t 23 Birincikânun 1938 CUMHURIYET Meseleler Diplomatik valizin esrarı Frankonun esrarına aid vesikalar kaçırılıyormuş Ispanyadaki Ingiliz konsolosunun valizindeki vesikaları oraya kimin koyduğunu kimse bilmiyor Burgos 22 (Hususî) İspanyadan Fransaya gitmekte olan ve Ingiliz kon solosluğuna aid bulunan bir diplocnatik valiz geçenlerde bir aramaya tâbi tutul muş ve içinde askerî esrarı havi bazı vesaik ele geçirilmişti. Bu vesikalar Franko kuvvetlerinin son zamanlarda hazırla makta oldukları yeni ve büyük taarruzun plânlarına aiddir. Burgos'taki Ingiliz konsolosu, valizinden çıkan vesaikin oraya konulmuş olduğundan haberdar bulun madığinı söylemiştir. Hâdise üzerine Fransa îspanyol hududu daha sıkı bir kontrol altına alınmış ve son günlerde 200 kişi tevkif edilmiş tir. zamandanberi kıvılcımlanan kavganm, ilkbahar gelerek askerî harekât tekrar balşamadan önce patlayıp patlamıyacağını merak ediyorlar.» Daily Express gazetesinden: «General Franko, Noel taarruz emrinin arifesinde ansızın Saragossa, Segov ya, Pambeluna ve Soria garnizonlarında tehdidle karşılaştı. Keza İspanyadan son günlerde db'nen yolcular Falanjistler arasında da tahrikâttan bahsetmektedirler.» Daily Mail gazetesinin Henday'e hususî surette gönderdiği muhabiri bildiriyor: «İyi malumat alan mahiiller, konsolosluk valizinde bulunan iki zarfın Madrid civarındaki ve Guadarrama dağlarındaki Diplomatik valizdeki vesikalar ' Burgos 22 (a.a.) İspanyol hudu Frankist mevzilerini gösteren erkânıhar dunda ele geçirilen vesikalar meselesi biye haritalannı ihtiva ettiğini bana bil haklcında Burgos hükumeti Hariciye Na dirdiler.» NeıCs Chronicle gazetesi de bir taraf zırı tarafından neşredilen tebliğde ez tan Falanjist ve Karlistler ve diğer tarafcümle deniliyor ki: « Askerî polis, İngiliz viskonsolosu tan da İspanyollarla müttefikleri İtalyantarafından hazırlanarak konsolos Good lar arasında anlaşmazlık mevcud oldu man tarafından nakledilen bir valizdc ğunu ısrarla kaydederek diyor ki: milliyetperver İspanya düşmanlarını müs«Şimdi izah ediliyor ki, 1100 kilomettakbel askerî harekâttan haberdar etme relik müşterek iki cephenin uzunluğu doğe matuf olduğuna şüphe olmıyan vesika layısile bir taarruz hemen hemen imkânlar yakalamıştır. înceden inceye yapılan sızdır. Çünkü böyle bir cephe üzerinde araşhrmalar bir casusluk şebekesinin bir taarruz için kıtaatı gizlice tahşid et mevcudiyetini göstermektedir.» mek mümkün değildir. Bu kıtaat daha İngiliz matbuatımn şayanı dikkat hazır olmadan düşman bütün ihtiyat tedneşriyatt birlerini almaktadır. Bundan başka, Londra 22 (a.a.) Bütün gazeteler Franko kıtaatmın ekserisi pusu harbi için Burgos hâdiselerinden bahisle milliyet talim edilmişlerdir ve kütle halinde hücuperver hatların gerisinde hüküm süren im ma kabiliyetîi değillerdir. Buna binaen, tizacsızlığı kaydetmektedirler. yegâne zafer ümidinin cumhuriyetçi îs Times gazetesi, evvelemirde «Valiz» panyayı aç bırakmak imkânma kaldığı esrarının aydınlatılması lâzım geldiği ka aşikâr görülmektedir. » naatindedir. Nihayet Manchester Guardian gaze Gazete diyor ki: tesinin diplomatik muharriri de, Frankist «Mevzuubahs vesikaların viskonsolo taarruz harbine aid plânların îspanyol **un bavullarına kendi haberi olmadan hükumetine teslim edildiği