolt alayı gibi. Bu güzel usule tekrar avdet etsek ve alaylarımıza fevkalâde kahramanlık gosterdikleri muharebelerin isimlerini versek Türk ordusu, yarattığı bütün kahramanlıkların ve zaferlerin canlı bir tarihi halinde, iftihar ve sevgi dolu gözlerimizin önünde dolaşır ve yaşar. Para : 7 n Devlet düşkünleri Bir gün bir Anadolu kasabasında bir lerden bahsettiğimizin farkmda olmayız. devlet düşkünü hakkında bana şunları * * * söylediler: Başka bir kasabada da zavallı bir Zavallı adam göze geldi. Memle manyakın bana şöyle bir tasvirini yaptıkette saltanatını çekemiyenler vardı. Pa lar: zardan satın aldığı köfünler dolusu erzak Dedeleri zengin adamlardı. İçinde evine gelirken konukomşu pencerelere ü bir devlet kurulacak kadar büyük toprakşüşürdü. Kapısı fıkaraya açıktı. Mahal ları vardı. Fakat üstüste gelen harbler, ledeki dullan, yetimleri görür gözetirdi. kıtlıklar ve daha başka felâketler onların Ailesinde dokuz körün bir değneğidi. saymakla bitmez sanılan toprak ve mallaKim ekmeksiz, parasız kalsa ona koşardı. rının altından girdi, üstünden çıktı. AileAllah ona acımadı. Onun yüzünden ge nin bu son çocuğunu tam manasile kuru çinen bunca fakir fıkaraya acıyaydı bari. hasır üstünde bıraktı. Tövbe yalan söyleLâkin dedim ya adamcağız göze geldi. miyelim. Adamcağıza dedelerinden bir Göz fena şeydir. Atalarımızın dedıği gi de başbelâsı kuru bir gurur miras kaldı. bi bir kem göz bir hanümanı söndürür. Sonra biçarenin elindeki yağlı kuyruğa birçok kimseler göz dikmişti. Dost sıfa tmdaki düşmanlar yüzüne güldüler, arkasından elele verip kuyusunu kazdılar. Nihayet adamcağız günün birinde tepetaklak öyle bir gidiş gitti ki sen de şaş ben de şaşayım. Kendi de, çoluk çocuğu da, Allah için, tutumlu insanlardır. Yeniden bir iş tutmasa da namerde muhtac olmadan ailesini geçindirecek kadar parası vardır. Fakat malum ya hazıra dağlar dayan mz. Hem de düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz. Adama ekmek ka dar şan ve şeref de lâzımdır. Mevkiinden düşmüş insan ile güne karşı bir tuhaf vaziyette kalır. Hatın sayılmaz olur. Kendisine verilen selâmlann şekli bile deği şir. Bu göze gelen, düşman şerrine uğrıyan devlet düşkünü kimdir, diyeceksiniz? Vekâlet emrine alınmış bir vali mi? Yeniden intihab edilmemiş bir meb'us mu? Hayır, ne o, ne öteki... Bu adam sadece kasabadaki ortamektebin on lira aylıkh hademesidir. Fakat hayır yapmagı sevmesine, fakir fıkarayı korumasına rağmen senelerce aldığı bu paradan bir kısmını, kara günleri düsünerek, bir köşeye koymuş olduğunu tekrar hatırlıyalım ve merhametimizi u zun zaman bol maaşla memuriyet yaptıktan sonra günün birinde bu maaşm seksen, yüz, yahud yüz elli Hraya indiğini görerek dehşete düşen mütekaid memura sakltyalım. Sonra gene düşünelim ki bu adamın bir lirasile biaim bir liramız arasında akla sığmaz bir kıymet farkı vardır. Bu iki liranın renkleri, şekilleri bir olduğu halde onunki büsbütün ayrı bir madde, hokkabaz değneği gibi ufak bir kibrit kutusunun içinden yığınla canlı cansız eşya çıkaran bir tılsımdır. Nasıl ki para fikri de onda bizimkile hiç münasebeti olmıyan bambaşka bir mefhumdur. Bugün yaşı altmışa davranmıştır. Fakat ecdadının bir başka mirası olan uzun bıyıklan hâlâ kömür gibi kapkaradır. Işi gücü yoktur. Bütün gün evde sırtüstü yatar ve karnı acıktıkça kuşağını sıkar. Bir