CUMHURİYE1 Tunus kimindir ? Büyük bir Mısır gazetesinin dikkate değer yazısı Geçenlerde arkadaşımtz Abidin Daver, (Hem Nahna, Hem Mihvna) sütununda Tunus hakkında bir yazı yazmış, ve Tunus etrafındaki Fransız îtalyan mücadelesinden bahsederek, memleketin asıl sahibinin ne Fransızlar, ne de İtalyanlar olmadığım ve bu memleketin iki milyondan fazla Tunuslu halkm malı olduğunu kaydetmişti. Maltepe takımı askerî liseler şampiyonu oldu n Şeref stadında yapılan final müsabakası cok heyecanlı oldu, Maltepe, Kuleliyi 2 0 mağlub etti KANSIZUK l 10 Ikincikânun 1939 Norasteni, zaflyct ve Chlorose nıniC rAlUO benizsizlik idn yegâne dcva kanl ihya eden Ç I l j n D ni?Cr UTiriVC Enmnntahipetibbatarafındantertipedıhniştir. OlI\V/r LrCOVrllUltnO) Hastalık, ölüm ve pislik getiren fareleri Mısınn en büyük gazetelerinden <Elmukattam*, arkadaşımızın bu yazısını aynen tercüme ve iktibas ettikten sonra *Tunus kimindir?* serlevhası altında bir mdkale ytuzAskerî liseler arasında her sene munmıştır. Mısır gazetesi, bu makaletazam bir sekilde yapılan muhtelif spor sinde şöyle diyor: müsabakalannın futbol turnuvasının final «Avrupalılar müstemlekecilik hastamaçı diin sabah Şeref stadında yapılmışhğı mikrobundan bir türlü kurtıüamı tır. Evvelâ Deniz Harb Okulu ve lisesi ile yorlar. Bilâkis müstemlekecilik hırsı ateşi bir kat daha alevlenmektedir. Bursa lisesi karşılaşmıştır. Bursa lisesinin, Şarklı mılletler bu hale teessüf gözile Kuleli takımını 2 1 mağlub etmesi üzebakıyor. Ve şu temennile teselliyet bu rine Deniz Harb Okulu ve lisesi arasındaluyorlar ki, bir gün şarklı milletler bi ki müsabakaya hususî bir ehemmiyet verilrer birer istiklâl yoluna girerek müs mekteydi. temlekecilere boş meydan kalmıya İki tarafın güzel oyunile geçen ilk devcaktır. re I 1 berabere bitmiştir. Bursamn bu Bugün bütün şarklı milletlerin gözü maçta yapılan yegâne sayısını Deniz liönünde Avrupanın büyük devletlerin sesi merkez muavini Vahid kendi kalesiden ikisi, ne berikine, ne de ötekine aid ne gol atmakla yapmıştır. olmıyan bir ülkâ üzerinde münazaa ve îkinci devre, oyun tamamile Deniz limuarazada bulunuyorlar. sesinin hâkimiyeti altında geçmiş ve devÜzerinde çekiştikleri Tunus diyan renin sonuna doğru bir gol daha yiyen ne Fransızların, ne de İtalyanlanndır. Tunusrta yaşıyan Fransızların ve îtal Bursalılar 2 1 mağlub olmuşlardır. Deniz yanların mecmuu yerli ahalinin onda lisesi bir de penaltı kaçınnıştır. ' birine bile baliğ olmuyor. Hakikat boyle olduğu halde bu iki büyük devletten her biri Tunus üzerinde temellük da vasında bulunuyor. Tunusun hakikî sekenesi ve hakikî sahibi olan halkına gelince, bunlar acafc ba müstemlekecilik hırsile yapılan bu L münazaaya hak veriyorlar mı? Bunlar, çarşıda satılık mal gibi bir muamele görmeŞe razı mıdırlar? Yahut elden ele gecen bir bohça olmak isterler mi? Avrupa politika âleminde böyle şeylere asla ehemmiyet veren yoktur. Ancak şimdi efkârı umumiyeye tercüman olan matbuatta bir ses yükseldi. Bu ses dahi ortada bir insan kütlesi bulundu . ğunu ve asıl hak davası ve savaşımn buna aid bulunduğunu ilân etti. Türk gazetesi (Cumhuriyet) te yazıldığını dünkü ajans telgraflarının bil dırmiş olduğu bu sesi yükselten bir î^zu muharrırdir. Şimdiye