hakkındaki konduğu muhakkak göriinüyor. Bu as şayiaların doğru olduğunu iddia etmektekerî plânları, viskonsolosun Fransaya gö dir. türmek üzere olduğu valize kim koydu Bir Fransız tevkif edildi ve müteakıben bunu makamata kim ha Paris 22 (a.a.) Figaro gazetesine ber verdi? Esasen, nasyonalist başku Henday'den bildirildiğine göre, Sanse mandanlığın mühira vesikalar kaybetmesi basrien'deki Fransız ticaret odasmın sekilk defa vukubulan birşey değildir. Çok güzeî hazırlanmış bir taarruz son reteri, İngitiz viskonsolosunun bavulun dakikada geri bırakıldı. Çünkü nasyona da gizli vesikalar ele geçirilmesi üzerine, list bir zabit plânlarla birlikte cumhuri tevkif edilmiştir. yetçilere geçti. Muhasamatın durmasının başlıca sebebi belki de budur. Bununla beraber, şiddetli soğuklar orduları kış karargâhlarına çekilmeğe sevketmiştir ve iki kumandanlık da teşkilâtlarını tamamlamak için bundan istifade etmekle bahtiyardırlar.» Times gazetesi, nasyonalist zabitler arasmda bir tasfiye yapıldığı hakkındaki şayiaları, mubalâğah bulmakla beraber, kaydediyor ve diyor ki: «Fakat Alman ve İtalyan zabitlerinin mütemadi müdahalelerinden muğber o lan zabitler arasında bir tahrikât mevcud olduğu muhkkaktır.» Daily Telegraph, and Morning Post gazetesi yazıyor: «Diplomatik müşahidler, General Franko'nun işgali altındaki bölgelerde Karlistler ile Falanjistler arasında uzun İsmet İnönü Kızılayı himayesine aldı Ankara 22 (a.a.) Reisicumhur İsmet İnönünün Türkiye Kızılay cemiyetini yüksek himayeleri altına almak suretile cemiyeti taltif eyledikleri Riyaseticumhur Kâtibi Umumiliği tarafından Kızılay cemiyetine tebliğ edilmiştir. Edebiyatta dostluk ve düşmanlık İHEM Yazan ; PEYAMt SAFA zım gelirdi. Manzara tam tersme oldu. Yirmi senedenberidir birbirimizle saçsaça, başbaşayız. Hâlâ edebiyat münakaşası bir küfür yarışıdır ve tenkid bir tahkirdir. Dışarıdaki düşmanlanmız yetişmiyormuş gibi, her birimiz ötekini içeriden tehdid eden en büyük düşman haline gelmek davasındayız. «Eski şöhretleri yâd ve tebcil grupları, cemiyetleri» mi? Bizde böyle şeyden eser yok! «Hergün içlerinden biri şerefine ziyafet veren dostlar» mı? Bilâkis kalabalık bir lokanta cemaati huzurunda meslektaşını yere yıktığını ve patakladığmı söylemekle öğünenlerimizin gururu! «İçlerinden birinin mezanna çiçekler koyarak nutuklar söylemek» mi? Bilâkis, rakib şairin ölümünden sonra bile onun hatırasına söğmeğe doyamıyan bir başka şairin sonsuz kini! Eski mekteb ve meslek arkad^'m Hasan Âli Yücel, Akşamdaki son Pazartesi konu^tnasında, «Başıboş edebiyatımız» teshisli ve serlevhalı makalesinde, Fran sada edebiyet cemiyetlerinin, edebiyet mükâfatlarınm dirilttiği âleme ve fışkırttığı istidadlara imrenirken edebiyatımızın teskilâtsızlığından şikâyet ediyordu. Taazzuv ehmemiş bir varlığm dağılma ve çürüme tehlikesi önünde aziz arkadaşırr.m geçirdiği korkuyu ve duyduğu büyük hüznü anhyorum. Her varlık gibi edebivat için de bu meslekî taazzuv şarthr. Bana öyle geliyor ki bu teskilât yokluğunun tek sebebi, edebiyata nispeti olan ruhlar arasındaki, mu'narrirler arasındaki tesanüd yıkılışıdır. Bu tesanüd olmazsa hangi teşekkül, hangi meslek cemiyeti kollektif sevgiyi ve idraki deviren azgm benlik tekmelerine mukavemet edebilir? Herşeyden evvel, dostum veya düş manım, bütün edebiyatçı arkadaşlarıının yardımile şu meseleyi halledelim: Edebiyahmızda, netice bakımından edebiyata düşmanlıktan başka birşey olmıyan aranıızdaki düşmanlıkîan dostluğa nasıl çevirelim? Ben kendi payıma buj?