gün kimseye halinden şikâyeti işitilmemiştir. Bilâkis kendini olduğundan iyi göstermeğe gayret eder ve herkese kafa tutar. Arasıra eline beş on para geçerse gittiği yer mahalle kahvesidir. Onun kahveye gidişini görseniz arkasında dizi dizi çavuşlar yürüyen bir eski zaman paşası sanırsınız. Bir eli kısalmış ve renkten renge girmiş pantalonunun cebinde, öteki elile ahaliye selâmlar dağıtarak baş köşeye geçer. Kahveciye azametle: Evlâd yap bakalım bize bir sade kahve! der... Sonra kendi kendine söylenir gibi ilâve eder: Yağlı yedik. Başka türlü erimez. Halka, evinde yağlı yemek yediğini zannettirmek: Zavallı adamın kendini şekerli kahve zevkinden mahrum etmesindeki tek sebeb budur. Bu devlet düşkününün evinde bir gün büyücek bir kavga çıktığını rivayet ederler. Evde bir ocak, ocağın üstünde bir gazete kâğıdına sarılı bir küçük kuyruk parçası varmış... Bayağı bildiğimiz bir keçi yahud koyun kuyruğu parçası... Kahve zamanı gelince adamcağız bu kuyruk parçasını alrr, kozmatik sürer gibi bıyıklarını parıl parıl yağlarmış... Sebeb malum... Görenler ağa evde yağlı yemek yedi zannetsinler için... Günün birinde hain bir kedi bu kuyruk parçasını kapıp kaçmış, o da bunun için günlerce karısile dalaşmış... Karnı açken yağlı yediğini zannettir mek istiyen bu zavallı adamın hikâyesi bana çocukken dinlediğim bir başka hikâyeyi hatırlattı. Fakat bu ikincinin kahramanı devlet düşkünü bir köylü değil, ikbal mevkiinde bir meşhur şeyhülislâmdır. Bu şeyhülislâm ramazanlarda padışahın sofrasında iftara gittikçe kaymağı yüzüne gözüne sürer: «Kaymağı ancak şevketlu efendimin sofrasında görüyorum. Yoksa bizim gibi zavallılara böyle nimetler yemek nasib olur mu?» diye sızıldanırmış. Kabineye alınan general Chust 17 (a.a.) Slovak orduları nın kumandanı General Hev Prşla, Karpatlaraltı Ukraynası Başvekili Volosin tarafından kabineye ithal edilerek nazırlığa tayin edilmiştir. Çekler aleyhine nümayişler Budapeşte 17 (a.a.) Munkacs'de binlerce kişiden mürekkeb bir halk kütleHududda mühim tahşidat si hazır olduğu halde Çekler tarafından yapılıyor yapılmış olan taarruzu protesto etmek Prag 17 (a.a.) Karpatlaraltı Uk maksadile muazzam bir nümayiş yapıl raynasının matbuat bürosu, şimal ve ce miştir. nub hududlannda Polonya ve Macar Munkacs meb'usu Vozary, bir nutuk kıt'aları tarafından mühim hareketler ve irad ederek bu taarruzun tekerrürü halintahşidat yapıldığını bildirmektedir. de Macarlar tarafından kanlı bir surette Marodni Prace gazetesi, mühim mik tardedıleceğini ve Macarların ancak tarda Macar kıt'alarının memleketin içinKarpatlar hattında duracaklarını söyle den Çekoslovakya tarafından son zamanmiştir. larda terkedilen mıntakalara sevkedildiHatibin nutku, sık sık «yaşasın Polonğini haber vermektedir. Debrecsen garniya, yaşasın Hitler, yaşasın Mussolini» nizonile Budapeşte garnizonunun büyük bir kısmı şimdi Macar Çekoslovak hududu dalarile kesilmiştir. Nümayişe iştirak edenler Hitler, Musnun muhtelif mmtakalannda tahşid edil solini ve Beck'e telgraflar çekmişlerdir. miş bulunmaktadır. Macar Hariciye Milletler Cemiyeti Nazırının ziyaretleri içtimaında Kont Csaky, Berlinden Çin murahhası Cemiyetin yardımını^ istedi dönüşte Rornaya gidecek Berlin 17 (Hususî) Kont Çaki, bugün Göring'i ziyaret etmıştir. Kont Çaki Berlinden döndükten sonra Ro maya da