kadar Av rupadan kulağımıza böyle bizi tatmin edecek bir ses işitmemiştik. Şimdiye kadar böyle bir sözü kimse söyleme mişti. Bu hal ne zamana kadar devam ederektir? Küçük halkların ve memleket'erin sabırları ne zaman tükenecektir? Xe zaman halâs ve necat anî gelecektir? Bazı şarklı siyasî fıkir sahibleri yeni bir Avrupa harbinin çıkmasını temenni ^diyorlar. Çünkü böyle bir harbin net cesi olarak müstamereci devletlerin zayıf düşerek ellerinde bulundurduk ları memleketler, geçen Umumî Harbin sonunda bir hayli memleket ve millet nail olduğu veçhile hürriyete kavuşa caklarım tahmin ediyorlar. Fakat bu, beyhude bir emeldir. Bu menfur halden halâs için yegâne çare, hareket ve filiyata geçmek ilâcıdır. Fakat, bu ilâc acıdır. Ancak devamlı bir cerrahî ameliye ile cesaret hastalığından kurtulmak mümkün olur. Bize mazi ve tarih ispat etmiştir ki. devletler, milletlerin insanî haklarma riayet etmezler. Kuvvetten başka bir şey bilmez ve buna tövbe etmezler. Lâkin bu hal ebediyyen devam edecek mi? Bu suale menfi cevab veririz. Çünkü yakın bir zamanla halin hâdiseleri hayır cevabını tekid ediyor. Cenabı Hak 1 insanları hür yaratmıştır. Hak sahibi hakkını kullanmalıdır. Kanunu tabiî böyledir. Sağlam ve devamlı başka bir oare voktur.» Yazan: VİKİ BAUM FARE Z£H1Rİ Kuleli Maltepe maçı İki takun arasındaki maçm büyük hu" susiyeri, Maltepe kazanırsa şampiyon olacak, Kuleli kazanırsa puvanlan müsavi olacağından bütün oyunlar tekrar edilecek ti. Müsabakaya Şazi Tezcanm idaresi altında ve Maltepelilerin hücumile başlandı. İlk dakikalar Maltepelilerin hücumu altında kalan Kuleli müdafaası üstüste yapılan bu hücumlan güçlükle kesmeğe muvaffak oldu. Yavaş yavaş açılan Kuleli hücum hattı sağdan yaptığı hücumDünkü maçtan iki heyecanlı esntantane larla Maltepe kalesini zorlamağa başladı. Bir müddet mütevazin cereyan eden o lerin maçlar hakkındaki raporlannı niha yetli birer murahhaslannı derhal Bölge yunun ilk devresi sıfır sıfıra bitti. yet iki gün zarfında ajanlığa vermeleri, merkezine göndermeleri önemle tebliğ oîkinci devre oyun daha sür'atli oynani" kendilerine tebliğ edılmiştir. lunur. yordu. Daha muntazam hücumlar yapan Balkan bisiklet kongresi Kulüblere yapılan tebligat Maltepeliler tehlikeli akınlarla Kuleli toplanıyor Kulüblerin talebe ve askerleri maçlara müdafaasını sık sık müşkül vaziyetlere soSofya, (Hususî) Balkan milletleri sokmamaları hakkında yapılan tebligata kuyorlardı. Maltepe sağaçığının uzaklarrağmen, bu şekilde nizamî olmıyan oyun arasında yapılacak bisiklet şampiyonası dan verdiği top yirmi beşinci dakikada culan takımlarmda oynattıklan görüldü komitesi ilk toplantısını on üç ikincikânun" Kuleli kalesine girdi. ğünden bu hususa dikkat edilmesi için İstan da Sofyada yapacaktır. Türk Spor teşkiBu sayıdan biraz sonra gene sağaçığın bul mıntakası, kulüblere yeniden birer ta~ lâtı sefaret memurlarından birini murahhas ortaladığı topa ayakla vurmak isteyen Kumim göndermiştir. Hüviyet cüzdanlarında olarak seçmiştir. leli kalecisi ıska geçerek takımı aleyhine italebe yazıldığı halde bu gün memur olan İskoçya lik maçlarında yeni kinci gole sebebiyet vermiş oldu. lann, memur yazılı olduğu halde asker o" bir dünya rekoru İki