üne kadar farkında olarak veya olmıyarak incittiğim bütün meslekdaşlanma açıkça özür diliyor ve elimi uzatıyorum. Onlardan da, bana karsı olmasa bile, gücendirdikleri veya gücenik oldukları baska meslelcdaşlarına k?/sı avni hareketi beklerim. O arada su meseleyi konuşmağa devam edelim: Aramızdaki orman dramlarına bir nihayet verecek. aramızdaki mücadeleleri bitirmese bile ki buna lüzum ve imkân yoktu her türlü ihtilâfı centilmen aszile konuşmağa sevkedecek ebedî barış formülü nedir? Bu sorguya edebiyatçılanmızdan gelecek cevabları ister baska gazeteleritnizde, ister burada görmeğe can atıyorum; cünkü edebivatımızın, icine saplandığı bataktan cıkmasına, kollektif nizamını bulmasından başka bir çare olduguna NALINA MIH1IMA Yahudi düşmanlığı u düşmanlık eskidir, galiba 1900 küsur senelık birşey. Yahudilerin İsayı çarmıha gerdikleri gündenberi başhyan bu adavet, Musaya inananlarla İsaya tapanları birbirine düşürmüştür. Yahudi düşmanlığı, asırlardanberi kâh azalmış, kâh artmış; fakat hiçbir zaman ortadan kalkmamıştır. Fıüstinde zorla kurulan Yahudi yurdu yüzünden, buralan Türkiye idaresinde iken iyi geçinen Arablarla Yahudiler arasında da boğuşma balşamıştır. Avrupanın koyu ve mutaassıb hıristiyan memleketlerinde eskidenberi müthiş bir Yahudi düşmanlığı vardı. Çarhk Rusyasında Yahudilere yapılan ve pogrom denilen katliâmlar meşhurdur. Macarlar, Polonyalılar, Romanyahlar da Yahudi düşmanı idiler ve hâlâ da öyledirler. Almanyada Hitler iktidarı eline alır almaz, Almanyada Yahudi düşmanlığı müthiş bir şekle girdi. Bu düşmanlık yavaş yavaş başka memleketlere de sirayet etti; daha doğrusu oralarda mevcud Yahudi aleyhtarlığı daha kuvvetlendi ve meydana çıktı. Almanyanın arkasından îtalya da Yahudilere dış bilemeğe başladı. Son senelerde merkezî Avrupadaki Yahudiler için «Arzı Mevud» halini almış olan Çekoslovakya da, artık Yahudi düşmanları arasına girmiştir. Bu memleket, mecburen Almanyanın peyki olduğu için nüfusunun yarısı Yahudi olan Pragda da Musevilerin rahatı kaçmıştır. Vaktile Yahudileri katliâm suretile ortadan kaldıran, fakat şimdi, Yahudilerden nazırlan ve hatta başvekilleri bulunan İngiltere ve Fransa gibi memleketlerde de, Yahudi düşmanlığı yapanlar çoğalıyor. Almanyadaki Yahudi düşmanlığı korkunc bir şekil alıp da Musevıler hakkında bir merhamet havası yaratmasa, daha da çoğalacak. Birkaç gün evvel, elime bir fransızca kitab geçti. Louis Ferdinand Celine is minde bir Fransız yazmış. Bu kitab, Fransada Yahudi aleyhtarlığı yapmak için neşredilmiştir. Eserin fasıl başlarında meşhur Yahudilerin vecize şeklinde sözleri var. İşte bir iki tanesi: Eski Almanyanın eski Yahudi nazırlarından Rathenau demiş ki: «Biiiün dünya, tanıdığım 300 Musevî iarafmdan idare edilnektedir.» Geçen asırda, İngilterede başvekillik etmiş olan (1804 te doğan ve sonra Lord Beaconsfield unvanını alarak 1881 de ölen) Disraeli de şöyle demiş: «Harbler ve ihtilâller Yahudi milletinin ekip biçtiği mahsullerdir.» Dojjru olup olmadığını bilmediğim bu sözleri yazan Fransız muharriri, kitabın bir yerinde