gidecektir. Bu ziyaretlerden sonra Macaristanda totaliter esaslara göre diktatörlük ilân edilmesi, hükumet partisinden başka diğer partilerin dağılması muhtemel görülmektedir. Cenevre 17 (a.a.) Milletler Cemiyeti konseyi, Çinin arzusunu kabul ederek bugün öğleden sonra Çin Japon ihtilâfı meselesini tetkik etmiştır. Wel lington Koo, Çinin vaziyeti hakkında izahat vermiştir. Konsey, Suriye ve Lübnan meselelerini de müzakere edecektir. Fransız murahhasmın Fransanm Suriyede takib etKont Csaky şerefine ziyafet tiği siyaset hakkında malumat vermesi de Berlin 17 (a.a.) Fon Ribbentrop, mümkündür. Csaki şerefine bir akşam ziyafeti ver Çin, Miletler Cemiyetinden miştir. yardım istiyor Fon Ribbentrop, söylediği nutukta, iki Cenevre 17 (Hususî) Konsey, memleketi birleştiren dostluk ve takdir bugünkü içtimaında Çin meselesini mü bağlannı tes'id etmiş, Csaki de cevabınzakere etmiştir. Çin murahhası Wel da, bugün olduğu gibi daima da Macalington Koo bir nutuk irad ederek, Çin ristan'a Almanyayı bağlıyacak olan ekomilletinin istiklâliyetini ve mülkî tamam» nomi, kültür ve sempati bağlarından bahlığını sonuna kadar müdafaaya azmet seylemiştir. tiğini söylemiş ve demiştir ki: Kral Farugun verdiği ziyafet « Japon orduları sahilden uzak Kahire 17 (Hususî) Kral Faruk lastıkça dağhk mıntakalarda yenilmez veremeyız. Filistinden ve Suriyeden gelen Arab zorluklarla karşılaşacaklardır. Çin mil murahhasları şerefine bir ziyafet ver leti, merkezî Çinde mühim müdafaa tedmiştir. Irak Hariciye Nazırı Nuri Essaîd birleri almıştır.» Paşa, Irak heyetine riyaset etmek üzcre Çin murahhası bilâhare Milletler CeLondraya gidecek ve Arab konferansı miyeti azasını Çine yardıma ve Japon na iştirak edecektır. yaya petrol ve tayyare ihracatına karşı Halil Menteşin tekaüd maaş ambargo vaz'ına davet etmiştir. PEYAMİ SAFA Fransanm yenî deniz kuvvetleri ları hakkındaki takriri Ankara 17 (Telefonla) Eski ve yeni tekaüd kanunları mucibince verilen maaşların mütekaid vatandaşlar arasında bir fark uyandırdığını ileri süren İzmir meb'usu Halil Menteş, Meclise bir sual takriri vermişti. Sual takriri bir tezkere ile Meclis tarafından Basvekâlete ve Maliye Vekâletine bildirildi. Şimal memleketleri endişede Paris 17 (a.a.) JourEcho de Paris gazetsine Cenevreden bildiriliyor: Milletler Cemiyetinin Iskandinav'larla bitaraflardan müteşekkil grupunda derin bir endişe hüküm sürmektedir. İsveç, Almanyanın deniz kuvvetlerini ar tırmak hususunda verdiği karardanberi Baltık ve Şimal denizlerinde hasıl ola Beynelmilel deniz işaretlerini cak vaziyeti endişe ile beklemekîedir. kabulümüz kararlaştırıldı Danimarkalılar, Almanyanın Schîes Ankara 17 (Telefonla) 1936 da wig'e doğru sarkmasından, Holandalılar muhtelif devletlerin iştirakile kabul e ise Alman matbuatınm aleyhlerinde yapdilmiş olan ve mevzuu deniz işaretle tığı şiddetli neşriyattan korkmaktadırlar. rinin tevhidine dair olan mukaveleye Sınaî müesseselerde çalışan bizim de iştirakimiz kararlaştırıldı. Bu mütehassısların ücretleri suretle kara yollarında olduğu gibi deAnkara 17 (Telefonla) Birinci sıniz yollarımızda da turistik kolaylıklar nıf smaî müessese evsafım haiz buluntemin edecek olan beynelmilel sevrümıyan diğer bilumum sınaî müessese sefer işaretleri kullanılacaktır. Bu mu lerde kullanılacak her ecnebi müte kavelenin tasdikına dair