tarafın son dakikalarda yaptığı gay lanların yeni vaziyetlerine göre hüviyet retler bir netice vermedi ve oyun 2 0 cüzdanlarına ışaret edilmesi hakkında BeIskoçyada yapılan Glasgovv Ranger ile Maltepenin galibiyeti ve Askerî liseler den terbiyesi umum müdürlüğünce kulüb Glasgovv Celtic takımları arasındaki lik futbol şampiyonluğu ile bitti. lere yeniden bir tebligat yapılmıştır. Bu maçı yeni bir dünya rekoru kırılmasına seKuleli, Deniz Harb Okulu ve lisesi ile husustaki tebliğe riayet etmiyen idareci ve beb olmuştur. Bursa takımlarmın puvan vaziyetleri mü futbolcülerin tecziye edileceği de ayrıca iskoçya likinde birinci ve ikinci vaziyet" savi olduğundan ikincilik için tekrar kar bildirilmektedir. te olan bu takımlarm maçını 120.000 kişi şılaşacaklardır. Bölge tarafından kulüblere sorulan su~ seyretmiş ve bu maçm hâsılatı 56 bin lira Talebe askerler federe olmı allere en kısa bir cevab vermiyen kulüb olmuştur. Şimdiye kadar dünyanm hiçbir yerinde lik malçannda bu kadar kalabalerin tecziyesi kararlaştırıîmıştır. yan kulüblerde de lığa tesadüf edilmemiştir. Mıntakanın tebliği Talebe ve askerlerin teşkilâta dahil ol~ mıyan kulüblerde oynamaları üzerine îstanbul bölgesi, federe olmıyan kulüblere bu kabil oyuncuların oynatılmaması hakkm da bir tebliğ göndermiştir. Federe olmıyan kulübler talebe ve askerlerin kayıdlannı silecekler ve bir hafta zarfında vaziyetlerini bölge merkezine bildireceklerdir. Beden Terbiyesi îstanbul Bölgesi Başkanhğından: 1 Bazı kulüblerimizin son tebligata rağmen takımlarmda futbol vizesi olmıyan hüviyet cüzdanlı idmancıları oynattıklan ve hakemlerin de bunlara müsamaha ettikleri görülmektedir. Badema bu gibi hüviyet cüzdanlarüe müsabakalara iştirak edilemiyeceğine kulüblerimizin ve hakemlerimizin dikkat na~ Hakemlerin verecekleri zarlarını çekeriz. raporlar 2 Bölgemiz çevresi içinde bulunan Resmî lik maçlannı idare eden hakem bilcümle gayri federe kulüblerin salâhi HA8AN FARE zehiri ile öldürünüz. Macun ve buğday şeklinde olub büyük ve küçük her nevi fare* leri, sıçanlan derhal öldürur. Tesiri kat'îdir. Fareler kokmaz. Buğday nevilerini aerpmelidir. Macun olanlarını yağlı bir ekmeğe ve her hangi bir gıdaya surerek tarelerin bulunduğu yerlere koymalıdır. Kutu 1 0 iki misli Buğday ve macun ikisi bir arada büyük M. M. Vekâleti Hava Müsteşarlığından: Diyarbakır Tayyare alayı depo subaylığında rütbesi maaşile istihdam edilmek üzere tahdidisin hududunu aşmamış bir subay emekli olarak hizmete alınacaktır. Isteklilerin Hava Müsteşarlığına istida üe müracaatleri. (31) (109) AMELİYATSIZ MEMELERI KURUDUR KANI.AĞRIYI DERHAL. KESER oynamıyacaktır Dikkatinizi rica ederiz Kendinizde veya çocuklannızda; halsizlik, kansızhk, hazımsızhk, karın ağrılan, karın şişmeleri, burun ve makat kaşınması, ishal, oburluk, başdönmesi, salya akması, sar'aya benzer sinir halleri, gece korkuları mı hissediyorsunuz? Bu gayritabiî haller, vücudunuzda solucan bulunduğıuıa alâmettir. Derhal (İSMET SOLUCAN BİSKÜVİTİ) alınız İSMET SOLUCAN BİSKÜVİTİ barsaklarda kan emerek yaşayan ve üreyen muzır hayvanların en birinci devasıdır. Büyük ve küçüklere itimadla verilir. Kutnlann içinde kullanış tarn yanhdır, okuyunuz ve çocuklanıııza senede birkaç defa ihtiyaten verinu. Her eczanede fiatı 20 kuruştur. İSMET İSMİNE DİKKAT. 