şöyle diyor: «1914 te Fransamn umumı nüfusu 40 milyondu. Bu nüfus arasında 2 milyon Yahudi ve Yahudi melezi vardı. Fransanm umumı serveti 1000 milyar franklı, bunun 750 milyarı Yahudilerin elindeydi. Fransa, Büyük Harbde, 9,950,000 kişi seferber etti, bunun yalnız 45,000 ki' şisi Yahudi idi. Fransa, 1,750,000 kişi maklul verdi. Büyük Harbde ölen Fransız Yahudileri ise 1350 kişiden ibaıetlir. Demek ki harbde 1300 Fransız ölüsüne mukabil 1 Yahudi ölmüştür. Yahudilere aid rakamlar Fransadaki hahambaşımn beyanalından alınmışhr. Fransızlar. seferber etlikleri insan meccudunun 3 te binni kaiibeüikleri halde Yahudiler, ancak 33 kişide bir kişi kurban vermişler dir. Şu halde, Fransada, her meslekte 1300 kişide bir Yahudiye hayai hdkkı vermeliyiz. Meselâ 30,000 Fransız doktoruna mukabil 23 Yahudi doktor olma~ hdır. Halbuki Fransada 8000 kadar Yahudi doktor vardır.» Eğer, Fransa gibi, İngiltere gibi Yahudi düşmanlığı yapmıyan memleketler, muhtelif mesleklerde Yahudiler için, Louis Ferd'nand Celine isimli Frajısız mu harririnin ileri sürdüğü nispeti kabul ederlerse, Yahudileri di?er seyyarelerden birine p^ndermekten ba«ka çare kalrcııya cak. Son zamanlarda. bircok memleketlerde, bilhassa Berlin'de başlanna gelenlerden sonra, evladı Beni İsraü de baska bir d'inyaya muV>aceret etmeğe çoktan razıdır, sanıyorum. Cumhur Reisimiz Çocuk Esirgeme Kurumunun fahrî reisHzîni kabul etti Ankara 22 (a.a.) Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı Dr. Fuad Umayı bugün kabul buyuran Reisicumhur İsmet İnönü, Genel Merkez heyetinin istirhamı üzerine, kurumun fahrî reisliğini memnuniyetle kabul ettiklerini bildirmişler ve kuruma muvaffakiyet fcemennisinde bulunmuşlardır. Bütçe Encümeni baskâtibi Nuri Meclis binası önünde dün bir kaza geçirdi Ankara 22 (Telefonla) Büyük Millet Meclisi Bütçe encümeni Baskâtibi Nuri, bueün akşam üzeri müessif bir kaza geçirdi. Nuri, Meclisten çıkmış, bu sırada ayrı ayrı istikametlerden gelen iki otomcbilin arasında kalarak ayağından yaralanmıstır. Bütçe encümeni Baskâtibi derhal Nümune hastanesine nakledilmiş, ameliyat yapılmış ve zedelenen ayak kemikleri alçıya konmuştur. Meclisin emekftr ve çok değerli bir uzvu olan Nurinin geçirdiği kaza teessür uyandırdı. Biz de kendisine âcil şifalar dileriz. Andre Billy'nin Marianne gazetesinde çıkan «Edebiyatta dostluğa dair» makalesini okumadan evvel de bu işle biraz uğraşanlarımız biliyorlardı ki, Fransada edebiyatçılar birbirlerine sönmez bir ocak aşkile bağlıdırlar; onları birleştiren dostluk betonu Fransız edebiyatına yekpare ve yıkılmaz bir ihtişamh yapı manzarası verir; tenkidle san'at arasındaki ihtilâf ve mücadele ya tamamile bitmiş, yahud da esası şahsıyete ve emeğe saygıdan başka birşey olmıyan dikkatli ve kibar bir münasebete çevrilmiştir. Her muharrir bir ötekının eserınden bahsetmeğe lüzum gördüğü zaman ancak bir kafa emeğine karşı duyulması şart olan hürmetle bahseder ve tenkidini tezyif şüphesi verecek imalardan bile uzaklaştırarak, incitme korkusile dolu, hiç sancı vermiyen itinalı bir tahlil ameliyesine yükseltir. Andre Billy'nin cümlelerile söyliyelitn: «Edebiyat muhiti eski şöhretleri yâd ve tebcil gruplarile, cemiyetlerile doludur; hergün dostlârın, içlerinden biri şerefine ziyafet vermek, yahud mezanna