lâyiha Meclise hassıs için yetiştirme ücreti «ve müte verildi. hassıs mühendis ve mütehassıs usta Yalan bir havadisi tekzib için» aylık yirmi lira olarak tespit edilAnkara 17 (a.a.) Maliye Vekilinin miştir. Bu ücret bu müesseselerin biristifasma aid ve onu müteakib bazı ta den beşe kadar kullanılacakları ecnebi yinler ve intihablar vukua geleceğine mütehassıs ve montörlere aiddir. Altı dair Son Telgraf gazetesinde. bugün dan yukarısında her biri için avlık üclerde mutad olduğu veçhile, şayia şek ret beş liradır. Birinci sınıf evsafını halinde yazılan havadisin yalan olduğunu iz smaî müesseseler çalıstırdıkları ecbildirmeye Anadolu Ajansı memur edil nebi mütehassıs ve montörler için mer'i ücretleri tediyeye devam edeceklerdir. mMir. 35 bin tonluk bir zırhlı denize indirildi Brest 17 (a.a.) Fransanm 35,000 ton hacmindeki ilk zırhlısı olan «Richelieu», Campinchi ile diğer birçok zevat hazır olduğu halde bu sabah denizs indirilmiştir. Öğleden sonra Campinchi, 35,000 tonluk ikinci zırhlı olan Clemenceau'nun ilk çivisini çakacaktır. Richelieu zırhhsının uzunluğu 245 ve genişliği 33 metredir. Bu zırhlı, 150,000 beygir kuvvetinde motörlerle mücehhez olacaktır. Muhafaza zırhı, 20,000 ton ağırhğındadır. Zırhh, iki taretinde 380 milimetrelik 8 topla teslih edilecektir. Bu toplar, 40 kilometre mesafeye 900 kiloluk obüsler atabilecektir. Bundan baska zırhlıda 152 milimetrelik 15 ve 100 milimetrelik 12 top bulunacaktır. Bu zırhlı, Fransız Amirallık dairesi nifı inşasına karar vermiş olduğu otuz beşer tonluk dört zırhlmın birincisidir. Bu zırhlılar sunlardır: Richelieu, Clemenceau, JeanBart, Gascogne. Almanyada iki casus idam edildi Onunla insanlığımıza ve milliyetimize aid bütün yüksek duygular ve düşüncelerimizde her zaman biriz, beraberiz ve öyle kalacağız. Fakat para fikrinde iki ayn Köylüdeki yiyemediğini yemiş görün milletin çocukları gıbiyiz. Karşı karşıya mek manisine mukabil onda yediğini yeMaverayi Erdün Başvekili ana dilin ayni kelimelerile ayni şeyleri komemiş görünmek manisi... Fakat birıncınuşuyoruz zannederken daima ayrı şey Londrada nin yalanı ikincinin zelil dilenciliğine nisLondra 17 (a.a.) Maverayişeria *] Bundan evvelki yazılar 29, 31 birinci betle nekadar vakur ve sempatiktir. Başvekili ve Maverayişeria'nm Filistin kânun ve 7, 10. 13. 16 tarihli sayılarımızda Resad Nuri GÜNTEK1N konferansındaki mümessili Tevfik Paşa çıkmıştır. Ebülhüda, dün Malco Macdonad'ın nezdine giderek mumaileyhle memleketinin dahilî sayasetini alâkadar eden meseleler hakkında 90 dakikahk bir görüşme yapmıştır. [Başmakaleden devami Londra 17 (Hususî) Londrada, ttalyan Yugoslav lâzımdır. Gökte yıldız ararken önündeki Mançester'de ve Lrverpol'de bugün de münasebatı ^ kuyuya düşen müneccime benzemiyelim. bombalar bulunmuştur. Bombaların İr*** Belgrad 17 (a.a.) Samouprava landa gazetelerine sarılı olması, bunların gazetesi, «İtalya Yugoslavya dostluDediğimiz gibi Adaların su ihtiyacını, İrlandalı tethişçiler tarafından İngiltereğu» ve «Kont Ciano'nun ziyareti» başmemleketin her tarafında herşeyden önce ye getirildiğine delil addediliyor. lıkları altında bir makale neşretmiştir. bu bakımdan hallolunacak umumî bir Dahiliye Nazırı, meselenin ehemmi Bu makalede ezcümle İtalya ile Yugosderdin bir misali dıye kaydedıyoruz. Tıpkı Adalarda olduğu gibi Türkiyemizin