1937 senesinde İskoçyada Hampden Park stadında yapılan İngiltere İskoçya millî takımları arasındaki maçta 149.547 kişi bulunmuştur. Ranger takımı, Celtici takımını 2 1 mağlub etmiştir. Kulüb reisleri çağırılıyor Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi Başkanlığından: Bölgemize bağh bütün kulüb başkanlarının, 13/1/1939 cuma günü saat 18 de sayın Bölge Başkanmın riyaseti altında yapılacak toplantıda hazır bulunmalan lüzumu tebliğ olunur. bına doğru ilerledi. Şu Rupp kadının, kocasını hapisten kurtarmak için bütün kabahati yüklenmesi bir hata idi, mutlak bir hata idi. Muhakeme esnasmda öyle zamanlar olmuştu ki, Drost'un bu kanaati son derece kuvvetlenmisti. Kadın hapse girecek olursa bütün aile mahvolacaktı. Bu hata idi. Vaziyet, bunun aksi olmalıydı. Bütün mes'uliyeti erkeğin yüklenmesi ve ortadan kalkması lâzımdı. Kadın, çalışır uğraşır, kendini ve çocuklanm kurtarırdı. Bu kadın, kumlu bir patates tarlası kadar kurvetli idi. Drost, şimdi elinin altma tesadüf eden patateslere bakıyor ve farkmda olmadan onları karıştınyordu. Yemek dclabmda yemiş yoktu. Her zamanki gibi. Evelin, belli belırsiz gülümsüyordu. Otomobil hareket eder etmez, zihııi gene Rupp kadına takıldı. Kafasını bu hikâye ile yorması hakikaten manasız bir şeydi. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse bu kadına acıyordu. Fakat merhamet, bir hâkime yakışmıyan bir histi. Şüpheye mahal yoktu. Rupp kadın esbabı muhaffifeden istifade edecekti. Fakat, böyle de olsa gene kürek cezasından yakayı kurtarmasına imkân yoktu. Beşincı rocuğunu hapisanenin hastanesinde doğuracak ve onu emzirdiği müd detçe yanında alıkoyabilecekti. Sonra, çocuğu, bakımevine göndereceklerdi. ö teki dört çocuk da oraya grdecekti. Kocası, biraz daha fazla sukut edecek ve mahvolacaktı. Ve sigorta şirketi, bin markını kazanmış olacakh. Hayır, bu iş, gerçekten kötü bir işti. Asıl fenası, suçlu kadınm, kendini mahkum ettir • nek için açıktan açığa bu kadar uğraş ma günü balık yiyen ve haftada iki defa lahna pişirilen evlere mahsus kekremsi koku vardı. Evelin, merdiven basamaklarını yorgun adımlarla çıktı. Anasile babası ayakta durdukları müddetçe onlarla beraber durmağa kalkışıp bacaklrmda kuvvet ması, bu derece âtıl, lâkayd ve muamkalmryan bir çocuk gibiydi. Kulüb, dans, ma halinde kalması idi. Amerikalılar, bütün bunlar onu yoruyorKocası, o büsbütün başka birşeydı. du. Yanağmdan kanı damlıyan, yerinde duDro3t, apartımanın kapısını açtı, girramıyan, daima keyifli, muhakeme celdiler. sesi esnasırrda cereyan eden en küçük Kapıdan girince, uzun bir koridor varvak'ada derhal gülmeğe amade bir adı. Urson'un küçük arabası, hizmetçi damdı. Cinayetten haberdar olmak, hatVeronik'in bisikleti ve Kleron'un çemberi ta cinayete iştirak etmekle zan alt.ndı hep orada sıralanmış, duruyordu. Drostbulunuyordu. Drost, bu iki kafada.