çiçek koyarak nutuklar söylemek için toplandığını duyarız. Bir dostu veya sade bir meslektaşı kutlulamak, adını tebcil ederek anmak, hatırasmı yaşatmak, bir muharrir için (iyi manasile) edebiyat yapmak demektir.» Edebiyatçılar arasındaki bu karşılıklı saygı, acaba yalnız bir karşılıklı menfaat ve reklâm ihtiyacından mı geliyor? Fransız muharriri: «Hayır! diyor, yalnız bundan ibaret değil. Bir de şu var: Muharrirler, haklı veya haksız, edebiyatın, şiirin, uğruna canlarını bağışladıklan bu dinin tehdid altında olduğunu görüyorlar. Aralarında meslektaşlık ve netice olarak dostluk duygusunu kuvvetlendiren budur.» I Japonya dün yeniden protesto edildi Tientsin 22 (a.a.) Domei ajansının bir tebliğine göre, Ingiliz ve Fransız konsoloslan Japon makamatına müracaat ederek imtiyazh mıntakalar etrafında alınan tedbirleri protesto etmişler ve bu tedbirlerin daha nekadar müddet idame olunacağını sormuşlardır. Japon general konsolosu verdiği ce vabda, mezkur mıntakalarda Fransız ve İngilizler tarafından icab eden müessir tedbirler alınıncıya kadar Japon tedbirFranko, mütareke tekliflerini lerinin idame edileceğini bildirmistir. reddediyor Maamafih imtiyazh mıntakalara giren Burgos 22 (a.a.) Stefani ajansm ecnebilerin beraberlerinde döviz sokmadan: Frankist îspanyol menabiinden ö'ğ larına müsaade olunacaktır. renildiğine göre Barselona hükumeti, bir Japonya ile Çin arasında bir ecnebi devletin tavassutile, Noel yortupakt mı? ları için bir mütareke yapılmasım iste Londra 22 (Hususî) Tokyo'dan mistir. Bu talebi, Burgos hükumetinin menfi bildirildiğine göre, Japonya Çinle komübir cevabla karşılamağa hazırlanmakta nizm aleyhtan bir pakt akdedecektir. olduğu söylenmektedir. Filvaki böyle bir Japonya ile İtalya ve Almanya arasında mütareke düsmanlanna mühim tedafüî mevcud antikominter pakta müşabih olave taarruzî hazırlıklarını ikmal fırsatını cağı haber verilen bu pakt mucıbince Javerecektir. Bu hazırlıklar, bir müddetten ponya, şimalî Çinde askerî karakollar beri bütün cephe boyunca yapılmakta • ihdas edecektir. Bundan başka Mongodır. listan, antikominter faaliyetine merkez itDiğer taraftan Frankist İspanyol hü tihaz edilecektir. kumeti, kayıd ve şartsız teslimiyetten başka Barselona ile hiçbir hususî müza Aynaroz Kadısı filmi harice çıkarılmıyacak kerede bulunmıyacdğını beyan etmiştir. Bu tehdid ne olabilir? Muharrir onu tasrih etmiyftr ve belki de bizim tahminımize bırakıyor. Bu tahmin zor değildir. Biliyoruz ki harbden sonra dünyanın büyük sarsmtısı, iktısadî ve siyasî hayattan çok fazla, edebiyata zarar verdi. Dört yandan sıkıştırıcı maddî zaruretler içinde kalan insanlar için edebiyat, dara gelen ruhların telâş mıntakasından dışarıda, acele ihtiyaclar serisinden uzakta kaîmıştı. Fransa gibi san'at çılgını memleketlerde bile halkın edebiyata karşı alâkasının azalmasından gelen buhrana mukavemet için muharrirler arasında sıkı bir tesanüd doğdu. Bizde bu buhran, bazı edebiyatçılarımızın Türkiyede edebiyat olmadığını iddia etmekteki cesaretlerini besliyecek bir şiddete yükseldi. Fransadaki büyük edebiyat hareketlerine ve çalkantılarına mukabil bizde bir serçe kanadının çırpınışını bile özletecek bir mezar içi durgunluğu peyda oldu. Fransadaki edebiyat dostluğunu tesis eden tehdid, bizde ancak