yetine binaen bugün Başvekille bu hu lavya arasında hiçbir ihtilâf mevcud olpek çok yerinde su meselesi vardır, ve bu susta uzun bir mülâkatta bulunmuştur. madığmı ve İtalya ile Yugoslavyayı birmeselenin halli sırn da çok kere o kurak Birçok şehirlerde şüpheli İrlandalılar ya birine karşı muarız mevkiine sokacak hiçbir sebeb bulunmadığı beyan edilmektetoprakların altındadır. Her nedense bu kalanmışhr. dir. iş şimdiye kadar memleketimizde bu ba Ebedî mesele: Adaların suyu Londra da bulunan şüpheli bombalar Balkan bîsiklet konferansı Sofya 17 (a a.) Balkan bisiklet kongresi dün aksam mesaisini bitirmiştir. Kongre. bir Balkan bisiklet antantı ihdasma ve her sene Balkan şampivonu müsabakası yapılmasma karar vermiş tir. İlk müsabaka bu yaz Sofyada yapılacaktır. Bu müsabakalardan birkaç gün evvel Balkan delegeleri Sofyada toplanarak Balkan bisiklet antantının kat'î teşkilâtı hakkmda karar vereceklerdir. Maarif Nazırı dün öpleden sonra delegeler şerefine bir öğle ziyafeti ver miştir • Berlin 17 (a.a.) Divanıharb tarafından vatana hıyanet cürmünden dolayı Beynelmilel tahlisiye ölüme mahkum edilen 23 yaşında Heinz kongresi Ankara 17 (Telefonla) Önümüzde Kaschan ile 26 yasında Gerard Kernki temmuzda Zürih'te toplanacak olan sandt, bu sabah başları kesilmek suretile beynelmilel tahlisive kongresine iştira idam edilmislerdir. kimiz takarrür etti. Kongreye elyevm Almanyada bulunmakta olan gemiler Paris 17 (Hususî) Paris borsasmın inşaat komisyonu reisi Necmeddin mubugünkü kapanış fiatları sunlardır: rahhas olarak tayin edilmiştir. Londra 137.20, Faik Kurdoğlu bugün şehri 1524,50, Brüksel Nevyork 37,90. Berlin 641.25. Amsterdam mize geliyor 2055,25, Roma 199,45, Cenevre 856.50, Ankara 17 (Telefonla) Ziraat Ve kurşun 14.7.6, bakır 48 49. kalay kili Faik Kurdoğlu bir iki gün kalmak 215,12,6. altın 148.8 1/2, gümüş 20 5/16, üzere bu akşam İstanbula hareket etti. çinko 13,16,3. PARİS BORSASI kımdan tetkik ve halledilmek mazhariyetini bir türlü kazanamadı. Bakırköy bez fabrikamızın pek çok olan su ihtiyacı fabrikanın içinde açılan ve günde 8001000 ton su veren bir arteziyenle halledilmiş olduğunu kaç kişimiz biliyoruz? Bu bir su kuyusu değil, adeta altm haznesidir. Hulâsa unutmıyalım ki üstünde gezdiğimiz toprakların alt tabakalannda su hazneleri, hatta bazan kesilip bitmez su cereyanları vardır. Insan, hayvan ve nebat için en büyük ihtiyac olan su ise hakikaten hayat kaynağıdır. Meksika Cumhur Reisi Vaşingtona gidiyor YUNUS NAD1 Vasington 17 (a.a.) Siyasî mahfiller, lâtin Amerika hükumetleri mü messillerinin yapacaklan ziyaretler meyanında Meksika Reisicumhuru Cardenas'ın da Vaşington'a gelmesi ihtimali bulunduğunu beyan etmektedirler. Bu ziyaretlerden birincisi Brezilya Hariciye Nazırı Oswaldo Araha tarafından yapılacaktır. Meksikada petrollerin satın almmasından evvel Cardenas'ın böyle bir ziyaret yapması mevzuu'bahs olmuş ise de bu proje o zaman terkedilmrçti. Mısır Kredi Fonsiyesi keşide edildi Kahire 17 (a.a.) Yüzde 3 faizli ve ikramiyeli Mısır Kredi Fonsiye tah villerinin 16/1/1939 tarihindeki keşidesmde: 1903 senesi tahvillerinden 433260 numara 50,000, 1911 senesi tahvillerinden 296209 numara 100,000 frank kazanmışlardır. Kont Ciano Yugoslavyaya hareket etti Roma )7 (a.a.) Kont Ciano, bıı gece saat 12 de Yugoslavyaya hareke etmiştir.