ın, ların apartımenı hiçbir zaman tam inticinayeti el birligile yapbklarına kat'iy zamh değildi. Herşeyi yerliyerinde göryen kanidi. Fakat, bu hususta en ufak meği çok seven adlî müşavir, bu halden delile malik değildi. Rupp kadm, sanki sinirleniyordu. Evelin, ev idaresi bahsinkocaman karnile kocasınm önüne siper de fazla lâkayddı. Etrafı görmeden kooluyor, onu saklamağa, muhafaza efme ridordan yatak odasına geçti. Yanyolda ğe çalrçıyordu. Lâkin bu, büyük, derin, eldiveninin tekini düşürdüğü halde eğimutlak bir hata idi. lip almağa lüzum bile görmedi. Çeviren: HAMDÎ VAROĞLU Taksi durdu. Drost indi, karısmın inmesine yardım etti, mihanikî bir hare ketle parayı verdi, mihanikî bir hareketle kapıyı açtı, elektriği yaktı. Merdivende, her katmda iki kiracı oturan, her cu tüne seren kadınlardandı. Kitabları, nıecmualan, mektubları, bonbonları, dikişleri, kocasının, kendisi için hazırladığı masraf defteri, bütün bunlar ve ufak tefek daha bir sürü şey Evelin'in karyolası üstıinde dolaşır, orayı hususî bir buduara çevirirdj. Drost, aradığı kitabı bulamayınca, rasgele yürüdü, gitti. Yatak odasına geldi; nihayet istediği şeyi buldu. Soğuk bir duş yapmak istiyordu. orada kalmak için bunun en mükemmel çare olduğunu tecrübe ile biliyordu. ^"ilhakika, Evelin, yürekler paralayıci bk göğüs geçirerek benyuvardan çıktı. O anda, Drost, bu müdafaasız gene kadına karşı kuvvetli bir şefkat duydu. Esasen onunla evlenmesinin ilk saikı ck bu his olmuştu. Evelin, ufacık ayağını, korkak ve mütereddid bir çocuk gibi haImın üstüne basmış, sıcak suyun içindec, ürpererek çıkmışb. Drost, hemen bir silecek aldı ve onu sileceğe sardı. Gene kadm, müteşekkir bir tebessümle güldu. Drost, onun, Urson'u doğurdugundan beri çok zayıflamış olduğunun farkma vardı. Caketini zaten çjkamrıştı. Tamamen soyundu, pijamasını giydi. Soyunurken, kaşlarmı çatmış, zehirle adam öldürenler hakkındaki faslı hangi kitabda okuduğunu dü'şünüyordu. Hangi mufharririn eseriydi acaba? Pinot mu? Pindol mu? Bintop mu? Bu Fransız müellifinin aBirdenbire, hiç manası yokken, Rupp dını zihninde araya araya banyo odası kadın tekrar gözünün önüne geldi. MazNihayet, birkaç muz bulabildiler ve na girdi. nun sandalyesine oturmuş, başmı kocaEvelin'in adeta koltukları kabardı. Drost, Yıkanan bir kadınm ılık ve muattar smdan tarafa bir defa bile çevirmerîen, neş'esiz neş'esiz, bir muz soymağa baş kokusu yüzüne çarptı. Bu, sevmediği, fa nasıl da kaskatı duruyordu. Fakat, koladı. Kokusu güzeldi, fakat ısırınca, her kat zamanla alıştığı şeylerden biriydi. cası isticvab edilirken sapsarı alnından, zamanki gibi manasız, yavan bir tad Evelin, bütün vaktini banyoda geçiri iri ter damlalan dökülüyordu. Avukatı, duydu. yordu. îmkân bulsa, günlerce oradan ona içirmek için bir bardak su gehn Drost, salon adını verdikleri, fakat çıkmıyacaktı. Drost, »abırsızlıgma galebe meğe mecbur olmuştu. Drost, ağzmda bir kuruluk ve acılık hakikatte kendi çalışma odası olan k'.s çaldı ve kansile, manasrz ve gelişigüzel Evelin, narin omuzları ihtimamlı hissediyordu. Bu, veronalin tesiri id'. ma geçti. Müşaviri adlî, bu odadan ka bir îki söz konırçtu. Sonra, dişlerim yıka kurulandıktan sonra gecelik gömleğini Yemiş var mı? diye sordu. Fakat karısı işitmedi. Drost mutfdk nsmı tardetmiş değildi. Fakat Evelin, mağa başladı ve güriiltü ile boğazmı çal giyerken, müşaviri adlî, birdenbire: (Arkası var) tan geçti, yemek dolabına ve buz dola hususî hayatını tamamen karyolasınm üı kaladı. Evelin'i banyo odasmdan kaçırlıp