daha ınanmıvorum. kuvvetli bir kan kardeşliği yaratmak lâ PEYAMt SAFA Çözülmemiş meseleler [Başmakaleden devam} Yahudi düşmanlığı Leh Meclisi Reisi Yahudiler aleyhine şiddetli bir hitabede bulundu Varşova 22 (a.a.) Millî birlik kampı erkâmharbiye reisi ve meb'usan meclisi reis vekili \Venda, radyo ile neşredilen bir hitabe söylemiştir. Polonyada Yahudi meselesine müteallik olan bu hitabesinde Wenda, Polonya Yahudilerinin rrruhacereti meselesinin halli zaruretinin müstacel mahiyetinde ısrar etmiştir. Hatib, ezcümle demistir ki: « Halihazırda bizim esas vazife miz, tedafüî kuvvetlerimizi artırmaktır. Devletin iktısadî bünyesi, bizim tedafüî kuvvetlerimiz icin esâslı bir ehemmiyeti haizdir, devletin iktısadî hayah, devleti tehdid eden hertürlü tehlike karşısında daima faal bir hattı hareket ittihazına amade olan vatanperver millî unsura istinad etmelidir. Halbuki Polonyanın ticareti, büvük ve küçük sanayii, az çok büyük bir nis bet dahilinde, Yahudilerin hakimiyeti altındadır. Yahudiler ise Polonya iktısadiyat âleminde şehir ve köyler halkının iktısadî istiklâline mâni olan ve Polonya halk kütlelerinin normal tekâmülüne karşı bir engel teşkil eden ve bakası hiç de arzu edilmiyen bir unsur teşkil etmektedir. Bu meselenin yegâne hal sureti, kütle halinde Yahudileri muhacerete sevketmek suretile Polonyadaki Yahudilerin miktarını zecrî surette azaltmaktır. Biz, Yahudilere karşı cebir ve şjddet istimaline ve haklarında ifratkârane muameleler yapılmasına muarızız, fakat Yahudilere karşı yapılacak olan iktısadî mücadeleyi «ticaret, küçük ve büyük sanayii Polonyalılaştırmak» için fevkalâde arzuya şayan ve rasyonel addediyoruz. Parti Kurultayı Dr. Stoyadinoviç Kurultay, mesaisini bir Yugoslav Başvekili yeni kabinevi kurdu günde bitirecek Ankara 22 (Telefonla) Büyük Parti kurultayımn fevkalâde toplantısına iştirak edecek murahhaslar şehrimize gelmeğe başladılar. Kurultay, Başvekil Celâl Bayarın bir nutku ;le açılacaktır. Celâl Bayar, fevkalâde içtimaı icab ettiren vaziyeti anlatacaktır. Fevkalâde kurultay mesaisini bir günde bitirecektir. Toplantı pazartesi günü saat 10 da Büvük Millet Mechsi içtima salonunda yapılacaktır. Belgrad 22 (a.a.) Başvekil ve Hariciye Nazın Stoyadinoviç, Avala ajansı müdürüne aşağıdaki beyanatta bu lunmustur: < Riyaset etmekle mübahi bulunduğum yeni hükumetin teşekkülü, Yu goslavyanm dahilî ve haricî sivasetinde hiçbir değisiklik vukuunu ifade etmez. Seçim esnasmdaki nutuklarımda tas rih ettnğim ve efkârı umumiyece bili nen programımızı tahakkuk ettirmek için eserimize devam edeceğiz. Kabinedeki değisiklikler. hakikî ihtivaclardan doğmuştur. Bu arada simdıye kadar Dahilive Nazın bulunan Horochetz, intihabatı müteakib bir müddet istirahat etmek hususunda uzun zamandanberi izhar etmekte oldu?u arzu dolayısile kabineden cekilmis ve verine Sloven mebusu Snoj getTİlmMir. Bundan başka simdive kadar devlet nazın bulunan Krek. Nafıa Nazın olmuştur. Diğer taraftan Hırvat nazırlardan T< "abalin ve Mastrovitch yeni kabinede de mevkilerıni muhafaza etmişlerdir.> Ankarada Haricive Vekilinin ziyafeti Ankara 22 (a.a.) Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, birkaç güne kadar mem^ketimizi terkedecek olan Fransız büyük elçısi Henri Ponsot şerefıne bu akşam Ankarapalasta büyük bir ziyafet vermiştir. Ziyafette, bir çok vekiller, meb'uslar, Hariciye Vekâleti erkânı ve Fransız büyük elçiliği memurları hazır bulunmuş ve toplantı, büyük bir samimiyet havası içinde geç vakte kadar devam etmiştir. rüleceğine cmin olmalıdır. Fransızlar çabuk kızmazlar, fakat kızarlarsa adamakıllı kızarlar. Bizde bir değisiklik oldu ki her yerde nazan itibara ahnması icab eder. Bizim iyi niyetlerimizi ve sabrımızı suiistimal ettiler. Arlık bu manevralann modası geçmiştir. Denokratik bir rejimde birlik doğarsa bu, önünde durulamaz bir kuvvet olur. Paris gazetelerinde görülen bu şiddete mukabil İtalyada daha sakin bir hava esmektedir. Acaba neden? Meb'usların çıkardığı gürültü hakıkaten hükumetin siAnkara 22 (Telefonla) Buraya yasetine uymıyan, aykın ve falsolu bir getirilm:ş olan «Aynaroz Kadısı» filmi, fcusün Yeni sinemada alâkadar muhtelif ses miydi? Yoksa, bazı manevraların yamakamlann mümessilleri bulunan komis pılması için lâzım gelen münasib zemin yon tarafından tetkik edildi. Filim, mem henüz hazır değil mi? Ieket dahilinde, rotuş edildikten sonra, Bunlara şimdiden cevab vermek doğru serbestre gösterileb'IecekHr. Ancak ha olmaz. Yalnız, geçenlerde de yazdığımız rice çıkarılmıyacaktır. Bu münasebetle gibi, şurası muhakkak ki Italyanın tatmin şehrimize gelmis olan Ihsan Ipekçi, esa edilmemiş emelleri vardır ve îtalya, fırsen filmi memleket dahilinde göstermek sat buldukça bunları parça parça elde etiçin yanmıs oldıık'innı, bir haftadır Ati meğe çalışacaktır. İlk hamlede: nada oynamakta oldupuna dair olan habe Tunus, Cibuti, Korsika, Nis! rin doğru olmadığîn:, hirbir kcpyasını dıDiyerek ortaya bir sürü iddia attı. Bu =arı vercnpdiklerini sövledi. meselelerin bir kalemde toptan halledileTrj»kta f^ei bir tavyare kazası miyeceğini herkes bilir. İş, şimdilik hangiLondra 22 (a a.) Irakta Abbanva lerinin başarılabileceklerini kestirmektedan 10 kânunuevvelde kalkan ve 6 kişi dir. le Kahireve gitmekte bulunan bir İnAcaba Cibuti ile Süveyş kanalı davagiliz bombarr'^irı t^vvaresi harpket lannı kazanmak bu yakınlarda İtalya için noktasmdan 100 kilometre mesafede oarçalanmış bir halde bulunmuştur. kabil midir? Ve bu muvaffakiyet Mussolını'yi memnun eder mi? t" ; rıdekiler kamilen ölmüştür. Onümüzdeki on beş gün zarfında îrJandada bir suikasd teşkiChamberlain Romayı ziyarete gidecek. lâtı meydana çıkarıldı Bu münasebetle herkesin kafasında muLondra 22 (Hususî) Şimalî İrlanda amma halinde duran sual işaretlerinden da bir suikasd teşkilâtı keşfedilmiştir. bir kısmmın olsun çözüleceğini ve AvruBu münasebetle birçok cumhuriyetçi padaki gergin havanm bir müddet için, zabitan tevkif edilmiştir. Suikasdcile bir dereceye kadar zail olacağmı ümid rin, noel tatilinden bilistifade devlet riedebiliriz. calini öldürmeğe karar verdikleri söyNADİR NADÎ leniyor. iktısadî hayatımız için zararlı ve pahalıya mal olan Yahudi mutavassıthğını da ortadan kaldırmak istiyoruz. Polonyanın kültürel ve sosyal hayatı, Yahudi veya ecnebi her türlü tesirlerden azade olaıak Polonya zihniyetine istinad ve istiklâlini muhafaza etmelidir. Fakat Polonya, Yahudi muhacereti için para sarfetmeği düşünmemektedir ve Yahudilerin kolo nizasyonları için Polonya milletinin ke sesinden para sarfedilmesini istememektedir.» • •